29 Mart 2012 Perşembe

Re: BÜYÜK PATLAMA PALAVRA MI?

 Evet cevap veriyoruz, büyük patlama palavra değildir.
Bu büyük doğa olayı birbirinden farklı birçok deneyle isbatlanmıştır.
Evrenin yaşı 13.5 - 14 milyar yıldır.
Artık bunu tartışmıyoruz, ancak yaşı ve oluştuğu andan itibaren olup bitenleri inceltmeye ve belirginleştirmeye çalışıyoruz.

Evet, Einsteinin ilk olarak ortaya attığı Genel Görecelik Teorisi, ve daha sonra onu daha da incelten, düzelten diğer bağlantılı teorilerin deneylerle, gözlemlerle isbatlanmış bölümleri vardır.
Bir de henüz isbatlanmamış öngörüleri vardır.
Büyük Patlama, ve ilk döneminde görülen şişme dönemi bunun isbatlı bölümünde. İşin bu tarafında çok tereddüt yoktur.
Fakat, Büyük Patlama öncesine ait olan bölümü ise henüz öngörü bölümündedir. İşin tevatür bölümü daha çok buradadır.
Halen hızlandırıcılarda ulaşılan enerji seviyelerinde Büyük Patlama anında görülen şiddete yoğun enerji yoğunluğu oluşturulmaya ve bir anlamda Büyük Patlama simüle edilmeye çalışılmaktadır.
Daha yüksek enerji yoğunluğu sağlayan her hızlandırıcı da birbirinde ayrı görülen dört temel kuvvetin tekbir kuvvet haline geldiğini görmeyi ve bu şekilde Herşeyin Teorisine ulaşmayı ummaktayız.
Hedef budur, Herşeyin Teorisi.

Kara deliklerin içinde ve Büyük Patlamadan önce olduğu düşünülen mutlak tekillik/hiçlik durumunun özellikleriyse deneylenebilmiş, isbatlı, hüccetli bir şey değildir.
Genel Görecelik Yasasının öngördüğü bir durumdur.
Denklemlerde kütleyi sonsuz sıkıştırırsanız, uzay-zamanda oluşan deformasyon o derece büyük oluyor ki, uzay-zaman sıfıra yakınsıyor yani zaman duruyor, boyut sonsuz küçülüyor yani madde adeta yok oluyor, kütle sonsuza yakınsıyor.
Genel Görecelik Yasası henüz yanlışlanmadığından ve diğer başka bir çok öngörüsü de isbatlanabildiğinden hiçlik durumunu da doğru şekilde öngördüğü var sayılıyor.

Buna göre:
Bakın bu çok önemli:
Büyük patlama bir yerde ya da bir zaman da oluşmamıştır, doğrudan mekansızlığın/zamansızlığın ifadesi olan mutlak bir hiçlik/tekillikten varlık bulmuştur.

Dikkat, işte burada bahsedilen hiçlik uzay boşluğu anlamındaki bir mekanı ifade eden hiçlik değildir, uzayın ve zamanın dahi olmadığı bir hiçliktir.
Uzay olmayınca maddenin var olabileceği bir mekan olmayacak, ve bu nedenle maddeleri konumsal bir sıralamaya tabii tutamayacağız.
Zaman olmayınca olguların kronolojik olarak sıralanabileceği zaman dokusu/ortamı olmayacaktır.
Enerji, madde, zaman, mekan(evrenin dokusu, uzay) ve bunları idare eden doğa kanunlarının hiçbiri olmayacaktır.
Çünkü bunların hepsi de zaman-mekana bağlıdır.
Mesela bilebileceğiniz en basit hız denklemini ele alalım; hız =yol/zaman
Dikkat edin bu denklemin iki parametresi de genel göreceliğe tabiidir.
Misal evrenin hiçlikten var olduğu noktada yol sıfıra yakınsarsa, hız=0/zaman olacak ki, bu durumda geçen zaman ne olursa olsun hız sıfır olacak,
ya da evrenin hiçlikten oluştuğu ilk anlarda, zaman sıfıra yakınsarsa hız=yol/0 olacak ki, bu da tanımsızdır.
Kısacası Büyük Patlama ancak limit denklemlerle yakınsanabilen bir olgudur.
Dahası Büyük Patlama öncesine ilişkin birşeylerin matematik modelini kurmak en azından şimdilik olanaksızdır.
Ancak yine de Büyük Patlama öncesine ilişkin teoriler kurmak da mümkündür.
Bundan sonrası için arzu ederseniz ilahlara dayalı teoriler kurabilirsiniz, bunda şimdilik bilimsel bir sıkıntı olmadığını düşünüyorum.
Büyük Patlama'dan öncesine ki tanımsız bir zamandır, ve olduğu yere ilişkin ki, buda tanımsız bir mekandır, doğru izahat nedir ben bilemiyorum, bu konuda teori ortaya koyanlarda bilimsel isbatlardan yoksundur.
Yapılabilecek en doğru şey bilmiyoruz demek olabilir.

Yine insanların en çok aklını karıştıran bir ilke vardır. Determinizm ilkesi, neden sonuç ilkesi.
Her şeye bir şeyin bir sebep olması, her sonucun bir nedeninin olması.
Mesela dere akıyor neden? Çünkü yağmur yağıyor.
Yağmur yağıyor neden? Denizlerden su buharlaşıyor.
Suyu buharlaştıran nedir? Güneş ışığı.
Güneşi yaratan nedir? İçindeki termonükleer reaksiyonlar.
Vb. vb. vb.
Ve bu böyle neden sonuç ilişkisinde en sonuncu ve başlatıcı nedene kadar gider.
Aslında olayları kronoljik bir sıraya sokarız, zincir gibi birbirine bağlarız, genelde en sonuna da Allahı koymaya eğilimliyizdir.
Kolaydır çünkü, bundan sonrasını düşünmeye, kaygısını çekmeye gerek kalmaz.
Fakat ya zamanın olmadığı bir durumda olayları nasıl sıralayabiliriz?
Ne neden öncedir, neden sonradır, yok ki böyle bir şey.
Zamanın durduğu ya da olmadığı bir evrede neden sonuç ilişkisi nasıl kurarız?
İşte Büyük Patlamanın ilk anında ya da öncesinde zaman henüz oluşmadığı için Determinizm İlkesi bir işe yaramaz, anlamsız hale gelir.
İşte bu nedenle evrenin oluşması için bu nedenle bir yaratıcıya ihtiyaç kalmaz.
Çünkü evrenin olması için bir nedene ihtiyacı yoktur.
Bunu modern Genel Görecelik Teorisi bize öngörüyor.
Henüz isbatı yok, bir öngörüden ibaret.
Ama böyle.

Evren açık mıdır, kapalı mıdır ya da büyümekte midir, küçülmekte midir, akibeti ne olacaktır gibi sorulara ilişkin çok ilginç uluslararası deneyler planlanmıştır ya da yürütülmektedir.
Bu soruların kesin cevapları 10 yılı aşmadan pıtır pıtır önümüze dökülecektir.

Ancak, muteber olan teorinin öngörülerine göre evren Büyük Patlama anında kapalı olduğundan devamında da kapalı olarak gelişmiştir.
Yani dünya üzerinde sürekli olarak aynı yöne gittiğinizde tekrar olduğunuz yere gelebiliyorsunuz ya, işte ona benzer şekilde uzayda hangi istikamete doğru olursa olsun gittiğiniz istikametin tersinden gelmeniz beklenir. İsbata muhtaçtır. İsbatlar yoldadır.

Son yapılan ölçümler evrenin hızlanarak büyümekte olduğunu göstermektedir. Bu konudaki deneylerin kesinliği ve hassasiyeti günden güne artmaktadır.
Evrenin geleceğine ilişkin en makbul senaryo evrenin sürekli olarak büyümesi ve sonunda en yakın yıldızların bile görüş ufkundan çıkması, bütün yıldızların sönmesi, bütün karadeliklerin siyah ışınım saçarak buharlaşması, evreni oluşturan bütün maddenin bozulması, hattta protonların ve daha küçük atom altı parçacıkların dahi bozulması ve en sonunda sonsuzla ifade edilebilecek genişlikte bir uzayda homojen bir enerji çorbası şeklinde dengeye gelmesi beklenmektedir.
İşin bu tarafı hakkında çok kesin haberler için günler sayabilirsiniz. Hatta belki de çoktaan deneyler sonuçlanmış olabilir.

İşin güzel tarafı gerek bu teori gerekse evrim teorisi her gün her an herkes tarafından sürekli olarak taşlanmakta, sorgulanmaktadır.
Zannetmeyin ki, bu konular tabudur, konuşulmaz, dinlenmez.
Bilim öyle çalışmaz, bilimde tabular yoktur, ama dinlerde vardır.
Bu güne kadar her iki teoriyi de yıkacağı düşünülen deneyler yapılmakta, olgular aranmaktadır.
Eğer bir teoriyi tek bir olgu, tek bir deney dahi yanlışlarsa o teori artık geçersiz sayılır.
Ama, unutmayın yeni doğada görülen olguları ve deneyleri izah eden yeni teoriler kurmak konusunda da bir yasak yoktur.
Eğer bir teori yanlışlanırsa, birileri görülen çelişkileri de izale edecek yeni teoriler geliştirir.

Halen ana akım bilim çevrelerinde muteber olan bu iki teori, Yaradılış ve Genel Görecelik Teorileri herkesdern çok yine özellikle bilim çevreleri tarafından taşlanmaktadır.
Yapılan deneyler hem isbat üretmeye, hem de teoriyi bozmaya yöneliktir.
Misal CERN'de hesaplanan enerji yoğunluklarında Higgs Bozonu bulunmazsa mevcut teori yanlışlanmış olacak, ve yerine bu çelişkiyi de izah eden bir teori kurulacaktır.
Bilim deneysel çalışmalarla ve olguların keşifleriyle sürekli olarak sağlaması yapılan bir işlemdir.

Aşağıdaki makalenin en sonunda yer alan S TV ya da Sızıntı tarzı cümlelerle savunulan Yaradılış Teorisi ya da Kur'an da anlatılan evreni isbat etmeye yönelik hiçbir bilimsel deney planlanmamıştır.
Aslına bakarsanız Yaradılışçı Teoriyi yine en güzel savunanlar, ya da ilahi metinlerde anlatılan olguları dellilendirmeye çalışanlar yine batılı ilahilatçılar olmuştur.
Bu gün karşımızda duran modern arkeoloıji aslında 19. YY.da Kısası Enbiya'da bahsi geçen olayların, yerlerin, kişilerin keşfedilerek ilahi metinlerin delillendirilmesi çalışmalarından ortaya çıkmıştır.
Yine Adnan Oktarın, Sızıntı Dergisinin ürettiği Yaradılışçı parabilimsel söylemlerin de kaynağında muhafazakar Katolik ilahiyatçılar ve bilim adamlarının gayretleri yatar.
Sözün kısası bizim ilahiyatçılığımız bile taşıma suyla dönmektedir.
O konuda da suyun kaynağı batıdır.

Ben bu makalede evrenle ilgili güncel teorinin isbatlı olgularını, ve öngörüden ibaret yanlarını sıralamaya çalıştım.
Hala daha isbatlı taraflarını tartışmaya niyetliyseniz ki, buna cehalette inat ve israr denir ki, orada benim için söz anlamını kaybeder.
Saygılar

On 26.03.2012 21:58, Haberci wrote:
 

BUYUK PATLAMA PALAVRA MI?

Ilk kez 1920'lerde Rus kozmolog ve matematikci Alexander Friedmann ve Belcikali fizikci papaz Georges Lemaitre tarafindan ortaya atilan, evrenin bir baslangici oldugu varsayilan Buyuk Patlama, baslangicta ancak "termodinamigin dort yasasi" yok sayilarak ongorulebilir.

Evren'in HIC'likten Buyuk Patlama ile basladigini soyleyenler, sonradan yararlandiklari Termodinamik'i neden baslangicta yok saymaktadir? Termodinamik, Buyuk Patlama'nin "HIC"ligiyle non – antagonist / uzlasmaz celiski'ler tasidigi icin mi?

Hangisine inanirsiniz; Buyuk Patlama'ya mi, Termodinamik'e mi?

• "Eger A ve B duzenleri termodinamik dengedeyse ve B ve C duzenleri de termodinamik denge icerisindeyse, A ve C duzenleri de termodinamik denge icerisindedir.". Oysa Buyuk Patlama'da ilk basta A, B ve C yok; sadece toplu igne basindan kucuk olan "A" var. A, neyin duzeni?

• "Enerjinin ve kutlenin korunumu" olarak bilinen bu ilk yasada "enerji yoktan var edilemez ve vardan yok edilemez sadece bir bicimden digerine donusur" ise, savunulan "HICLIK"in bir milyar derecenin uzerindeki sicakligi nasil aciklanabilir? Bu yasaya gore bir milyon derecenin oncesi  "HICLIK" olabilir mi?

• Evren gibi kapali duzenlerde kutle de korunuyorsa, madde ve enerji degismeyecegine gore evren genislemiyordur; "Evren acik duzense, termodinamigi yok saymalisiniz!".

• Termodinamige gore "bir isi kaynagindan isi cekip, buna esit miktarda is yapan ve baska hicbir sonucu olmayan bir dongu elde etmek olanaksiz" ise, icerisinde toplu igne basindan kucuk evrenin bulundugu hiclik'in de isi kaynagi olmasi gerekmez mi?  Nerden cikti bu isi?

• "Buyuk patlamadan once devinim yoktu ve toplu ignenin basindan kucuk evrenin isisi, bir milyar derecenin uzerindeydi" denilmesi, termodinamigin "sicaklik mutlak sifira yaklastikca butun devinimler sifira yaklasir." diye tanimlanan ucuncu yasasini yok mu sayiyor?

• Bir ozelligi yok sayilirsa, termodinamik tumden yok sayilmali.

Sorular da sorulabilir...

• Buyuk patlama / bing bang, baslangic ise, evrenin sonu da olmali midir?

• Zamani, maddelerin devinimi olusturuyorsa, evren, patlamadan once devinimsiz mi duruyorsa, zaman da mi yoktu?

• Buyuk patlama / bing bang nerede oldu? Buyuk patlamanin oldugu yer, evrenden sayilmiyor mu?

• Evrenin icinde genisledigi yer, evrenden sayilmiyor mu?

• ….sorular artirilabilir: Buyuk Patlama, her bilimsel sav gibi sorgulanmaktadir. Ayrinti icin asagida baglantisi bulunan ve iki  paragrafi alintilanan sayfaya bakilabilir:

http://www.adaletdost.com/forum/print.php?type=F&thread=106

(…..)
"Sinirli, belirli kosullarda ve "parcada" dogrulanan bir bilginin "sonsuz duzlemde ve belirsiz kosullarda ve en onemlisi 'sonsuz butun'de dogrulanma olasiligi yoktur. Cunku butun parcayi icerir, ama butun, parcadan butunuyle farklidir. Bu nedenle bu teorinin aksayan ayagi, sonsuzlugu kavramamis olmasidir. Zira teorinin her yanindan "sinirlilik, kisitlilik" fiskirmaktadir...
Bu teori, evreni bir balona, kumeye, kumese benzetmis, bizleri de kumes hayvanlari olarak dusunmustur. Tabi bir de bu kumese sahiplik edecek "bir sahip-aga" gerekli ama onun adini koymamistir...

Iste sozde bilimsel olan ama ozunde (sozde) dinsel gorusu desteklemek ve beslemek icin tasarlanmis "buyuk patlama" palavrasi... Ne yazik ki bu gun bu gorus gelisme caginda ki genclere, bilimsel gorus diye enjekte edilmekte o guzelim beyinler zehirlenmektedir...

(…..)

__._,_.___

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder