1 Mayıs 2012 Salı

POLITIK - KİM NEDEN İNANIYOR VE GÜVENİYOR?

Hon.Prof.Dr.Nurullah AYDIN

1 Mayıs 2012-ANKARA

 

KİM NEDEN İNANIYOR VE GÜVENİYOR?

 

Türkiye akıl hummasına girmiş gibi. İnsanlar şaşkın. Gazete sayfaları ve TV ekranları yalaka, yandaş, kırıntı bilgi sahibi tiplerle dolu. Ahkam kesiyorlar. Yalan yanlış, kendilerine söylenenleri tekrarlayan papağana benziyorlar.

 

Yaşamları, batı kulübe karşıtlıkla geçti. Batı kulübü'nün desteği ile yetki ve güç sahibi oldular. AB kararlarına imza attılar. İstedikleri sömürgeleştirme projelerine evet dediler.

 

ABD karşıtıydılar şimdi eş başkanları oldular. Füzelere hayır dediler Malatya'da füze çatılar.

Müslüman kardeşler dediler Irak işgaline destek oldular.

 

İtalyan başbakanı Berlisconi dostlarıydı, şimdi ortalarda yoklar.

 

Alman başbakanı Merkel'e vakıf ve deniz feneri davası nedeniyle düşman oldular.

 

Mısır lideri Mübarek'le çok iyi anlaşıyorlardı. Muhaliflerle yıkılışına destek verdiler.

 

İsrail'le dosttular, mecliste bölgede iki demokratik ülke diye övgüler düzdüler. Mayın temizlemeden büyük ihalelere kadar İsrail'e verdiler sonra düşman göründüler.

 

El Fetih lideri Abbas'a övgüler düzdüler sonra terör örgütü Hamas'ın kardeşi oldular.

 

Libya lideri Kaddafi'den Barış ve insanlık ödülü aldılar. Milyonlarca dolar yardımla teröristleri eğittiler gönderdiler linç edilmesine alkış tuttular.

 

Suriye lideri Esad'la Kardeşim diye kucaklaştılar, ailece görüştüler, birlikte tatil yaptılar, maça gittiler. Şimdi kellesini istiyorlar.

 

Irak başbakanı Maliki ile dosttular şimdi eleştiriyorlar, Irak cumhurbaşkanı yardımcısına koruma veriyor ağırlıyorlar, dünün teröristi Barzani eşkıyasını makamda ağırlıyorlar.

 

Katar ve Suudi Arabistan'ın Sünnilik dışı Vahhabi olduğunu ileri sürdüler şimdi bunların destekleriyle ABD-İngiltere Fransa şer üçgenin bölge temsilciliğine soyundular.

 

Peki bugün ne oldu? Birinin devrilmesinde önemli rol aldılar, diğerini de devirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

 

Yani; formdalar. Küresel şer güçleri arkalarında. Dini kavramları kullanıyorlar. Eşleri türbanlarıyla boy gösteriyor.

 

Günlük siyasi çekişmelerdeki üsluplarını tarih konusuna kaydırdıklarında, söyledikleri kendi tabanlarını mutlu ediyor. Buna karşın toplumsal barış ve anlayışa dinamit koymakla eşdeğer, ama anlamıyorlar. O kadar kin nefret ve öfke dolular ki.

 

Siyasi ideoloji haline getirdikleri ilahi mesajdan uzaklaştırılmış din ile oynuyorlar. İslam'ın Kur'an ve peygamber odaklı ilkelerini tersyüz ediyorlar. Hurafeleri din diye algılyorlar.

Şu anda dilediklerini yapabiliyorlar. Milletimiz diyorlar, adalet diyorlar, demokrasi diyorlar, özgürlük diyorlar, darbelerle hesaplaşma diyorlar.

Ancak bunları yerine getirmek için yaptıkları hokkabazlık. Her biri ilizyonist oldu.

 

Israrla Cumhuriyet döneminin dini yasaklatmaya çalıştığını, dindarlara büyük baskılar yaptığını, eziyet çektirdiğini anlatıyorlar. Anlatmıştı kanıtına dayandırıyorlar.

 

Söylediklerine göre; camiler kapatılmış ahır yapılmış. Selamünaleyküm, inşallah denilenemiyormuş.

 

Peki; Ölenlerin cenazesi nasıl kaldırılıyordu? İmam yok muydu?  

Anlattıkları şeylerin hiçbirini de bu yaşıma kadar duymadım, anlatana da rast gelmedim. Nedense sadece bu İslam diye haşhaşi dini ideolojiye sahip olanlar söylüyor bunu.

 

Dine bağlı olmak başka, dini siyasete alet etmek ve halkın vicdani duygularını övüyormuş gibi yapıp aslında zedelemek farklıdır.

 

İnsanları, devletleri, geçmişi eleştirirken sarf edilen sözlerin, yakın bir gelecekte toplumda çok ciddi kavga ve ayrımlara neden olacağını halkında fark edeceği açıktır.

 

Ne diyelim halk ipnotize edilmişse, muhalefet aciz ise söylenecek bir şey kalıyor mu?

 

Günün Sözü: Yalan uzun ömürlü değildir. Doğrunun çarpması acımasız olur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder