22 Haziran 2013 Cumartesi

15-Ümit Zileli: Kibir ve Bitiş!

Ümit Zileli: Kibir ve Bitiş!

20 Haziran 2013

Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, AKP'nin genel başkanı grup toplantısında bilançoyu çıkardı:

- Devlet bu olaylarda 100 trilyonun üzerinde zarara girdi...

Yaa...

20 günde 15 bin insanın yaralanması, biri komiser dört kişinin yaşamını yitirmesi, biri çocuk, diğeri 20 yaşında bir kızcağız iki kişinin komada olması, ondan fazla kişinin gözünü kaybetmesi, beyin travması geçirmesi önem arz etmiyor tabii...

Zaten tüm bu kepazelikler Hotanto'da meydana gelmişti...

AKP Genel Başkanı, özgürlüklerin genişlemesi, demokrasinin "ilerlemesi" için her türlü bedeli göze aldıklarını, çok çalıştıklarını anlattıktan sonra müjdeyi de verdi:

- Polisimizi daha da güçlendireceğiz, müdahale gücünü artıracağız…

Ohh, böylece içimize bi güzel su serpildi...

***

Tayyip Bey'in taa olayların en başından bu yana yaptığı konuşmaları bir kez daha sırasına göre okudum…

- Sinir katsayısı tavanda geziniyor.

Hoşgörü, anlayış, empati ise yerlerde sürünüyor...

Herkes ama herkes suçlu...

Sivil toplum örgütleri, gazeteciler, sanatçılar, iş dünyası, tencere tava çalan halk, öğrenciler, işçiler, sendikalar ya ahlaksız, ya terörist ya da marjinal...

Avrupa Parlamentosu yok hükmünde, iktidarı eleştiren yabancı siyasetçiler art niyetli...

Yabancı medya; CNN, El Cezire, Associated Press, Guardian, The Times, New York Times, Wall Street bilinçli destekçi...

Ülkenin güzide medyası cici, gerçekleri yayımlayan Halk TV, Ulusal Kanal, Artı1 TV hain…

Zaten ihanetlerinin bedelini de acı bir şekilde ödüyorlar; RTÜK, art arda ve de ipe sapa gelmez gerekçelerle basıyor yüz binlerce liralık cezaları...

Her türlü baskı ve zorbalığa karşın gerçekleri halka ulaştıran gazeteler, köşe yazarları da Başbakan'ın deyişiyle ihanet içinde...

Yaralanan, gözünü kaybeden, nefesi kesilen insanlara otelini, işyerini açanlar da aynı mantık uyarınca "ihanete ortak" olanlar...

Yaralılara bakan doktorlar büyük suç işledikleri için kelepçelenerek tıkılıyorlar içeri.

Başbakan doktorların örgütü Tabipler Birliği'ne "baş provokatör" diyor, polis copla, gaz ve biber bombasıyla revirlere, evlere, otellerin içine kadar saldırıyor…

Vahşeti protesto eden sanatçılar yıkıcı ve bölücü...

Sanatçıya öyle kin dolu ki, isim vererek nefret kusuyor, hedef gösteriyor…

Saldırı altındaki halkın yanında olmaya, korumaya çalışan milletvekilleri kışkırtıcı...

Zaten çoğunun ya burnu kırıldı, ya gaz bombasından, biberden hastanelik oldu...

CHP en büyük suçlu, Başbakan'ın tanımlamasıyla her türlü melanetin altında bu parti yatıyor, hatta Reyhanlı saldırısının arkasında bile CHP bulunuyor...

- Dinlerken, okurken dahi yüzüm kızarıyor, nefesim daralıyor…

***

Yalnızca bir kişi hep, daima, sürekli, sonsuza dek haklı: Kendisi...

Tayyip Bey yukarıda saydığım suçlamaları, hep aynı sözcüklerle, aynı basmakalıp üslupla, defalarca ve de günlerce tekrarladı.

Ve kendisinin ne denli haklı olduğunu da şu cümleyle vurguladı:

- Dünyada böyle bir başbakan bulamazsınız…

Çok haklı...

Dünyanın hiçbir yerinde, halkına bu kadar sevgisiz, muhalefete, bırakın alanlarda, medyada, siyasette, kendi partisinde bile bu denli tahammülsüz, kendisinden olmayana en ağır şekilde yüklenmeyi özgürlük, kendisinin eleştirilmesini anarşi sayan, kendi halkının gözünün içine baka baka gerçekleri çarpıtan, aslında kendisinde var olanı dışarıda arayan bir başbakan bulmak nerdeyse olanaksız…

Son söz: Oğlunu polis kurşunuyla yitirmiş acılı ananın "Bırakın, bari gömeyim evladımı" diye haykırdığı bir ülkede tek bir gerçek vardır:

- O iktidar bitmiştir...

Cumhuriyet

a45UyF587661-201306220945-15
^^^^^ - vvvvv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder