Sayın Esinoğlu yine bilgeliğini göstermiş.
Evet, ülkemizde her zaman Amerikanın adamları, kadroları olmuştur.
Bu durum 1950'lerden bu yana ilerlemiş ve derinleşmiştir.
Ülkemizin dış borç sarmalına sokulması eş zamanlı olmuştur.
Sürekli olarak her kaleminde negatif seyreden devlet maliyesi ülkemizi ekonomik şantajlar, operasyonlara açık hale getirmiştir.
1950'lerden bu yana iktidar olan, iktidara yakın olan, darbeci olan, olma kapasitesi olan herkes ortada duran bu olumsuz mali tablo karşısında aciz kalmıştır.
On yıllardır hiçkimse ulusalcı, halkçı tasarruflarda bulunma imkanı bulamamıştır.
1950'lerden 90'ların sonuna kadar ülkemizin Amerikancı kadroları ağırlıklı olarak TSK saflarında kümelenmiştir.
Bunda ülkenin temelde bir askeri ittifak olan NATO'ya girmesi önem taşımıştır.
Bu yıllardan itibaren ülkemizin ağırlıklı olarak savuması, ikinci olarak da mali sistemi tamamıyla Amerikancı çevrelere ve dolayısıyla Amerikan oligarşisinin beklentilerine göre şekillenmiştir.
Ülkemizin son otuz yılı batılı gizli servislerin kurup, beslediği PKK örgütüyle düşük yoğunluklu savaş içerisinde geçmiştir.
Bu savaşın ön safında doğal olarak TSK mensupları yer almıştır.
TSK mensupları PKK'yla mücadele içinde geçen yıllarda, başta Amerika olmak üzere batılı güçlerin PKK'ya yönelik desteğini doğrudan ya da dolaylı olarak görmüştür.
TSK Amerikan helikopterlerinin PKK'ya yardım paketleri attığını, İtalyan kökenli mayınları, Keşif ve Çekiç Güç olarak somutlaşan siyasi himayeyi, Çuvallanma Hadisesini, Muavenet Rezaletini görmüştür.
TSK son olarak Ergenekon, Balyoz ve benzeri Amerikan kurmacası davalarla karşılaşmıştır.
Her tecrübede büyük şoklar yaşanmıştır.
TSK mensupları bu süre içinde yaşadıkları her tecrübede daha güçlü şekilde Amerikan karşıtı olmuştur.
Son beş yılda yaşanan tasfiye ile bu türden subaylar ordu saflarından atılmış, ve orduda kök salmaya başlayan Amerikan karşıtlığının önü alınmıştır.
En azından ülkemizde Amerikan menfaatlerini temsil eden yeni çevreler ve Amerikan oligarşisi böyle zannetmekte, böyle düşünmektedir.
Bu tasfiye sürecinde ülkenin yeni Gladyosu başta Fitnebaz Cemaat olmak üzere neredeyse cemaatlerin tamamı olmuştur.
Açıkçası zaman içerisinde askeri gladyo işlevini yitirmiş zaman içinde millileşmiştir.
Yine zaman içerisinde mürteciler arasından seçilen işbirlikçi cemaat kadroları yeni Gladyonun temelini oluşturmuştur.
Şimdi Türk devlet aygıtının bütün katlarında ve alanlarında, sivil yaşamın bütün alanlarında İşbirlikçi Cemaatler ve en başta Fitnebaz Cemaat(The Sinister Fraternity) güç ve kontrol sahibidir.
Bunlar ülkemizde Amerikan oligarşisinin yeni temsilcileridir.
Yaşanan gelişmeler sonucunda bu ittifak dağılmıştır.
Dağılan ittifak içinde yeni bir güç mücadelesi başlamıştır.
Bu mücadelede The Cemaat hala daha Amerikan menfaatlerini temsil etmektedir.
İktidar ise sadece ayakta ve hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
Doğası gereği birbirine düşmüş Amerikancı kadroların her bir unsuru ayrı ayrı suça bulaşmış ve bulaştırılmıştır.
Esasen bu bir stratejidir.
Amerika kötü işler yaptıracağı kadrolara suç işletir, bunu belgeler, belgeleri saklar ve şantaj yapar.
Hatta bu sistem Türk siyasi sistemine o kadar kök salmıştır ki, günümüz siyasilerinin, üst düzey bürokratlarının büyük bölümü bu şekilde suça teşvik edilmiş, suç işleyenler belgelenmiş, belgeler saklanmıştır.
Üst düzey siyasilerin hepsinin birbiri hakkında dosyaları vardır.
Ve hepsi için de Amerikalı oligarkların elinde dosyalar vardır.
Mektuplar, gizli çekimler, ses kayıtları, telefon dinlemeleri ve akla gelebilecek her türden gizli belge ve bilgi.
Işte bu nedenle son yıllarda yaşanan gladyo nöbet değişimi sırasında ve son günlerde ortalık gizli belge ve bilgi yığını dolmuştur.
Şimdi Amerikan oligarşisi zora düşmüştür.
Mevcut işbirlikçi mürteci kadrolarla işi götürmesi zora girmiştir.
Ayrıca bölgede ve ülkemizde askerlerin fiziki müdahalesine ihtiyaç doğmuştur.
The Cemaat mensubu memurlar Amerikan karşıtı subayların tasfiyesini sağlamış ancak bölge ve ülkenin Amerikan menfaatlerine göre kontrolünü sağlamakta yetersiz kalmıştır.
Amerikan oligarşisi TSK içerisinde yeniden Amerikancı kadrolar oluşturmakta çok zorlanmaktadır, ve işi hiç de kolay değildir.
Yine de TSK saflarında Amerikancı birilerini bulmak hala daha mümkündür.
Her hal ve şartta, bu ülkede sivil ya da asker Amerikancılar ciddi bir tehdit ve sıkıntı kaynağıdır.
Özellikle şu vakitten sonra Amerikancı bir darbe en çok istenmeyen şeydir.
Ben doğrusu sünepe bir ÖZEL(!) Generali darbeci bir generale tercih ederim.
Ben doğrusu sivil ya da asker herkesi uyarıyorum.
Evet, siviller arasındaki Amerikancı kadroların tasfiyesi önemlidir.
Ancak, askerler arasında da Amerikancı kadrolar olabilir, bunların da müdahalesi büyük tehlikedir.
Gerek çağdaş ve AtaTürkçü askerler ve siviller herkes bu konuda dikkatli ve uyanık olmalıdır.
Günümüzde, ülkemizde Amerikancı kadroların tasfiyesi konusunda iradesi, iktidarı olan tek güç mevcut hükumettir.
yCHP, klasik kaşarlanmış kontracı MHP ve başka kimsenin ne böylesi bir irade beyanı vardır, ne de bunlardan hiç birisi muktedir değildir.
Hükümetin Amerikancı kadroların tasfiyesi için bir yol haritası ve planı vardır.
Bu planlar demokratik olmayabilir.
Ancak, unutulmamalı, Amerikanın hiçbir işi demokratik olmamıştır.
Şunu açık seçik(!) belirtelim, hükumet ve dayandığı mürteci koalisyonunun eli temiz değildir.
Malesef ülkemizde yasal siyaset yapanlar arasında eli temiz, Amerikan balans ayarından geçmemiş kimse de kalmamıştır.
En azından kendim için belirtmek zorundayım, günümüz siyasi aktörlerinden hiçbirisiyle gönül bağım, taraftarlığım yoktur.
Ben sadece ülkenin ulusal birliğini, devletin birliğini, bütünlüğünü savunan ve bunu daha da geliştirmek isteyen eskinin tabiriyle milliyetçi, yeni tabirle ulusalcı kişiyim.
AtaTürkçülük olarak anlatılanlarda özetlenen ilkelerin en azından en temel ihtiyaçları karşılamakta yeterli olduğunu düşünen birisiyim.
Açıkçası yemişim, AKP'yi, Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE)'ı, Fitnebaz Cemaat(The Sinister Fraternity)'i ve diğer taş devri cemaat örgütlerini, New York'da balans ayarı görmüş olduğuna yürekten inandığım yCHP ve kadrolarını, kaşarlanmış Kontracı MHP'yi derim.
Bunlardan ne köy olur ne de kasaba.
Ülkenin çağdaş insanları temiz bir arsa bulup sıfırdan yeni bir siyasi yapının temelini atmalı derim.
Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA
Bülent ESİNOĞLU : İttifaklar çöküyor, çok şey değişiyor
Aslında başlık dünya içinde geçerli ama biz iç dünyamıza bakalım. bulentesinoglu@knkmedya.com
2002 Genel Seçimleri yapılmadan önce, Erdoğan'ı iktidara taşıyan, Kutsal İttifakı hatırlatmak, neden çok şeyin değiştiğini ve değişeceğini bize anlatacaktır.
Bölücü Kürtler, Türkiye sermayesini elinde tutan kişiler ve başta F-Tipi olmak üzere dini cemaatler bu kutsal ittifakın bileşenleriydi.
Kutsal İttifakın yapıştırıcısı da, Atlantik ötesiydi.
Ve uzantısı olan Avrupa'ydı.
Kutsal İttifakın önüne konulan program da, Amerika'nın programıydı.
Programın içinde, üniter devletin bölünmesi ve uluslararası sermayenin önündeki tüm engellerin kaldırılmasıydı.
İttifak ve yapıştırıcısı tamam da, halk Erdoğan'ın arkasına nasıl yığılacaktı?
İktidarı ele geçirme, bir medya savaşı meselesi olduğundan, medyada halka karşı ağır bir savaş sürdürüldü.
Bildiğiniz gibi tüm savaşlar medyada başlar orada biter.
Siyasi iktidar kuvvet kazandı.
13 yıldır iktidarını medya savaşı ile sürdürüyor.
Ancak kutsal ittifakın önemli bileşenlerinden olan Cemaat, iktidardan aldığı payı büyütmek isteyince, kutsal ittifakın anlaşmalarını bozdu.
Cemaatin ittifaktan çıkarılması pek de kolay olmadı.
Ayrılma tam olarak gerçekleşmiş değil.
Cemaat polis ve yargıda örgütlü olduğundan bu iş uzadı.
Sonuç itibariyle, Cemaatle olan ittifak bitmiştir.
Cemaatin, ABD ile olan ilişkileri düzenliyor olmasından ötürü, ABD'nin ittifak içindeki yapıştırıcı işlevini sekteye uğratmıştır.
Yeni bir gelişme olarak; Yargının bağımsızlığını yeniden elde etmiş olması; hem siyasi iktidara, hem de Cemaati zayıflatmıştır.
Kutsal İttifakın Kürt bileşenine gelince; Açılım adı altında bir süreç yürütülmüşse de, bunda da sona geliniştir.
Çünkü İttifakın karşısında tek bir Kürt Hareketi yoktur.
Kürt burjuvazisi başka şey istiyor, silahlı ve şiddet yanlısı olanlar başka şey istiyor.
Şiddet ve Türk devleti ile savaştan yana olanlar ittifakı bitirmiştir.
Başka bir deyişle, siyasi iktidarın, Açılım süreci diye yürütebileceği bir süreç ortadan kalkmıştır.
Her ne kadar Amerikan bağımlısı liberal sermaye bölünmeye desteğini sürdürse de…
Yetmez ama Evetçiler, yani liberal sermayenin kültürel temsilcileri ittifaktan zaten çekilmişlerdi.
İttifakın bu üç ana bileşeni siyasi iktidarı desteklemekten vaz geçince, ya da kerhen destekler gibi görününce, ABD desteği de sorunlu hale gelmiştir.
Buna, ABD ve Batının, Türkiye çıkarları ile uyumlu olmayan talepleri de gelince, bu uygulanması imkânsız taleplere TSK direnince, ABD desteği iyice azalmıştır.
Amerikan gazetelerinde "Türkiye artık bilim müttefikimiz değil" manşetleri gelince; ABD'nin siyasi iktidara karşı tavrı sertleşmiş olduğu netlik kazanmıştır.
Böyle bir durumda, siyasi iktidarın Türk Ordusunun dediklerini yapmaktan başka sığınacak yeri kalmamıştır.
İttifak dağılmış, siyasi iktidar boşlukta kalmıştır.
Amerika Türkiye'de destekleyebileceği bir düzen partisi aramaktadır.
ABD, CHP ve MHP'yi, Türkiye'yi yönetebilecek ve bölgedeki Amerikan çıkarlarını koruyabilecek örgütlenmeler, olduğuna inanmıyor.
Özetle, düzen partisi olabilecek ve ABD'nin çıkarlarını sürdürebilecek bir örgütlenme ortada görünmüyor.
Onun için, sermaye çevreleri, milli görünümlü bir Amerikancı parti nasıl üretebilirizin çabası içindedir.
Kolay bir iş değil.
Görüntü milli ve halkçı olacak, işlev egemen çevrelerin isteklerini yerine getirecek bir parti!
Öte yandan Türkiye'yi zorlu bir ekonomik kriz bekliyor.
Siyasi iktidarın zayıfladığı, ancak, kriz sebebiyle acıtıcı karalar almak sürecinin dayattığı, bir döneme giriyoruz.
Yani zor kullanan iktidar gerekiyor.
Böyle durumlarda, ABD'nin Türkiye'de ne yaptığını çok iyi biliyoruz.
Amerika ile bütünleşen bir darbe; Türkiye ve halkımız için yıkım olur.
Öyle inanıyorum ki, büyük sermaye çevrelerinin tek isteği; ABD'nin örgütlediği bir darbedir.
15.10.2014, bulentesinoglu@gmail.com
a45UyF587661-141016101037-03
^^^^^ - vvvvv
Damnant quod non intelligunt. * * * Anlamadiklari seyleri kinarlar. Latin Atasozu |
Iste bunlar, Allah in ayetleridir ki, onlari sana hak olarak okuyoruz. Hal boyle iken Allah tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/soze inaniyorlar? ! Casiye Suresi 6 |
Allah Teala nin hayrini murad ettigi kul, belaya maruz kalir (Taberani) Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin. Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor. Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor. |
Nisa Suresi nin 173.ayeti de Risale-i Nur a isaret ediyormus. Ayetin Turkce anlami: Ey insanlar, size Rabbinizden bir delil geldi. Ve size apacik bir nur olan Risale-i Nur u indirdik Inanan-iman edenlere, hidayet kaynagi ve her turlu dertlerine sifa, verdik anlamindaki ayet de Risale-i Nur a isaret ediyormus. Said-i Nursi ye gore; Kur an nasil bir hidayet kaynagi ve dertlere sifaysa; Risale-i Nur da oyle bir hidayet kaynagi ve dertlere sifadir O zaman ayetin anlami su oluyor: Inanan-iman edenlere, hidayet kaynagi olan ve her derde sifa veren Kur an-i Kerim i ve Risale-i Nur u verdik Derleyen: Osman Turkoguz INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK. |
Sultan Vahdettin, Ingilizlerin Osmanli topraklarinda idareyi mumkun oldugu kadar suratle ellerine almasini istiyor. VAHDETTIN (Osmanli Padisahi!!!) - 1919 |
Esirlerin hastalik sebebiyle bile olsun elimizde olmeleri dini ve milli ahlakimiza uygun dusmedikten baska vatani cikarlarimizi da gercek bicimde yaralar. (13 Nisan 1920) K.ATATURK |
Kuzey Afrika daki zenci bir kadinin resmiydi. Korkunc bir kuraklik yasiyorlardi. Ve olu bebegini kucaginda tutup olabilecek en uzgun ifadeyle gokyuzune bakiyordu. Resme baktim ve dusundum: Bu kadinin tek ihtiyaci olan sey yagmurken merhametli ya da sevgi dolu bir tanriya inanabilmek mumkun mu? Charles Templeton |
Bir ulus kendi icindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla bas edebilir Fakat icersindeki satilmis ve hainlerle yasayabilmesi olanaksizdir. Sinirlari zorlayan dusman silah ve alemlerini acikta tasidigi icin daha az tehlikelidir. Fakat bir hain, hain gibi gorunmez, kurbanlari ile ayni aksanda konusur,onlarin cehresine burunur ve onlarin argumanlarini kullanarak ulusun politik yapisina nufuz eder, butun kapilardan serbestce gecer, sesi en ust duzey hukumet koridorlarinda duyulur, ulusun ruhunu curutur Politik yapiya her turlu hastalik bulastirarak yasam gucunu elinden alir Bir katil daha az korkuludur. Marcus Tullius Cicero (M.O.106-M.O.43) |
Bizim verecegimiz bir kurban karsiligi, 1000 Filistinli oldurulmelidir Michael Kleiner, Israil Herut Partisi Genel Baskani Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER 0532 233 31 52 |
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder