1 Ekim 2014 Çarşamba

Re: [SiyasetMeydani] Re: [OzgurGundem] Fwd: Atatürk Havalimanı'nın 'adının değiştirilmesine' karşı imza kampanyası 2014/10/01 01 10:00

Sayın Kavik,
Onu da söylemiştim.
Atıyorum, eskiden o alanın adı Yeşilköy Havaalanı değil de Adnan Menderes Havalimanı olsaydı.
Ve sonradan değiştirilerek AtaTürk Havaalanı yapılsaydı bu ters olurdu.
O değişiklikte kimselerin alınacağı bir yanlışlık yoktu.
İlan edilmiş bir fesat, bir art niyet de yoktu.
Bunda bir fesatlık arayıp bulmak tamamıyla zorlama olurdu.

İsim değiştirme mantığıyla Süleymaniye Camiine de günümüz siyasilerinden birinin adı verilebilir.
Konuşunca ne kadar saçma duruyor değil mi?
Bu kötü bir yoldur.
Bir düşünün Selimiye Camii'ne Recep Tayyip Erdoğan Camii adı verilmiş olsun.
Ne kadar ayıp olurdu değil mi?

Bir şekilde dönemin etkisiyle bazı yerlere Kenan Evren adı verilmişken sonradan siyasi gerekçelerle bunların kaldırılması da ayıptır.
Bir yerlere bir şekilde konmuş olan sanat eserlerini yıkılması, yerlerinin değiştirilmesi de ayıptır.
Eskisinin yanına yenisini yapmakta bir yanlış yok.
Taş üstüne taş koymaktır bu.
Yanlış olan eskide beğenmediklerinizi kişisel olarak seçip yıkıp üstüne yapmaktır.
Eskiyle kişisel anlamda uğraşmak her anlamda ayıptır.

Bana ayıp gelen bir başka şey de hala sağ ve iktidarda olan kişilerin kendi kendine isimlerini bir yerlere vermeleri ya da verdirmeleri.
Büyük çiğliktir.
Görevde olan belediye başkanı kendi adını otogara veren encümene dur demiyor.
Aslında istemem yan cebime koy diyor.

Eskinin bir dönemini bir başka eski dönemle tokuşturmak da ayıptır.
1930 yılıyla 1914 yılını yarışa sokmak ayıp da değil, aptallıktır.
AtaTürk'ü Hz. Muhammed'le, Anıtkabri Kabeyle, Nutuk adlı kitabı Kur'anla, AtaTürkçülüğü İslamiyetle tokuşturmak da öyle hem rezillik hem aptallıktır.

Tarihi şahsiyetlerin şöyle ya da böyle özellikleri olabilir, yenilgileri, yanlış kararları da olabilir.
Bunları araştırmak, konuşmak, belgelemek, bilmini yapmakta bir hata yok.
Hata bunları kişisel iş haline sokmakta.

Tarihle kişisel olarak kavgalı olan bir kadrodur karşımızda olanlar.
Sonunda kavga ettikleri cumhuriyetin değerlerine sığınmaktan başka çare bulamamış olmaları da acı bir denk geliş durumudur.

Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA

On 01.10.2014 15:03, Yunus Kavik ykavik@gmail.com [SiyasetMeydani] wrote:


Sayın Poyraz
 
"Zaten ismi olan eserlerin, yapıların, yerlerin isimlerinin değiştirilmesi çiğlikten başka birşey değil.
Yarın da bu günün isimleri yok edilir, değiştirilir.
İsimlerle güreş tutmak cahiliye dönemi adetlerindendir."
 
demişsiniz.
 
elhak doğrudur.
 
O zaman Yeşilköy havaaalanının isminin cuntacı başı Kenan Evren zamanında değiştirilmesi de sizin yukarıdaki ifadenize göre çiğlik, güreş tutmak ve cahiliye dönemi adeti olmuş olmuyor mu?
 
Ben, iktidarın bu yaptığı işlem doğrudur diye savunmuyorum. Böyle anlaşılmasın. Ben meselelere ilkesel yaklaşıyorum. Malum çevrelerin farklı zaman dilimlerindeki çelişkilerini vurgulamaya çalışıyorum.
Meselenin doğruluğu veya yanlışlığı farklı bir konu.
 
Nasıl ki dinci kelimesinin bazı çevrelerce genelleştirici bir dille kullanılması samimi dindarları rahatsız ettiği gibi, laikçi kelimesinin kullanılmasından da samimi laiklik taraftarlarını rencide ettiği anlaşılmaktadır.
O zaman "başkasına iğneyi batırmadan önce kendine çuvaldızı batır" deyimini kulağımıza küpe etmeliyiz.
 
Yunus Kavik
1 Ekim 2014 13:56 tarihinde 'T.C. Oraj POYRAZ' cimcime@neomailbox.net [Ozgur_Gundem] <Ozgur_Gundem@yahoogroups.com> yazdı:
 

Sayın Kavik,
Bilirsiniz, benim için gökten geldiği söylenen lafların bir önemi yoktur.
Tabu falan da değildir.
Dokunur, konuşur, tartışırım.

Havaalanı ismi basit bir konu değil.
Bir meydan okumadır o.
AtaTürk cumhuriyetin banisidir.
Ona yönelik bir meydan okumadır.
Hatta onun kurduğu devlete, rejimine, değerlerine yönelik bir meydan okumadır.

Havaalanın ismi eskiden şuymuş, buymuş, sonradan şöyle olmuş değil konu.
Biz adamımızı biliyoruz, niyetlerini, planlarını biliyoruz.
Hayır niyet okuyuculuğu yapmıyoruz.
Adamımız kendi ağzıyla söylüyor zaten.
Alenen meydan okuyor.
Cumhuriyete onun kurucusuna, temel ilkelerine, değerlerine meydan okuyor.
Bunu da alenen ikrar ediyor.

Allerji yaratması bundandır.

Bir de siyasi kaygılarla yerlerin, eserlerin ismi  bu şekilde değiştirilirse bu yol olur.
Yeni eserlere devlet adamlarının, sanatçıların, büyük komutanların ismi verilebilir.
Unutmayın o alanın ismi sadece Yeşilköy adının iken bir mekan belirtmek dışında mesajı yoktu.
O yıllarda yapılan değişik oradan kimsenin ismini silmemişti.
Zaten ismi olan eserlerin, yapıların, yerlerin isimlerinin değiştirilmesi çiğlikten başka birşey değil.
Yarın da bu günün isimleri yok edilir, değiştirilir.
İsimlerle güreş tutmak cahiliye dönemi adetlerindendir.

Bir de şu laikçi, kemalist laflarınız var.
Çarpık laflar bunlar.
Küçümseme, alay etme mesajı var.
Ama kesinlikle bir fikir ifadesi yok.
Benim de elimi rahatlatıyor bu hoyratlığınız.

Bu durumda ben de küçük harflerle hazret demeden muhammed diyebilir.
Bir Arap meczup diyebilirim.
Sizin yere göğe sığdıramadığınız dininiz için, Arabın safsatası diyebilirim.
Ayıp olur değil mi?

AtaTürk'ü ilahlarla, peygamberle falan kıyaslayan sizsiniz.
Benim AtaTürk, AtaTürkçülük, Anıtkabir ve Nutuk için hiçbir zaman ilahi olduğu söylenenlerle bir kıyaslamam olmamıştır.
Bu türden kıyaslamaları benim düşünceme göre sadece cahil, çiğ, sığ insanlar yaparlar.

Lütfen biraz nezaket olsun.
Hoyratlaştıktan sonra, daha hoyrat cevaplar sizi de kırar.

Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


On 01.10.2014 12:28, Yunus Kavik ykavik@gmail.com [SiyasetMeydani] wrote:
Gökten inen semavi bir emirle mi o havaalanının ismi verilmişti. Değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilmez dokunulmaz bir tabu mu?
Laikçi arkadaşlar hani her türlü dogmalara karşıydınız ?  
Basit bir havaalanı isminin değişmesini istememek ve kıyamete kadar aynı kalmasını için ayak diretmek dogmatizmin bir başka versiyonu değil mi?
Hangi tanrınız size bu ismin değişmezlik emrini iletti? söyler misiniz?
 
Cuntacı Kenanın dönemine kadar aynı havaalanının ismi Yeşilköy iken , dogmatikleşmiş bu tanrı emri tarafınızca neden uygulanmamaktaydı?  veya neden hiç itirazlarınızı basmıyordunuz? Yoksa nefesiniz boğazınıza mı tıkanmıştı? Dilinizi mi yutmuştunuz?
Bunu bana biriniz bir izah ediverse ya.
 
Şu laikçi kemalist arkadaşları gerçekten anlamakta zorlanıyorum.
 
Yunus Kavik
 
 

 
1 Ekim 2014 10:00 tarihinde 'T.C. Oraj POYRAZ' cimcime@neomailbox.net [Ozgur_Gundem] <Ozgur_Gundem@yahoogroups.com> yazdı:
 

-------- Forwarded Message --------
Subject:  Atatürk Havalimanı'nın 'adının değiştirilmesine' karşı imza kampanyası
Date:     Mon, 29 Sep 2014 21:32:10 +0300
From:     Ertan Abalı <ertanabali@gmail.com>

Değerli Grup Üyeleri,

Elime ulaşan " Atatürk Havalimanı'nın 'adının değiştirilmesine' karşı imza kampanyası
 " başlıklı haberi okuyunca bu ülkenin vatandaşı olarak ne kadar üzüldüğümü tarif etmem olanaksız. Kampanyaya destek vermeniz amacıyla  http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/124511/Ataturk_Havalimani_nin__adinin_degistirilmesine__karsi_imza_kampanyasi.html linkini sizlerle paylaşmak istedim takdirlerinize saygılarımla.
  
Adnan SERPEN
Veteriner Hekim
İZMİR

--


Efendiler!
Kibris dusman eline gecerse ikmal yollarimiz kapanir.
Kibris a dikkat ediniz.
Bu ada bizim icin cok onemlidir.

Mustafa Kemal ATATURK



Ya su kisi gibisini gormedin mi?
Catilari cokmus, duvarlari-damlari yere inmis bir kente ugramisti da soyle demisti:
Allah surayi olumunden sonra nasil hayata kavusturacak?
Bunun uzerine Allah, o kisiyi yuz yillik bir sure icin oldurmus, sonra diriltmisti.
Ne kadar bekledin? demisti.
Bir gun veya gunun bir kismi kadar bekledim. dedi.
Hayir, dedi, aksine sen, yuz yil kaldin.
Yiyecegine, icecegine bak!
Henuz bozulmamis.
Esegine bak!
Seni insanlara bir ibret yapalim diyedir bu.
Kemiklere bak, nasil yerli yerince duzenliyoruz onlari ve sonra et giydiriyoruz onlara.
Is kendisi icin aciklik kazaninca soyle dedi o:
Allah in her seye kadir oldugunu biliyorum.

BAKARA SURESI: 259

 
Her asirdaki insanlarin en iyilerinden dunyaya getirildim.

Buhari


Istanbul un karsi karsiya bulundugu susuzluk otelerden gelen bir uyaridir.
Bakalim uyanip toplanabilecek miyiz?

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.


Yunanla carpismaktan vazgeciniz.
Zira bu tesebbusunuz beyhudedir.

Jandarma Genel Komutani Kemal Pasa - 3.08.1919


Ermenilere vilayetlerimizi peskes cekmeleri de (...) ihtimal bulunuyor. Boyle bir vaziyette Ingiliz birliklerinin Ermenilere onculuk edecegi cok muhtemeldir.

boyle bir hali biz dusmanlik olarak gormeye ve saymaya, mesru topraklarimizi ve milli bagimsizligimizi kurtarmak icin mecburuz....

(30 Mayis 1919)
K. ATATURK


Dunyada iki cesit insan var:
Akli olan ve dini olmayanlar, dini olan ve akli olmayanlar.

Abu l-AlaAl-Ma arri


PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
Huriler'i dizip isi bitirmis
Simdi gilmanlari secer pezevenk
. . . . . .
Aydinliga dusman yobazin dolu
Hu cekerken sismis agzinda dili
Erbabi, ulkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini sacar pezevenk

Asik ERBABI


Terorun bir savas yontemi olarak kullanilmasi engellenemez.
Bizim icin teror, bugunku kosullarda siyasi bir savasin bir parcasidir.

Izhak Samir, Israil Basbakani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/



--


Akil gibi zenginlik cehalet gibi yoksulluk yoktur.

Hz.Ali



MAIDE - 69 Fakat inananlar, Yahudiler, Sabiiler ve Hiristiyanlardan Allah a ve ahiret gunune inanan, iyi isler yapana korku yoktur, onlar uzulmeyeceklerdir. Ayni hukum BAKARA - 62 de de gecmektedir.
***
AL - IMRAN - 85 ise Kim Islamiyetten baska bir din ararsa onunki kabul edilmeyecektir.
O ahirette de kaybedenlerdendir. denilmektedir.

 
Nimete kavusmasi icin insana musibet gelir

(Buhari)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.


Hz.Omer, on gunluk mesafedeki ordularinin baskomutanina, savas esnasinda taktik vererek, Ey Sariye!
Dag tarafina, dag tarafina! demistir.
Ve sesini bu uzun mesafeden Hz.Sariye ye duyurmustur.
Bu mevzuda gunumuzden de yuzlerce misal getirmek mumkundur.
Burnu ile duyup, topugu ile koku alanlar, parmak uclariyla veya ayaklariyla gorenler coktur.

Fetullah Gulen


Tek carenin galiplerle uyusmak ve anlasmak olacagi bu kafasizlarca ne zaman anlasilacak?-

Yazar Refi Cevat Ulunay - 23.03.1920


Osmanli tebaasindan olan Ermeni unsurlari, gordukleri tesvik ve yardimin neticesiyle de,
milli namusumuzu yaralayacak taskinliklardan baslayarak, nihayet hazin ve kanli safhalara girinceye kadar kustahane tecavuzlere koyuldular.

Vatanin parcalanmasi soz konusu ve karar olarak, Dogu Vilayetlerimiz


Gelecegin dini kozmik bir din olacak.
Kisisel Tanriyi asmali ve dogma ile teolojiden kacinmalidir.
Hem dogal hem de tinsel dinselligi kusatarak, anlamli bir butunluk olarak dogal ve tinsel her butun her seyin deneyiminden doga bir dinsel duygu uzerinde kurulu olmalidir.
Budizm bu tanima cevap verir.
Eger modern bilimsel ihtiyaclarla basa cikabilecek herhangi bir din varsa o Budizm olur.
Eger insanlar sadece cezalandirilmak korkusuyla ve odullendirmek umuduyla iyi insan iseler; bu durumda, gercekten cok uzgunuz.

The religion of the future will be a cosmic religion.
It should transcend personal God and avoid dogma and theology.
Covering both the natural and the spiritual, it should be based on a religious sense arising from the experience of all things natural and spiritual as a meaningful unity.
Buddhism answers this description.
If there is any religion that could cope with modern scientific needs it would be Buddhism.
If people are good only because they fear punishment, and hope for reward, then we are a sorry lot indeed.
Albert Einstein, quoted in Madalyn Murray O Hair, All the Questions You Ever Wanted to Ask American Atheists (1982) vol.ii., p.29


"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"


(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE


Bizim verecegimiz bir kurban karsiligi, 1000 Filistinli oldurulmelidir

Michael Kleiner, Israil Herut Partisi Genel Baskani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/




__._,_.___

Posted by: Yunus Kavik <ykavik@gmail.com>



__,_._,___

--


Demokrasilerde bir secmenin cehaleti butun halkin guvenligi icin tehlikedir
John F.
Kennedy



Yaratilis maddesi
ALAK 2.o; insani pihtilasmis kandan yaratti.
ABESE 19.bir damla sudan yaratti da onu bir olcuyle bicime soktu.
MERYEM 67.insan dusunmez mi ki, daha once o hicbir sey olmadigi halde biz kendisini yaratmisizdir?
SECDE 7.o (Allah) ki, yarattigi her seyi guzel yapmis ve ilk basta insani camurdan yaratmistir.
RUM 20.sizi topraktan yaratmasi, o nun (varliginin) delillerindendir.
Sonra siz, (her tarafa) yayilan insanlar oluverdiniz.
NUR 45.Allah, her canliyi sudan yaratti.
Iste bunlardan kimi karni ustunde surunur, kimi iki ayagi ustunde
Yurur, kimi dort ayagi ustunde yurur...
Allah diledigini yaratir; suphesiz Allah her seye kadirdir.

 
Sana gelen kotuluk, kendindendir, (gunahlarin yuzundendir)..

(Nisa, 4/79)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.


Kuran-i Kerim ve Risale-i Nur un indirilisi aziz ve hakim olan Allahtandir....
iste o nur hem Kuran-i Kerim dir hem de Risale-i Nurdur...

Said-i Nursi


Ingiltere'ye direnip durmak gereksiz ve tehlikelidir.

Sadrazam Salih Pasa - 20.08.1921


Rum ve Ermeni komitacilariyla, bunlarin ileri gelenleri, devamli sekilde temasta bulunduklari Ingiliz subaylari ile bazi Amerikan memurlarindan cok yuz buluyorlar.

(5 Haziran 1919)
K. ATATURK


ALBERT EINSTEIN : NEDEN SOSYALIZM

Ekonomik ve toplumsal konularda uzman olmayan birinin sosyalizm hakkinda gorus bildirmesi dogru mudur?
Ben buna birkac neden yuzunden evet diyorum.
Gelin, bu soruyu once bilimsel bilgi acisindan degerlendirelim.
Ilk bakista astronomi ve ekonomi arasinda onemli yontemsel farkliliklar gorulmeyebilir.
Her iki alanda da bilim adamlari kisitli sayidaki gorungulerin(fenomen) aralarindaki baglantilari mumkun oldugu kadar anlasilir yapmak icin genel kabul gorecek yasalar kesfetmeye calisirlar.
Fakat aslinda yontemsel farklar vardir.
Ekonomi alaninda genel kabul goren yasalarin kesfedilmesini zorlastiran gozlemlenecek ekonomik gorungulerin pek cok faktorden etkilenmeleri ve bu etkilerin tek baslarina degerlendirilememesidir.
Ayrica, -hepimizin bildigi gibi- insanlik tarihinde uygar donem in baslangicindan bu yana edinilen deneyimler ozunde ekonomik olmayan faktorlerden etkilenip kisitlanmistir.
Ornegin, bircok buyuk devlet sekli varliklarini fetihlere borcludurlar.
Fetheden halklar, kendilerini fethettikleri ulkenin -yasal ve ekonomik olarak- ayricalikli sinifi yapmislardir.
Toprak sahipligini tekellerine gecirmisler ve ruhani grubu kendi aralarindan belirlemislerdir.
Egitimi kontrol eden bu rahipler, toplumdaki sinif ayrimini kurumlastirmislar, insanlarin bundan sonra cogunlukla bilincsizce toplumsal davranislarini yonlendirecek bir degerler sistemi yaratmislardir.

SOSYALIZMIN GERCEK HEDEFI

Ancak tarihsel gelenek, insanligin gelismesinin dune kadar Thorstein Veblen in yagmaci donem adini verdigi asamanin otesine hicbir yerde gecemedigini gostermektedir.
Gozlemlenen ekonomik gercekler o doneme aittir ve onlardan turetilecek yasalar insanligin diger donemlerine uygulanamaz.
Sosyalizmin gercek hedefi bu donemin otesine gecerek, insanligin gelisimini yagmaci donemden daha ileri bir doneme tasimak olduguna gore, ekonomi bilimi, mevcut haliyle, gelecegin sosyalist toplumuna cok az i$ik tutabilmektedir.
Ikinci olarak sosyalizm, amaci toplumsal-ahlak olan yone yonelmistir.
Ancak bilim amac yaratmadigi gibi, bunlari insanlara da asilayamaz; bilim, en fazla, amaclara ulasilmasini saglayan araclar yaratabilir.
Ancak amaclar yuce ahlaki ideallere sahip kisiliklerce kavranilirsa ve bu amaclar olu dogmamissa, yasamsal ve guclulerse bir cok insan tarafindan ileri tasinarak, toplumun yavas/agir evrimine yon verir.
Bu nedenlerden oturu insana iliskin sorunlarda bilimi ve bilimsel yontemleri fazla abartmamaya dikkat etmek ve toplumun orgutlenmesini etkileyen sorunlarda sadece uzmanlarin soz hakki oldugunu da varsaymamak gerekir.

BIR CIKIS VAR MI?

Bir suredir cok sayida kisi toplumun bir krizden gectigini one surerek, toplumun dengesinin ciddi olarak bozuldugunu ifade etmektedir.
Boyle durumlarda kisilerin farkli dusunmeleri, hatta ait olduklari gruba karsi dusmanca hisler beslemeleri tipik bir davranistir.
Ne dedigimi anlatmak icin basimdan gecen bir deneyimimi aktarayim.
Gecenlerde zeki ve iyi yetismis bir kisi ile yeni bir savas tehdidini tartisirken, boyle bir savasin insanligin varligini ciddi bicimde tehlikeye sokacagini ve bu tehlikeyi ancak uluslarustu bir organizasyonun onleyebilecegini soyledim.
Bunun uzerine muhatabim bana gayet sakin bir bicimde, Insan irkinin yok olmasina niye bu kadar karsisin? dedi.
Eminim ki daha bir asir onceye kadar hic kimse boyle gayr-i ciddi bir soylemde bulunamazdi.
Bu soylem kendi icinde bir denge saglamak icin bosuna ugrasmis ve bunu basarma umudunu az-cok kaybetmis bir adamin soylemi idi.
Bu soylem aci veren bir yalnizligin ve tecrit olmanin ifadesidir ve bu gunlerde cok kisi ayni aciyi cekmektedir.
Sebebi nedir?
Bir cikis var mi?
Boyle bir soruyu sormak kolay, ancak belli derecede ikna edici bir yanit vermek zordur.
Ancak duygularimizin ve ugraslarimizin celiskili, belirsiz olduklarinin bilincinde olarak ve onlarin kolay ve basit formullerle ifade edilemeyecegini bilerek yine de elimden gelenin en iyisini yapmaya calisip, yanitlamayi deneyeyim.

BIREYSEL VE SOSYAL VARLIK

Insan hem tek basina yasayan hem de sosyal bir varliktir.
Tek basina yasayan bir varlik olarak kisisel isteklerini tatmin etmek ve dogustan edindigi yeteneklerini gelistirmek icin kendisinin ve yakinlarinin varligini koruma cabasi icindedir.
Sosyal bir varlik olarak ise, cevresindeki dostlarinin sevgisini ve takdirini kazanmaya, mutluluklarini paylasmaya, acilarini dindirmeye ve yasam kosullarini iyilestirmeye calisir.
Iste sadece bu cesitli, zaman zaman celiskili cabalarin varligi, insanin ozel karakterini aciklar; bunlarin ozgun bilesimi bireyin icsel bir dengeye erisme derecesini belirler ve toplumun esenligine katkida bulunur.
Genel olarak bu iki durtunun gorece direnclerinin kalitimla duzenlenmis olmasi mumkundur.
Fakat nihai olarak ortaya cikan kisilik, buyuk olcude insanin gelisimi sirasinda kendisini icinde buldugu cevre, icinde buyudugu toplumun yapisi, o toplumun gelenekleri ve belirli davranis bicimlerinin ovulmesi ile olusur.
Soyut toplum kavrami birey acisindan cagdaslari ile ve onceki nesillerle dolayli dolaysiz iliskisinin toplami anlamina gelir.
Birey dusunebilir, hissedebilir, mucadele edebilir ve kendi basina calisabilir fakat -fiziksel, entelektuel ve duygusal varligi ile- topluma oylesine bagimlidir ki- onu toplum cercevesinin disinda dusunmek ve anlamak imkansizdir.
Ona gida, giyecek, ev, is araclari, dil, dusunce bicimleri ve buyuk olcude dusuncenin icerigini saglayan bu toplum dur.
Bu kucucuk toplum kelimesinin ardinda sakli, gecmiste yasamis ve bugun yasamakta olan milyonlarca insanin emegi ve becerisidir ona hayat veren.
Dolayisiyla, bireyin topluma bagimliliginin doganin ortadan kaldirilamayan bir gercegi oldugu kanitlanmistir.
Aynen karincalar ve arilar gibi.
Fakat karincalarin ve arilarin tum yasam sureci en ince ayrintisina kadar kati, kalitimsal icguduler ile belirlenmisken, insanoglunun sosyal kaliplari ve karsilikli iliskileri son derece degiskendir ve degisime aciktir.
Hafiza, yeni birlesimler olusturma kapasitesi, sozel iletisim kurabilme ustunlugu insanoglunun biyolojik zorunluluklarinin buyurmadigi gelismeler saglamasini mumkun kilmistir.
Bu gelismeler kendilerini edebiyatta, bilimsel ve teknik basarilarda, sanat eserlerinde, gelenekler, kurumlar, orgutler olarak gosterir.
Bu bir anlamda insanin kendi yasamini kendinin nasil yonettigini ve bu surecte bilincli dusunme ve istemenin nasil bir rol oynadigini aciklar.

DEGISKENLER-DEGISMEZLER...

Insanoglu dogustan, kalitimsal olarak, insan turunun karakteristigi olan dogal istekleri de iceren, sabit ve degismez olarak niteledigimiz biyolojik bir bunyeye sahiptir.
Buna ek olarak, yasam suresi icinde, iletisim ve baska etkiler araciligiyla yasadigi toplumdan kulturel bir bunye edinir.
Zaman icinde degisime acik olan ve bireyle toplum arasindaki iliskiyi buyuk olcude belirleyen iste bu kulturel bunyedir.
Modern antropoloji bize ilkel denilen kulturlerin karsilastirmali olarak incelenmesi yoluyla, insanoglunun sosyal davranislarinin gecerli kulturel kaliplara ve topluma egemen olan orgut tiplerine bagli olarak cok buyuk degi$iklikler gosterdigini ogretmistir.
Iste insan turunu iyilestirme mucadelesi verenlerin umutlarinin dayanagi sudur: Insanlarin birbirlerini mahvetmek istemelerinin ya da zalim, kendi kendine kasteden kaderin ocagina dusmus olmalarinin nedeni biyolojik bunyeleri degildir.
Yasami olabildigince doyurucu kilabilmek icin toplum yapisinin ve insanin kulturel yaklasiminin nasil degistirilmesi gerektigini kendimize sorarsak, degistiremeyecegimiz bazi kosullarin varligi gerceginin surekli bilincinde olmamiz gerekir.
Daha once de belirtildigi gibi insanin biyolojik yapisi, nereden bakilirsa bakilsin degismez.
Ustelik son birkac yuzyilda yasanan teknolojik ve demografik gelismeler kalici durumlar yaratmistir.
Varliklarinin devami icin vazgecilmez sayilan urunlerle, nufusun gorece yogun oldugu yerlerde, asiri ayrintili bir isbolumu ve son derece merkezi bir uretim aygiti mutlak zorunluluk haline gelmistir.
Bireylerin ve nispeten kucuk topluluklarin tamamen kendine yeterli olduklari, geri donup baktigimizda son derece huzurlu gorunen zaman sonsuza dek yitip gitmistir.
Insanoglunun artik bir uretim ve tuketim gezegeni olusturdugunu soylersek fazla abartmis olmayiz.

CAGIN OZU

Cagimizin ozunu bana gore neyin olusturdugunu kisaca belirtebilecegim bir noktaya simdi varmis bulunuyorum.
Bu toplumla bireyin iliskisi ile ilgilidir.
Birey topluma olan bagimliliginin gecmiste olmadigi kadar bilincindedir.
Ama bu bagimliligi organik bir bag, koruyucu bir guc, olumlu bir varlik olarak gormek yerine, daha cok dogal haklarina hatta iktisadi varligina karsi bir tehdit olarak algilamaktadir.
Dahasi toplumdaki konumu oyle bicimlenmistir ki, yapisinin egoistce suruklenisi surekli vurgulanmakta, dogal olarak daha zayif olan sosyal yapisi gittikce bozulmaktadir.
Toplumdaki konumlari ne olursa olsun tum insanlar bu bozulma surecinde rahatsiz olmaktadirlar.
Kendi egolarinin mahkumu olduklarini bilmeksizin, kendilerini guvensiz ve yalniz, yasamin basit, sade, dogal tadindan yoksun kalmis hissederler.
Insan kisa ve cetin de olsa yasamin tadina varabilir, yeter ki kendini topluma adasin.
Bugunku haliyle kapitalist toplumun iktisadi anarsisi bence belanin asil kaynagidir.
Onumuzde bireylerinin, birbirlerini kolektif emeklerinin meyvelerinden yoksun birakmak icin yilmadan -zor kullanarak degil fakat yasalarla belirlenmis kurallarin tumune gonulden uyarak- ugrastigi dev bir ureticiler toplulugu gormekteyiz.
Bu baglamda uretim araclarinin -yani tuketim mallarini ve buna ek olarak yatirim mallarini uretmek icin gereken tum uretim kapasitesinin- yasal olarak ve cogu kez bireylerin ozel mulkiyetlerinde oldugunun onemini kavramamiz gerekir.
Konuyu basitlestirmek icin, asagidaki anlatimda uretim araclarinin mulkiyetini paylasmayan herkesi isci olarak adlandiracagim, bu terimin yaygin kullanimina tam olarak denk dusmese de.
Uretim araclarinin sahibi, iscinin isgucunu satin alabilecek durumdadir.
Isci uretim araclarini kullanarak kapitalistin mali haline gelecek yeni mallar uretmektedir.
Her ikisi de gercek deger uzerinden olculmek uzere, iscinin urettigi ile ona odenen arasindaki iliski bu surecin esas noktasidir.
Is sozlesmesi serbestce belirlendigi surece, isciye yapilan odemeyi belirleyen urettigi malin gercek degeri degil, iscinin asgari gereksinimleri ve is icin rekabet eden isci sayisina iliskin olarak kapitalistlerin isgucune ihtiyaclaridir.
Teoride bile isciye yapilan odemenin urunun degeri tarafindan belirlenmediginin anlasilmasi onemlidir.

KAPITALIZMIN YASASI

Kismen kapitalistler arasindaki rekabet ve kismen teknolojik gelismelerin ve artan isbolumunun daha buyuk uretim birimlerinin kucuklerin yerini almasini saglamasi sonucunda, ozel sermaye az sayida elde yogunlasmaktadir.
Bu gelismelerin sonucunda, demokratik olarak orgutlenmis bir siyasi toplumda bile etkin olarak denetlenemeyecek devasa bir guce sahip ozel sermaye oligarsisi olusur.
Bu boyledir cunku yasama organlarinin uyeleri, nereden bakilirsa bakilsin secmenle yasama organinin birbirinden ayiran ozel sermaye tarafindan buyuk olcude finanse edilen ya da baska sekillerde etki altina alinan siyasi partiler tarafindan secilir.
Bunun sonucunda halkin temsilcileri gercekte nufusun temel haklardan yoksun kesimlerinin cikarlarini yeterince koruyamazlar.
Ustelik, mevcut kosullar altinda, ozel kapitalistler kacinilmaz olarak temel bilgi edinme kaynaklarini (basin, radyo, egitim) dogrudan ya da dolayli olarak denetlerler.
Dolayisiyla, bir vatandasin bireysel olarak nesnel yargilara varmasi ve siyasi haklarini akillica kullanmasi hayli zor hatta cogu zaman imkansizdir.
Sermayenin ozel mulkiyetine dayali ekonomilerde egemen olan durum iki ana ilke ile nitelendirilir: Birincisi, uretim (sermaye) araclarinin ozel mulkiyetidir ve mulk sahipleri bunu diledikleri gibi kullanirlar; ikincisi serbest is sozlesmesidir.
Bu anlamda tabii ki saf kapitalist toplum diye bir sey yoktur.
Iscilerin uzun ve aci siyasi mucadeleler sonucu, bazi kategorilerde serbest is sozlesmesi nin iyilestirilmis bir bicimini saglamayi basardiklarini ozellikle belirtmek gerekir.
Ama butun olarak ele alindiginda bugunku ekonomi saf kapitalizmden fazla farkli degildir.
Uretime kar icin devam edilir, kullanim icin degil.
Calisabilecek durumda olan ve calismak isteyen herkesin is bulacaginin bir garantisi yoktur.
Hemen hemen herdaim bir issiz ordusu vardir.
Isci her zaman isini kaybetme endisesi tasir.
Issiz ve cok dusuk ucret odenen isciler karli bir pazar olusturmadiklari icin tuketim mallarinin uretimi sinirlidir ve sonuc mesakkatlidir.
Teknolojik ilerleme cogu zaman isin zorlugunu hafifletmek yerine daha fazla issizlige neden olur.
Kar gudusu, kapitalistler arasindaki rekabetin durumuna gore gittikce daha fazla derinlesen bunalima yol acan sermaye birikiminin ve kullaniminin istikrarsizligindan sorumludur.
Sinirsiz rekabet, emegin cok buyuk olcude heba olmasina ve daha once de sozunu ettigim gibi bireylerin sosyal bilinclerinin sakatlanmasina yol acar.
Bana kalirsa kapitalizmin en buyuk kotulugu bireylerin sakatlanmasidir.
Tum egitim sistemimiz bu beladan muzdariptir.
Gelecekteki kariyerine hazirlanmak icin acgozlu bir bicimde basariya tapmak uzere egitilmis ogrenciye abartili bir rekabetci yaklasim asilanir.

BELADAN KURTULMANIN TEK YOLU: SOSYALIZM

Ben bu korkunc beladan kurtulmanin tek yolu olduguna eminim.
Bu yol, toplumsal hedefler dogrultusunda yonlendirilmis bir egitim sisteminin eslik ettigi sosyalist ekonominin insasidir.
Boyle bir ekonomide toplumun kendisi uretim araclarinin sahibidir ve uretim araclari planli bir tarzda kullanilir.
Uretimi toplumun gereksinimlerine uyduran planli bir ekonomi isi calisabilir durumda olanlara dagitir ve erkek, kadin, cocuk herkesin gecimini garanti eder.
Bireyin egitimi, dogustan sahip oldugu yeteneklerin gelistirilmesinin yaninda, gunumuz toplumundaki guc ve basarinin yuceltilmesi yerine, bireyin icinde cevresindekilere karsi sorumluluk hissi gelistirmeyi hedefler.
Yine de planli ekonominin henuz sosyalizm olmadigini unutmamak gerekir.
Boylesi bir planli ekonomiye bireyin tamamen kolelesmesi eslik edebilir.
Sosyalizmin basarisi son derece zor bazi sosyo-politik sorunlarin cozulmesini gerektirir.
Siyasi ve ekonomik gucun merkezilesmesinin yarattigi etki alaninin genisligi gozonune alindiginda burokrasinin mutlak gucunu ve kendini begenmisligini engellemek nasil mumkun olacaktir?
Bireyin haklari nasil korunacak ve burokrasinin gucunu dengeleyecek demokratik bir karsi-guc nasil saglanacaktir?
Yasadigimiz bu gecis surecinde sosyalizmin hedef ve sorunlarinin netligi cok onemlidir.
Mevcut kosullarda, bu sorunlarin ozgurce ve engelsiz tartisilmasi guclu bir tabu haline geldigi icin, bu derginin cikarilmasinin onemli bir kamu hizmeti oldugunu dusunuyorum.

ALBERT EINSTEIN


Bir ulus kendi icindeki aptal ve hatta muhteris olanlarla bas edebilir
Fakat icersindeki satilmis ve hainlerle yasayabilmesi olanaksizdir.
Sinirlari zorlayan dusman silah ve alemlerini acikta tasidigi icin daha az tehlikelidir.
Fakat bir hain, hain gibi gorunmez,
kurbanlari ile ayni aksanda konusur,onlarin cehresine burunur ve
onlarin argumanlarini kullanarak ulusun politik yapisina nufuz eder,
butun kapilardan serbestce gecer, sesi en ust duzey hukumet koridorlarinda duyulur,
ulusun ruhunu curutur
Politik yapiya her turlu hastalik bulastirarak yasam gucunu elinden alir
Bir katil daha az korkuludur.

Marcus Tullius Cicero
(M.O.106-M.O.43)


Gunumuzun Arap dunyasi, barbarlarin dunyasidir

Prof.Dr.Benny Morris, Israilli Tarihci
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder