8 Ekim 2014 Çarşamba

UYARI: Yeni bir bin yılın kandavası başlamak üzere... (O.P.) Rıfat Serdaroğlu: ATATÜRK BÜSTÜNÜ TEKMELEYEN PİÇ

Kürtlerin koyduğu isimle Kobani, gerçek Arapça ismi Ayn-El Arab(Arabın Gözü), ISİD'in verdiği yeni isimle Ayn-El İslam(İslamın Gözü).
Aslında uyanmak için buralar kadar gelmeye gerek yoktu.
Yirmi yıl, hatta yüz yıl önceden öngörülebilen bir gelişmeydi.
Kürt ayrılıkçılığı bu bölgede yeni bir olgu değildi.

Haklıdır, haksızdır konu bu değil.
Olur mu, olmaz mı?
Olursa nasıl olur?
Bize, Türklere ne olur?
Kürtlere ne olur?
Konu bu.

Fakat, son olaylar çok açıktır.
Ülkemizdeki Kürt ayrılıkçıların Suriye Kürtlerinin en zor zamanında, en çok yardıma muhtaç oldukları bir zamanda dahi soydaşlarının yardımına koşmak yerine,
yurtiçinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumlarıyla, askeriyle, polisiyle açıkçası Türkiye Türkleriyle itekleştiğini, neredeyse bir iç savaş provası yaptığını görüyoruz.

Birlikten yana bir Türk olarak duraksama yok, yapılması gereken çok basittir.
Komşu Kürtlerin akibetleri için endişelenmeyi bırakıp, onları komşu Arapların insafına ve kontrolü altına bırakmak.
Bizdeki ayrılıkçı Kürtlere gelince; onlar için yapılacak olan şey komşularımız içinde bir örnek olacaktır.
AYRILIKÇILARLA hedeflerinden açıkça vaz geçtiklerini görene kadar her anlamda mücadele etmek tek yoldur.
Bu mücadele bir devletin, ve bir milletin elindeki bütün olanakları sonuna kadar kullanarak sürdürülmelidir.
Askeri tedbirlere gelene kadar, idari, yasal, ekonomik, medya, ve her anlamda ayrılıkçı hareket kuşatılmalı, izole edilmeli, imha edilmeli.
Umutlar kırılmalı, caydırıcı olmalı, şişeden çıkmışsa eğer cini öldürerek de olsa etkisiz kılmalı.
Bu iş on yıl, yirmi yıl, yüz yıl sürebilir.
Hatta bu mücadele bütün cumhuriyet yönetimlerinin en çok uğraştığı konu da olabilir.
Vaz geçmeden, israrla, inatla bu mücadele sürdürülmelidir.

Halen bölgede tipik bir içsavaş ortamının şartları vardır.
Ve diğer savaşlarda olduğu gibi yoğun şekilde hak ihlalleri vardır.
Yaşananlar sebebiyle halk başka bölgelere yoğun şekilde göç etmektedir.
Geride kalanlar ise daha militan, daha saldırgan, daha marjinal olmaktadır.
Bölgede devlete ve ülküye bağlılık kısmen dahi olsa tesis edilmeden başka hiçbir konuda başarı elde edilemeyecektir.
Bu arada bölgede üniter anayasal düzenin tam olarak sağlanmasına çalışılmalı, arkadan yapılacak çalışmalar için altyapı oluşturulmalıdır.
Ancak, bu şartlar sağlandıktan sonra insan hakları, temel haklar, vatandaş hakları konusunda bölge insanının hakları diğer vatandaşlardan ayrıca düşünülmeyecektir.
Şimdiki şartlarda Sıkıyönetim, Olağanüstü Hal Yönetimi, ve benzeri özel yönetim sistemleriyle ateş mutaka söndürülmelidir.

Peki bu şekilde yapmazsak ne olur?
O da çok açık.
Ayrılıkçı Kürt siyasilerin ve yurt dışı Kürt liderlerin sözleri çok açıktır.
  1. Sırasıyla dört Kürt bölgeside siyasi statü kazanacak.
  2. Kürtlerin yaşadığı ülkelerde sürekli olarak yaşanan gerilimlerle merkez yönetimle bağlar gevşetilecek,
  3. Türk ya da Arap bölgeleri içinde ada şeklinde kalan yerlerde Kürt kantonları oluşturulacak,
  4. sonunda dört bölgenin merkezinde diğer ülke toprakları içinde kurulmuş olan, Kürt kantonlarının vassalı olan tek ve büyük Kürdistan oluşacak.
İlan edilmiş ideal, hedef budur.
Bu hedefe yaklaşım sağlayan gelişmeler olmuştur.
Kimse paranoya, kuruntu, hayal demesin, küçümsemesin.
Mal meydandadır.

Benim öngörüm ise Kürt ayrılıkçılık hareketi şu haliyle boğulmaz ise, Ermeni isyanları sırasında yaşananların bire bir örneği yaşanacaktır.
Irak Türkiye arasına her iki ülkeden toprak kopararak, düşmanlar arasına sıkışmış bir Kürt devleti kurulabilir.
Diğer bütün ülkeler ve bölgelerdeki Kürtler ise bu yeni ülkeye, Avrupa ve Yeni Dünya devletlerine mülteci olur.
Büyük ihtimal Ermenilerden sonra bir de Kürtlerle bin yıllara uzanan yeni bir kan davamız olur.

Bilim kurgu gibi olacak ama, belki de bir gün dünya da yaşam son bulduğunda,
ve insanlık uzayda güneş sisteminde çeşitli kolonilere dağılmış şekilde var olmaya çalıştığı sıralarda bile,
Türkçeyi unutmuş bir Türk, Kürtçe anlamayan bir Kürt, adından başka Ermenilik kalmamış üç kişi bir uzay kapsülünde,
İngilizce birbiriyle kavga ediyor olacaktır.
Vay sen benim babamı kestin, vay sen beni katlettin, vay dağdan geldin bağdakini kovdun.
Konu bu olacaktır.
Buna bizden sonraki bütün nesilleri şimdiden hazırlasak çok iyi olur diye düşünüyorum.

Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA



Rıfat Serdaroğlu: ATATÜRK BÜSTÜNÜ TEKMELEYEN PİÇ

Bunlar insan değil,

Bunlar mert değil, bunlar kahpe, bunlar kalleş, bunlar korkak!

Bunlar inandıkları fikirlerini açıkça söyleyemezler,

Bunlar mertçe dövüşmeyi bilmezler,

Hepsi bir araya gelir, bir kişiye ancak öyle saldırırlar.

Bunların "Gerilla" dediği çakal sürüsünün alayı ödlektir,

En iyi bildikleri tuzak kurmak, pusu atmak, mayın döşemek, arkadan adam vurmaktır.

Bunların kabadayılıklarının birinci şartı, yüzlerini ve isimlerini saklamaktır.

Eylem yapmaya gelince, sade vatandaşları-insanlarla dolu belediye otobüslerini, park edilmiş otoları, esnaf dükkânlarını hedef alırlar.

Molotof Bombası denilen, benzin doldurdukları şişeleri tutuşturup çocukların-kadınların üzerine atarlar, zavallı insanları cayır-cayır yakarlar.

Bu şerefsizliği de sözüm ona "davaları" için yaptıklarını söylerler!

Gazetelerde bir fotoğraf;

Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran, bizlere vatan armağan eden Büyük Atatürk'ün büstünü koparan bir piç, büstü defalarca tekmeliyor.
Görüntüler her yerde yayınlanıyor.
Her olayda olduğu gibi, büstü tekmeleyen piçin yüzü poşu ile kapatılmış!

Aynı hareketi, yüzü açık olarak yapmaya yüreği yetmeyen bir pislik!

Barzani'nin, bebek katili Öcalan'ın ayaklarını öpen bu şerefsizler, kendilerine insan olma, özgür olma, hür dünyanın onurlu ülkesi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma imkânını veren kişinin büstünü tekmeliyorlar!

Hadi bunlar şerefsiz!

Peki, Türk Devletinin Polisi nerede?

Nerde bu devletin istihbaratçıları?

Nerde kanunları korumakla görevli, devletten maaş alan memurlar?

Nasıl yakalanamaz bu it-kopuk takımı?

Nerede o, TSK Genelkurmay Başkanını zindana atan Savcılar, Polisler?

Nerede o, Gezide, çocukların gözlerini çıkartıp "Destan" yazan Polisler?

Nerede o, "Bilal Oğlana yaklaşanı vurun" diye emir veren İçişleri Bakanı!

Bilal Oğlana, Sümeyye Kıza verdiğiniz yüzlerce korumayı Türk Milletinin okullarından, Türk Vatandaşlarından ve Büyük Atatürk'ten niçin esirgersiniz?

Değerli Okurlar;

Maalesef yıllardır, ısrarla söylediğimiz feci duruma doğru koşar adım gidiyoruz.

Yalanla-dolanla-yolsuzlukla-cehaletle-yobazlıkla, gele-gele sıkıyönetime geldik.

Mardin'in 6 İlçesinde ve Van'da sokağa çıkma yasağı ilan edildi!

Türkiye'de şu an, sadece görüntü olarak bir hükümet var.

Türk Askeri, güney sınırımızda canını dişine takmış, hem kendi vatandaşlarını koruyor, hem de IŞİD teröründen kaçan Suriye'li, Irak'lı insanları ağırlamaya çalışıyor!

Fakat bu şerefsizler, Türk Askerini de taşlıyorlar.
Türkiye'nin her yerinde kalkışma halindeler.
Otobüsleri, bankaları, kişilerin özel araçlarını, belediye binalarını yakıyorlar.
Hükümet seyrediyor.

İnsanların sabrı taşmak, yıllardır özenle korumaya çalıştığımız "Kardeşlik ve beraber yaşama" ilkesi yıkılmak üzere.
Bıçak kemiğe dayandı!

Alarm zilleri çalıyor, duymuyor musunuz eyy hükümet!

Not;

Anlaşıldı Özel Paşa, seninle daha çok işimiz var.
Komutan olmayı sana bir türlü öğretemedik.

"Yüksekova İlçesinde 10 kişi Türk Bayrağını yaktı, İdil'de Atatürk büstü tahrip edildi" diye bildiri yayınlamışsın!

Sen Haber Ajansı mısın, yoksa gazeteci misin?
Senin işin Türk Bayrağını yakan ve Atatürk'e hakaret eden o itleri yakalayıp, burunlarından fitil-fitil getirip, adalete teslim etmektir.

Ha, sakın "Vali izin vermeden kışladan çıkamayız" deme.

Bayrak ve Atatürk'ü korumayacaksan, ne işin var o koltukta?

Sen görevini yap, bu itleri yakala ve adalete teslim et, sonra TSK'ya izin vermeyen Vali'yi Türk Milletine şikâyet et.
Bak o Vali ne hale gelecek!


a45UyF587661-141008105533-03
^^^^^ - vvvvv

 



SERESERPE
. . . . . .
Uzanip yativermis, sereserpe;
Entarisi siyrilmis hafiften;
Kolunu kaldirmis, koltugu gorunuyor;
Bir eliyle de gogsunu tutmus.
Icinde kotulugu yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama...
Olmaz ki!
Boyle de yatilmaz ki!

Orhan Veli KANIK



ALI IMRAN - 7.O, sana Kitab i indirendir.
Onun bazi ayetleri muhkemdir, onlar kitabin anasidir.
Digerleri de mutesabihtir.
Kalplerinde bir egrilik olanlar, fitne cikarmak ve onun olmadik yorumlarini yapmak icin mutesabih ayetlerinin ardina duserler.
Oysa onun gercek manasini ancak Allah bilir.
Ilimde derinlesmis olanlar, Ona inandik, hepsi Rabbimiz katindandir derler.
ancak akil sahipleri dusunup anlar.
***
Ayetin baslangici...
ALI IMRAN - 7.Oysa onun gercek manasini ancak Allah bilir.
Ayetin sonu..
ALI IMRAN - 7 ancak akil sahipleri dusunup anlar.

 
Kiz bebegin sidigini temizlemek icin birkac kez su serpin; erkek bebegin sidigini temizlemek icin citeleyin.

Buhari-Muslim-Muvatta-Ebu Davud-Tirmizi-Nesai


Hz.Omer, on gunluk mesafedeki ordularinin baskomutanina, savas esnasinda taktik vererek, Ey Sariye!
Dag tarafina, dag tarafina! demistir.
Ve sesini bu uzun mesafeden Hz.Sariye ye duyurmustur.
Bu mevzuda gunumuzden de yuzlerce misal getirmek mumkundur.
Burnu ile duyup, topugu ile koku alanlar, parmak uclariyla veya ayaklariyla gorenler coktur.

Fetullah Gulen


Avrupa ile basa cikmayi asirlardan beri Asya'nin hangi kavmi basardi ki biz basarabilelim.

Yazar ve Nazir Ali Kemal - 06.02.1921


Rum ve Ermeni komitacilariyla, bunlarin ileri gelenleri, devamli sekilde temasta bulunduklari Ingiliz subaylari ile bazi Amerikan memurlarindan cok yuz buluyorlar.

(5 Haziran 1919)
K. ATATURK


Elbette benim dinsel inanclarim konusunda okuduklariniz yalandi, oyle bir yalan ki, sistematik olarak tekrarlaniyor.
Ben kisisel bir Tanri ya inanmiyorum ve bunu hicbir zaman inkar etmedim ve acik bir sekilde ifade ettim.
Eger bende dinsel olarak adlandirilabilecek bir sey varsa, o sadece, bilimsel cabamizin ortaya cikarabildigi kadariyla dunyanin yapisina duydugum sinirsiz hayranliktir.

It was, off course, a lie what you read about my religious convictions, a lie which is being systematically repeated.
I do not believe in a personal God and I have never denied this but have expressed it clearly.

in a letter March 24, 1954; from Albert Einstein the Human Side, Helen Dukas and Banesh Hoffman, eds., Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 1981, p.43.


"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"


(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE


Hicbir ulkenin hicbir bicimde kesin toprak mulkiyetini kabul etmiyoruz

David Ben Gurion, Israil Basbakani
Yilmaz Dikbas-EFENDI TERORISTLER
0532 233 31 52


Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder