31 Ağustos 2015 Pazartesi

Hayri BALTA : Osmanlı'da Türkler...

-------- Forwarded Message --------
From:     Hayri BALTA <hayri@tabularatalanayalanabalta.com>

Osmanlı düşüncesinde, "kavmi necip" olarak görülen Araplar karşısında Türk ulusu aşağılanmıştır. 1912 yılında Sebilürreşt dergisinde çıkan bir yazıda; "Türk" deyiminin kullanılması, dinsizlik, kâfirlik sayılıyordu. "Türk hükümeti", "Türk ordusu", "Türk ülkesi" deyimlerinin Osmanlı halkı üzerinde rahatsızlık yarattığı biliniyordu.

1913 tarihli "Mecmuai Ebuzziya" dergisinin 94. sayısında; "Bizim Türklüğümüz sembolizmden başka bir şey değildir. Bizler yani Türkler Müslümanlık içinde erimişizdir. Türk falan değil, sadece Müslüman'ız. Buhara'lı hanlar bile kendilerini Türk saymazlar; Zira onların ecdadı da vaktiyle Türkistan'ı zapt etmiş olan Araplardan başkası değildir," demekle Anadolu'da yaşayan bütün insanların kimliğini inkâr ediyordu. Üniversite profesörlüğü de yapmış olan Ahmet Naim, 1913 yılında yazdığı "İslam'da Davai Kavmiye" adlı kitabında, Türk'e karşı savaş açmış ve "Türkün geçmişini bilmesine ve öğrenmesine lüzum ve ihtiyaç yok…Gerekli olan şeriatı öğrenmektir," demiştir. 1919-1920 yıllarında Şeyhülislamlık görevine getirilmiş ve Padişahla birlikte ülkeden kaçmak zorunda kalmış olan Mustafa Sabri Efendi ise, Türk'e Türklük benliği vermek isteyenlere "soysuzlar" yakıştırmasında bulunmuştur.

Mustafa Coşturoğlu, a.g.y., s.278, 279.

Bu tutum ve koşullar içerisinde "Türk" kimliği, yönetimin merkezi olan İstanbul'dan uzak, savaştan savaşa asker toplamak için anımsanan, Anadolu köylerinde kapalı bir kültür içinde dili ve töreleri ile yaşamıştır. Zaman içinde "Türk" yöneticisine o denli yabancılaştırılmış ki, kimi kez "Osmanlı Efendisine Türk' demek hakaret sayılmış", "Türk" sözcüğü, Anadolu köylüleri için kullanılır olmuştur. (Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği, s.22, 23, Cahen'den aktaran, Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, s.1.)

İstanbul alındıktan sonra, Osmanlı yönetiminde, devletin en yüksek yürütme organları Türk'e kapalı tutulmuş, devlet adamlarının yetiştirildiği Enderun okullarına Türkler alınmamışlardır. (Hikmet Bayur, a.g.y., s.15)

İstanbul'un alınmasından 4. Murat'ın ölümüne dek geçen 187 yıl içinde, devşirmelerden 66, Türk kökenli olanlardan sadece 10 kişinin sadrazamlığa atandığını, aynı dönemde devşirmelerin toplam 167 yıl, Türk kökenli sadrazamların da 17 yıl görev yaptığı gerçeği, Türklere yaklaşımı gösteren ayrı bir kanıttır. Padişahlar, yakın korumalarını da hep devşirmelerden seçmişlerdir. 10) Hikmet Bayur, a.g.y., s.17Osmanlı yönetiminin bu tutumuna karşın halk da kendi arasında birlik ve beraberlik içerisinde değildi. 12. yüzyıl ortalarında Ahmet Yesevi'nin kurduğu; Türk geleneğini, dilini ve kültürünü Şamanlık ile bütünleştiren (Bektaşilik gibi) tarikatlar Anadolu'da yayılmaya başladı. Bir taraftan Yesevi yanlısı ve Türk kimliğini taşıyan tarikatlar yayılır iken, öte yandan da, Sünni İran kültürünü benimseyen Nakşibendî Tarikatı, yeniliklere karşı koymak alışkanlığını güden Zeyni Tarikatları ve Fars diline önem verdiği için daha çok aydınlar (!) arasında yayılan Mevlevilik, yaygınlık gösteriyordu. Bu tarikatlar içinde, Türk kökenli olanları, doğal olarak Arap kültürü görmüş olan medreselilerce aşağılanmaya çalışıldı. Bu koşullar altında Türk halkı kendi yurdunda aşağılanmış oldu. "Kaba Türk", "Anlayışsız Türkler", "Pis Türkler" gibi önyargılar dönemin özelliklerinden oldu. (Özer Ozankaya, Türkiye'de Laiklik, İstanbul, 1990, s. 253.)

Osmanlı yönetiminde Türk'e yaklaşım o denli aşağılayıcıdır ki, o günlerden kalan aşağıdaki şiir bu yaklaşımı özetlemektedir:

"Türk değil mi Merzifon'un eşeği;
Eşek değil, köpekten de aşağı."

Osmanlı'nın bu yaklaşımına Türkün verdiği yanıt, bir şiirin dizelerinde şu şekilde yer almıştır:


"Şalvarı şaltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı
Ekmekte yok, biçmekte yok
Yemekde ortak Osmanlı"

(Özer Ozankaya, a.g.y., s.121).

Kendi yöneticilerinin bu tutumu karşısında, yabancılardan da olumlu yorum beklenemezdi. Yabancılar, Türkleri "yaklaşık 1000 yılına kadar Arapların esiri olan Türkler dağ insanı niteliğinde bir kavimdir" (13) Warshew'den aktaran, Bozkurt Güvenç, a.g.y., s. 311. şeklinde yorumluyorlardı.

DEVAMI VAR…


a45UyF587661-150831153837 Mehmet Yazici mehmet_yazici@runbox.com
2015/09/01  00:00 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 

Her ciftci ailesinin gecinecegi ve calisacagi topraga sahip olmasi mutlaka lazimdir.
Vatanin saglam temeli ve bayindir hale getirilmesi bu esastadir.
1922.

K.Ataturk

Resulullah (sav):
Ben kiyametin kopacagi ayni saatte gonderildim.
Ancak, sunun sunu gecmesi gibi ben kiyamet saatini gecip biraz evvel geldim!
buyurdular ve orta parmagi ile sehadet parmagini gosterdiler.

Sahih-i Muslim
Hadis No: 5026

Marmaray: Japon u sev, Japon a guven

14 Subat 2014

Yilmaz Ozdil: Gerekirse yuzerek gecerim, bunlarin yaptigi tup gecitten gecmem. Marmaray i Japonlar yapti. Ozdil in bunlar derken kastettigi ise sanirim hukumet. Japonlara kin duymasi sacma olurdu, tabii Pearl Harbour baskininda bir yakinini kaybetmediyse.Ama, dedigim gibi, sonucta isi Japonlar yapti, biz sadece kurdele kestik. Iyi de kestik aslinda. Genel olarak kurdele kesmede fena olmadigimizi dusunuyorum. Bugune kadar ne yurticinde ne yurtdisinda cok kotu kurdele kesiyorlar, bunlarin kurdele kestigi tesisten sut icilmez diyeni gormedik. Japonlar utangac insanlar, yerleri dar, eglenceleri az, bizim gibi plajlari, yaylalari yok. Sigismislar yirmi milyon Tokyo ya, bilim uretmekten baska ne yapsinlar? Iste bu adamlara ben guvenirim.

Isvicrelilere mesela hic guvenmedim. O yaptiklari arastirmalara da, bulduklari sonuclara da hep ihtiyatla yaklasiyorum. Neden? Dunyanin en mureffeh ulkesinde yasiyorlar, yani baslarinda Alpler, cikolatalar, sekerler, yaz geldi mi ver elini Italya sahilleri. Bu kadar genis, rahat insandan korkacaksin. Mirasyedi gibi tipler. Hic calismayana bizdeki genel mudurun maasini veriyorlar. Bizdeki de calismiyor gibi gorunebilir ama sonucta genel mudur. Bakani karsilamak, valiyi karsilamak, kaymakami karsilamak, ihtiyar heyetini karsilamak gibi yukumlulukleri var. Bunlar zaten adamin butun gununu aliyor.

Millet AIDS ten kanserden tel tel dokulurken, iste bu Isvicreliler gidiyorlar kisa boylularin uzun boylulara gore kansere yakalanma riskinin daha az oldugunu ortaya cikaran, kimsenin inanmayacagi, inansa bile bu bilgiyle ne yapmasi gerektigini bilmeyecegi abidik gubidik sozde bilimsel arastirma yapiyorlar. Bahsi gecen arastirmayi ben uydurmadim, gectigimiz aylarda gazeteler yazmisti. Bir Allah in kulu da cikip Eyyyy Isvicreli bilim insani, yillarca ugrastin durdun, bir suru butce aldin universiteden, kisasiyla uzunuyla insanlari topladin, bu insanciklari aylarca laboratuvalardan laboratuvarlara kosturdun, peki su elde ettigin sonucla ne yapacagiz? Uzunsak boyumuzu mu kisaltalim, kisaysak kalkip gobek mi atalim? Bir delikanli cikip bunu o bilim adamlarinin yuzune soylemedi. Soylese de degisen bir sey olmaz gerci. Piskin piskin siritip Butce verdiler yaptik derler. Bu adamlari iyi taniyin.

Ote yandan, son zamanlarda bilim adamlarinin kisa boylularla ilgili yok kansere daha az yakalaniyorlar, yok kalp krizi riskleri daha az, yok uzun omurlu oluyorlar gibi aciklamalarini da samimi bulmadigimi soyleyeyim. Bunlar tamamen kisa boylular uzulmesin diye, bir nevi boydan kaybettiniz ama baska yerden kazandiniz mesaji. Yemezler. Ben uzun boyluyum, gerekirse alti ay daha az yasarim ama uzun yasarim. Son cumlemde mantik hatasi yoktur.

Konudan saptim ama muhtemelen bu benim hatam degil, eminim uzun boylular konudan sapmaya daha meyillidir. Hadi gene iyisiniz Isvicreliler, bakin bir konu daha cikti size. Siz onu arastiradurun, biz de bu sirada sevgili Japonlara donelim. Japonlar. Japonlarimiz. Eminim ki vakti zamaninda Orta Asya daki Turk hakanlari Cinli prenseslerle evlenmek yerine bu sevimli Japonlarin prensesleriyle evlenseydi ortaya saglam bir nesil cikabilirdi. Turk un zekasiyla Japon un caliskanliginin birlestigini dusunun. Efsane olabilirdi. Nasip degilmis.

Japon a guvenirim. Niye? Adamlarda seref olgusu var. Basarisiz oldugunda veya serefine halel getirecek bir durumda intihar ediyor. O yuzden Japonlarda cok uzun yasayana iyi gozle bakilmaz. Bunca yil hic mi gururuna dokunan bir sey olmadi diye sorarlar adama. Ne genis adammissin, yaziklar olsun derler. Ben Japon a ailemi bile teslim ederim. Hem boylece biraz kafa dinlemis olurum.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder