AYÇA SÖYLEMEZ : Mültecileri istemiyorlarmış
12.07.2016 09:17
Suriye'ye tam da savaş öncesi gitmiştim. Sadece başkent Şam'a da değil, doğusuna, batısına, Halep'e, Malula'ya…
Çok güzel memleketti, şimdi fotoğraflarına bakınca içim acıyor.
Suriyeliler de çok güzel insanlardı, sokakta omuz atan, laf atan, rahatsız edene rastlamadık. Bilakis pek misafirperverdiler. Şam'da içkiye de, kadınların erkeklerle kahvede oturmasına da yasak yoktu. Tarihi çarşıları, eserleri yerli yerinde duruyordu.
Sonra emperyalist blok ülkede savaş çıkardı, Türkiye'de siyasi iktidar savaşın alevlenmesine, ülkenin bombalanmasına, bizzat bombaları da taşıyarak destek verdi.
Beş yıl içinde ülke harabeye döndükten sonra Batılı liderler karşılarında IŞİD'i gördü, politikalarını değiştirdiler. Türkiye'ye de değiştirttiler.
Böyle bir paragrafta anlattığım beş yılda milyonlarca Suriyeli öldü, bir o kadarı mülteci oldu. Mültecilerin yarısından fazlası çocuk. Büyük bir kısmı da kendi ülkelerini harabeye çeviren Türkiye'ye sığınmak zorunda kaldı. Hayatlarını tehlikeye atan başka bir kısmı Avrupa'ya gitti.
Türkiye'dekiler de Avrupa'dakiler de kendi memleketlerinden çok çok daha kötü koşullarda yaşıyor, ırkçılığa, aşağılanmaya maruz kalıyor, hatta öldürülüyorlar.
Avrupa'daki kampların hali korkunç, Sınır Tanımayan Doktorlar da, Game of Thrones'un oyuncuları da Avrupalı liderlere "İnsanlar sizin yüzünüzden bu halde, bari kapıları açın, insanca davranın" diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Türkiye'deki mültecilere "ne kadar iyi davranıldığını" anlatıyor her fırsatta.
Kamplarda hastalıkla boğuşan, kamp dışında yaşayanların çoğunun evsiz olduğu ya da çadırdan bozma yerlerde kaldığı, eğitime ulaşamayan çocuklarının karnını bile doyuramayan mültecilerin yaşam şartlarıyla övünüyor.
Sadece Suriyeliler diye ırkçılık yapanlar da başkasının ülkesinde savaş çıkarmanın hesabını iktidardan sorsun.
Hadi kendisinden farklı bir tavır beklemiyoruz da, kendisinin de mülteci olup sınır kapılarına dayanmasına ramak kalan memleketin insanına ne oluyor?
Kendi ülkesinde evi, işi, düzenli bir hayatı varken, burada sokakta yaşamak zorunda kalan insanları "istemeyecek" cüreti nereden buluyorsunuz?
Madem "ucuz işgücünden" korkuyorsunuz, maaşınızı hükümetten, iktidardan, patrondan istemek yerine kendi geçiminizi Suriyelilerin akıbetine neden bağlıyorsunuz?
Yabancı düşmanlığı, ırkçılık kelimelerini avam bulanlar, kendilerine yakıştırmayanlar, sizden daha eğitimli Suriyelilerin vatandaş olmasına neden karşı çıkıyorsunuz?
Irkçılığına kılıf bulmak için konuyu oy hesabından açanlar, son seçimdeki oy oranlarına baksın.
Sadece Suriyeliler diye ırkçılık yapanlar da başkasının ülkesinde savaş çıkarmanın hesabını iktidardan sorsun.
Avrupa'da olduğu gibi burada da yabancı düşmanlığına karşı çıkanlar, aynı şekilde Suriye'de savaş çıkarılmasına da karşı çıkan solcular olacak. Milyonlarca ölümün, bir ülkenin yakılıp yıkılmasının sorumlusunun, tüm hayatını geride bırakmak zorunda kalan Suriyeliler olmadığını tekrar tekrar anlatmak zorunda kalsak da.
Zaten Avrupa kapıları hasbelkader açarsa, memleketin ırkçılığı da hasıraltı edilir. Çünkü hiçbir mülteci kendi isteğiyle burada kalmıyor. Evlerini de kendi istekleriyle bırakıp gelmemişlerdi zira.
http://www.birgun.net/haber-detay/multecileri-istemiyorlarmis-119532.html
a45UyF587661-160712162958 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2016/07/13 01:20 2 65 adaletvekalkinma@yahoogroups.com
Ben Istanbul un imamiyim.
. . . . . .
Tayyip ERDOGAN
Buyuk Turk dusunuru, feylosof
(8.1.1995 Hurriyet)
Nur Suresi 11.Ayet:
(Peygamber in esine) bu agir iftirayi uyduranlar suphesiz sizin icinizden bir guruptur.
Bunu kendiniz icin bir kotuluk sanmayin, aksine o, sizin icin bir iyiliktir.
Onlardan her bir kisiye, gunah olarak ne islemisse (onun karsiligi ceza) vardir.
Onlardan (elebaslik yapip) bu gunahin buyuklugunu yuklenen kimse icin de cok buyuk bir azap vardir. *******
Kur an-i Kerim in bazi ayetlerine iliskin mazeretler:
1- Bu ayetler yanlis tercume edilmis!
2- Bu ayetler yanlis anlasilmaya musait yani herkes anlayamaz!
3- Bu ayetler zaman asimina ugradi yani bugun gecersiz!
4- Bu ayetler cag disi yani Islam da reform yapilmasi lazim!
5- Bu ayetlere iman etmek imkansiz ama yine de ben bir muslumanim!
Mazeretlerin Cevaplari:
1- Diyanet Vakfi Meali ni, konularinda uzman Ilahiyatci Heyet hazirladi. En cok itibar edilen meal. Heyetteki herkesin yanlis tercume yapmasi imkansiz. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
2- Kur an-i Kerim i herkesin anlayabilecegine dair ayetler var* ve zaten bu sebeple indirilmis . Tersi ise adaletsizlik olur cunku herkesin anlayamayacagi ve yanlis anlasilmaya musait bir kutsal kitap gondermek Allah a yakismaz. Bir sakinca da sudur; Muslumanlara siz Kur an i anlamazsiniz, sadece biz anlariz diyen ruhban sinifi olusur ki Islam da ruhbanlik haramdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
3- Kur an in, kiyamete kadar , cihansumul(evrensel) yani her zaman ve her yerde hukmunun gecerli olduguna inanmak farzdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
4- Allah 21. yuzyilin hayat sartlarini ve yasam bicimini ezelden beri bildigine gore Allah in bu durumu hesaba katmadigi ni iddia etmek Allah a karsi cok buyuk bir iftiradir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
5- Bu ayetlere iman etmeyenin adi Musluman degil Kafir dir.** Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
*Bakiniz: Nahl Suresi 89. Ayet, Enam Suresi 38. Ayet, Maide Suresi 15. Ayet, Hac Suresi 16. Ayet.
**Bakiniz: Bakara Suresi 85. Ayet ve Maide Suresi 44. Ayet.
*******Bu ve bundan sonraki 9 ayetin inisine sebep olan ve
Muhammed in bir askeri seferine Aise de katilmisti.
Donuste bir ara Aise ihtiyacini gidermek icin cekildigi bir kosede gerdanligini dusurmus, sonra bunun farkina vararak aramaya gitmisti.
Bu arada, birlik Aise yi devesinin ustundeki hevdec adi verilen kapali, yuvarlak ve ustu kubbeli kafesi icinde sanarak konaklama yerinden ayrildigi icin Aise orada kaldi.
Orduyu geriden takip etmekle gorevli Muattal Oglu Safvan, Aise yi alarak birlige yetistirdi.
Iclerinde Ubeyy Oglu Abdullah in da bulundugu birkac kisi, bu hadiseye dayanarak Aise ile onu birlige yetistiren kisi arasinda iliski cereyan ettigini iddia ettiler.
Bu iddia Muhammed i oldukca uzmustu.
Bu sirada zaten rahatsiz olan Aise, hakkinda boyle bir iddiada bulunuldugunu bir muddet sonra ogrenmis ve buyuk bir izdiraba bogulmus;
artik, kendisi gibi kederli olan ailesine, babasi Ebubekir in evine gitmeyi tercih etmisti.
Bu arada Muhammed zaman zaman Ebubekir in evine giderek, onlardan Aise nin sihhatini, hal ve hatirini sorardi.
Iste yine boyle bir ziyaret sirasinda ve zina iddiasindan takriben bir ay sonra Aise masumiyetini ifade eden bu ayetler indi .
Zamanimizin Paradox u
Daha yuksek binalarimiz, ama daha kisa sabrimiz var; daha genis oto yollarimiz, ama daha dar bakis acilarimiz var.
Daha cok harciyoruz, ama daha az seye sahibiz; daha fazla satin aliyoruz, ama daha az hosnut kaliyoruz.
Daha buyuk evlerimiz, ama daha kucuk ailelerimiz; daha cok ev gerecleri, ama daha az zamanimiz var.
Daha cok egitimimiz, ama daha az sagduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeligimiz var.
Daha cok uzmanimiz, ama yine de daha cok sorunumuz; daha cok ilacimiz, ama daha az sagligimiz var.
Cok fazla alkol ve sigara tuketiyoruz, cok savurganca para harciyoruz, cok az guluyoruz, cok hizli araba kullaniyor, cok cabuk kiziyoruz, cok gec saatlere kadar oturuyor, cok yorgun kalkiyoruz, cok az okuyor cok fazla TV izliyoruz ve cok ender sukrediyoruz.
Mal varliklarimizi cogalttik, ama degerlerimizi azalttik.
Cok konusuyoruz, cok az seviyoruz ve cok $ik nefret ediyoruz.
Gecimimizi saglamayi ogrendik, ama yasam kurmayi ogrenemedik.
Yasamimiza yillar kattik, ama yillara yasam katamadik.
Aya gidip gelmeyi ogrendik, ama yeni komsumuzla karsilasmak icin caddenin karsisina gecmekte sorunumuz var.
Dis Uzayi fethettik, ama ic dunyamizi edemedik.
Daha buyuk isler yaptik, ama daha iyi isler yapamadik.
Havayi temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
Atoma hukmettik, ama onyargilarimiza edemedik.
Daha cok yaziyoruz, ama daha az ogreniyoruz.
Daha cok plan yapiyoruz, daha az sonuca variyoruz.
Kosusmayi ogrendik, ama beklemeyi ogrenemedik.
Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha cok kopya cikarmak icin daha cok bilgisayar yapiyoruz, ama git gide daha az iletisim kuruyoruz.
Zaman artik, hizli hazirlanan ve yavas sindirilen yiyeceklerin; buyuk adamlar ve kucuk karakterlerin; yuksek karlar ve sig iliskilerin zamanidir.
Gunumuz artik, iki maasin girdigi ama bosanmalarin daha cok oldugu, daha suslu evler, ama dagilmis yuvalarin oldugu gunlerdir.
Bu gunler, hizli seyahatler, kullanilip atilan cocuk bezleri, yok edilen ahlaki degerler, bir gecelik iliskiler, obez bedenler ve neselendirmekten sakinlestirmeye hatta oldurmeye kadar her seyi yapabilen haplarin oldugu gunlerdir.
Vitrinlerde her seyin sergilendigi, ama depolarda hicbir seyin olmadigi bir zamandayiz.
George Carlin
| Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
| Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
| Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
| Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
| Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
| Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
| Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder