17 Şubat 2019 Pazar

24 BAŞLIKTA HUKUKUN EVRENSEL İLKE VE ESASLARI

Yazar ve yorumun yayınlandığı mecra elbette FETÖ'cülerin.
Arkadaş kendi yandaşlarının en çok karşılaştığı hukuk ihlallerini sıralamış.
Ne tekim aynı hukuk ihlalleri zamanında Fitnebaz Ağlayan Hoca Efendi Hazretleri  cemaatinin ve Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE) elebaşılığında ülkenin temiz, namuslu,  cumhuriyetçi insanına karşı pek çok, neredeyse sayısız komplo davasında yapılmıştır.
Bir nevi etme bulma dünyası, etki tepki dünyası, kendime ettim kendim buldum dünyası gibi.
Karma yerini bulmuş işte.

Ancak, kabul etmek gerekir ki, bu evrensel hukuk ilkelerinin yokluğu bu güne kadar yalnızca cumhuriyetçilere yönelik kurmaca davalarda, ya da FETÖ'cülere yönelik davalarda sorun olmamıştır.
Ve bundan sonra da ülkemizin insanlarına büyük sorun olacaktır.
Bu nedenle kimin söylediğine, neden söylediğine bakmadan bir okuyun, bir düşünün derim ben.
Yarın sizde , sizin evladınız, sizin torunlarınız da aynı konularda hukuk ihlallerinin mağduru olcaktır.
Bu ülkeyi yaşanmaz hale sokan en büyük sebeplerden birisi hukuk sistemini arızalarıdır.

Doğrusu bu listeye sayısız ek yapılabilir.
Misal torba kanun da olmaz.
Misal meclisin temsil kabiliyetinden yoksun olması da olmaz.
Ama bunlar en temel hukuk ihtiyaçlarıdır.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  


24 BAŞLIKTA HUKUKUN EVRENSEL İLKE VE ESASLARI

Türkiye Cumhuriyeti hukuk kurallarını bu ilke ve esaslar ışığında düzenleyip uygulamak zorundadır.

Aşağıda sıralayıp kısaca tanımladığımız hukukun evrensel ilke ve esasları demokratik hukuk toplumlarının vazgeçilemez ve devredilemez değerlerdir. Bu ilke ve esaslar insanlık tarihinin yüzyıllara yayılan çekişmeleri kavgaları ve savaşları neticesinde 20. yüzyılın sonlarına doğru netleşmiş ve birçok uluslararası sözleşme ile anayasada yerini bulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti hukuk kurallarını bu ilke ve esaslar ışığında düzenleyip uygulamak zorundadır. Aşağıda dilimizden düşürmediğimiz ancak soyut olması itibariyle anlaşılamayan hukukun evrensel ilke ve esaslarının neler olduğuna ve kısa tanımlarına yer vereceğiz.

1- Hukuk Devleti: Hukuk kurallarına önce kendisi uyan keyfi yetki kullanımına izin vermeyen işlem ve eylemlerini hukukilik denetimine tabi tutulmasını engellemeyen devlettir.

2- Kuvvetler Ayrılığı: Yasama yürütme ve idare ile yargı yetkileri olarak adlandırılan ve millete ait olan kamu kudretinin tek elde toplanmayıp "demokratik hukuk devleti" ilkesine uygun bir şekilde kamu kudreti kullanıcıları arasında paylaştırılmasıdır.

3- Yargı Birliği: İnsanlar arasında senin mahkemen-benim mahkemem senin hakimin-benim hakimim senin savcın-benim savcım anlayışına hizmet etmeyecek şekilde herkes için aynı usul ve esaslarla yargılama yapan mahkemelerin aynı çatı altında toplanmasıdır. "Yargı birliği" ilkesi "eşitlik" ilkesinin bir sonucudur.

4- Tabii Mahkeme ve Hakim Güvencesi: Herkesin işlem veya eylem tarihinde tabi olduğu mahkeme ve hakim huzurunda yargılanması hakkıdır. Bu ilkenin bir alt derecesi kanuni mahkeme/hakim güvencesidir ki bugün Anayasa m.37'de öngörülen bu ilke ile maalesef kanunla sonradan mahkeme ve hakimlerin değiştirilebilmesi mümkündür. İdeal olan ise tabii mahkeme/hakim güvencesidir.

5- Eşitlik: Tüm insanlar her bakımından eşittir. Hukuki statüden kaynaklanan farklı uygulamalar ancak zorunlu hallerde ve somut durumda duyulan ihtiyaçla sınırlı olarak mümkündür.

6- Laiklik: Devletin toplumun ve bireylerin bağlı olacağı hukuk kuralları bir veya birkaç dinin kural ve esaslarına bağlı kalınmak suretiyle düzenlenemez. Sosyal düzen kurallarından olan hukuk kuralları din veya ahlak kurallarından etkilense de her bir insanın hangi din veya ahlak anlayışına bağlı olduğu gözetilmeksizin ve tüm insanları kapsayacak şekilde düzenlenir.

7- Sözleşme Özgürlüğü ve Güvenliği: Herkes özgür iradesi ile dilediği sözleşmeyi imzalayıp bu sözleşmenin gereklerinin yerine getirilmesini bekleme hakkına sahiptir.

8- Hak Arama Hürriyeti: Herkes meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle bağımsız ve tarafsız yargı önünde iddia ve savunma ile dürüst yargılanma hakkına sahiptir. Hak arama hürriyeti kısıtlanamaz.

9- Dürüst Davranma ve İyiniyet İlkeleri: Hak sahibinin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi gerekir. Bir hakkın kötüye kullanılmasını kanun himaye etmez. Hakların kazanılmasında ve hukuki bir sonucun gerçekleşmesinde iyiniyet esastır. Kişi kendisinden beklenen dikkat ve özeni gösterdiği halde hakkın kazanılmasını veya hukuki sonucun gerçekleşmesini engelleyen durumu bilmemeli ve bilmesi de gerekmemelidir.

10- Müktesep (Kazanılmış) Hak: Bireyin hukuka uygun şekilde kazandığı hakkı elinden alınamaz. Bir hakkın kullanılması için gerekli olan şartlar kaybedilmedikçe hak sahibinin bu hakkı kullanımı engellenemez.

11- Bir Suçtan İki Yargılama Yapılmaz/Ceza Verilemez: Herkes bir suçtan ancak bir defa yargılanabilir ve bir defa cezalandırılabilir. Bir insan yargılandığı suçtan keyfi olarak tekrar yargılanıp cezalandırılamaz.

12- Suçta ve Cezada Kanunilik: Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Suç ve ceza ancak kanunla koyulur. Kanunlar prensip olarak ileri doğru uygulanır. Ceza kanunları ancak lehe olduğunda geçmişe etkili uygulanır.

13- Sorumluluğun Şahsiliği İlkesi: Herkes kendi işlem ve eyleminden sorumludur. Başkalarının işlem ve eyleminden sorumluluğu mümkün kılacak kolektif ceza sorumluluğu kabul edilemez.

14- Cezanın Bireyselleştirilmesi: Kanunla belirlenen bir cezanın somut olaya ve kişiye uygulanabilmesi için dayanak ve sınırları kanunlarda yer alan cezanın bireyselleştirilmesi yetkisi hakime verilir.

15- Kusur Sorumluluğu: Kusursuz suç ve ceza olmaz. Fiilde kusurun yokluğu suç ve cezayı kaldırır.

16- Dürüst Yargılanma ve Savunma Hakkı: Herkes İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 6. maddesinde öngörülen hakları çerçevesinde yargılanma hakkına sahiptir. Kişi iddiaları bilip anladığı dilde öğrenme bağımsız ve tarafsız yargılanma hakkına sahip olduğu mahkeme huzuruna çıkarak savunma yapıp makul sürede yargılanma hakkına sahiptir.

17- Masumiyet (Suçsuzluk) Karinesi: Hiç kimse suçluluğu mahkemenin kesinleşmiş hükmü ile sabit oluncaya kadar suçlu ilan edilemez ve mahkum edilemez.

18- Yargı Bağımsızlığı: Hiçbir organ makam mercii veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında hakimlere veya mahkemelere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz bu tür bir yetkinin kullanılmasına izin veren yasal düzenleme de yürürlüğe koyulamaz.

19- Hukuk Güvenliği Hakkı: Herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı vardır. Hiç kimse demokratik hukuk devletinde korku ve endişe ile yaşamaya mahkum edilip yargı makamlarına başvurmanın sonuçsuz kalacağı algısına maruz bırakılamayacağı gibi keyfi şekilde yakalanamaz gözaltına alınamaz tutulamaz tutuklanamaz hürriyetinden mahrum bırakılamaz ve cezalandırılamaz. Anayasa m.13'e göre; "Temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz".

20- Hakim Tarafsızlığı: Bağımsız hakim dışa karşı etkiden uzak ve kendisi bakımından da objektif hareket etmelidir. Hakimin tarafsızlığı bir iddia ve savunmaya önyargısız bakabilmesini baskı altında bırakılmamasını dışarıdan etkilenmemesini ve kendi iç dünyasında da yansız hareket edebilmesini gerektirir.

21- İddia Edenin İspat Külfeti: Herkes iddiasını hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilen deliller ile kanıtlamak zorundadır. İddia peşinen doğru kabul edilip aksinin ispatının aleyhinde iddia olunan tarafa yüklenemez.

22- Yargı Kararlarının Gerekçeli Olması: Tüm yargı kararları somut gerekçelere dayalı olarak yazılmalıdır. Somut olayın özelliklerinden uzak kanun hükmünün soyut tekrarı ile basmakalıp sözlerden oluşan kararların gerekçeli olduğu söylenemez.

23- Borçların Nisbiliği: Prensip olarak her borç sahibini bağlar. Bir borcun yerine getirilmemesinden dolayı borç sahibinin herhangi bir yakını sorumlu tutulamaz.

24- Ceza Kanununu Bilmemek Mazeret Sayılmaz: Herkesin usule uygulan olarak yürürlüğe giren ceza kanunlarını bildiği kabul edilir. Hiç kimse cumhurbaşkanı tarafından imzalanıp Resmi Gazete'de yayınlanmak suretiyle yürürlüğe giren ceza kanununu bilmediğini iddia edemez.



https://t24.com.tr/yazarlar/ersan-sen/24-baslikta-hukukun-evrensel-ilke-ve-esaslari 8679

--
AltNot a45UyF587661
-   -   -   -   -   -   -   -   -
Kendiniz icin degil bagli bulundugunuz ulus icin elbirligi ile calisiniz.
Calismalarin en yuksegi budur.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

-   -   -   -   -   -   -   -   -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

53. BIR TANRISAL LUTUF A, SONSUZ IYI VE KUDRETLI BIR ALLAH'A INANILMAZ

"Allah nimet ve ihsanlarinin mutasarrifi degil midir? Kendi malini istedigi gibi kullanmakta ve tasarrufta ozgur degil midir? Malini geri isteyemez mi? Hareket ve durusunun hesabini sormaya yaratiklarinin hicbir hakki yoktur. Kudretindeki eserleri istedigi gibi kullanabilir. Olumlulerin mutlak hukumdari oldugu icin keyfinin istedigi gibi mutluluk ya da felaket dagitir. "

Yaptigi kotulukler nedeniyle bizi avutmak ve gonul almak icin ilahiyatcilarin bize yaptigi aciklama budur. Onlara sunu soylerim: iyilik ve nimetleriyle sonsuz olan bir Allah'in tasarrufu olmaz, belki aklin geregi olarak, iyilik ve nimetlerini yaratiklarinin uzerine sacmaya zorunlu olur. Onlara derim ki, gercekten iyiliksever bir varlik, iyilik yapmaktan, hayir yapmaktan cekinmede kendisinde hak bulmaz. Gercekten comert olan bir kimse, verdigini geri almaz, bunu yapan herkesin tesekkur beklememesi gerekir; ve nankorler vucuda getirdiginden dolayi sizlanmaya, yakinmaya hakki yoktur.

Bu Allah'la insanlar arasinda karsilikli bir anlasma ve yukumlulukler varsayan din ile, ilahiyatcilarin Allah'a atfettikleri zorba ve garip yaratilis nasil birlestirilebilir? Eger Allah'in, yarattiklarina karsi hicbir borcu, hicbir gorevi yoksa, yaratiklarin da Allah'a karsi hicbir borcu, hicbir gorevi olmayabilir. Her din, "bana uyunuz, beni seviniz, bana ibadet ediniz, ben de sizi mutlu edecegim" dedigi varsayilan tanrisalliktan insanlarin beklemekte kendilerini hakli zannettikleri mutluluk uzerine kuruludur. Insanlar da "Bizi mutlu ediniz, sozlerinize sadik kaliniz, biz de sizi sevecegiz, yasalariniza uyacagiz" diyor. Yarattiklarinin mutlulugunu ihmal etmekle, teveccuh ve iltifatlarini keyfi olarak dagitmak ve armaganlarini geri almakla, Allah, her dine "temel" hizmetini goren anlasmayi bozmuyor mu, yirtmiyor mu? Ciceron hakli olarak, "Allah insana kendisini sevdirmezse onun Allah'i olamaz" demisti. Tanrisalligi iyilik olusturur; bu iyilik ancak insanin hissettigi mutluluklarla ortaya cikar, insan mutsuz olur olmaz bu iyilik ve onunla birlikte tanrisallik da yok olur; sonsuz bir iyilik ne taraf tutucu, ne de ayricalikci olabilir. Eger Allah sonsuz iyiyse butun yarattiklarini mutlu etmelidir.

Sinirsiz ve sonsuz bir iyilik fikrini yok etmek icin tek bir mutsuz yeterlidir.

Sonsuz iyi ve guclu olan bir Allah'in ulkesinde tek bir insanin sikinti icinde olmasini havsala alir mi? Sikintili olan bir hayvan, bir peynir kurdu dahi, tanrisal lutfa, Allah'in sonsuz iyiliklerine karsi, yenilmeyen, itiraz kabul etmez kanitlar olurlar.

Ilahiyatcilara gore, bu dunyanin keder ve acilari, suc isleyen insanlarin ilahiyat katindan uzerlerine cektikleri ve hak ettikleri cezalardir. Ancak insanlar nicin sucludur? Eger Allah her seye kadir ise, "Bu dunyada her sey duzen ve intizam uzerine bulunsun, butun uyrugum, iyi, masum, her kusurdan ve gunahtan arinmis olsun, mutlu olsun!" demek, onun icin "Her sey olsun!" demekten daha mi masraflidir? Daha mi cok zahmetlidir? Bu kadar mutlak guclu olan Allah'in, eserini noksan ve kusurdan arinmis olarak vucuda getirmesi, bu kadar kusurlu, bu kadar kotu yapmasindan daha mi zordu? Insanlarin yoklugu ile mutlu ve bilgili olarak var olmalari arasindaki boyut, insanlarin yokluguyla budala ve sefil olarak var olmalari arasindaki boyuttan daha mi fazlaydi?

Din bize bir cehennemden, yani Allah'in sonsuz kerem, lutuf ve iyiligine ragmen, insanlarin pek cogu icin sonsuz izdiraplar sakladigi mahpesten, sonsuz acilar veren yerden soz ediyor. Dolayisiyla, insanlari bu dunyada pek mutsuz kildiktan sonra, Allah'in onlari ahirette daha cok mutsuz kilabilecegini dolayli olarak anlatiyor. Bu duruma karsi, "O zamanda, Allah'in iyiligi yerine adaleti gecer" diyerek isin icinden cikiyorlar. Ancak bir buyuk ki, en korkunc eziyete yer verir; o sonsuz degildir, sonsuz bir iyilik degildir. Ote yandan sonsuz kotu olan bir Allah'a, degismez bir varlik gozuyle bakilabilir mi? Merhametsiz bir kahirla, gazapla dolu olan ve bir adi da kahhar (batinci yok edici) olan bir Allah, kendisinde, merhametin, ayirt etmeksizin herkesi korumanin (rahmanulrahimligin) ve iyiligin, "golgesi" olsun bulunabilen bir Allah midir?
-   -   -   -   -   -   -   -   -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder