20 Şubat 2019 Çarşamba

SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU: KARA BÜYÜ YAPILMIŞ GİBİ

SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU: KARA BÜYÜ YAPILMIŞ GİBİ

selcantasci@gmail.com

20 Şubat 2019

Hâlâ kitap fuarlarında en büyük stant alanlarında "bazı cemaatlere" konuşlanması...

Hâlâ insanların bu stantların önünde birikmeyi fotoğraf vermeyi tabiri caizse kendilerini "fişletmeyi" "kayda geçirmeyi" bir "kahramanlık" "meydan okuma" sayıyor ve "meydan okumaktan" da çekinmiyor olması...

Hâlâ siyasi parti ayrımı yapmaksızın en sağından en soluna bütün siyasi partilerden eski-yeni vekillerin fuardaki en uzun "mesai"lerini -üşenmedim bir milletvekilini izledim bu tarz bir stantta saat tuttum güle oynaya 35-40 dakika geçirdi- bu stantlarda yapması; öteki yayınevlerine şöyle bir selam verip geçerken yazar varsa ayıp olmasın kavlinden belki bir kitap imzalatıp çıkarken bu "bazı cemaatlerin stantlarında" basılmış ne var ne yoksa toplaması satın alması yani aslında "maddi destek" sağlaması...

Ne kıymetlilermiş ne vazgeçilmezlermiş nasıl bulunmaz Hint kumaşlarıymış; bu ne bağlılık ne sadakat nasıl bir bağımlılık nasıl bir afyonlanmaymış!

Sanırsın memlekete kara büyü yaptılar!

Nedir bu bitmeyen cemaat/tarikat yağcılığının hikmeti?

Sonra nedir bu pişkinlik gözümüzün içine baka baka?

Vıcık vıcık diyaloglara şahit olan diğer yazar arkadaşlarımızla gözlerimize inanamadık.

Son dönemin en çarpıcı araştırmalarından olan Metastaz'ı okumayı bitirdikten sonra ayrıca yazacağım ama sadece Ankara Kitap Fuarı'ndaki gözlemimden yola çıkarak şu kadarını peşin peşin söyleyebilirim:Barış'lar ağırlıklı olarak iktidara odaklanarak az bile yazmışlar. "

Alternatif tedavi" geliştirmesini beklediklerimiz de çoktan düşmüşler aynı " hastalığın" pençesine.

Şu çok net ki parti ayrımı yapmaksızın Türk siyaseti bütün "taraf"larından "yön"lerinden "saf"larından "ittifak"larından "kadro"larından "feodalite kalıntılarını" toprak ağalarını tarikat ağalarını terör ağalarını aşiret ağalarını temizlemediği müddetçe bir organı kurtarsak diğeri bizi yarı yolda bırakacak!

Ilımlı askerlik(!)İktidar çözüm süreci akabinde kendisini terör örgütünün -çözüm sürecinde depoladığı teçhizatla kazdığı- hendeklerden zor kurtarıp da can havliyle yükselen milliyetçiliğe sarıldıktan sonra malumunuz pek bir popüler oldu "asker" "ordu" "terörle mücadele" dizileri.

Düne kadar şehit cenazelerinin 30 saniyelik haberini yaptırmayanlar şehit cenazelerinde tekbiri yasaklayanlar terör örgütü incinmesin diye gönderdeki Türk bayrağını indirenler saatler süren şehit düşme şehidin ardından gözyaşı dökme intikam yemini etme ve nihayet operasyonlarla teröristlerin üstüne çökme sahnelerinden medet umar hale geldiler; "yerli ve millî" açılımıyla köpürttükleri bu duyguların siyasal adresi olmaya yeltendiler.

Ve fakat "Türklüğe" "Türkçülüğe" tahammülleri "senaryo" icabı bile bir yere kadar.

***

Bir anda mantar gibi biten asker dizilerin ilk örneklerinden "FETÖ" mağduru bir kahramanın hikayesiyle "Balyoz" vurarak "Ergenekon"dan çıkarak başlayıp da derdini en "Türk"çe anlatanı "Kürşad"lar resmigeçidi yapanı hemen her bölüm "bozkurt" selamı çakanı Turan'dan dem vuranı Önkuzu'ları ananı velhasıl kendini bozmayanı "Savaşçı" masumiyetini korumasının bedeli olarak sanıyorum; defalarca "ekonomik kriz"le karşılaştı.

Kadrosunu iktidarın "askere moral organizasyonları"nda da gördüğümüz diğer asker dizisi ise "Söz"ünü bozup çok net hissedilir biçimde frene bastı.

Terör bölgelerinde sınır karakollarında başlayan "sert" hikâyesini hızla "şehre" taşıyıp bolca aşkla soslayıp aile dramlarıyla kuşatıp bir de "küresel güçlerle mücadele"yle bağlayıp "saha"dan kopardı.

***

Şu ara yeni bir asker dizisi daha başladı:"Nöbet" adı.

Tanıtımında -hikâyesi bu şehirde geçiyor olmalı- bir komutanın ağzından Hatay'a dair şöyle bir ifade kulağıma takıldı:Türkiye mozaiği!

Alt metinde geleneksel "farklı dinler farkı diller" edebiyatı...

Keza bu yazı da o ifadeden çıktı;Emin olun öylesine yazılmamıştır.

Öylesine yayınlanmıyordur.

Öylesine zihnimize kazınmıyordur.

Emin olun "toplum mühendisliği" boşuna dönmüyordur "mermer"den yeniden "mozaiğe"?

Bakalım sıradaki açılım kime?

Nereye?

GÜNÜN SÖZÜBiz "Her Türk asker doğar" diyerek büyüdük...

Meğer her Türk "yük"lü doğarmış!...

İsmail Dükel SORU-YORUMSeçmenleri tek tek aratıp -olmayan- "HDP-İYİ Parti-CHP ittifakına oy vermeyi düşünüyor musunuz?" diye sorduracak kadar mı çaresizsiniz ?

Kaynak Yeniçağ: Kara büyü yapılmış gibi - Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kara-buyu-yapilmis-gibi-50861yy.htm

--
AltNot a45UyF587661
-   -   -   -   -   -   -   -   -
Calismak demek bosuna yorulmak terlemek degildir.
Zamanin gereklerine gore bilim ve teknik ve her turlu uygar buluslardan azami derecede istifade etmek zorunludur.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

-   -   -   -   -   -   -   -   -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

176. GURUR, BUYUKLENME VE KALP BOZUKLUGU, ALLAHSIZLARDAN VE INANMAYANLARDAN COK SOFULARDA, HOCALARDA, HAHAMLARDA BULUNUR

Gurur ve kibirlenme, ruhanilere ozgu kotuluk olmustur ve hep olacaktir. Allah tarafindan verilen iktidari uygulamakla kutsal bir karaktere sahip bulunmak ve "zati ecellu ala"nin elcisi, gostericisi olmak iddiasi kadar, insani magrur kilacak ve buyuklendirecek baska bir sey var midir?

Kavimlerin safdillikleriyle, hukumdarlarin goz yummasi, uyum saglamasi ve ayricaliklariyla ruhbanin erismis oldugu gorulen teveccuhlerle, rahiplerin bu durumlari surekli olarak beslenip desteklenmis olmuyor mu? Siradan insanlar, her ulkede, ilahi insanlar gozuyle baktiklari ruhani rehberlerine, ancak alelade insanlar gozuyle baktiklari cismani ustlerinden daha cok baglidirlar. Bir koyun papazi, o koyun agasindan ya da hakiminden daha buyuk rol oynar. Hiristiyanlarda bir rahip, kendisini bir kral ya da imparatorun cok ustunde sayar. . . Ispanyol esrafindan biri bir papaza karsi siddetli bir lisan kullandigi icin, papaz, o kisiye soyle kustahca karsilik vermistir: "Allahinizi her gun elleri icinde ve kralicenizi ayaklari onunde tutan bir adama saygi gostermeyi ogreniniz. "

Bu durumda, rahipler, inancsizlari gururla suclamak hakkina sahip midir? Kendileri de ender gorulen bir alcakgonulluluk ya da derin bir vaziyetle seviliyorlar mi?

Benzerlerinden seciliyorlar mi? Acik degil midir ki, insanlara hakim olmak, mesleklerinin esas temelidir. Eger Allah'in gostericileri, gercekten alcakgonullu olsalardi, saygi gormeye bu kadar susamis her muhalefete kizmakta bu kadar cabuk tepkili, gorusleri kendilerini yaralayan kimselerden intikam almak konusunda bu kadar zalim olurlar miydi? Alcakgonullu bilim, gercegi ayirt etmenin ne kadar guc oldugunu hissettirmez mi?

Inancsiz bir gururdan baska hangi ihtiras insanlari bu kadar korkunc, bu kadar intikamci, acima ve yumusakliktan bu kadar yoksun kilabilir? Asil ve esastan uzak zan ve kuruntulari yerlestirmek ya da savunmak icin kavimleri silahlandirmaktan ve kan selleri akitmaktan daha cok kibir ve boburlenme eseri olan ne vardir?

Ey din imamlari! "Allahsizlara vucut veren, yalniz kibir ve boburlenmedir" diyorsunuz; o halde Allah'inizin ne oldugunu onlara ogretiniz; Allah'in gercek icyuzu hakkinda onlari aydinlatiniz; anlasilir bir sekilde, onlara Allah'tan soz ediniz; onlara Allah hakkinda akla uygun olan, celiskili ya da hayali olmayan seyler soyleyiniz.

Onlari tatmin edecek bir durumda degilseniz; eger simdiye kadar icinizden hic kimse Allah'in varligini acik ve inandirici bir sekilde kanitlayamadiysa; eger, itirafiniz altinda oldugu gibi, Allah'in gercek icyuzu, oteki insanlara oldugu kadar size de mechul ve karanlik ortulerle ortuluyse; anlayamadigi ve akliyla uyumlu hale getiremedigi seyleri kabul etmeyenleri hos gorunuz, bagislayiniz. Bilgisizliklerini itiraf etmek ictenligine sahip olanlari kibirlenme ya da calim satmayla suclamayiniz. Celiskilere inanmasi mumkun olmayan kimseleri delilikle, budalalikla suclamayiniz.

Hakkinda sizin de hicbir fikriniz olmadigi bir zata iliskin olarak, sizin gibi dusunmeyen insanlar aleyhine kavimlerin kin ve gazaplarini, hukumdarlarin ofkesini kiskirtmayiniz. Akil erdirmenin imkansiz oldugu teslim edilen bir madde uzerinde muhakeme yurutmekten daha kustahca, daha cok sasilacak bir sey var midir?

" Ateizm"i ancak kalp bozuklugunun ortaya cikardigini ve Allah'in muthis cezalarindan korkuldugu icin ve ancak bu nedenle tanrisallik boyundurugunun atildigini bize surekli tekrarliyorsunuz. Ancak Allahinizi neden savunulmaz bir duruma getiren cizgiler ve dis gorunusle bize tanimliyorsunuz? Bu kadar guclu bir Allah, bozucu kalplere neden izin veriyor? Kalplerini istedigi gibi yapabildigi halde, insanlarin bozulmasina razi olan, merhametsiz kilan, kor eden, onlari iyiliklerinden yoksun birakan ve bu islemleri, ancak boyle olduklari icin insanlari sonsuz cezalara ugratma keyfi icin yapan bir zorbanin boyundurugunu kirmak yolunda nasil caba gosterilmez? Bize bildirdikleri Allah kadar tuhaf bir hudaventten igrenmemek icin Tanridan gelen iyiliklerden ve mutlu bir gelecekten, ilahiyatcilarin ve rahiplerin cok emin olmasi gerekir. Sonsuz cezalara mahkum eden bir Allah, aciktir ki, insan kavrayisinin icat edebilecegi sahislarin en igrenci, en tas yureklisi, en sevilmeyenidir.
-   -   -   -   -   -   -   -   -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder