4 Kasım 2010 Perşembe

Ergenekon Davasının özü çöktü


Ergenekon Davasının özü çöktü
++++++++++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat   4 Kasım 2010
 
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, İkinci Ergenekon Davasının 24 Kasım 2009'daki 20. duruşmasında kasılarak açıklamıştı:
"Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz, Eldiven, darbe günlükleri bu davanın özüdür"
 
"Darbe günlükleri" diye adlandırılan soruşturma, Emekli Kuvvet Komutanları Ora. Özden Örnek, Org. İbrahim Fırtına ve Org. Aytaç Yalman'ın ifadelerinin Savcı Öz tarafından alınmasıyla başlamıştı.
 
Soruşturma dosyası 4 ay önce Özel Yetkili Savcı Mehmet Ergül'e verildi.
 
Savcı Ergül, 4 aylık inceleme sonucunda, Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz, Eldiven adı verilen darbe hazırlığı iddiaları ile Ergenekon arasında bir bağ olduğuna dair delil elde edemedi.
Ve, suçlama konusu yapılan olayların Ankara'da meydana gelmiş olması nedeniyle "yetkisizlik" kararı vererek dosyayı Ankara Özel Yetkili Cumhuriyat Başsavcı Vekilliği'ne gönderdi.
 
Böylece "özü" ortadan kalkan dava çökmüş oldu.
Özü, yani esas suçlama nedeni ortadan kalkan bir dava nasıl oluyor da hala devam ediyor?
Aşağıdaki diyalog Savcının çarşafa nasıl dolaştığını çok güzel gösteriyor:
 
+++++++++++++++++
 
20. duruşmada geçen diyalog:
 
Savcı Pekgüzel : (Mustafa Balbay'a soruyor)
"Siz bu darbe çalışmalarının içinde bizzat yer almadınız mı?"
 
Mustafa Balbay:
"Kesinlikle hayır. Yok öyle bir şey"
 
Mahkeme Başkanı Hakim Şengün: (Savcı Pekgüzel'e soruyor)
"Savcı Bey, kaldı ki, "darbe çalışmaları" diye bahsettiğiniz olaylarla ilgili bir tahkikat bile yapılmadı bildiğim kadarıyla.
Var mı bir tahkikat?"
 
Savcı Pekgüzel:
"Nasıl?" (Şaşırıyor, zaman kazanmak için anlamamış gibi yapıyor)
 
Hakim Şengün:
"O dediğiniz tahkikat var mı?"
 
Savcı Pekgüzel:
"Davanın özü...." (Duraksıyor, devam edemiyor, uzun bir sessizlik)
 
Hakim Şengün:
"Özü?"  (Savcının sözünü tekrarlıyor, kaldığın yerden devam et anlamında)
 
Savcı Pekgüzel:
"...................................."  (Devam edemiyor, çünkü verecek cevabı yok.)
 
++++++++++++++++++
 
Artık bu dava çökmüştür.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Ergenekon tertibinden tutuklu olanlarla "Darbe Günlükleri"nin alakası olmadığını ve bu davanın görüleceği yerin İstanbul değil Ankara olacağına hükmetti.
Özetle savcılık; "Bir darbe olacaksa İstanbul'da değil Ankara'da olur" diyor.
Bu kararı yorumlayan hukukçular "darbe yapacaklardı diye tutukluluğu devam eden sanıkların tutukluluk hallerinin devam edemeyeceğini" söylüyor.
İşçi Partili Avukatların, Ergenekon tertibi davası başladığında mahkemeye yaptıkları 20.10.2008 tarihli ilk başvuru yetkisizlik başvurusuydu. Yani bugün alınan kararı o zamandan talep etmişlerdi. Mahkeme bu başvuruyu o zaman kabul etmemişti.
Ama bu davanın İstanbul'da hem de gözlerden uzak bir dağ başında görülmesi gerekiyordu.
Çünkü kumpas İstanbul'da kurulmuştu.
İşçi Partisi'nin Beşiktaş Terör Örgütü (BTÖ) dediği örgütlenme de esas olarak budur.
Konuyla ilgili gazete haberi ve İşçi Partili Avukatların iki yıl önce dava başlarken yaptığı Yetkisizlik dilekçesi ektedir.
Dikkatlerinize sunulur.
 
++++++++++++++++++
 
İşçi Partili avukatların 20.10.2008 tarihinde yaptıkları yetkisizlik başvurusu aşağıdadır
(Bu başvuruda, isnat edilen suç mahallinin Ankara olması nedeniyle dava dosyasının Ankara'ya gönderilmesi isteniyordu.
O zaman Mahkeme bu talebi reddetti.
2 yıl sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcışığı, davanın özünü oluşturan darbe günlüklerini Ankara'ya gönderdi.
Evet, darbe yapılacaksa Ankara'da yapılır.
İstanbul'da darbe girişimi yapılırsa Ankara'daki hükümet nasıl yıkılacaktır?
Ama tertipçiler, Ankara'da istedikleri gibi Savcı ve Hakim ayarlayamadıkları için davayı İstanbul'daki yandaş Savcı ve Hakimlere devrettiler.
Suş mahalli Ankara, İstanbul olarak değiştirildi.
İşte olayın özü bu.)


 

 

 

__._,_.___

 

İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

 

 

DOSYA NO    : 2008/209

 

KONU             : 5271 Sayılı CMK’nun 12 ve 18. maddeleri uyarınca davaya bakma yetkisi Ankara Mahkemelerine ait olduğundan, yetkisizlik itirazımızın kabulü ile dosyanın yetkili Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi ve tutuklu müvekkillerin tahliyesi istemidir.

 

 

İSTEM GEREKÇELERİMİZ  :

 

Genel anlamda iddianamede sanıklara isnat olunan amaç suç, “Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme, Zorla Hükümeti Iskata Teşebbüs T.C. Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik, Açıklanması Yasak Belgeleri Temin Etmek”tir.

 

İddiaya göre bu örgüt, eylemleriyle ülkemizde bir askeri darbeyi gerçekleştirerek, T.C. Hükümetini düşürme girişimi içindedir. Bu amaçla, T.C. Hükümetine karşı silahlı isyanı tahrik ettiği iddia edilmektedir. Silahlı isyanın gerçekleştirilmesinin ise ancak Türk Silahlı Kuvvetlerinin eyleme iştiraki ile mümkün olabileceğinde kuşku yoktur. Sanıklara yapılan diğer bir suçlama da açıklanması yasak belgeleri temin etmektir. Yine iddiaya göre bu belgelerin sahipleri de genellikle Milli İstihbarat Teşkilatı ve daha çok Genelkurmay Başkanlığı’dır.

 

TBMM, T.C. Hükümeti ve Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyetinin başkenti Ankara’dadır. Burada yargılanan İşçi Partisi Genel Başkanı, Genel Sekreteri ve Genel Başkan Yardımcıları, Partinin seçilmiş organlarını temsil etmektedir. Siyasal partilerin görevli doğal yargıcı Anayasa Mahkemesi, doğal savcısı da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısıdır. İddianamede kanıt bulmak için arama yapılan partinin Genel Merkezi de Ankara’dır.

 

Her ne kadar yetki konusunda İstanbul Ümraniye ve Eskişehir’de elde edilen patlayıcı maddeler bir çıkış noktası kabul edilerek Mahkemenizin yetkili olduğu düşünülmüşse de; iddianamede en son suçlama konusu yapılan Danıştay baskınında herhangi bir patlayıcı ve bomba kullanılmamış, saldırı silahla gerçekleştirilmiştir. Danıştay baskını ile ilgili davada görevli ve yetkili Mahkeme olan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi davayı sonuçlandırmıştır. Ancak, basından öğrenildiğine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı elde edilen yeni delillerin de değerlendirilmesinden sonra yeniden karar verilmesi gerektiği görüşüyle dosyanın geri gönderilmesini içeren Tebliğnamesini açıklamıştır. Yargıtay ilgili Ceza Dairesi, Tebliğnameye uyduğu takdirde dosya yeniden Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülecektir. Bu olay Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan derdest bir dava olduğu için, CMK’nun 223/7 maddesi gereğince İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden yargılama yapıp hüküm kuramayacaktır. Aksi, usul ekonomisine de aykırıdır. Zira olayın mağdurları, tanıkları, varsa keşif gibi bütün delilleri Ankara’dadır. Yargıtay ilgili Dairesi, Tebliğnameyi benimsemeyip kararı onayladığı takdirde kesin hüküm nedeniyle bir yargılama engeli oluşturacaktır.

 

İddianamede suç yerleri dahi davanın yetkisiz mahkemede açılabilmesini sağlamak amacıyla tahrif edilmiştir. Örneğin müvekkillerden Doğu Perinçek’in, İşçi Partisi Genel Başkanı olduğu ve İşçi Partisi Genel Merkezi’nin Ankara’da olduğu bilinmektedir. Kendisi de Ankara’da gözaltına alınmıştır.

 

Keza yalnızca 6136 sayılı yasaya muhalefet nedeniyle davaya dahil edilmiş ve Ankara’da gözaltına alınmış olan, İstanbul’da herhangi bir faaliyetleri ileri sürülmeyen müvekkiller Aydın Gergin, Yusuf Tunçer ve Mahir Çayan Güngör’ün suç yerleri gerçeğe aykırı şekilde İstanbul olarak gösterilmiştir.

 

İddianamenin tümü okunduğu zaman işlenemez suç niteliğindeki soyut, varsayımlı ve kuşkuya dayalı suçlamaların gerçekleşme olasılığı hiç bulunmamakla birlikte, iddia edilen varsayımların sonuçlanmasının etkileri de geniş çapta ve öncelikle Ankara’da hissedilecektir. Belgelerin üretildiği, korunup saklandığı yerlerin yönetimleri, yani MİT Müsteşarlığı ve Genelkurmay Başkanlığı da Ankara’dadır.

 

5271 sayılı CMK’nun 12. maddesinin talebimize dayanak fıkraları aynen şu hükmü içermektedir:

 

            “Madde 12 – (1) Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.

         (2) Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir…”

 

CMK’nun 18. maddesi ise yetkisizlik iddiasının ilk derece mahkemelerinde duruşmada en geç sorgudan önce bildirilmesi gerektiğini amir bir hüküm olarak düzenlenmiştir.

 

İSTEM            : Kamu düzenine ilişkin bu yetki sorununun ön mesele olarak kabul edilerek, iddianamenin okunmasından ve sorgulamadan önce itirazımızın kabulü ile dosyanın yetkili Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine, tutuklu müvekkillerin tahliyesine karar verilmesini, saygı ile bilvekale arz ve talep ederiz.  20.10.2008

                    

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek         

İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferid İlsever

İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Serhan Bolluk    

İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi M. Adnan Akfırat

İşçi Partisi Genel Merkez Basın Bürosu Başkanı Hikmet Çiçek

İşçi Partisi İzmir Ulusal Strateji Merkezi Üyesi Hayati Özcan

İşçi Partisi Üyesi Yusuf Tunçer

İşçi Partisi Üyesi Aydın Gergin

İşçi Partisi Üyesi Mahir Çayan Güngör

İşçi Partisi Üyesi Yusuf Beşirik

 

Vekilleri

 

 

Av. Ceyhan Mumcu

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder