3 Mayıs 2011 Salı

DUGUN .....


30.04.2011 

Bir Kraliyet Düğünü ile bizim düğünlerin farkı..

Selahattin Duman - sduman@gazetevatan.com


Selahattin Duman

Koskoca İngiltere Kraliyet Ailesi’nin oğlan tarafı olduğu bir düğünün görkemi bu mu olmalıydı? O kilise de olmasa düğünü sokakta yaptılar sanacaktık.. Gözlerimiz adam gibi bir gelin başı, ışıltılı bir burma bilezik aradı ama.. Çok eksik vardı çook..
Prens William ile orta sınıftan Kate Middleton’ın düğününü izleyen yerli cinsten kadınlar, büyük bir hayal kırıklığına uğradılar..
Bir toplum müfettişi olarak bunun altını baştan çizeyim..
Hayal kırıklığına uğradılar çünkü adına “Kraliyet Düğünü” denilen dünya
çapındaki olaydan bekledikleri alayişi, tantanayı göremediler..
Gelin Kate Middleton çok güzel bir kız.. Benim ölçülerime göre kocaman elli, kocaman ayaklı, kocaman burunlu Lady Diana’dan çok daha güzel..
Çevresine verdiği elektrikten, saçtığı ışıktan da belli ki Lady Diana’dan çok daha zeki..

***


İnsanlar yeni gelini sevdi.. İngilizler başta olmak üzere Avrupa’nın kadınları fildişi renkli gelinliğini gayet ölçülü buldu..
Makyajı, takıları ölçülüydü..
Lakin bizim cepheye gelindiğinde, yani Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı taşıyan kadınların görüş alanına girildiğinde Kate Middleton nam taze gelin bu saydıklarımızın hepsinden sınıfta çaktı..
Bir kere Kate Middleton‘a “gelin başı” yapmayı akıl edememişler.. Kameralar yakın çekime girdi, kızın yüzü görüldü.. Büyü daha o zaman bozuldu..

GELİNİN BAŞI..

Bu olay bizim memleketimizde uygulanır ama bütün Orta Doğu’da yaygın olarak görülür.. İranlı kızlara da yaparlar, Lübnanlı kızlara da..
Uygulama şöyledir..
Gelin adayı, gelinliğini giydikten sonra mahallenin en yetkin kuaförüne götürülür.. Kuaför gelin adayını önüne oturtur.. Zanaatını kızcağızın kafasında uygular..
Kuaför koltuğuna oturan bir kız o andan itibaren kuaförün yeteneklerinin hizmetindedir.. Kuaför bugüne kadar akıl edip de denemediği baş modellerini bile kızcağızın kafasında dener..
İşi bittiğinde Kars’a dikilen “İnsanlık Anıtı”ndaki kadın figürünün benzeri bir şey çıkar.. Tek fark o gelin başı denilen uygulamadan sonra tatbik edilecek makyajdır..
Makyajı da kuaför yapar ama asistanı kızlar ile gelinin nedimeleri kendisine yardım ederler..
Makyaj konusunda her kadının özgün bir fikri vardır.. Bu fikirler kuaförün yaratıcılığı (!) ile birleşir.. Sürülen bir boya asla gerisin geri silinmez..
Her seferinde o boyanın yan etkilerini giderecek başka bir boya eklenir..
Sonunda adına “Makyajlı gelin başı” denilen, güzel sanatlar dallarında henüz işlem görmeyen şey ortaya çıkar..
Burada amaç, evleneceği kızı gelinliği ile getirip kuaföre teslim eden ve işin bitmesini dışarıda bekleyen damadın şoka sokulmasıdır..
Yapılmış “gelin başını” görüp de baygınlık geçirmeyen veya şehir dışına kaçmaya teşebbüs etmeyen damadın evliliğe hazır olup olmadığı böyle anlaşılır..
“Gelin Başı” uygulamasının köklerinin taaa Şamanlık dönemine gittiğine dair kuvvetli tarih tezleri de var..
Kendisine “Gelin Başı” uygulanan genç kız, bu görüntüsü ile her türlü kötülüğü ve uğursuzluğu kovalar.. O saatten itibaren Şeytan dahi “Ben bu kıza bulaşmayayım.. Görüntüsü tüyler ürpertici..” deyip düğün mahallinden uzaklaşır..
İşin hikmeti budur..

***


İngilizler “Gelin Başı”ndaki kerameti bilmediklerinden Kraliçe’nin gelinine bu işlemi uygulamamışlar..
Dolayısı ile Türk kadınlığından alacakları düşük notu da hak etmişler..
Dikkatimi çeken başka bir şey de nikâhın kıyıldığı anda kız ve oğlan tarafının papazın başına toplanmaması oldu..
Bizde bu iş böyledir..
Özellikle de düğün ve nikâh birlikte yapılıyorsa..
Nikâh kıyılırken kızın anası, babası, kardeşleri, dedesi, nenesi, aynı şekilde oğlan tarafının yakın familyası nikâh memurunun arkasına dikilirler..
İmzaların gerçekten atılıp atılmadığını bizzat denetlerler..

EKSİKLERİ ÇOK

Westminster Kilisesi’nde gelin ile damadın başına böyle bir yığılma olmadı.. Bu da davetlilerin acaba aileleri bu işi önemsemiyor mu diye düşünmelerine sebep oldu..
Âlemin adı torba değil ki büzesin..
Eğer Prens William gelini bizden seçseydi, olacakları biliyorum.. Tam papaz ayini sürdürürken kilisenin kapısı açılır, ortalığı davul zurna sesi kaplardı..
Kız tarafının hafif alkollü gençlerinden oluşan bir ekip “Tey tey tey!” çekerek mihraba kadar gelirlerdi..
Gelin Kate Middleton’ın kolları da kız tarafının taktığı bileziklerle dolardı..
Koskoca Kraliçe’nin prens oğlu evleniyor, gelinin üstü başı kupkuru.. Hadi çeyrek altın getirmediniz diyelim, kızın yakasına bir elli pound’luk banknot iğnelemek de mi aklınıza gelmedi?
Takı ve hediye açısından da sınıfta kaldılar..
Kiliseden çıkıp üstü açık bir arabaya bindiler.. Bizim Büyükada faytonlarının biraz daha fiyakalısı.. Lakin arabanın üzerinde tek bir süs yok..
Gelinlik giymiş iki adet bebeği beygirlerin kafasına kondursalardı daha bir düğün arabası havası verirlerdi.. Televizyonlar da gelinlikli bebeklere yakın çekip yapardı..
Bekledim ki Londra’da yaşayan vatandaşlarımızdan beşi onu bir araya gelsin, gelinle damadı taşıyan arabanın önünü kesip bahşiş istesin..
Onlar da milli değerlerden uzaklaşmışlar.. Araba Londra sokaklarında sahipsizmiş gibi göründü..

***

Bu kadar detay verdikten sonra bir de habercilik yapayım..
Damadın babası Veliaht Prens Charles kiliseye yeni karısı Camilla ile birlikte girdi..
Kraliçe Elizabeth ile kocası Prens Philip yan yana oturuyorlardı.. Kraliçe Elizabeth ile Camilla Hanım akran sayılırlar..
Prens Philip yani kayınbaba gelinine gülerek selam verdi.. Kraliçe Elizabeth ise büyük oğlunun karısını görmemiş gibi yaptı.. Aboovv!
Düğüne davet edilmediğim için biraz buruk da olsam tarafsız olayım, Kraliçe’nin elbisesini beğendim.. Çiçek açan şapkası da çok güzeldi
Yine de bir şeyler içimize sinmedi işte.. Ne varsa bizim düğünlerde var..

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder