31 Mayıs 2011 Salı

Cuma Hutbesinde AKP ve İHH Rezaleti!-Sabahattin ÖNKİBAR

Yazar:

Önceki gün.
Cuma namazını kılmak için Kocatepe Camii'ndeyim!
Avluda namaz öncesi Gazze'de yaşananların heyecan dalgalarına şahit oluyorum.
Ezan okunuyor ve namaza geçiliyor.
Önce 4 rekat Cuma namazı sünnetini kılıyoruz.
Ve akabinde hutbe!
Cuma namazının farzlarından olan hutbede dehşet ifadelere şahit
oluyoruz.
İHH'nın organize edip yüzüne bulaştırdığı Gazze'ye yardım seferinde yaşananlar Uhut gazası ve Ashab-ı Kiramın cenklerini anlatan üslupla bir övülüyor, bir takdir ediliyor, bir kutsanıyor ki anlatmanın imkanı yok!
Sanki Gazze'ye giden eski milli görüşçü AKP militanı Bülent Yıldırım ve tayfası değil de, Şanlı Peygamberimizin ordusu!
Hayır sadece İHH takdis edilmiyor, AKP de dolaylı olarak, devletimiz gereğini yapmıştır denilerek alenen alkışa tutuluyor!
Hutbeyi dinlerken bir an, ben Cuma namazına ve camiye mi geldim yoksa AKP ya da İHH'nın toplantısına mı diye tereddüte düşüyorum!
Öyle çünkü yapılan alenen Allah'ın (cc) evinde siyasal propagandaydı!
Hutbe başladığı gibi bu konu ile bitti.!
İki rekatlık farzı da kıldıktan sonra kahır ve elemle Yüce Yaradanın evinden çıkıyorum!
İçimde namazım sahih mi, sakıt mı kuşkusu!
Öyle zira hutbede mübarek dinimizin gereği olanı değil, dincilerin propagandasını dinledim!
Diyeceksiniz o onların yani hutbeyi okuyanın suçu!
Kuşkusuz öyledir ama bilmem biliyor musunuz, camilerde artık imamlar kendi başlarına hutbe okuyamıyor, konuları ve hatta metni Diyanet düzenliyor.
En önemlisi bütün camiler aynı hutbeyi aynı sesten dinliyor.
Sistem kurulamayan camilerde ise imam yine aynı metni okuyor!
Dolayısı ile Diyanet camilerin tek
hakimi!
Öyle olunca da Allah'ın(cc) evleri  AKP ile siyasal İslâm'ın tamamen
güdümünde!
Diyeceksiniz ki İsrail zulmü lanetlense ne olur?
İsrail'i ben de lanetliyorum, benim itirazım bu lanet üzerinden siyaset yapılması ve toplumun kanalize edilmesidir!
Ayrıca Müslümanlar daha önce Çin'de, Doğu Türkistan'da,
Çeçenistan'da,
Karabağ'da, Bosna'da, Irak-Telafer'de zulüm görmedi mi, o gün bu zulümlerin hiç birini hutbe konusu yapmayan Diyanet bugün bu olayı militan bir üslüpla Allah'ın evine niçin taşıyor? Demek ki işin içinde başka eller ve siyasi hedefler var!
Görüyorsunuz bu AKP ve güruhu camii şeriflerimizi arka bahçe yapmak istiyor ve kendilerine göre içtihatlar uydurarak yeni bir din yaratmanın  peşindedir.. Böyle giderse laikliği devletin ve mukaddes dinimizin güvencesi  gören bizim gibi samimi Müslümanları camiye bile sokmak istemeyecekler ki ben bunun örneğini 1980 öncesinde Üniversite öğrenciliği günlerimde  İstanbul Fatih'de yaşadım. Milli Görüşçü Metin Yüksel ülkücü bir öğrenci tarafından öldürülünce bu siyasal İslâmcılar bizleri kavmiyetçiler (Türkçüler) diye Fatih Camii'ne sokmuyordu.

YOLCUDUR ABBAS...

AKP'nin gideceğini gördü!
Fethullah Gülen'in The Wall Strett Journal'daki sözleri bazılarının zannettiği gibi İslâmi kesimde kırılmalara sebep olmaz çünkü oradaki hadise zaten koalisyondur. Türkiye'deki bütün cemaatlerin şiarının öncelikle  iktidarlarla iyi geçinmek olduğunu en iyi Erdoğan bilir... Göreceksiniz AKP'nin ayağı kaymaya başladığı an o cemaatler bir bir desteğini çekecek çünkü çok değil 90'lı yıllarda yani Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken bile bu cemaatlerin pek çoğu Tayyip Bey'e oy bile vermemişti. Peki Fethullah Gülen o demeci niçin mi verdi? AKP'nin yakın bir gelecekte gideceğini görüyor da ondan! Gülen aslında ilk işareti Baykal'ı arattığında vermişti. İslâmi kesimde sorgulama olmadığından Gülen'in o sözleri tabanda akis bulmaz ve kafa karışıklığına bile sebep olmaz!

BİLİYOR MUSUNUZ?

Arınç'ın şeref misafiri İsrail Büyükelçisi!
Bu AKP'lileri anlamakta benim büyük zorluklarım var. Adamlar bir bakıyorsunuz Hamas militanlarından çok daha keskin mücahit pozlarında ve İsrail düşmanı ama öte tarafta kaşla-göz arasında Yahudilerle sarmaş dolaşlar. Yakından biliyorum Belediye başkanlığı günlerinde Tayyip Bey'e en yakın olan iş adamı Üzeyir Garih'ti. Keza ABD'nin İstanbul başkonsolosu Erdoğan'ın önünü açan kadın olarak bilinir. Aynı şekilde ABD'nin son 4 sefiri de Recep Bey'in yakın dostuydu. Bitmedi, AKP kuruluşunda Küresel Devlet adına AKP'nin kuruluşuna onay veren de yine Yahudi önder ADL Başkanı Abraham Foxman'dı ve Newyork'tan kalkıp İstanbul'a gelmişti.. Cesaret madalyası, ABD'deki musevi lobilerle ilişkiler derken AKP kadroları ile Yahudilerin ilişkisi adeta aşk hikayesini andırıyor!... Ve son olarak birkaç hafta önce Bülent Arınç'ın oğlunun düğününün şeref konuğu yine İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabi Levi ile eşiydi!.. Düğünde Filistin elçisi yoktu ama İsrail elçisi vardı, ne kadar ilginç değil mi? Emin olun yazdıklarımın eksiği var fazlası yok. Evet Tayyip Bey ile avanesi gündüz İsrail'e sövüyor ama hemen akşamında onların önderleri ile sarmaş-dolaş oluyor. Öyle ki kendinden vazgeçecekleri kuşkusuna düştüğü an da danışmanı Cüneyt Zapsu'yu ABD'ye göndererek, aman deliğe süpürmeyin diye yakarışlarda bulunuyor... İyi  de arkadaş biz hangi Tayyip Bey'e ve AKP'ye inanacağız? Söylediklerinizin ve yaptıklarınızın hangisi doğru? AKP'yi din gibi gören kardeşler bu duruma ne diyorlar acaba?

http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php/turkiye-siyaset/1074721.html


--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ İyi bir konuşmacı, etkili konuşmasını bilen değil, gönlü bir inançla sarhoş olandır...   RALPH WALDO EMERSON

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder