29 Mayıs 2011 Pazar

POLİTİK - "TEĞMEN ÇELEBİ GELDİ"...(NACİ BEŞTEPE)




                                         TEĞMEN ÇELEBİ GELDİ
 
    - Sizinle sevincimi paylaşmak istedim...
    Telefondaki ses, heyecandan titriyordu.
    Yüzünde gülücükler olduğu belli, ama ben göremiyorum.
    Baba Muharrem ÇELEBİ, İstanbul'dan arıyor. Akşam geç vakit.
    - Komutanım, öğrenciniz Teğmen Mehmet Ali tahliye oldu. Şimdi çıkarmaya gidiyorum..
    Birden tüylerim diken diken oldu. Ne söylenir bu durumda?
    - Gözünüz aydın Muharrem Bey. Çok sevindim. Geçmiş olsun. Bu günleri bir daha yaşamazsınız inşallah. Darısı diğer silah arkadaşlarımıza ve aydınlarımıza.
 
    Teğmen ÇELEBİ'yi, Türk kamuoyu gibi ben de basına yansıyan felsefi, edebi,tarihi ve cesur savunmalarından tanıdım.
    Onlara savunma demeye de dilim varmıyor. Askeri terimle SALDIRI diyeceğim ama o da hukuka uygun olmayacak.
    En iyisi "TARİHİ KONUŞMALAR" diyeyim.
    Çünkü o konuşmalar tarihte yerini alacak, hatta aldı bile.
 
    İlk konuşmasının ardından HASDAL'a bir kutlama mektubu yazdım.
    Benim daire başkanlığım döneminde Askeri Lise öğrencisi olduğu için öğrencim sayılırdı. Bir özellik de daha önce komutanlığını yaptığı Maltepe Askeri Lisesi mensubu idi. Aidiyet bağı bizi daha da yaklaştırdı.
    Duygulanmış. Hemen yanıtını yazdı.
    Mektupta bir de söz vardı;
    - Burdan çıkınca ilk sizi ziyaret edeceğim...
    Onu tanıyorsunuz artık, sözünü tutmaması olası mı?
 
    Baba Muharrem Bey ile birlikte evimize geldiler.
    Dört çocuk yetiştiren ve üçü hala yüksek tahsil ve uzmanlık eğitimi ile uğraşan onurlu ve aydın insan Muharrem ÇELEBİ, en az 15-20 yaşlarında eski model bir arabayla getirdi oğlunu.
    İkisinin de gözlerinin içi gülüyordu.
    Anne ÇELEBİ yoktu ama, ilk günkü su böreği ve karnıyarık karşılaması anılmadan geçilmedi.
    34 ay sonra esaretinin bittiğine inanamıyordu sanki Teğmenim.
    Her konuşmasında dikkatimi çeken vurgusu ise, kendi kurtulmuşken arkada kalan komutan ve arkadaşlarına olan üzüntüsüydü. Onları orada bırakıp çıkmak zoruna gidiyordu.
    Son konuşmasında da mahkeme heyetinin yüzüne söylememiş miydi?
    _  Komutanlarımla yaşayacağım her akıbet onurumdur. Çünkü onlar, bağımsızlığı yaşamın gereği sayan milletin yiğit çocuklarıdır.
    _ Şimdi beni, ölüme hudut yaşamış komutanlarımın yanına, HASDAL'a gönderin. Orası, sancağını düşmanlara diktirdiğimiz ONUR KALEMİZDİR.
  
    Teğmen ÇELEBİ, mahkemedeki hiçbir konuşmasında kendisi için bir şey talep etmedi.
    Bir kez olsun tahliye istemedi.
    Her seferinde tüm iddiaları çürüttü. Kendi içinde bile çelişkili iddianameyle adeta oyun oynadı.
    Adalet yerini buldu sonunda?
    Acaba?
    Onu, 34 ay, tutarsız bir iddianame ile, soyut suçlamalarla özgürlüğünden yoksun bırakıp sonra salmak mıdır adalet ki yerini bulsun?
    Adalet utanmıştır herhalde yaptığından.
    Ya adaletsizliğe alet olanlar ?
    Hele kirli tezgahın senaristleri ?
 
    Teğmen ÇELEBİ, onurlu ve gurulu, her Türk subayı gibi ağırbaşlılıkla düşünüyor, konuşuyor.
    Şimdi artık görevde bir asker olduğunun bilincinde.
    Mesleğine ve TSK'ne en ufak bir zarar gelmemesi için kılı kırk yarıyor.
    Bu konuda benden de bilgi ve destek istiyor.
    Öylesine iyi yetişmiş bir insan ve subay ki, ona verilebilecek bir şey bulmak çok zor.
    Onu yetiştiren aileye ve askeri eğitim sistemine şükran duydum, bir kez daha.
 
    Teğmen ÇELEBİ, başka bir heyecanı daha yaşıyor.
    Üç yıldır ayrı bırakıldığı helikopterini özlemiş.
    Evimizin üzerinden geçen her helikopter sesinde cama doğru koşuyor.
    Özgürlüğümüzün güvencesi kartalları izliyor.
    En kısa sürede uçuşa başlayacağını söylüyor.
 
    Genç yaşta ve daha ilk rütbede bu acı deneyimden geçen ancak sağlam karakteri ile eğilip bükülmeden ve olumsuz bir yara almadan esaretten özgürlüğe ve mesleğe dönen bu genç adama gıpta ile baktım.
    Onu yetiştiren babaya da.
    Uğurlarken içimden geçeni yüzüne de söyledim;
    - Çok çalışıp başarılı olacaksın. Genelkurmay Başkanı veya en azından Kuvvet Komutanı olacaksın. Birliğini ve personelini koruyacaksın...
 
     Yaşım ve yaşam o günlere yetişmeme izin verir mi bilmiyorum ama, Teğmen M.Ali ÇELEBİ'nin oralara geleceğine inanıyorum.
     Yolun ve bahtın bir kez daha açık olsun Teğmenim.
     Eski bir komutanın, TSK'nın ve Türk Milleti'nin bir bireyi olarak seninle gurur duyuyorum.
    
       Naci  BEŞTEPE
__._,_.___

- ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~ - ~
”Türkiye’de yaşayanların %99 u Elhamdülillah Müslüman olduğunu söylüyor.
O zaman %99 unun “Elhamdülillah Şeriatçıyım” demesi lazım.
Ben, elhamdülillah şeriatçıyım.
Şeriat İslam, Allah kuralları demektir”.

(21 Kasım 1994, Milliyet-RTE- Belediye Başkanı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder