24 Mayıs 2011 Salı

Sıra Başbuğ ve Iğsız'da



-------- Original Message --------
From:     Ali Serdar Bolat <serdarbolat@superonline.com>


Sıra Başbuğ ve Iğsız'da
++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat     23 Mayıs 2011
 
E. Org. İlker Başbuğ  ve E. Org. Hasan Iğsız, seçimden önce AKP'ye oy toplama amacıyla ifadeye çağırılacak.
Komutanları tutuklayınca iktşidar partisinin oyları artan haysiyetsiz bir ülke durumuna düştük sonunda.
 
Büyük bir ihtimalle komutanlar tutuklanacak. AKP oyları zirve yapacak.
"Genelkurmay Başkanını  ve 1. Ordu Komutanını bile tutukladık, seçimlerde güçlü gelirsek 10 misli fazlasını yapacağız" diye hava  atacaklar.
 
 
İlker Başbuğ, Remzi Kitabevi'nden çıkacak olan "Terör Örgütlerinin Sonu" adlı kitabında şöyle yazıyor:
 
"Tezkerenin 1 Mart 2003'te TBMM'de kabul edilmemesi yüzünden,
                             PKK'yı marjinalize edecek (küçültüp etkisizleştirecek) bir fırsatı kaçırdık.
Tezkere kabul edilseydi, uzun süre Irak'ın kuzeyinde bulunacak olan TSK'nın,
                                                                                          PKK'yı marjinalize etmesi mümkün olabilecekti"
 
******
 
İlker Başbuğ'un gerçekleri tersyüz ederek
         tıpkı Hilmi Özkök'ün tezkerenin reddinden sonra yaptığı konuşma gibi
                                            Amerika adına ah vah etmesi, tutuklanmasını önlemeye yetmeyebilir.
 
Düşman karşısında geri çekilerek taviz vermek ve dolaylı biat mesajı göndermek,
                                                                                            sadece düşmanı cesaretlendirmeye yarar.
 
******
 
Oysa tezkere geçseydi, Türkiye'nin Güneydoğusu ABD askerleri tarafından istila edilecekti.
Tezkere, 90 bin ABD askerinin Güneydoğumuza yerleşerek Irak saldırısını oradan yönetmesini öngörüyordu.
Tezkerenin geçeceğinden emin olan Amerikalılar, birliklerinin yerleşmesi için gereken arazileri kiralama girişimlerine başlamışlardı bile.
"Büyük Kürdistan" kurma peşinde olan Amerika'nın 90 bin askeri ile Güneydoğumuzu işgal etmesi, PKK'nın işgal etmesi ile eş anlamlı değil midir?
Bu tehlikeyi gören 90 - 100 AKP Milletvekili bile red oyu verdi.
Tezkereyi red ederek ABD işgalini önlemiş olduk.
 
Ayrıca, müzakerelerde Türk Ordusu'nun Kuzey Irak'a girme isteği Amerika tarafından ısrarla reddedilmişti.
Amerika, ordumuzu, Sünni Arap direnişinin yoğun olacağını belirlediği El-Ambar bölgesine göndermek istiyordu.
Yani Barzani ve PKK ile ordumuzun bir teması olamayacaktı.
 
Benim bile bildiğim bu gerçekleri Sayın Başbuğ'un bilmemesi mümkün müdür?
Bile bile tam tersini yazması ibret verici bir olaydır, NATO'nun ordumuzu ne hale getirdiğinin resmidir.
 
******
 
Melih Aşık şöyle yazıyor:
 
Amerika'nın Irak'ı kimyasal silahlar vesaire yalanları ile işgal ettiği kesinleştiğine göre, Türkiye işgale katılsa idi uluslararası hukuka aykırı bir saldırının ortağı olacaktı.
Yüz binlerce masum sivili öldüren Amerika'nın fedaisi konumuna girecekti.
 
1 Mart tezkeresi Türkiye'nin onurunu kurtardı.
Bu onuru ülkenin savaş karşıtı aydınları ile CHP ve 100 kadar AKP milletvekili sağladı.
Biz Irak harekâtına katılsaydık ABD Kürt devleti kurma planından vaz mı geçecekti?  Belki o zaman PKK kartını kullanmayacaktı. Ama büyük planının ayaklarından biri Kürt devleti kurmak olduğuna göre mutlaka o amaca yönelik başka plan uygulayacaktı.
ABD'nin dümen suyunda gitmemek doğru ve onurlu politikaydı.
 
PKK, tezkereyi reddettiğimiz için değil, sonradan ABD'ye boyun eğdiğimiz ve Kandil'i vuramadığımız için başımıza bela oldu.
 
Bu  gerçeği ıskalayıp tarihimizdeki onurlu bir kararı "yanlıştı" diye pişmanlığa dönüştürmenin âlemi var mı?
 
******
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder