10 Temmuz 2011 Pazar

POLITIK - BRAVO BÜYÜK USTAYA

BRAVO  BÜYÜK  USTAYA

Şu sözler Abdullah Öcalan'a aittir ve Taraf Gazetesinde yayınlaşmıştır. Bu sözler ne AKP'li herhangi bir yetkili ne de Büyük Usta tarafından yalanlanmamıştır.
"Yaptığımız temaslar artık bir görüşmeyi aşmış, bir ortaklaşma ve sözleşme düzeyindedir ki bu Kürt tarihinde bir ilktir."

AKP'lilerin, AKP'ye oy verenlerin ve Cumhuriyet'in Savcılarının daha iyi anlamaları için Öcalan'ın söylediği bu cümleyi biraz daha açalım;
*Recep Tayyip Erdoğan sayesinde Kürt tarihinde bir ilk gerçekleştiriliyor.
*Recep Tayyip Erdoğan'la,  PKK artık ortak konumundadır.
*Recep Tayyip Erdoğan'la yapılan pazarlık ve müzakereler sonucunda mutabakata varılmış ve sözleşme yapma boyutuna gelinmiştir…
 

Türk Tarihini iyi incelediğimizde şu gerçek, bazı dönemlerde hep karşımıza çıkmıştır;
Türk'e, Türkiye'ye karşı yapılan her kalkışmada, her silahlı isyanda;  
Bölücü-Kürtçüler ile kutsal dinimizi kullanmaktan utanmayan Hilafet ve Şeriat özlemcileri dinci yobazlar, birlikte hareket etmişlerdir. Bu tespit, tarihi olaylarla defalarca yaşanmış bir gerçektir.

Daha geçen hafta bunun en son örneğini yaşadık.
Kürtçü-Bölücü örgüt PKK'nın siyasi kanadı olan "BDP"  ile Hilafet ve Şeriat taraftarı Hizbullah terör örgütünün legal temsilcisi "Mustazaf-Der" beraberce,  Kürtçü-Bölücü elebaşı Şeyh Said'i anma töreni düzenlediler!...

Bu toplantıda konuşulanlara geçmeden önce, özellikle genç arkadaşlarımıza  "Şeyh Said" ile özet bilgi verelim;
Şeyh Sait; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından 15 ay kadar sonra, devleti yıkmak için çok büyük bir isyan başlatan bir bölücüdür. O sırada Türkiye; Musul'u sınırlarımız içine katmaya çalışıyordu.
Türk Ordusu birlikleri  ile Irak'taki İngiliz güçleri arasında çatışmalar başlamıştı. Tam bu sırada 1925 yılında Şeyh Said, İngilizlerin kışkırtmasıyla isyan başlatıyordu. ABD'nin İstanbul Yüksek Komiseri Amiral Bristol'e  sunulan ve açık bilgi olan raporda şöyle denilmektedir; "Kürt sorunu ile meşgul olduğu sürece, Mustafa Kemal'in Musul'a el koyamayacağı düşünülmektedir."

Dini savunur görünerek doğu'da "Kürdistan'ı" kurmak isteyen Şeyh Said yayınladığı fetva'da şöyle diyordu; "Kurulduğu günden beri kutsal İslam dininin temellerini yıkmaya çalışan Türk Cumhuriyeti Reisi Mustafa Kemal'in arkadaşlarının, Kuran'ın ahkamına aykırı hareket  ederek Allah ve Peygamberi inkar ettikleri ve İslam Halifesini sürdükleri için, gayrimeşru olan bu idarenin yıkılmasının bütün Müslümanlar üzerinde farz olduğunu, Cumhuriyetin başında bulunanların ve Cumhuriyete tabi olanların mal ve canlarının Peygamberin Yüce Şeriatına göre helal olduğu…"
1925 yılı Mart ayında isyancılar 12 vilayette kontrolü sağladılar. Devlet bu kanlı isyanı bastırdı. Bastırdı ama Musul elimizden, bir daha gelmemek üzere gitmişti…
Diyarbakır'da kurulan mahkeme Şeyh Said ve 28 kişinin idamına karar verdi ve hüküm infaz edildi.
Mahkeme Başkanı kararı okurken şunları da söylemişti;
"Kiminiz şahsi menfaatlerinize bir zümreyi alet, kiminiz ecnebi kışkırtmasını ve siyasi hırslarını rehber ederek hepiniz bir noktaya, yani "Müstakil Kürdistan"  teşkiline doğru yürüdünüz. Senelerden beri düşündüğünüz ve tertiplediğiniz umumi isyanı ve ayaklanmayı yaparak bu mıntıkayı ateş içinde bıraktınız…"

Gelelim geçen hafta Diyarbakır'da BDP+ Mustazaf-Der(Hizbullah) toplantısına.  Meydanda toplanan binlerce kişiye, BDP' ye geçen milletvekili Altan Tan şöyle sesleniyordu;
"Bundan 86 yıl önce idam sehpasına giderken Şeyh Said Hazretleri şöyle diyordu. Ölüme gidiyorum, pişman değilim, tek endişem torunlarımızın bizim davamızı sürdürmeleridir. Şimdi ben aynı meydandan sesleniyorum. Huzur içinde yat şehidim, biz torunların senin davanı bugün daha güçlü olarak sürdürüyoruz…"

Neydi Şeyh Said'in davası; "Müstakil Kürdistan". 
Altan Tan ve BDP yani PKK yani Öcalan hangi davanın takipçileri imiş;
"Bağımsız Kürdistan"…

Yazının başında Öcalan'ın söylediği ve AKP'nin Büyük Ustasının yalanlayamadığı cümle neydi?..
"Yaptığımız temaslar artık bir görüşmeyi aşmış, bir ortaklaşma ve sözleşme düzeyindedir ki, bu Kürt tarihinde bir ilktir…"

Hazreti Mevlana şöyle der;
"Evreni öğrendim. Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim. Sonunda evreni aydınlatabilmek  için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.."
Benim de yaptığım budur. Bildiklerimi, okuyup dinleyip araştırıp öğrendiklerimi çevremle ve özellikle gençlerle paylaşıyorum.

Bilip susanlar, korkup sinenler, görevlerini yapmayanlar, güç ve para uğruna ülkesini satanlara bravo, en büyük bravo da Büyük Usta'ya…

Sağlık ve başarı dileklerimle  04 Temmuz 2011

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11
--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Bazı eşyalar insandan, bazı insanlarda eşyadan kıymet alırlar.  Hekimoğlu İsmail

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder