Zahide UCAR
Kuva-i İnzibatiye İş Başında
B |
ir deli, "bir delinin günlüğü" hikayeleri yazarken, her kritik süreçte "karartma" kuyusuna bir taş atıyor.
Kendini akıllı sanan zevatlar, atılan taşı çıkarmak için "karartma-yanıltma-şaşırtma" kuyularının başına koşuyor.
Bu arada "karartma-yanıltma-şaşırtma" oyunu başarı ile sonuçlanıyor.
Bazıları da 22 ayda yavrulayan fil misali, taş kuyuya atıldıktan bir hafta sonra yorum yapıyor.
"Fareye çişin faydalı demişler, o da gidip okyanusun ortasına yapmış(!).." (Ata sözü)
Dersim'de devlete baş kaldıran eşkiya devlet tarafından bertaraf edildi diye Sultan eşkıya varislerinden özür diledi.
Tepki verenler sanıyor ki Sultan ilk defa özür diliyor.
Hayır efendim; siz fark etmeseniz de, Sultan Türk'ün kanını içen bütün iç ve dış düşmanlardan sırayla özür diliyor.
1-Van Akdamar adası, namı diğer tecavüz adası… Ermeni çetelerin Müslüman Türk kadınlarını götürüp tecavüz ettikleri ada.
İşte o adada bulunan ve o tecavüzlerde kullanılan kilise; bu fakir milletin parasıyla onarıldı ve tecavüze uğrayan, Van gölüne atlayarak intihar eden Müslüman kadınlarla alay edercesine "ibadete(!)" açıldı.
Tepesine de bir haç dikildi.
Açılışa Ermenistan'dan din adamları davet edildi.
Bu nedir sizce?
AKP aslında Ermenilerden özür diledi.
Van gölüne atılan erkekler ve tecavüze uğrayan kadınlarımız hatırasına Akdamar Adası'na anıt yapmak isteyenlere ise izin verilmedi.
2- Erdoğan Yunanistan'a gitti.
Atina'da olduğu gün Yunanlılar Atina'ya Rum-Pontus soykırım anıtı dikti.
Erdoğan bu milletin Başbakanı olsaydı eğer, anında tepki verir, geri dönerdi.
O ise hiçbir şey yokmuş gibi ziyaretine devam etti.
Sonra ne oldu?
Sümela Manastırı Rum Pontus haritalı tişörtler giymiş olan Megali İdea(büyük ideal) hayali peşinde koşan Rumlar için ibadete açıldı.
Gelenler öyle cüretkardı ki, Sümela'da görev yapan memur bile darp edildi.
Türk Bayraklı tişört giyip protesto eden Türk gençleri polislerce derdest edildi.
Böylece Başbakan Rum-Pontus'çulardan özür diledi.
3-Başbakan Haçlı Orduları'nı "sanat ve bilim getirdiler" diyerek kutsadı.
Böylece 1071'de Alparslan ve askerlerinin Anadolu'ya gömdüğü Haçlı çapulculardan özür diledi.
4- Vakıflar Yasası ile Lozan'ı delerek azınlıklardan özür diledi.
5- Ulu Önder Kemal Atatürk'ün, "fesat ve ihanet yuvası" olarak ilan ettiği Fener kilisesinin, 1925 yılındaki mübadele sırasında Yunanistan'a gönderdiği papazı 6.Konstantin'in kemikleri 86 yıl sonra getirildiği İstanbul'da gömüldü.
AKP iktidarının verdiği özel izinle Türkiye'ye getirilen papaz Konstantin'in kemikleri için, Fener kilisesi ve Balıklı Rum Kilisesi'nde ayinler yapıldı.
Verilen geri dönüş izniyle; "Atatürk 6.Konstantin'i sınır dışı ederek haksızlık etti" mesajı verildi.
Fitne-fesat yuvası denilen Fener Kilisesi ve 6.
Konstantin aklanarak özür dilendi.
Şimdi AKP'li vekil, zavallı bir akademisyen çıkmış; "kurtuluş savaşı yapılmadı, şehitlikler hikaye" diyor.
Doğru, bir hikaye kısmı var.
O da bizzat kendilerinin bir hikaye olduğudur.
Çünkü onların şehitleri ile bizim şehitlerimiz aynı değildir.
Onların kahramanları ile bizim kahramanlarımız da aynı değildir.
Onlar Ali Kemal ve "bu milleti adam etmek için Batı'dan damızlık erkek getirmek lazım" diyen Abdullah Cevdetleri "basın şehidi(!)" olarak görür, biz Hasan Tahsinleri..
O nedenle doğru söylüyor.
Onlar mandacıdır, biz Ulus Devletçiyiz… Onların ordusu Kuva-i İnzibatiye'dir.
Bizim Ordumuz Kuva-i Milliye'dir.
Bizimki bağımsızlığımız için işgal orduları ile savaştı, onların ki İngilizler adına Türk Orduları ile savaştı.
Bir de Cumhur'un başı var…
Gül Kraliçesinin yanındaki teşekkür konuşmasında; "birbirine geçmiş tarihimiz boyunca, şimdi ve geçmişte, ordularımız ortak düşmana karşı yan yana savaştı" dedi(!)..
Türkler İngiltere ile ortak düşmana karşı hiçbir zaman savaşmadı, tam tersi hep İngilizlere karşı savaştı.
İngilizlerin ilaçlı havuzlarda kör ettiği askerlerimiz kimin ortak düşmanıydı acaba?
Çanakkale'de İngiliz kurşunları ile şehit olan Mehmetçikler kimin ortak düşmanıdır?
İngiliz casusu Lawrence'ın Arap çöllerinde Araplar'a kestirdiği Osmanlı askerleri kimin ortak düşmanıdır anlayamadım(!)..
Oysa en gariban köylümüze İngilizleri sorsanız; "her oyunun içinden bir İngiliz oyunu çıkar" der.
İngilizlerin istihbarat orduları ile birlikte savaşanlar var tabii… Seyit Rıza, Şeyh Sait vb.leri birlikte savaştılar ama Türk Ordusuna karşı savaştılar… Tabii bir de İngilizci Damat Ferit'in ordusu Kuva-i İnzibatiye İngilizler ile beraber ortak bir düşmana karşı savaştı.
O ordu Kuva-i Milliye idi(!)..
Bir de Hürriyet ve İtilaf Partisi'ne kurdurduğu özel mahkemeler vasıtası ile Türk aydınlarını tutuklatıp Malta'ya sürmüşlerdi.
Ne diyelim, Diz Bağı Nişanı (Ulu Haç için Mücâdele verenler"e takılan nişan) insanı böyle konuşturabiliyor demek ki(!)..
Bu günlere nasıl geldiğimize gelince;
Gizli Hilafetçi taife Cumhuriyet ve Atatürk'ü, silah arkadaşlarını asla kabul etmedi.
Anzavur varisleri, Kuva-i İnzibatiye artıkları, 88 yıldır Kuva-i İnzibatiye'ye asker yetiştiriyor.
Yedi düvelin işgal ve tecavüzlerini kutsayan fetvalar veren sözde şeyh, hacı-hoca takımının dölleri, 88 yıldır kin yiyip nefret kusuyor.
İhanetlerini sakladılar.
Din adamı oldukları için yargılanıp, idam edildikleri yalanını hep söylediler.
Ekilen o zehirli tohumlar günümüzün Kuva-i İnzibatiye'sine yeni Anzavurlar yetiştirdi.
Ve onlar her yerde… Siyasetin, Polisin, askerin, istihbaratın, bürokrasinin, eğitimin içindeki güveler olarak kemirmeye devam ediyor.
Ankara'ya, yani TBMM'sine karşı Damat Ferit tarafından kurulan Kuva-i İnzibatiye nasıl Kuva-i Milliye ordusu ile savaştı ise, günümüzde kaldığı yerden aynı savaşı sürdürmeye devam ediyor.
Bir farkla:
Günümüz Kuva-i İnzibatiye'sinin patronu ABD'dir…
ABD ve içindeki küresel bankerler günümüz Anzavurlarını kullanıyor.
Hasdal-Silivri hattında esir tutulanlar; Silivri-Hasdal sopasıyla gazetelerinde, işyerlerinde, üniversitelerinde esir edilenler…
Küresel Bankerler BOP, GOP kapsamında yapıyor operasyonlarını.
Irak'tan önce Türkiye'ye girdi ABD.
Irak, Libya'da bombalar vasıtası ile yaptıklarını, Türkiye'de kansız bir biçimde Anzavurları kullanarak yapıyor.
Kaddafi'yi linç ettiren el ile Hasdal-Silivri hattını oluşturan el aynı eldir!..
Bunu anlamayan ya ahmaktır, ya da işbirlikçidir.
Kaşif Kozinoğlu küresel çetenin çıkarlarına taş koyduğu ve kullandıkları Anzavurları açıklayacağı için esir alındıktan sonra öldürüldü!!..
Kuva-i İnzabatiye iş başında.
88 yıl önce başaramadığını başarmak için çalışıyor.
88 yıl önce Türk'ü Anadolu'da boğmayı başaramayanlar, 2011'de Anzavurlara idam sehpaları kurduruyor.
Hürriyet ve İtilaf Partisi özel mahkemeler kuruyor.
Ve Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyler Yozgat Müftüsü Hulisi Efendi'nin yalancı şahitliğinde ipe yollanıyor.
Üç yalancı şahit: Ermeni, Rum ve bir Türk… Hulusi Efendi…
Yeni Hulusi Efendiler kalemleri ile yeni efendilerine hizmet etmeye devam ediyor.
Ve 88 yıl önce başaramayan bütün ihanet şebekeleri Türk'ü Anadolu'dan kazıma görevini iştahla, şehvetle sürdürüyor.
Tarih tekerrür ediyor.
Sonuçları ile de tekerrür edecektir!!.
Türk Halkı'nın kendini savunma hakkı çoktan doğmuştur!!..
Bu da böyle biline…
01.12.2011
-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Istemek yetmez, amacimiza ulasmak icin siddetle arzulamamiz gerekir. Ovidius . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder