5 Mart 2012 Pazartesi

Re: [Ozgur_Gundem] Re: [desifre] DİNLERE GÖRE KALKINMIŞLIK ORANLARI

Sayın Abudeyam,
Aldınız mı cevabınızı?
Adamımız ehl-i sünnet vel cemaat üyesi değil.
Ahmedi Cemaati üyesi, Kadıyani olarak da tanımlanıyor.
Bu cemaat adeta Bahailik gibi bütün dinleri ve mezhepleri bünyesinde toplama iddiası taşıyan bir tür füzyon cemaati.

Adamın din adına söylediği bütün sözler hep bu bakışla söylenmiş.
Adamımız sünni bir şeriatçı olmadığı gibi tamamen başka bir yerde,  belki de başarıya ulaşmasının sebebi budur?
Malum şu meşhur zihnin kelepçelenmesi mevuu..

İlk olarak 1973 yılında Zülfikar Ali Butto zamanında söz konusu topluluğun müslüman olarak nitelenmesi yasaklanmış.
Yani bir nevi müslüman afarozu yaşanmış.
İkinci olarak da, 1984 yılında General Ziya Ül Hak zamanında bir kez daha afaroz  edilmiştir.
Şimdi bana islamda afaroz müesesesi yoktur diye maval okumayın.
Şeriat nizamıyla yönetilen bir ülkede bal gibi afaroz olur, ve olmuş da...

Yoksa siz de mi Ahmediye Cemaati mensubusuzun.
O zaman kendinizi sünnet ehli olarak tanıtmaya bir son verin isterseniz.
Çünkü bu cemaat Pakistan'da sünnilerle büyük sorunlar yaşamış ve büyük oranda batı ülkelerine göç etmiş bir cemaat.

Hatta cemaat halen Halifet-ül Mesih V. olan Mirza Masroor Ahmad tarafından yönetilmektedir.
Şöyle bir bakınca, tıpkı Fitnebaz Cemaat gibi koktu.
Dinler arası kardeşlik, füzyon, biraz Mevlevilik sosu, kim olursan ol gel mistisizmi, herkesi sev, hiç kimseden nefret etme sloganı, batıda ikamet etme, cemaat bazında holdingler sahibi olma.
Benzerlikler pek çok.
Muhtemelen İslam aleminde bu tarz cemaatleri birbirine tanıştıran, anlaştıran bir de çatı örgüt olmalı.

Bana sorarsanız, dinlerin kardeşliği, insanların huzuru, mutluluğu, zihinlerin, beyinlerin özgürlüğü bunlar iyi şeyler.
Hatta bir bakıma hep bahsettiğim dinde reform ihtiyacına kısmen cevap da veren olgular.
Ancak, bir dinin, ya da mezhebin bende revaç bulabilmesi için kendi içinde tutarlı, yapısal bir sistematiğinin olması gerekir.
Misal, büyük imamlar bunu hadisleri kapsam içine alırken, tutarlı bir sistematik yaparak büyük oranda sağlamıştır.
Verilen hükümler hiçbir zaman keyfi olmamalı, mantıksal bir silsile içermelidir.

İşte bu noktada bu nev zuhur mezhepler sakatlanıyor.
Büyük oranda keyfi çıkarımlar, sistematik yapısı olmayan bir sürü fikrin tıkıldığı bir sepet gibi.
Pragmatik, yani duruma göre keyfi.
Misal ne Nurculuk dinin temel kitapları, ne Fitnebaz cematinin temel kitapları böyle yapısal bir tutarlılık taşımaz.
İzah edeyim derken dine din katma, ortaya eskisinden daha kötü bir beşinci karbon kopyasını çıkarma tuzağı.
İmamların güncel konulara göre belirlediği keyfi görüşler demeti.

Bir gün umarım birileri bunu başarır.

On 04.03.2012 23:20, Cok Okur(c) wrote:
 
Dindar bilim adami!!!!! nin verdigi ornek dikkat cekici......
 
"SERIATCI hakiki Muslumanlardandir" dedigi kisi ahmediye/kadiyani tarikatindandir.....
 
Bir kadiyaniyi bu sekilde tanimlamak ya cehalet (bir bilim adami! okumuyor/okudugunu anlamiyor!) isaretidir.... ya da?
 
Kendisi kadiyanidir ve burada reklama basliyor!!!!!
 
Aman ALLAHÍM ne gunlere kaldik??????????
 
Kadiyanilik ve israil iliskileri, muslumanlarin kadiyanilere bakisi uzerine internette pek cok yazi var. Bir tanesini alalim:
 
 
Religion

Salam was a devout Muslim and a member of the Ahmadiyya Muslim Community [97] who saw his religion as integral part of his scientific work. He once wrote:

"The Holy Quran enjoins us to reflect on the verities of Allah's created laws of nature; however, that our generation has been privileged to glimpse a part of His design is a bounty and a grace for which I render thanks with a humble heart." [29]

During his acceptance speech for the Nobel Prize in Physics, Salam quoted the following verses from the Quran:

Thou seest not, in the creation of the All-merciful any imperfection, Return thy gaze, seest thou any fissure. Then Return thy gaze, again and again. Thy gaze, Comes back to thee dazzled, aweary.

He then said:

This, in effect, is the faith of all physicists; the deeper we seek, the more is our wonder excited, the more is the dazzlement for our gaze.[98]

 
 
2012/3/2 Abudeyam <abu.deyam@gmail.com>
 
 
Sayin Poyraz,
 
Daha yeni yeni taniyorsunuz.
Devam edin.
 
 

Islam and Science
(April 1984; 
Dedicate to the memory of my father who taught me Islam)


Abdus Salam

Courtesy: C.H. Lai, editor, IDEALS AND REALITIES: SELECTED ESSAYS OF ABDUS SALAM, (Singapore: World Scientific; 2nd ed. 1987), pp. 179-213.
 


I. The Holy Quran and Science
2. Modern Science, A Greco-Islamic Legacy
3. The Decline of Sciences in Islam 
4. The Limitations of Science 
5. Faith and Science
6. The Present Picture of Sciences in the Islamic Countries  
7. Renaissance of Sciences in Islam 
8. Steps Needed for Building up Sciences in the Islamic Countries 
9. Concluding Remarks 
 

 
 
Abudeyam


 
2012/3/2 Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net>
Muhterem,
Gönderdiğiniz bağa baktım.
Sizi tekzip ediyor.
Bakın daha açılışta ne diyor;
İslam bilimi diye birşey var mıdır?
Dr. Salam cevaplıyor;
Yalnızca tek bir evrensel bilim vardır, onun problemleri ve yöntemleri uluslarasıdır,
ve İslami bilim olmadığı gibi, Hindu, Yahudi, bilimleri de yoktur.
Ben de öyle diyorum.
Adamım doğru bir noktada.

Dahası adamım duanın gücüne inanıyor, tevhid inancı var, Kur'an okumayı seviyor, namaz kılıyor o kadar.
İslam şeriatının hakim kılınması, cihatla dinin yayılması gibi fikirler beyan etmemiş.

On 29.02.2012 17:19, Abudeyam wrote:
 
 
 
Sayin Poyraz
 
Cocuk doktoru olabileceginizi zaten ongormustum-)))
Turkiyenin II Dunya Harbine girmeyisini Inonunun marifetine baglamaniz uzerine-)))
 
Aslinda Googgle amcaya iki tiklasaniz goreceginiz gercegi benden duyun.
 
Nobelist Abdusselam da SERIATCI hakiki Muslumanlardandir.
 
 
 
Abudeyam


 
2012/2/28 Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net>
Konuyla ilgisi olmayanlardan özür dilerim.
Sayın Abudeyam,
Ben tıp doktoruyum.
Atıyorum, felsefe doktoru olsam, ya da veteriner doktorası yapmış olsam ne fark eder.
Şimdi bu vakitten sonra sidik yarışına mı çıkacağız?
Bilim böyle birşey değil.
Hiyerarşi yoktur.

Tamam siz de matematik hocası, nükleer fizik alanında çalışmış bir bilim adamısınız.
Ama ne fayda?
Paso gerinme, paso büyüklenme.
Başka şey yok.
Daha şimdiye kadar sizden sünni şeriatçısı olduğunuzdan başka ciddi bir laf, bir fikir duymadım.
Madem o kadar ilim irfan sahibisiniz, konuşturun şu ilminizi, irfanınızı...
Biz de aydınlanalım.
Daralınca, hemen sen daha küçüksün, anlamazsın havaları.
Ama beni çok da etkilemez o havalar.

Einsteinin de benzeri lafları vardı.
Mesela ölçmelerde belirsizlik engeline toslayınca, ve devreye istatistik yöntemler girdiğinde, "Tanrı zar atıyor olamaz" gibi lafları vardır.
Ama ben Einsteinin hiç bir zaman bütün dünyanın ve Yahudilerin Hasidik öğretiye göre formatlanması gerektiğini, bu konuda çağrılar yaptığını duymadım, bilmem.
Siz ise ağzınızla tatlı tatlı, Sünni İslam Şeriatına inandığınızı ve yakında bir gün mutlaka Türkiye'nin ve müslüman aleminin bu şekilde bir araya geleceğini iddia ediyor ve bunu istiyorsunuz..

Nobelist Abdusselsm'ı kişi olarak tanımam, ancak onun da aynen Einstein gibi deist bir tanrıyı kastettiğini düşünüyorum.
Asla ve asla insanlarla oynayan , bundan keyif alan, adeda bir insanmış gibi, kin, nefret, sevinç gibi duyguları olan bir tanrıyı kastettiğini zannetmiyorum.
Hatta, etrafına şeriatçı cahilleri toplayıp onlar önderlik eden bir kişi olduğunu hiç ama hiç zannetmiyorum.
Bir şeriatçının bilim adamı olması, evet tam olarak bir oksimorondur.

Tabii siz bu adamlarla aynı atmosferi soluduğunuz için kendinize oradan bir mertebe beğeniyorsunuz.
Ama arada çok fark var.
Onu söyleyeyim.
Eğer Einstein ve onun dini olan Yahudilik penceresinden bakarsak,.

Bu Einstein
Bu da siziniz.
Adamım özetle Yahudi kültüründen beslenmiş, deist bir bilim adamı. Bu da Hassidik bir Yahudi.
Kısaca Yahudinin şeriatçı olanı diyelim.

Aslında herkesin az çok bir din anlayışı vardır.
Ama şeriatçı bir bilim adamı gerçekten az bulunur.
Siz bir yaşayan bir dinozorsunuz.
Tebrikler.


On 27.02.2012 15:21, Abudeyam wrote:
 
 
Sayin Poyraz
 
Doktormussunuz.
 
Yazdiklariniz, bilimde doktor olmadiginizin habrcisidir.
 
Bilmediginiz konulara girisinizi, elestirdiginiz tavirla karsilastirin.
 
Aynaya bakmis gibi olacaksiniz.
 
Nobelist Abdusselsm Bogazici Universitesindeki konferansinda, "Bilimde derinlesmemiz, imanimizi artiriyor" demisti.
 
Sonra ben de Trieste'de onun direktoru oldugu "Teorik Fizik Merkezinde" bir sure calisma imkani bulmustum.
 
Kafirlik, karanliktir.
 
 
Abudeyam
 
 
 
 

2012/2/27 Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net>
 

İşte şimdi Bosna-Hersek için üzüldüm.
Üniversiteler adı üstünde üniversal yani evrensel bilgiyi öğretmek için kurulmuştur.
Nasıl mı evrensel?
Burada da Amerika'da da muteber olan, şimdi de yüzyıl sonra da geçerli olan, kültür, cinsiyet vb. farklılıklarına göre değişmeyen, yanlışlansa bile yeni doğrulara zemin hazırlayan, standart medodolojisi olan bilgidir.

Elbette herkes kendi kendine dilediği ismi vermekte serbesttir.
Misal Katolik terimi de evrensel anlamı taşır.
Yani Katolikler evrensel olan Hristiyanlık mezhebiymiş.
Tabii ki kendilerine göre.
Buna bakarak siz de kendi bilginizin evrensel olduğunu söyleyebilirsiniz.
Ancak, büyü, sihir, muska, kahinlik, astroloji, fal, remil ne kadar evrenselse ve de bilimse,
siz ve sizin gibilerin savladığı ilahi bilimler de öyledir.

Sizin gibi hocalarla tanıştım ve çalıştım.
Sizler tıpkı lise öğretmenleri gibi öğrenilmiş bilgiyi güzelce öğretebilirsiniz.
Ancak, pozitif ve evrensel bilgiyi öğretirken, araya kanıtlanamaz mitolojileri, efsaneleri de sokuşturacağınızı tahmin ederim.
Birinci sıkıntı burada, astrolojiyle astronomiyi, kimyayla simyayı, matematikle ebcet hesabını hasılı evrensel bilgiyle büyüklere masalları harmanlamanız bir büyük sıkıntı kaynağıdır.

Akademisyenler aynı zamanda bilinenle bilinmeyenin tam da sınırında bulunurlar.
Ve sürekli olarak bilinmeyen alanı azaltmaya, bilinen alanı artırmaya çalışırlar.
Bu kolay iş değildir.
Tıpkı bataklıkta yürümeye benzer, sürekli olarak zeminin zağlam olduğunu kontrol etmelisiniz.
İşte sizin gibi mütedeyyin(!) bilim adamlarının tosladığı ikinci büyük engel de buradadır.
Hem özgürce model kuramazsınız, çünkü aklınıza kelepçe takmışsınızdır.
Her an kafir olmanın sınırında olamazsınız.
Hem de sürekli olarak hayallerle gerçekleri harmanladığınız için yanılıp batak zemine basabilirsiniz.
Bu sizin bilinmeyene yaptığınız yolculukta, gerçekle bağınızı yitirmenize, karmaşa ve kaos içine düşmenize sebep olabilir.

Evet sizin gibi insanların bile bilim adına yapabilecekleri bazı şeyler vardır.
Eğer öğrenciler sizin hangi noktada hayal alemine daldığınızı bilip uyanık olurlarsa, çok iyi öğretmenler olabilirsiniz.

Saygılar.


On 24.02.2012 16:51, Abudeyam wrote:

 
 
Sayin ERturk,
 
Size daha once de soylemistim.
 
KAfirler tahrif edilmis Hristiyanligi toplum disina sizin iddialarinizi kullanarak surgun etmeyi basardilar.
 
Ama Islam soz konusu oldugunda kafirlerin isi o kadar kolay degil.
 
Islam ulkelerinde muazzam bir bilimsel faaliyet var.
 
Bilim ugrasi hem cok zahmetli ve hem dunyalik getirisi az olan bir ugrastir.
Bu ise Turkiye'de ve Islam ulkelerinde inanclari geregi bir baska ebedi dunyaya inanan gencler daha kolaylikla bilim alanini secebilmektedirler.
 
Digerleri, apartman dairesi - araba - avrat ucgenine takiladursunlar.
 
 
Bilimde 50 yili geride biraktim.
 
Ogrencilerimle birlikte
 
Bosnia and Herzegovina Operations Research Society
 
nin kurulus basvurusunu BiH Adalet BAkanligina bu gun verdik.
 
Mart basinda ogrencilerimle birlikte
 
Southeast Europe Journal of Soft Computing
 
dergisini yayin hayatina sokuyoruz.
 
 
Biz Muslumanlar bilim alaninda diger medeniyetlerin bilim insanlarindan geri oldugumuzu asla kabul etmiyoruz.
 
Tembeller kendilerine baksin..
 
 
Abudeyam
 
 
 


 
2012/2/24 Pam <levbaba@yahoo.com>
 
Sayin Poyraz

Aslinda birbirimizden pek farkli seyler anlatmiyoruz.
Hayata mudahale eden dinlerin, her tur ilerlemeyi frenleyecegi
konusunda size katiliyorum. Dogalari geregi tutucudurlar ve
yenilikler hep buyuk bir suphe ve direnc ile karsilasir.

Bati'da hristiyanliga karsi cesurca bir savas verildi. Bunun
olmasi kacinilmazdi. Islam dunyasi biraz farkli. Islamiyetin
resmi bir evren gorusu olmamasina ragmen, hatta dusunmeyi
ve arastirmayi tesvik etmesine ragmen, ulema ve ilahiyatcilarin
islamiyeti kendi tekellerine alan tavirlari, baslangictaki 
tum gelismeleri tikadi ve musluman diyarlari  nakilci hocalarin
tahakkumune mahkum etti. Fatura hala odeniyor.

saygilar
levent


From: Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net>
To: Ozgur_Gundem GURUP <Ozgur_Gundem@yahoogroups.com>
Sent: Friday, February 24, 2012 2:15 PM
Subject: [Ozgur_Gundem] Re: [desifre] DİNLERE GÖRE KALKINMIŞLIK ORANLARI



Dinlerin toplumsal ilerleme üzerinde büyük oranda frenleyici etkisi vardır.
Bu üstelik istisnalar barındırmayan bir genellemedir.
Bir din toplumsal yaşama ne kadar çok nüfuz ediyorsa o derece frenleyicidir.
Bu güne kadar toplumsal ilerlemeyi tahrik eden bir din duymadım, bilmiyorum.

Avrupa ve batı ülkelerindeki ilerlemeler Hristiyanlık, hristiyan ideoloji sayesinde değil, tam tersine Hristiyanlığa rağmen olmuştur.
Ha keza Yahudi kökenli bilim adamları da çok inançlı müminler olduklarından ve aldıkları Yahudi teolojisi nedeniyle verimli olmamış, tam tersine ne kadar ilahiyattan uzaklaşmışlarsa o derece başarılı olmuşlardır.
İslam dünyasında da İslam aleminin ürettiği bilim adamları diye gösterilen kişiler hep kendi çağında dine aykırı fikirleri nedeniyle itilip kakılan, bu nedenle medrese medrese, diyar diyar diyar gezen, Arap, Türk, Farisi bilim adamlarıdır.

Gerek islam aleminde gerekse diğer dinlerin yetiştirdiği ilahiyatçıların insanlığın gelişmesi adına, pozitif bilim adına tek bir katkısı dahi yoktur, tam tersine köstekleri çoktur.
İslam aleminin en son yıkılan kalesi Osmanlı'da da hemen hemen 16. YY.dan itibaren büyük alim diye öne sürülenler hep ilahiyatçılardır, bilim adamı yok denecek kadar azdır.
İster kentlerin mikrotarihlerine, ister genel tarihe bakın, 16. YY.'dan itibaren hep fıkıh, hadis vb. ilimlerinin alimlerini(!) görürsünüz.

Özellikle sünni, şeriatçı, siyasi islam nerede ve ne zaman bir ülkeye sirayet ettiyse o ülke halkının burnu b.kdan çıkmamıştır.
İslamiyet yeni bir din değildir, bir sürü pratik ve deneyimi vardır.
Bütün bu tecrübelerin ışığında rahatça şunu diyebiliriz.
Siyasal iddiası olmayan dinler bile sıkıntılıdır, ama şu kesindir.
ŞERİATÇILIK BİR FİKİR KANSERİDİR.
Bulaştığı ülke ve halklar iflah olmamıştır.

Hemen bütün dinler pozitif bilimler önünde engeldir.
Dinler kanıtlanabilir değildir, kurucularının şehadetinden başka delilileri yoktur, statükocudur, değişime direnir, totaliterdir, yayılmacıdır, siyasete araçtır, gelişmenin ve bilimin önünde engeldir.
Tarihte, gerçek ilerleme ancak dinlere rağmen olmuştur, ve olacaktır.
Ne yazık ki, henüz uleması bilim adamlarından, kutsal kitapları bilimsel yayınlardan oluşan bir din icat edilmemiştir.
Ben böyle düşünüyor ve görüyorum.
Saygılar.


On 24.02.2012 12:47, Pam wrote:
 

Islam dunyasi ile diger dinlere mensup ulkelerdeki
ucurumu gosterecek daha pek cok ornek bulunabilir.
(Birakiniz tum Avrupa'yi, sadece Macaristan ve
Cekoslovakya'dan cikan bilimcilerin sayisi yuzlerle olculur.)

Fakat sanirim, bu yazida yanlis bir "nedensellik" iliskisi
kurulmus. Iki farkli sekilde itiraz etmek isterim.

1) Dinin, herhangi bir toplumun geri kalmasinda dogrudan
olumsuz bir etkisi yok. Hele hele, insani goklerdekiler,
yerdekiler ve ikisinin arasinda olanlar konusunda dusunmeye
davet eden Islam dini bu konuda suclanamaz. Eger bu sorunun
uzerine ciddiyetle gidilecekse, musluman devletlerin yoneticilerinin
tavri, "ulema" olarak bilinen resmi-formal islam temsilcilerinin
ezberciligi, iktisadi gelismeler vs bir suru tarihsel olgunun 
incelenmesi gerekir. (Hristiyanlik tarihi ise apayri bir konu, ordaki
dusunurler ve bilimciler Kilise sayesinde degil, Kiliseye "ragmen"
yol aldilar.) 

2) Avrupa'da dogan ve yetisen her dusunuru ve bilimciyi hristiyan
zannetmek,  yahudi olarak dogan her insani geleneksel yahudi 
inancina bagli gibi gormek buyuk bir hatadir. Asagida siralanan
isimlerin gercekte ne oranda yahudi inancina bagli olduklari
sorgulansa, sanirim ortaya cok sasirtici bir tablo cikar.
Mesela Einstein'in hic de oyle "dindar" bir yahudi olmadigini
biliyorum. Zaten cesitli yazilari ile, dinin geleneksel yorumuna
bagli olmadigini ortaya koymustur.

Yuzyilimiz, ABD'nin su meshur "Top 10" anlayisi ile sekillenen
bir "kategorize" etme cagi. Bu, belki yuzeysel dusunen ortalama
insanlara hitap edebilir; ama aslinda ne olcude gerceklige
baglidir ?

Musluman bilim adami sayisi: 237 
Yahudi bilim adami sayisi: 471

Yehuuu ! 1-0 galibiz.

Ozellikle boyle alayci bir sekilde yazdim. Cunku, ortaya
surulen "nedensellik" iliskisi gercekten sacma. 

Islam aleminin asirlar suren bir uykuya daldigi gercek.
Bu, cok uzucu bir durum, ama maalesef boyle. Fakat
sorunun gercek sebepleri birden cok unsurun birlesmesine
bagli.

saygilar
levent

***************************************************************
From: Haberci <kamuoyu@gmail.com>
To: ulusal_dayanisma@yahoogroups.com; listem2@yahoogroups.com; desifre@yahoogroups.com; Kirilma_Noktasi@yahoogroups.com; afyonkocatepehaber@yahoogroups.com
Sent: Friday, February 24, 2012 12:24 PM
Subject: [desifre] DİNLERE GÖRE KALKINMIŞLIK ORANLARI [1 Attachment]

[Attachment(s) from Haberci included below]

(yazi okunmuyorsa ekteki dosyada da var)
 
PAKİSTANLI BİR AYDININ ARAŞTIRMASI: 
DİNLERE GÖRE KALKINMIŞLIK ORANLARI 
 

Dünyada yalnızca 14 milyon Yahudi/Musevi var. (Kuzey ve Güney Amerika'da 7 milyon, Asya'da 5 milyon, Avrupa'da 2 milyon ve Afrika'da  100  bin Musevi yaşıyor.) 
Peki, kaç Müslüman var: 1,4 milyar Müslüman. (1 milyar Asya'da, 400 milyon Afrika'da, 44 milyon Avrupa’da, 6 milyon Amerika kıtasında.)
Yani dünyada 1 Musevi’ye karşın 100 Müslüman var...
 
İyi ama Yahudiler Müslümanlardan niçin 100 kat daha güçlü ve daha zengin ve daha eğitimli ve daha mucitler?
 
Tarafsız ve bilimsel yollarla tespit edilmiş nedenlerini öğrenmek istiyorsanız lütfen okumayı sürdürün...
 
Tüm  zamanların en etkin bilim adamı Albert Einstein bir Yahudiydi.
Psikanalizin babası Sigmund Freud bir Yahudiydi. 
Karl Marks Yahudiydi.

Tüm insanlığa zenginlik ve sağlık katmış Yahudilere bakalım: 
*Benjamin Rubin insanlığa aşı iğnesini armağan etti.
*Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını geliştirdi. 
*Gertrude Elion lösemiye karşı ilaç buldu. 
*Baruch Blumberg Hepatit-B aşısını geliştirdi.  
*Paul Ehrlich frengiye karşı tedaviyi buldu. 
*Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili buluşuyla Nobel ödülü kazandı. 
*Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi.

*Bernard Katz nöromasküler iletişim (kaslarla sinir sistemi arası iletişim) alanında Nobel ödülü kazandı. 
*Andrew Schally endokrinoloji (metabolik sistem rahatsızlıkları, diyabet, hipertiroid) tedavilerinde kullanılan yöntemi geliştirdi.
*Aaaron Beck Cognitive Terapi’yi (akli bozuklukları, depresyon ve fobi tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemini) geliştirdi. 
*Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi geliştirerek Nobel ödülü kazandı. 
*Stanley Cohen embriyoloji (embriyon ve gelişimi çalışmaları) dalında Nobel aldı. 
*Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yaptı. 

*Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik ışıklarını,
*Benno Strauss paslanmaz çeliği, 
*Isador Kisse sesli filmleri,
*Emile Berliner telefon mikrofonunu, 
*Charles Ginsburg ilk bantlı video kayıt makinesini geliştirdi. 
*Stanley Mezor ilk mikro-işlem çipini icat etti. 
*Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi.

Peki, ama; son 100 yıl içinde Yahudiler sadece bilimsel alanda 104 Nobel ödülü kazanırken, 1.4 milyar Müslüman neden yalnızca 3 Nobel kazandı. 

Yahudiler niçin bu kadar yaratıcı ve neden bu kadar güçlüler? 
 
Yahudi  inancına  bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu yatırımcılara/işadamlarına ve markalarına bakalım: 
* Ralph Lauren (Polo), 
* Levi Strauss (Levi's Jeans), 
* Howard Schultz (Starbuck's), 
* Sergei Brin  (Google),  
* Michael Dell (Dell Bilgisayarları), 
* Larry Ellison (Oracle), 
* Donna Karan (DKNY), 
* Irv Robbins (Baskins & Robbins),
* Bill Rosenberg (Dunkin Dougnuts),
* Richard Levin (Yale Üniversitesi'nin kurucu başkanı).

Yahudi inancına  bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu sanatçılara bakalım:
* Michael  Douglas, 
* Dustin Hoffman, 
* Harrison Ford, 
* Woody Allen,
* Tony Curtis, 
* Charles Bronson, 
* Sandra Bullock, 
* Billy Crystal, 
* Paul Newman, 
* Peter Sellers, 
* George Burns,
* Goldie Hawn, 
* Cary Grant, 
* William Shatner, 
* Jerry Lewis,
*Peter Falk...
Yönetmenler ve yapımcılar arasındaki Yahudiler:
* Steven Spielberg, 
* Mel Brooks, 
* Oliver Stone, 
* Aaaron Spelling (Beverly Hills 90210), 
* Neil Simon (The Odd Couple), 
* Andrew Vaina (Rambo 1 /2 / 3), 
* Michael Mann (Starzky and Hutch), 
* Milos Forman (One Flew Over The  Cuckoo's Nest, Amadeus), 
* Douglas Fairbanks (TheThief of Baghdat), 
* Ivan Reitman (Ghostbusters) , 
* Kohen Kardeşler,
* William Wyler. 
* William James Sidis, 

Sorun kendinize: 
250’lik IQ derecesiyle dünyaya gelmiş en parlak insan hangi dine mensuptur?
Sorun kendinize: 
Neden Yahudiler bu kadar güçlüdür? 

Cevabı şudur: Her çocuğa ve her gence kaliteli eğitim verirler...  
Bu eğitim türü sorgulayıcı (teslimiyetçi değil), araştırıcı (ezberci değil) ve yaratıcıdır (bilgi üretmek/bulmak içindir)
Soru: 
Neden Müslümanlar bu kadar güçsüzdür? 
Cevap: 
Yanlış eğitim verdikleri ve gelişime yararı olmayan birer eğitim sistemi uyguladıkları için (Büyük oranda Din Eksenli, Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci ve Dayatmacı eğitim...). 
  
Oysa Gezegenimizde yaklaşık 1.476.233.470  Müslüman yaşamaktadır.  
Yani, toplam dünya nüfusu içinde her 5 kişiden biri Müslümandır. 
Her bir Hindu'ya 2 Müslüman düşmektedir, 
her bir Budist'e karşılık 2 Müslüman vardır ve 
her bir Yahudi'ye karşılık 100 Müslüman bulunmaktadır. 

Müslümanlar bu kadar kalabalıklar ama neden güçsüzler?
Nedeni eğitim(sizlik)dir!!!

İslam Konferansı Örgütü'nün (OIC) 57 üyesi vardır ve ülkelerin tümünde sadece 500 adet üniversite bulunmaktadır. Yani üniversite başına 3 milyon Müslüman düşmektedir. Başka bir deyişle 3 milyon kişi için bir üniversite yapılmıştır (Bunların kalitesi de başka bir sorundur!).
Fakat sadece ABD'de 5 bin 758 adet üniversite vardır. 

Shanghai Jiao Tong Üniversitesi tarafından 2004 yılında hazırlanan “Dünya Üniversitelerinin Akademik Deger Listesi”ne Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiç birinden ilk 500’e giren tek bir üniversite yoktu. 
 
Neden?.. Yanıt: Kalitesiz ve ezberci eğitim...

OKUMA YAZMA ORANLARI DA ÇOK DÜŞÜK!

UNDP tarafından toplanan verilere göre Hıristiyan dünyasında okuma-yazma bilenlerin oranı % 89’dur. Bunların %98’i ise en az ilkokul mezundur ve 100 kişiden 40’ı üniversite mezunudur. 15 Hıristiyan çoğunluğa sahip ülkedeki okuma-yazma oran ise %100’dür, yani bu 15 ülkede okuma-yazması olmayan tek kişiye rastlamak olası değildir!. 

Müslüman ülkelerde durum bunun zıddıdır: 100 kişiden sadece 40’ı okuma-yazma bilir ve herkesin okuryazar olduğu bir tek Müslüman ülke bulunmamaktadır! Bunların %50’si ilkokul mezundur ve sadece %2’si üniversiteyi bitirmiştir.
 
BİLİM İNSANLARININ ORANLARI DA ÇOK DÜŞÜK!

ABD’de toplam bilim insanı sayısı 4.000, Japonya’da 5.000’dir. 57 Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bilim adamı sayısı ise sadece 230 kişidir. (Akademisyenlerin hepsi bilim insanı değildir. Bilim insanı demek, pozitif bilimlerle aktif olarak uğraşan kişi demektir.) Ve her 1 milyon Müslüman kişiye sadece 1 bilim insanı düşmektedir. 
 
Teknisyenler bakımından Müslüman çoğunluklu Arap ülkelerdeki durum daha da kötüdür: Her 1 milyon Müslüman Arap nüfus içinde 50 teknisyen bulunmaktadır. Hıristiyan dünyasında ise her bir milyon kişi içinde 1000 teknisyen bulunmaktadır. 

NEDEN?.. Yanıt: Kalitesiz-ezberci eğitim ve ARGE’ye (araştırma geliştirmeye) yeterli kaynak ayrılmaması... 
Çünkü Müslümanlar gayri safi milli gelirin yalnızca % 0,2’sini araştırma-geliştirme bütçesi olarak ayırıyor. 
Buna karşın Hıristiyan dünyası araştırma-geliştirmeye % 5 oranında, yani 25 kat daha fazla fon ayırmaktadır.
 
SONUÇ: İslam dünyası yeni bilgi üretebilecek kapasiteden yoksundur. 
Ayrıca dünyanın ürettiği bilgiyi kendi halklarına öğretmekte de başarısızdır. 
Bunun kanıtı ise ileri teknoloji ihracat rakamlarında saklıdır: 
Pakistan’ın ileri teknoloji ihracatının toplam ihracatın içindeki oran %1’dir. Suudi Arabistan, Kuveyt, Fas ve Cezayir’in ise % 0,3’tür.
Hristiyan Singapur'da bu oran % 58'dir.
 
Gelecek Bilgi temelli toplumların olacaktır 

Ilginçtir, Müslüman 57 ülkenin gayri safi milli hâsılalarının toplamı 2 trilyon doların altındadır. Buna karşın 310 milyonluk ABD tek başına 12 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üretmekte; Çin 8 trilyon dolar, 
Japonya 3,8 trilyon dolar ve Almanya 2,4 trilyon dolarlık üretim yapmaktadır. (Satın alma gücü eşitlenerek hesaplama yapılmıştır.) 

Mal ve hizmet üretimi 
İspanya’da 1 trilyon doların üzerindedir. Katolik Polonya 489 milyar dolarlık mal ve hizmet üretimi gerçekleşmektedir. Budist Tayland  545 milyar dolar değerinde mal ve hizmet üretimi yapmaktadır. 

İşin daha acıklı tarafı ise şudur: İslam Dünyasının gayri safi milli hâsılasının tüm dünya gayri safi milli hâsılası içindeki oranı hızla azalmaktadır. 

O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür? 
Cevap: Eğitim Yoksunluğu. Tam anlamıyla söylersek; kaliteli ve çağdaş eğitim yoksunluğu. 

Çok kesin biçimde söylersek; akılcı olmayan, ezberci, teslimiyetçi, din eksenli ve çağdışı eğitim...

Araştırmayı yapan: Dr. Faruk Saleem – İslamabat, Pakistan
           






Attachment(s) from Haberci
1 of 1 File(s)




--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Tebessum en kolay iyiliktir.  Nail Papatya   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder