Cumhuriyet 04.03.2012
Rusya Federasyonu'nun Ankara Büyükelçisi İvanovski Batı'nın uluslararası hukuku çiğnediğini söylüyor:
Yeni Soğuk Savaş'a doğru
Bir bakış açısına göre Suriye'deki gelişmeler büyük bir jeopolitik oyunun bir parçasıdır.
O zaman şunu soralım: Böyle bir oyuna Rusya ve Türkiye'nin ihtiyacı var mı?
üze kalkanı sistemi dört aşamada gerçekleştirildiği takdirde ilgili bütün taraflara bu durumda güvenliğimizi korumak için önlemler almak zorunda kalacağımızı söylüyoruz.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
Rusya Federasyonu'nun Ankara Büyükelçisi Vladimir İvanovskiy'le sözüm ona Arap Baharı ve Suriye'de neler olabileceğini konuşuyoruz.
İvanovskiy'nin sözlerinden Suriye'ye hiçbir şekilde dış askeri müdahaleye göz yummayacakları izlenimi ediniyorum.
Kürecik'e kurulan füze kalkanına sert tepki gösteren İvanovskiy, Batı kampının başlattığını söylediği yeni silahlanma yarışını Rusya'nın memnunlukla karşılamadığını ama kendi açılarından da her türlü önlemi alarak yeni silahlar geliştirmekte olduklarını vurguluyor.
Arap Baharı yaşanan ülkelerin hiçbirine demokratik rejim gelmediğine işaret eden İvanovskiy, bu bölgede askeri tehditler istemediklerinin, dış müdahalelere de izin vermeyeceklerinin altını çiziyor.
- Öyle görünüyor ki Türkiye Suriye'ye bir askeri müdahale yapması için baskı altında.
Türkiye'nin böyle bir müdahalesi sizce ne gibi sonuçlar doğurur?
V.İ.- Çok önemli bir konuya parmak bastınız.
Size mümkün olduğunca diplomatik bir cevap vereyim.
Suriye'yle ilgili bütün ülkelerin bir hedefi var.
Uluslararası camia Suriye'yi demokratik ve egemen bir ülke olarak görmek istiyor.
Kimilerinin bu hedefe ulaşmak için tercih ettikleri yol farklı olabilir.
Füze kalkanının hedefi İran
Rusya'nın tutumu ise şöyle: Suriye'de muhalefet ve hükümet bir araya gelsin ve sorunu diyalog yöntemiyle görüşsün.
Ama Türkiye artık diyalogun gerekmediğini düşünüyor.
Öte yandan Esad'ın arkasında pek çok destekçisi var.
Biz Amerikalılara Suriye muhalefetini kaç kişinin desteklediğini açıkça soruyoruz.
Ama onlar bu sorumuza net bir cevap veremiyorlar.
Yalnız ortada bir gerçek var ki Suriye'de son Anayasa referandumunda olumlu oy verenlerin oranı yüzde 60.
Bugün Suriye'nin geleceğiyle ilgili şöyle bir soru ortaya çıkıyor: Libya'da olduğu gibi iç savaş mı çıkacak?
Böyle bir durum Rusya için, Türkiye için gerekiyor mu?
Bunu istiyor muyuz?
Dünya çapında pek çok uzman Suriye'deki gelişmelerin İran'la bağlantılı olduğunu düşünüyor.
Bir başka bakış açısı da şu: Suriye'deki gelişmeler büyük bir jeopolitik oyunun bir parçasıdır.
O zaman şunu soralım: Böyle bir oyuna Rusya ve Türkiye'nin ihtiyacı var mı?
Ben her gün buradaki (Ankara) milletvekilleriyle, yetkililerle görüşüyor bu söylediklerimi anlatıyorum.
Onlar da bana katılıyorlar.
Moskova'da herkes bu bölgede istikrar oluşması ve artık gerginliklerin aşılması gerektiğine inanıyor.
Eğer gerginliklerin artmasını istiyorsak bunun sonuçlarına da katlanırız.
Şakayla karışık söylüyorum.
Arap Baharı sürerken şimdi Ankara'ya Rus baharı geldi.
(Ankara'yı teslim alan karı kastediyor ve gülüyor.)
Bölgede çok ciddi sorunlar ortaya çıktı.
Füze kalkanında ısrar misilleme getirir
Bir taraf dünyadaki bütün güvenlik gücünü elde edecekse öbür taraflar topyekûn güvensizlik içinde kalacaklardır.
Her zaman, herkes için eşit güvenlik gerekir.
- Malatya Kürecik'e füze kalkanı yerleştirildi.
Ancak bu füze kalkanının kime ve hangi tehdide karşı yerleştirildiği açıklığa kavuşmadı.
Başbakanınız Putin de füze kalkanının faal duruma gelmesi halinde Rusya'nın da buna karşılık kendi silah sistemini geliştireceğini söyledi.
Siz buna ne diyorsunuz?
V.İ.- Size her şeyi net olarak anlatacağım.
Bu füze kalkanının Kürecik'e yerleştirilmesinin Rusya'da çok büyük sevinç uyandırmadığını tahmin edersiniz.
Kendimi tutuyorum ve diplomatik bir dille konuşmaya çalışıyorum.
Akıllı insanlar olarak böyle çok büyük bir aletin dağ başına yerleştirilmesinin çok zor bir iş olduğunu biliyoruz.
Yani bu dağ başına yerleştirilen füze kalkanı uzaylılara karşı mı oraya kondu?
Biz gerçek amacın ne olduğunu anlıyoruz.
Amerikalı bir general geçenlerde Karadağ'ı (Montenegro) ziyaretinde füze kalkanının amacının ne olabileceği sorusuna, "Bu füze kalkanı bütün İran topraklarını kapsayacak güçtedir" cevabını verdi.
NATO Genel Sekreteri Rasmussen ise bu füze kalkanını Türkiye'nin kendisinin istediğini söylemişti.
Yalnız burada söylemek istediğim Amerikalıların her zaman lafı dolandırmadan açık konuştuklarıdır.
Ayrıca edinilen başka bir bilgi bu füze kalkanının 48 saat içinde başka yerlere de yönlendirilebildiğidir.
Böyle bir şey olacaksa o zaman kalkanın kapsama alanına Rusya'nın 2.
500 km içleri de girecektir.
Bizim stratejik füze sistemlerimizin bulunduğu bölgeleri de kapsayabilir.
Bir de ABD askeri gemileri sürekli Karadeniz'e giriyor.
Bu gemiler füze-radar sistemleriyle donatılmıştır.
Bunlar da füze kalkanıyla birlikte faaliyet halinde.
Bunun gerisindeki hedefin ne olduğunu biz anlıyoruz.
- Peki, hedef nedir?
V.İ.- Taraflardan birisi topyekûn vurulmazlık gücü elde etmeye çalışıyor.
Ama bugünkü ortamda bunu başarmak mümkün değildir.
- Yani bu taraf ABD mi?
ABD bunu yaparsa biz de karşılığını veririz mi diyorsunuz?
V.İ.- (Gülüyor) Bu füze sistemi bir tarafa böyle bir üstünlük sağlayabilir.
Hesaplara göre bu sisteme sahip olan taraf topyekûn vurulmazlık gücünü elde etmiş olacak.
Ama bunun gerçekleşmesi mümkün değil.
Hedefledikleri topraklarda nükleer bombalarını patlatırlarsa bütün dünya çok kötü bir biçimde etkilenecektir.
Bir taraf dünyadaki bütün güvenlik gücünü elde edecekse öbür taraflar topyekûn güvensizlik içinde kalacaklardır.
Her zaman herkes için eşit güvenlik gerekir.
Vladimir Putin'in sözlerine dönersek...
Füze kalkanı sistemi dört aşamada gerçekleştirildiği takdirde ilgili bütün taraflara bu durumda güvenliğimizi korumak için önlemler almak zorunda kalacağımızı söylüyoruz.
Öte yandan Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerde de benzer sistemler konuşlandırılırsa biz de önlemlerimizi ona göre alacağız.
Biz de kendi topraklarımıza kısa ve orta menzilli füze sistemlerini konuşlandıracağız.
Ayrıca da stratejik silahlarımızı geliştirmeye devam edeceğiz.
Bu yeni füzelerimizi vurmak da çok zordur.
Nükleer denizaltıları da geliştiriyoruz.
Önümüzdeki dönem iki nükleer denizaltının yapımı bitecek ve kuzeyde denize inecek.
- Peki, füze kalkanı ve radar-füzesavar sistemle donatılmış gemiler bir bütün sistem mi?
V.İ.- Evet.
Bunun merkezi Almanya'da Ramstein askeri üssünde.
Bütün veriler orada toplanacak.
Orası bilgi-veri merkezi olacak.
Ayrıca bu füzesavar-radar sistemiyle donatılmış altı gemileri de Akdeniz'de, İspanya'da bulunuyor.
Öte yandan biz, Rusya olarak bu yeni silahlanma yarışına katılmak istemiyoruz.
Gerginlikleri yeniden tırmandırmak isteyenlere şu soruyu da sormak lazım: Gerçekten böyle bir sisteme ihtiyaçları var mıydı?
Ama biz de boş durmayacak, bu yapılanlara karşı önlemlerimizi alacağız.
- Önümüzdeki dönem dünyada gerginliklerin iyice arttığına mı tanıklık edeceğiz yine?
V.İ.- Mayısta Chicago'da NATO zirvesi yapılacak.
Buna göre önümüzdeki dönemde dünyanın önünde iki seçenek var.
Bu, ya gerginlik ya da barış yolu olacak.
Önümüzde İran ve Suriye üzerinde yapılan hesaplar var.
Bütün bunlar durumun iyice kötüleşmeye yüz tuttuğunu gösteriyor.
Arap Baharı demokrasi getirmedi
- Sözüm ona Arap Baharı, Güney ve Doğu Akdeniz kıyılarındaki ülkelerde yaşandı.
Bu yaşananlar acaba Batı kampının Akdeniz'de tamamıyla egemen olmaya çalışıp Rusya'nın Akdeniz'de önünü kesme hedefi midir?
V.İ.- Bu sözünü ettiğiniz ülkelerde sonuçta gerçekten demokrasi gelseydi bizler bu hareketleri desteklerdik.
Ama kabul etmeliyiz ki bu ülkelerde yerleşen yeni rejimler demokratik olmadı.
Bugün bu ülkelerde devam etmekte olan senaryolar bizim hiç hoşumuza gitmiyor.
Dünyada hiçbir ülkenin bir başka ülke ya da ülkelerin rejimleri hakkında, "Bu rejim iyi, bu rejim kötü" deme hakkı olmamalıdır.
Bizler böyle yaklaşımları kabul edersek o zaman uluslararası hukuk diye bir kavram da ortadan kalkar.
Çünkü o ülke ya da ülkelerin egemenliğine saygı ilkesi yok edilecektir.
Biz taraf tutmuyoruz.
Ama sadece bir tarafın dünyayla ilgili tüm kararları alma hakkına sahip olduğunu da kabul edemeyiz.
- Yani bu dediklerinizden ABD'nin bugün kendini bütün dünyanın hakemi olarak gördüğünü mü kast ediyorsunuz?
V.İ.- Sadece ABD değil Avrupa ülkeleri de bu süreçleri destekledi.
Ortadoğu'da gelişmeler çok kaygı verici
- Yani bu işin içinde NATO da mı var?
V.İ.- Bakın, Suriye'de beş bin kişi öldürüldüğü zaman ortalık ayağa kalktı.
Evet, beş bin kişinin öldürülmesi çok kötü bir olay.
Kabul edilemez.
Ama Irak'ta 2003'ten sonra toplam 120 bin kişi öldürüldü.
Bunu kimse neden hatırlamıyor, dile getirmiyor?
Bir başka ilginç husus daha var ki Türk basınına bu yansımadı.
Irak'ta ve Mısır'da yaşayan toplam 700 bin Hıristiyan ülkelerini terk etmek zorunda kaldı.
Irak'tan kaçan 100 bin Hıristiyan bugün Suriye'de.
Şimdi Suriye'nin başına gelebilecek olaylar yüzünden acaba onlar başka nereye kaçabilir?
Suriyeli Çerkezler de sığınmak için resmen Rusya'ya başvurdu.
Kuzey Kafkasya'ya dönmek istiyorlar.
Suriye'de önemli bir Ermeni toplumu da yaşıyor.
Onlar da ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.
Suriye, Alevisi, Sünnisi, Şiisi, Hıristiyanı olmak üzere çok çeşitli toplulukları barındırıyor.
Biz bir araya gelip konuşalım diyoruz.
Bütün bu yaşananların gerisinde İran var.
Gelişmeler çok olumsuz olursa bu bölge çok ciddi tehdit altında kalacaktır.
Gelişmeleri endişeyle izliyoruz.
Bakın, bu bölgede bir savaş patlak verirse turizm ne olur?
Türkiye'ye bildiğim kadarıyla geçen yıl toplam 30 milyon turist geldi.
Böyle bir savaş durumunda turizm sektörüne ne olur?
Bu hiç düşünülüyor mu?
PORTRE
VLADİMİR İVANOVSKİY
1948 doğumlu.
Yükseköğrenimini Moskova Uluslararası İlişkiler Devlet Enstitüsü'nde yaptı.
1977'de diplomasi kariyerine başladı.
Sovyetler Birliği döneminde Dışişleri Bakanlığı'nın çeşitli kademelerinde çalıştı.
Daha sonra Sovyetler Birliği dağılıp Rusya Federasyonu kurulunca 1997-98 arası Rusya'nın İstanbul Başkonsolosu oldu.
2000-2002 arası Makedonya, 2002-2004 arası Yugoslavya büyükelçisi olarak görev yaptı.
2004-2007 arası geniş yetkiyle donatılmış büyükelçi olarak görevlendirildi.
Mart 2007'de Ankara'ya büyükelçi olarak atandı.
-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Sofranızdaki çatallar doğduğunuzdan beri biri kebaba biri lokuma çift çift götürüyordu, sırtımıza giren hançerler de aynı alışkanlıktan olsa gerek çift çatallı. Nihat GENÇ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder