7 Haziran 2016 Salı

Ölen Bir Beyni Geri Getirmek İster Miydiniz?

Mübarek(?) Ramazan ayının ikinci gününde ağıza kazayla alınan bir yudum suyun küçük dilde birkaç salınım yaptıktan sonra tükürülmesinin orucu bozup bozmayacağını merak eden yurdum mü'minlerine bakarak kafirlerin merak ettiği konulardan haber vermek istedim.

Saygılar.

Oraj POYRAZ  L2fSIJNoA0xfSNxA  


Ölen Bir Beyni Geri Getirmek İster Miydiniz?

03 Jun, 23:31

Ölmüş olan bir beyni yeniden canlandırmanın mümkün olup olmadığını öğrenmek için gerçekleştirilecek deneye izin çıktı. Reanima Advanced Biosciences'ın amacı, kök hücreler, peptitler ve sinir hücrelerinin uyarılması ile ölmüş olan beyni diriltmek. Proje, hayalperest bilim insanları tarafından yoğun ilgi görüyor. Peki, gerçekten yapmalı mıyız?

Öncelikle, beyin eğer geri çevrilebilir bir durumdaysa klinik olarak bu beyine "ölü" diyemeyiz. Yani bahsedilecek olan beyin ölümü, kullanılacak teknolojiye bağlı. Ölümün en büyük iki belirtisi, nefesin kesilmesi ve kalbin durmasıdır. Nefes kesilmesine karşı bir çare bulunmakta. Bazı hastalar düşük vücut sıcaklığa maruz kalabiliyor veya oksijen eksikliği ile mücadele etmek zorunda kalabiliyor. Bu durumlarda, hastanelerde bulunan aletler eşliğinde bu kişiler tekrar solumaya başlayabiliyorlar. Peki kalp? Ölü bir kalbe sahipseniz dahi, ameliyat masası sizi bekliyor olacak.

Sakın yanlış anlamayın, ölen birisini diriltilemeyeceğini asla iddia etmiyoruz. Sadece günümüz teknolojisi buna imkan vermeyebilir ancak gelecekte, elbette bazı adımlar doğru atılacaktır. Eğer Renima'nın projesi de başarılı olursa, "ölüm" olarak tanımladığımız duruma sahip hastaları tekrar hayata geri getirmek (ya da ölmelerini engellemek) mümkün olabilir. Bir diğer açı ise, bu projenin geleceğe şekil verme potansiyeline sahip olması.

Bu arada, bu kimin beyni?

Olayın bir de "etik" boyutu var. Eğer başarılı olunursa, ölümü engellemeye kim karar verecek? Kişisel kimlik, bir tür devamlılıktır. Birisi ölümden kurtulduğunda onun fiziksel olarak devamlılığından bahsederiz genelde. Ancak ortada bir de psikolojik devamlılık var. Felsefi açıdan düşündüğümüzde, metafiziği işin içine kattığımızda ve oluşabilecek beyin hasarlarını da göz önüne aldığımızda, ortaya çıkacak kişinin "yeni" bir kişi olup olmadığı tartışma konusu.

Eğer beyinde hasar oluşmamışsa, ve kişi tamamen aynı psikolojik devamlılıkla tekrar hayatına başlarsa tüm bu sorular anlamsız kalacak çünkü bu müdahalenin yararlı olduğu ortada. Peki bu mümkün mü?

Biyolojik olarak, imkansız değil ama, zor. Hafıza, kişilik ve beyin fonksiyonları kaybedilebilir, yeni üretilen doku ile değişebilir. Böyle olunca da ölüme olan bakışımız da tamamen değişmek zorunda. Yeni kişi eğer psikolojik devamlılığını sağlamıyorsa, o artık önceki hayatındaki kişi değildir, fiziksel olarak yaşıyor olsa da.

Böyle bir durumla karşılaşılsa da bu tarz bir tedavi mantıklı mı? Eğer hayatı sadece üreme amaçlı düşünmezsek, bu herkes için "sağlığını geri kazanmak" anlamına gelmeyecek. Eğer gerçekten fiziksel olarak birilerini yaşatmak istiyorsak, organ nakli de güzel bir seçenek.

Yeni Bir Umut

Deney, denemeye değer mi? Yine, hangi açıdan baktığımıza göre değişir. Belki de hiçbir zaman ölen geri gelmeyecek ama bilimsel açıdan baktığımızda, sinir hücrelerinin yeniden nasıl oluşturulabileceğini öğrenmek, yeni araştırmalara kapı açacak.

Çeviren: Meriç Öztürk (Evrim Ağacı)

Kaynak: The Conversation

http://www.evrimagaci.org/fotograf/85/8281
a45UyF587661-160607111437 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/06/07  13:00 1  39  1923atamizindeyiz@googlegroups.com


 


Liberalizm ve demokrasi birbirleri ile uyusabilmelerine ragmen, ayni sey demek degildirler.
Liberalizm devlet gucunun kapsami, demokrasi ise bu gucun kimin elinde oldugu ile ilgilenir.
Aralarindaki fark, her iki kavramin karsit anlamini ele alinca daha iyi anlasilir; liberalizmin ziddi totaliterizm; demokrasinin ziddi otoriterizmdir.
Neticede en azindan ilke olarak demokratik bir devletin totaliter, otoriter bir devletin ise liberal olmasi mumkundur

Friedrich A.Von Hayek

Kan aldirmak, yapanin da yaptiranin da orucunu bozar.

Tirmizi Oruc 60; Ebu Davud Oruc 28; Buhari Oruc 32
***
Peygamber imiz oruclu iken kan aldirmislardir.

Ebu Davud Oruc 29-30; Tirmizi Oruc 59; Buhari Tip 11

Osmanli da Memur Memurlar yine parasizliktan yakiniyor. Osmanli da oyle her ay maas almak yok. Bir yilda memurlar 6 ay maas alir ya da almaz. Aldiklari maasi da kosa kosa sarraflara goturup kirdirirlarmis. Sarraflar yuz lira maasi 10 - 15 liraya kirar, memurun adeta kanini emerlermis. Memura maas vermemek sadece parasizliktan mi? Hayir... Padisah Abdulhamit esas nedeni anlatiyor: Memurlar mutekaitler (emekliler) terfih edilirlerse, karinlari doyarsa artik kendilerini dusunmezler siyasetle ugrasmaya baslarlar. Siyasetle ugrasmak da sarayla ugrasmak, benim saltanatimla ugrasmaktir. Acliktan olmuyorlar ya, varsinlar biraz zaruret ceksinler. Ben rahat nefes almaliyim (Eski Istanbul Hatiralari - Sadri Sema- S.18) Melih A$ik: Daha tehlikeli!


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder