24 Haziran 2016 Cuma

İBRAHİM Ö. KABOĞLU: Din ve anayasa, neyin araçları?

 


İBRAHİM Ö. KABOĞLU: Din ve anayasa, neyin araçları?

23.06.2016 08:21 ikaboglu@marmara.edu.tr

İlahi kitap ve anayasa arasındaki fark ne?

İlahi kitaplar, 'mutlak hakikat' iddiasıyla yazılır. Zebur, Tevrat, İncil ve Kuran, tek tanrılı din kitapları.

Anayasalar ise, iktidarı sınırlandırmak ve kişi özgürlüklerini güvence altına almak için yazılır.

Din kitapları, bireyi emir ve yasaklarla kuşatır, ilahi adalet hedefinde. İnancın başladığı yerde düşünce bitmekte ve başkalarını bu inanç halkası içine dahil etme mücadelesi başlamakta.

Birey özgürlüğünü temel alan anayasa, kişiyi hem iktidara karşı korur, hem de başkalarına karşı. İktidarı da bu amaçla sınırlar.

Her ikisi arasında din özgürlüğü açısından fark ne?

Vicdan, inanç ve din özgürlüğünü güvence altına alan anayasa, dinlerin iddia ettiği mutlak hakikat karşısında insanları serbest bırakır: dileğine inanma veya hiçbirine inanmama, inanç ve din değiştirme ya da din dışında kalma.

Dinler ise, 'vicdan, inanç ve din özgürlüğü' yerine, kendi hakikatlerini benimsetme mücadelesi üzerine inşa edilir. Din savaşları, bunun en belirgin göstergesi: İnsanoğlunun tarihi, sosyal sınıflar kadar dinler savaşıdır.

Anayasalar, semavi din simgesi olan dördüncü kitabın üzerinden bin yılı aşkın bir süre geçtikten sonra yazılmaya başladı.

Gerçi anayasalar, savaşların önüne geçemedi; ama, iç barışın sağlanmasında kayda değer katkılar sundu. Ama şu kesin: Özgürlükleri güvencelemek için yazılan –dünyevi metin olarak- anayasalar, ilahi kitapların da güvencesi. Bu bakımdan, toplumsal barış belgesi olarak anayasalarca güvence altına alınması ölçüsünde ilahi kitaplar da, barış aracı olabilir.

Savaş aracına dönüştürme teknikleri

Buna karşılık, eğer anayasa iktidar aracına dönüştürülürse, toplumsal barış yerine 'savaş aracı' haline gelmeye başlar. Dinin siyasete alet edilmesi durumunda ise ilahi söylem ve eylemler, 'savaş aracı' olarak kullanılır. Böyle olunca, ilahiyatçılar tarafından 'barış ayı' olarak nitelenense de, ramazan ayı, yönetenlerce bir 'savaş aracı' haline getirilir.

Anayasa, 'toplum mühendisliği' hizmetinde araçsallaştırılarak, bugünkü ve gelecek kuşakların birlikte yaşam metni olmaktan çıkarılarak, kişisel iktidarı pekiştirme hizmetine konulunca, 'savaş aygıtı'na dönüştürülür.

Benzer biçimde, yabancı anayasaları taklit de, genellikle 'kişisel iktidar' aracı olarak gündeme geldiğinden, toplumsal barış yerine çatışmaları derinleştiren bir mekanizma yaratır.

'Organize iftar yemekleri', seçim meydanlarından daha politik ve toplumu ayrıştırıcı konuşmaları sahneleme vesilesi. Üstelik, TV. kanallarının çoğu yayınlarını keserek, konuşmaları başından sonuna canlı aktarıyor topluma: Allah adıyla ve dualarla başlayan konuşmalar, toplumsal savaşı körükleyen sözlere uzanabiliyor.

Tarih/kültür ve doğa

Üç yıl önce, "Oraya topçu kışlası inşa edilecek ve içinde alışveriş merkezi (AVM) açılacak" diyen kişi, şimdi, "Kışla yeniden inşa edilecek ve müze haline getirilecek" diyor. "Atatürk Kültür Merkezi (AKM) yıkılacak, yerine yenisi yapılacak"; ayrıca, "su makseminde cami inşa edilecek", diyor.

Çelişkilere dikkat: eğer tek amaç tarihi eseri canlandırmak ise, neden kışla olarak kullanılmıyor? AKM, hiç mi tarihi özelliğe sahip değil? 'Su maksemi' yerine neden cami? Maksem, tarihi bir yapıt değil mi?

Büyük çelişki ise şu soruda saklı: ülkenin doğal, kültürel ve tarihsel mirası, para ve iktidar uğruna acımasızca yok edilirken, hiçbir izi kalmamış olan eseri canlandırma girişimi meşru olabilir mi?

AKM'yi yıkma iradesi, Atatürk alerjisi ötesinde, Gezi Direnişi'nde ön cephesinin toplumsal çoğulculuk simgesi haline getirilmiş olmasının payı yok mu?

Böylece, 1 Mayıs (emekçi) belleğinin silinmesinin ardından sıra, yakın tarih ve demokrasi belleğine geldi.

AVM'nin yanısıra bir de cami kondurulunca, 'ticaret ve din', tam da 'siyaset hizmeti'nde yabancılaştırıcı semboller şeklinde somutlaşacak; 'tarih, kültür ve doğa' belleği sıfırlanacak.

Toplumsal muhalefet tepkisi ise, Tiananmen Meydanı (Pekin 1989) benzeri bastırılarak hukuken askıya alınmış olan demokrasi, fiilen de ilga edilmiş olacak.

Diktatörler, içerideki baskıcı rejime destek bulmak için dışa saldırır; S. Hüseyin'in İran ve Kuveyt'e saldırması gibi. Ya da tam tersine, dışa dönük çatışmacı politikaları iflas edince, içeride muhaliflere saldırır; yani halkına. Amaç ortak: iktidarı sürekli kılmak…

ACİL: Sevgili Şebnem K. Fincancı, E. Önderoğlu ve A. Nesin derhal serbest bırakılmalı…

 
a45UyF587661-160624154318 Oraj Poyraz At Neomailbox.net cimcime@neomailbox.ch
2016/06/24  23:00 1  39  1923atamizindeyiz@googlegroups.com


 



--

Acik kalpli, mert dusman, icinden pazarlikli dosttan iyidir.

Hz.Ali

Eger erkegin tepesinden tirnagina kadar cerahat aksa, kadin da bunlari agzi ile temizlese, yine de erkegin hakkini odemis olmaz.

Ibn-i Hacer el Heytemi 2/121

Sivrisinekler Neden Linc Ediliyor

24 Temmuz 2013

Yillardir oynanan oyun bir kez daha sahnede. Yazin gelmesiyle birlikte tabiatin en narin canlilarindan olan sivrisineklere karsi bir linc kampanyasi yurutuluyor. Sivrisinekler asagilaniyor, sivrisinekler horlaniyor, sivrisinekler her turlu terlige maruz kaliyor. Ayiptir.

Ne zararini gordunuz bu hayvancagizlarin cok merak ediyorum. Suclari kan emmek mi? Peki sivrisinekler zevkine mi kan emiyor? Ilerde bildigim cok guzel bir insan var, birer gram kan emer miyiz? mi diyorlar birbirlerine? Yasamak icin besleniyorlar yahu, olay bu!

ASLINDA EN SADIK HAYVANLARDIR

Senin o mamalarla besledigin himbil kopegin tenis topunu getirince havalara ucuyorsun, kaybolup seni buldugunda sadakatini yere goge sigdiramiyorsun. Ote yandan sivrisinek dedigimiz hayvan defalarca kovmana ragmen gene gelmiyor mu suratina suratina. Sen uyurken bile basinda beklemiyor mu? Tamam arada ufak isiriklar aliyor belki ama sana zarari yok ki. 70 kiloluk bir insanin vucudunda bes litre kan var, iki gram eksildi diye mi bu tantana? Bu nasil bir cimriliktir, gozun doysun.

Ama kopekler sadikmis! Dunyada kopek mamalarina her yil milyarlarca dolar harcaniyor. O kadar parayi herhangi bir hayvana, mesela yilanlara harcasan yilan en sadik hayvan olur. Sok de sokayim diye pesinde gezer.

Beni en cok yaralayan da sivrisineklerin olurken bile binbir turlu hakarete maruz kalmasi. Ne yazik ki cogu sivrisinek kafasina terligi ya da saplagi yemeden hemen once Allahin cezasi! , Hay ben senin... , .....mun sinegi seni! gibi kufurler yiyerek can veriyor. Hos bir olum olmasa gerek. Oldureceksen oldur ama bari hakaret etme.

Oyle bir nefret var ki maalesef belki de ilk defa kan emmeye cikan bir yavru sivrisinege bile tarih boyunca yasayan butun sivrisineklerin gunahi yukleniyor. Babadan ogula nesil sanki bunlar. Sorsan dun kimi emdigini hatirlamaz, nasil bir vicdandir bu.

HAYVAN HAKLARINDA AYRIMCILIK VAR

Halbuki sivrilerle ayni ortamda mutlu olmak mumkun. Tek yapmaniz gereken uyumadan once odadaki sivrisineklerinizin karnini bir guzel doyurmak. Yani kolunuzu bacaginizi acip sizi emmelerine izin vermek. Karni doyan bir sivrisinek sizi asla rahatsiz etmez, tavanda lambanin yanina veya perdenin arkasina gecip ertesi gun emecegi kanin hayalini kurmaya baslar. Bunu onlara cok gormeyin.

Buradan hayvan haklari savunucularina ve Hayvan Partisi ne de seslenmek istiyorum. Ismini vermeyecegim birtakim hayvanlar soz konusu oldugunda mangalda kul birakmayan sizler mevzu sivrisinekler ve bilumum haserat oldugunda derin bir sessizlige gomuluyor, adeta gozlerinizi yumuyorsunuz. Bu cifte standart degil de nedir? Sivrilerin arkasi yok diye mi boyle yapiyorsunuz? Lobi mi yapmalari gerekiyor?

Ismini vermeyecegim demistim ama dayanamiyorum ve acikliyorum: Bahsettigim hayvanlar kedi, kopek ve esekler. Bunlarin kilina zarar verseniz sizi topa tutarlar. Hayvan haklarinda olcu sanirim hacim. Hacminiz kucukse haklarinizdan faydalanamiyorsunuz. Iste dunyanin en aci gercegi de bu.

Ingilizce anadilimiz olmali

Gecen gun bir is toplantisinin tam ortasina dustum. Toplantidaki herkes Turk tu ama konusmalar arasinda Check et, order edelim, fee bedel, toplantiyi set ettik, forget it, god damn it, oh come on gibi ifadeler duydum ve kendi kendime WTF is going on here! dedim. Tek kelime Ingilizce bilmememe ragmen ben bile ortamin etkisiyle Ingilizce konusmustum. Cok karizmatik buldum bir anda kendimi, kendime saygim artti. Boylece tamamen yurt icinde faaliyet gosteren firmalarin bile ise alirken neden ileri duzeyde Ingilizce istedigini de anlamis oldum.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder