24 Haziran 2016 Cuma

Ahmet Kılıçaslan Aytar : BİR KIYAMET TABLOSU

 


Ahmet Kılıçaslan Aytar : BİR KIYAMET TABLOSU

Uluslararası dengeler ABD, Rusya ve Çin'in gerek ekonomik, gerekse siyasi alanda hem bölgelerinde hem de küresel bazda artan güçleri beraberinde yeni askeri ve ekonomik birliktelikler ortaya çıkarıyor.

*

Sovyetler Birliğini çevrelemek üzere bir askeri ittifak organizasyonu olarak kurulan Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO),

ABD'nin askeri stratejisini makul savunma sistemi, güne özgün nitelikleri, esnekliği ve etkili partnerliğe uygun olarak kabul etmesi ve Stratejik Konsepti'ni bu düzlemde belirlemesiyle,

ABD'nin küresel askeri organı haline gelmeye çabalıyor...

*

Rusya yaşam standartlarının oluşturulmasında ekonomisi ve geleceğini, lider ve bütün Avrasya'nın çekim merkezi olma yeteneğine bağlamıştır.

NATO'nun Füze Savunma sistemleriyle sınırları dibine yaklaşmasını ulusal güvenliğine tehdit kabul ediyor.

Rusya, ABD'nin tek kutuplu dünya düzenine karşı çıkmada uzak çevreyi kapsar yeni askeri doktrinini işletiyor.

Atlantik-Avrupa gerilim yükseliyor.

*

NATO kapsamında olmayan Çin'in küresel güç olmak hedefine karşı ABD, bu hedefe de odaklanmıştır.

Bu durum iki ülkenin üçüncü ülkelerle işbirlikleri geliştirmesine,askeri ağırlık ve etkinliklerini artırmasına neden oluyor.

Asya-Pasifik' te gerilim yükseliyor.

*

Yükseliyor ama gelişen teknolojik gelişimler nedeniyle askeri stratejiler de değişiyor.

Bugün askeri stratejide Akıllı Savunma Sistemi denilen ve manevra savaşlarına ağırlık verilen bir yöntem uygulanıyor.

Amaç; çatışma ile düşmanın gücünden sakınmak fakat düşmanın hızlı ve saldırgan biçimde zayıflıklarını ortaya çıkararak en fazla zarar verecek yerinden vurmak, fiziki ve moral olarak etkisizleştirmek ve yıkmaktır.

Tıpkı İsrail'in Filistin'de HAMAS'a uyguladığı gibi hedef düşmanın tüm güçlerini yok etmek değil, aksine etkili ve koordineli bir şekilde savaşmalarına engel olunmasıdır.

*

Ne ki, sistemin yüksek teknolojiye dayanması, alt sistemlerinin çokluğu ve karmaşıklığı, bakımı ve işletilmesinde rafine personel ihtiyacı çok pahalıya mâlolmasına neden oluyor.

Bu yüzden NATO'nun mali krizdeki üyelerinin savunma bütçelerinde kaynaklarını birleştirmesi, paylaşması, ulusal değil uluslararası çapta projelerde ortaklaşması gerekiyor...

*

NATO İttifakı üyeleri, toplamda 35 trilyon dolarlık bir GSYİH'ya sahiptir.

Ama üye ülkeler mali kriz, yetersiz rekabet, beraberinde tasarruf önlemleriyle ulusal savunma yatırımlarını azaltıyor.

Bu durum NATO'nun caydırma kapasitesini riske atacak düzeyde etkiliyor.

NATO savunması için yıllık olarak 700 milyar doları ABD'den olmak üzere sadece 1 trilyon dolar harcanıyor.

*

Halbuki, sadece Rusya'ya karşı oluşturulacak yıllık 2,7 milyar dolarlık ek maliyetlerle varılabilecek bir caydırıcılık gerekiyor.

Bu yüzden ABD, türlü felâket senaryolarıyla NATO üyesi ülkelerin bu düzeneğe katkısını teşvik ediyor.

Eh! Ek maliyetler dostunda düşmanın da maliyetlerini yükseltiyor, kapitalist ahlâkla birlikte insanlık çürüyor...

*

Her defasında ABD niyetini gizlemek için ilk saldırının Rusya'dan geleceği ilkesinden hareket ediyor.

İşte NATO, 06-17 Haziran 2016'da, Rusya ile bir askeri çatışma tehlikesini arttıracak şekilde,

Doğu Avrupa'da Polonya Silahlı Kuvvetleri'nin ev sahipliğinde stratejik, operatif ve taktik seviyede geniş çaplı bir askeri yığılmayı organize etmiştir.

*

Türkiye ile birlikte 24 ülkenin katıldığı operasyon, Rand Corporation'ın hazırladığı;

"Rusların saldırgan bir eylem olarak yorumladığı bir yanlış anlamanın ardından, Rus askerlerinin Baltık Devletleri'ne ve Polonya'ya girmesi;

NATO'nun bu duruma Doğu Avrupa'ya asker yığarak karşılık vermesi" senaryosuna dayandırılmıştır.

*

Operasyonda NATO'nun "savunmacı", Rusya'nın "saldırgan ülke" olarak resmedilmesi dikkat çekiyor.

NATO,işbu "Anakonda Operasyonunda" Rusya'nın karşısına onlarca ülkeyi dikiyor.

Rusya'nın nasıl kıskaca alınacağı, nasıl en fazla zarar verecek yerinden vurulacağını, nasıl fiziki ve moral olarak etkisizleştirilerek yıkılacağının pratiği yapılıyor...

*

Senaryoya göre Rusya, 36 ilâ 60 saat içerisinde üç Baltık ülkesi; Estonya,Letonya ve Litvanya'yı işgal etmiştir!

Halbuki, Rusya'nın 2004'te kendi onayıyla NATO'ya üye olan üç eski Sovyet Cumhuriyeti üzerinde hiçbir askeri ya da ekonomik çıkarı bulunmuyor.

*

Operasyonda NATO'nun kara kuvvetlerini tümü üç Baltık ülkesi tarafından sağlanan 7 piyade taburu, 2 motorize piyade taburu ve 2 mekanize tabur oluşturuyor.

Uzmanlar söz konusu 11 Baltık taburunun - üç tugaya karşılık geliyor- kötü silahlandırılmış durumda olduğunu, 4 taburdan oluşan bir Rus mekanize tugayına bile karşı koyamayacağını bildiriyor.

*

Saldırıdan 24 saat sonra, ABD'ye ait 2 hava indirme, 2 taarruz helikopter taburu ve 1 mekanize tugayın Baltık güçlerine eklenmesi öngörülmüştür.

Ayrıca 2 İngiliz hava indirme, Polonya'ya ait 2 tank taburu ve ABD'ye ait bir başka hava indirme tugayı harekete geçirilmiş,

Sonuçta NATO kara kuvvetleri toplamda dört ila beş tugaya dönüşmüştür.

*

Rusya ise 4 tank taburu, 5 mekanize piyade, 4 motorize piyade, 8 hava indirme ve 3 deniz piyadesi taburu, 3 ağır topçu, 2 ağır roket, 5 orta çaplı roket, 2 İskender güdümlü füze, 2 Tochka güdümlü füze, 6 adet taarruz helikopter taburlarını bölgede yoğunlaştırma yeteneğindedir.

Böylece Rusya 10 ilâ 11 kara taburuna dönüşüyor.

Buysa güç dengesinin Rusya lehine 2,7'ye karşı 1 şeklinde oluşması anlamına geliyor...

Sonuçta Rusya'ya karşı gerçek bir direnişin ortaya konulamayacağı anlaşılıyor.

*

Ama ABD dur-durak bilmiyor...

Senaryo NATO'nun Litvanya'daki ABD'ya ait bir adet F-15 C uçak filosunu,2 adet çok amaçlı İngiliz Eurofighter Typhoon uçak filosunu,

İsveç'te bulunan F-15 C ve F-15 E bombardıman avcı uçaklarından oluşan bir uçak filosunu ve 6 adet A-10 kara taarruz uçağını, ABD'nin 1 adet F-22 hayalet uçak filosunu ve Norveçin 1 adet F-16 filosunu,

Kuzey Denizindeki ABD uçak gemisinden 2 adet F-18 uçak filosunu,

İngiltere'de bulunan 1 adet F-15 avcı bombardıman filosunu,

ABD'den kalkacak bir adet uzun menzilli B-1B uçak filosunu,

Polonya'nın iki adet F-16 filosu ile bir adet MiG-29 filosunu,ABD ve Danimarka'ya ait uçaklardan oluşan iki F-16 filosu, Fransa'ya ait bir Rafale filosu ve Kanada'ya ait altı CF-18 uçağını da hesaba katıyor!

*

Bu güce karşı Rusya'nın kullanabileceği hava gücü 9 adet Su-27 uçak filosu, 2 adet Su-34 hafif bombardıman avcı uçağı filosu, 5 adet Su-24 hafif bombardıman filosu, 4 adet MiG-31 avcı uçağı filosu, 3 MiG-29 çok amaçlı uçak filosu, 4 adet Tu-22M3 ağır bombardıman uçak filosu olduğu bildiriliyor.

*

Nereden bakılırsa bakılsın, işbu "Kıyamet Tablosu" önünde,

Rusya Devlet Başkanı V.Putin, St. Petersburg Ekonomik Forumu'nda gazetecilerin sorularını yanıtlıyor.

"ABD'nin Avrupa'da askeri varlığını arttırmasının nedenini bilmiyorum, ancak buna karşılık vermek zorunda kalacağımızı kesinlikle biliyorum.

Halbuki dünyayı tamamen farklı bir boyuta taşıyoruz.

Ama dünyadaki güç dengesini korumak bizim için de önemli.

ABD, Doğu Avrupa'ya 500 km. kadar uzaklıktaki bir hedefi etkileyebilen füze savunma sistemlerini yerleştiriyor.

Fakat teknoloji gelişiyor, bir yıla kadar ABD'nin ne zaman 1000 km. hatta daha uzun menzilli yeni bir füze alacağını biliyoruz.

O andan itibaren de bizim nükleer gücümüzü tehdit etmeye başlayacaklar" diyor...

*

Ya da Rus Genelkurmay Başkanı V.Gerasimov; Suriye'deki durumu yokuşa sürmekte olan ve Rusya'yı zor durumda bırakmaya hedefleyen ABD' ye çıkışıyor;

"Rusya'nın sabrı tükeniyor" diyor.

*

Bütün göstergeler bir çok kıtaya yayılabilecek yıkıcı bir savaşa işaret ediyor.

ABD'nin silahlanma yarışını körüklemesi,

Ya da Baltık ülkelerinden Rusya'ya sürpriz bir saldırı düzenleyerek çatışma fırsatı kollaması yerine,

1-Rusya ile diyalog kurması,

2-Halkları da -yeter artık- bıktırmamaya özen göstermesi gerekiyor.

22.6.2016

 
a45UyF587661-160624155938 Oraj Poyraz At Neomailbox.net cimcime@neomailbox.ch
2016/06/25  01:00 1  39  1923atamizindeyiz@googlegroups.com


 



--

Ani yazmak, olumun elinden bir sey kurtarmaktir.
Andre Gide

Resulullah sav buyurdular ki:
Eti bicakla kesmeyin.
Cunku bu, yabancilarin isidir.
Siz dislerinizle kemirerek yiyin.
Cunku bu, sihhat ve afiyet icin daha iyidir.

Ebu Davud, Et ime 21, 3778
Rivayet eden: Aise

Kur an daki Celiskileri Goz Ardi Etme Cabalarinin Yeni Celiskilere Neden Olmasi

Muhammed in, Tanri dan geldi diyerek yerlestirdigi hukumlerin celiskili ya da birbirleriyle tutarsiz olmasi, bir aralik oylesine goze batar ve oylesine halkin tuhafina gider olmustur ki, gerek Araplar, gerek Yahudiler ve Hiristiyanlar onu alaya almislardir. Tanri nin asla hata yapmayacagini, Kur an i sil boz tahtasi haline sokmayacagini, celiskili hukumler koymayacagini soyleyerek, Muhammed i uydurmacilikla damgalayanlar olmustur. Onlarin bu sekilde konusmalarina karsi Muhammed, Kur an i uydurmadigina dair Tanri dan vahiy geldigini soyleyerek isin icinden siyrilmaya calismistir. Bu amacla Kur an koydugu ayetlerden biri soyledir:

Ey Muhammed sana, Kur an i kendiliginden uydurdu derler; de ki, Uydurdumsa sucu bana aittir ... (Hud Suresi, ayet 35).

Bunu yaparken, Kur an da, celiski bulunmadigini, cunku celiski ve tutarsizlik gibi seylerin insana ozgu olup, ancak insan yapisi kitaplarda (sozlerde) bulunabilecegini, oysa ki, Tanri dan sadir olan sozlerde boyle bir sey olamayacagini anlatmak uzere su ayeti koymustur:

(Eger Kur an) Tanri dan baska bir yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz bircok (celisme) olurdu (Nisa Suresi, ayet 82).

Fakat, isi biraz daha saglama almak icin, ayetlerin zamana ve ihtiyaca gore Tanri tarafindan degistirildigini soyleyerek, celiskili gibi gorunen ayetlerin kaldirilmis oldugu kanisina yer vermistir. Nahl Suresi ne koydugu su ayeti okuyalim:

Bir ayetin yerini bir baska, ayetle degistirdigimizde -ki Allah indirdigini gayet iyi bilir onlar Muhammed e, Sen sadece uyduruyorsun derler. Hayir, oyle degildir (Nahl Suresi, ayet 101).

Bunu pekistirmek uzere de, Allah diledigini mahveder, diledigini birakir (Rad Suresi, ayet 39) seklindeki ayetleri ornek vermistir. Anlatmak istemistir ki, Tanri, her yarattigini diledigi gibi yok edebildigi gibi, diledigi ayetleri nesh eder , yani kaldirir ya da degistirip yerine bir baskasini koyar veya oldugu gibi birakir. Bu dogrultuda olmak uzere, Kur an koydugu ayetlerden bir digeri soyledir:

Herhangi bir ayetin hukmunu yururlukten kaldirir veya unut-tufursak, onun yerine daha hayirlisini veya benzetini getiririz... (Bakara Suresi, ayet 106).

Yani Tanri, koymus oldugu ayetlerden herhangi birini kaldirmak istedigi zaman, onun yerine daha iyisini , daha hayirlisini ya da benzerini koymakta oldugunu bildiriyor! Ancak, Muhammed, bu tur ayetleri one surerek Kur an da celiski olamazmis, yani Tanri celiskili hukum koymazmis kanisini yaratmaya calisirken, cok daha sakincali celiskilere neden olmustur. Bir yandan Tanri yi, Hic yanilmayan, din gununun sahibi olan, her seyin hakimi, ilim ve hikmetin kokeni, ebediyetler ve ezeliyetler boyunca hata islemez olan, her seyi en mukemmel bir sekilde onceden hesaplayan, her yaratigin kaderini daha dogmadan once deftere yazan olarak tanimlarken, yani Tanri nin asla yanilmaz, asla hata yapmaz, her seyi en mukemmel ve ek$iksiz, en hayirli sekliyle dusunur ve yapar oldugunu belirtirken, diger yandan bu ayni Tanri nin, her seyi en iyi sekliyle dusunemedigini, en isabetli sekilde karar veremedigini, hayirli hukmun ne oldugunu bilemedigini, hata isleyebildigim ve bundan dolayi koydugu ayetlerin hukmunu yururlukten kaldirip, yerine daha hayirlisini veya benzerini koydugunu soylemistir.

Tanri yi hem hata yapmaz hem de hata yapar sekilde, tanimlamakla yeni celiskilere sebebiyet vermistir. Fakat, Kur an in uydurma olmadigini ve celiskili hukumler kapsamadigini belirtmek amaciyla, Tanri dan vahiy geldigini soylemesine ve ornegin, (Eger Kur an) Tanri dan baska bir yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz bircok (celisme) olurdu (Nisa Suresi, ayet 82) seklinde ayetler yerlestirmesine ragmen, Muhammed, halktan kisilerin kendisi hakkinda yalanci , uydurucu ya da meczub diye konusmalarini onleyememistir. Onleyebilmek icin, iyice guclenmeyi beklemistir. Nitekim, Medine ye gecip de, taraftarlarinin sayisinin arttigini ve giderek guclendigini gordugu an, kendi aleyhinde konusanlari kilic yoluyla susturmaktan geri kalmamistir. Yaratmis oldugu korku ve dehset havasi sayesinde, artik hic kimsenin kendisini uydurmacilikla ya da celiskili hukumler koymakla damgalamaya cesaret gosteremeyecegini dusunmustur.
https://kuranelestirisi.wordpress.com/2011/12/30/kurandaki-celiskileri-goz-ardi-etme-cabalarinin-yeni-celiskilere-neden-olmasi/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder