22 Haziran 2016 Çarşamba

Türk futbolundaki başarısızlığın bilimsel nedeni!

 


Türk futbolundaki başarısızlığın bilimsel nedeni!

İniş çıkışlar ve başarısızlıklar Türk futbolunun genel karakteristiği gibi. En küçük bir başarının arkasından hemen büyük bir başarısızlık geliyor. Ümit ve ümitsizliğin öteki adı futbol olmuş gibi gözüküyor. Peki ama neden?

Futbol yorumcuları bu konuda saatlerce yorum yapabilirler. Muhtemelen aynı şeyi sokaktaki insan da yapacaktır. Futbol hakkında herkesin söyleyecek bir sözü mutlaka var. Fakat iş ahkam kesmekten öteye maalesef geçemiyor.

Bilimsel bir teori ortaya koymanın hayli güç olduğu bu alanda istatistikleri de yorumlamak oldukça zor. Zira işin içine yine her kafadan çıkacak "o iş aslında öyle değil şöyle" demagojisi giriyor ve mesafe katedilemiyor. Peki ama ne yapmalı öyleyse?

Futbol üzerine yazılmış en etkileyici düşünce kitaplarından biri hiç şüphesiz futbol felsefecisi Mathias Roux'nun "Sokrates Yeşil Sahalarda" adlı yapıtıdır. Futbol ve felsefik düşüncenin parlak bir etkileşimini sunan kitabın bir yerinde, Roux, 1917'de başlayan Fransa Kupasından bahseder. Türünün ilk örneği olan bu turnuvada profesyonel ve amatör takımlar ilk kez karşı karşıya gelirler. Roux'ya göre, profesyonellerin kendilerinden daha zayıf rakipleri karşısında tutuk oynamaları spor ruhunun ve saygının ölçüsü değildir. Tam tersine, rakiplerine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermelidirler ki onlar da ne kadar ciddiye alındıklarını anlasınlar. Aralarındaki fark ne kadar açılırsa amatörler kendilerini o kadar onurlandırılmış hissedeceklerdir. Böylece hiç bir futbolcu rehavete kapılmayacak ve başarı çizgisi topluca yükselecektir. Aksi taktirde, profesyonellerin amatörlere karşı oynadıkları maçları kazanamamaları ciddiyetsizlik, spor ruhuna saygısızlık ve mesleki ahlaksızlıktan başka bir şey olmayacaktır.

Acaba bizde durum nasıl?

Türkiye Kupasında da benzer bir statü kullanılıyor ve farklı liglerdeki takımlar birbirleriyle karşılaşma fırsatı bulabiliyorlar. Profesyonellerin alt liglerdeki "amatör" diyebileceğimiz takımlara karşı nasıl sonuçlar aldıklarını öğrenmek için 2015-16 sezonundaki Türkiye Kupası maçlarına bakalım istedik. Rastgele örneklem yoluyla, farklı liglerde yer alan takımların karşı karşıya geldiği 132 karşılaşma belirledik. Daha sonra bu maçların nasıl sonuçlandığına baktık. Acaba üst liglerde yer alan takımlar, aralarında futboldan anlamayan birinin bile rahatça anlayabileceği bir seviye farkı olan alt liglerdeki takımlara karşı oynadıkları maçları kazanabilmişler miydi?

Ülkemizin farklı liglerinde yer alan 100'e yakın takımın, kendilerinden alt liglerde yer alan takımlarla yaptıkları 132 karşılaşmanın sonuçları şu şekilde dağılmıştır:

-28 maçı alt liglerde oynayan takımlar kazanmıştır. (Maçların %21'ni)

-25 maç berabere bitmiştir. (Maçların %19'u)

-79 maçı üst ligte oynayan takımlar kazanmıştır. (Maçların %60'ı)

Bu basit istatistikleri yorumlamak gerekirse, üst liglerde yer alan takımlar maçların %60'ını kazanırken %40'ını kazanamamışlardır. %21'ini kaybederken %19'u berabere bitmiştir. Aralarında bütçe, nitelik ve seviye farklılığı bu kadar yüksekken ve üst ligte yer alan takım alt ligte yer alan rakibini kolayca yenebilecek durumdayken her 10 maçtan sadece 6'sını kazanabilmiş olmaları rasyonel bir durum değildir. Üstelik futbol endüstrisi ve seyirci beklentisi açısından da hiç adil değildir. Peki nedir öyleyse?

Mathias Roux'nun dediği gibi ciddiyetsizlik, spor ruhuna saygısızlık ve mesleki ahlaksızlıktan başka bir şey değildir. İstatistiklerin ortaya çıkardığı şey Türk futbolundaki başarısızlığın da gerçek sebebidir: Ciddiyetsizlik, spor ruhuna saygısızlık ve mesleki ahlaksızlık.




a45UyF587661-160622103011 Oraj Poyraz At Neomailbox.net cimcime@neomailbox.ch
2016/06/22  11:00 1  39  1923atamizindeyiz@googlegroups.com




 
--

Zaman gecer derler, fakat heyhat...
zaman durur, gecen biziz.

AUSTIN DOBSON

Ebu d-Derda radiyallahu anh anlatiyor : Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki :
Cehennem ehline aclik musallat edilir. Bu , icinde bulunduklari azaba esit dereceye ulasir. Acliga karsi yardim talep ederler. Onlara besleyici olmayan ve acligi gidermeyen dari ( denen dikenli bir ot ) verilir. Tekrar yiyecek isterler, bu sefer de bogazda tikanip kalan bir yiyecekle imdat edilir.( Bu da bogazlarinda takilir kalir , ne ileri gecer , ne de geri gelir.) Derken , dunyada iken , bu durumda , bir icecekle takilan lokmalari kaydirdiklarini hatirlarlar ve bir icecek talep ederler. Kendilerine demir kancalar bulunan kaplarda kaynar sular verilir. Bu kaplar , yuzlerine yaklastirilinca , yuzlerini daglayip atar. Su karinlarina girince , icerilerini param parca eder. Bu sefer de :
Cehennemin bekcilerini cagirin , ola ki azabimizi biraz hafifletir ! derler. Onlari cagirirlar. Onlar gelince :
Size peygamberleriniz bu halleri aciklayan haberleri getirmemis miydi derler. Onlar :
Evet getirmisti ( ama dinlemedik) derler. Bunun uzerine , bekciler :
Siz isteyin durun! Kafirlerin istekleri ( burada ) bosadir ! derler.
Cehennemlikler bekcilerden umidi kesince :
( Cehenneme muvekkel melek ) Malik i cagirin ! derler.( Malik gelince ):
Ey Malik , ( soyle de ) Rabbin bizim hakkimizda olume hukmetsin ! derler. Malik de onlara :
Hayir ! ( Siz burada canli olarak ebedi ) kalicilarsiniz ! diye cevap verecek .

A mes rahimehullah
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.

M. Kemal Ataturk ten akil ve bilim uzerine...

Dunyada her sey icin, medeniyet icin, hayat icin, basari icin en gercek yol gosterici ilimdir, fendir.
Ilim ve fennin disinda yol gosterici aramak gaflettir, cahilliktir, dogru yoldan sapmaktir; ilmin ve fennin yasadigimiz her dakikadaki safhalarinin gelisimini anlamak ve ilerlemeleri zamaninda takip etmek sarttir.
***
Gozlerimizi kapayip tek basimiza yasadigimizi dusunemeyiz.
Memleketimizi bir cember icerisine alip Dunya ile alakasiz yasayamayiz...
Aksine, yukselmis, ilerlemis, medeni bir millet olarak medeniyet duzeyinin uzerinde yasayacagiz.
Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur.
Ilim ve fen nerede ise oradan alacagiz ve milletin her ferdinin kafasina koyacagiz...
***
Hicbir tutarli kanita dayanmayan bir takim inanislarin korunmasinda israr eden toplumlarin ilerlemesi cok guc olur; belki de hic olmaz... hayat felsefesini daha genis bir acidan goren milletlerin boyundurugu altina girmeye mahkumdur.
***
Basarili olmak icin aydin sinifla halkin zihniyet ve hedefi arasinda dogal bir uyum saglamak lazimdir; yani aydin sinifin halka telkin edecegi idealler, halkin ruhundan ve vicdanindan alinmis olmalidir.
***
Halka yaklasmak ve halkla kaynasmak daha cok aydinlara yoneltilen bir vazifedir.
Aydinlarimiz nicin yuruduklerini ve ne yapacaklarini once kendi beyinlerinde iyice kararlastirmali, halk tarafindan iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, ve ancak ondan sonra ortaya atmalidir.
Taassup cahillige dayanir...
Ilim cahilligi mutlaka yener, o halde halki aydinlatmak lazimdir.
***
Bu millet ve memleket ilme, irfana cok muhtac.
Tahsil yapmis, diploma almis olanlari korumak kadar...
egitim ve ogretim gormek icin Avrupa ya, Amerika ya, her tarafa cocuklarimizi gondermeye mecburuz ve gonderecegiz.
Ilim, fen ve sanat nerede varsa gidip, ogrenmeye mecburuz.
***
Ben, manevi miras olarak donmus ve kaliplasmis bir kural birakmiyorum.
Benim manevi mirasim ilim ve akildir.
Benden sonrakiler, bizim asmak zorunda oldugumuz cetin ve koklu zorluklar karsisinda, belki gayelerimize tamamen eremedigimizi, fakat asla taviz vermedigimizi, daima akli ve ilmi rehber edindigimizi tasdik edeceklerdir..


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder