22 Haziran 2016 Çarşamba

Bülent Serim : Başkanlık sisteminin altında ne yatıyor.

 


Bülent Serim : Başkanlık sisteminin altında ne yatıyor.

GETİRİLMEK İSTENEN BAŞKANLIK SİSTEMİ DEĞİLDİR
İSTENEN "BAŞKANLIK" DEĞİL, "DİKTATÖRLÜK"TÜR
BAŞKANLIK REJİMİNİN SAKINCALARI
BAŞKANLIK SİSTEMİNİN ALTINDA YATAN
BİRKAÇ UYGUN SÖZLE BİTİRELİM:

Yeni anayasa ve başkanlık konusunda kamuoyu karşısında "haklılık algısı" yaratmak için söylenen yalanları açıklamayı sürdürelim.

28 Nisan 2016 günü Odatv'de yayımlanan yazıda yeni anayasa tuzağına dikkat çekmiş, kamuoyunu yanıltmak için söylenen yalanları başlıklar olarak sıralamıştık. "TBMM'nin yeni bir anayasa yapabilir", "Anayasa'da laikliğin tanımı yapılmamıştır", "Parlamenter sistem yetersizdir", "Yürürlükteki anayasa bir darbe anayasasıdır", "Sivil, milli, yerli bir anayasa yapılacaktır" yalanlarına ilişkin yazılarımız 4, 14, 20 Mayıs, 3 ve 9 Haziran günleri Odatv'de yayımlanmıştır.

Bugün bu yalanlardan altıncısını, "Başkanlık sistemi" yalanını ele alacağız.

GETİRİLMEK İSTENEN BAŞKANLIK SİSTEMİ DEĞİLDİR

Başkanlık sistemi, "kuvvetler birliğini" esas almaz; tam tersine "kuvvetlerin sert ayrılığı" ilkesine dayanır.

Çağdaş demokrasilerde iktidar gücünün, demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere ve hukuk devletine zarar vermemesi için sınırlandırılması esastır. Sınırlandırma, denetleyip, gerektiğinde bu gücün kullanılmasını engelleme yoluyla yapılır.

Eğer yürütme yetkisi tek elde toplanmışsa, yani başkanlık sistemi söz konusuysa bu denetleme ve dengeleme düzeneği çok daha "sert" içerikli siyasal ve hukuksal yöntemlere bağlıdır.

Başkanlık sisteminde yasama ve yürütme erkleri birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmışlardır. Birbirlerinin alanlarına hiçbir biçimde karışamazlar. Ancak, iktidar gücünü elinde bulunduran yürütme, gücün kötüye kullanılmaması için yasama tarafından denetlenip frenlenir.

Bu nedenle yasamanın yürütmeden bağımsız olmasına özen gösterilmiştir. Yasama iki kanatlıdır; meclis ve senatodan oluşur. Her iki kanadın üyelerinin seçiminde mensubu olduğu siyasal partinin, parti başkanının ya da partili devlet başkanının hiçbir etkisi ve katkısı yoktur. Sistem, yasamanın bağımsızlığının önemini bildiği için tersine izin vermez.

Bununla da yetinilmez, iktidar gücünün sağlıklı denetimi için sistem tam bağımsız bir yargı düzeneğiyle örülmüştür.

Yine bununla da yetinilmez, yürütme gücünü elinde bulunduran devlet başkanının yetkilerini sınırlandırmak için ülke eyaletlere bölünmüştür. Her eyaletin seçilmiş bir başkanı (vali de denilebilir) ve parlamentosu vardır. Devlet başkanının eyaletler üzerinde hemen hemen hiçbir yetkisi yoktur.

Dünyada ABD dışında, Güney Amerika, Afrika ve Asya'da tam 36 ülke sözde başkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Ne var ki sistemin tam olarak uygulanabildiği tek ülke ABD'dir. Bunun dışındaki ülkelerin hemen hepsinde başkanlık diktatörlüğe dönüşmüştür.

İSTENEN "BAŞKANLIK" DEĞİL, "DİKTATÖRLÜK"TÜR

Belirtmek gerekir ki, bizde de istenen sistem "başkanlık" değildir.

İstenilenin adı, kuramsal olarak "başkancı" sistemdir. Daha anlaşılır kılmak için istenilenin "diktatörlük" olduğu söylenebilir. Yeni Osmanlı özentisi içinde olanların anlayacağı dille söylersek, istenilen sistemin adı "sultanlık ya da padişahlık"tır.

Bu sonuca, 2012 yılında RTE/AKP tarafından Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunulan anayasa taslağı ile bugüne kadar ortalığa saçılan söylem, eylem ve uygulamalardan vardığımızı belirtmek gerekir.

Bunlardan yola çıkılarak istenilen ve adına başkanlık denilen sistemin satırbaşları şöyle belirlenebilir:

- Başkan, tek dereceli olarak halk tarafından seçilecektir.

- Başkan partili olabilecek; varsa partisi ile bağı sürecek, tarafsız olma zorunluluğu kaldırılacaktır.

- Yasama ve yürütme yetkileri, doğrudan ya da dolaylı biçimde başkanda toplanacaktır.

- Yargının, yapılan atamalarla başkanın güdümünde olması sağlanacaktır.

- Yasamanın soru önergesi, gensoru ve Meclis soruşturması gibi yürütmeyi denetleme yetkileri bulunmayacak; kısaca başkan, bütçe dışında Meclis'e karşı sorumlu olmayacaktır.

- Başkan yasaları veto edebilecek; veto edilen metinler Meclis'te ancak nitelikli çoğunlukla (2/3 gibi) kabul edilirse yeniden yasalaşabilecektir.

- Başkanın tek başına yasa gücünde kararname çıkarma yetkisi bulunacak; ülkeyi bu kararnamelerle yönetecektir.

- Başkan gerekli gördüğünde Meclis'i feshedebilecek; ancak Meclis vatana ihanet dışında başkanı görevden alamayacaktır.

- Başkan, bakanları Meclis dışından atayacak; hükümet için güven oylaması söz konusu olmayacaktır.

- Bakanlar yalnızca başkana karşı sorumlu olacak, Meclis'e karşı sorumlulukları bulunmayacaktır.

- Başkan iç ve dış politikada tek söz sahibi olacaktır.

- Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına tek başına karar verecek; bunun için Meclis kararı gerekli olmayacaktır.

- Başkan vali, büyükelçi, müsteşar, genel müdür gibi üst yöneticileri, yüksek yargı organlarının üyelerini, YÖK üyelerini ve rektörleri atama yetkisine sahip olacaktır.

İşte böyle, sonu diktatörlükle bitecek olan bir rejim, allanıp pullanıp halka yutturulmak istenmektedir.

Böyle bir rejime "Türk tipi" demek de yanlıştır; "Türk" sözcüğüne ve kavramına uygun düşmez. Bunun adı olsa olsa "RTE tipi" başkanlık rejimi olabilir.

RTE'nin son söylemi de başkanlığın nerelere vardırılacağının işaretini vermektedir. RTE 17 Mart 2016 günü yaptığı konuşmada, "Benim gitmem demek, devletin yıkılması demektir" deyivermiştir. Bunun çevirisi "Ben devletim" demektir. Ona göre bir sistem oluşturulmaya çalışılmaktadır.

BAŞKANLIK REJİMİNİN SAKINCALARI

Ülkemiz yönünden başkanlık sisteminin sakıncaları şöyle sıralanabilir:

- Ülkemizde hâlâ demokratik deneyim ya da olgunluk çok eksiktir. Demokrasi kültürü, bırakınız içselleştirmeyi, henüz yerleşmemiştir. Bu nedenle başkanlığın dikta rejimine dönüşmesi olasılığı çok yüksektir.

- Tarihten gelen bir "otoriter geleneği" ve "tek adam" özlemi olan toplumlarda başkanlık rejiminin diktatörlüğe dönüşmesi kaçınılmazdır.

- İdeolojik olarak kutuplaşmış partilerin bulunduğu ülkelerde başkanlık sistemi otoriter başkancı yapılanmasına dönüşmektedir.

- Başkanın çok kısa sürede Halifeliği de üstlenmesi söz konusudur.

- Başkanlık rejimi ile ulus-üniter devlet yapılanması bağdaşmaz. Başkanlık rejiminde, üniter yapının federasyona dönüşmesi; ülkenin bölünmesi ve ulusal birliğin sona ermesi kaçınılmaz olacaktır.

BAŞKANLIK SİSTEMİNİN ALTINDA YATAN

Yukarıda esasları açıklanan başkancı rejim, RTE/AKP iktidarının İslami cumhuriyet projesine de uygundur.

Bakınız, Yahudi iken sonra Müslümanlığı seçmiş Avusturyalı Muhammed Esed, "İslam'da Yönetim Biçimi" adlı kitabında ne diyor:

"Eğer Müslümanlar bugün, devletleri için, Amerikan sistemi diye bilinen başkanlık sistemini benimseyecek olurlarsa; on dört asır önce dolaylı bir yolla Peygamberlerinin tavsiye etmiş olduğu bir esası gerçekleştirmiş olacaklardır. İdare biçimlerinden birisini seçmekte kendilerine müsamaha ediliyorsa; ışığında yürümek için, böyle bir tavsiye Müslümanlara yeterlidir."

Eğer yeni anayasa yapılıp 'başkancı' sistem getirilebilirse, o zaman İslam liderliği amacına da ulaşılmış olacaktır. Çünkü "hilafet başkanın şahsında saklıdır" söylemi öne ve ortaya çıkarılıp, başkanlığın aynı zamanda 'halifelik' olduğu iddiasıyla sonuca gidilecektir.

İstanbul ve Ankara'da, Yargıtay'ın terör örgütü ilan ettiği Hizb-ut Tahrir tarafından "Hilafet İsteriz" toplantıları yapılmaya başlanmıştır bile. Hiçbir şey tesadüf değildir.

Akıllarınca 'cumhuriyet parantezi' böylelikle kapanmış olacaktır.

BİRKAÇ UYGUN SÖZLE BİTİRELİM:

"Tarih bize özgürlük için en büyük tehlikenin gücün tek elde toplanması olduğunu öğretmiştir." Milton Friedman

"Bir gücü sınırlayamazsak, o gücün kötüye kullanılmasını da önleyemeyiz." F. A. Von Hayek

"Sınırsız güç yozlaşmaya mahkûmdur." William Pitt

Bülent Serim

Odatv.com

 
a45UyF587661-160622160413 Oraj Poyraz At Neomailbox.net cimcime@neomailbox.ch
2016/06/22  21:00 1  39  1923atamizindeyiz@googlegroups.com


 


Asil ugrasmaya mecbur oldugumuz sey, yuksek kulturde ve fazilette dunya birinciligini tutmaktir.

K.Ataturk

Bir Ihanet Belgesi: Necip Fazil in Genclige Hitabesi..

Ustad diye nitelendirdikleri Kisakurek in Ataturk yazdiktan sonra ben de yazabilirim diye ortaya doktugu satirlar; sizler ne dusunursunuz acaba???

Necip Fazil KISAKUREK : GENCLIGE HITABE

Bir genclik, bir genclik, bir genclik...
Zaman bendedir ve mekan bana emanettir! suurunda bir genclik...
Devlet ve milletinin buyuk capa ermis yedi asirlik hayatinda ilk ikibucuk asrini ask, vecd, fetih ve hakimiyetle susleyici; uc asrini kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrini Allahin, Kur an inda belhum adal dedigi hayvandan asagi taklitcilere kaptirici; en son yarim asrini da Isgal ordularinin bile yapamayacagi bir cinayetle, Turku madde planinda kurtardiktan sonra ruh planinda helak edici tam dort devre bulundugunu goren... Bu devreleri, yukseltici ask, curutucu taklitcilik ve oldurucu kufur diye yaftalayan ve simdi, evet simdi... Besinci devrenin kapisi onundedimdik bekleyen bir genclik...
Gokleri cokertecek ve yeni kurbaga diliyle butun dikey leri yatay hale getirecek bir nida kopararak mukaddes emaneti ne yaptiniz? diye meydan yerine cikacagi gunu kollayan bir genclik...
Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, irzinin, evinin, kininin, ocunun davacisi bir genclik...
Halka degil, Hakka inanan; meclisinin duvarinda Hakimiyet Hakkindir dusturuna hasret ceken, gercek adaleti bu inanista bulan ve halis hurriyeti Hakka kolelikte bulan bir genclik...
Emekciye Benim sana acidigim ve yardimci oldugum kadar sen kendine aciyamaz ve yardici olamzsin! Ama sen de, zulum gordugun iddiasiyla, kendi kendine hakki ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcilara yakani kaptirmakta basi bos birakilamazsin! ; Kapitaliste ise Allah buyrugunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanin kapisina kazimadikca serbest nefes bile alamazsin! ihtarini edecek... Koku ezelde ve dali ebedde bir sistemin, askina, vecdine, diyalektigine, estetigine, irfanina, idrakine sahip bir genclik...
Bir bucuk asirdir yanip kavrulan ve bunca kesfine ve oyuncagina ragmen buhranini yenemeyen ve kurtulusunu arayan bati adaminin bulamadigini, Turk un de yine bir bucuk asirdir iste bu hasta bati adaminda buldugunu sandigi seyi, o mubarek olus sirrini, her sistem ve mezheb, ortada ne kadar hastalik varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatinin Islamda oldugunu gosterecek ve bu tavirla yurduna, Islam alemine ve butun insanliga numunelik teskil edecek bir genclik...
Kim var? diye seslenilince, sagina ve soluna bakinmadan fert fert ben varim! cevabini verici, her ferdi benim olmadigim yerde kimse yoktur! duygusuna sahip bir dava ahlakini pirildatici bir genclik...
Can tasima liyakatini, canlarin cani ugrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gozu kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir genclik...
Buyuk bir tasavvuf adaminin benzetisiyle, zifiri karanlikta, ak sutun icindeki ak kili farkedecek kadar gozu keskin bir genclik...
Bugun komik universitesi, hokkabaz profesoru, yalanci ders kitabi, cikartma kagidi sehri, muzahrafat kanali sokagi, fuhs albumu gazetesi, saskina dormus ailesi ailesi, ve daha nesi ve nesi, hasili, guya kendisini yetistirecek butun cemiyet muesseselerinden aldigi zehirli tesiri uzerinden silkip atabilecek, kendi oz talim ve terbiyesine, telkin ve temmisesine memur vasitalara kadar nefsini koruyabilecek, tek basina onlara karsi durabilecekdestanlik bir meydan savasi icinde ve cetinler cetini bu isin destanlik savasini kazanabilecek bir genclik...
Annesi, babasi, ninesi ve dedesi de icinde olsa, gelmis ve gecmis butun eski nesillerden hicbirini begenmeyen, onlara siz gunesi ceketinizin astari icinde kaybetmis marka muslumanlarisiniz! Gercek musluman olsaydiniz bu hallerden hicbiri basiniza gelmezdi! diyecek ve gercek muslumanligin ne idugu nu ve nasil ini gosterecek bir genclik...
Tek cumleyle, Allahin, kainati yuzu suyu hurmetine yarattigi Sevgilisinin alemleri manto gibi buruyen etegine tutunacak, O ndan baska hicbir tutamak, dayanak, siginak, sarinak tanimayacak ve O nun dusmanlarini ancak kubur farelerine denk muameleye layik gorecek bir genclik...
Bu gencligi karsimda goruyorum. Maya tutmasi icin otuz kusur yildir, devrimbaz kodomanlarin viski cektigi kamistan borularla cigerimden kalemime kan cekerek yirtindigim, kivrandigim ve zindanlarda curudugum bu genclik karsisinda, uykusuz, susuz, ekmeksiz, basimi secdeye mihlayip bir omur Allaha hamd etme makamindayim.
Genc adam! Bundan boyle senden bekledigim manevi babanin tabutunu musalla tasina, Anadolu kitasi buyuklugundeki dava tasini da gedigine koymandir!
Surda bir gedik actik; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe ruzgar, artik ne yandan esersen es!...
Allahin selami uzerine olsun...

Necip Fazil KISAKUREK
Biz ceylan gozluleri, defterleri sagdan verilenler icin yeniden yaratmisizdir; onlari bakire, eslerine duskun ve hepsini bir yasta kilmisizdir.

Vakia/56/35-8.
Cennette cinsel yasama iliskin mustulu haberlerden.

Kendi Kendisi ile Yetinme

Krallar hicbir seyimi almazlarsa bana cok sey vermis olurlar hicbir kotuluk etmezlerse yeterince iyilik etmis sayilirlar bana. Butun istedigim budur onlardan. Ama nasil sukrediyorum tanriya, varimi yogumu bana aracisiz vermis, beni yalniz kendisine borclu kilmis oldugu icin! Nasil yalvariyorum ona gece gunduz beni hicbir zaman, kimseye karsi agir bir minnet altina sokmasin diye! Ne mutlu bir ozgurlukle bunca zaman yasadim: Onunla bitsin omrum!
Butun cabam kimseye muhtac olmadan yasamak. Butun umudum kendimde.
Bunu basarmak herkesin elindedir; ama olmeyecek kadar yiyecek icecegi olanlar daha kolay basarabilirler elbet bunu. Bir baskasina bagli yasamak yurekler acisi ve belali bir seydir. Kendimiz ki en iyi, en emin siginagimiz odur; kendimiz bile guvenilir degiliz yeterince.
Kendimi hem yurekce asil is yurekli olmakta cunku, hem varlikca oyle hazirliyorum ki, baska her seyimi yitirdigim zaman kendimle yetinmesini bileyim. Hippias gereginde her seyden sevine sevine elini cekip Musalarla bas basa kalabilmek icin kendini bilime vermekle kalmadi; ruhunun kendi kendiyle yetinmesi, disaridan gelecek rahatliklardan yigitce vazgecebilmesi icin filozof olmakla da kalmadi; buyuk bir merakla yemek pisirmesini, tiras olmasini, giysilerini, ayakkabilarini, ote berisini kendi yapmasini da ogrendi ki, kendi yukunu tasiyabildigi kadar kendi tasisin ve kimsenin yardimina muhtac olmasin... Vermede nasil bir ustun olma niteligi varsa, almada da bir boyun egme niteligi vardir. Onun icindir ki Beyazit I, Timurlenk in gonderdigi hediyeleri kufurler ederek geri cevirmis. Sultan Suleyman in bir Hint Imparatoruna yolladigi hediyeler de oyle kizdirmis ki adami, kabaca reddederek bizim adetimiz almak degil vermektir, demekle kalmamis, hediyeleri getiren elcileri zindana attirmis.

Michel de Montaigne : Denemeler


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder