Dr. Noyan UMRUK : 31MART: AKLIMIZI BAŞIMIZA TOPLAMA ZAMANI…
Siyasi tarihimizde seçim adaleti ve güvenliği açısından ilk kara leke 1946 yılında yaşanmıştı.
-
Seçim kanununun seçim güvenliğini sağlamadaki yetersizliği
-
Devlet organlarının CHP'nin parti çalışanları gibi faaliyet göstermesi
-
DP adaylarının propaganda ve konuşmalarının resmi makamlarca engellenmesi
-
Seçim mazbatalarının dahi değiştirildiği iddiaları
-
Seçim kesin sonuçlarının bir türlü doğru dürüst açıklanamaması
-
Açık oy gizli tasnif uygulamasına dönüşen 1946 seçimleri idi…
Mareşal Fevzi Çakmak seçimlerin sıhhatine yönelik kaygılarını valiye yaptığı müracaat ve verdiği beyanatta şöyle ifade etmiştir:
"Seçimin ismetine dokunulmamasını bir vatandaş ve aday sıfatıyla isterim. [1]
DP Genel Başkanı Celal Bayar ise 25 Temmuz 1946'da şöyle diyordu:
" Seçmenlerin verdiği reylerin kaydına mahsus olan ve her sandığın seçim neticesini gösteren mazbatalar birçok yerlerde boş olarak seçim heyetlerine imza ettirilmiştir. Bu suretle muhalif ve müstakil milletvekili namzetlerinin talihi merkezin emrine tabi olan vali ve kaymakamların elinde oyuncak olmuştur. Bazı yerlerde resmi ve yarı resmi ağızlardan yapılan kötü propagandalarda isnat ve iftiraları faillerin düşkün seviyesine bırakıyorum. Vatandaşlar siyasi kanaatlerinden dolayı birçok yerlerde bilhassa köylerde tecavüze uğramışlar tehdit edilmişler dövülmüşler yaralanmışlar ve hapsedilmişlerdir. [2]
Sonuç olarak seçimin resmi galibi Halk Partisi gerçek galibi ise Demokrat Partisi olmuş Ahmet Emin Yalman'ın ifadesiyle seçimi DP kazanmamış CHP kaybetmiştir.
Ne var ki; bu kötü deneyimden ders çıkaran CHP cumhurbaşkanı rahmetli İnönü'nün parti genel başkanlığını iç tüzük değişikliğiyle bırakması ile başlattığı süreçle devlet parti devleti olmaktan çıkarılmış ülke çok partili demokratik sisteme geçmiştir.1950 seçimlerini çoğunlukçu seçim sisteminin de etkisi ile DP açık ara farkla kazanmış rahmetli İnönü "Bu yenilgi en büyük zaferimdir…" diyerek devlet adamlığına demokrat sıfatını da eklemişti.
Bu dönemeçten sonra inkıtalara rağmen Türkiye demokrasisini geliştirmiş 2000'li yılların ortalarına kadar özellikle "adam gibi seçim yapan" bir ülke olarak demokratik ülkeler liginde onurlu yerini almıştı.
Ancak 2000'li yılların ortalarından itibaren sanki tarih tekerrür etmeye seçim adalet ve güvenliği açısından alarm zilleri çalmaya başladı.
2009 yerel seçiminde AKP yüzde 39'a inerek hiç beklemediği bir gerileme yaşadı. Bunun en önemli sebebi 2008 ekonomik krizinin ceplere dokunmuş olmasıydı.
2010 anayasa referandumunun rüzgârıyla yapılan 2011 genel seçimi AKP'yi yüzde 42'ye taşıdı. 2014 yerel seçiminde de yüzde 45.5 alarak yola devam etti.
AKP'nin Erdoğan cumhurbaşkanı seçildikten sonra girdiği ilk seçim olan 7 Haziran 2015 genel seçimi ise bir hüsran oldu. 40.9'a inen AKP tek başına iktidar olmaya yetecek sayıda sandalye kazanamadı.
Sonrasında ise siyasî atraksiyonlarla bir koalisyon hükümeti kurulmasına geçit ve fırsat verilmeyip 1 Kasım'da yeni bir seçim dayatıldı. Ve birden düğmeye basılmışçasına tırmandırılan terör olaylarının gölgesinde gidilen bu seçimle AKP iktidarının yüzde 49'u aşan bir oyla devamı sağlandı.
16 Nisan 2017'deki tartışmalı anayasa paketi referandumuyla da ülkeyi tek adam rejimine götürme projesinin ilk adımı atıldı.
Veee siyasi tarihimizin ikinci kara lekesi AGİT temsilcilerince de çok açık ve net bir biçimde vurgulandığı gibi 16 Nisan referandumunda Türkiye'nin üzerine yapıştı…
Türkiye 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerine de bu inişli çıkışlı sürecin şaibe ve manipülasyon iddialarının doruğa vardığı bir tarihî arka planı geride bırakarak girdi bu seçimlere ilişkin iddialar da bu güne değin artarak süregeldi…
Şimdi ne olacak???
- Etrafı ateş çemberi olan
- Uluslar arası ilişkileri iflas eden
- Ege Adaları ve Süleyman Şah türbesi örneklerinde olduğu gibi kendi toprak ve egemenlik haklarını koruyamayan
- Büyüme hızı eksiye düşmüş reel üretimi gerileyen tarım ve hayvancılık çöken resmi enflasyon oranı %20'leri mutfak enflasyonu %50'leri aşan
- Resmi işsizlik oranı %13 5 ile dünyanın en yüksek işsizlik oranlarından birine ulaşan
- Seçimler sonrası döviz paritelerindeki hızlı yükseliş beklentisi nedeniyle hızlanan döviz talebini en azından seçime kadar 1-2 gün daha frenlemek için uluslar arası piyasalardaki oyuncuların swap işlemleriyle kaydi Türk Lirasıyla Türkiye'de döviz toplamalarını engellemek için bu işlemelere ciddi sınırlamalar getiren bunun üzerine söz konusu oyuncuların TL. edinmek için borsadaki hisse senetlerini satarak borsası ciddi düşüşler yaşayan yine de döviz alımlarını sürdürmeye çalıştığı ortamda Londra swap piyasasında gecelik milli parası (TL) faizi %1000'lere kadar çıkan
- Çökmüş bir eğitim sistemi nedeni ile dünya klasmanının en alt sıralarında yer alan bir ülke…
Veee ülke yürütme yasama medya eğitim ekonomi uluslar arası ilişkiler ve YSK dâhil gibi ağır yaralar almış yargıyı kısaca "milletin egemenliğini" bir tek adama teslim etmiş durumda...
Sonuç:
Peki bu devir teslim işlemi nasıl bir dünya konjonktüründe gerçekleşiyor?
Küresel egemenlerin Türkiye'den ülkenin bölünmesine küçültülmesine Kıbrıs'a Doğu Akdeniz ve Doğu Akdeniz'e açılacak koridora varacak kadar talepleri ülkenin ekonomik gidişatına koşut olarak yükselirken…
Peki kimden talep edilecek bütün bunlar?
Büyük kentlerin ve toplumun en az %50'sinin kararlı biçimde karşısında olduğu zor durumdaki bir tek adamdan…
Bu durum çoook zor günler yaşayacağımızın açık ve dramatik işareti…
İşte bu nedenlerledir ki; 31 Mart tutarlı aklı başında yerel yöneticiler seçmek yanında ve de giderek bunun çok ötesinde çok ciddi hayati sorunları göğüslemek durumunda olan ülkeyi her kritik dönemeçte yanıldığını ya da durmadan aldatıldığını kabul eden bir yönetim yerine her alan da çağın gereklerine uygun ortak aklı oluşturup kullanabilecek dengeli bir yönetime yolları açmanın ilk adımlarını atmak açısından tüm toplumsal kesimlere ağır bir sorumluluk yüklüyor…
Dileriz üç vakte kadar tüm toplumu rahatlatacak bir 1 Nisan şakasıyla karşı karşıya kalırız…
[1] Cumhuriyet 23 Temmuz 1946
[2] Tuncer H. 1946 Seçimleri TESAV 2008 s.74; Yeni Sabah 25 Temmuz 1946
a45UyF587661
- - - - - - - - -
Milli mucadelelere sahs hirs degil milli ideal milli onur sebep olmustur.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
67. SEYTAN DA DINLER GIBI RAHIPLERI ZENGIN ETMEK ICIN ICAT EDILMISTIR
Bir Italyan rahibinin temiz kalbine onur veren safca bir hikaye anlatilir. Kolayca aldatilan bu safdil adam dini konusma yaparken, surekli olarak fikir uretir. Tanrinin lutfuyla butun insanlari mutlu edecek guvenilir bir arac buldugunu soylemek zorunda kalir. Soyle der: "Cehennemde kendisine felaket arkadasi edinmek tek amaciyla, seytan, insanlari bastan cikarir, ayagini kaydirir. Dolayisiyla, cennetin ve cehennemin anahtarlarina sahip olan Papa'ya basvuralim; butun kilisenin basinda, Allah'a yalvarmasini isteyelim, Allah'in seytanla uyusmasini, tekrar teveccuh ve iltifatina mazhar etmesini, eski mertebesine cikarmasini Allah'tan Papa istirham etsin. Bu hareket tarzi seytanin insan turune karsi kotu projelerine mutlaka son verecektir. " Bu safdil rahip galiba gormuyordu ki, seytan semavi din icin, en azindan Allah kadar gereklidir. Semavi dinler; rahipler, hocalar, hahamlar vb; Allah'la seytan arasindaki bozukluktan cok hosnutturlar; iki dusman arasinda bir uzlasmaya aracilik etmeyecek olcude hosnutturlar. Varliklari ve gelirleri bu iki dusmanin catismalari, dusmanliklari uzerine kurulmustur. Insanlar bastan cikarmaya ve gunah islemeye yoneltilmezse, rahiplerin yonetimi ve gucu, insanlar icin gereksiz olur. Manicheisme (Manicilik)* butun dinlerin, kuskusuz eksenidir; ancak ne care ki, tanrisalligi, kotuluk kuruntusunda hakli cikarmak icin icat edilen seytan, goksel dusmaninin aczini ya da beceriksizligini bize her an her dakika kanitlar.
Iran'da dogmus ve 270 yilina dogru olmus olan Manes ya da Manchee tarafindan icat edilmis bir dindir. Bir guzellikler Allahi, bir de kotulukler Allahi kabul eder. Iyilik ve nur Allahi olarak
"Hurmuz"u, kotuluk ve karanlik Allahi olarak "Ehrimen"i gosteren bu din "Zerdust" dininden alinmadir. (A. C. )
- - - - - - - - -
En iyi kitaplar bize bilmediklerimizi soyleyenlerdir.
George Orwell
- - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder