AYSEL ARSLAN : ROMA İMPARATORLUĞU'NUN YIKILMASINA MÜLTECİ KRİZİ SEBEP OLDU
Yazar: Tarih: 13 Mayıs 2016
Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasının başlangıcı 378'de Gotlarla yapılan savaşa dayanıyor. Bu savaşın sebebi ise mülteci kriziydi.
3 Ağustos 378'de günümüzde Edirne'de bulunan Adrianopolis şehrinde büyük bir savaş yaşandı. Aziz Ambrose bu savaştan "tüm insanlığın sonu dünyanın sonu" şeklinde bahsetmiştir.
Kısaca Valens olarak bilinen Doğu Roma imparatoru Flavius Julius Valens Augustus kendi birliklerini Fritigern tarafından yönetilen ve Romalıların "barbar" olarak adlandırdıkları bir Cermen topluluğu olan Gotlarla karşı karşıya getirdi. Yeğeninin yani Batı Roma imparatoru Gratian'ın askeri yardımlarını beklemeden hareket eden Valens 40.000 askerle savaşa girdi. Fritigern yönetimindeki Gotlar ise 100.000 kişiydi.
Sonuç tam bir katliamdı: 30.000 Roma askeri yaşamını yitirdi ve imparatorluk yenilgiye uğradı. Bu mağlubiyeti pek çokları takip edecekti; bu savaş Batı Roma İmparatorluğu'nun 476 yılındaki çöküşünün başlangıcı olarak kabul edilir. Savaşın yapıldığı dönemde Roma İmparatorluğu toprakları 600 milyon hektarlık bir alana yayılmıştı. Nüfusu ise 55 milyonun üzerindeydi.
Adrianopolis yenilgisi Valens'in inatçılığı güce susamışlığı ya da rakibinin gücünü hafife alması yüzünden yaşanmamıştı. Roma İmparatorluğu tarihindeki en önemli mağlubiyet sayılabilecek bu yenilginin altında bambaşka bir sebep yatıyordu: mülteci krizi.
İki yıl önce Gotlar sığınabilecekleri bir yer bulmak için Roma topraklarına girmişti. Got mültecilere karşı yapılan kötü davranışlar bir olaylar zinciri başlatarak insanlık tarihinde bilinen en büyük politik ve askeri güçlerden birinin yıkılmasına sebep oldu.
Bugün Avrupa'da yaşananlarla büyük benzerlikler taşıyan bu olaylar tarihten ders çıkarılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Romalı tarihçi Ammianus Marcellinus'a göre 376'da Hunlardan kaçan Gotlar Doğu Avrupa'daki topraklarını terk ederek güneye göç etmek zorunda kaldılar. Marcellinus'un deyimiyle bu "benzeri görülmemiş acımasızlıkta bir yarıştı. " Hunlar "ulu dağlardan sanki dünyanın merkezindeki gizli yerlerinden kalkmışlar gibi bir kasırga gibi indiler ve önlerine çıkan her şeyi yağmalıyor yakıp yıkıyorlardı. "
Korkunç bir katliam yaşandı. Gotların çoğu tıpkı bugün savaş nedeniyle yerlerinden edilmiş Suriyeliler ve diğerleri gibi kaçmaya karar verdi.
Trakya'ya Tuna Nehri kıyılarına yerleşmenin en iyi çözüm olduğuna karar verdiler; buradaki topraklar verimliydi ve nehir de Hunlara karşı bir savunma sağlayacaktı.
Bu haritada Cermen kavimlerinin 150'den 1066'ya kadar ettikleri göçleri görebilirsiniz. Gotların göçleri de haritada belirtilmiştir. Görsel: University of Texas at Austin. Historical Atlas – William Shepherd (1923-26)
Ancak burası sahipsiz bir arazi değildi; Valens'in yönetimindeki Roma İmparatorluğu'na aitti. Bu nedenle Gotların önderi Fritigern Roma İmparatorluğu tebaası olarak kabul edilmelerini istedi. Gotlar hiçbir sorun çıkarmayacak ve gerekli olduğunda Roma ordusuna yedek birlikler göndereceklerdi. Roma'nın bu anlaşmada çıkarları büyüktü. Gotların yerleşmek istedikleri toprakların işlenmesi gerekiyordu ayrıca imparatorluğun her zaman daha fazla askere ihtiyacı vardı. Valens'ten bahsederken Marcellinus "Kendi insanlarıyla bu yabancıların güçlerini birleştirirse kesinlikle yenilmez bir ordusu olabilirdi" diyor.
Fritigern Valens'e minnettarlığının bir göstergesi olarak Hıristiyan oldu.
Her şey nispeten olaysız başladı. Romalılar günümüz arama kurtarma çalışmalarına benzer bir çalışmaya giriştiler. "Tek bir kişi bile geride bırakılmamıştı " diyor Marcellinus "ölümcül hastalığa tutulmuş olanlar bile terk edilmemişti. " Gotlar "gemilerle sallarla veya ağaç gövdelerinden oydukları kanolarla ardı arkası kesilmeden gece gündüz nehri geçiyordu. " Marcellinus bu süreçten "teknenin içinde gereğinden fazla insan olduğu için birçoğu boğuldu. Karşıya yüzerek geçmeye çalıştılar ama tüm çabalarına rağmen akıntıya kapıldılar. " şeklinde bahseder.
Bu beklenmedik öncülü görülmemiş büyüklükte bir mülteci akınıydı (bazı kaynaklar gelen Gotların sayısını 200.000 kişiye yakın olarak verir). Gotların göçünden sorumlu yöneticiler mültecilerin sayısını hesaplamaya çalışıp bunun imkansız olduğuna karar verdiler.
Geleneksel olarak Romalıların "barbarlara" karşı tutumları zorba olsa da sağduyuluydu. Topluluklar kendilerinin ne istediği göz önünde bulundurulmadan genellikle imparatorluğun onlara en çok ihtiyaç duyduğu yerlere gönderiliyordu. Ancak yabancıları eninde sonunda vatandaş haline dönüştüren yoğun bir asimilasyon politikası da güdülüyordu. Göçmenlerin soyundan gelen kişiler sıklıkla orduda ya da yönetimde üst kademelere çıkabiliyordu. İmparatorluğu diğer toplulukların saldırılarından korumanın çözümü basitti: onları imparatorluğa kabul et ve Romalıya dönüştür.
Ama zamanla her şey değişti. Gotlara yardım dağıtmaktan sorumlu olan askeri yetkililer ahlaksızdı ve mülteciler için gönderilen yardımlardan çıkar sağlıyorlardı. Açlık çeken Gotlar Romalılardan köpek eti satın almak zorunda kalıyordu.
Marcellinus'un bu konuda en ufak bir şüphesi bile yok: "bunların tehlikeli aç gözlülükleri hepimizin [Romalıların] yıkımının sebebiydi. "
Kötü muamele görmüş Gotlarla Romalıların arasındaki güven Adrianopolis savaşından önce birkaç kez bozulmuştu; sonunda Gotlar Romalı olmak istemeyi bırakıp Roma'yı yok etmeyi istemeye başladılar.
İki yıldan daha kısa bir süre sonra Marcellinus şöyle diyor "gözleri öfkeyle yanan barbarlar insanlarımızı kovalamaya başladı. " Sonra da imparatorluğu devirdiler.
Bugün Avrupa'ya gitmeye çalışan mülteciler ayaklanma çıkarmak üzere değiller; Avrupa da Roma İmparatorluğu değil. Yine de bu hikaye göçlerin eskiden de hayatımızın bir parçası olduğunu bundan sonra da olacağını gösteriyor. Mültecilerle ilgilenmenin iki yolu var: birincisi karşılıklı diyalog ve onları hayatımıza dahil etmekken diğeri dostça olmayan umursamaz tavırlar sergilemek. İkinci yöntemin eskiden felaketlere yol açtığını biliyoruz. Eğer tekrar edilirse bir şekilde yine aynı sonuca varacağı da çok açık.
Hunlar Roma İmparatorluğundaki Yerleşimcilerle İşbirliği Yapmış Olabilir
Beklenmedik Şekilde Ölen 7 Roma İmparatoru
http://arkeofili.com/roma-imparatorlugunun-yikilmasina-multeci-krizi-sebep-oldu/
- - - - - - - - - - - - -a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Muallimler!
Yeni nesli Cumhuriyetin fedakr ogretmen ve egiticileri sizler yetistireceksiniz yeni nesil sizin eseriniz olacaktir.
Eserin kiymeti sizin maharetiniz ve fedakrliginiz derecesiyle mutenasip bulunacaktir.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
100. HER DIN, CELISKILERI SIR ARACIYLA BIRLESTIRMEK ICIN HAYAL EDILMIS BIR SISTEMDEN BASKA BIR SEY DEGILDIR
Teoloji, gercekten celiskiler bilimi olarak adlandirilabilir. Her din birlestirilmesi mumkun olmayan fikirleri birlestirmeye yarayan hayali bir sistemden baska bir sey degildir. Aliskanliklar ve teror yardimiyla en buyuk sacmaliklarda direnilebilir; bu sacmaliklar en acik bicimde gosterilse de, yine direnilmesi mumkun olur. Dinlerin tumunun curutulmesi kolaydir; ancak, bunlarin sokulmeleri, kokunden koparilip atilmalari cok zordur. Dedikleri gibi, ikinci bir tabiat olan aliskanliga karsi aklin hicbir hukmu ve etkisi yoktur. Bircok zevat vardir ki, inanclarinin temellerinin yikildigini gordukten sonra bile en acik gercekleri cigneyerek yine inanclarina donerler.
Dinden bir sey anlasilmadigindan, her adimda tiksinilen sacmaliklara rastlandigindan, dinde olmayacak seylerden baska sey gorulmediginden sikayet eder etmez, bize soyle denir: "Dinin ileri surdugu gercekleri anlayacak gucte degiliz. Akil, yolunu kaybeder ve akil bizi yok olmaya gotur ebilen, sadakatsiz bir yol gostericidir". Gereginden fazla bize temin olunur ki, insanlarin gozunde delilik olan sey, Allah'in gozunde, zihin acikligidir. Sozun kisasi, ilahiyatin bize hep sundugu; yapilan itirazlari ve zorlugu bir tek kelimeyle kesip atmak icin, "Bunlar sirdir, bunlar ilahi sirdir, insanin bunlara akli ermez" diyerek isin icinden cikmaktir.
- - - - - - - - - - - - -
Bircok insan hayatindan makul olcude keyif alir ama bakiyeye baktiginizda hayat acidir.
Yalnizca cok genc ve ahmak olanlar bunun aksini dusunur.
George Orwell
- - - - - - - - - - - - -
Birbirimizden nefret etmeye yetecek kadar dinimiz var, ama birbirimizi sevmeye yetecek kadar degil.
JONATHAN SWIFT
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder