5 Ağustos 2019 Pazartesi

Son haftada benim önemsediğim bazı haber ve yorumlar 2019/08/04 4

  1. MİSAFİRHANE SORUŞTURMASI BİTTİ
  2. MUSTAFA MERT BİLDİRCİN : 5 MİLYON KREDİ BORÇLUSU İSYAN EDİYOR: İŞSİZİZ BORÇ ÖDEYEMİYORUZ
  3. KARAKURUT KÖYLÜLERİNİN EYLEMİNE JANDARMA MÜDAHALESİ
  4. TARIK ŞENGÜL : SEMPTOM SİYASETİ!
  5. CAN ATAKLI : VAY VAY VAY O VAKIFTA MEĞER KİMLER VARMIŞ!


================================

MİSAFİRHANE SORUŞTURMASI BİTTİ

"Orman Genel Müdürlüğüne ait misafirhanelerin vekillere tahsis edildiğini ortaya çıkaran Tarım Ormanş Sendikası Genel Başkan Şükrü Durmuş maaş kesintisi cezası aldı. Durmuş'a misafirhane tartışmasına ilişkin 22 Mayıs'ta yaptığı açıklamalar nedeniyle 4'de 1 oranında aylık kesintisi cezası verildi. Sendika üyeleri cezayı Orman Genel Müdürlüğü önünde protesto etti"

Misafirhane soruşturması bitti

06 Temmuz 2019 Cumartesi 14:39 0 A + A - Yazdır

Misafirhanelerin orman emekçileri yerine vekillere tahsis edildiğini ortaya çıkaran Tarım Ormanş Sendikası Genel Başkan Şükrü Durmuş'a aylık kesme ceza verildi.

Durmuş kanser hastası orman muhafaza memuruna yer verilmediğini tespit etmiş tepkisini misafirhanenin önünde 22 Mayıs günü dile getirmişti.

Durmuş'un bu açıklamalarının ardından hakkında soruşturma başlatıldı. Yürütülen soruşturma sonrası Durmuş'a 1 bölü 4 oranında aylıkta kesme cezası verildi.

Soruşturma raporunda Durmuş'a yönelik ağır suçlamalar yöneltildi. Sendika yönetimi başmüfettişlerin raporundaki iddiaları yargıya taşıyarak suç duyurusunda bulundu.

Sendika genel başkanına verilen para cezası Ankara'daki Orman Genel Müdürlüğü önünde protesto edildi.

https://youtu.be/kNYgW0Mb4YM

ulusal.com.tr

https://www.ulusal.com.tr/gundem/misafirhane-sorusturmasi-bitti-h233022.html

================================

MUSTAFA MERT BİLDİRCİN : 5 MİLYON KREDİ BORÇLUSU İSYAN EDİYOR: İŞSİZİZ BORÇ ÖDEYEMİYORUZ

Genç işsizliğin yüzde 26 1'e yükseldiği Türkiye'de son 10 yılda öğrenim kredisi borcunu ödeyemeyen öğrencilerin sayısı 5 milyona ulaştı. Borcunu ödeyemeyen 280 bin üniversite mezunu yasal işlem yapılması için Hazine ve Maliye Bakanlığı'na bildirildi. BirGün'e konuşan KYK borçlusu öğrenciler şsiziz canımızı alsalar bile bu borcu ödeyemeyiz" dedi

6 Temmuz 2019 07:26

Türkiye'deki ekonomik kriz nedeniyle üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulmakta güçlük çeken üniversite mezunları öğrencilik dönemlerinde aldıkları KYK bursunu ödeyemiyor.

Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın verilerine göre KYK borcunu ödeyemeyen öğrencilerin sayısı 5 milyona yaklaşıyor. Büyük bölümü işsiz olan KYK borçluları borçları nedeniyle uykularının kaçtığını söylüyor.

UYKULARIM KAÇIYOR

BirGün'e konuşan Ankara Üniversitesi mezunu Ali Ç. KYK borcu yüzünden ailesiyle arasının bozulduğunu söyledi. Ali Ç. ödeme takviminin Ocak ayında başladığını anlatarak "Yedi aydır ödeyemiyorum çünkü iş bulamadım. Talep edilen faizi göze alamadığım için borcumu erteleyemiyorum da" diye konuştu. Ailesinden yardım almak zorunda olduğunu ifade eden Ali Ç. "İş konusunda sürekli reddedilmek zaten psikolojimi bozdu bir de KYK borcu üstüne eklenince uykularım kaçıyor" dedi.

MAAŞTAN ELİME BİR ŞEY KALMIYOR

Hacettepe Üniversitesi'nden 2018 yılında mezun olan Çiğdem A. da çalıştığı yerden aldığı asgari ücretin KYK borcu taksitlerine yetmediğini söyledi. Çiğdem A. aylık gelirinin 2 bin 20 TL olduğunu vurgulayarak "Her ay 750 lira kira ödüyorum. KYK taksitim ise 400 lira. Faturalar ve ev masrafları da eklenince elimde hiçbir şey kalmıyor" ifadesini kullandı.

İlginizi çekebilir: ODTÜ'de protesto: 'KYK yurdu istemiyoruz'

Bazı kesimlerden gelen "Harcarken iyiydi" eleştirilerin de acımasız olduğunu savunan Çiğdem A. şunları söyledi:

"Öğrenim hayatım boyunca çalıştım. Aileme yük olmamak için ne iş bulursam yaptım. KYK parasıyla da okul ihtiyaçlarımın küçük bir bölümünü karşılayabildim. İnsanlarda o parayı har vurup harman savurmuşuz gibi bir algı var zannediyorum ama işin aslı hiç öyle değil. O krediyi gerçekten ihtiyacı olmayanlar da almış olabilir belki ama benim ve tanıdığım insanların o paraya gerçekten ihtiyaçları vardı. Borçtan da kaçmıyorum ama ülkenin koşulları borcumuzu ödememize bile izin vermiyor. "

https://www.birgun.net/haber-detay/5-milyon-kredi-borclusu-isyan-ediyor-issiziz-borc-odeyemiyoruz.html

================================

KARAKURUT KÖYLÜLERİNİN EYLEMİNE JANDARMA MÜDAHALESİ

Kars'ın Sarıkamış ilçesinde Karakurut köyü sakinleri yapımı süren baraj inşaatı için kamulaştırılan alanların bedellerinin ödenmediği gerekçesiyle eylem yaptı. Erzurum-Kars-Iğdır karayolunu kapatan köylülere jandarma sert bir biçimde müdahale etti bazı köylülerin gözaltına alındığı öğrenildi.

soL - Kars

Cumartesi 06 Temmuz 2019 07:19

Kars'ın Sarıkamış ilçesinin Karakurut köyünden bir grup devam eden baraj inşaatı nedeniyle kamulaştırılan alanların bedellerinin ödenmediğini belirterek eylem yaptı.

Erzurum-Kars-Iğdır karayolunu kapatan köylüler Valinin gelerek açıklama yapmasını bekleyeceklerini söylediler.

Dün akşam saatlerinde yapılan eylemde jandarma köylülere sert bir biçimde müdahale etti.

Bazı köylülerin gözaltına alındığı öğrenildi.

http://haber.sol.org.tr/toplum/karakurut-koylulerinin-eylemine-jandarma-mudahalesi-266023

================================

TARIK ŞENGÜL : SEMPTOM SİYASETİ!

6 Temmuz 2019 03:50

Son 40 yıllık deneyimi gösteriyor ki "kazananı az kaybedeni çok" neo-liberalizmi başka köklerden gelen siyasi-ideolojik projelerle rezonansa sokmadan hegemonya üretilemiyor. Yeni sağ bu hegemonyayı neo-liberalizmle muhafazakârlığı eklemleyerek üretmeyi hedefledi.

Bu akımın Türkiye temsilcisi ANAP dinci-muhafazakarlıkla neo-liberalizmi eklemleyerek önce iktidarını sonra yıkımını hazırladı. Sonrasında kurulan koalisyonlar ise neo-liberalizmi bütünleyecek bir ideolojik hat kuramadıkları için başarısız oldu. Bu başarısızlığın sonrasında AKP dinci-muhafazakarlıkla neo-liberalizmi 2000'li yıllarda bir kez daha rezonansa sokarak iktidarını üretti; yetmeyince milliyetçiliği işe koştu. Şimdi bir kez daha bu titreşimin toplumsal alanda yarattığı ağır tahribat ve yıkımın AKP iktidarına dönüşüne ve bedel ödetişine şahit oluyoruz.

O zaman sormak gerekiyor önümüzdeki dönemin siyasi iktidarı hegemonik projesi ve söylemi hangi güçler tarafından ve nasıl şekillendirilecek?

İlk akla gelen kuşkusuz 31 Mart seçimlerinde AKP karşısında duran siyasal ve toplumsal güçlerin iktidar perspektifini üretmek için de birlikte davranmasıdır. Ancak hepimiz biliyoruz ki bu çok kolay bir iş değil; Çünkü çok farklı kesimlerin yer yer uzlaşmaz nitelikte çok farklı beklentileri var. Derin analizleri başka mecralara bırakıp talepler ve beklentiler üzerinden bazı can alıcı tespitler yapmakla yetinelim.

Beklentiler açısından iyi bir başlangıç noktası AKP'nin yenilgisine yol açan politikalarıdır. AKP'nin yenilgisinde; toplumsal alanın muhafazakarlık ve milliyetçilik üzerinden kutuplaştırılması ekonomik alanda neo-liberal dediğimiz politikalar ve yarattığı bölüşüm sorunları siyasal alanda otoriterlik ve keyfi yönetimin adının yolsuzlukla anılır hale gelmesi üç temel rahatsızlık alanı olarak öne çıktı.

İlginizi çekebilir: Aladağ davasında cezalar açıklandı

Toplumsal ve siyasal alanda konumlanan AKP karşıtı kesimler açısından bu üç "kötülüğün" aynı derecede önemsenmediğini biliyoruz. Ancak siyasal alanda CHP liderliğinde örgütlenen muhalif cephenin sözünü ettiğimiz üçlü arasından otoriterlik keyfilik ve yolsuzluk kalemini öne çıkarıp birleştirici harç olarak kullandığını söyleyebiliriz.

Diğer bir anlatımla; muhafazakarlık ekseni de neo-liberal politikalar da kurulan mücadele söyleminde öne çıkarılmadı. Öte yandan AKP'nin ağırlaşan otoriter yönetim anlayışının öne çıkarılması gayet anlaşılabilir; çünkü yönetim boyutu tüm alanlara yönelik karar alma süreçlerini içerdiğinden gerek görüldüğünde toplumsal ve ekonomik alanlara yönelik rahatsızlıklara hitap etmeye olanak sağlayabilen bir özelliği sahip. Örneğin muhalefet neo-liberal politikaların yıkımını konuşmadı ama ekonomideki olumsuzlukların kötü yönetim kayırmacılık ve yolsuzluktan kaynaklandığını bolca vurguladı. Ya da bazı vakıflara sağlanan mai destekler doğrudan dinci-muhafazakarlık etrafında tartışılmadı ama AKP'nin kayırmacılığıyla özdeşleştirilerek siyasal söylemde yer buldu.

Bu strateji ve söylem başarıyı getirdiği için önümüzdeki dönemin iktidar mücadelesine de damgasını vurması olası görünüyor. Yani neo-liberalizm ve muhafazakarlık ekseni geride duracak otoriter yönetim karşısında demokratik yönetim anlayışı siyasal söylemin boş göstereni haline gelecek!

Soru şu; otoriterlik kötü yönetim kayırmacılık yolsuzluk gibi önemli sorunlar kendi başlarına ele alınabilecek gerçeklikler mi yoksa bir yanda neo-liberalizmin diğer tarafta toplumu bölüp kutuplaştıran muhafazakar-milliyetçiliğin yol açtığı büyük tahribatın semptomları mı? Eğer ikincisi doğruysa önümüzdeki döneme büyük olasılıkla semptom siyaseti damgasını vuracak demektir. Mesele şu ki hastalık ağırlaşıyor ve tek başına semptom tedavisi artık hastayı rahatlatmıyor!

https://www.birgun.net/haber-detay/semptom-siyaseti.html

================================

CAN ATAKLI : VAY VAY VAY O VAKIFTA MEĞER KİMLER VARMIŞ!

6 Temmuz 2019

YENİ ÖĞRENDİM

İstanbul'da insanlara kan kusturan bir vakıf var. Adı İstanbul Trafik Vakfı. Yıllarca bu vakfın haksız uygulamalarına karşı yazılar yazdım televizyonlarda konuştum. Neden? Çünkü bana göre bir mafya gibi çalışan bu vakıf İstanbul trafiğine hiçbir katkı sağlamıyor. Tek dertleri var gün boyu olabildiğince çok sayıda aracı "yediemin parklarına" çekmek ve bundan müthiş paralar kazanmak. İstanbul Trafik Vakfı'nın hiçbir yatırımı yok. Sadece çekici alıyorlar ve olur olmaz araç çekip can yakıyorlar. Ne bir otoparkı var ne trafik eğitimi konusunda girişimleri. Personeli bile yok. Devletin polisini aracı olarak kullanıyorlar. Bu İstanbul Trafik Vakfı'nın emniyete ait olduğunu düşünürdüm ben de herkes gibi. Oysa öyle değil. İş insanları kurmuşlar bu vakfı. Ciddiyeti olsun diye de içine sembolik olarak cumhurbaşkanını koymuşlar örneğin. İstanbul Valisi ve belediye başkanı da bu vakfın yönetiminde görülüyor. İçindeki isimleri görünce çok şaşırdım. Bunca anlı şanlı iş insanının ne işi var burada acaba? Oradan gelecek paraya bu kadar mı ihtiyaçları var diye düşünmeden edemiyor insan. Gerçi bu vakıf aracılığı ile toplanan para müthiş. İstanbul halkının milyonlarca lirası adeta gasp ediliyor. Şimdi diyeceksiniz ki "Ne yani isteyen istediği yere mi bıraksın aracını?" Elbette öyle de bu vakfın çekicileri trafiği engelleyen araçları çekmiyor ki. Ancak çekilmesi çok kolay ve üstelik ortak kullandıkları otoparklara en yakın yerden araç çekiyorlar. Uygar ülkelerde de araç çekilir. Ama oradaki insanlar yasak yere zaten park etmezler. Çünkü park ettikleri anda çekileceğini ve ceza yiyeceklerini bilirler. Medeni ülkelerde lokantaların otoparkçıları ile anlaşıp onlara bırakılmayan araçları çekmezler. Bizde aracınızın çekilmesi tamamen sizin şanssızlığınızdır. Genellikle de sizin aracınızın çekilmesi bir başka araca adeta park yeri açılması gibidir. Sizlere bu vakfın mevcut mütevelli heyetinin listesini sunuyorum. Çoğu tanınmış iş insanı olan bu kişilere seslenmek istiyorum. Buradan elde ettiğiniz paralar gözünüzü karartmış olabilir. Ama lütfen yönettiğiniz vakfın nasıl çalıştığına dönüp bir bakın. Gerçekten vakfınızın İstanbul trafiğine hizmet edip etmediğini inceleyin. Günde kaç araba çekildiğini bunların en yoğun olarak hangi bölgelerde olduğunu bunların ne kadarının haksız ve vicdansız olduğunu hangi bölgelerde vale denilen özel otoparkçılarla anlaşmalı olduğunu öğrenmeye çalışın. Örneğin araç çekilen yediemin otoparklarına kimliğinizi belli etmeden bir gidin çalışanlara bir bakın bakalım "Ben buradan nasıl çıkacağım" diye korkuya kapılıp kapılmayacağınızı bir test edin. O zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.

İŞTE TRAFİK VAKFI'NIN MÜTEVELLİ HEYETİ

1. Cumhurbaşkanı 2. Faika KOZAKÇIOĞLU 3. Zuhal ÜRETEN 4. Alper KUŞ 5. Nadir YAYLA 6. Korkmaz ALTUĞ 7. İsmet NANE 8. Muammer GÜLER 9. Atıf ÇETİNER 10. Jak KAMHİ 11. İnan KIRAÇ 12. Erman YERDELEN 13. Ali Süha UYAR 14. Mücahit ÖREN 15. Oktay DURAN 16. Celalettin CERRAH 17. Cenk CANKURTARAN 18. Yılmaz ULUSOY 19. Sema RAMAZANOĞULLARI 20. Yücel ÇELİK 21. Ahmet KOCABIYIK 22. Nail KEÇİLİ 23. Turgut KAZAN 24. Ömer DİNÇKÖK 25. Kadir BOY 26. İlhan ÇETİNKAYA 27. Suat YALKIN 28. Ali GÜRELİ 29. Adının açıklanmasını istemeyen bir kişi 30. Turgay ATASÜ 31. Süreya ÖZYURTKAN 32. Ayşe ÖZGÜN 33. İsmail ACAR 34. Lale MANÇO 35. Hıncal ULUÇ 36. Ümran ÇAVLI 37. Remzi TAN 38. Süleyman BAŞGÖR 39. Kadir TOPBAŞ 40. Vasip ŞAHİN 41. Hasan KAYNAR 42. Haluk BAYRAKTAR 43. Kemal TATAR 44. Necati CANSARAN 45. Saruhan VARDAR 46. Abdullah SİLAHYÜREKLİ

Şimdi bu listeye İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla Ekrem İmamoğlu da girecek sanıyorum Kadir Topbaş da çıkarılacak. Ayrıca Muammer Güler Celalettin Cerrah gibi görevleri gereği bu listede yer alanlar da bu göreve yeni gelenlerle değiştirildi.

OKURDAN MESAJ

Balık mevsimlerini pek bilmem. İstanbul'da "Lüfer geldi" derler ya da "palamut akınının başladığını" söylerler. Bunların hangi mevsime geldiğine pek dikkat etmem. Zamanında belki ederdim de şimdi sorarsanız "Lüfer mevsimi ne zaman?" diye hemen yanıt veremeyebilirim. Bir okurumun mesajından sardalyanın şu sıralar pek bol olduğunu öğrendim. Ama bir sorun varmış. Bakın okurum bunu nasıl dile getirmiş; Can Bey ben İzmir'in sahil kasabası Dikili'de yaşıyorum. Bildiğiniz gibi şu anda balık avı yasağı var. Oysa inanın şu anda deniz balığı olarak sardalyanın tadına doyum olmaz. En yağlı ve bol mevsimidir. Fakat yasak yüzünden avlanamadığı gibi balıkçılardaki sardalyalar Midilli'den gelmekte. Yani Euro kuru üzerinden balık yiyoruz. Halbuki büyük balıkçı gemileri son derece gelişmiş sonar sistemlerine sahipler. Radarlarındaki balığın cinsini yüzde100 tahmin edebilmekteler. Diyeceğim o ki çok mu zordur sadece sardalya avına izin vermek? Limanlarda zaten sahil güvenlik var gelen tekneleri denetler sardalya avı dışındakilere cezayı keser bu kadar basit. Millet de ucuz balık yemiş komşu Yunan'a para kazandırmamış olur. İşin başka enteresan tarafı da şu; balık avlanma yasağı tam da sardalyanın yumurtlama mevsiminde bitiyor. Kaş yapayım derken göz çıkarmak böyle bir şey; olsa gerek.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Erdoğan tarafından sarayda görevlendirilen Bülent Arınç devlet kesesinden alacağı maaşı soranlara "Edepsizler" dedi biliyorsunuz. Neymiş kimin ne maaş alacağına kimse karışamazmış kime neymiş milletvekilinin maaşından? Olacak şey değil tabii. Gerçi cevabını aldı. Ben de uzun yıllar önemli görevler yapmış biri olarak yaptığı yanlıştan utanıp susacağını sanmıştım. Ama öyle olmadı. Arınç konuştukça konuşuyor ve battıkça batıyor tabii. Bu kez de henüz ne kadar olduğunu bilmediği maaşının yarısını öğrenci bursu diğer yarısını da KHK'lar yüzünden mağdur olmuş kişiler için kullanacağını söyledi. Artık nasıl bir maaşsa bu hem burs için hem de mağdur aileler için yetecek. Tabii üste çıkacağım diye çok konuşan Arınç iktidar adına bir itirafta bulunduğunu ne kadar fark ediyor bilmiyorum. Demek ki iktidar hiçbir suçu olmayan insanları açlığa ve sefalete mahkum etmiş. Arınç saraya girip Erdoğan'a çok yaklaşmış bir kişi olarak bu sorunu çözmek için girişimde bulunmak yerine maaşını soranlara ucuz bir popülizmle cevap vermeye çalışıyor. Bunca yıl devletin en tepesinde oturdu bu kişi. Ne kadar yazık.

ÖNERİ

İktidar seçim yenilgisini hazmedemeyince İstanbul seçimlerini tekrarlatmak için kendince harika bir gerekçe bulmuştu biliyorsunuz. Oyların çalındığını ileri sürmüşlerdi. Gerçi YSK bu iddiaya prim vermedi bunun yerine suçu kendi üzerine alıp seçimleri tekrarlattı. Tabii sonuçta "oyların gerçekten çalındığı" ortaya çıktı. Meğer iktidar "fena halde götürmüş" oyları. Bu kez YSK kenara çekilince foya ortaya çıkmış oldu AKP tarihi fark yedi. Oyların çalındığı bu seçimde ortaya çıktı ama geçmişteki seçimler üzerinde hâlâ kara bulutlar var. O zamandan beri çırpınıyoruz; hile yapıldığını oyların çalındığını anlatmaya çalışıyoruz bir avuç insan. Şimdi ciddi bir karine çıktı ortaya. YSK referandum ve 24 Haziran seçimlerini mutlaka mercek altına almalıdır. Bu seçimlerde kullanılan oylar bir araya getirilmeli ve tekrar sayılmalıdır. Diyeceksiniz ki "Kaç kere söyledin ve yazdın şimdi niye tekrarlıyorsun?" Öyle demeyin. Bazı konuları ısrarla tekrarlamak gerek. Bunlar asla unutulmamalıdır.


  https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/can-atakli/vay-vay-vay-o-vakifta-meger-kimler-varmis-5216570/ 

================================



- - - - - - - - - - - - -<

/span>
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Adalet gucu bagimsiz olmayan bir milletin devlet halinde varligi kabul olunamaz.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

139. HUKUMDARLARI KORKUDAN, VICDAN AZABINDAN KURTARARAK DOGRU YOLDAN SAPMALARINI, DIN KOLAYLASTIRIR

Ruhanilerin dalkavuklari, hukumdarlari, kargasalik cikararak zorbalara cevirmeyi basarirlarsa, ote yandan zorbalar da, ister istemez buyuklerin ahlakini bozarlar. Haksiz, soysuz, erdemsiz olan ve keyif ve arzusundan baska yasa tanimayan bir hudavendin eli altindaki bir milletin ahlakinin bozulmasi zorunludur. Bu hudavend, cevresinde dogru, aydin, erdemli kisilerin bulunmasini ister mi? Hayir; ona yalniz dalkavuklar, "evet efendim"ciler, taklitciler, kullar, suyuna giden asagilik ve alcak ruhlar gereklidir. "Mabeyin"i, ahlak bozuklugunu asagi tabakalara bulastirir ve yayar. Baskani kotu ahlakli olan bir hukumette herkes bulasici yolla kotu ahlaka zorunlu olarak tutulur. Cok once denilmistir ki, hukumdarlar, kendi yaptiklarini yapmayi emrediyor gibidirler.

Din, hukumdarlar icin bir dizgin olmak soyle dursun, tersine, onlari korku ve vicdan azabi duymaksizin, kendileri icin oldugu kadar yonettikleri millet icin de kotu taskinliklara sevk etti. Insanlar, hicbir zaman cezasiz kalinarak aldatilmaz. Insanlari aldatmanin cezasi mutlaka cekilir. Bir hukumdara bir ilah oldugunu soyleyiniz; hemen, kimseye muhtac olmadigina inanir. Elverir ki, kendisinden korkulsun; sevilmeye az onem verir. Ne duzen ve usul tanir, ne uyruguyla iliskilerini, ne onlara karsi gorevlerini. . .

Hukumdara, eyleminden dolayi Allah'tan baska hickimseye hesap vermek zorunda olmadigini soyleyiniz; hemen, "hic kimseye" hesap vermek zorunda degilmis gibi hareket eder!

- - - - - - - - - - - - -
Insan ile hayvanlarin ortak cikari vardir, birinin dirligi oburlerinin de dirligidir, diyen cikabilir.
Onlara sakin kulak asmayin.
Hepsi yalan.
Insanoglu, kendinden baska hicbir yaratigin cikarini gozetmez.
George Orwell Hayvan Ciftligi

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Peygamberlerden ve hakikat icin olmeye hazir olanlardan korkun, cunku onlar kendileriyle birlikte baskalarinin da olmesini bir kural olarak dayatirlar; siklikla onlardan once, bazen de onlarin yerine.

ECO,UMBERTO (1932) Italyan yazar, edebiyat elestirmeni ve tarihci.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -

Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 


 




-------------------------------------------------
This free account was provided by VFEmail.net - report spam to abuse@vfemail.net
 
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas!   15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder