-------- Original Message --------
From: Ali Serdar Bolat <serdarbolat@superonline.com>
Değerli arkadaşlar
10 değerli dakikanıza kıyıp aşağıdaki video kaydını izlemenizi öneririm.
Haçlı saldırısını Perinçek yıllar önce nasıl haber vermiş,
daha AKP diye bir şey ortada yokken, 2002 seçimlerinden tam 6 yıl önce
Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, A. Gül'ün Dışişleri Bakanı olacağını nasıl bilmiş
hayretle dinleyeceksiniz.
Bu konuşmayı izleyen AKP yöneticilerinin AKP'den istifa etmeleri gerektiğini söylediği bölüm çok çarpıcı...
********
Bu da benim konu ile ilgili 18 Mart 2008 tarihli yazım:
Değerli arkadaşlar
Şu %48 yalanına artık bir son vermemiz gerekiyor.
Neymiş efendim halkımız bu kadar oy vererek onları seçmiş.
Arkadaşlar, bu bir yanılgı. Yalanın da kuyruklusu ayrıca.
AKP'yi halkımız seçmedi, ABD seçti ve başımıza getirdi
Deliller ve ispat
+++++++++++++
1
CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation'un yayın organlarında ve ABD strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda mealen şöyle deniyordu:
"ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir."
2
Bu raporları okuyan İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisi, halkımıza bu planı haber verdi.
(Muhakkak ki diğer partiler de bu yayınları okumuşlardı, ama onların halkımızı bilinçlendirmek gibi bir sorunları yoktu)
3
Aydınlık Dergisi 20 Ekim 1996 tarihli sayısında kapaktan haberi verdi:
"Merak edilen gizli mesajı açıklıyoruz:
Abramowitz, Tayyip'i Erbakan'ın yerine hazırlıyor"
Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 6 yıl önce, Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisi, Amerika'nın bu seçimi yaptığını halkımıza duyurdu.
4
Cumhuriyet Gazetesi 16 Şubat 1997
Leyla Tavşanoğlu'nun İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile söyleşisi:
Perinçek:
Perinçek:
"ABD, Tayyip Erdoğan'ı Başbakan, Abdullah Gül'ü de Dışişleri Bakanı yapacak. CIA'nın yan kuruluşlarından Rand Corporation'un yayın organında da bu yazıldı."
Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 5 yıl 8 ay önce, Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi kanalıyla da, bu gerçeği halkımıza duyurdu.
5
Tayyip Bey Refah Partisi İlçe Başkanı iken, Abramowitz kendisi ile temasa geçti. Bu tanışıklığın ardından Tayyip Bey önce İl Başkanı, sonra İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı yapılarak Başbakanlığa hazırlandı. ABD, "yürü ya kulum" diyordu.
6
CIA İstasyon Şefi Graham Fuller, 2001'de "İslami hareketin liderliği" görevini Tayyip Erdoğan'ın "yenilikçi" gurubuna verdi.
Fuller, Aktüel Dergisi'nin 520'nci sayısında, "Fazilet Partisi içinde yenilikçilerin ağır basarak yönetime geleceğini, bu kanadın İslami hareketin lideri olacağını" öngördü, yani ABD'nin arzusunu beyan etti.
Ama yenilikçiler Fazilet'i ele geçiremeyince yeni bir partinin, AKP'nin kurulması gündeme geldi.
7
Tayyip Erdoğan, CIA şefleriyle görüştükten sonra TÜSİAD'a "Turgut Özal'ın bıraktığı yerden devam edeceğim" sözünü verdi.
8
Tayyip Bey, 18 Temmuz 2001'de İsrail Büyükelçisi David Sultan ile görüştü, ona, "Yeni kurulacak parti İsrail ve Amerika'nın politikalarına ters düşmeyecek" garantisi verdi.
9
Tayyip Bey, 20 Kasım 2002 günü, hiçbir yasal yetki ve sıfatı olmadığı halde Yunanistan başbakanı Simitis ile gizli ve kanunsuz bir görüşme yaptı.
Bu görüşmeye Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkilileri alınmadı.
Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Yiğit Alpoğan, izleyenlerin şaşkın bakışları altında itelenerek odadan çıkarıldı.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Akın Alpturan ve Dişişleri Bakanlığı Türkiye-Yunanistan İlişkiler Masası yetkilisi Baki İlkin de piç gibi kapının dışında bekletildiler ve görüşme tutanağa kaydedilmedi.
Bu, Türkiye tarihinde (Osmanlı dönemi dahil) görülmemiş bir rezaletti.
10
Tayyip Bey, 3 Kasım 2002 seçimlerinden bir gün sonra ABD Savunma Bakanı Wolfowitz'e bir mektup yazdı ve gizli kurye ile gönderdi, mektuba özel cep numarasını da yazdı.
Mektup 17 Ocak 2004 günü Star Gazetesi'nde Hayrullah Mahmut'un köşesinde yayımlandı.
Tayyip, mektubunda Türkiye Genelkurmayı'nı, "seçim sonuçlarından memnun olmadıkları" için Wolfowitz'e şikayet ediyordu, ve Wolfowitz'den, Türkiye Genelkurmayı ile kendisi arasında arabuluculuk yapmasını istiyordu.
Bu da, Türkiye tarihinde (Osmanlı dönemi dahil) görülmemiş bir rezaletti.
Tayyip'in mektubu, baştan sona amir-memur ilişkisini yansıtıyordu:
"Bu yardım ve ülkeme geçmişte gösterdiğiniz dostluk için çok teşekkürler. Sizinle kişisel olarak görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Samimiyetle sizin olan!"
11
AKP projesinde şöyle deniyor:
"Türkiye Orta Doğu'da emperyal bir güç olmalıdır. ABD Ortadoğu'daki faaiyetlerini Arap hanedanlarına dayamıştır. Bu ülkelerin halkları arasında giderek yükdelen demokrasi talepleri karşısında bu hanedanlıklar yıkılabilir. Böyle bir tehlike karşısında ABD için en iyi müttefik ancak Türkiye olabilir." (Hürriyet ve Cumhuriyet, 31 temmuz 2001)
12
Amerika 6 yıl önceden karar almış, oya gibi işlemiş, Türkiye'nin başına geçirmiş.
Başbakanı ve Dışişleri Bakanı'nı isimleri ile 6 yıl önce (1996'da) yayınlarında ilan etmiş, 2002'de de planını gerçekleştirmiş.
Bütün bu apaçık gerçekler karşısında, hala daha "AKP'yi %48 oyla halkımız seçti" diyenler kaldı ise, pes vallahi. Artık diyecek bir sözüm yok onlara.
Selam ve saygılarımla
+++++++++++++++++
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder