9 Ağustos 2011 Salı

POLITIK - YAŞGİDİŞ

YAŞGİDİŞ

Doğu Bloku'nun çöküş yıllarında Sofya'da askeri ataşe idim.

Yunan ataşesi ile bir konuşmamız hiç hatırımdan çıkmaz.

1989-90 yılıydı.

Yunanistan'da seçimler  olmuş, hükümet kurulamamış erken seçime gidiliyordu.

Yunan Albay şöyle dedi, "Karamanlis kazanırsa göreve devam ederim, dönüşte general olurum.
Papaendreu kazanırsa istifa eder hemen ülkeme dönerim, sonra da emekli olurum."
(İsimler farklı olabilir)

Hayretle karşılamıştım.

Yunan ordusunda bir albayın, bir askeri ataşenin durumu bile doğrudan parti ve siyasi iktidar ile bağlantılı idi.

Demek ki ordu tamamen politize olmuştu.

O zaman, içimden, "Bu Yunan ordusunun bize karşı hiç şansı yok" demiştim.

Bu yargımı halen de korumaktayım.

Bir farkla ki, içimde uyanan bazı endişelerle.

 

TSK'nın siyaset dışı kalması zorunludur ve hayati önemdedir.

Ulu Önder Atatürk, "Ya siyaset ya askerlik" diyerek, silah arkadaşlarını iki seçenekten birine zorlamış ve Türk subayı için doğru yolu açmıştır.

Acılarla dolu Balkan yenilgisinin en önemli sebeplerinden birinin ordunun siyasete bulaşması olduğunu yaşayarak gören Yüce Atatürk aynı durumu bir kez daha yaşamamamız için gerekeni yapmıştır.

AKP iktidarının özellikle son iki yılında tersine gidişin yolu açılıyor gibi görülmektedir.

Benim bireysel değerlendirmem böyledir, endişemin kaynağını da bu değerlendirme oluşturmaktadır.

AKP iktidarı "ASKERİ VESAYETE SON VERMEK" iddiası ile kendi tek parti ve tek adam vesayetini her gün biraz daha pekiştirirken bir yandan da askeri siyasetin içine çelecek adımlar atarak devletin kuyusunu kazmaktadır.

Geçen yılki YAŞ'da TSK teamüllerine aykırı olarak Org. Ceylanoğlu'nun KKK yapılışı kötü bir örnek oluşturmuştur.

TSK'da her şey RÜTBE ve KIDEM üzerine oturtulmuştur.

Disiplinin tesis ve korunmasında da bu husus son derece önemlidir.

Askerlik yapan her Türk vatandaşı bilir ki; iki asker kişi yan yana geldiğinde birisi mutlaka kıdemlidir, emir-komutayı alır.
Bu iki kişi rütbesiz er ise kışlaya erken adımını atan kıdemlidir.

Böylesine oturmuş bir gelenek-anlayış- teamül varken; Org. Ceylanoğlu'nun " Harbiye çıkışı önce " gerekçesi bahane edilerek kendinden kıdemlilerin önüne geçirilmesi ve böylece arkadan gelenlerin önünün açılması yanlış bir gidiş yolunun açılışı olmuştur.

İleriki yıllarda siyasi iktidar bu örnekten yararlanacaktır.

Bu yıl da, kamuoyunca bilinen bazı sebeplerden dolayı, teamüllere uyulmayarak siyasi iradenin isteği doğrultusunda atamalar yapılmıştır.

Son anda çıkarılan İNTERNET ANDIÇ DAVASI ve savcılığın yakalama talebi ile de çok değerli generallerin önü tıkanmıştır.

İki yıldır; siyasi iktidarın görüşüne muhalif olan, yani; Atatürk ilkelerine bağlı, cemaat ve tarikatlara karşı olan, ülkenin birlik ve bütünlüğü için çabalayan ve bu yönde eylem ve söylemde bulunan subay ve generaller, ya yargıya havale edilerek ya da gerekçe gösterilmeden doğrudan engellenmektedir.

Selam verip vermemek, ayağa kalkıp kalkmamak, karşılayıp karşılamamak, ters yanıt verip vermemek terfi veya ceza nedeni olmaya başlamıştır.

Son örnekler Hv.Kuv.K.adayı Org.
Bilgin Balanlı ve Korg.İsmail Hakkı PEKİN'dir.

Tüm devre arkadaşları ve tanıyanlarca orgeneralliğin bir numaralı adayı ve hakkedeni olarak görülen Korg.PEKİN, şuraya üç-beş gün kala alınan bir kararla terfi edemez duruma getirilmiştir.

AKP iktidarı bu oyunu hep oynamaktadır.
Yargı, oyunun aracı durumuna getirilmiştir.

Kayıp sadece TSK'nın değil ülkenindir.

Terfi eden generaller de mutlaka değerli askerlerdir ve seçilerek oralara kadar  gelmişlerdir.
Hiç birine ne AKP yandaşı ne de yeteneksiz demeye dilim varmaz.
Hepsini de sevindiğimi ve güvendiğimi söylesem yanlış olmaz.

Ne yazık ki, kamuoyunun bir kesiminde, bu şekilde terfi edenler için, "AKP yanlısı, sesini çıkarmayan evet efendimci" gibi yakıştırmalar yapılacaktır.

Bu yakıştırmalar haksızdır, katılmam, ama olacaktır.
Ortam, gelişmeler bunu zorlamaktadır.

Söylemek istediğim  ve önemli olan; birilerinin hakkının yenmesi-yenmemesi meselesidir.

Terfi ve atamaların tamamen siyasi kriterlere bağlanmasıdır.

Liyakatin yerini siyasi sadakatin almasıdır.

Uzun vadede, askerlerin,  görevde başarılı olma uğraşını bırakıp siyasilerin peşine  ve daha beteri birbirine düşmesidir.
Geçmişte de zaman zaman kötü örneklerine rastlanmıştır.

Bu şurada hak yenmiştir.

Siyasi irade gereğinden çok fazla müdahil olmuştur.

Gelecek yıllar için kötü örnekler oluşmuştur.

Askerin siyasete bulaşması yolu açılmaktadır.

Gidiş YAŞ'tır.

 

Naci BEŞTEPE

 

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Sic transit gloria mundi *  *  * Böyle geçiyor dünya zaferleri.  Latin Atasözü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder