4 Ağustos 2011 Perşembe

DIN, IMAN, YALAN, DOLAN -İKİNCİ HABUR AÇILIMI

İKİNCİ  HABUR  AÇILIMI

B

irinci Habur Açılımı için İmralı ile konuştular, ondan izin aldılar.
Yetmedi, Öcalan'ın emrini Karayılan'a götürdüler, onun da olurunu aldılar.
Türk Hukuk tarihine bir ucube örneği olarak geçecek "Seyyar Mahkeme" kurdular.
T.C Devletinin Müsteşarını-Genel Müdürlerini-Hakimlerini-Savcılarını, bu ülkenin evlatlarını katleden  teröristlerin ayaklarına gönderdiler.
Gelen teröristleri, adamların kabul etmemesine rağmen "Hayır, hayır siz pişman oldunuz" diyerek adam başına 4 dakikada serbest bırakıp, şeref tribünlerinde oturttular…

Bunları, Başbakan Erdoğan'ın haberi olmadan(!) onun deyişiyle, "devlet görevlileri" yaptı…

ABD+Öcalan+AKP tarafından temel prensiplerinde anlaşılan yeni Anayasa'yı Türk Milletine "Hap gibi" yutturmadan evvel, insanları oyalayacak yeni bir açılım senaryosunu uygulamaya karar verdiler.
İkinci Habur Açılımı için, aynı devlet görevlileri, yine "Başbakan Erdoğan'ın haberi ve bilgisi dışında(!)"  İsveç'e gittiler.
Sosyalist Kürdistan Partisi(PSK) eski Genel Başkanı Kemal Burkay'la görüştüler ve Türkiye'ye gelmeye ikna ettiler.
Vuslat'tan(Kavuşma) evvel, önce yandaş basın ve cemaat basınında Kemal Burkay adlı Kürtçü-Federasyoncuyu göklere çıkardılar.
Adam  Türkiye'yi federasyonlara ayırıp bölmek için çalışan kart bir militan değil de, sanki  Barış Gücü Temsilcisi veya bir arabulucu gibiydi!...

Kemal Burkay'ın evinden yola çıkışı, havaalanına gidişi, uçağa binişi ve Türkiye'ye inişi dakika, dakika anlatıldı.

İstanbul Havaalanına inen Kemal Burkay'ı, makamı "İstanbul Vali Yardımcısı" olan biri, "Kürtçe" konuşarak karşıladı !..

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 4 koruma tahsis etti!...

Kemal Burkay, Türk Hava Sahasına girer, girmez Başbakan Yardımcısı, Twitter'den "Hoş geldin" mesajı attı !...

Türkiye Başmüzakerecisi Egemen Bağış, Kürtçü-Federasyoncu Başmüzakereci Burkay'ı kabul etti ve ona hediyeler verdi !...

Eski CHP Genel Sekreteri, yeni AKP'li Bakan hiç aşağı kalır mı?
Bekleyemedi ve koşa,koşa Burkay'ın oteline gitti.
Odasına kapanıp, "baş başa" görüşmeler yaptılar.
Sonra otelin toplantı salonunda basın toplantısı düzenlediler.
Yalnız bir pürüz vardı.
Duvarda T.C Devletinin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün, ay-yıldızlı bayrakla birlikte bir resmi asılıydı.
Burkay'ın ve yanındakilerin Atatürk'e tahammülleri olabilir miydi?..
Resmi kaldırmaktan şimdilik korktular, fakat Atatürk'ün  resmini  Türk Bayrağı ile tamamen örttüler!...

Bunlar bire bir, tüm Türkiye'nin gözü önünde yaşandı… Cumhurbaşkanı ve Başbakan, olanları kabul ederek seyrettiler ki, hiç sesleri çıkmadı.
Yakında onlar da Kürtçü-Federasyoncu kart militanla görüşürlerse hiç şaşırmam…Benim,  Cumhurbaşkanı ve  Başbakana bazı sorularım olacak;

*Valilik Makamı, Devleti yani Cumhurbaşkanını temsil eder.
Ciddi bir devletin kuralları vardır.
Devleti temsil eden bir Vali Muavinine, hiçbir resmi görevi olmayan bir kaçağı, bir militanı  karşılama görevini kim verdi?...
Vali Muavinliği gibi devletin önemli bir makamını temsil eden bu adam, hangi hak ve yetkiyle, gelen kişiyi "Kürtçe" konuşarak karşılıyor?.
Bu adam Türkiye'nin Vali Muavini mi, yoksa olmayan Kürdistan'ın Vali Muavini mi?...

*Kimlere koruma olarak "Polis" verileceği yasalarla belirlenmiştir.
Hangi makamda olurlarsa olsunlar, kimse canı istediği için veya kendisine "Kanunsuz emir" verildiği için önüne gelene devletin polisini koruma olarak veremez.
Bu adama koruma olarak 4 Polisimizi verilmesini emreden kimdir?...

*Ne Egemen Bağış'ın ne de Ertuğrul Günay isimli Bakanların bu Kürtçü-Federasyoncuyla görüşmesi beni hiç ilgilendirmez.
Herkes kendine yakışanı yapar.
Fakaaat, Türkiye'nin Kurucusu, Cumhuriyetimizin ilk Cumhurbaşkanı Atatürk'ün resminin, bu Kürtçü-Bölücü zibidiler istedi diye kapatılması beni yakından ilgilendirdiği gibi, "Türk" oluğunu söyleyen herkesi ve "Ne Mutlu Türküm Diyene" diyebilen tüm Türk Milletini ilgilendirir.
Atatürk konusunda bu aziz milletin vereceği hiçbir taviz yoktur…Bu densizliğin hesabını sormak, öncelikle bugün Atatürk'ün makamında oturan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e düşer.
Eğer bu günkü Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin İlk Cumhurbaşkanı'nın resminin kapatılmasına sessiz kalırsa, temsil ettiği Türk Milletine en büyük hakareti yapmış olur.
Nasıl bir Devlet olduk biz?
Nasıl bir yönetim var başımızda?
Aklım almıyor…Türk Milletine yapılan hakaretin büyüklüğünü iyice anlatmak için şu örneği verelim;Amerika'da George Washington 'un, Fransa'da Charles De Gaule'ün, Suriye'de Hafız Esad'ın, Kuzey Irak'ta Barzani'nin, İran'da Humeyni'nin resimlerini örtmeye kalkarsanız, sizi bile kendinizi bir daha bulamazsınız…

Bu konuda bile, Türk Milleti tepkisiz kalırsa, daha çok Kemal Burkay'lar gelir, daha çok Habur Açılımları yaşanır ve güle oynaya bu ülkeyi karpuz gibi bölerler.

Sizlerden ricam, tepkinizi Cumhurbaşkanı Gül'e lütfen iletin.
İsmini yazmak istemeyenler, bu yazıyı göndersinler.
Lütfen…

Sağlık ve başarılar dilerim.
04 Ağustos 2011

RİFAT SERDAROĞLU

rifatserdaroglu@gmail.comtwitter.com/rifatserdaroglu

0 532 211 00 11

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ NEREYE ?  Nereye sevdiğin benim , inandığım nereye , Rüyaların yarasalar gibi uçuştuğu geceler içinden. Dalgınlığımla hareketlerini seçemiyorum , Varlığının altın kafiyesini arıyorken ben . Hangi dünyaları dolaştıktı bilmiyorum , O nasıl bir adaydı , nasıl bir deniz . Gök , bir söğüt dalı gibi eğilmişti sulara doğru , Ve eğilmiştik o dal gibi hayata doğru ikimiz . Kim ellerini alnımda gezdirirken o ten , ses ile , Bana kalbin musikisini verecek , haberi olmadan. Geceyi avuçlarımda siyah bir gül gibi duyuyorum , Ve sen misin bilmiyorum bu gülü bırakan . Nereye , ey göz yaşlarımın sıcaklığı , Ki başka birisi yok beni duyan . Rüyalar nereye gidiyor , anlamıyorum ; Ve sen nereye gidiyorsun , hatıralardan .  Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder