Albay Cemal TEMİZÖZ Resmi Web Sitesindendir.
Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak ve Türk milletinde Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı güvensizlik yaratmak amacını güden, ülkemizin bütününde yürütülen asimetrik psikolojik harekatın ilk aşamalarından birisi olarak 1993–1995 yıllarında Güneydoğuda bir takım faili meçhuller işlendiği iddiasıyla, sırf kamuoyu yaratmak amacıyla iş makineleri ile yapılmış olan kazılar sebebi ile, kemiklerin insana ait olup olmadığı henüz anlaşılmadan, aleyhime maddi hiçbir delil olmamasına rağmen, hukuk hiçe sayılarak, Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı olarak birliğimin dışındaki bir şehre gitmem bile üstlerimin bilgisine bağlı olmasına rağmen kaçma şüphesi ve isnat edilen suçlamanın ağırlığı sebepleri ile yerel seçimlerin hemen öncesinde Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile tutuklandım.
Olağanüstü Hal Bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından PKK terör örgütüne karşı yürütülen İç Güvenlik Harekâtında Temmuz 1993-Temmuz 1995 yıllan arasında Cizre İlçe Jandarma Komutanı olarak birliğim ile yer aldım.
Görev dönemim içerisinde terör örgütüne karşı Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komutasında silahlı mücadeleye devam ederken halk merkezli ve halkı kazanmak için yürüttüğümüz çalışmalarda devletin çalışamaz hale gelmiş Milli Eğitim, Sağlık, Güvenlik ve Adalet gibi ana fonksiyonlarına işlerlik kazandırılmasına, halkın birlik ve beraberlik şuuru ile milli bayramlara katılmasına ve halka moral verecek Nevruz Kutlamaları gibi faaliyetler ve Cizrespor'un canlandırılması gibi sportif etkinliklerin canlandırılmasına katkı sundum.
Her fırsatta ne şekilde olursa olsun halka yardım faaliyetlerinin içerisinde yer aldım.
Bu çalışmaların tamamını da terör örgütünün tehdidi ve baskısı devam ederken, zor şartlar altında gerçekleştirdim.
Yaşanan bu süreçte, basına sızdırılan bazı haberlerden anlaşıldığına göre; terör örgütü ve müzahir kuruluşlar ile o dönem her türlü örgütsel faaliyetler içerisinde yer alıp bölge dışına kaçan müteakiben mağdur olarak geri dönen işbirlikçilerin, müşterek yürüttükleri linç kampanyası sonucu bölgedeki tüm kanunsuzluklar üzerime fatura edilmeye çalışılmaktadır
Görev dönemim içerisinde yapılan mücadeleye mülki idare amirleri (İl-İlçe), Komutanlarım, Yargı Mensupları (Hakim-Savcılar), Askeri birlikler, Kamu Kurum Kuruluşları, GKK'lar ve sağduyulu vatandaşlar da tanıklıktır.
Yargılama aşamasında Yüce Türk Milleti adına hüküm vermeye yetkili, bağımsız olduğuna inanmak istediğimiz, Yüce Türk Adaleti önünde dosyadaki iddiaların tamamına cevap verdik. Delillerini ortaya koyduk. Ancak bilinen sebeplerle lehimize olan hiçbir maddi delil kamuoyuna yansıtılmadığı gibi, farklı iki kutbun bir araya gelerek sürdürdüğü linç kampanyası da devam etti.
Bundan sonra sitemizde yargılama ile ilgili duruşma tutanaklarına, savunmalara, önemli delil ve belgelere ulaşabileceksiniz. Ve kararı yine yüce Türk Milleti verecektir.
"Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep aynı cevherin damarlarıdır.
Bu damarlar, birbirini tanısın. Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelik çabalar boğulmaya mahkûmdur.
Türk milleti kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir." (Mustafa Kemal Atatürk–1935)
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Zafer, Zafer benimdir diyebilenindir. Başarı ise, Başaracağım diye başlayarak sonunda Başardım diyebilenindir. K.Atatürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder