4 Ağustos 2011 Perşembe

DIN, IMAN, YALAN, DOLAN -ATATÜRK’LÜ BAYRAK ÖRTÜLÜRKEN

EMİN ÇÖLAŞAN:

ATATÜRK'LÜ BAYRAK ÖRTÜLÜRKEN

4 Ağustos 2011

SEVGİLİ okuyucularım, bildiğiniz gibi, ülkemizin nurtopu gibi yeni bir "Umudu (!)" oldu.
İktidar çevreleri tarafından kamuoyuna "Kürt aydını" olarak tanıtılan Kemal Burkay -şükürler olsun- yurda dönüş yaptı.

12 Eylül darbesinden sonra İsveç'e kaçmış ve tam 31 yıl boyunca orada ikamet buyurmuş.
Bu süre içerisinde, hele son yıllarda hakkında başlatılmış herhangi bir soruşturma yoktu, açılmış bir dava da yoktu.

Niçin yıllar boyu İsveç'te yaşadığını bilen yok!
Türkiye'ye niçin döndüğünü bilen de yok.
Ancak gerçeği söyleyeyim, bunu Türkiye'ye hükümet çağırdı… Ve adam büyük tantana ile karşılandı.
Amaç belliydi:

Terör durmamış, Abdullah Öcalan'la İmralı'da yapılan pazarlık görüşmelerinden sonuç çıkmamıştı.
Hükümete şimdi yeni bir dayanak gerkiyordu ve onun adı Kemal Burkay'dı!

Bu şahıs Kürtlük ve Kürtçülük mücadelesinin silahla değil siyaseten yapılmasını savunan biriydi… Başka bir deyişle, sadece teröre ve PKK çizgisine karşı çıkıyordu.

(Burada konu dışı bir parantez açıyorum.
Çok uzun yıllardan beri ABD'de, ABD'nin koruması altında yaşamakta olan Fethullah'ın durumu da aynı.
Hakkında yapılan bir soruşturma yok, açılmış bir dava yok ama nedense Türkiye'ye gelmiyor, gelemiyor!
Orada rahatı bulmuş, çiftliğinde krallar gibi yaşıyor.
Günün birinde onun da hidayete erip, Kemal gibi Türkiye'ye dönmesini bekliyoruz!
Konu dışı pazantezi kapıyorum.)

***

Evet, Kürtçü aydınımız (!) Kemal Burkay'ı Türkiye'ye Tayyip hükümeti getirdi.
Gelmeden önce kendisiyle İsveç'te yoğun ilişkiler başlatılmıştı.
Kurulan plan şöyle idi:

"Apo'ya ve örgütüne sözümüz geçmedi.
Getirelim Kemal'i buraya, PKK'ya karşı çıkıp terörle mücadelede bizim elimizi güçlendirsin."

Yeni umudumuz (!) Kemal birkaç gün önce Türkiye'ye ayak bastı.
Sağa sola önceden haber salınmıştı ve havalimanında büyük kalabalıklar tarafından coşkuyla karşılandı.

Hemen ertesi gün, daha ayağının tozu ile kabuller başladı.

Önce İstanbul'daki çalışma ofisinde AB'den Sorumlu Bakan Egemen Bağış tarafından kabul edildi.
Tayyip'in tercümanlığından bakanlığa terfi eden Egemen, medyanın önünde gerçekleşen bu kabulde Kemal için öylesine güzel sözler söyledi ki, aklınız durur.

Hemen ardından Başbakan Yardımcısı ve suikast mağduru (!) Bülent bir mesaj yayınlayıp Kemal'e 'Hoş geldin aramıza.
Artık baskı dönemi bitti'
dedi.Bu olanlara "Kürtçü aydın (!)" Kemal bile şaşırmıştı.
Gerçi kendisine önceden güvence verilmiş, "Seni bağrımıza basacağız, sen bile şaşıracaksın" denilmişti ama doğrusu bu kadarını beklemiyordu.

***

Ancak ilginin bu kadarı yetmezdi!

Kendisini bir de Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın ziyaret etmesi karara bağlandı.

(Şimdi yine bir parantez açıp bu Ertuğrul hakkında kısa bilgi vereyim.
Geçmişin hızlı solcusu ve CHP'lisi.
Geçmişte CHP milletvekili ve bu partinin genel sekreteri oldu.
Bir süre DSP'ye yanaştı, aday gösterilmeyince oradan da koptu.
Sonra bildiğiniz gibi AKP'ye girip bakan oldu.
Kamuoyunda dönek olarak bilinir.
Parantezi kapıyorum.)

İşte bu Ertuğrul, Kültür Bakanı kimliği ile önceki gün Kemal Burkay'ı ziyaret etti.
Ziyaret Kemal'in İstanbul'da kaldığı otelde gerçekleşti.
İkisi birlikte medyanın önüne çıktılar, dostluk ve kardeşlik nutukları attılar.

Yeni "Kürtçü aydınımız" (!) Kemal teröre karşı olduğunu, Kürt sorunun siyaset yoluyla çözülmesi gerektiğini bir kez daha vurguladı.

***

Fakat bu ziyarette çok ilginç bir durum ortaya çıktı.

Şimdi bu tabloyu gözünüzün önüne getirin lütfen.
Otelin salonunda asılı büyük bir Türk Bayrağı, bayrağın üzerinde de Atatürk var.

Basın açıklaması burada yapılacak çünkü geniş masa orada.
Gazeteciler geldiler, kameralar hazır.

Mikrafonlar masaya konuldu.

Ancak ortada önemli bir sorun vardı!

Kültür Bakanı dönek Ertuğrul'la Kürtçü aydınımız (!) Kemal'in basın toplantısı yapacağı masanın arkasaında Atatürk'lü bir Türk Bayrağı asılı idi.

Bu olacak şey değildi!..

Kameralar bu bayrağın önünde çekim yaparsa yanlış olur, bu durum Ertuğrul ve Kemal'in hiç hoşuna gitmezdi!..

O halde ne yapmalıydı?

Çaresi hemen bulundu.
Ertuğrul'un arkasında dolaşan Bakanlık yetkilileri aynı boyutta bir Türk Bayrağı'nı otel yönetiminden buldular…

Ve bu bayrağı Atatürk'lü bayrağın üzerine örtüp Atatürk'ü kendilerince yok ettiler!

Bu işlemin fotoğrafları dün bir gazetede aynen yer aldı.
O gazetenin muhabiri çekmiş.
Ancak iç sayfalarda ve küçük boyutta yayınlandığı için dikkat çekmedi, kaynadı gitti.

"Atatürk'ün fotoğrafını örttüler" başlıklı kısa haber şöyle:

"Toplantı öncesi Bakan Günay'la Kemal Burkay'ın oturacakları yerin arkasında bulunan Atatürk kolajlı Türk Bayrağı'nın üstüne normal bir Türk Bayrağı asıldı.
Önerinin, Günay'a eşlik eden bakanlık yetkililerinden geldiği açıklandı."

İşte böyle sevgili okuyucularım!..

Şimdi ben burada Ertuğrul'a "Yaa arkadaş nedir bu rezalet" diye sorsam yemin billah edecek, "Vallahi de billahi de benim haberim yoktu!" diyecek.

Üsteleyip "O halde dün öğrenmiş oldun.
bu marifeti sergileyen adamlarınla ilgili hangi işlemi başlattın"
desem, bu kez de yanıt vermeyecek.

Vaziyet böyle efendim!..

Bayrak değişimi sonrasında Ertuğrul, yeni Kürt aydınımız (!) Kemal Burkay'a, bakanlığı tarafından yayınlanan Kürtçü bir kitap armağan etmiş, her ikisi de çok mutlu olmuş!

Yeni Kürtçülük hareketinin lideri yapılmak ve Kürtçüleri bölmek amacıyla yurt dışından transfer edilen Kemal Burkay çok değerli adammış!

Geldiğinin ertesi günü Egemen tarafından kabul ediliyor, Bülent hoş geldin mesajı yayınlıyor, Bülent onu oteline gidip ziyaret ediyor!

Son umudumuz (!) Kemal, sana sığındık, sana güvendik, hep seni bekledik.
Hızır gibi yetiştin imdadımıza!

Hükümetimiz sana minnettardır!
Böl şu bölücüleri, böl şu Kürtçüleri, kurtar bizi!

SÖZCÜ

http://www.ilk-kursun.com/haber/78396#more-78396

 

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Karınızın doğum gününü unutmamanızın en iyi yöntemi, bir kez unutmanızdır.   Anonim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder