Prof.Dr.M.Kerem Doksat: DİNİ İMANI PARA OLAN HOMO ECONOMICUS'LARA İTHAF OLUNUR 20 Haziran 2013 Bu kavramdan bahsederken Faur'un (Faur, J.Homo Mysticus: A Guide to Maimonides's Guide for the Perplexed. Homo religiosus (dindar adam) evrimsel-kültürel süreç açısından iki şekilde ele alınabilir: 1) Platon, Euthyphron adlı diyaloğunda, günümüzde "Euthyphron İkilemi" diye bilinen şeyi ortaya koyar; Euthyphron adlı genç bir adama şu soruyu sorar: "Benim ilk olarak anlamak istediğim nokta şudur; tanrıların sofu veya kutsal olanı sevmelerinin sebebi onun kutsal olması mıdır, yoksa tanrılar tarafından sevildiği için mi kutsaldır"? O zamandan bu yana çoğu filozof ve teolog için olduğu gibi, Platon için de temel varsayım, ahlâk ilkelerinin mutlak, ebedi ve anlamlı sayılabilmeleri için bir Tanrı yahut tanrılarla bağlantılı olmaları gerektiğidir. İnsanlar tabiatları gereği, hem fiziksel hem de toplumsal bir ortamda tekâmül etmiş, model arayan, öykü anlatan hayvanlardır. Günümüzdeki çoğu avcı-toplayıcı takımı ve kabilesinin nüfusu 50 ilâ 400 kişi arasında değişir; ortalama aralık 100 ilâ 200 kişidir. Gruplar büyüdüklerinde daha küçük gruplara ayrılırlar. Neden? Cevap, ahlaki disiplin ve davranış kontrolüdür. İkinci Dünya Savaşı sırasında en uygun grup büyüklüğü konusunda ordu tarafından yapılan araştırmalardan varılan sonuçlara göre, İngiliz Ordusu'nda ortalama büyüklükte bir bölüğün 130 kişiden, ABD ordusunda ise 223 kişiden oluştuğunu göstermiştir. Biyolojik açıdan da, 180 ilâ 200 kişilik kalabalığa ulaşan ilk atalarımızda alfa-dominantların grubu bir arada tutmaya kortikal yapıları kifayet etmiyordu. Dinler de aynen böyle doğmuştur. Bu karizmatik liderlerin bir kısmı mutlaka ki çağdaş psikiyatri kriterlerine göre deli, yâni psikotiktiler (şizofreni, hezeyanlı bozukluk, şizotipalite vs.). Ama bunu hepsine teşmil edebilir miyiz? Hayır. Hâttâ büyük dinlerin memetik teşekkülüne yol açan büyük mistiklerin hiçbiri "ben din kuruyorum" diye ortaya çıkmamıştır, inanları onların öğretilerini dinleştirmişlerdir; şarlatanlar veya akıl hastaları genellikle aksini yaparlar ve rant peşinde koşarlar. Mistik Adamlar samimi, şizo-paranoid kişilik özellikleri taşıyan, karizmaları ve zekâlarıyla bu özelliklerini birleştirmek suretiyle insanın kültürel evrimine çok hizmette bulunmuş kişilerdir. Din tamamen sosyal ve kul işi bir kurumdur, dindar da kurumun bir parçası. 2) Homo religiosus (mistik adam) ibadeti bir şekil ve ihmâl edilirse ceza göreceği günah olarak telâkki ederken, Homo mysticus bunu vasıta olarak telâkki eder, sevgiyle sarılır, hatta bütün ritüelleri terk edip sıradan biri gibi yaşarlar ama kendilerini çok aşmışlardır. 3) Evrim kavramını her veçhilesiyle ilk defa ortaya koyanlar Homo mysticuslar'dır. SEZGİ Shermer'in (2007) şu mütalâaları dikkate şayandır: Belli bir hayat tecrübesi veya tarih anlayışı olan herkesin bildiği gibi, dindar insanlar günah yahut suç işleyebilir ve dindar olmayan insanlar da ahlâklı, güvenilir vatandaş ve dost olabilirler (dindar insanların daha ahlâksız olduklarını savunmuyorum, sadece dine inanmayanlardan daha ahlâklı olmadıklarını söylüyorum). İnsanlar yaşamayı, özgürlüğü ve mutluluğu Tanrı öyle söylediği için değil, insan oldukları için hak ederler. Sezgi özellikle diğer insanları tanımakta önemli bir rol oynar. Bir fotoğrafta görülen iki kişiden hangisinin diğerinin amiri olduğunu, bir kadın erkek çiftinin gerçek bir romantik ilişki içinde mi olduğunu yoksa sahte bir poz mu verdiklerini anlamakta da kadınlar erkeklerden üstündür ve canı sıkkın bir kadının yüzünün gösterildiği iki saniyelik sessiz bir görüntü karşısında, söz konusu kadının birisini mi eleştirdiğini yoksa boşanmasıyla ilgili bir tartışma içinde mi olduğunu daha doğru tahmin edebilirler. Çoğumuzun yalanları tespit etmekte başarılı olamamamızın sebebi, insanların yaptıklarından ziyade söylediklerine güvenmemizdir (âinesi [aynası] iştir kişinin, lâfa bakılmaz: Türk Atasözü). Ve hepimiz, etiğe uygun davranışlarımız için ödüllendirileceğimize inanırız. İster tek sesli, ister çok sesli, isterse atonal olsun, müzik ve ritim evrenseldir. Tıpkı armoninin de evrensel olduğu gibi. İzmir'de denize gömdüğümüz, giderken de bizi topa tutan Yunanların Millî Senfoni Orkestrası ve Korosu'nun içinde düştükleri ekonomik darboğazdan dolayı verdikleri son konseri bir seyredelim… http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=aUmubmoEjHo#at=505 O sarışın güzel kadın gibi gözleriniz dolabiliyor mu? O asil gözyaşları acaba ne için süsülüyor yanaklarına? Bu gözyaşları içerisinde "sevgi" olan her şey için süzülüyor: İnsani, milli, ruhani veya ilahi… Bir an için bütün kavgaları, savaşları bırakıp İnsan olalım. Homo economicus'ları bırakıp, politikanın paçalarımızdan akan bulanık sularını unutup, Rahmetli Bülent Ecevit'in şiirini hatırlayalım: Takalar geçiyor allı yeşilli Takalar geçiyor dümenleri lazlı Takalar geçiyor en nazlı Yelkenlilerden de güzel Güvenli sularda işsiz dönenen Gezi yelkenlilerinden çok duyarak denizi Takalar geçiyor enginlere Yamalı göğsünü gere gere Takalar geçiyor yükle yürekle Takalar geçiyor emekle dolu Günlük güneşlik kıyılardan kopmuş Denizlerde Anadolu Kıyılar kadın olmuş Açılır gider erkeği Takalar takalar Toprağın denizde çarpan yüreği Şu aralar Kazdağı'nda tatilde olan aziz dostum Doğan Canku'ya sonsuz sevgilerimle… Döndüğünde gene bir kadeh tokuşturalım, gitar tıngırdatalım. Sen tipik bir Homo Mysticus'sun. Her şeyde ölçülüsündür ama gitarını aldın mı eline… Uçarsın, uçurursun. İLK KURŞUN |
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
Basit yasayacaksin basit,Mesela,susayinca,su icecek kadar basit.
Dort cikacak, ikiyle ikiyi carptiginda.
Tek dugmesi olacak elindeki cihazin,
Tek bir dugme, tek bir cumle gibi.
Sevince, lafi dolandirmadan soyleyeceksin,
Seni seviyorum gibi..
Basit bir opucuk yetecek sana,
Basit, sicak bir opucuk ve o opucukle dolacak tum gunlerin.
O opucuk icin yapacaksin,hayatinin kavgasini,
O opucuk icin yiyeceksin hayatinin dayagini.
Kabak cekirdegi verecek sana,rakamlarin veremedigi mutlulugu.
El yazisiyla yazilmis, egri bugru bir mektup olacak.
En degerli kagidin, hep yaninda tasidigin,atmaya kiyamadigin.
Iki harekette giyiniverecek,iki harekette soyunuvereceksin.
Kisacik olacak,uyanman ve sokaga cikman arasindaki sure...
Kisacik olacak sicacik kollara dolanman,
Kendin bile, anlayabileceksin yazdiklarini,
Bakislarin bile anlatabilecek kendini.
Beklentilerin de basit olacak,
Kaf daginin, onunde bekleyecek mutluluklar,
Bir islikta bulabileceksin,en uzun dostluk romanini,
Ya da, bir damla gozyasi yasatacak sana,hayatinin en ucuz romanini.
Pankreasinin sagligina dua edeceksin, kapatirken gozlerini.
Bir kasarli tost olacak aradigin,
Nasil oturacagini, bilemedigin sofrada,
Parmaklarin en kiymetli catalin.
Yine ayni parmaklar cozecek,en karmasik denklemleri.,
Bir filarmoni orkestrasi veremeyecek sana kontrplak bir gitarda,
Dogru basilmis bir fa diyezin mutlulugunu,
Parfumun temizlik kokacak,
Bilmiyorum diyeceksin, bilmediginde ve cok normal olacak bilemedigin...
Saatin sadece saati gosterecek,
Telefonunu sadece telefon etmek icin kullanacaksin,
Kucuk bir not defteri olacak bilgini en hizli sayan.
Basit yasayacaksin basit
Sanki bir gun yasamin sona erecekmis gibi basit,
Cay, Simit ve Peynirle.....
Nazim Hikmet Ran
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder