26 Ocak 2018 Cuma

RUS ASKERİ UZMANIN İDDİASI: TÜRK ORDUSUNUN MUHAREBE KABİLİYETİ DÜŞÜK

Haberde katıldığım ve katılmadığım konular var.

Harekatın başlangıcından bu yana operasyonu modern bir ordunun tıpkı bir ordu gibi davranmaya çalışan gerillaya karşı bir harekatı olarak gördük ve kabul ettik.
Ancak, operasyonun hız kaybetmesi, gevşemesi işaretleri görümeye başlamıştır.
TSK Afrine girmekten geri durmaktadır.

Ve pek çok bahane öne sürülmektedir.
Keskin nişancılar, Amerikan tarzı gözetleme kuleleri, bölgenin mayınlamış olması, sivil halkı rehin/kalkan olarak tutulması gibi.
Demek ki, gecikme, hız kaybı, harekatın gevşemesi askerler ve siyasi otorite tarafından da anlaşılmış ve eleştirilerin önünü almak için şimdiden çeşitli gerekçeler hazırlanmaya başlamıştır.

Harekatın aceleye getirilmesi elbette askerlerimizin kaybını artıracak, iç muhalefeti şiddetlendirecektir.
Aynı şekilde meskün mahal çatışmalarında sivillerin can kayıpları da olağan üstü bir uluslar arası baskı yaratacaktır.

Ancak, bu harekata girişmiş olanların, karar vericilerin, ve siyasi sorumluların mutlaka bütün bunları biliyor olması gerekirdi.
Bizim operasyon harekat diyerek küçümsemeye çalıştığımız şey basbayağı savaştır.
Ve her an çok kötü şekilde çirkinleşebilir, alevlenebilir, başka yerlere de sirayet edebilir.

Hep yazdım söyledim, savaşların en önemli sarf malzemesi insandır.
Orduların kullandığı araç ve gereçler, mühimmat da savaş sürdüğü ve uzadığı müddetçe milli bütçede delik açar.

Ve tekrar belirteyim, bütün bunları bilip, anlamadan savaşmaya kalkışanlar ülkeyi felakete sürükler.

O halde bu işi hızlandırmak, eksikleri gidermek, zoru kolay etmek için ekstra önlemler almak gerekli olmuştur.

Saldıran tarafın savunan taraftan en az 2 ya da 5 kat daha üstün olması gerekir.
Bu doğrudur, çok iyi bilinen bir temel askerlik ilkesidir.
ÖSO gerçek bir ordu değildir, daha çok çete gücü, gerilla kıvamındadır.
ÖSO'nun çok iyi hazırlanmış bir PKK savunmasını kırmakta başat rol oynayamaz, ancak direnci kırılmış düşmanın boşalttığı yerlerde örtme kuvveti olarak işe yarayabilir.
Orada bize gereken gerçek bir ordudur ve bu TSK'dır.
Demek ki, sayı ve kalite eksiğimiz var.

Hava Kuvvetlerinin bu operasyonda etkin kullanımının mümkün olmadığını, olmayacağını biliyoruz.
Ucuza kaçmak için serbest düşüşlü bombaların emniyetli olması için yüksek irtifada kullanıldığı söyleniyor, bu da haklı bir eleştiri olabilir.
Uçaklarımız yere yaklaştığı takdirde Amerika Birleşik Devletleri(ABD)'nin PKK'ya verdiği omuzdan atılabilen uçak savar füzelerinin hedefi olabilir.
Ayrıca hava kuvvetlerinin cephe hattında dağılmış ve mevzilenmiş düşman için bir etkisi de yoktur.
Hava kuvvetleri ancak yoğunlaşmış, sıkı hedeflerde işe yarar.

Ancak, bu eksiği fazlasıyla telafi edebilecek çoklukta ve etkinlikte ağır topçumuz vardır.
Dolayısıyla sahada ağır ateş gücü eksikliği olduğunu düşünmüyorum.
Yeter ki, elimizde olan ağır topçunun cephenin ileri hatlarına kadar yanaştırılması ve düşman piyadesinin saldırılarından korunması mümkün olsun.

Zırhlı araçlarımızın kara yollarını kullanması nedeniyle etkinliklerinde bir sınırlama olduğunu da düşünmüyorum.
Sonuçta en ufak bir çatışmada araçlar derhal araziye dağılabilirler.
Kaldı ki, hiçbir zırhı aracın dağlık arazide yarlar, uçurumlar, dere yatakları üzerinden geçmesi mümkün değildir.
Bu eleştirinin de yersiz olduğunu düşünüyorum.

Burada Afrine yapılacak yaklaşmada ve kenti ele geçirmede, dağılmış, mevzi almış düşmanı söküp atabilecek tek güç piyadedir.
Ani ve hızlı ateş desteğini ağır topçumuz yeteri kadar verebilir.
Böylesi bir çatışmada jet uçaklarının mevzi almış düşman piyadesini tek tek avlamasını beklemek abestir.
Bizim ise çatışma bölgesinde yeteri kadar sayıda komando/piyade toplayamadığımızı söylemek ayıp olur.
Ki aşağıdaki makalede haklı olabilecek en büyük ve belki de en gerçekçi eleştiri bu yöndedir. 

Çatışma yeniden hızlanacak ve ilerlemeye başlayacak olursa olacakları söyleyeyim.
Diyarbakır/Sur, Cizde çatışmalarında olduğu gibi kentin altyapısı, binaları büyük oranda yıkılacaktır.
Çatışmalar sırasında ateş altında kalan sivillerden yüksek sayıda ölümler olacaktır.
Sivil ölümlerinden dolayı uluslar arası diplomatik baskı, medya baskısı olacaktır.
Keskin nişancılar nedeniyle kesinlikle asker kaybımız olacaktır.
Bunları daha önce de yazdım, ilettim.

Askerler mutlaka hükumete ve Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE)'a bütün bunları tekrar tekrar anlatmış olmalı.
Bu noktada sonra çatışmadan kaçınmak imkanı da yoktur.
O halde ilerlemek gerekecektir.
Arafta kalmak daha büyük sıkıntı yaratacaktır.

Afrin'e yeteri kadar yüksek eğitimli, uzman piyade/komandoyu toparlayın.
Takılmaları çözümleyin, yavaşlamayı durdurun, işleri hızlandırın.


Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      

RUS ASKERİ UZMANIN İDDİASI: TÜRK ORDUSUNUN MUHAREBE KABİLİYETİ DÜŞÜK

26.01.2018

Türkiye'den Afrin'e harekat: Zeytin Dalı (130)

Rus askeri uzman Vladimir Yevseyev Türkiye'nin Suriye'nin kuzeybatısında yürüttüğü Zeytin Dalı Harekâtı'nı iyi hazırlamadığını bu yüzden sahada sıkıştığını ileri sürdü.

BDT Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve askeri uzman Vladimir Yevseyev Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin harekâtını konu alan yuvarlak masa toplantısında yaptığı değerlendirmede harekâtı 'askeri bir operasyonun en kötü örneği' olarak niteledi.

'Operasyonun iyi hazırlanmadığına' dikkat çeken Yevseyev Türk askerlerinin bölgede taarruz etmeye yetecek sayıda birliğin olmadığını Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçlerininse savaşacak durumda olmadıklarını savundu.

'TÜRKİYE İKİ KATI ASKERE SAHİP OLMALI'

DSG-Rakka

© REUTERS/ Rodi Said

'Afrin'e girmek basit bir gezinti değil kanlı bir çatışma olur'

Bölgedeki YPG mensupları sayısının çeşitli değerlendirmelere göre 6 bin ile 15 bin kişi arasında olduğunu seferberlik durumundaysa bu sayının 30 bin kişiye kadar çıkarılabildığını söyleyen Yevseyev ÖSO'nun değil de TSK'nın Afrin'e ilerleyebilmesi için bu sayının en az 2 5 katı kadar askere sahip olması gerektiğini fakat böyle bir birliğin oluşturulmadığını vurguladı.

Afrin bölgesindeki dağlık arazide Türk birliklerinin ilerlemek için kara yollarını kullandıklarını ve bunun 'akıllıca' olmadığını savunan Yevseyev "Yolda olan bir askeri birlik öndeki ve arkadaki araçlar patlatılarak ve konvoydaki araçlar vurularak kolayca durdurulabilir. İlerlemek için kara yolları kullanılmamalı hiç kimse böyle basit bir şekilde savaşmaz" diye konuştu.

'HAVADAN DESTEK ALMADAN İLERLİYOR'

Hava kuvvetlerinin operasyona destek vermediğine değinen Rus askeri uzman "Aslında Türk ordusu havadan destek almadan ilerliyor ve bu durum orada sıkışmasının nedenlerinden biri" dedi. Yevseyev ayrıca Türk Hava Kuvvetleri'nin bombardıman için çok yüksekten serbest düşüşlü bombalar kullanarak hedefi vurma ihtimalini sıfıra indirmesinin 'komik' olduğunu söyledi.

Yevseyev "Bir haftadan az savaşan Türk ordusu orada sıkıştı. Neden mi? Çünkü orada fiilen Türk ordusu yok. Topçu desteği tank birlikleri desteği var ilerlemeye çalışan birliklerse aslında ilerleme gücünde olmayan ÖSO" ifadelerini kullandı.

https://tr.sputniknews.com/rusya/201801261031986461-rus-askeri-uzmanin-iddiasi-turk-ordusunun-muharebe-kabiliyeti-dusuk/?utm_source=https://l.facebook.com/&utm_medium=short_url&utm_content=g9ad&utm_campaign=URL_shortening


a45UyF587661-180126210412 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2018/01/26  22:49 2  65  AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com

 

--


Bela, hastalik ve musibetler, gunahlarin kefareti (affolmasi) icin gelir.
Dunyada musibetlere maruz kalip da guzelce sabreden kimse, ahirete gunahsiz gider veya gunahlari azalir
Her musibet, affedilecek bir gunah icin gelir

(Ebu Nuaym)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.

Turan Paker : GİRİT AÇILIMININ HİKAYESİ
1 Nisan 2013 ·

Açılımın birinci aşaması:
Genel af çıkarıldı.
Rumlar, Mihail Korakas liderliğinde ayaklandı.
Osmanlı ordusu tam isyanı bastıracakken devreye İngiltere ve Fransa girdi.

Teklifleri şuydu:
Girit Yunanlılara verilemezdi, ancak Osmanlı da Girit Açılımı yapmalıydı.
İlk şart, askeri harekat hemen durdurulmalıydı.
Silah bırakacak isyancılar için umumi af çıkarılmalıydı.
Tanıdık geliyor mu? Devam edelim:

Girit yoksuldu;
Ada halkı iki yıl vergiden muaf olmalıydı.
Padişahın atayacağı valinin biri Türk, diğeri Rum iki yardımcısı olmalıydı.

Ayrıca resmi yazışmalarda Türkçe zorunluluğu kaldırılmalıydı.
Osmanlı açılımı kabul etti.
Türkler rahatladı; köy ve mezralarına döndü.
Müslümanlar, Bu açılım ne kadar güzelmiş demeye başladı.

Açılımın ikinci aşaması:
Jandarma yeniden düzenlendi.
Osmanlı 1878'de Ruslara yenilince, Girit'te ayaklanma oldu.

Olan, köylerine dönen açılım kurbanı Türklere oldu;
Evleri, tarlaları yakıldı; canlarından oldular.
Osmanlı ordusu yine isyancıların peşine düştü.

Ve devreye yine Avrupalılar girdi.
Girite özel imtiyazlar tanındı;
Yani yeni bir sözleşme / açılım yapıldı.

25.10.1878'deki bu Halepa Sözleşmesi / Açılımı şöyle olacaktı:
Girit Valisi sadece Müslümanlardan seçilmeyecekti,
Hristiyan da olacaktı.

Vilayet genel meclisinde Rumlar (49/31) çoğunlukta olacaktı.
Hristiyan kaymakamlar Müslüman kaymakamlardan sayıca fazla olacaktı.

Vilayet Meclisi ve mahkeme dili Rumca olacak;
Ancak resmi zabıtlar ve dilekçeler Rumca ve Türkçe olabilecekti.

Ve en önemlisi asayişi sağlayan jandarma, yerli halktan seçilecekti.
Osmanlı bu açılıma da Evet dedi.
Yeter ki kardeş kanı dursun diyordu.
Diyeceksiniz ki Durdu mu? Hayır...

Açılımın üçüncü aşaması:
Avrupa'ya müdahale hakkı
En büyük isyan 1896'da oldu.
Girit yanıyordu.
İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Rusya asayiş amacıyla
Savaş gemilerini Girit'e gönderdiler.

Ve Osmanlıya yine, yeni bir sözleşme / açılım dayattılar.
Girit valisi kesinlikle Hristiyan olacaktı.
Vali, adada karışıklık çıkması halinde Batıdan silah ve asker yardımı isteyebilecekti.

Hemen genel af ilan edilecekti.
Memurların üçte biri Hıristiyan olacaktı.
Avrupalı hukukçular adli bir ıslahat reformu hazırlayacaktı.
Osmanlı bu açılıma da boyun eğdi.

İstanbul'un Girit'te açılım yapmaktan başı dönmüştü.
Elleri silahlı Rumlar artık şehir merkezlerinde bile
Türkleri öldürmeye başladı.
Girit'te oluk oluk Türk kanı akıyordu.

Toplu katliamlar başladı.
Türk köyleri yakılıp yıkıldı;
Türkler adadan kaçış yolu arıyordu artık.
Hanya ve Resmoda altmış bin Müslüman sığınmacı kurtarılmayı bekliyordu.

Sonunda Osmanlı, 18.4.1897'de Yunanistan'a savaş açtı.
Beklendiği gibi bir ay gibi kısa sürede Yunan ordusunu perişan etti.

Türk ordusu Atina'ya girecekken,
Rus Çarı II.Nikolay'ın isteği ve İngiltere'nin baskısıyla II. Abdülhamit Türk ordusunu durdurdu.
Osmanlı, bırakın bir avuç toprağı,
Savaş tazminatı bile alamadı.
Aksine Girit'teki nüfuzunu kaybetti...

Açılımın dördüncü aşaması:
Otonom ilan edildi.
Diyeceksiniz ki, bu yenilgiden Girit'teki Rumlar korkup sinmişlerdir.

Ne gezer!
En acıklısı Girit'te yaşandı.
Türkler, Rumları kesecek iddiasıyla Avrupalılar adaya asker çıkardı.

Asayişi artık onların askeri sağlayacaktı!
Türk askerine gerek yoktu.
Osmanlı askeri gidince Rumlar bir daha ayaklanmazdı!

Gülmeyiniz, aynı gerekçeler günümüzde Kıbrıs için de söyleniyor...
Türk askeri 1898'de Girit'ten çekildi.
Ada otonom ilan edildi.

Avrupalılar, Rumların ve Türklerin can ve mal güvenliklerini garanti altına aldıktan sonra adadan ayrılacaklardı.

Girit'e böylece barış gelecekti.
Harika!
Girit valisini seçme hakkı, büyük devletlerin onaylaması şartıyla Osmanlı padişahına bırakıldı.

Sonunda Prens Otto Girit Valisi yapıldı.
Kısa bir süre sonra dört devlet adadan çekildi.

Ve sonuç:
1910 da Girit Meclisi Yunanistan'la birleşme kararı aldı.
Girit onca açılıma rağmen 1913'de
Osmanlının elinden kuş olup uçtu, gitti!

Birileri açılımla kendilerinin rahat bırakılacağını zannediyor.
Dünya haritasına bir bak Avrupalı (ve bugünün Amerikalısı) girdiği hangi topraktakileri rahat bırakmış!
Girdikleri her yerde iki şeyi derhal yok etmişlerdir:
Dil ve Din!
Tarih tekerrür değildir; tabi ders alanlara!


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/



BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder