================================
MURAT MURATOĞLU: IMF KARALARA BOYADI BİZİ!
Oysa ne hayaller ile başlamıştı NATO toplantısı… İş Amerika ile PARA DEĞİŞ TOKUŞU yapacağımız beklentisine kadar varmıştı.
Hiçbir şeyin değişmediği sorunların masa üzerinde DURMAYA DEVAM ETTİĞİ anlaşılınca dolar kuru tekrar 8.50 SULARINDA yüzmeye başladı.
★★★
Piyasalar bu toplantıya ilişkiler yumuşarsa YURTDIŞINDAN PARA AKIŞI BAŞLAR mı umuduyla bakıyorlardı. Güvendikleri dağlara kar yağdı.
Türkiye'deki tasarruflar yetersiz olduğundan yönetimin kredi ile KONTROLSÜZ BÜYÜME AŞKININ sonucu her daim HÜSRAN oldu. DÖVİZ ŞOKU bu işin kaçınılmaz sonucu…
★★★
Paran yoksa büyüme bir otur yerinde… Nitekim Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye'deki büyümenin giderek DAHA FAZLA DIŞ KAYNAĞA BAĞIMLI HALE GELDİĞİNİ belirtti. Türkçe meali BÜYÜMEK İSTİYORSAN BORÇ BULACAKSIN.
Türkiye son 19 YILDA sadece BİR KEZ cari fazla verdi. Sadece bir kez elde ettiği gelirler giderlerden fazla oldu. Kalan 18 YILIN FATURASI yurtdışından borçlanarak kapatıldı. Bu durum para bulma zorunluluğumuzu artırdı.
★★★
Hükümetin büyüme hızını yükseltmek için KAMU BANKALARINI UCUZ KREDİ dağıtmaya zorlaması başvurduğu ilk yöntem…
Yan etkisi YÜKSEK ENFLASYONA sebebiyet vermesi ve bu durumun para politikalarına güveni azaltarak MEVDUATLARDA dolarizasyonun yaygınlaşmasını tetiklemesi…
★★★
Vatandaşlar sadece DÖVİZ ALARAK kendilerini korumaya çalışmıyorlar. HİSSE SENEDİ KRİPTO PARA ARSA KONUT ALTIN GÜMÜŞ PIRLANTA… Türk Lirası hariç ne varsa yatırım gözüyle bakıp oraya gidiyorlar.
Bir ülkede İKİNCİ EL OTOMOBİL yatırım aracı olur mu? Türkiye'de oluyor. O bile Türk Lirası'ndan DAHA GÜVENLİ bulunuyor yatırım aracı gibi alınıp satılıyor.
★★★
IMF'nin Türkiye raporunda AĞIR İFADELER var. Benzer ülkelerden daha ZAYIF VE KIRILGAN BİR EKONOMİYE sahip olduğundan tut enflasyonun düşmeyeceğine RİSK ORANININ çok yüksek olduğuna değiniyorlar.
Satır aralarında döviz rezervlerindeki EKSİ DURUM NEDENİYLE şok beklediklerini kibarca ima ediyorlar. Halbuki Erdoğan daha iki gün önce 100 MİLYAR DOLAR REZERVİMİZ olduğunu açıklamıştı.
Bu durumda KİM DOĞRUYU SÖYLEMİYOR? IMF'mi? Erdoğan mı?
Merkez Bankası bilançosuna göre net döviz rezervimiz EKSİ 56 MİLYAR DOLAR…
★★★
Aslında KURTULUŞ REÇETESİ kısa… Bugün ne yapıyorsa TAM TERSİNİ yapsa ya… Söz verilen REFORMLAR hala yok ortada… ADALET VE DEMOKRASİ bekliyor sırada…
Sistem yanlış… Her şey TEK BİR KİŞİNİN emrine bağlı… ÜÇ YILDIR daha kötüye gitmeyen ne kaldı?
Ne yapacağız? BİRKAÇ AY daha kendimizi kandıracağız… DÜŞEN OY ORANLARININ telafisi için kesenin ağzı illa açılacak… Türkiye'ye DAHA DA BETERİ yaşatılacak.
Güzel kardeşim en iyisi sen başının çaresine bak!
https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/murat-muratoglu/imf-karalara-boyadi-bizi-6488835/
================================
MEBUSLARA MADALYA VB.
SORUYORUZ
Güncel ve yaşamsal nitelikteki olaylar hakkında beynimizi kurcalayan soruları paylaşmak istiyoruz.
1. - MİLLETVEKİLİ MAAŞ VE AYRICALIKLARI
Atatürk'e sormuşlar: "Milletvekillerine ne kadar maaş verelim. ?" Cevap vermiş: "Öğretmen maaşı kadar veriniz. " Şimdi biz soruyoruz: "Bir öğretmen ayda kaç lira maaş alıyor siz ne kadar alıyorsunuz. ?"
2. - AYRICALIKLAR HAKLI MIDIR
Atatürk vekil ve bakanlarla yurt içi bir tren gezisinde iken kompartımana kondüktör (bilet kontrol memuru) giriyor. İlk sırada oturan bir kişi ile konuştuktan sonra selam verip dışarı çıkıyor. Bu kez Atatürk soruyor: "Ne oldu neden bilet kontrolü yapılmadı. ?" Cevap: "Efendim vekiller para ödemeden seyahat ediyorlar. " Atatürk kendi kendine söyleniyor "Vatandaş para veriyor vekili parasız gidiyor bu nasıl iş. ?" Şimdi biz soruyoruz: "Vatandaşa tanınmayıp da size tanınan ayrıcalıklarınız nelerdir. ?" Bu ayrıcalıkları kaldırın da kaç kişinin ve kimlerin vekillik görevine talip olacağını görelim.
3. - MİLLETVEKİLİ EMEKLİLİĞİ
Milletvekilliği emekliliği olamaz. Milletvekilliği sürekli bir görev değildir. Seçimle gelinen geçici bir görevdir. Bu bakımdan "milletvekilliğinden emeklilik" diye bir şey olamaz. Bir dönem değil yarım dönem bile vekillik yaptıktan sonra hayat boyu milletvekili emekli maaşı almanızı ve hatta bu yüksek maaş ve ayrıcalıklardan vefatınızdan sonra eş çocuk ve akrabalarınızın yararlanmasını haklı buluyor musunuz. ?
4. - SAYISAL BİLGİLER NELERDİR
Milletvekil sayısını biliyoruz 600 ama bilmediğimiz çok şeyler var. Şu anda milletvekili emekli maaşı alan kaç vekil var. ? Milletvekili dul ve yetim maaşı alan kaç kişi var ve bunların parasal miktarları nedir. ?
5. -TBMM GENEL KURULU KAÇ KİŞİ İLE TOPLANIR
Meclis çalışmalarında TV ve ekranlarda görüyoruz genel kurul salonunun önde bir iki sırasında oturanlar var arka sıralarda kimse yok. Şimdi biz soruyoruz: "Nöbetçi vekillerle mi toplantı yapıyorsunuz. ?"
6. - TİCARİ SIR NEDİR
Kamu ihale ve özelleştirmelerinde işin kime verildiği kaç liraya verildiği ve koşulları "ticari sır" adı verilerek gizlenmektedir. Devlet işlerinde ve kamu ihalelerinde ticari sır olamaz. Şirketlerin özel kuruluşların bile bütün işleri; ortaklarının ve devletin denetiminde iken kamu adına yapılan iş ve ihalelerin bedelinin ve koşullarının gizlenmesi ticaret kavramına yasalara ve Anayasa'ya aykırıdır.
7-GEÇİŞ GARANTİSİ VE OLAĞANÜSTÜ DURUM
Devlet ihalesi ile verilen işlerde kullanım ve geçiş garantisi verilmektedir. Bu suretle kullanılmayan hizmetlerin parası ödenmektedir. Salgın hastalık beklenmeyen hal olağanüstü durumlarda bu garantilere uyarlama yapılması zorunludur. Örneğin; yabancı para birimi ile yapılan ihalelerde ihale zamanı ile hizmetin verildiği zaman arasında yabancı para değeri ve döviz karşılığının beklenmeyen derecede artması veya düşmesi halinde uyarlama yapılarak ödenecek para miktarı ayarlanır. Salgın hastalık ve yasaklar nedeni ile kullanılamayan hizmet geçilmeyen yol köprü gibi işler için verilen garantilerde uyarlama yapılarak ödenecek miktarın ayarlanması zorunludur. Aksi durum yani bu uyarlamanın yapılmaması "hizmet kusuru' sayılır ve soruşturma yapılması gereklidir.
8. -ANAYASANIN TEMEL MADDELERİ TARTIŞILABİLİR Mİ
Bir televizyon kanalında yapılan canlı yayında yeni Anayasa çağrısı yapan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu "Anayasa'nın ilk 3 maddesinin tartılabileceğini" söyledi. Buyrun Anayasa'nın ilk 4 maddesini birlikte okuyalım ve bu konunun tartışılmaya üzerinde değişiklik yapılmaya açık olup olmadığını görelim.
Madde 1 – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı Atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde 3 – Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı şekli kanununda belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır. 4 – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Bu maddelerden hangisinin üzerinde neden tartışma açmak istiyorsunuz. ? Değiştirilemez nitelikte olup değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği maddeler üzerinde neden niçin ve nasıl tartışma yapılabilir. Bu öneri Anayasa'nın ihlali anlamına gelir mi. ?
9. -SALGIN HASTALIĞIN ARTIŞINDA SUÇ 65 YAŞ ÜSTÜNDEKİLER Mİ
Salgın hastalığın artışında hastalığın başlangıcından itibaren yapılan çok büyük katılımlı toplantı ve açılış törenleri neden hesaba katılmıyor ve hastalığı artışındaki katkıları ile sayısal verileri değerlendirilmiyor Bütün suç 65 yaş üstündekiler mi. ?
10. -ÖZELLEŞTİRME ŞANSLARIMIZ EŞİT Mİ
Özelleşen şans oyunlarından ikramiye çıkması ile coronaya yakalanma olasılıkları birbirine yakın mı. ? Fabrika baraj ve garajların özelleştirilmesinden şikayet ediliyor. Milli piyango ve şans oyunları özelleştirildikten sonra söylenecek bir söz bulunamaz. El kadar bir kağıt parçasını (bilet kupon) satıyorsunuz aldığınız paranın bir kısmını dağıtıp çoğunu cebinize atıyorsunuz. Hatta bilet basmayıp internet üzerinden "salgın hastalık corona gibi salgın kumar" oynatıyorsunuz. Fabrikaya işçiye ham maddeye hiç bir şeye ihtiyaç yok. Bedavadan para. Bu bile özellştirildikten sonra diğerleri özelleşmiş-güzelleşmiş… çok mu. ?
Av. A. Erdem AKYÜZ
(hukukihaber.net sayfasında ve facebook sayfasında yayınlanmıştır. )
Bedelli mebuslara madalya verilmeli
11 Aralık 2020
Yılmaz Özdil
Meclis binasının pencerelerinde cam yoktu.
Çatısında kiremit yoktu.
İç sıvası bile yapılmamıştı.
Elektrik yoktu.
Kahvelerden toplanan gaz lambaları tavandan sarkıtılmıştı.
Başkanlık kürsüsünün arkasındaki duvarda yarık vardı soğuk giriyordu Ali Fuat paşa'nın seccadesi oraya çivilenmişti.
Bir okuldan sıralar getirilmişti odun sobası kurulmuştu.
Ankara'da kiralık ev yoktu.
Zaten para da yoktu.
Milletvekilleri öğretmen okulunda 25 kişilik koğuşlar halinde kalıyorlardı. Karyolalar yetmemişti yer yataklarını bitiştirip yatıyorlardı. Battaniye benzeri örtü ayarlayıp açık arazide çayırlarda ağaç altlarında yatanlar bile vardı çoğu sıtmaya yakalandı.
Yemek ciddi sorundu.
Adam başı 55'er kuruş toplayıp tabldot sistemi kurmuşlardı.
Bakkalın manavın malına çökmüyorlardı.
Veresiye talep etmiyorlardı.
Parasını ödemeden ekmek bile almıyorlardı.
Meclis tutanakları dilekçe kağıtlarının arkasına yazılıyordu.
Hatta kese kağıtlarına bile yazılıyordu.
★
Milletvekillerinin çoğu fiilen cephede vuruşuyordu.
Fırsat buldukça Meclis'e geliyorlardı.
★
○ Mehmet Akif Ersoy öğretmen şair vaizdi İstanbul'da tehlikelerden uzak yaşama imkanı varken hayatını ortaya koydu Mustafa Necati bey'in davetiyle Anadolu'ya geçti şehir şehir dolaştı duygulu konuşmalarla halkı yüreklendirdi Kastamonu'da Nasrullah Camisi'nde mesela tarihi bir konuşma yapmıştı "milletler topla tüfekle zırhlı ordularla tayyarelerle yıkılmaz milletler ancak ve ancak herkes kendi menfaatine bakarsa herkes kendi menfaatini temin etme kaygısına düşerse yıkılır" demişti Burdur milletvekiliydi.
○ Mustafa Necati bey bugünkü İzmir Atatürk Lisesi'nin edebiyat öğretmeniydi direnişin çekirdek kadrosundaydı milli mücadelenin ilk direniş bildirisini kaleme aldı işgalden bir gece önce İzmir Maşatlık'ta milli mücadelenin ilk direniş mitingini organize etti "teslim olmayacağız" diye haykırdı Manisa milletvekiliydi.
○ Ali Fuat Cebesoy Kuvayı Milliye'yi Ege bölgesinde Mustafa Kemal'in talimatlarıyla örgütleyen en üst düzey komutandı İzmit'ten Ankara'ya ilerleyen İngiliz birliklerine ateş açarak Kurtuluş Savaşı'nı fiilen başlatan ilk komutan oldu Ankara milletvekiliydi.
○ Alfred Rüstem Bilinski babası Polonyalı annesi İngiliz'di Osmanlı vatandaşıydı Müslüman olmuş Rüstem adını almıştı Washington büyükelçisiydi Jöntürk'tü memleket işgal edilince Anadolu'ya geçti Kuvayı Milliye'ye katıldı Mustafa Kemal'le birlikte padişahın idam fermanına adı yazılan beş kişiden biri oldu "Ne Mutlu Türküm Diyene" kavramının simgelerinden biriydi Ankara milletvekiliydi.
○ Kılıç Ali Antep'te Maraş'ta direnişi örgütledi Fransız işgal kuvvetlerine komutanına kuryeyle mesaj göndermiş "mert ol kadınlara çocuklara dokunma yoksa köylere saldıran askerlerini köpek süngüler gibi süngülerim!" demişti kulaktan kulağa yayılan bu kısacık mesajı Fransızları tir tir titretiyordu Antep milletvekiliydi.
○ Refik Saydam Mustafa Kemal'le birlikte Samsun'a çıktı dünya tıp literatürüne geçen tifüs aşısını geliştirdi Kurtuluş Savaşı'nın tıbbi cephesini kazanan hekimdi Doğubayazıt milletvekiliydi.
○ Cafer Tayyar Eğilmez Trakya Kuvayı Milliye komutanıydı çarpışırken yaralandı esir düştü Edirne milletvekiliydi.
○ Mazhar Müfit Kansu Osmanlı valisiyken bir eli yağda bir eli baldayken Kuvayı Milliye'ye katıldı sırtındaki paltosunu bile satıp parasını milli mücadeleye kattı Hakkari milletvekiliydi.
○ Mahmut Esat Bozkurt İsviçre'de yaşıyordu Fribourg Üniversitesi'nde doktora yapıyordu memleket işgal edilince "bana ne" demedi İtalyan yük gemisine kaçak olarak bindi gizlice yurda girdi Kuvayı Milliye'ye katıldı Ege dağlarında efelerle omuz omuza vuruştu İzmir milletvekiliydi.
○ Ali Saip Ursavaş Namık kodadıyla Urfa savunmasını örgütledi Fransızları şehirden söktü attı Urfa milletvekiliydi.
○ İsmet İnönü Edirne milletvekiliydi.
○ Kazım Karabekir Edirne milletvekiliydi.
○ Refet Bele İzmir milletvekiliydi.
○ Fevzi Çakmak Kozan milletvekiliydi.
○ Rauf Orbay Sivas milletvekiliydi.
○ Kara Vasıf bey İstanbul'daki gizli direniş örgütü Karakol Cemiyeti'nin kurucularından biriydi Sivas milletvekiliydi.
○ Kazım Özalp Kuvayı Milliye'nin en kritik üç albayından biriydi İzmir'de eli silah tutan tüm yurtseverleri tek tek Ege dağlarına çıkardı Balıkesir milletvekiliydi.
○ Listeyi çoook uzatmak mümkün.
★
Birinci Meclis buydu.
★
Peki ya sonuncu meclis?
★
Akp'li üç milletvekilinin bedelli askerlik yaptığı ortaya çıktı.
Yasaya göre bedelli olarak askere gidenlerin ücretsiz izinli sayılmaları gerekiyor ama Tbmm bu üç bedelli arkadaşın hem milletvekili maaşlarını yatırmış hem sigortalarını yatırmış.
★
"Gazi" Tbmm'yi tebrik ediyorum.
Tıpkı yukardaki örnekleri gibi hem mecliste hem cephede görev yapan bu sayın milletvekillerimize "bedeli mukabili" kırmızı-yeşil şeritli İstiklal Madalyası verilmesini teklif ediyorum!
================================
ERDOĞAN BENİ YARDIMCISI YAPSIN; 1 YIL İÇİNDE HER ŞEY DÜZELİR. KISAS İDAM
Hükümete yakınlığıyla bilinen Sağlık-Sen'in Bayburt Şube Başkanı Cemil Kandemiroğlu Boğaziçi'nde eylem yapan akademisyenlere "Hepiniz şerefsizsiniz hainsiniz. Allah belanızı versin" diye hakaret etti.
16 Haziran 2021 - 11:40.
Hükümete yakınlığı ile bilinen Sağlık-Sen'in Bayburt Şube Başkanı Cemil Kandemiroğlu sosyal medyadan yaptığı paylaşımlarla trolleri aratmadı.
Sözcü'den Veli Toprak'ın haberine göre Boğaziçi Üniversitesi'nde eylem yapan öğretim üyelerine "Hepiniz şerefsizsiniz hainsiniz. Allah belanızı versin" diyerek hakaret etti.
HAİN YAHUDİSİNİZ:
Aynı zamanda sağlık memuru olan Kandemiroğlu Boğaziçi Üniversitesi'nde 'kayyum rektör istemiyoruz' eylemi yapan öğretim üyelerine şu cevabı yazdı: "Hepiniz şerefsizsiniz. Hainsiniz. Yahudisiniz. Allah belanızı versin inşallah. " İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'yla ilgili bir haberi alıntı yaparak "Ulan seninle aynı memleketli olmaktan utanıyorum nasıl bir hain adamsın" dedi.
BAKANINI BEĞENMİYOR!:
Kandemiroğlu en üst amiri olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı da eleştirdi: "Sağlık Bakanı ve Teknoloji bakanı sınıfta kalmıştır. Mayısta aşıyı çıkartıyoruz demiştiniz. Şimdi yıl sonuna diyorsunuz. Yahu kardeşim siz kim aşı yapmak kim. Bırakın boş konuşmayı memleketin parasını çarçur etmeyin bari. "
KISAS-İDAM:
Peker'den Soylu'ya: Diğer 3 kişiyi de biliyorumPeker'den Soylu'ya: Diğer 3 kişiyi de biliyorum
Kandemiroğlu Erdoğan'a yardımcı olması halinde yapacağını da şöyle açıkladı: "Tayyip Erdoğan beni Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapsın. Söz bir yılda Allah'ın izniyle her şey düzelecek. Ama tam yetki ile. İdam kısas dahil. Ölümden sonra tüm sorumluluk benim. İnandık iman ettik. En baştan her şeyi düzenleyeceğiz. "
ONUN BUNUN EVLADI:
Kandemiroğlu geçilmeyen yol ve köprülerden Hazine'nin ödediği 110 milyar TL'ye karşı çıkan birine ise şu cevabı verdi: "Lan onun bunun evladı sen devletin içindeki hain misin? Travestinin evladı. "
https://www.gunlukbakis.com/erdogan-beni-yardimcisi-yapsin/
================================
DOLMABAHÇE'NİN ALTIN VAZOLARI NEREDE?
CHP'li Mahmut Tanal Dolmabahçe Sarayı'nda muhafaza edilen her biri 46 kilogram ağırlığındaki som altından iki vazonun nerede olduğunu sordu.
https://i2.wp.com/www.gunlukbakis.com/wp-content/uploads/2021/06/84659.jpg
Bu haber 16 Haziran 2021 - 14:16 'de eklendi
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı'na bağlı Dolmabahçe Sarayı'nda muhafaza edilen Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid'den kalma her biri ağırlığı 46 kilogram olan som altından 2 vazonun akıbetini Meclis gündemine taşıdı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un ayrı ayrı yanıtlaması talebiyle TBMM Başkanlığı'na soru önergesi sunan Tanal Dolmabahçe Sarayı'nda vazoları her zamanki yerlerinde göremeyen vatandaşların endişeye kapıldığını belirterek toplam 92 kilogram ağırlığındaki altın vazoların şu an nerede olduğunu kaçırıp kaçırılmadıklarını sordu.
'KAMUOYUNA AÇIKLAMA YAPILACAK MI?'
CHP'li vekil Mahmut Tanal'ın hem Cumhurbaşkanı Oktay'a hem de Bakan Ersoy'a yönelttiği sorular şöyle:
Toplamda 92 kilogram ağırlığındaki som altından 2 tarihi vazo şu anda Dolmabahçe Sarayı'nda mıdır? Şayet Dolmabahçe Sarayı'ndaysa vazolar ziyaretçilerin görebileceği şekilde sergilenmekte midir? Şayet sergilenmemekteyse bunun gerekçesi nedir? Vazolar hangi sebeple sergilenmemektedir?
Sultan Abdülmecid'den kalma altın vazolar şu an nerede sergilenmektedir?
Dolmabahçe Sarayı'nı gezerken vazoları her zamanki yerlerinde göremeyen yurttaşlar kıymetli 2 iki vazonun akıbetine ilişkin endişeye kapılmıştır. Som altından olan her biri 46 kilogram ağırlığındaki 2 vazo kayıp mıdır? Herhangi bir müdahaleden dolayı kaza sebebiyle zarar mı görmüştür?
Som altından vazolar şu an nerede muhafaza edilmektedir? Vazoların bulunduğu yer belli değilse bilinmemekteyse bu altın vazolar birileri tarafından kaçırılmış mıdır? Şayet vazolar kaçırıldıysa konuya ilişkin soruşturma başlatılmış mıdır? Vazolar kayıpsa kaçırıldıysa herhangi bir işlem yapıldı mı yapılıyor mu veya yapılacak mı?
Dolmabahçe Sarayı'nda olması gereken altın vazoların şu an nerede olduğu başlarına bir şey gelip gelmediği kayıp olup olmadıkları tekrar sergilenip sergilenmeyecekleri konusunda kamuoyuna açıklama yapılacak mıdır?
https://www.gunlukbakis.com/dolmabahcenin-altin-vazolari-nerede/
================================
BALYOZ'DA VERİLEN 7 BERAAT KARARI BOZULDU AKP'Lİ SABAH "AMİRALLERE EMSAL" DİYE DUYURDU!
Yargıtay FETÖ'nün Balyoz Kumpası'nda beraat eden Çetin Doğan ve 6 sanık hakkındaki tahliye kararını bozdu. 7 sanık hakkında darbeye teşebbüsten 12 yıla kadar hapis talep edildi. AKP'li Sabah gazetesi söz konusu haberi "Amirallere emsal" diye duyurdu.
16 Haziran 2021 - 10:24 - Güncelleme: 16 Haziran 2021 - 13:59
Yargıtay FETÖ'nün Balyoz Kumpası'nda beraat eden Çetin Doğan Behzat Balta Mehmet Kaya Varol İhsan Balabanlı Metin Yavuz Yalçın Erdal Akyazan ve Emin Küçükkılıç hakkındaki beraat kararını bozdu. 7 isim hakkında darbeye teşebbüsten 12 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) başvuru yapan şikâyetçilerin güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmesinin ve hak ihlali kararı vermesinin ardından yeniden görülen "Balyoz Planı" davasında Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 31 Mart 2015'te 236 sanığın yüklenen suçu işledikleri sabit olmadığından beraatlerine karar verilmiş Anadolu Cumhuriyet Başsavcıvekili Mehmet Aydın sanıklar Doğan Balabanlı Balta Varol Yalçın Akyazan ve Küçükkılıç'ın beraat etmelerinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle temyiz başvurusunda bulunmuştu.
Sabah'tan Mevlüt Hasgül'ün haberine göre Yargıtay 16. Ceza Dairesi "Balyoz" davasında beraat eden sanıklar hakkındaki temyiz incelemesine ilişkin kararda Doğan'ın seminerde oynanmakta olan "Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo" içinde öngörülemeyen "Milli Mutabakat Hükümeti" kurulmasından bahsettiğine de yer verilerek "Arkadaşlar bu plan seminerini plan çalışmasını kasıtlı olarak belli bir çerçeveye koyduğumuzu günün şartlarına günün konjonktürel gelişmelerine göre dikkatlerimizi nerelerde yoğunlaştırmamız gerektiğini ortaya koymak için yaptığımı herhalde hepiniz anlamışsınızdır" beyanlarının olduğunun görüldüğü belirtildi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nce verilen kararın gerekçesinde Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunun altı çizildi. Kararda başarıya ulaşmış bir darbenin yargılanmasının ne denli güç ise icrasına başlanmış bir darbenin de başarılı olamama ihtimalinde bile korunan değerlere anayasal demokratik düzene verdiği zararların tecrübe edilmiş gerçekler olduğuna yer verildi.
SABAH "AMİRAL BİLDİRİSİ İÇİN EMSAL" BAŞLIĞIYLA DUYURDU!
Sabah'ta yer alan haberde söz konusu karar 'amirallerin bildirisi için emsal' başlığı ile duyuruldu. Ayrıca haberde "Dairenin bu kararı 104 emekli amiral tarafından yayımlanan bildiriyle ilgili soruşturmada da emsal olacak" ifadelerine yer verildi.
NE OLMUŞTU?
20 Ocak 2010'da Taraf gazetesinin manşeti ve bir bavul dolusu belgeyle başlayan beş yıllık bir sürece yayılan Balyoz soruşturmasında 236 kişi beraat etti. Mahkeme davanın temelini oluşturan dijital verilerin sahte olarak oluşturulduğuna hükmetti. Böylece ilk yargılamada darbe suçlamasıyla 13-20 yıl arasında ceza alan sanıklar Anayasa Mahkemesi'nin yeniden yargılama kararının ardından gerçekleştirilen yargılamada beraat etmiş oldu.
Soruşturmalar aralarında generallerin de bulunduğu görevi başındaki 188 kurmay subayı etkiledi. Kara Kuvvetleri'nde 45 Hava Kuvvetleri'nde 27 Deniz Kuvvetleri'nde 98 Jandarma'da 18 muvazzaf general ve kurmay subay sanık durumuna düştü. Çoğu emekliye sevk edildi ya da orduyla ilişkisi kesildi. Hava Kuvvetleri'nde sanık durumuna düşen 30 muvazzaf askerin 11'i kurmay albay ve yarbay 16'sı ise general rütbesindeydi.
Balyoz'da en büyük darbeyi alan kuvvetin Deniz Kuvvetleri olduğu görülüyor. Soruşturmaya tabi tutulan 114 muvazzaf askerin 98'i amiral ve kurmay subay rütbesinde. Farklı rütbelerden görevi başındaki tam 24 amiral Balyoz'da sanık durumuna düştü. Diğer kurmay subaylarla birlikte denizciler Balyoz'un en kalabalık grubunu oluşturdular.
Gözaltına alınan amiraller FETÖ'nün Ergenekon-Balyoz kumpaslarında hapis yattı hedef oldu!
Montrö Bildirisi'ne imza atan Tümamiral Orhun Özdemir hayatını kaybetti
================================
ÇETİN DOĞAN'DAN 'BALYOZ' ÇIKIŞI: FETÖ ELİ Mİ YERLEŞTİ?
Yargıtay'ın Balyoz davasında hakkında verilen beraat kararını bozduğu emekli Orgeneral Çetin Doğan Veryansın Tv'ye konuştu. 'Bu kadar insafsızlık olmaz. Bu çok edepsizce bir şey' diyen Doğan 'Eğer bu karar doğruysa yargıya artık FETÖ elinin tekrar yerleştiğini söyleyebiliriz' ifadelerini kullandı.
16 Haziran 2021 12:37 Güncellendi: 16 Haziran 2021 12:47
GAMZE ÇINLAR / VERYANSIN TV
Yargıtay 16. Ceza Dairesi FETÖ'nün Balyoz kumpasına ilişkin davada beraat eden emekli Orgeneral Çetin Doğan emekli Korgeneral Metin Yavuz Yalçın emekli Tümgeneral Behzat Balta emekli Tümgeneral İhsan Balabanlı emekli Tuğgeneral Mehmet Kaya Varol emekli Kurmay Albay Emin Küçükkılıç ve emekli Albay Erdal Akyazan hakkındaki beraat kararını bozdu.
Haberi ilk iktidara yakın Sabah gazetesi duyurdu. Balyoz davası avukatlarından Hüseyin Ersöz ise kararın kendilerine henüz tebliğ edilmediğine ve UYAP'ta hala 'incelemede' göründüğüne dikkat çekti.
Anadolu Ajansı'nın aktardığına göre karar 14 Haziran 2021'de oy birliğiyle alındı. 37 sayfalık gerekçede sanıkların eylemlerinin "teşebbüs aşamasına ulaşmayan hazırlık hareketleri kapsamında değerlendirileceği" belirtildi. Sanıkların eylemlerinin fikir birliği içinde gerçekleştiği iddia edildi. Ve "suç için anlaşma" suçu kapsamına girdiği belirtildi.
FETÖ'CÜ HAKİM SAVCILAR YARGITAY'DA YARGILANIRKEN…
Bir tarafta Yargıtay'da Balyoz davasında görev alan FETÖ'cü savcı ve hakimlerin "Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama" "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" "Görevi kötüye kullanma" "Silahlı terör örgütüne üye olma" "Anayasayı ihlal etme" gibi suçlardan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılamaları sürerken Yargıtay'ın 7 kişi yönünden beraat kararını bozması kafaları karıştırdı.
Emekli Orgeneral Çetin Doğan Yargıtay'ın kararını Veryansın Tv'ye değerlendirdi.
'DAVANIN KUMPAS OLDUĞUNA KARAR VERİLDİ'
Doğan "UYAP'ta şu anda Yargıtay'da incelemede görünüyor. Ancak malum Sabah'ta çıkan bu tip ön yazılar doğru olabilir. Bizi hükümeti devirmeye teşebbüsten yargılamışlardı şimdi ise suç için anlaşma yaptığımızı iddia ediyorlar. İlginç olan nokta şu ki; davanın kendisinin kumpas olduğu karar verilmiş durumda" dedi.
Ordu Komutanı olarak kendisi ile Ordu Karargahından olmayan 6 komutanın suç için anlaştığı iddiasının "gülünç" olduğunu vurgulayan Doğan daha önce Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararında da bunun bir jenerik senaryo olduğuna atıf yapıldığını söyledi.
'BU KADAR İNSAFSIZLIK OLMAZ'
Çetin Doğan'ın açıklamaları şöyle:
"Balyoz davasının iddianamesini hazırlayan savcı Bilal Bayraktar şu anda yargılanıyor. Yargılandığı ilk aşamada FETÖ üyesi olmaktan hüküm giydi. İkinci olarak da kumpas kurmaktan yargılanıyor. Bu kişinin 2001 senesinden bu davanın açıldığı Ocak 2010 tarihine kadar bizim bütün internet konuşmamıza her türlü medya ile iletişim kurduğumuz kişilere ilişkin 'bir suç unsuru var mı' diye resmi yazısı var. Fakat işine gelmediği için resmi yazısına gelen cevabı dosyaya koymuş değil. Bu arkadaşlarla nerede konuşmuşum nerede anlaşmışım? Herkesin gözü önünde seminerde yapılan konuşmalar bunlar. Bu gülünç bir şey. Biz her türlü şeyi göğüslemeye hazırız ama bu kadar insafsızlık olmaz. Bu çok edepsizce bir şey. O arkadaşların hangisinin yaptığı konuşma diğer 'suç için anlaşmaya girmeyen' arkadaşlardan farklı? Bantlar var mukayese edin.
'YARGITAY'DA BU SUÇTAN YARGILANIYORLAR'
Benim davada ileri sürdüğüm bir konu vardı; Burada Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı yapılan bir darbenin ötesinde vatana ihanet suçu işleniyor. Çünkü gerçek planların irdelendiği bir seminer bu. Bunları ortaya koydular. Nitekim şimdi Yargıtay'daki iddianamede bu suçtan yargılanıyorlar. Gizli kalması gerekirken o dönemde gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlandı her şey. Yunan gazetelerine bakın Türkiye'nin herhangi bir duruma karşı ne yapacağı irdelendi. "
'YARGIYA FETÖ ELİNİN TEKRAR YERLEŞTİĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİZ'
Yargıtay'ın bu kararının FETÖ'cülere yarayacağına dikkat çeken Doğan "At izi it izine karıştı zaten. Eğer bu karar doğruysa yargıya artık FETÖ elinin tekrar yerleştiğini söyleyebiliriz. Yahutta ittifak kurma çalışmalarının bir sonucu diyebiliriz" yorumunu yaptı.
İKTİDARIN 'BALYOZ SAPINA KADAR GERÇEK' AÇIKLAMALARINA YANIT
Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerekse AKP'li Binali Yıldırım'ın "Balyoz sapına kadar gerçekti" sözlerini hatırlattığımız emekli Orgeneral Doğan şöyle yanıt verdi:
"Ortaya koydukları belgelerden hangisi gerçek? Islak imzalı hiçbir belge yok. Seminerdeki konuşmada bunun bir jenerik senaryo olduğunu belirtiyoruz. Olasılıklara göre düzenlenmiş bir senaryo. Biz bu semineri planların irdelenmesi için düzenledik. Planlar neye karşı; TBMM'nin hükümetin verdiği karar da var Kırmızı Kitap'a girmiş karar da var. Yunanistan kara sularını 12 mile çıkardığı zaman harp sebebi 'casus belli' diyoruz. İnceleyeceğimiz konu ise böyle bir olasılık var mı...
'BU KADAR KARANLIĞA GÖMÜLDÜĞÜMÜZÜ BEKLEMİYORDUM'
Bu davada gerçek olan ne? Bir jenerik senaryonun tartışmasından başka bir tek belge var mı? Camiye bomba atacaklardı vs. İmzalar ortaya çıktı… Hepsi sahte. Bu kadar sahteliğin olduğu yerde bu kadar yozlaştığımız bu kadar karanlığa gömüldüğümüzü beklemiyordum.
'KARAR YÜZ KARASI OLACAK'
Biz kendimizden eminiz. Gerçekler şu veya bu şekilde çıkıyor ama bu yüz karası olacak. Bu konuya imza atacaklar karar verecekler. Bizim en küçük bir endişemiz yok. Gerçeğin peşindeyiz ve gerçeğin ne olduğunu da biliyoruz. "
DAVA SÜRECİ
FETÖ'cü savcı ve hakimlerin yürüttüğü Balyoz kumpası davası 21 Eylül 2012'de karara bağlanmıştı. 365 sanıktan 325'i "Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmişti.
FETÖ'nün hakimiyetindeki Yargıtay 9. Ceza Dairesi de 9 Ekim 2013'te oy birliği ile aldığı kararda 237 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararlarını onamıştı.
Yargıtay kararının ardından sanık avukatları Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunmuş Yüksek Mahkemenin verdiği ihlal kararının ardından yargılama süreci yeniden başlamıştı. Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülen davada tüm sanıklar beraat etmişti.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı beraat kararını Emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanık yönünden temyiz etmişti.
https://www.veryansintv.com/yargitaydan-balyoz-karari-7-kisinin-beraati-bozuldu
https://www.veryansintv.com/cetin-dogandan-balyoz-cikisi-feto-eli-mi-yerlesti
================================
AİHM'DEN TÜRKİYE ALEYHİNE 2 HAK İHLALİ KARARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaretten ceza alan ODTÜ öğrencisi Ersoy ve sosyal medya beğenisi nedeniyle işten çıkarılan Melike'nin başvurularını karar bağlayan AİHM her iki davada da Türkiye aleyhine hak ihlali kararı vererek tazminata hükmetti.
İstanbul - BİA Haber Merkezi 15 Haziran 2021 Salı 22:52
AİHM Ömer Çağdaş Ersoy'un 2019'da yaptığı başvuruya ilişkin bugün açıkladığı kararında Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10. maddesini ihlal ettiğine hükmetti.
Kararın gerekçesinde Ersoy'un konuşması ile ilgili "normal bireylere oranla siyasetçiler için kabul edilebilir eleştiri sınırlarının daha geniş tutulabileceği yönündeki" daha önceki AİHM kararlarına atıfta bulundu. AİHM Türkiye'nin karar gereği mahkeme masrafları da içinde olmak üzere Ömür Çağdaş Ersoy'a 4 bin euro tazminat ödemesini istedi.
Ömer Çağdaş Ersoy 2012'de ODTÜ'de öğrenciyken dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili açıklamaları nedeniyle yargılanmış ve "görevdeki kamu görevlisine hakaret" suçundan 2016'da para cezası almıştı.
Erdoğan'ın 2012'de ODTÜ'yü ziyaretini protesto ettikleri için gözaltına alınan öğrencileri desteklemek için mahkeme binası önünde yapılan eyleme katılan Ömer Çağdaş Ersoy burada yaptığı konuşma nedeniyle yargılanmış ve "görevdeki kamu görevlisine hakaret" suçundan 2016'da para cezası almıştı.
Ersoy "AKP yönetiminin ülkeyi yönetme biçiminin diktatörlük olduğu" görüşünü dile getirmiş ve özellikle bu ifadeler mahkum olmasında en büyük gerekçe gösterilmişti.
Ersoy ceza aldığı konuşmada şunları söylemişti: "Arkadaşlar bugün arkadaşlarımızın düzmece bir operasyonla alınışı zaferle sonuçlanmıştır ama bu geçici bir zaferdir. Bu kavga Tayyip Erdoğan'ın zapt edilecek bir kale olarak bellediği ODTÜ'de tokat yemesi ve bunun karşılığında intikam hırsıyla kudurmuş bir köpek gibi öğrencilere saldırmasına karşı atılmış ikinci bir tokattır. "
TIKLAYIN - AİHM'den Türkiye'ye 2020'de 1 5 milyon Euro tazminat çıktı
https://bianet.org/bianet/hukuk/241718-aihm-den-turkiye-ye-2020-de-1-5-milyon-euro-tazminat-cikti
TIKLAYIN - Türkiye AİHM kararlarını en çok yerine getirmeyen ikinci devlet
"RE'SEN BAŞLATILAN TÜM HAKERET SORUŞTURMALARI DÜŞMELİ"
İnsan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak AİHM'in Ersoy'un başvurusuyla ilgili verdiği karara ilişkin Twiiter hesabından yaptığı değerlendirmede "Bu karar sonrası siyasetçilere hakaret nedeniyle şikayet olmaksızın re'sen başlanmış soruşturmalar varsa bu soruşturmalar düşmelidir. Şikayet varsa da ceza 125. maddenin 1. fıkrası uyarınca herkes için geçerli olan kural uyarınca verilmelidir" dedi.
Kamu görevlilerinin hakarete karşı diğer vatandaşlardan daha fazla korunmasını sağlayan TCK 125. madesinin ilgili (3-a) hükmünün iktidardaki siyasetçiler bakımından uygulanmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ruhuna aykırı olduğuna dikkat çeken Altıparmak şu örneği verdi:
"Somut bir örnek vermek gerekirse; bu karar sonrasında İçişleri Bakanına hakaret edildiği iddiasıyla şikayet olmaksızın re'sen soruşturma açılamaz yargılama sonunda hakaret suçunun basit halinden fazla ceza verilemez. Devam eden davaların bu karara göre karara bağlanması gerekir. "
"BEĞENİLER" ÇEVRİMİÇİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN YAYGIN BİÇİMİ
AİHM Adana'nın Seyhan ilçesi Milli Eğitim Müdürlüğünde temizlik görevlisi olarak çalışırken işten çıkartılan Selma Melike'nin 2019 yılında yaptığı başvuruyu da karara bağladı. AİHM Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili maddesini ihlal ettiğine hükmetti ve Melike'ye 2 bin euro tazminat ödenmesini kararlaştırdı.
Selma Melike'nin Facebook'ta başkaları tarafından paylaşılan siyasal nitelikteki içerikleri beğenmesi disiplin suçu sayılmış ve iş akdi sonlandırılmıştı.
AİHM Facebook'ta söz konusu içeriği oluşturan ve yayınlayan kişinin Selma Melike olmadığını ve eyleminin içeriğin altındaki "Beğen" düğmesini tıklamakla sınırlı olduğunu kaydetti.
Kararda insanların içeriğe ilgilerini göstermeleri ve onaylamaları için sosyal ağlarda "beğenilerin" kullanılmasının çevrimiçi ifade özgürlüğünü kullanmanın yaygın ve popüler bir biçimi olduğuna yer verildi. (KÖ)
================================
YUNANİSTAN'DA İKİNCİ GENEL GREV: HACİDAKİS YASASI GERİ ÇEKİLSİN
16 Haziran 2021 14:02
Yunanistan'da çalışma yasalarını değiştiren yasa tasarısı bu akşam Mecliste görüşülecek. Bazı sektörlerdeki grev yasağı kararına rağmen tasarıya karşı 24 saatlik grev gerçekleştiriliyor.
Seyit ALDOĞAN
Atina
Yunanistan hükümetinin çalışma yasaları ve sosyal güvenlik alanında gündeme getirdiği işçi-emekçi karşıtı yasa tasarısına karşı bugün yeni bir 24 saatlik grev gerçekleştiriliyor.
Çalışma Bakanı Kostis Hacidakis'in adıyla anılan "Hacidakis Tasarısı" bugün akşam saatlerinde meclis genel kurulununa getirilecek ve oylamaya sunulacak.
Yasa tasarısının geri çekilmesini talep eden işçi ve emekçiler ise bugün yeni bir grev gerçekleştiriyor ve alanlara çıkıyorlar.
İşçi merkezleri Kamu Emekçileri Konfederasyonu ve Mücadeleci İşçiler Cephesi (PAME) tarafından alınan 24 saatlik grev kararı ülke genelinde etkili olurken çok sayıda kentte ilçelerde ve adalarda gösteriler gerçekleştiriliyor.
Başkent Atina ve Selanik başta olmak üzere birçok kentte sabah saatlerinde yapılacak gösteriler yasa tasarısının Mecliste görüşülmeye başladığı akşam saatlerinde de tekrarlanacak. Bu nedenle konfederasyonlar ve yüzlerce işçi sendikası sabah ve akşam gösterilerine geniş katılım için çağrılar yaptı.
HÜKÜMET GREVİ 'YASA DIŞI' İLAN ETTİ
Geçen hafta gerçekleştirilen ve yüz binlerce işçi ve emekçinin katıldığı grev özel ve kamu sektöründe oldukça etkili olmuş ve ülke genelinde 71 şehir ilçe ve adada gösteriler yapılmıştı. Grevin aynı ölçüde etkili olması beklenirken hükümet sendikaları "sorumsuzlukla" suçladı ve taşıma ve eğitim emekçileri içinde yetkili olan sendikaların greve katılımının yasadışı olduğunu ilan etti.
Bir gün içinde mahkeme aracılığıyla deniz ve eğitim emekçilerinin grevi "yasa dışı" olduğu kararı alındı. Hükümet grevin üniversite seçme sınavlarının yapıldığı günlere denk düşmesini "sınavların engellenmesi" olduğunu ileri sürerken eğitim emekçileri sendikası daha iki gün öncesinden sınavlara katılacak sendika üyelerini grevden "muaf" tuttuğunu açıklamıştı.
SENDİKALAR YASAĞI TANIMIYORLAR
Bu arada deniz taşımacılığında ve eğitim alanında yetkili olan sendikalar mahkeme kararını tanımayacaklarını açıkladılar. Bu doğrultuda bu gün sabah saatlerinde deniz taşımacılığında çalışan işçiler Pire Limanında gemilerin ayrılmasına ve yük indirme ve bindirmelere engel oldular.
Şehir içi her türlü toplu taşıma ise sabah saat 10.00'da durduruldu. Hastaneler de sadece acil vakalara bakılıyor ve kamuya ait radyo ve televizyon kurumları canlı yayınlarını durdurdu. Grev nedeniyle kamu sektöründe hizmet verilmiyor.
Yasa tasarısının mecliste görüşüleceği akşam saatlerinde meclis binasının bulunduğu Sintagma Meydanı'nda yapılacak gösterinin oldukça kitlesel olması bekleniyor.
Başkent Atina ve Selanikte biri PAME diğeri kamu emekçileri konfederasyonu ve işçi merkezlerinin birlikte yaptığı iki ayrı gösteri duzenlendi. Konfederasyonların gösterisi Klatmonos meydanında PAME ninki ise meclisin bulunduğu Sintagma meydanında yapıldı. Konfederasyonların gösterisine işçi sendikaları konfederasyonu GSEE de destek verdi. Atinada yapılan her iki gösteriyede kitlesel katılımlar oldu. Alanda yapılan konuşmalarda hükümetin işçi emeköi karşıtı politikaları protesto edildi ve saldırılarar boyun eğilmeyeceği dile getirildi. Ayrıca sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasının asıl amacının ortaçağ sömürülerini geri getirmek olduğu söylendi.
Akşam saat beş sıralarında meclisin önünde yeniden toplanılacağı belirtildi. Akşam yapılacak gösterilerin daha kitlesel olması bekleniyor.
================================
ANKARA BAROSU BAŞKANI VE YÖNETİM KURULU HAKKINDA ERBAŞ'A 'HAKARET'TEN İDDİANAME
16 Haziran 2021 13:17
Ankara Barosu Başkanı ve yönetim kurulu hakkında LGBT'lere karşı nefret dili kullanan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ı eleştirdiği için 'hakaret'ten iddianame hazırlandı.
Ankara Barosu Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında 'Kamu görevlisine dini inanç düşünce ve kanaatlerini açıklaması nedeniyle görevinden dolayı hakaret' suçlamasıyla iddianame hazırlandı. Avukatların yargılanma usulüne göre iddianame Ankara Batı Adliyesi 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İddianame kabul edilirse Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan ile birlikte 11 yönetim kurulu üyesi 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.
Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan'ın da aralarında bulunduğu 11 yönetim kurulu üyesi hakkında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın geçen yıl 24 Nisan'da Ankara'daki Hacı Bayram Cami'de verdiği hutbenin içeriğiyle ilgili yaptıkları basın açıklamasının ardından soruşturma başlatıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 'Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama' suçundan soruşturma yapılması için Adalet Bakanlığı'ndan izin istedi. Bakanlığın izin vermesi üzerine Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyeleri hakkında soruşturma başlatıldı.
ORTAK AÇIKLAMAYA ORTAK SAVUNMA METNİ
Başsavcılık Baro yönetim kurulu üyelerinden suçlamayla ilgili ifadelerinin alınması için davetiye gönderdi. Baro yönetimi ortak basın açıklamasındaki ifadeler kapsamında başlatılan soruşturma için yine ortak savunma metni hazırlayıp imzaladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen metinde 'Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama' suçlamasını kabul etmediklerini ifade eden Baro yönetimi ifade özgürlüğü hakkını kullandıklarını belirtti.
İDDİANAME HAZIRLANDI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı tamamladı. Ankara Barosu'nun 11 yönetim kurulu üyesi hakkında 'Kamu görevlisine dini inanç düşünce ve kanaatlerini açıklaması nedeniyle görevinden dolayı hakaret' suçlamasıyla iddianame düzenlendi. Avukatların yargılama usulüne göre hazırlanan iddianame Ankara Batı 3'üncü Ağır Ceza Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
"KAMU GÖREVLİSİNE HAKARET" SUÇUNDAN YARGILAMA YAPILACAK
Mahkeme iddianameyi kabul ederse Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan ile birlikte 11 yönetim kurulu üyesi hakkında 'Kamu görevlisine dini inanç düşünce ve kanaatlerini açıklaması nedeniyle görevinden dolayı hakaret' suçlamasıyla yargılama başlayacak. Baro yöneticileri hakkında TCK 125/1 3 ve 5'inci fıkralarda düzenlenen suçlamalardan 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Diyanet İşleri Başkanı olarak kurul halinde çalışan kurumu temsil etmesi nedeniyle suçun 'zincirleme' olarak işlendiğinin kabul edilmesi de istendi.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ERBAŞ NE DEMİŞTİ?
İddianamede Prof. Dr. Ali Erbaş müşteki olarak yer aldı. Erbaş'ın Hacı Bayram Camii'nde verdiği Cuma hutbesinde "Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın islamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim" ifadelerini kullandı.
ANKARA BAROSU NE DEMİŞTİ?
Ankara Barosu hutbeyle ilgili "Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın insanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef gösterdiği konuşmasıyla ilgili basın açıklaması" başlıklı açıklama yayımladı. Yapılan basın açıklamasıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı resen soruşturma başlatıldı Diyanet İşleri Başkanlığı da ayrıca suç duyurusunda bulundu. Her iki soruşturma daha sonra birleşti. (Ankara/DHA)
Ankara Barosu üyeleri "dini değerleri aşağılama" soruşturmasında ifade verdi
Diyanet LGBTİ+'ları hedef gösterdi: Fıtrata yaradılışa aykırı bir sapkınlıktır
İHD'den hastalıkları eşcinselliğe bağlayan Diyanet Başkanı hakkında suç duyurusu
================================
16 HAZİRAN 2021 10:45
ABD'deki davada uzlaşı iddiası Halkbank tarafından yalanlandı
ABD'de devam eden davada yargılan Halkbank Türkiye'nin tazminat ödeyip uzlaşmayı teklif ettiği yönündeki haberleri yalanladı.
ABD'de devam eden davada yargılan Halkbank KAP'a yaptığı açıklamada Türkiye'nin tazminat ödeyip uzlaşmayı teklif ettiği yönündeki haberleri yalanladı.
Banka KAP'a dün akşam yaptığı açıklamada aleyhine açılan davanın temyiz aşamasında olduğunu ve temyiz tamamlanana kadar mahkemede yargılamanın askıya alındığını hatırlattı.
Açıklamada "Bankamızın ABD'de devam eden dava süreciyle bağlantılı olarak jürili dava öncesinde Türkiye'nin tazminat ödeyip uzlaşmayı önerdiği ve söz konusu teklifin de ABD tarafından değerlendirildiği yönünde kamuoyunu ve yatırımcıları yanıltıcı ve hisse değerini etkileyici nitelikte haber ve söylentilerin yer aldığı anlaşılmaktadır" denildi.
Halkbank'ın avukatları son olarak Nisan ayında temyiz mahkemesinde bankanın ABD yasaları karşısında yabancı devlet dokunulmazlığına sahip olduğu şeklinde savunma yapmış tarafların beyanlarını dinleyen temyiz mahkemesi ise ne zaman karar alacağını açıklamamıştı. (HABER MERKEZİ)
================================
AYM'DEN ONAY: İLETİŞİM BAŞKANLIĞI 83 MİLYONUN "KİŞİSEL VERİLERİNE" ULAŞABİLECEK!
"Başkanlık görevleri ile ilgili olarak gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden doğrudan istemeye yetkilidir. Kendilerinden bilgi istenen bütün kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler bu bilgileri istenilen süre içinde öncelikle ve zamanında vermekle yükümlüdürler"
16-06-2021 14:42
Anayasa Mahkemesi (AYM) Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın tüm kamu kurum ve kuruluşlarından 83 milyonla ilgili tüm bilgilere ulaşma yetkisine onay verdi.
Mahkeme İletişim Başkanlığı'nın "gerekli gördüğü tüm bilgileri" kamu kurum ve kuruluşlar ile tüzel kişilerden isteme yetkisinin anayasaya aykırı olmadığına hükmetti. Başkan Zühtü Arslan'ın arasında bulunduğu 5 üye ise bu karara muhalefet ederek kişisel verilerin İletişim Başkanlığı'nın eline geçeceği ve bu verilerin korumasız kalacağı uyarısında bulundu.
Gazeteci Alican Uludağ'ın haberine göre 24 Temmuz 2018'de çıkarılan 14 Nolu İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 17. Maddesinde İletişim Başkanlığı'na bütün kurumlardan istediği bilgileri alma yetkisi verilmişti. Bu maddede "Başkanlık görevleri ile ilgili olarak gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden doğrudan istemeye yetkilidir. Kendilerinden bilgi istenen bütün kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler bu bilgileri istenilen süre içinde öncelikle ve zamanında vermekle yükümlüdürler" düzenlemesi yer almıştı.
CHP YARGIYA TAŞIDI
CHP düzenlemedeki "gerekli gördüğü bilgileri" ibaresinin anayasaya aykırı olduğu temel hak ve özgürlüklere ilişkin konuların Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenlenemeyeceği Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Yüksek Mahkeme 5'e karşılık 10 oyla iptal talebini reddetti. İletişim Başkanlığı'na verilen bu yetkinin anayasaya aykırı olmadığı belirtilen gerekçeli kararda "Başkanlığı görevleri kapsamında gerekli gördüğü bilgileri istemeye yetkili kılan kuralın yürütme yetkisine ilişkin konuyu düzenlediği anlaşılmaktadır" denildi.
VERİLER "KİŞİSEL" DEĞİLMİŞ
Başkanlığın tanıtım iletişim bilgilendirme doğru bilgiyle aydınlatma işbirliği ve koordinasyon ile basın yayın odaklı görevleri dikkate alındığında gerekli olan bilgileri isteyebilmesinin görevlerini yerine getirebilmesi bakımından gerekli olduğu savunulan kararda şu değerlendirme yapıldı:
"Nitekim istenebilecek bilgiler başkanlığın görevleriyle ilgili olanlar ile sınırlı tutulmuştur. Bir başka değişle kural başkanlığın belirlenen görevlerinin yerine getirilebilmesinin doğal ve zorunlu bir sonucu olarak bilgi isteme yetkisini düzenlemekte olup kişisel verilere ilişkin bir düzenleme niteliğinde değildir. (…)
Bu itibarla kişisel verilere ilişkin düzenleme içermeyen ve kişisel verilerle ilgili bulunmayan kuralın Anayasa'nın İkinci Kısım Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölüm'de yer alan siyasi haklar ve ödevler kapsamında bulunduğu söylenemez. "
5 ÜYE MUHALAEFET ETTİ
Karara AYM Başkanı Zühtü Arslan Başkan Vekili Hasan Tahsin Gökcan Engin Yıldırım M. Emin Kuz ve Yusuf Şevki Hakyemez muhalefet ederek karşı oy yazdı.
Zühtü Arslan düzenlemenin hem konu bakımından yetki yönünden hem de içerik yönünden anayasaya aykırı olduğunu kaydetti. Anayasada düzenlenen temel haklar kişi hakları ve siyasi hakların Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenlenemeyeceğine işaret eden Arslan bunların "yasak alan" kapsamında olduğunu kaydetti. İletişim Başkanlığı'nın talep edeceği verilerin kişisel bilgiler olduğunu vurgulayan Arslan bu yetkinin ancak yasayla açık sınırlı ve belirli şekilde düzenlenmesi gerektiğini anlattı.
Arslan "Sonuç olarak iptali istenen kural ister kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ister daha genel anlamda özel hayatın gizliliği kapsamında kalsın her durumda Anayasa'da kanunla düzenlenmesi gereken bir konudur" dedi.
Temel hak ve özgürlüklere yapılacak müdahale alanı genişledikçe muhtemel keyfi ve ölçüsüz uygulamalara karşı bireylere güvence sağlayan kuralların daha açık ve belirli olması gerektiğini ifade eden Arslan şunları kaydetti:
"Kişisel verilerin korunması hakkıyla ilgili dava konusu kural bakımından da geçerlidir. İletişim Başkanlığı'nın görev alanının oldukça geniş olduğu ve dolayısıyla iptali istenen ibarenin geniş bir alanda kişilerin temel haklarına müdahale olduğu ve dolayısıyla iptali istenen ibarenin geniş bir alanda kişilerin temel haklarına müdahaleye izin verdiği dikkate alındığında kişisel verilerin korunması hakkını korumaya yönelik güvenceleri karşılayan açıklıkta ve belirlilikte düzenlemeye ihtiyaç olduğu izahtan varestedir. "
"iLETİŞİM BAŞKANLIĞI'NA SINIRSIZ YETKİ VERİLİYOR"
Arslan kuralın İletişim Başkanlığı'na neredeyse "sınırsız bir yetki" tanıdığını belirterek düzenlemenin belirsiz ve öngörülemez bir düzenleme niteliğinde olduğunu kaydetti. Arslan düzenlemenin kişisel verilerin korunmasını güvencesiz hale getirdiğini vurguladı.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım da İletişim Başkanlığı'nı kişisel verilere sınırı olmayan müdahalede bulunma imkanı verildiğini belirterek şu değerlendirmede bulundu:
"Devlet kendisinden beklenen işlevleri yerine getirmek için bireylere ait bilgileri çeşitli gerekçelerle kaydetme saklama aktarma ve kullanma gibi işlemlerde kullanabilir ama bunun kişi hak ve özgürlüklerini en az sınırlayacak şekilde yapılması gerekir. Kişisel verilerle ilgili yasal düzenlemelerde verilerin toplanması kullanılması ne kadar süre ile tutulacağı amaca uygun kullanılıp kullanılmadığının nasıl denetleneceği ve imhası gibi hususların açık ve net olarak düzenlenmesi gerekmektedir.
Bu durumlarda kötüye kullanımları engellemek ve keyfi uygulamaların önüne geçmek amacıyla belli güvenceler ortaya konulmalı ve bunların etkin bir şekilde işlemesi sağlanmalıdır. Kişisel verelere dönük müdahalelerin demokratik toplum düzeni gereklerine uygun ve ölçülü olması da anayasal bir zorunluluktur. Modern devlet bilgi açlığını giderirken iştihanı kontrol etmeyi bilmelidir. Aksi takdirde obezite durumuyla karşı karşı karşıya gelebilir ve bu da hukuki toplumsal ve siyasi ve iktisadi sağlık için sorunlara yol açabilir. (. . ) Kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmadan toplanması işlenmesi ve aktarılması kişinin basit bir veri nesnesi olarak değerlendirilmesine yol açtığından insan haysiyetini de zedelemektedir. "
================================
SEDAT PEKER PARAMOUNT OTEL'DE BEDAVA KALAN GAZETECİYİ İFŞALADI: MİLLETTEN NASIL PARA ALIYORSUNUZ ANLATACAĞIM
Sedat Peker bir kez daha AKP'li Cem Küçük'ü hedef aldı.
16-06-2021 13:58
Ülkücü mafya lideri Sedat Peker Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük'ü hedef aldı. Peker "Çakma MİT'çi cem küçük sen de Paramount Otel'in beleşçi sakinlerindensin. " dedi.
Cem Küçük'ü 'çakma MİT'çi' olarak tanımlayan Peker Küçük'ün de firari Sezgin Baran Korkmaz'ın oteli Paramount'ta bedava kaldığını belirtti.
Twitter hesabından paylaşımlar yapan Peker şunları yazdı:
1-Çakma MİT'çi süslü sülüye uyguladığım taktiği sana uygulayacam. Parça parça koparıp psikolojini bozacam. Önce seni delirtecem sonra tedavi edecem.
2-Çakma MİT'çi cem küçük sen de Paramount Otel'in beleşçi sakinlerindensin. Şu faturanı göster ki tüm Türkiye görsün. Geceliği 50-100 bin liralık otelde kalmak güzel. Haber yapmak için milletten nasıl para alıyorsunuz onu da anlatacağım. Sizin namusunuz aldığınız rüşvet kadar.
3-cem küçük çakma MİT'çi; bana bir atar yapmıştın sonra tweeti silmiştin ya… Tweette şöyle diyordun: Senin gibilerle uğraşmak benim hayat boyu görevim. Çakma MİT'çi adaya ne zaman veda etmek istersin? Fakat seni hemen yollamayacağım.
4-Çakma MİT'çi (cem küçük); senin böyle saldırgan olma sebebin benim duyduğuma göre sen çocukken sevgisiz büyümüşsün. Annen baban bile seni eldivenle seviyormuş. Ancak ben seni ötekileştirmeyecem. Önce seni deli edip sonra da sevgi terapisine alacam.
5-Ben seni sevgi terapisine aldığımda eldivenle sevmeyeceğim. Sana annenden babandan daha çok şefkat göstereceğim. Sen benim gurur kaynağım olacaksın o benim en iyi hastamdı diyeceğim.
BİR KEZ DAHA HEDEF ALMIŞTI
Peker daha önce de sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda Cem Küçük'e yer vermişti. Peker paylaşımında pazar günü yayınlayacağı videoyu işaret ederek "cem küçük çakma MİT'çi pazar günü boşluk olursa seni de misafir oyuncu olarak alacağım. Kardeşlerim pazar günü çok eğleneceğiz çok. Hem de çok" ifadelerini kullanmıştı.
Küçük de "Elinden geleni ardına koyma. Senin gibilerle sonuna kadar mücadele etmek benim ruhumda var. Bu işler bittiğinde kim nerde olacak göreceğiz" diye yanıt vermiş daha sonra yanıtını silmişti.
================================
ERDOĞAN'LA ALİYEV ARASINDA CENGİZ-KOLİN DİYALOĞU: ONLAR HER YERDE!
Fuzuli kentinden Şuşa kentine kadar uzanan Zafer Yolu'nun 51-84 kilometre arasındaki bölümünü ise Kolin ve Cengiz İnşaat yapıyor.
16-06-2021 13:47
Azerbaycan'ın Şuşa şehrindeki bir dizi programa katılan AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın otobüste seyahat ederken Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le dikkat çeken diyaloğu kameralara yansıdı.
Erdoğan ve Aliyev arasında otobüs seyahati sırasında Kolin ve Cengiz şirketlerinden bahsedilen diyalogda Aliyev AKP'den aldığı milyarlarca liralık ihalelerle bilinen müteahhitlerin Azerbaycan'da da yol yaptığını ifade ederken; Erdoğan şaşırıp "Aa burada onlar var mı?" diyor…
İki isim arasında şu diyalog yaşandı:
Erdoğan: Müteahhit olarak Azeri kardeşlerimiz mi yapıyor?
Aliyev: Yok bunları beraber Kolin ve Cengiz var
Erdoğan: Aaa burada onlar var mı?
Aliyev: Onlar her yerde var
Erdoğan: Cengiz demin beni aradı şantiyedeyim dedi.
Fuzuli kentinden Azerbaycan ordusunun işgalden kurtardığı tarihi ve stratejik önemdeki Şuşa kentine kadar uzanan Zafer Yolu'nun 0-51 kilometreleri arasını Azerbaycan firmaları 51-84 kilometre arasındaki bölümünü ise Kolin ve Cengiz İnşaat yapıyor. Azerbaycan yönetimi aralarında Kolin ve Cengiz'in de bulunduğu pek çok Türk firmasıyla çeşitli projeler için sözleşme imzalamıştı.
Dünya Bankası'nın hazırladığı rapora göre iktidara yakınlığıyla bilinen Limak Cengiz Kolin Kalyon ve MNG dünyada kamudan en çok ihale alan ilk 10 şirket arasında yer alıyor.
================================
VEYİS ATEŞ 'KOVULAMIYOR'
Ciner Medya Grup Başkanı Kenan Tekdağ'ın Veyis Ateş'in çıkış işlemini bir türlü onaylamadığı ve kurumsal açıklama yapmaktan kaçındığı belirtiliyor.
15-06-2021 22:29
Ülkücü çete lideri Sedat Peker'in açıklamalarından sonra çok konuşulan isimlerden biri haline gelen "gazeteci" Veyis Ateş'in Habertürk'teki görevinin devam edip etmediği merak ediliyor.
Veyis Ateş'in Sezgin Baran Korkmaz'dan şantaj yoluyla 10 milyon euro Ateş'in zorunlu izne çıkarıldığı söylenmişti.
Ancak Habertürk'ten Ateş konusunda hiçbir resmî açıklama yapılmaması dikkatlerden kaçmadı.
Yazılı ve görsel medya içerisinden kulis haberler yapan Medyaradar isimli siteye göre Ateş hâlâ Habertürk çalışanı yani herhangi bir çıkış işlemi gerçekleşmedi.
Ateş'in hâlâ izinde olduğu belirtiliyor.
Haberde "Ciner Medya Grup Başkanı Kenan Tekdağ'ın çıkış işlemini bir türlü onaylamadığı ve kurumsal açıklama yapmaktan kaçındığı" belirtildi.
İlgili haberVeyis Ateş'e '10 milyon Euro' yetmemiş: Hangi ürünü satmak için bakanlıkla iletişime geçti?
İlgili haber'SBK'dan Veyis Ateş telefonu: "Hayatımda böyle rezil bir tehdit görmedim"
https://gazetemanifesto.com/2021/veyis-ates-kovulamiyor-445467/
================================
HARİRİ AİLESİNİN TÜRK TELEKOM SOYGUNUNUN ARAŞTIRILMASI ÖNERİSİNE AKP-MHP'DEN RET!
Türk Telekom'dan Lübnan'a 7 milyar doların kaçırılmasının araştırılması önerisi AKP ve MHP tarafından reddedildi. TBMM Genel Kurulunda CHP HDP ve İyi Parti'nin grup önerileri kabul edilmedi. İYİ Parti'nin Türk Telekom'un soyulması ile ilgili verdiği araştırma önergesi AKP ve MHP'nin ret oyu ile kabul edilmedi. Genel Kurulda siyasi parti gruplarının önerileri ayrı ayrı ele alındı.
15-06-2021 21:08
Türk Telekom'dan Lübnan'a 7 milyar doların kaçırılmasının araştırılması önerisi AKP ve MHP tarafından reddedildi.
TBMM Genel Kurulunda CHP HDP ve İyi Parti'nin grup önerileri kabul edilmedi. İYİ Parti'nin Türk Telekom'un soyulması ile ilgili verdiği araştırma önergesi AKP ve MHP'nin ret oyu ile kabul edilmedi.
Genel Kurulda siyasi parti gruplarının önerileri ayrı ayrı ele alındı.
İlk olarak İyi Parti'nin "Türk Telekom özelinde özelleştirme işlemlerinin ülke ekonomisine fayda ve zararlarının değerlendirilmesi" ile ilgili verdiği araştırma önergesinin bugün ele alınmasına dair grup önerisi görüşüldü.
İyi Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan Hariri ailesinin Türk bankalarından borç alarak Türk Telekom'u devraldığını Türk Telekom'dan gelen 7 milyar dolarlık kar payını Lübnan'a kaçırdığını iddia etti.
Türkkan "Türk Telekom'u Lübnanlılara verip zararını Türk bankalarının sırtına yüklediniz. Türkiye 10 milyar dolar zarara uğratıldı. Bu gariban halkın 10 milyar dolarını cebinden aldınız elin Lübnanlısına verdiniz. Ülke olarak bir şirkete dolandırıldık. " dedi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan Türk Telekom üzerinden yakın tarihin en büyük organize dolandırıcılığının yapıldığını kar eden bir kuruluşun peşkeş çekildiğini öne sürdü.
İlgili haberBinali Yıldırım sahip olduğu servetle Koç ve Sabancıyı geride bırakıp dünyanın en zenginleri listesine girdi
AKP Kars Milletvekili Ahmet Arslan imtiyaz anlaşması ile Türk Telekom'un işletme hakkının yüzde 55'inin 21 yıllığına verildiğini söyleyerek "Türkiye 2026 itibarıyla tekrar bu imtiyaz hakkını vererek oradan bir gelir elde edecek. " diye konuştu.
Arslan "OTAŞ yüzde 20'si peşin 5 yıl vadeli 6 5 milyar dolar ödemek zorunda olduğu halde Danıştayın bir kararı nedeniyle 7 milyar 55 milyon doları peşin verdi. Peşin verdiği için de daha sonraki yıllarda aldığı temettü ile elbette verdiği paranın bir kısmını aldı. Bu dönemde Hazine'ye toplam 15 5 milyar dolar aktarıldı. " ifadelerini kullandı.
Türk Telekom'un yıllar itibarıyla güçlenmeye finansal performansını artırmaya devam ettiğini pandemi döneminde 2 2 milyon kişiye sabit internet hizmeti götürdüğünü anlatan Arslan "Türk Telekom atıl ve kullanılmaz durumdaki gayrimenkulleri sattı buradan 500 milyon lira elde etti. Aldığı gayrimenkuller ve yaptıkları ise 2 milyar lira. " dedi.
Görüşmelerin ardından yapılan oylamada AKP ve MHP'nin ret oyu ile İyi Parti'nin grup önerisi kabul edilmedi.
İlgili haberTürk Telekom Merwe'ye çerez parası olmuş!
https://gazetemanifesto.com/2019/turk-telekom-merweye-cerez-parasi-olmus-299791/
Daha sonra CHP'nin "iflas talebinde bulunan Atlasjet Havacılık AŞ'de görevli personele ait maaşların ve tazminatların ödenmemesi" konusunda verdiği araştırma önergesi ile HDP'nin "hasta mahpusların yaşam hakkının güvence altına alınması"na ilişkin genel görüşme önergesinin bugün görüşülmesi önerileri de müzakerelerin ardından kabul edilmedi.
================================
TÜRK TELEKOM MERWE'YE ÇEREZ PARASI OLMUŞ!
Bir soygun öyküsü: Telekom OGER Hariri ve manken Merwe'nin çerez parası!
02-10-2019 12:36
Bilim insanlarınca 'deprem' dahi sayılmayan 5.8 büyüklüğündeki sarsıntının ardından telefonlar çekmedi arama yapılamadı mesaj atılamadı. İnternet üzerinden iletişim sağlayan platformlar aracılığıyla (Facebook Whatsapp) gibi iletişim sağlamaya çalıştı yurttaşlar.
İletişim vergisini dirhem dirhem ödeyen halka reva mıydı bu? Daha büyük bir depremde ne olacaktı iletişim? Türk Telekom'a ne olmuştu da 20 saate yakın kesintiye uğramıştı?
Aslına bakarsanız özelleştirme öncesi güçlü bir kamu kurumu olan Türk Telekom'un bir kabahatı yok.
Türk Telekom'un yüzde 55'i Lübnan ve Ortadoğu'nun güçlü ve siyasi ailesi Hariri'nin Suudi Telekom Şirketi'yle ortak olduğu Oger Telecom'a satıldı. Satın alma Oger Telecom'un Türkiye'de kurduğu Ojer Telekomünikasyon A. Ş. (OTAŞ) adlı şirketinin Türk bankalardan aldığı kredilerle yapıldı.
Kar yapan ve halihazırda kasasında 2 milyar dolar bulunan stratejik bir kurum 6.5 milyar dolara satıldı.
Kurumun kamuya ait binası şebekesi araç ve gereçleri 2026'da geri alınmak üzere Oger'e devredildi. Şirket 2005'ten 2015'e 14 milyar dolar kara imza atarken yetinmeyip Türk Telekom'un içi de boşaltılmaya başlandı.
Satış sonrası Oger'in 2006 ile 2014 sonuna kadar Türk Telekom'dan elde ettiği kâr 11 milyar 822 milyon dolara ulaştı karın yüzde 55'i olan 6 milyarlık pay Suudi Oger'in kasasına girdi.
Kar marjlarına rağmen Oger kredi borcunu öde(ye)mezken 'yapılandırma' adı altında bankalarca yeniden fonlandı. 2013 yılında 4 75 milyar dolar kredi daha aldı.
2016'da şirket bankalara borçlarını da ödememeye başladı. Bankalardan yapılandırma ile tekrar tekrar alınan milyar dolarlık krediler batık kredi haline geldi. 2017'de şirketin faaliyetleri durdurulurken; içi boşaltılmış ve batık hale getirilmiş de bir Telekom bırakıldı geride.
2018'de Akbank Garanti Bankası ve İş Bankası OTAŞ'ın Türk Telekom'daki yüzde 55'lik hissesini devralmak için Rekabet Kurumu'na başvurdu.
Hisselerin yeni bir şirkete devrine karar verildi Suudileri fonlayan bankaların da yeni şirkette Oger'e aktardıkları kredideki payları oranında hisseye sahip olması konusunda karar kılındı. Buna göre Akbank yaklaşık 1.5 milyar dolar Garanti 1 milyar dolar İş Bankası ise 500 milyon dolar paya sahip olacaktı.
1993 yılı başlarında kamunun göz bebeği Telekom'a 30 milyar dolar civarında piyasa değeri biçiliyordu ve aynı dönem ülkenin dış borcu toplam 26 milyar dolar idi. İhanetin boyutunu siz düşünün.
İyi de depremde bile çöken Türk Telekom'dan iç edilen milyarca dolarlar kimlerin kasasındaydı?
Bunun 16 milyon doları Saad Hariri tarafından bir mankene aktarılmış desek ihanetin boyutu anlaşılabilir mi?
Türk Telekom'u soyup kaçan Hariri ailesinin üyesi Lübnan Başbakanı Saad el-Hariri paraları Seyşel Adaları'nda Güney Afrikalı manken Candice van der Merwe'ye göndermiş.
Lübnan Başbakanı Saad el-Hariri 2013'te manken Merwe'nin banka hesabına 16 milyon dolar para aktarmış.
Van der Merwe'nin aynı yıl trafik kazası yapmasının ardından kendi adına satın alınmış Audi marka arabayı kullanmaya başladığı ve 10 milyon doları aşkın değerde mülk satın aldığı belirtiliyor.
Para transferinin gerçekleşmesinin ardından hakkında vergi takibi başlatılan mankenin Ocak ayında takip nedeniyle zarara uğradığını savunarak mahkemeye başvurmasının ardından söz konusu belgelerin ortaya çıktığını yazdı New York Times…
Şimdi en başa Telekom'un peşkeş sürecine dönülüp bakılmalıdır! Suudilerin mankenlere çerez parası niyetine aktardığı milyonlarca dolar bu memleketin varlığı birikimi geleceğidir.
Soygun ihanet halının altına süpürülemeyecek kadar büyüktür. Özelleştirme süreci ile ilgili haberlere yapılan erişim engelleri toplumun hafızasıyla yarışamaz!
https://gazetemanifesto.com/2019/turk-telekom-merweye-cerez-parasi-olmus-299791/
================================
HABERTÜRK'TE KRİZ SÜRERKEN BOMBA BİR İDDİA ORTAYA ATILDI! DOĞAN AİLESİ HAREKETE GEÇTİ
Aydın Doğan'ın kızı Arzuhan Yalçındağ'ın Show TV ve HaberTürk'ü satın almak için görüşmeler gerçekleştirdiği iddia edilirken Kırmızı Kedi Yayınevi ve Emek Dağıtım'ı da satın aldıkları öne sürüldü.
16 Haziran 2021 12:29 / Medya
Yeniçağ'dan Tolga Şahin'in haberine göre; Günaydın gazetesinin efsane isimlerinden Selçuk Eken sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Aydın Doğan'ın kızı Arzuhan Yalçındağ'ın Show TV ve HaberTürk'ü satın almak için görüşme içinde olduğunu öne sürdü.
Eken'in paylaşımına yorum yapan bir diğer isim (Hakan Demir) ise Kırmızı Kedi Kitapevlerini ve Emek Dağıtım'ı satın alarak sattıkları D&R'a rakip olarak sektöre döneceklerini iddia etti.
DİJİTAL MEDYA İLE GERİ DÖNECEĞİ GÜNDEME GELMİŞTİ
Geçtiğimiz yıl da Aydın Doğan'ın dijital medya kuracağı başına da deneyimli gazeteci Fikret Bila ve Erdoğan Aktaş'ın geçeceği iddia edilmiş iddia Doğan Holding'ten yapılan açıklamayla yalanlanmıştı.
916 MİLYON DOLARA SATMIŞTI
Doğan Medya 2018 yılında Kamuyu Aydınlatma Platformu'na yaptığı açıklamada Hürriyet Posta Fanatik gazeteleriyle Kanal D ve CNN Türk televizyonlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda yayın kuruluşunu 916 milyon dolara Demirören Gruba sattığını açıklamıştı.
================================
'ALEVİ TOPLUMUNUN CAMİYE DEĞİL; OKULA KÜTÜPHANEYE YOLA İHTİYACI VAR'
Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Antalya Şube Yönetim Kurulu üyesi Niyazi Üçgül Alevilerin haklarının Anayasal güvenceye alınmasını istedi.
16 Haziran 2021 12:26 / Güncel
Alevi Kültür Dernekleri Antalya Şube Yönetim Kurulu üyesi Niyazi Üçgül Alevi köylerine cami yapılmasını ve asimilasyon politikalarına tepki gösterdi.
Üçgül "Alevi toplumu olarak bizler Anayasadaki laiklik ilkesi gereği tüm inançların güvence altına alınması gerekliliğini savunuyoruz. Devlet ülke sınırları içerisinde yaşayan tüm toplumlara her yönden eşit hizmet vermek zorunda" dedi.
"BİZİM ÖNCELİĞİMİZ YOL OKUL KÜTÜPHANE"
İstanbul Ayazağa'da Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı'na bağlı cemevi çevresindeki elektrik direklerine bağlanan korsan hoparlörlerle yüksek sesle ezan okunmasını ve Kars Sarıkamış'ın Aşağı Sallıpınar köyüne cami yapılmasını istemediklerini belirten Üçgül şöyle devam etti:
"Bizim önceliğimiz cami değil. Benim önceliğim yol benim önceliğim burada bir okul burada bir kütüphane kurulması. Özellikle cemevini belirtmedim çünkü Türkiye'de bulunan toplam cemevlerini dikkate aldığımız zaman bunun yüzde 90'lık kısmını belki kendi lokmalarımızı finanse ederek yapıyoruz. Bu yönüyle baktığınız zaman devlet oraya hizmet götürmek zorunda ama bu hizmet cami olmamalı.
Biz tabii ki Sünni dostlarımızın cami yapmasına karşı değiliz. Ama bizim inancımızda cami kavramı yok. Biz ibadetimizi cemevinde yapıyoruz. Devlet bizim cemevlerimize yasal statü tanımıyorsa bizim kendi dostlarımızın lokmalarıyla yaptığımız cemevlerinin yapılmasını kolaylaştırmalı bunun yerine o bölgeye camii değil toplumun ihtiyacı olan hizmetleri götürebilmelidir. "
KAYMAKAMIN AKP TARAFTARLIĞI
Sivas Hafik'in Beydili köyünden olduğunu belirten Niyazi Üçgül "Benim amcam köy muhtarlığı yaptığı bir dönemde kaymakama yol talebi ile gittiğinde kendisine bir kaymakamın çekmecesinde olmaması gereken son seçim bilgilerini ve AK Parti'ye çıkan oyların sayısını gösteriyor. Ve kaymakam 'burada AK parti oylarının yükselmesi durumunda ben sana hizmet verebilirim' diyor. Kaymakam açık açık bu ifadeyi kullanabiliyor. Bu ciddi anlamda bir sıkıntıdır. Bizim ihtiyaçlarımız yönünde devletin bize hizmet üretmesini istiyoruz" dedi.
"YÜKSEK SESLE EZAN OKUMA HER YERDE VAR"
Alevi bölgelerinde yüksek sesle ezan okunmasını da eleştiren Üçgül "Antalya'da Finike 'de Yuvalı'da Kâfi Baba bölgemiz var. Orası Abdal yerleşim yeri ve orada da hoparlör ile türbeye ezan okunması söz konusu oldu. Biz Alevi kurumları olarak tepkiler verdik. Aynı zamanda orada bulunan şubemiz de tepki verdi. Ama Türkiye'de son dönemlerde bunlara baktığımız zaman adım adım ciddi anlamda artış gösteriyor. Bunun sebebi özellikle dini cemaatlerin hükumetten güç alarak ve bunları kullanarak bir süreç başlatmış olmasıdır" diye konuştu.
"ALEVİLER KOLAY KOLAY OYUNLARA GELMEYECEK"
Aleviler olarak yapılan oyunları bildiklerini ifade eden Niyazi Üçgül şunları kaydetti:
"Alevi toplumu bu oyunlara kolay kolay gelmeyecektir. Bizler sağduyulu insanlarız. Bizim dostlarımız sağduyulu örgütlerimiz bu tür olaylara sağduyuyla yaklaşıyor. İşte burada örgütlü olmanın önemi ortaya çıkıyor. Böyle bir durum yaşandı evet ve bunun karşılığında Türkiye'nin en büyük Alevi kurumları olan Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı sayın başkanım İsmet Kurt Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel başkanı Sayın Ercan Geçmez Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Genel Başkanı Sayın Gani Kaplan bununla ilgili açıklamalarda bulundular.
"ÖRGÜTLENMEMİZİ TEK NOKTADA BİRLEŞTİRİRSEK SONUÇ ALABİLİRİZ"
Bizler farklı farklı Alevi kurumları olarak örgütlenmelerimizi daha güçlü ve tek noktada birleştirebilirsek Alevilerinin Anayasal talepleri konusunda ciddi anlamda sonuç alacağımızı düşünüyorum. Yani bireysel anlamda bir talepte bulunmak toplumda karşılık bulmaz. Bireysel olarak bir kapıyı çaldığınız zaman o kapının size açılması ya da sorunuzun çözülmesi pek mümkün değildir hele de bu ülkede Alevi iseniz. Özellikle büyük kurumların etrafında oluşturacağımız ana bir örgütlenme ile bu federasyonun daha güçlü hale getirilmesi şeklinde olabilir. Bizim içimizdeki küçük iç problemleri tamamen devre dışı bırakılarak güçlü bir örgütlenme modeliyle çalacağımız kapıların bizim yüzümüze kapanacağını düşünmüyorum. "
"ALEVİLER CİDDİ BİR CAN GÜVENLİĞİ SORUNU YAŞIYOR"
Alevilerin Anayasal taleplerini dile getirmeye devam edeceğini söyleyen Üçgül "Tabii ki bu özellikle AK Parti'nin ikinci üçüncü döneminden sonra Türkiye'de özellikle Alevilerde ciddi bir can güvenliği sıkıntısı görünmeye başladı. Bizler hem kurum başkanlarımızın hem genel başkanlarımızın koruma ile gezdiği dönemleri saldırıya uğradığı dönemleri yaşadık. Artık bunların geride kalmasını istiyoruz" dedi.
DEVLETİN ALEVİLER KONUSUNDA SAMİMİ ADIMLAR ATMASINI BEKLİYORUZ"
Niyazi Üçgül Alevilerin barış istediğini vurgulayarak Alevilerin kendinden olmayan inançlarla hiçbir sorunu yok. Sadece devlet otoritesinin bizimle ilgili attığı adımlarda biz samimi olmasını istiyoruz. Örneğin açılım süreçleri yaşadık bunlarda samimi adımlar atılmadı tek taraflı otorite kararıyla verilen süreçler oldu ve maalesef başarıya ulaşmadı" şeklinde konuştu.
"ELİMİZDEKİ LOKMAMIMIZI HERKESLE PAYLAŞAN BİR TOPLUMUZ"
Üçgül Alevilerin provokasyonlara gelmeyeceğini belirterek şunları ifade etti:
"Biz her ne olursa olsun provokasyonlara gelmeyecek bir toplumuz. Biz daha önce tarihimizde özellikle son 25 30 yılda yaşadığımız ciddi süreçler oldu. Maraşları Sivasları Gazi'yi Gezi olaylarını yaşadık. Biz artık bu konuların geride kalmasını istiyoruz. Biz bu ülkede herkesin inanan inanmayan ya da dini görüşü siyasi görüşü ne olursa olsun Türkiye haritası üzerinde el ele kol kola vermiş verilmiş bir yaşam oluşturulmasını ve mümkün olduğu kadar da ayrıştırmaya gitmeden faaliyetlerimizi Alevi Sünni ayrımı yapmadan yürütmeliyiz. Örneğin öğrenci bursu verirken bile bizim kapımızı çalan her dosta elimiz imkânımız yettiği kadar da destek olmaya çalışan elimizdeki lokmaları herkesle paylaşan bir toplumuz. (PİRHA)
================================
YİNE POLİS MEMURU YİNE İNTİHAR!
16 Haziran 2021 Çarşamba 13:35
Yeşilova merkez Değirmen Mahallesi'nde 3 katlı evin çatı katında oturan Yeşilova İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 3 yıllık polis memuru Yunus T. 'ye ulaşamayan ailesi arkadaşlarından yardım istedi. Dün akşam saatlerinde eve gelen arkadaşları Yunus T. 'nin cansız bedeniyle karşılaştı.
Beylik tabancayla başına ateş ederek intihar ettiği değerlendirilen Yunus T. 'nin cansız bedeni otopsi yapılmak üzere Antalya Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi. Yunus T. 'nin cenazesinin memleketi Muğla'da toprağa verileceği öğrenildi.
https://www.haberhergun.com/asayis/yine-polis-memuru-yine-intihar-h15877.html
================================
SEDAT PEKER'DEN ERDOĞAN'I KIZDIRACAK SÖZLER: "BİZİM YAMYAMLAR AZERBAYCAN'A GİDİNCE"
Sedat Peker Erdoğan'ın Azerbaycan'da temaslarına devam ederken çok sert mesajlar yayınladı. Peker "Azerbaycan halkının parasını zaten yiyen yiyor. Bir de bizim yamyamlar gidince Azerbaycan halkı daha da kötü durumda kalacak. Bari biz de onların parasını çalmayalım" ifadelerini kullandı.
16 Haziran 2021 - 15:49 - Güncelleme: 16 Haziran 2021 - 15:59
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Azerbaycan'da bir dizi temasta olduğu sırada Sedat Peker'den yeni tweetler geldi.
Peker Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen inşaat firmalarına göndermede bulunarak "Azerbaycan halkının parasını yiyecekler" iddiasında bulunurken "Yamyam" ifadesi dikkat çekti.
İşte Peker'in doğrudan Erdoğan'ı hedef aldığı o tweetler:
1-40 yaşından küçük olan kardeşlerim devamlı diyorlar ya peki Sedat Peker sen nerden parayı bulup bu kadar bağış yapıyorsun diyorlar ya biz sizle söz namus dedik akit yaptık. Onlarıda anlatacağım vallahi anlatacağım billahi anlatacağım
2-40 yaşından küçük kardeşlerim bana diyorlar ki sen Azerbeycanla alakalı konuşup Ermenistan'a hizmet ediyorsun. Bu çok aptalca bir yorum . Ben diyorum ki Azerbaycan'a çok daha fazla yardım etmemiz lazım.
3-Azerbaycan halkının parasını zaten yiyen yiyor. Bir de bizim yamyamlar gidince Azerbaycan halkı daha da kötü durumda kalacak. Bari biz de onların parasını çalmayalım yani onlar bizim öz kardeşimiz diyorum.
================================
ANAYASA MAHKEMESİ'NDEN FLAŞ KARAR: ERDOĞAN'IN KARARNAMESİ İPTAL EDİLDİ
Anayasa Mahkemesi doktor öğretim üyesi doçent profesör ve araştırma görevlisi unvanlı akademisyen personel kadrolarının iptaline veya ihdasına ilişkin cumhurbaşkanlığı kararnamesini iptal etti.
16 Haziran 2021 15:56 / Güncel
Resmi Gazete'de yer alan karara göre CHP 27 Temmuz 2020 tarihli ve 65 numaralı Bazı Yükseköğretim Kurumlarına Kadro İhdas Edilmesine İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 1'inci maddesiyle bazı kadroların ihdas edilerek 2 numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin ilgili bölümlerine eklenmesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürerek Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Başvuru dilekçesinde kuralın yetki yönünden cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin sınırlarını aştığı üniversitelerin merkez teşkilatında genel idare esaslarına göre yürütülmekte olan kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden doktor öğretim üyesi doçent profesör ve araştırma görevlisi unvanlı akademisyen personele ilişkin bu kadroların iptaline veya ihdasına ilişkin hükümlerin kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtildi.
Başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi kararnamenin ilgili kısmının anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline hükmetti.
Yüksek Mahkemenin kararında 2017'de 6771 sayılı kanunla Anayasada değişiklik yapılarak yeni bir hükümet sistemine geçildiği Cumhurbaşkanına da cumhurbaşkanlığı kararnamesi yetkisinin verildiği hatırlatıldı.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarma yetkisinin sınırsız olmadığına işaret edilen kararda yürütme yetkisine ilişkin konular dışında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleme yapılmasının mümkün olmadığı anlatıldı.
Anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmayacağının hüküm altına alındığı anımsatıldı.
Kararda Anayasa'nın 130'uncu maddesine atıf yapılan kararda üniversitelerin bilimsel çalışmaların yapıldığı ve bilimin öğretildiği kurum olarak nitelendirildiği ayrıca bilimsel ve idari özerkliğe sahip kılınarak diğer kamu kurumlarından farklı değerlendirildiği vurgulandı.
Üniversitelerin devlet tarafından kanunla kurulacağına aynı maddede yer verildiği belirtilen kararda yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları işleyişleri ve bunların seçimleri görev yetki ve sorumlulukları ile öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme ve emeklilikleri disiplin ile ceza işleri özlük hakları gibi hususların da kanunla düzenleneceğinin ifade edildiği belirtildi.
Kararda şu tespitler yer aldı:
"Dava konusu kuralda da öğretim üyesi kadroları düzenlendiğinden kuralın kadro düzenlemesiyle birlikte öğretim elemanlarının görev ve yetkileriyle özellikle özlük haklarını etkilediği bu çerçevede Anayasa'nın 130'uncu maddesi bağlamında münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konuda düzenleme yaptığı açıktır.
Anayasa'nın 130'uncu maddesinde üniversitelerin kanunla kurulacağı vurgulanmış olup dava konusu kuraldaki üniversite öğretim elemanlarının kadrolarının düzenlenmesine ilişkin husus Anayasa'da Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle düzenleneceği özel olarak öngörülen konulara ilişkin de değildir. Bu itibarla kuralda Anayasa'nın 130'uncu maddesi bağlamında 104'üncü maddesinin 17'inci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı şekilde düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır. "
İptale ilişkin karar Resmi Gazete'de yayımlandıktan 9 ay sonra yürürlüğe girecek. (AA)
================================
ERDOĞAN VE ALİYEV GÖRÜŞMESİNDE DİKKAT ÇEKEN DETAY! FARKINDA OLMADAN SEDAT PEKER'İ DOĞRULADILAR
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev arasında yaşanan diyalog akıllara suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarını getirdi.
16 Haziran 2021 15:28 / Siyaset
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Şuşa'da bir görüşme gerçekleştirdi.
Görüşme sonrası birlikte arabada seyahat eden Erdoğan ve Aliyev arasında ilginç bir diyalog yaşandı.
Diyalog akıllara suç örgütü lideri Sedat Peker'in Youtube'da yayınladığı videoda kullandığı "Azerbaycanlılar öyle diyor. Oradaki yönetimden korkup. Homurdanmaya başladılar. Azerbaycanda homurdanma başladı. Aynı buradaki gibi her yeri aldılar. Anlaşmalar tamam. Azerbaycanlılar da bize ümmetin lideri demeyecek. Ümmetin gaspçısı diye bizi anmaya başlarlarsa şaşırmam. " ifadelerini getirdi.
ERDOĞAN VE ALİYEV ARASINDA YAŞANAN DİYALOG ŞÖYLE:
Erdoğan: Müteahhit olarak Azeri kardeşlerimiz mi yapıyor?
Aliyev: Yok bunları beraber Kolin ve Cengiz var
Erdoğan: Aaa burda onlar var mı?
Aliyev: Onlar her yerde var
Erdoğan: Cengiz demin beni aradı şantiyedeyim dedi.
CENGİZ HOLDİNG
Mehmet Cengiz'in Cengiz Holdingi ulaştırma ve enerji projelerinde yıldızını parlatırken en büyük piyangoyu Seydişehir Alüminyum özelleştirmesiyle kazandı. AKP iktidarındaki tüm "mega projelerde" adı ilk anılan şirketlerden olan Cengiz'in ihalelerinden bir bölüm şöyle:
Rize-Artvin Havalimanı
İstanbul Havalimaın
Ordu-Giresun Havalimanı
Kuzey Irak Duhok Kuveyt Erbil Havalimanları
Gümüşhane Çevre yolu
Kuzey Marmara Otoyolu
Maçka-Karahava yolu
İstanbul-Şile/Ağva yolu
Hopa-Kemalpaşa yolu
Ayder Ilıcası yolu
Ankara-İzmir hızlı tren Eşme-Salihli kesimi
Bandırma-Bursa-Ayazma Demiryolu
Ankara-İstanbul hızlı tren t26 tüneli
Gayrettepe-İstanbul metrosu
Gebze-Halkalı banliyo hattı
Ankara-Sivas demiryolu projesi
Ankara-İstanbul hızlı tren hattı
Yerköy-Yozgat-Sivas demiryolu
İstanbul Taksim-4 Levent metrosu
Beyhan 2 barajı ve HES
Gözeler Regülatörü
Yusufeli Barajı ve HES
Aşağı Kaleköy Barajı ve HES
Ilısu Barajı ve HES
Beyhan Barajı ve HES
Köprü Barajı ve HES
Atasu Barajı ve HES
Zigana Tüneli
Ovit Tüneli
Çamlıca Tüneli
Ilgaz Tüneli
Akkuyu Nükleer Santral Limanı
Giresun Limanı
Ereğli Limanı
Alanya Yat Limanı
Hopa Limanı
Oymapınar HES işletmesi
Eti Bakır AŞ Murgul HES işletmesi
Samsun Doğalgaz Çevrim Enerji Santrali
Eti Alümünyum
Cenal Enerji Santrali
30 YIL İŞLETECEK
Öte yandan Azerbaycan'da bulunan Gashgaçay Elbeidash ve Ağduzdağ maden yataklarının etüdü araştırılması araştırılması geliştirilmesi ve işletilmesi üzerinde çalışmak için Eti Bakır A. Ş. 'ye Elbeidash ve Ağduzdağ cevher yatakları 30 yıl süreyle Cengiz Holding'e ait Eti Bakır bünyesindeki Artvin Madencilik A. Ş. 'ye devredilecek.
KOLİN İNŞAAT
Koloğlu kardeşlerin şirketi Kolin'in hikayesi pek çok altyapı ihalesinde elektrik dağıtım bölgelerinde ortaklık yaptığı Limak ve Cengiz ile benziyor. Elektrik santralleri elektrik dağıtımı oteller…
Kolin de Cengiz Holding gibi Azerbaycan'da ihale almaya devam ediyor. Kolin son olarak Karabağ ve Şuşa yolunu da yapmıştı.
İşte Kolin'in aldığı ihalelerin bir bölümünün listesi:
Yusufeli Barajı
Soma Kolin Termik Santral
Ankara İçmesuyu 2. Merhale Projesi Gerede Sistemi İnşaatı
Bingazi Ovası Su Dağıtım Projesi – Libya
Bingazi Pompa İstasyonu – Libya
Aycacık-Küçükkuyu-Küçükkuyu-Ezine yolu
Başpınar-Gaziantep (Gaziray projesi)
Gayrettepe-İstanbul yeni havalimanı metro hattı inşaatı
Marmaray CR3 Gebze-Söğütlüçeşme Kazlıçeşme-Halkalı hatlarının iyileştirilmesi
Artvin-Erzurum Devlet Yolu
Kuzey Marmara Otoyolu
Güney Al-Mutlaa kenti ana yollar ve altyapı hizmetleri -Kuveyt
Yeni ABD Büyükelçilik kompleksi
Sığacık Yat Limanı
İncirlik Hava Üssü aile lojmanları renovasyonu
Adnan Menderes Havalimanı OG-AG Sistemleri Tesisi
Ana Regional Hastanesi /Afganistan -ABD Savunma Bakanlığı projesi
DSİ-Hotamış Depolaması İnşaatı işi
Yalnızardıç Barajı ve HES
Çandarlı Limanı
Akköy 2 HES
Yaprak Regülatörü ve HES
Harran Ovası Sulaması 6. Kısım inşaatı
Yukarı Harran Ocası Ana Kanal İnşaatı
Çayyolu Depo Sahası Yapım
Ankara-Sivas Demiryolu projesi Kırıkkale-Yerköy arası
Ankara Hızlı Tren Garı
Köseköy-Gebze Hızlı Tren hattı rehabilitasyon inşaat işi
Tandoğan-Keçiören Metrosu
İzmir-Çeşme Mordoğan-Karaburun yolu
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Istiklal istikbal hurriyet hersey adaletle kaimdir!
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
168. FELSEFE ARACILIGIYLA EDINILEN AHLAK ERDEM ICIN YETERLIDIR
Muhakemeye, dusunmeye girisen her insan, gorevlerini ogrenmekten, insanlar arasindaki iliskileri kesfetmekten, kendi yaratilisini dusunmekten, ihtiyaclarini, egilimlerini, arzularini belirlemekten, secmekten ve kendi mutlulugu icin gerekli olan kimselere borclu oldugunu gormekten kendini alikoyamaz. Bu dusunce, topluluk halinde yasayan bireyleri, kendileri icin en esasli ahlak bilincine dogal olarak eristirir. Kendisini gozden gecirmeyi, esyanin ilkelerini incelemeyi ve arastirmayi seven her insanda, cok tehlikeli ihtiraslar bulunmamasi bilinen ve kuraldisi ahlaki durumlardandir. En kuvvetli ihtirasi gercege ulasmak, en buyuk teorik istegi de gercegi baskalarina gostermek olur. Felsefe, kalbi ve zekayi egitmeye ozgudur. Ahlak ve namus yonunden dusunen ve muhakeme eden kimse, asla muhakeme etmemeyi ilke sayan kimse uzerinde acik bir ustunluge ve oncelige sahip degil midir?
Cehalet, rahiplere ve insan turunun ezicilerine yararliysa da, toplum icin cok zararlidir. Aydinlik kulturden yoksun olan insan, muhakeme yetisini kullanamaz. Muhakeme ve kulturden de yoksun olan kimse ise, her an cinayete suruklenebilen bir vahsidir. Ahlak ya da gorevler bilimi, insanin ve iliskilerinin incelenmesiyle kazanilir. Kendi kendine asla dusunmeyen kimse, gercek ahlaki bilmez ve erdem yolunda pek emin olmayan adimlarla yurur, insanlar ne kadar az muhakemede bulunurlarsa, o kadar kotudurler.
Vahsiler, hukumdarlar, makam sahipleri, halkin ayaktakimi, insanlarin en kotuleridir. Cunku, insanlarin en az dusuncede, en az akil yurutmede bulunanlaridir.
Sofu asla dusunmez ve kendini akil yurutmekten korur. Bir gorus ileri surmekten, her inceleme ve arastirmadan korkar, her sultayi izler. Ve cogunlukla toplumdan uzak bir vicdan, hatali bir vicdan, ona, kotuluk yapmayi kutsal bir gorev kilar. Inanmayan, koru korune iman etmeyen kimse akil yuruturse tecrubeye basvurur ve tecrubeyi, inceleme yapilmaksizin verilen karara tercih eder. Eger iyi akil yurutur, iyi muhakemede bulunursa vicdani aydinlanir. Ham hayallerinden baska nedenleri olmayan ve akli asla dinlemeyen sofudan cok gercek nedenler; iyilik etmek, durust davranmak icin gercek gerekceler bulur. Ihtiraslarini dengelemesi, ihtiraslarina karsi durmasi icin, yeterli olcude guclu degil midir? Kendisini zaptetmesi gereken en gercek cikarlari tanimayacak kadar dar kafali midir? Bu durumda, begenilmeyen tabiatli ve kotu olur. Ancak, bu durumda, dine ve yuksek ahlak kurallarina ragmen, bu dinin yasakladigi yaratilis yolunu izlemekten geri kalmayan bircok muminden ne daha kotu, ne daha iyi olur. Bundan dolayi; mumin bir katil, hicbir seye inanmayan katilden daha az mi korkulu ve sakincalidir? Sofu bir zorba, sofu olmayan bir zorbadan daha az mi zorbadir?
- - - - - - - - - - - - -
Dindarlarin ve ahlaksizlarin dogal olarak birbirlerini bulduklari bir gercektir .
George Orwell
- - - - - - - - - - - - -
Din, yoksullarin zenginleri oldurmelerini onler.
BONAPARTE,NAPOLON (1769-1821) Fransa imparatoru.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 51 Hapis cezasinin ertelenmesi
1) Isledigi suctan dolayi iki yil veya daha az sureyle hapis cezasina mahkum edilen kisinin cezasi ertelenebilir. Bu surenin ust siniri fiili isledigi sirada onsekiz yasini doldurmamis veya altmisbes yasini bitirmis olan kisiler bakimindan uc yildir. Ancak erteleme kararinin verilebilmesi icin kisinin
a Daha once kasitli bir suctan dolayi uc aydan fazla hapis cezasina mahkum edilmemis olmasi
b Sucu isledikten sonra yargilama surecinde gosterdigi pismanlik dolayisiyla tekrar suc islemeyecegi konusunda mahkemede bir kanaatin olusmasi
Gerekir.
2) Cezanin ertelenmesi magdurun veya kamunun ugradigi zararin aynen iade suctan onceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi kosuluna bagli tutulabilir. Bu durumda kosul gerceklesinceye kadar cezanin infaz kurumunda cektirilmesine devam edilir. Kosulun yerine getirilmesi halinde hakim karariyla hukumlu infaz kurumundan derhal saliverilir.
3) Cezasi ertelenen hukumlu hakkinda bir yildan az uc yildan fazla olmamak uzere bir denetim suresi belirlenir. Bu surenin alt siniri mahkum olunan ceza suresinden az olamaz.
4) Denetim suresi icinde
a Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hukumlunun bu amacla bir egitim programina devam etmesine
b Bir meslek veya sanat sahibi hukumlunun bir kamu kurumunda veya ozel olarak ayni meslek veya sanati icra eden bir baskasinin gozetimi altinda ucret karsiliginda calistirilmasina
c Onsekiz yasindan kucuk olan hukumlulerin bir meslek veya sanat edinmelerini saglamak amaciyla gerektiginde barinma imkani da bulunan bir egitim kurumuna devam etmesine
Mahkemece karar verilebilir.
5) Mahkeme denetim suresi icinde hukumluye rehberlik edecek bir uzman kisiyi gorevlendirebilir. Bu kisi kotu aliskanliklardan kurtulmasini ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat surmesini temin hususunda hukumluye ogutte bulunur
egitim gordugu kurum yetkilileri veya nezdinde calistigi kisilerle goruserek istisarelerde bulunur hukumlunun davranislari
sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelisme hakkinda ucer aylik surelerle rapor duzenleyerek hakime verir.
6) Mahkeme hukumlunun kisiligini ve sosyal durumunu goz onunde bulundurarak denetim suresinin herhangi bir yukumluluk belirlemeden veya uzman kisi gorevlendirmeden gecirilmesine de karar verebilir.
–––––––––––––– 1 26 2 2008 tarihli ve 5739 sayili Kanunun 4 uncu maddesiyle bu fikrada yer alan yaptirimin ibaresi tedbirin olarak degistirilmis ve metne islenmistir.8977
7) Hukumlunun denetim suresi icinde kasitli bir suc islemesi veya kendisine yuklenen yukumluluklere hakimin uyarisina ragmen
uymamakta israr etmesi halinde ertelenen cezanin kismen veya tamamen infaz kurumunda cektirilmesine karar verilir.
8) Denetim suresi yukumluluklere uygun veya iyi halli olarak gecirildigi takdirde ceza infaz edilmis sayilir.
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder