25 Haziran 2021 Cuma

2021/06/25 Gündeminden dikkatimi çekenler 3

  1. CIA'NIN BÖLÜCÜLERİYLE KOL KOLA KAMPANYA
  2. VAN SINIRINDA ŞOK GÖRÜNTÜLER: TÜRKİYE'YE YÜZLERCE KAÇAK GEÇİŞ!
  3. MARMARAY'DA MÜZİK YAPAN ÖĞRENCİLERE GÜVENLİK MÜDAHALE ETTİ: YURTTAŞLAR GENÇLERE BÖYLE SAHİP ÇIKTI
  4. BOĞAZİÇİLİ ÖĞRENCİLERİN BURSU YÖNETMELİKTE OLMAYAN HÜKÜMLERLE KESİLMİŞ!
  5. DR. NOYAN UMRUK : SÖYLEMEYE DİLİM VARMIYOR AMA; KABAHATİN ÇOĞU SİZDE BE KELOĞLANLAR...
  6. KEMAL KILIÇDAROĞLU'NDAN TIP PROTOKOLÜNE TEPKİ: "KOCA ÜLKE KATARİSTAN'A DÖNDÜ!"
  7. AKP'Lİ FATİH ŞAHİN ÇARPMA İŞLEMİ YAPAMADI MANSUR YAVAŞ'I HEDEF ALMAYA ÇALIŞTI!
  8. AKP'Lİ TEVFİK GÖKSU'NUN "USULSÜZLÜK YOK" DEDİĞİ PROJE USULSÜZLÜK GEREKÇESİYLE İPTAL EDİLDİ
  9. SAVCI İTİRAZ SÜRESİNİ UNUTTU MAHKEME UMURSAMADI
  10. BEŞİKÇİ'NİN ANILARI: "SÖZ KONUSU VATANSA BİLİM TEFERRUATTIR"
  11. TCMB'DEN 1 5 MİLYAR DOLARLIK SWAP İHALESİ
  12. SWAP REZERV KAYIPLARINI TELAFİ EDER Mİ?
  13. SEZGİN BARAN KORKMAZ'IN UÇAĞINA KİMLER BİNDİ? 'SÜLEYMAN SOYLU TAKSİ GİBİ KULLANMIŞ...'
  14. CHP MİLLETVEKİLİ SERA KADIGİL PARTİSİNDEN İSTİFA ETTİ!
  15. SEDAT PEKER: BİLDİKLERİMİ GEREKİRSE DUMANLA ANLATACAĞIM!
  16. BOĞAZİÇİLİ AKADEMİSYENLER SIRTINI BU KEZ SENATO GASBINA KARŞI DÖNDÜ
  17. "KATARLI GENÇLERE SINAVSIZ TIP EĞİTİMİ HAKKI VERİLDİ" DENİLEN ANLAŞMA NE İÇERİYOR?
  18. WWF: AKDENİZ GEZEGENİN EN HIZLI ISINAN VE EN TUZLU DENİZİ HALİNE GELDİ
  19. HEMŞİRELERİ 'ROBOT' GİBİ GÖRÜYORLAR
  20. AFGANİSTAN'A GİDEN YOL KİMİN YOLUDUR?
  21. TÜRKİYE'NİN İLK MODERN TATİL KÖYÜ BAHREYNLİLERE SATILDI!
  22. YENİ ŞAFAK YAZARINDAN BEYİN YAKAN 'ARKEOLOJİK KAZI' YAZISI
  23. KALP SAĞLIĞI YERİNE RUH SAĞLIĞI DEĞERLENDİRİLDİ: 83 YAŞINDAKİ AĞIR HASTA TUTUKLUYA 'CEZAEVİNDE KALABİLİR' RAPORU
  24. "DİYALİZ YOLSUZLUĞUNDA OLAY O KADAR BÜYÜK Kİ KAMUNUN NE KADAR ZARARA UĞRADIĞINI SÖYLEYEMİYORUM"
  25. ERDOĞAN FAKÜLTE AÇIP KAPATMAYA DEVAM EDİYOR: ESKİSİNİ KAPAT YENİSİNİ AÇ

 



================================

CIA'NIN BÖLÜCÜLERİYLE KOL KOLA KAMPANYA

24 Haziran 01:58

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu partisinin Çin'e karşı başlattığı imza kampanyasının ayrıntılarını paylaştı.

CIA'nın bölücüleriyle kol kola kampanya

ERCAN KÜÇÜK

ABD destekli sözde Doğu Türkistan ayrılıkçılığının hamiliğini üstlenmeye çalışan Davutoğlu'nun kampanya tanıtımında yer alan isimler CIA bağlantılı bir örgüt olan ve ABD federal bütçesinden yararlanan NED (The National Endowment for Democracy) ile ilişkileriyle dikkat çekiyor. Toplantıda Davutoğlu'na Dünya Uygur Kurultayı (DUK) Sekreteri ve DUK Vakfı Kurucusu Erkin Emet Uygur Amerikan Derneği ve Campaign for Uyghurs'un (CFU-Uygur Hareketi) kurucusu Ruşen Abbas El-Ezher Üniversitesi mezunu Abdulhakim İdris eşlik etti.

ABD'DEN HEM DOLAR HEM ÖDÜL

Uygur bölücülüğünün sponsoru CIA teşkilatı NED'in fonlarıyla etkinlikler gerçekleştiren hatta 2019'da Demokrasi Ödülüyle ödüllendirilen DUK bölücü iddiaların başını çekiyor. Onursal Başkanlığını Rabia Kadir'in yaptığı teşkilat NED'in 2004'ten bu yana verdiği 8 milyon 758 bin 300 dolarlık fonun en büyük kullanıcısı durumunda. DUK'un şu anki başkanı Dolkun İsa'ya 2008 yılında Türkiye'nin "milli güvenliğini tehlikeye düşürme" gerekçesi ile İçişleri Bakanlığınca yasak konuldu. DUK Türkiye'de faaliyet yürütebilmek amacıyla Aralık ayında Dünya Uygur Kurultayı Vakfı (DUK Vakfı)'nı kurdu. Aralarında Erkin Emet'in de bulunduğu vakıf kurucuları mart ayında İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i de ziyaret etti.

Ruşen Abbas'ın kurucusu olduğu Campaign for Uyghurs (CFU-Uygur Hareketi) da DUK'a bağlı teşkilatlar arasında yer alıyor. Abbas NED'in fonladığı başında FETÖ savunucusu Kuzzat Altay'ın bulunduğu Uygur Amerikan Derneği (UAD) ile bağlantısıyla da dikkat çekiyor. Abbas kendi özgeçmişinde verdiği bilgilere göre 1998'de kurulan UAD'nin tüzüğünün hazırlayıcılarından olduğunu 2 dönem de Başkan Yardımcılığı yaptığını belirtiyor. Abbas üst üste düzenlenen kampanyalara rağmen bekledikleri desteği bulamayan Uygur bölücülüğüne destek bulmak için Kasım ayında Türkiye'ye de sefer düzenledi. Abbas bu ziyaret kapsamında İyi Parti Saadet Partisi Gelecek Partisi ve Deva Partisi yöneticileriyle görüştü.

ABD'YE İSTİHBARAT HİZMETİ

Abbas aynı zamanda ABD kurumları ve istihbarat örgütleriyle ilişkileriyle de dikkat çekiyor. 1989'da ABD'ye yerleşen daha sonra ABD vatandaşlığı alan Abbas kısa sürede Washington Post ve New York Times gibi gazetelerin aranan yüzü oldu. Abbas'ın bir dönem danışmanlık yaptığı ISI isimli şirket Ortadoğu ve Afrika üzerine yoğunlaşırken hizmet verdiği kurumlar arasında ABD istihbarat birimleri ve Dışişleri Bakanlığı yer alıyor. Şirketin Ruşen Abbas tanıtımında şu bilgiler yer alıyor: "Abbas'ın ABD İç Güvenlik Bakanlığı da dâhil olmak üzere hükümet ajansları Savunma Bakanlığı Dışişleri Bakanlığı Adalet Bakanlığı ve İstihbarat örgütleri kapsamlı çalışma deneyimi var. "

Abbas Rabia Kadir'i ABD Başkanı Bush ile görüştürecek kadar da yetkili durumda. Hatta Abbas özgeçmişinde verdiği bilgilere göre Başkan George W. Bush ve eski First Lady Laura Bush da dahil olmak üzere birçok federal ajansa dilbilimci ve çevirmen hizmetleri bile verdi. Abbas NED'in internet sitesinde de şu ifadelerle tanıtılıyor: "CFU'nun kurucusu Ruşen Abbas karar mercilerini sık sık Uygur bölgesinde insan hakları konusunda bilgilendirmektedir. Aynı zamanda ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde ve ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde ifade vermişti. Senatör Marco Rubio Bayab Abbas'ı Şubat 2020'de ilk Uygurlu konuk olarak yılda bir kez yapılan ulusa sesleniş konuşmasına getirmiştir. "

İŞKENCE ÜSSÜ GUANTANAMO'DA GÖREV

Abbas'ın Amerikan istihbaratı ile "kapsamlı çalışma" deneyimine bakınca karşımıza işkenceler ile dünyayı sarsan Guantanamo Üssü'ndeki çalışması çıkıyor. Abbas'ın hizmet verdiği L3 kurumu faaliyet alanı olarak istihbarat gözetim keşif ve haberleşme. Abbas ayrıca eski ABD Başkanı George Bush için de çalıştığını saklamıyor.

EL-EZHER MEZUNU DUK KURUCUSU

Toplantıda yer alan bir diğer isim de Abdulhakim İdris oldu. DUK'un kurucuları arasında yer alan İdris de sık sık Türkiye'de girişimlerde bulunuyor. Ruhsan Abbas'la evli olan İdris hakkında DUK'un sitesinde şu bilgiler bulunuyor: "1986 yılında El-Ezher Üniversitesi'nde Mısır'da İslam eğitimi almak için memleketinden ayrılmadan önce Hotan'daki yeraltı İslam okullarında İslam dini çalışmaları ve Arap dili eğitimi aldı. 1991'de Avrupa'ya sığınma talebinde bulunan ilk Uygurlardan biri olarak Almanya'nın Münih kentine yerleşti. İdris Bey Dünya Uygur Kongresi'nin şu anki Genel Müfettişidir.

1991 yılında Avrupa'da ilk kurulan Uygur örgütleri olan Almanya'da Doğu Türkistan Birliği'nin kurucu üyelerinden biridir. 1996'da Dünya Uygur Gençlik Kongresi ve 1999'da Doğu Türkistan Ulusal Kongresi ve 2004'te Dünya Uygur Kongresi kurucuları arasında yer aldı. DUK'ta Hazine İcra Komitesi Başkan Yardımcısı Dünya Uygur Kongresi Mülteci Merkezi Direktörü olarak görev yaptı. Uygur Amerikan Derneği'nin Yönetim Kurulu Direktörlüğünü yaptı. "

https://www.aydinlik.com.tr/haber/cia-nin-boluculeriyle-kol-kola-kampanya-248725

================================

VAN SINIRINDA ŞOK GÖRÜNTÜLER: TÜRKİYE'YE YÜZLERCE KAÇAK GEÇİŞ!

Türkiye'ye kontrolsüz giriş yapan sığınmacıların sayısı giderek artarken Van Kapıköy Sınır Kapısı'ndan gelen görüntüler adete Türkiye'nin sınır güvenliğinin tehlikede olduğunu gözler önüne serdi. Videoda yüzlerce kaçak göçmenin Türkiye'ye giriş yaptığı görüldü.

25 Haziran 2021 - 19:19 - Güncelleme: 25 Haziran 2021 - 19:26

BERAT TEMİZ / AYKIRI

Türkiye'ye yasal olmayan yollar ile gelen mülteci sayısı 3 milyonu aşmış durumda. Art arda sınır kapısından kontrolsüz geçen yabancı uyruklu kişilerin görüntüleri gelmeye devam ederken son görüntüler Van'da kaydedildi.

Kameralara yansıyan görüntüde sayısı yüzleri aşan yabancı uyruklu kişilerin kaçak yollarla Türkiye'ye girdiği görülüyor. Van'da kaydedilen görüntülerde Türkiye'ye kaçak yollarla gelen mültecilerin büyük çoğunluğunun Afgan olduğu belirtildi.

Türkiye'ye 3 gün önce giriş yaptıkları öğrenilen kaçakların akıbeti hakkında resmi kurumlardan henüz bir açıklama yapılmadı.

VAN MÜLTECİLERİN GÖÇ ROTASI OLDU

Van Afganistan ve Hindistan üzerinden gelerek Türkiye'ye kaçak yollarla giriş yapan mültecilerin rotası olmuş durumda. Koronavirüsün Afganistan ve Hindistan'da da görülen delta varyantı tüm ülkelere endişe verirken Afgan mültecilerin Türkiye'ye bu kadar rahat giriş yapabilmeleri dikkat çekti.

İşte o görüntüler;

Öte yandan Van Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamasına göre delta varyantının görüldüğü riskli iller arasında yer alıyor.

AĞRI'DAN KAÇAK GEÇİŞ YAPAN MÜLTECİLER DE KAMERAYA YANSIMIŞTI

Ağrı Doğubayazıt ilçesinden çekilen görüntülerde de Afgan uyruklu mültecilerin rahat şekilde girildiği kameralara yansımıştı. Onlarca erkek Afgan'ın herhangi bir engelle karşılaşmadan Türkiye'ye girdikleri görülürken görüntülerin sosyal medya yayılmasının ardından tepkiler çığ gibi büyümüştü.

https://www.aykiri.com.tr/van-sinirinda-sok-goruntuler-turkiye-ye-yuzlerce-kacak-gecis/12520/

================================

MARMARAY'DA MÜZİK YAPAN ÖĞRENCİLERE GÜVENLİK MÜDAHALE ETTİ: YURTTAŞLAR GENÇLERE BÖYLE SAHİP ÇIKTI

Bugün İstanbul Marmaray hattında güvenlikler müzik yapan öğrencilere "rahatsız ediyorsunuz" diyerek engel olmaya çalıştı.

25 Haziran 2021 17:12 / Güncel

Bugün İstanbul Marmaray hattında güvenlikler müzik yapan öğrencilere "rahatsız ediyorsunuz" diyerek engel olmaya çalıştı.

soL'da yer alan habere göre Anadolu Yakası'nda Söğütlüçeşme İstasyonu mevkinde hareket eden trende öğrencilerin geçim için müzik yaptığı sırada güvenliklerin trene girip "müzisyen avına" çıkmalarının ardından öğrenciler müzik yapmayı bıraktı.

MARMARAY'I DURDURDULAR

Güvenliğin engellemek istediği müzisyen U. A. güvenliğin kendilerini bulamayınca trenden indiğini ancak trenin sonraki durağa varmadan önce rayın ortasında durduğunu aktardı.

Yolcuların tepkisi üzerine güvenliker geri adım attı.

TEHDİT ETTİLER

Bir sonraki durağa kadar müzik çalmadıklarını aktaran U. A. güvenlik gidince tekrar müzik çalmaya başladıklarını belirtirken trenin sonraki durakta durmasıyla birlikte 5-6 güvenliğin içeri girip kendilerini hırpalayarak trenden çıkartmaya kalkıştıklarını aktardı. U. A. olayı şöyle anlattı:

"5-6 tane güvenlik girdiler birisi sen gel dedi kolumdan tuttu tehditkar ve sert bir şekilde yaklaştı sonra kolumdan tutan güvenlik arkadaşımı da eliyle göstererek diğer güvenliklerin onu 'almasını' söyledi. Bağırdılar ve inmezsek 'bizim için daha kötü olacağını' söylediler. "

YOLCULAR GÜVENLİĞİ KOVDU

Güvenlikler daha sonra öğrencileri "polis çağırmakla" tehdit ederken o esnada Marmaray'da bulunan yurttaşlar güvenlikleri dışarı atarak müzisyenleri korudu.

NE OLMUŞTU?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilan ettiği geceyarısından sonra müzik yasağına yönelik güvenliklerin bugün öğrencilere söylediği ifadelere benzer bir şekilde "kusura bakmasınlar kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok" demişti.

https://www.gercekgundem.com/guncel/283592/marmarayda-muzik-yapan-ogrencilere-guvenlik-mudahale-etti-yurttaslar-genclere-boyle-sahip-cikti

================================

BOĞAZİÇİLİ ÖĞRENCİLERİN BURSU YÖNETMELİKTE OLMAYAN HÜKÜMLERLE KESİLMİŞ!

GÜNDEM 25 Haziran 2021 Cuma 17:15

Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü'nden öğrencilere gönderilen kararda "anarşi ve terör olaylarına karışan öğrenim özgürlüğünü ihlal edici davranışlarda bulunan (direniş boykot işgal yazı yazma resim yapma slogan atma vs. ) öğrencilere burs ve kredi verilmeyeceği" hükmüne yer veriliyor.

Ancak söz konusu madde 2004'teki yönetmelikte yer almasına rağmen 2008'de yönetmelikten çıkarıldı. Yürürlükte olan yönetmelikte öğrencilere iletilen tebligatta yazıldığı gibi bir hüküm yer almıyor.

Bursu kesilen bir Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin açtığı dava sonucu Ankara 6. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Diğer öğrencilerin de aynı yolu izleyerek burs ve kredi haklarını talep etmeleri bekleniyor.

"YÖNETMELİKTE OLMAYAN HÜKÜMLERLE BURS KESİLMİŞ"

Boğaziçi öğrencisinin davasını takip eden Avukat Abdullah Tıkıç bursların ancak öğrencilerin ya kesin hükümlü mahkum olması ya da okuldan uzaklaştırma cezası almasıyla kesilebileceğini belirterek "Tebligatta eski bir yönetmeliğin bir parçasını kırpıp koymuşlar. Zaten bursun kesilme kararının hangi yönetmeliğin hangi maddesi gereğince alındığı söylenmiyor. Çünkü ilgili yönetmeliklerde belirtildiği gibi bir burs kesme sebebi yok. " dedi.

Avukat Abdullah Tıkıç'a göre karar ifade özgürlüğünü öğrencilerin toplantı ve gösteri yapma özgürlüğünü ve eğitim hakkını ihlal ediyor.

"BURSUM YENİDEN YATMAYA BAŞLAYACAK"

Bursun kesilmesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Buğrahan Gönültaş'ın girişimiyle alındı. 6 Ocak'ta ilk eylemlerde gözaltına alınan ardından serbest bırakılan öğrenci dava sürecini şöyle anlatıyor:

"Gözaltına alındım ancak herhangi bir hüküm giymedim. Mayıs başında Ankara'daki evime bir kağıt geldi. 2008'de kaldırılmış bir maddeye göre bursumun kesildiği yazıyordu. 19 Mayıs'ta dava açtık. Bu haftaya kadar oyaladılar her hafta belgeler istediler. Ancak sonunda yürütmeyi durdurma kararı alındı. Aldığım burs Temmuz itibariyle yeniden yatmaya başlayacak. "

Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü'nün yönetmeliğine göre öğrencilerin burs ve kredileri ancak öğrencinin öğretim kurumundan ayrılması çıkarılması veya geçici olarak uzaklaştırılması kurum yurtlarından süresiz çıkarılma cezası alması ya da kesin hükümle mahkum olması durumunda kesilebiliyor.

Boğaziçili öğrencinin açtığı davada da "Belirtilen yönetmelik maddeleri haricinde herhangi bir şekilde bir öğrencinin bursunun kesilmesi mümkün değildir. İdare işlemi tesis ederken yürürlükte olmayan yönetmelik maddesini dayanak göstermiştir. Salt kolluk kuvvetlerince ifade alma işlemi gerçekleştirilmiş olması bursun kesilmesine sebep olamaz" ifadelerine yer verildi.

ÖĞRENCİYKEN BORÇ ÖDEMELERİ İSTENİYOR

Öğrencilere iletilen tebligatta kredisi kesilen öğrencilerin öğrenim kredisi borçlarını Temmuz 2023'ten itibaren ödemesi gerektiği de belirtiliyor. Normal şartlarda kredi alan öğrenciler mezun olduktan iki yıl sonra krediyi ödemeye başlıyor. Ancak kredi hakkı elinden alınan öğrencilerin bir kısmı 2023'te yani öğrencilikleri devam ederken borç ödemekle yükümlü tutulacaklar.

Bursu kesilen öğrenciler maddi zorluklar yaşadıklarını belirtiyor. Buğrahan kendisinin ve benzer durumdaki arkadaşlarının ev kirası ve diğer masraflar için bursun sürmesine ihtiyaç duyduklarını şu sözlerle anlattı:

"Bursum kesildiği için geçtiğimiz ayı zorlukla geçirdik kısıntıya gitmek zorunda kaldım. Derslerimle para meselesinin çakıştığı durumlar oldu parayı tercih etmek zorunda kaldım. Bu yüzden derslerimde zorlandım. "Amaçları bizi uğraştırmak yıldırmak. Bu süreçlerle uğraştırmak bizi ve ailemizi korkutmak... Karar ailemin evine geldi arkadaşlarımın da öyle. Bir arkadaşımın banka hesabını bloke ettiler. "

"AİLEMİZİN BİZE POLİSLİK YAPMASINI İSTİYORLAR"

Bursu kesilen bir diğer öğrenci ise Mehmet. Soyadınının kullanılmasını istemeyen Mehmet 1 Şubat'ta Boğaziçi Üniversitesi'nde gözaltına alınan 51 kişi arasındaydı. 3 gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldı.

Bursun devam etmesi için dava açmaya hazırlanan Mehmet "Ben bir memur çocuğuyum ailem açısından bu önemli bir tutar. 600-700 TL çok görünmeyebilir ama bir öğrenci için önemli bir meblağ. Biz sonuçta bunu kazandık almaya hakkımız var. "

Mehmet bursların kesilmesine ilişkin kararların "aileleri de işin içine çekmeyi hedeflediği" görüşünde:

"Maddi yönünün yanı sıra ailenizi olayın içine katıp problem yaratmaya çalışıyorlar. 'Yapma etme kendini geri planda tut bak bursunu da kesiyorlar' gibi ailenizin size polislik yapmasına sebebiyet vermeye çalışıyorlar. Gözaltına alındığımız süreçte de ailelerimizle temasa geçmeye dair denemeler olmuştu bunun sistematik bir şey olduğunu düşünüyorum. "

Öğrenciler hukuki çabalarına devam edeceklerini vurguluyor. Anayasal haklarını kullandıklarını herhangi bir ceza da almadıklarını buna rağmen böyle bir işlem yapıldığını belirtiyorlar.

https://www.haberhergun.com/gundem/bogazicili-ogrencilerin-bursu-yonetmelikte-olmayan-hukumlerle-kesilmis-h16098.html

================================

DR. NOYAN UMRUK : SÖYLEMEYE DİLİM VARMIYOR AMA; KABAHATİN ÇOĞU SİZDE BE KELOĞLANLAR...

Cum Haz 25 2021 14:04

Edip Akbayram- Bekle bizi Istanbul - YouTube

https://www.youtube.com/watch?v=Kt6Pc1WWKqM

Masal bu ya… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde çok ama çok güzel ülke varmış… Bu güzel ülkede ar namus haysiyet gibi değerlere çok önem veren onurlu güzel insanlar yaşarmış… Gel zaman git zaman ülkeyi haramiler basmış... Hele bunlar içinde Kırk Haramiler namı ile bir güruh varmış ki pek yamanmış…

Sonunda ülke mebzul miktarda irili ufaklı harami ve milyonlarca gariban keloğlanın yaşadığı bir ülke haline gelmiş…

Ahhh… Şu Haramiler…

Haramiler çeşit çeşitmiş… Kırk haramiler yeşilbaşlı haramiler sarı haramiler…

Gel zaman git zaman bu haramiler âlemin bütün haramilerini de arkalarına alıp bir hayli keloğlanı da "siz de bizim gibi harami olacaksınız" diye umutlandırarak evlere şenlik bir haramiyi kırk haramilerin başına getirmişler…

Lakin bu Baş Harami aslında yeşilbaşlı olmasına rağmen kendine hizmette kusur etmeyen sarı haramileri de pek sever zaten hidayete ermiş olanlarla ermiş gözüken dönek keloğlanlara da çaplarına göre yağmadan pay verirmiş.

Halk arasında "liboş" namı ile anılan Sarı haramiler Baş Haramiye yalakalık yaparlarmış... Çünkü bunlar zaten evvel zaman içinde küplerini doldurmuş olup şimdi de diğer haramilere sağlanan imkanlardan da sebeplenmeyi nemalanmayı iyi bilirlermiş…

Ancak Baş Harami zamanla iyice azgınlaşmış; ihtiyacı kalmayınca bunların altlarını oymaya mülkün nimetinden mahrum etmeye itiraz edip seslerini yükseltirlerse hapse tıkmaya başlamış…

Derken yeşil haramilerin bir bölümü de kırk haramilerin kontrolündeki ganimetten daha fazla pay talep etmeye huysuzluk arsızlık etmeye baş haramiyle uğraşmaya giderek onu "halledip" "çeşmenin başına oturmaya" çalışınca Baş Harami küplere binmiş hışımla saldırıvermiş bunların inlerine giderek de önüne her çıkana karşı çıkana …Ortalık iyice karışmış… Güzelim ülke cehenneme dönmüş yaşanmaz hale gelivermiş…

Tam kadılar zabıtalar seyfiye(askeriye) ve ulemayı dümdüz edip ülkeyi süt liman haline getirilmekte iken kadim ganimet üleşimi(paylaşım) meselesi ülkeyi kanlı bıçaklı hale getirivermiş.

Böylece zaten kanunun kitabın pek itibar sahibi olmadığı ülkede namusun vicdanın da esamisi de okunmaz olmuş…

Ya Ali Baba ve Keloğlanlar…

Keloğlanlar ise "Açlık" "yoksulluk" sınırı çizgileri arasında yaşar giderlermiş işte…

Bu keloğlanların da Ali Baba diye bir ak sakallısı varmış… Ali baba aslında sakin güleç yüzlü bir adammış… Gel zaman git zaman baş haraminin zulmü en sonunda onu da çileden çıkarmış… "Yetti gaari ben de bu zulme karşı uzuuun bir yürüyüşe çıkıyorum…" demiş. Zaten sabrı tükenmiş olan Keloğlanlar da onun peşine takılıvermişler…

Derken günlerce süren uzun bir yürüyüşten sonra büyyüüük bir ormana varmışlar…

Ormanda aklın hayalin alamayacağı büyüklükte gizli bir mağara görmüşler...

O mağara "Kırk Haramilerin ülkeden ülkenin ahalisinden tüm çaldıklarını sakladıkları bir mağaraymış…

Bunun üzerine Keloğlanlar hep birlikte "Açıl susam açıl…" diye bağırarak yerleri gökleri inletmişler… Mağaranın kapısı ağııııır ağır hayli uzuuun bir süre sonra açılıvermiş… İçeride ne görmüşler dersiniz? Altın sikkeler elmaslar yakutlar zümrütler gümüş sikkeler… Kırk haramilerin kendilerinden çaldıkları ne varsa orada… İşte bayram o zaman başlamış keloğlanlar için… Mağaradakilerin topuna el koyup adaletle paylaşınca…

Masal bu ya onlar ermiş muradına dileriz dünyanın tüm keloğlanları da çıkar kerevetlerine…

https://www.guncelmeydan.com/pano/soylemeye-dilim-varmiyor-ama-kabahatin-cogu-sizde-be-keloglanlar-dr-noyan-umruk-t50162.html

================================

================================

Katarlı gençlere Türkiye'de sınavsız tıp eğitimi hakkı verildi

Türkiye ile Katar arasında "Askeri Sağlık Alanı'nda Eğitim ve İşbirliği" protokolü imzalandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayladığı anlaşmaya göre Katarlı gençler Türkiye'de tıp diş hekimliği eczacılık eğitimi alabilecek. Protokolde bu eğitimlere kabul için sınav şartı yok. Kontenjanlar her yıl tespit edilecek. Anlaşma kapsamında hastane kurulması ve işletilmesi de var.

Sozcu.com.tr

Güncellenme: 09:56 25/06/2021

Türkiye ile Katar arasında "Askeri Sağlık Alanında Eğitim ve İşbirliği" Protokolü Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylandı.

Protokole göre Katarlı gençler sınava girmeden Türkiye'de tıp diş hekimliği eczacılık sağlık meslek yüksek okulu hemşirelik alanlarında ön lisans lisans ve lisansüstü eğitim alabilecek. Protokolde eğitime kabul edilecek öğrencilerle ilgili şartlar sıralanırken YKS ya da herhangi bir sınav şartından bahsedilmedi.

PARALI MI OLACAK PARASIZ MI?

Protokol kapsamında görevlendirilen misafir personel ve misafir öğrencilerin mali ve özlük hakları da belirlendi. Faaliyetlerin ücretli ücretsiz veya indirilmiş ücret karşılığında düzenlenmesine kabul eden ülke karar verecek.

ASKERİ UÇAKLA ÜCRETSİZ SEYAHAT

Protokolde Katarlı misafir personel ve yakınları ile Katarlı öğrenciler mümkün olan hallerde askeri hava/kara ulaşım araçlarından ücretsiz istifade edebilecek. Askeri orduevi ve misafirhanelerden de yararlanabilecekler.

HASTANE KURULABİLECEK İŞLETİLEBİLECEK

Protokole göre iki ülke de karşılıklı misafir öğrenci kabul edebilecek ve misafir personel istihdam edebilecek. Sağlık kurumlarının kurulması işletilmesi ve sağlık hizmeti sunumu alanında karşılıklı bilgi paylaşımı ve yardımlaşma da iş birliği kapsamına alındı. Ayrıca hasta tedavisi sağlık lojistiği alanında iş birliği sağlık alanında ortak tatbikat ve ziyaretler düzenlenmesi de öngörüldü.

Askeri Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Vekili Hava Tabip Tuğgeneral Durmuş Aydemir tarafından imzalanan protokol 5 yıl için düzenlendi. Aksi beyan edilmedikçe bu sürenin sonunda her yıl otomatik olarak uzayacak.

https://www.sozcu.com.tr/2021/egitim/katarli-genclere-turkiyede-sinavsiz-tip-egitimi-hakki-verildi-6504719/

================================

KEMAL KILIÇDAROĞLU'NDAN TIP PROTOKOLÜNE TEPKİ: "KOCA ÜLKE KATARİSTAN'A DÖNDÜ!"

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın onayladığı ve Katarlı gençlerin Türkiye'de sınavsız tıp okuyabilmesine olanak sağlayan protokole tepki gösterdi.

25 Haziran 2021 - 12:57

Türkiye ile Katar arasında imzalanan "Askeri Sağlık Alanında Eğitim ve İşbirliği" protokolü Erdoğan tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Protokole göre; Katarlı gençler sınava girmeden Türkiye'de tıp diş hekimliği eczacılık sağlık meslek yüksek okulu hemşirelik alanlarında ön lisans lisans ve lisansüstü eğitim alabilecek. Protokolde eğitime kabul edilecek öğrencilerle ilgili şartlar sıralanırken YKS ya da herhangi bir sınav şartından bahsedilmedi.

Söz konusu protokole CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan tepki geldi.

Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Kılıçdaroğlu "Kendi gencine bu kadar sevgisiz bu kadar saygısız bir iktidar işte. Hiç mi utanmıyorsunuz bunları yaparken ey Ak Parti? Aranızda biriniz çıkıp da bu adaletsizdir diyemedi mi? Bizim çocuklar o okullara girebilmek için bütün gençliklerini heba ediyorlar! Gençler merak etmeyin koca ülkeyi Kataristan'a döndüren bu zihniyeti tarihin tozlu sayfalarına göndereceğiz son çırpınışları. Bu protokolleri de yırtıp atacağız" dedi.

https://www.aykiri.com.tr/kemal-kilicdaroglu-ndan-tip-protokolune-tepki-koca-ulke-kataristan-a-dondu/12513/

================================

AKP'Lİ FATİH ŞAHİN ÇARPMA İŞLEMİ YAPAMADI MANSUR YAVAŞ'I HEDEF ALMAYA ÇALIŞTI!

AKP Genel Sekreteri ve Ankara Milletvekili Fatih Şahin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı hedef göstermeye çalışırken alay konusu oldu. Çarpma işlemini doğru yapamamasıyla dikkat çeken Şahin'in söz konusu paylaşımda Mansur Yavaş'a hakaret ettiği görüldü.

25 Haziran 2021 - 12:13

AHMET KUT / AYKIRI

Mansur Yavaş'ın yönetiminde olan Ankara Büyükşehir Belediyesi gerçekleştirdiği projeler şeffaf yönetim uygulamaları ve Koronavirüs salgını boyunca toplum sağlığının korunması için yaptığı çalışmalarla takdir edilmesine rağmen AKP'liler tarafından hedef gösterilmeye devam ediliyor.

AKP Genel Sekreteri ve Ankara Milletvekili Fatih Şahin Twitter hesabından yaptığı paylaşımla Yavaş'ı hedef gösterdi. Şahin hedef alıcı paylaşımında 4 temel işlemden birisi olan çarpma işlemini yanlış yapınca alay konusu oldu.

Şahin Yavaş'ın adrese teslim ihale ile 169 liralık sayaçtan 380 TL'ye 40 bin adet aldığını iddia etti. Yavaş'ın 40 bin adet aldığı sayaçlar için Ankara'yı yaklaşık 25 triliyon (25.000.000.000.000) lira zarara uğrattığını ileri sürdü. Şahin "Sadece iş bilmez ve beceriksiz değil vurguncu ve soyguncusun da" ifadesini kullandı.

ABB Başkanı Yavaş'a karşı hakaret ederek "iş bilmez beceriksiz vurguncu ve soyguncu" ifadelerini kullanan Şahin'e çok sayıda tepki gelirken Ankara'yı 25 trilyon lira (25.000.000.000.000) zarara uğrattığı iddiası da alay konusu oldu.

Şahin'in verdiği verilere göre 380 TL'lik 40 bin sayaç 15 milyon 200 bin TL'ye tekabul ediyor. Şahin'in iddiasına göre sayaç başına zarar 211 TL oluyor. Sayaç başına 211 TL'lik zarardan 40 bin sayaçta ise 8 milyon 440 bin TL'ye denk geliyor. Şahin'in verdiği verilere göre 25 trilyon lira zararı nasıl bulduğu merak konusu oldu.

Birçok kullanıcı Şahin'in 4 işlemi bile yapamadan genel sekreter olmasını eleştirirken bazı kullanıcılar ise Şahin'in Türk lirasının 6 sıfırlı dönemlerinde kaldığı belirterek alay etti.

https://www.aykiri.com.tr/akp-li-fatih-sahin-carpma-islemi-yapamadi-mansur-yavas-i-hedef-almaya-calisti/12511/

================================

AKP'Lİ TEVFİK GÖKSU'NUN "USULSÜZLÜK YOK" DEDİĞİ PROJE USULSÜZLÜK GEREKÇESİYLE İPTAL EDİLDİ

AKP'li Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'nun "Usulsüzlük yok" dediği proje usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle iptal edildi.

25 Haziran 2021 - 12:06

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 'Dört Yaka Esenler Meydan Projesi'nde usulsüzlük yapıldığını belirtmesi üzerine AKP Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu İBB'ye karşı çıkmıştı. İBB tarafından AKP Esenler Belediyesinin proje ruhsatını iptal edildi.

Esenler Dörtyol Meydanı'nda süren 'Dört Yaka Esenler Meydan Projesi' kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 'fazla inşaat hakkı' tespit edilerek projede usulsüzlük olduğu belirlendi.

Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre; İBB'nin projede imara aykırılıklar ve usulsüzlükler tespit etmesinin üzerine AKP'li Başkan Göksü inşaatta usulsüzlük olmadığını savunmuş ve projeyi devam ettirmeye çalışmıştı. İBB AKP'li Esenler İlçe Belediyesi'ne 2 Ekim 2020 tarihinde uyarı yazısı yollamıştı. Yazıda projeye ilişkin bilgi ve belgelerin incelendiği belirtilerek 2013 yılında onaylanan küçük ölçekli uygulama imar planı anımsatılmıştı. İmar yönetmeliğine aykırı olarak bazı parsellerin birleştirildiğinin tespit edildiği bilgisine yer verilen yazıda inşaat projesine ilişkin 727 metrekare alanın fazladan hesaplandığına dikkat çekilmişti.

Yazıda söz konusu arazide faaliyete izin verilmemesi yapı kullanma izin belgesinin düzenlenmemesi ve projenin imar yönetmeliği ile imar planına uygun olarak revize edilmesinden sonra inşaatın devamına izin verilmesi istenmişti. Yazı hem ilçe belediyesine hem inşaatın müteahhidi Bordo Yapı & Efitaş İnşaat Ortaklığı'na hem de Kafes Yapı Denetim şirketine yollanmıştı.

Yazının ardından CHP'li meclis üyesi Kemal Şahin İBB'ye başvurarak yazıya rağmen inşaatın devam ettiğini bildirmişti. Bunun üzerine Esenler Belediyesi'ne yazı yollayan İBB İstanbul İmar Yönetmeliği ve Meri İmar Planı'na aykırı olarak ilçe belediye başkanlığında düzenlenen yapı ruhsatının iptal edilmesini inşaat izini verilmemesini ve yasal işlemlerin yapılmasını istemişti.

Ancak tüm usulsüzlüklere karşı inşaat sürmüş ilçe belediyesi de usulsüzlük olmadığını savunmuştu. Gelişmeleri duyuran haberimizin ardından Esenler Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü İBB'nin tespitleri doğrultusunda yapı ruhsatını iptal ettiğini belirtildi.

https://www.aykiri.com.tr/akp-li-tevfik-goksu-nun-usulsuzluk-yok-dedigi-proje-usulsuzluk-gerekcesiyle-iptal-edildi/12510/

================================

SAVCI İTİRAZ SÜRESİNİ UNUTTU MAHKEME UMURSAMADI

Avukat Bolaç'ın beraat ettiği davada savcının itiraz etmek için 7 günü vardı. Ancak sonuca 20 gün sonra itiraz eden savcının bu "hatasını" mahkeme görmezden geldi itirazı kabul edip istinafa gönderdi.

Ayça Söylemez İstanbul - BİA Haber Merkezi 25 Haziran 2021 Cuma 13:59



Avukat Efkan Bolaç "Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme Yönetme Bunların Hareketlerine Katılma" suçlamasıyla yapılan yargılamanın 8 Nisan 2021 tarihli duruşmasında beraat etti.

Duruşma savcısı Süleyman Pala'nın kendisinin de bulunduğu duruşmasında açıklanan karara itiraz etmek için kanuni süresi 7 gündü.

Ancak Savcı Pala karara 20 gün sonra 28 Nisan'da itiraz etti beraat kararının bozulmasını istedi.

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) İstinaf İstemi ve Süresi başlıklı 273.maddesi: "İstinaf istemi ve süresi İstinaf istemi hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. "

Avukat Bolaç'ın avukatı Özge Çetin bunun üzerine "Cumhuriyet Savcısı tarafından kanuni süre geçtikten sonra yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi kanuni bir zorunluluktur" diyerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi için 30 Nisan'da dilekçe verdi.

Ancak davanın görüldüğü İstanbul 14. Asliye Ceza Mahkemesi Çetin'in itirazını da dikkate almaksızın savcının itirazını yasal süre geçtiği için reddetmek yerine değerlendirilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesine (istinaf) gönderdi.

"MAHKEME DİLEKÇEYİ REDDEDER"

Avukat Özge Çetin mahkemeye verdiği 21 Haziran 2021 tarihli ikinci dilekçede yasal sürenin geçtiğini kanunen itirazın geçersiz olduğunu hatırlattı:

"Her ne kadar süresinde olmayan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğiyle ilgili talepte bulunmuşsak da talebimiz değerlendirilmeksizin dosya istinafa gönderildi.

"Karar duruşmasında hazır bulunan Cumhuriyet Savcısı Süleyman Pala'nın kararın kendisine tefhim edilmesinin 20 gün ardından İstinaf Müddeti Muhafaza Talebi ile İstinaf Talebi Dilekçesi göndermesi usule ve yasaya açıkça aykırı olmakla kabulü mümkün değildir. "

CMK'nın İstinaf İsteminin Hükmü Veren Mahkemece Reddi başlıklı 276.maddesi: "İstinaf istemi kanunî sürenin geçmesinden sonra veya aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacak bir hükme karşı yapılmışsa ya da istinaf yoluna başvuranın buna hakkı yoksa hükmü veren mahkeme bir kararla dilekçeyi reddeder. "

DAVA KONUSU: REFERANDUM SONUCUNA İTİRAZ

Çetin'in bu son dilekçesinde ayrıca Bolaç'ın beraat ettiği davanın esasına dair şu bilgiler yer aldı:

"Dosya kapsamında; sanıklar tarafından şiddet uygulanarak kamu düzeninin bozulduğu yönünde bir tespit yapılmamıştır. Zira somut dosya üzerinden böyle bir tespit yapılabilmesi de mümkün değildir. Müvekkil ile birlikte dosyadaki diğer sanıkların referandum sonuçlarına itiraz etmek için İstanbul Adliyesine gelmesi ve referandum dolayısıyla CHP'de o dönem için üstlendiği görev göz önünde bulundurulduğunda itiraz dilekçelerinin nasıl doldurulması gerektiği hakkında başka insanlara yardımcı olması suretiyle Anayasal haklarını kullandığı ve bu eylemlerinden hiçbirinin suç teşkil etmediğini yerel mahkemece verilmiş olan beraat kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirtmek isteriz. " (AS)

https://bianet.org/bianet/insan-haklari/246299-savci-itiraz-suresini-unuttu-mahkeme-umursamadi?bia_source=rss

================================

BEŞİKÇİ'NİN ANILARI: "SÖZ KONUSU VATANSA BİLİM TEFERRUATTIR"

Fikirleri yüzünden onlarca kez yargılanan yıllarca hapishanede kalan sosyolog İsmail Beşikçi'nin anıları "Söz Konusu Vatansa Bilim Teferruattır" adıyla yayımlandı.

İstanbul - BIA News Desk 25 Haziran 2021 Cuma 10:29



İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları sosyolog İsmail Beşikçi'nin anılarını "Söz Konusu Vatansa Bilim Teferruattır" adıyla yayımladı.

Fikirleri yüzünden onlarca kez yargılanan yıllarca hapishanede kalan İsmail Beşikçi bu kitapta 1960'ların sonlarından günümüze Türkiye'de akademi ve fikir dünyasının "resmini çekiyor. " Kişisel olduğu kadar kolektif hafızayı da içeren İsmail Beşikçi'nin anıları resmi ideolojinin aygıtlarının fikir ve ifade özgürlüğünü nasıl engellediğine ışık tutuyor.

2019 ve 2020 yılları arasında hazırlanan kitabın önsözünde Beşikçi şunları söylüyor:

Geçmişe nasıl bakılır? Geçmiş nasıl değerlendirilir? Bir insanın geçmişinde pek çok anı hikâye vardır. Bunları nasıl kaydetmek nasıl değerlendirmek gerekir? Bu anılar hikâyeler insanın zihninde karmakarışık bir şekilde durmaktadır. İnsanın zihninde adeta hapsolmuş bir vaziyettedir.

Bunları canlandırmanın kaydetmenin en iyi en sağlıklı yolu yazmaktır. Bu anıları hikâyeleri yazmaya başladığınız zaman zihnin o bölümünün kapağı açılmakta anılar birer birer ortaya çıkmaktadır. Yazdıkça kapak daha çok açılmakta hatıralar yaşanmış olaylar etrafa saçılmaktadır. Yazdıkça zihnin dibine kadar inmek hatıraları yaşanmışlıkları ortaya çıkarmak mümkün.

Yazma sürecinde doğal olarak belgeler de hatırlanmakta gündeme gelmektedir. Hatırlama yazma süreci böylece daha da derinleşmektedir. Yazma hatırlama belgeleme birbirlerini etkileyerek geçmişe daha sağlıklı bakmanın geçmişi daha sağlıklı değerlendirmenin yolunu açmaktadır.

Olguların ve olgusal süreçlerin gerçekleştiği tarihin ve gerçekleştiği mekânın gösterilmesi önemlidir. Bu konuya önemle dikkat edilmiştir.

Bu kitapta çocukluk ve gençlik anıları yer almamaktadır. Bu anılar da şüphesiz önemlidir. Bu ayrı bir kitap olarak tasarlanmaktadır.

Anılar 2019-2020 yıllarında hazırlandı. Metnin çeşitli biçimleri birkaç defa İbrahim Gürbüz Ruşen Arslan Celal Temel Talat İnanç İbrahim Küreken gibi arkadaşlara gönderildi değerlendirmeleri alındı.

Burada kitabın adıyla ilgili bir noktaya da işaret etmek istiyorum. Elli yılı aşkın yargılamalar sırasında her zaman bilimin olgusal olduğunu ifade etmeye çalıştım. Sosyal bilimlerin de fen bilimlerinin de olgusal olduğunu dile getirdim. Bu çerçevede Kürdler Kürdçe gibi toplumsal kültürel kategorilerin de bilimin kavramlarıyla incelenebileceğini incelenmesi gerektiğini vurguladım. Ama bu süreçte gerek beni ihbar edenler gerek güvenlik güçleri gerek savcılar mahkemeler gerek Kürdlerden söz etmemden dolayı rahatsız olanlar Kürdler konusuna duydukları tepkiden dolayı "Söz Konusu Vatansa Bilim Teferruattır" şeklinde bilimi küçümseyici ve bilimin gereksizliğini dile getiren sözler etmeye başladılar.

Dosyanın birçok bölümünde bu eleştirilere verilen karşılıkları suçlamalara karşı savunmaları izlemek mümkündür. Bu konuda elli altmış yıl önceki toplumsal ve siyasal ilişkileri Kürdler Kürdçe gibi kategorilerin inkâr dozajını dikkate almak ufuk açıcı olur. Anılar resmî ideolojinin bu tutumunun eleştirisi ve bilimin savunulmasıdır. "

Beşikçi'nin biyografisi için tıklayın

Künye

Yazar: İsmai̇l Beşi̇kci̇

Eser: "Söz Konusu Vatansa Bi̇li̇m teferruattır!" Anılar

Editör: Abdurrahim Özmen

Birinci Baskı: Mayıs 2021 İstanbul

Sayfa sayısı: 416

Yayınevı: İsmail Beşikci Vakfı Yayınları

Fiyat: 60 TL



(FD)

https://bianet.org/bianet/kitap/246275-besikci-nin-anilari-soz-konusu-vatansa-bilim-teferuattir?bia_source=rss

================================

TCMB'DEN 1 5 MİLYAR DOLARLIK SWAP İHALESİ

TCMB 3 Ay vadeli döviz karşılığı TLSwap ALIM ihalesinde 3 22 milyar dolar teklif geldi. İhalede gerçekleşen tutar ise 1 5 milyar dolar oldu.

25 Haziran 2021 14:36

Merkez Bankasının açtığı döviz karşılığı TLSwap ALIM ihalesinde 3 22 milyar dolar teklif geldi. 2021-06-28 valörlü 2021-09-27 vadeli ihalede gerçekleşen tutar 1 5 milyar dolar oldu. İhalede swap oranı en düşük 4066 00 ortalama 4077 38 en yüksek 4087 00 şeklinde oluştu. Tekliflerin ortalaması 4058 94 olarak gerçekleşti.



https://www.dunya.com/finans/haberler/tcmbden-15-milyar-dolarlik-swap-ihalesi-haberi-625994

================================

SWAP REZERV KAYIPLARINI TELAFİ EDER Mİ?

TCMB'nin swap anlaşmalarıyla rezerv kayıplarını telafi edemeyeceğini söyleyen ekonomsitler "Asıl ihtiyaç döviz alım ihalesi" görüşünde...

25 Haziran 2021 13:48

Swap rezerv kayıplarını telafi eder mi?

Merkez Bankası son iki yılda belirginleşen rezerv kayıplarını telafi etmek için diğer merkez bankaları ile swap anlaşmalarına yeniden yöneldi.

Reuters'ın derlediği habere göre; bankacılar TCMB'nin döviz rezervlerini artırması gerektiği konusunda hem fikir. Bunun için ise bilinen en klasik yöntem döviz alım ihaleleri ya da reeskont kredileri.

Koç Üniversitesi Ekonomi Profesörü Selva Demiralp "Uzun soluklu problemlerin kurda yarattığı baskıları rezerv satarak gidermeye çalışmak baştan en büyük hata. Bu hatanın sonucunda eriyen rezervleri geçici olarak yerine koyma haberi ise geçmişten ders alınmadığı endişesini tetiklediği için arzu edilen itibarı kazandırmıyor" dedi.

Net Uluslararası Yatırım Pozisyonu verilerinin yayınlanmasıyla birlikte IMF yöntemine dayalı rezerv yeterlilik oranının Mart ayındaki %73.1 seviyesinden Nisan'da da gerileyerek %69.7'ye düştüğüne işaret eden Istanbul Anayltics'ten Güldem Atabay "IMF'ye göre bu hesaplama sonucu eğer sonuç %100-%150 arası ise ülke rezervlerini yeterli rezerv seviyesi olarak tanımlanabiliyor. Bu aralığın altı yetersiz rezerv düzeyi kabul ediyor" dedi ve ekledi: "Bir diğer önemli rezerv yeterlilik göstergesi olan rezervlerin kısa vadeli dış borca (kalan vadeye göre) oranı da aynı dönemde %48.8'den %46.1'e geriledi ki burada da minimum rezerv yeterlilik oranı %100 olarak kabul ediliyor" değerlendirmesinde bulundu.

'Vitrin süslemesi' gibi

Öte yandan Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ da Şans Sohbetleri'nde bu hafta Merkez Bankası'nın swap konusundaki adımlarını değerlendirdi. İkili swap hareketlerinin sorunlara kalıcı bir çözüm olmadığını bir can simidi gibi görülmemesi gerektiğini öne sürdü.

Ekonomist Ağaoğlu "Fed Avrupa Merkez Bankası ve Bank Of Japan hariç kiminle yaparsak yapalım bunların tamamı geçici çözümler. Bunun dışında swap yaptığımız zaman Türkiye'ye para girdi diyorsak hayır sadece vitrine numune koyuyoruz. Bizde o mal yok şimdi ama ileride gelirse biz bunu üreteceğiz diye bir numune koyuyoruz" ifadelerine yer verirken Hakan Güldağ durumu "Vitrin süsü gibi..." sözleriyle nitelendirdi. Ağaoğlu "Vitrin güzelleştirmesi başka bir şey değil. Doğrusu bu. O para bizim paramız değil emanet alınmış bir şey" diye konuştu.

https://www.dunya.com/finans/haberler/swap-rezerv-kayiplarini-telafi-eder-mi-haberi-625987

================================

SEZGİN BARAN KORKMAZ'IN UÇAĞINA KİMLER BİNDİ? 'SÜLEYMAN SOYLU TAKSİ GİBİ KULLANMIŞ...'

Süleyman Soylu'nun Sezgin Baran Korkmaz'a ait uçağı seçim döneminde sıkça kullandığı iddia edildi. Uçak 'VIP' isimlerin uçakları ile Atatürk Havalimanı'nın apronunda bekletiliyordu.

25 Haziran 2021 07:59 / Güncel

Uçaktaki koltuklar öylesine lüks ki kıtalar arası yolculukta kas ve iskelet sistemini yormayacak teknoloji ile donatılmış... Misafir odası banyosu barı mutfağı ile gökyüzünde yedi yıldızlı otellerin konforunu yaşatıyor...

Kanadalı Bombardier firmasının 54 milyon dolar değerindeki TC-YYA kuyruk numaralı Global tipi uçağı karapara aklamak iddiası ile tutuklanan Sezgin Baran Korkmaz'ın uçan sarayı idi... Cumhuriyet'ten Tuncay Mollaveyisoğlu'na ulaşan bilgilere göre İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu uçağı özellikle seçim döneminde neredeyse özel taksisi gibi kullanmış... Korkmaz'ın uçan sarayı ile gazetecilerden bürokratlara çok sayıda "ünlü" ismi özel olarak uçurduğu özellikle İstanbul Bodrum arasında bu uçağın durmaksızın sefer yaptığı iddialar arasında...

Eski Atatürk Havalimanı'ndan denize doğru kalkış yapan bir uçağın sağ camından bakıldığında özel apronu görmek mümkündü... Burası özel jetlerin uçuş ve park alanıydı. Sezgin Baran Korkmaz'ın uçağı da 'VIP' isimlerin uçakları ile burada uçuşa hazır bekletiliyordu. Free shop'u gümrüğü yer hizmetleri ile ayrı özel butik bir havaalanıydı...

Korkmaz'ın "özel misafirleri" için bu havaalanı gözlerden uzak ve aynı zamanda süper lüks yolculuk için bulunmaz fırsattı... Kuyruk numarası uçakların plakası gibidir... Bu uçağın hangi güzergâhlara ne sıklıkla uçtuğu Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nde (SHGM) kayıtlı... Müdürlükte kayıtlı olması gereken bir liste daha var... o da özellikle son üç yılda bu uçağın yolcularının kimler olduğu...

Uçak kaptanlarının tuttuğu yolcu defteri dışında SHGM'de kayıt altında olması gereken listede İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ismini görmek sürpriz olmayacak çünkü konuştuğum kaynaklarım Soylu'nun özellikle seçim döneminde Sezgin Baran Korkmaz'ın bu süper lüks uçağını kullandığı yönünde...

Korkmaz'ın Türkiye'deki ünlü yolcu listesi dışında bu uçağın uluslararası seferleri de sorgulanmalıdır... Hangi ülkelere ne sıklıkla gittiği ne taşıdığı ve kimleri götürdüğü Euro Controll kayıtlarında mevcut...

Atatürk Havalimanı artık sadece kargo ve özel jet uçuşlarına hizmet veriyor... Sezgin Baran Korkmaz'ın uçağının yolcu listesi de sırları ile işte bu özel havalimanında duruyor...

https://www.gercekgundem.com/guncel/283452/sezgin-baran-korkmazin-ucagina-kimler-bindi-suleyman-soylu-taksi-gibi-kullanmis

================================

CHP MİLLETVEKİLİ SERA KADIGİL PARTİSİNDEN İSTİFA ETTİ!

CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil partisinden istifa ettiğini açıkladı. Kadıgil Türkiye İşçi Partisi'ne katıldığını duyurdu.

25 Haziran 2021 - 13:25

CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil partisinden istifa ettiğini açıkladı. Kadıgil Türkiye İşçi Partisi'ne (TİP) katıldığını duyurdu. Kadıgil ile birlikte TİP'in Meclis'teki milletvekili sayısı dört oldu.

Meclis'te bir basın toplantısı düzenleyen Kadıgil "Hayatımın hem en zor hem en heyecanlı açıklamasını yapmak üzere huzurunuzdayım. Bugün itibariyle çok sevdiğim evimden beni eğitip bugünlere getiren partimden istifa etmiş bulunuyorum" dedi.

Kendisini siyasete soktuğunu söylediği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da teşekkür eden Kadıgil açıklamasında "İnandığım değerleri açıkça ve yüksek sesle temsil etmek için Türkiye İşçi Partisi'ne katılıyorum" diye konuştu.

İstifa açıklamasını Twitter hesabından paylaşan Kadıgil "Bilin ki bu adımı saray rejiminden kurtuluş mücadelesine köstek olmak için değil bilakis daha sol bir ağırlık noktasından destek olmak için atıyorum. Hoşçakalın ve merhaba" notunu düştü.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ KİMDİR?

1984 yılı İstanbul doğumlu olan Saliha Sera Kadıgil Sütlü İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde lisans eğitimini Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı.

Yüksek lisans tezini Londra Queen Mary Üniversitesindeki araştırmaları sonrasında sinema eserleri üzerine yazdı. İstanbul Üniversitesi'nde doktora çalışmalarını sürdürmektedir. Kültür ve sanat hukuku ile fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar konularında uzmandır.

Avukatlık stajını Ergenekon kumpası davalarında tamamladı. İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Yürütme Kurulu Üyesi olarak görev aldı. Kültür ve sanat alanında faaliyet gösteren birçok sivil toplum kuruluşunun ve sendikanın kurucu avukatlığını ve baş hukuk müşavirliklerini yürüttü.

Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Merkez Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulundu ve son 3 dönemdir Parti Meclisi Üyesi olarak görev aldı.

https://www.aykiri.com.tr/chp-milletvekili-sera-kadigil-partisinden-istifa-etti/12515/

================================

SEDAT PEKER: BİLDİKLERİMİ GEREKİRSE DUMANLA ANLATACAĞIM!

June 25 2021

Organize suç örgütü lideri olarak tanıtılan Sedat Peker sosyal medya hesaplarına getirilen engellemelerle ilgili ilk açıklamasını yaptı.

Sedat Peker sosyal medya hesaplarına getirilen engellemelerle ilgili ilk açıklamasını yaptı.

Twitter hesabından paylaşım yapan Peker'in sözleri şöyle:

1-Youtube Twitter ve Instagram hesaplarım mahkeme kararıyla ikinci kez kapatılmak isteniyor. Ancak bu platformların yöneticileri hali hazırda bunu uygulamıyorlar. Yani bizler gibi direniyorlar (bakalım ne kadar direnecekler).

2-Ben sizlerle bir akit yaptım. Bu sosyal medya hesaplarımı diyelim ki kapatmayı başardılar size sözüm olsun gerekirse bildiklerimi dumanla paylaşacağım ama gene paylaşacağım. Çünkü yapılan akitte verilen söz namustur.

3-Bunların hepsini önce deli edecem sonrasında ise tedavi edecem. Her ne kadar hipokrat yemini etmemiş olsam da sizler layık gördüğünüz için ben Psikiyatri Profesör Doktor Sedat Peker. Hekimlerin de sözü namustur.

https://acikgazete.com/sedat-peker-bildiklerimi-gerekirse-dumanla-anlatacagim/

================================

BOĞAZİÇİLİ AKADEMİSYENLER SIRTINI BU KEZ SENATO GASBINA KARŞI DÖNDÜ

25 Haziran 2021 14:26

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri nöbetlerinin 118'inci gününde rektörlüğe bir kez daha sırtını döndü. Akademisyenler mükerrer oy dayatmasıyla üniversite senatosunun gasbedilmesini kınadı.

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri rektörlük binasına sırtını dönmüş

Boğaziçi Üniversitesinde akademisyen ve öğrencilerin atanmış rektöre ve gayri meşru uygulamalara karşı mücadelesi sürüyor. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri "kayyum rektörün" istifa etmesi talebiyle nöbetlerinin 118'inci gününde rektörlüğe bir kez daha sırtını dönerek bu hafta yapılan toplantıda mükerrer oy dayatmasıyla üniversite senatosunun gasbedilmesine tepki gösterdi.

Akademisyenler adına yapılan açıklamada 23 Haziran'da gerçekleşen senato toplantısında seçilmiş senatörlerin tüm itirazlarına rağmen gayri meşru yönetimin mükerrer oy dayatmasıyla senatoyu gasbettiği belirtildi. Bu duruma tepki olarak seçilmiş senatörlerin toplantıyı terk ettiği belirtilen açıklamada "Bu yüzden senato başkanlığına tek aday olan Haluk Özener seçilmiş oldu" denildi. Seçilmiş senatörlerin yeni kurulan fakülteler hakkında açılmış davalar olduğu yeni fakülteler için kararların kurullarda alınması istemlerinin de dinlenmediğini aktaran akademisyenler "Tüm bu uygulamalarla üniversitemizin kriterleri yok sayılmıştır" dedi.

Yaşanan gasbın sadece Boğaziçi'ne yönelik değil özgür ve özerk üniversitenin gasbı olduğunu anlatan akademisyenler "Üniversitemizdeki tüm müdür ve yöneticiler seçimle belirlenmelidir. Seçilmiş yöneticilerimiz görevlerine atanmalıdır. Bir kez daha atanmış rektör Melih Bulu başta olmak üzere tüm atanmışların istifasını talep ediyoruz. Kabul etmiyoruz vazgeçmiyoruz" diye seslendi. Akademisyenlere öğrenciler de açtıkları pankartlarla destek verdi. (İstanbul/EVRENSEL)

Boğaziçi Akademisyenleri senato toplantısı bitene kadar kampüsten ayrılmayacak

https://www.evrensel.net/haber/436242/bogazici-akademisyenleri-senato-toplantisi-bitene-kadar-kampusten-ayrilmayacak

https://www.evrensel.net/haber/436436/bogazicili-akademisyenler-sirtini-bu-kez-senato-gasbina-karsi-dondu?utm_source=rss_feed&utm_medium=rss&utm_campaign=rss_syndication

================================

"KATARLI GENÇLERE SINAVSIZ TIP EĞİTİMİ HAKKI VERİLDİ" DENİLEN ANLAŞMA NE İÇERİYOR?

25 Haziran 2021 13:09

Askeri sağlık alanında Türkiye ve Katar karşılıklı olarak tıp diş hekimliği eczacılık sağlık meslek yüksek okulu hemşirelik alanlarında eğitim verecek.

Türkiye ile Katar arasında yapılan Askeri Eğitim ve İş Birliği Protokolü gereğince iki ülke vatandaşları tıp diş hekimliği eczacılık sağlık meslek yüksek okulu hemşirelik alanlarında karşılıklı olarak ön lisans lisans ve lisansüstü eğitim alabilecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan anlaşma kamuoyuna "Katarlı gençlere Türkiye'de sınavsız tıp eğitimi hakkı verildi" şeklinde duyuruldu. Milli Savunma Bakanlığı'ndan konuya dair açıklamada "Sosyal medyada bahsi geçen Katarlıların tıp fakültelerine sınavsız ve ücretsiz gireceği ile ilgili tartışmalar gerçeği yansıtmıyor. Bu protokol askeri sağlık alanında işbirliği protokolü ve misafir personel ve misafir öğrenciler Katar Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan asker sivil personel ile Katar silahlı kuvvetlerinde görev yapmak üzere eğitim alacak personeli kapsıyor. Her Katarlının sınavsız tıp fakültelerine girmesi diye bir şey yok. " denildi. Bakanlığın daha ayrıntılı bir açıklama yapacağı belirtildi.

DÜZENLEME NASIL?

Beş yıl süreyle geçerli olacak anlaşma Türkiye'deki sağlık eğitim kurumları ve hastanelerini Katar'da ise askeri sağlık eğitim kurumları ve hastanelerini kapsıyor. İlgili dallar ise tıp diş hekimliği eczacılık veterinerlik ve sağlık alanındaki diğer eğitimlerin çeşitli dallarını kapsıyor. Buna göre eğitim amacıyla gönderilecek misafir personel ve misafir öğrenciler taraflarca mutabakat çerçevesinde kabul eden tarafın mevzuatına ve imkanlarına uygun olarak seçilecek. Eğitim süresi de kabul eden tarafın mevzuatına göre belirlenecek. Kontenjanlar da iki ülkenin eğitim kurumları tarafından her sene yeniden belirlenecek.

Eğitim dili Türkiye'de Türkçe/İngilizce Katar'da Arapça/İngilizce olacak. Süre bir yılı aşarsa Türkiye'de Türkçe Katar'da Arapça eğitim verilecek. Taraflar karşılıklı olarak lisan öğrenme imkanı da sunacak.

Öğrencilerin gidiş dönüş ulaşım masraflarını ise gönderen taraf karşılayacak. Faaliyetlerin ücretli ücretsiz veya cari/indirilmiş ücret karşılığında düzenlenmesine kabul eden taraf karar verecek. Kabul eden tarafın faaliyetlerin ücretsiz düzenlenmesine karar vermesi durumunda ise misafir personelin aylık ücret eğitim-öğretim masrafları uzmanlık eğitimi gören doktorlar için nöbet ücreti ve üniforma masrafları ile; misafir öğrencilerin eğitim süresince iaşe ve ibate harçlık Tıp Fakültesi 6'nci sınıf öğrencilerine intörn eğitimi döneminde ödenen ücretler eğitim-öğretim masrafları ve üniforma giderleri kabul eden taraf tarafından karşılanacak. "

Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan prokol için tıklayın. (HABER MERKEZİ)

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/06/20210625-3.pdf

https://www.evrensel.net/haber/436423/katarli-genclere-sinavsiz-tip-egitimi-hakki-verildi-denilen-anlasma-ne-iceriyor?utm_source=rss_feed&utm_medium=rss&utm_campaign=rss_syndication

================================

WWF: AKDENİZ GEZEGENİN EN HIZLI ISINAN VE EN TUZLU DENİZİ HALİNE GELDİ

25 Haziran 2021 11:04

Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın raporuna göre Akdeniz dünyadaki en hızlı ısınan ve en tuzlu deniz haline geldi. Ekosistemlerin tamamen değiştiği ve halkın geçim kaynaklarının yok olduğu belirtildi.

Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın (WWF) yeni raporuna göre Akdeniz dünyadaki en hızlı ısınan ve en tuzlu deniz haline geldi. Raporda artan sıcaklıkların yoğun insan etkisine maruz kalmış denizel kaynakları tükenme noktasına getirerek havza genelinde gözle görülür vahim sonuçlar doğurduğu kaydedildi.

WWF geçen hafta 'İklim Değişikliğinin Akdeniz'e Etkileri' başlıklı yeni rapor hazırladı. Raporda iklim değişikliğinin etkisiyle sıcaklıkların Akdeniz'de küresel ortalamadan yüzde 20 daha hızlı arttığı ve Akdeniz'in gezegenin en hızlı ısınan en tuzlu denizi haline geldiğine değinildi. Raporda iklim değişikliğinin insan türünü tehdit eden en büyük tehlike haline geldiği kaydedildi.

"DENİZ SEVİYESİ 1 METRE YÜKSELECEK"

Sıcaklık artışının ilerleyen yıllarda da devam edeceği vurgulanan raporda 2100'e gelindiğinde deniz seviyesinin 1 metreden fazla yükseleceği ve bölge nüfusunun 3'te 1'inin bu durumdan etkileneceğinin tahmin edildiği belirtildi. Çalışmada ayrıca sera gazı emisyonlarının etkilerini azaltmak ve ısınan deniz gerçeğine uyum sağlamak için acilen alınması gereken kapsayıcı önlemlere yer verildi.

1000'E YAKIN YABANCI TÜR

Akdeniz'in ısınmasına bağlı olarak bugün neredeyse 1000'e yakın yabancı türün göç ederek yerel türlerin yerini aldığı belirtildi. Rapora göre giderek şiddetlenen aşırı hava olayları kırılgan deniz çayırlarını ve mercan topluluklarını tahrip ediyor şehirler ve kıyı şeridi için tehdit oluşturuyor.

"İNSAN BASKISI" TEHLİKESİ

İklim değişikliğinin Akdeniz'in en önemli deniz ekosistemlerinden bazıları üzerindeki geri döndürülemez etkilerini ortaya koyan raporda bu durumun balıkçılık ve turizm gibi sektörleri ve deniz ürünleriyle ilgili tüketim alışkanlıklarını da değiştirdiği kaydedildi.

İklim değişikliğinin deniz biyoçeşitliliği üzerindeki 6 ana etkisinin vurgulandığı raporda önemli balık türleri ve habitatlarda ortaya çıkan yerel geçim kaynaklarını etkileyen değişimin boyutları anlatılıyor. Rapor ile WWF aşırı avlanma kirlilik kıyılarda yapılaşma ve deniz taşımacılığı gibi Akdeniz'in ekolojik gücünü önemli ölçüde azaltan insan baskısı ile iklim değişikliğinin etkileri arasındaki tehlikeli ilişkiye dikkat çekiyor.

"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BUGÜNÜN GERÇEĞİ"

WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli Akdeniz'in artık eskisi gibi olmadığını giderek daha da tropikalleştiğini söyledi. Pasinli "İklim değişikliği kötü bir gelecek senaryosu ya da geleceğin meselesi değil. Aksine bilim insanları balıkçılar yetiştiriciler dalgıçlar kıyı toplulukları ve bölgeyi ziyaret eden turistlerin yaşamakta olduğu bugünün gerçeği. Ekonomilerimiz geçim kaynaklarımız ve Akdeniz'in sağladığı faydaları olumsuz etkileyebilecek büyük bir riskle karşı karşıyayız. Mevcut eğilimi tersine çevirmek istiyorsak insan baskısını azaltmalı denizin ısınmaya karşı direncini artırmalıyız" diye konuştu.

"İSTİLACI TÜRLERİN YOĞUNLUĞU ARTIYOR"

Sağlıklı ekosistemler ve yaşayan biyoçeşitliliğin iklim değişikliğinin etkilerine karşı en güçlü doğal savunma araçları olduğunu anlatan Pasinli "Akdeniz havzasının tamamında habitatlar değişiyor balık popülasyonu azalıyor. Yerel yumuşakçalar İsrail sularında neredeyse yüzde 90 azaldı. Akdeniz sularının Kızıldeniz kökenli türlerin kolonileşmesine elverişliliği nedeniyle Akdeniz ve Ege kıyılarımızda aslan balığı balon balığı ve sokar olmak üzere üç istilacı tür özellikle Doğu Akdeniz sularımızda son yıllarda artan yoğunlukta yayılım gösteriyor. 'Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi' deniz alanında düzenli gözlemlenen sokar balığı son yıllarda yerel balıkçılar tarafından yakalanan avın yüzde 80'ini oluşturmaya başladı" dedi.

Artan sıcaklıklar ve fırtınaların deniz dibini de dönüştürdüğünü söyleyen Pasinli "Endemik Posidonia deniz çayırları gorgon mercanları ve Akdeniz'in en büyük çift kabuklusu Pinna nobilis tüm bölgede azaldı bazı bölgelerde tamamen yok oldu. Bu türlerin kaybolması doğal yaşam ortamı sundukları birçok türün yanı sıra doğal karbon yutağı olarak iklimin geleceği ve dalış turizmi açısından taşıdıkları önem nedeniyle bölge ekonomisi için son derece olumsuz etkiler yaratacaktır" diye konuştu.

AKDENİZ ÜLKELERİNİN LİDERLERİNE ÇAĞRI

Bu vakaların iklim ve denizler arasındaki güçlü bağlantıyı ortaya koyduğunu belirten Pasinli "Kalan popülasyonlar üzerindeki baskıyı azaltmak biyoçeşitliliği ve balık stoklarını eski haline getirmek ve Akdeniz'i dış etkilere karşı daha dirençli kılmak için daha iyi yönetilen daha geniş deniz koruma alanlarına duyulan ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır. WWF dünya ve Akdeniz ülkelerinin liderlerini bu yıl biyoçeşitlilik ve iklim alanında daha güçlü adımlar atmaya ve daha iyi mali mekanizmalar geliştirmeye davet etmektedir" dedi.

"2030'A KADAR YÜZDE 30'U ETKİN KORUNMALI"

Öte yandan WWF raporunda 2030'a kadar Akdeniz'in en az yüzde 30'unun etkin korunması çağrısında bulunuldu. Akdeniz'in önemli bölgelerinde korumanın artırılarak deniz habitatlarının toparlanabileceği bu sayede önemli balık stoklarının yeniden canlanabileceği ve iklim değişikliğinin etkileriyle en iyi şekilde baş edebileceğini doğrulayan güçlü bilimsel kanıtlar olduğu açıklandı.

İklim değişikliğinin Akdeniz'de tespit edilen 6 ana etkisi ise şöyle sıralandı:

"Denizin tropikalleşmesi ve artan sıcaklıklar yerel türleri yok ediyor. Balık göçleri tüm bölgede etkisini gösteriyor. 126'sı balık türü olmak üzere yaklaşık 1000 yeni istilacı tür Akdeniz'e giriş yaptı ve bazı bölgelerde yerel türlerin popülasyonlarında yüzde 40'a varan azalmaya neden oldu. Havza içinde de balık türleri güneydeki Afrika kıyılarından ısınan kuzey sularına doğru hareket ediyor. Denizanalarının sayısındaki artış aşırı avlanma baskısıyla doğal avcıların çoğunun yok olduğu havza genelinde besin zincirlerini olumsuz etkiliyor. Posidonia çayırları ısınan sular ve yükselen deniz seviyesi tehdidiyle karşı karşıya. Bu durum biyoçeşitliliği ve mavi karbonu da son derece olumsuz etkiliyor. Posidonia çayırları Akdeniz ülkelerinin neden olduğu karbondioksit emisyonlarının yüzde 11 ile yüzde 42'sini depoluyor. Gorgonların yüzde 30'u 2018'de İtalya'da meydana gelen tek bir fırtınada yok oldu. Akdeniz ekosistemlerinde bugüne kadar önemli işlevler üstlenen görkemli mercan türleri aşırı hava olayları nedeniyle yok oluyor. Pinna nobilis türü midye popülasyonlarının yüzde 80 ile yüzde 100'ü kısa süre önce İspanya İtalya ve Akdeniz'in diğer bölgelerinde görülen toplu ölümler sonucu yok oldu. Bu ölümlere sebep olan patojenin yayılmasına ısınmanın ve tuzluluk seviyesindeki artışın neden olduğu düşünülüyor. " (Antalya/DHA)

https://www.evrensel.net/haber/436406/wwf-akdeniz-gezegenin-en-hizli-isinan-ve-en-tuzlu-denizi-haline-geldi?utm_source=rss_feed&utm_medium=rss&utm_campaign=rss_syndication

================================

HEMŞİRELERİ 'ROBOT' GİBİ GÖRÜYORLAR

25 Haziran 2021 04:00

16 saat aşılama yapıp soluksuz çalıştığını anlatan Sabahat Hemşire kendisini 'robota' benzetiyor ve ekliyor: "Personel eksik kapasitemizin üstünde çalışıyoruz. "

Zeliş IRMAK

İstanbul

Aşıda hızlandık rekorlar kırıyoruz. Evet en azından şimdilik. Ama nasıl? Kim bu soluk almadan aşıları yapanlar rekorlar kırılmasını sağlayanlar?

Sabahat İnce… Onlardan biri. 21 yıllık hemşire.

Sabahat İnce Diyarbakırlı. 13 yıl Diyarbakır'da çalıştıktan sonra 2012'de İstanbul'a Haseki Eğitim Araştırma Hastanesine gelmiş. 2013'ten beri de Eyüp Devlet Hastanesinde çalışıyor. Deneyimli hemşire meslek hayatını pandemi öncesi ve sonrası olarak ayırıyor. Meslek hayatı boyunca hastanenin en zor servislerinde de çalışan İnce pandemi başladığından beri 20 yıllık çalışma hayatında belki de en zor zamanları yaşadığını anlatıyor.

16 saatlik yoğun iş mesaisinin ardından öğle saatlerinde ancak konuşabiliyoruz Sabahat Hemşire'yle. Telefonu soluk soluğa açıyor "Tam zamanında aradınız" diyor " "Şimdi geldim marketten…"

Sabah 08.00'de iş başı yapıyor. Hastaneye saatlice yetişmesi için sabahın erken saatlerinde yola düşmesi gerekiyor. Yolda bir aksilik olsa ya da otobüs biraz geç kalsa telefonu 08.00'i gösterir göstermez çalmaya başlıyor. Arayan hastane. "Neredesin" "Geç kaldın" "Haydi"… E daha varacak mümkünse iki lokma bir şeyler atacak ağzına… "Bence bu mobbing" diyor Sebahat İnce.

KOVİDDEN O DA KAÇAMAMIŞ

Pek çok sağlıkçı gibi o da koronavirüsten kaçamıyor. "Ekim ayında kovid pozitif oldum. Yoğun bakımın eşiğinden döndüm" diyor ve ekliyor "Ağır geçti hastalık. Bu süreçte ciddi travmalar yaşadım. Özellikle kovid geçirdikten sonra kaygı bozukluklarım başladı. Yeniden hastalanma korkusu yaşıyorum. Gözümüzün önünde sürekli insanlar öldü. Hastalandım iyileştim sonra yeniden aynı serviste çalışmaya başladım. Özel hayatıma kadar yansımaya başladı travmalarım. Psikolojik destek almaya başladım. " Koronavirüs Türkiye'ye adım attı atalı -ki yaklaşık 1.5 sene oluyor- önce kovid servisinde çalışmış. Anlattığına göre kovid servisinde çalışmak bedenden çok psikolojiyi yoruyor.

NEFES ALMADAN ÇALIŞMAK

Son haftalarda ise aşı biriminde çalışıyor: "Mesleki anlamda da bir tanımımız yok şu süreçte. Nerede görevlendiriliyorsak orada çalışmak zorundayız. 1-1.5 aydır aşı birimindeyim. Aşı birimi gerçekten yoğun. " Çalışma temposunu "Adeta nefes almadan çalışmak" olarak niteleyerek "Dinlenme sürelerimiz çok az. 16 saat çalışıp ertesi gün yine işe çağrılma ihtimalin var. Çünkü hastanede olması gerekenden az sağlıkçı çalışıyor" diyor. Günlük yoğun temponun arasında soluk almak yok denecek kadar az: "Hızlı ve pratik olmamız gerekiyor. 5-10 dakika oturup bir çay içimlik vaktimiz olmuyor. Gün içinde toplam 1saat molamız oluyor. Tüm ihtiyaçlar bu 1 saat içinde karşılanıyor. "

İki farklı sayı veriyor: 16 saatte 678 aşı! Fabrikada üretim bandı işçinin önünden nasıl geçiyor o işçi o vidaları nasıl sıkıyorsa o da karşısına geçen insanları o hızda aşılıyor. Aralıksız aşı vurduğunu varsayarsak neredeyse dakikada 1aşı…. Bu yüzden "Sanırım Türkiye rekoru bende" diyor şakayla karışık. Rekor onun mu bilemiyoruz ancak onun gibi binlerce hemşire olduğu bir gerçek. Bu yüzden bu süreçte özellikle hemşirelerin büyük bir mücadelesi ve emeği olduğunu anlatıyor. Ama ekliyor: "Maalesef bu görünmez kılınıyor. Aşı başladığından beri hemşirelerle beraber veri girişi yapan arkadaşların iş yükü arttı. Üstelik veri giriş elemanları ne yazık ki öfkeli ve anlayışsız vatandaşlara da maruz kalıyor. "

AZ KİŞİYLE ÇOK İŞ

Fabrikada kayan bandın başındaki işçiye benzetiyorum. İnce ise herkesin kendisini olumsuz anlam atfettiği 'robota' benzettiğini söylüyor: "Personel eksikliği ve iş yükünün artmış olması her anlamda bizi zorluyor. Bizim hastanemizin kapasitesi yaklaşık 2 bin kişilik. Ama yönetim 4 bin bazen 5 bin randevu açıyor. Bu durumda bir yığılma oluyor. Yığılma olunca da gerginlikler yaşanıyor. "

SAĞLIK İÇİN BÜYÜK RİSK

Yorgunluk riski artırıyor. İnce "Aşı biriminde hastalık kapma riski artıyor" diyor "Aşıya her türlü insan geliyor ve herhangi bir bulaşıcı hastalığı var mı bilmiyoruz. Kullanılan enjektör hemşirenin eline de batabilir. Her türlü risk altındayız. Geçen gün bir hemşirenin parmağına kullanılmış enjektör battı. Hastayı bir saate yakın beklettik. Tüm tetkiklerine bakmak durumunda kaldık. Aşılar belli protokolde geliyor. Onun takibi ve sorumluluğu da bizde. Ufak bir hatanın geri dönüşümü çok zor olur" diyor.

Reklam

"SORUNLAR CİDDİ BİR ARAYA GELMELİ"

Ses çıkarmıyorlar mı isyan etmiyorlar mı? "Emeğimizin karşılığını almak için mücadele ediyoruz" diyor İnce "Ortalama 6 ay oldu aşı birimleri açılalı. Birkaç gün önce bakanlık açıklama yaptı 'Kovid için ayrılan pandemi ek ödemesinden aşı birimleri de yararlanacak' diye. Yoğun baskıdan kaynaklı alınan bir karar bu. Yoksa ek ödenek gibi bir kaygıları yok. Bize iki gaz vererek alanda tutmaya çalışıyorlar. " Sabahat İnce Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Üyesi. Sorunları ve talepleri sık sık dile getirmeye çalıştıklarını söylüyor. Ona göre ciddi sorunlar varsa bir araya gelmekten başka çare de yok.

https://www.evrensel.net/haber/436386/hemsireleri-robot-gibi-goruyorlar?utm_source=rss_feed&utm_medium=rss&utm_campaign=rss_syndication

================================

AFGANİSTAN'A GİDEN YOL KİMİN YOLUDUR?

25 Haziran 2021 03:26

Soros bağlantısı demagojisiyle Gezi'yi hedefe koyanlar Soros'un 'En iyi ihracat ürününüz ordu' tezine onlarca yıldır tutkuyla bağlı.

Fatih POLAT

"İki bacağınızın ikisi de yerinde Adnan Bey / iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı / iki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower'in / ve bütün kaygınız / iki bacağınızın arkadan birleştiği yeri / halkın tekmesinden korumaktır. / Benim gözlerimin ikisi de yok. / Benim ellerimin ikisi de yok. / Benim bacaklarımın ikisi de yok. / Ben yokum. / Beni Üniversiteli yedek subayı / Kore'de harcadınız Adnan Bey. Elleriniz itti beni ölüme / vıcık vıcık terli tombul elleriniz. "

Soğuk Savaş'ın ilk sıcak çatışması 1950-1953 yılları arasında yaşanan Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki savaştır. ABD ve müttefiklerinin ardından da Çin'in müdahalesiyle uluslararası bir boyut kazanan bu savaş Türkiye'de o dönem iktidarda olan Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti (DP) tarafından da NATO'ya girme politikası açısından bir fırsat olarak görüldü.

Türkiye'ye gelen Amerikalı Senatör Mc Cain "General Mc Arthur'un karargahında BM bayrağının yanında dalgalanmakta olan Amerikan bayrağı ile Türk sancağının da yan yana dalgalanması Türkiye'nin Kore savaşına fiilen yardımı Atlantik Paktına (NATO) girmesini sağlayacaktır" ifadelerini kullanmıştı. Aynı gün 25 Temmuz 1950'de Menderes Hükümeti Kore'ye asker gönderme kararı aldı. TBMM'nin 30 Haziran 1950 tarihli oturumunda verilen karar çerçevesinde Kore'ye asker gönderen Türkiye savaşın başından temmuz 1953'teki ateşkese kadar geçen sürede üç kez tugay gücünde değiştirme birliği gönderdi. Böylece toplamda 23 bine yakın Türk askeri Kore'de görev yapmış oldu.

721 ÖLÜ 175 KAYIP 234 ESİR 2 BİN 147 YARALI

Türkiye Kore'deki savaşa dahil olan dış güçler içinde ABD ve İngiltere'nin ardından en fazla kaybı veren üçüncü ülke oldu. Türkiye'nin gönderdiği askerlerden 721'i yaşamını yitirdi 175'i kayboldu 234'ü esir düştü ve 2 bin 147'si yaralandı.

Nâzım Hikmet bu yazının girişinde bir bölümü yer alan 'Kore'de Ölen Bir Yedek Subayımızın Menderes'e Söyledikleri' başlıklı şiirinde Türkiye'nin NATO'ya girişinin bedelini ülkesine uzak bir coğrafyada kendisiyle hiçbir ilgisi olmayan bir savaşta can vererek ödemek durumunda bırakılan askerler bakımından ele alarak eleştirdi.

Kuşkusuz ki bu sosyalizmin varlığı ile belirlenen iki kutuplu dünyada Menderes iktidarı ile birlikte Türkiye yöneten sınıflarının bir tercihiydi.

MENDERES'İN VE BİR SINIFIN POLİTİKASI

Türkiye'nin patron örgütleri ve daha sonraki iktidarları da Türkiye'nin dış politika hedeflerini NATO perspektifine bağlı olarak kurdular. Bu ülkenin içerideki kurumsal yapısının da buna uygun şekillendirilmesinin zorlayıcı unsuru oldu. Detayına dair kitaplar yazıldı. Onlarca yıl boyunca yapılan her 'eksen' tartışmasında Türkiye'nin NATO'ya bağlı olduğuna özel vurgular yapıldı.

Türkiye'nin Kore'ye asker göndermesi sonraki yıllarda filmlerin ve çeşitli söylencelerin konusu yapılarak bir kahramanlık öyküsü olarak sürekli yeniden üretildi.

BAĞIMSIZLIK DİYENLER İÇİN İDAM SEHPASI

Bağımsızlığın mümkün ve gerekli olduğunu söyleyerek yola çıkanlar için Türkiye yönetenlerinin fermanı idamdan başlayarak çeşitli düzeylerdeki cezalar zinciri oldu.

Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edilirken NATO'ya ABD'ye bağımlı bir Türkiye politikasına karşı olma fikri ordu içinde de karşılık bulmuştu.

"KIÇINIZDAKİ DONA KADAR HER ŞEY AMERİKAN MALI"

1962 yılında Kuleli Askeri Lisesine başlamış olan Atilla Özsever son kitabında şöyle bir anekdot aktarıyor: "Kuleli'de tüm askeri giysilerimiz çamaşırından ayakkabısına kadar okul yönetimi tarafından verilirdi. Kardeşim Olcay'ın anlattığına göre kendilerinin sınıf amiri olan Topçu Pilot Yarbay Hidayet Ilgar 'Kıçınızdaki dona kadar her şey Amerikan malı' diyerek ABD'ye olan karşıtlığını ifade edermiş. " (Atilla Özsever Mesele Teslim Olmamakta İstanbul Ayrıntı Yayınları 2021 sayfa 29)

'Sol cunta' fikrine de karşı çıkarak bu görüşleri savunan ve göz ucuyla da işçi sınıfının mücadelesini izleyerek sıcak duygularla ona bağlanan TSK mensupları tasfiye edildiler. İçlerinde ağır işkenceler görenler oldu.

Aradan yıllar geçti ve köprülerin altından çok uluslu sular aktı.

ABD'de son seçimlerde kaybeden tarafa oynayan AKP iktidarı ABD'deki Halk Bankası davasının uzandığı noktalardan da hep tedirgin olarak kendisine pek yüz vermeyen Biden yönetimi ile ilişkileri iyileştirmenin yollarını aradı. Araya aracılar sokuldu. Kafaya 'Çuval geçirme' gibi vakalar da zaten reel politikanın bir gereği olarak zihinlerin gerilerine itilmişti.

Ve akla NATO'nun yeniden canlandırılması için adımlar atılırken geçmişte de iş görmüş bir fikir geldi. ABD işgalinin ardından bir cehennem yerine dönen Afganistan'da Kâbil Havalimanının koruması için asker göndermek. Sahanın uzmanları gönderilecek askerlerin Taliban'ın hedefi olacağını söylese de Suriye'nin ardından kitlesel Afgan göçüne dair uyarılar yapılsa da mühim değil. Mühim olan insanlık değil.

Şimdi buraya virgül koyarak bir hatırlatma yapalım.

"EN İYİ İHRACAT ÜRÜNÜNÜZ ORDU"

George Soros 2002 yılının yani AKP'nin iktidara geldiği yılın mart ayının başında Sabancı Üniversitesinde yaptığı konuşmada daha sonra çok tartışılacak bir laf etmişti: "Türkiye'nin stratejik konumu nedeniyle en iyi ihracat ürünü ordusudur. "

Soros başka kimdir? Bağlama göre değişir. Türkiye iktidarları ve iktidar medyası için ilişki kurulup para alınacağı zaman pozitif kavramlarla anılır. Düşman icat etme işlerine girişildiğinde ise 'Fitne sokan tehlikeli bir spekülatör' oluverir.

Son Gezi davasının iddianamesi; Gezi eylemlerinin hükümeti devirmeye yönelik bir kalkışma olarak Macar asıllı ABD'li milyarder George Soros tarafından planlandığı eylemlerin bu plan uyarınca Soros tarafında finanse edildiği Osman Kavala'nın da bu planlama sürecine katıldığı ve Soros kaynaklı finansmanı Gezi eylemlerine aktardığı tezi üzerine kurulu. Kavala'nın da savunmasında ifade ettiği gibi iddianamede yer alan MASAK raporunda Gezi eylemlerine aktarılmış herhangi bir maddi kaynak olmadığı ortaya konmasına rağmen bu temelsiz iddiada ısrar ediliyor. Kavala bu yazının yazıldığı 23 Haziran 2021 tarihi itibariyle 1331 gündür tutuklu.

İktidarın korkulu rüyası olmaya devam eden Gezi asılsızlığı kanıtlanmış Soros bağı üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışılırken Osman Kavala bu gerekçe üzerinden suçlanırken Afganistan'a asker gönderme hazırlığında tutulan yol kimin yoludur? Evet kimin yolu?

https://www.evrensel.net/haber/436341/afganistana-giden-yol-kimin-yoludur?utm_source=rss_feed&utm_medium=rss&utm_campaign=rss_syndication

================================

TÜRKİYE'NİN İLK MODERN TATİL KÖYÜ BAHREYNLİLERE SATILDI!

1967'de Foça'da kurulan Türkiye'nin ilk modern tatil köyü olarak bilinen Foça Tatil Köyü Bahreyn'den "BKG Ortak Girişim" adlı gruba satıldı.

25-06-2021 14:13

İzmir'in Foça İlçesi'nde Türkiye'nin ilk modern tatil köyü olarak bilinen Foça Tatil Köyü 131 milyon TL bedelle en yüksek teklifi veren Bahreyn'den "BKG Ortak Girişim" grubuna satıldı.

1967'de Foça'da kurulan ve Türkiye'nin ilk modern tatil köyü olarak bilinen 'Foça Tatil Köyü' 2005 yılında kapandı. Tatil köyü için daha önce 3 kez ihaleye çıkıldı.

131 MİLYON TL

2006 ve 2018 yıllarında yapılan ihaleleri kazanan şirketlere Özelleştirme İdaresi'nce tahsis yapılmadı. 2010 yılında açılan ihaleye ise teklif veren olmadı. Foça Tatil Köyü için Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 49 yıllığına işletme hakkının verilmesini içeren 4'ncü ihale 29 Nisan 2021 tarihinde yapıldı.

10 teklif sahibinin yer aldığı ihalede 131 milyon TL ile en yüksek teklifi BKG Ortak Girişimi verdi. Bahreyn merkezli bir şirket olduğu ifade edilen BKG Ortak Girişimi'nin teklifi bu kez Cumhurbaşkanlığı'ndan onay aldı.

Bahreynli şirket cennet gibi koyun yanı başındaki tesisi 49 yıllığına işletme hakkını elde etti.

https://gazetemanifesto.com/2021/turkiyenin-ilk-modern-tatil-koyu-bahreynlilere-satildi-447470/

================================

YENİ ŞAFAK YAZARINDAN BEYİN YAKAN 'ARKEOLOJİK KAZI' YAZISI

Yeni Şafak yazarı arkeolojik kazıları eleştirdiği yazısında "Arkeoloji bilimle ve bilim üzerinden savaşmanın adıdır. Silahtır. En ürpertici silahtır en öldürücü silah hem de: Tarihinizin silinmesi yok edilmesi ve size sahte bir tarih icat edilmesi!" diye yazdı.

25-06-2021 13:58

AKP'nin yayın organlarından Yeni Şafak gazetesinin yazarı Yusuf Kaplan arkeolojik kazıları eleştiren bir yazı kaleme aldı.

Yeni Şafak yazarı Kaplan "Arkeolojik emperyalizm bu topraklardan İslâm'ın izlerini siliyor ama biz uyuyoruz yine!" başlıklı yazısında Türkiye'de yürütülen arkeolojik kazı çalışmalarını eleştirdi. Kaplan "Anadolu'nun her tarafı İslâmî köklerinden koparılarak bu toprakların bizden önceki Rum Ermeni Hıristiyan geçmişi pagan Yunan ve antik Ege ve Akdeniz uygarlıkları geçmişi kazınarak günyüzüne çıkarılmaya çalışılıyor harıl harıl…" ifadelerini kullandı.

'Arkeolojiyi sona ermiş bitmiş bir tarihin korunması bilimi' olarak tanımlayan Kaplan "Tam anlamıyla hurafedir bu! Üstelik de en masumane gözüken çağdaş hurafelerden biri!" ifadelerini kullandı.

"Arkeoloji savaşmadan tarih yapmanın en kestirme yoludur. Tarihi çarpıtmanın ve yeniden yazmanın… Başkalarına tarih dayatmanın… Dahası senin atalarının yaşamadığı bu imal edilmiş tarihi dünyaya satmalarının…" diyen Kaplan şunları yazdı:

"O yüzden kim arkeolojiye hâkim olursa dünyaya da o hâkim olur: Tarihi o yazar; yazdığı tarihi "gerçek bu" diye satar bütün dünyaya. En ideolojik bilim dalı arkeolojidir. Arkeoloji bilimle ve bilim üzerinden savaşmanın adıdır. Silahtır. En ürpertici silahtır en öldürücü silah hem de: Tarihinizin silinmesi yok edilmesi ve size sahte bir tarih icat edilmesi! Bu da sizin tarihte ikinci kez ölümünüz demektir. "

"Memleket medya-mafya-siyaset skandallarıyla çalkalanıyor sen nelerle uğraşıyorsun Yusuf Kaplan demiyorsunuzdur umarım" diye devam eden Kaplan Türkiye'de şu anda 600 küsur kazı çalışmasının yürütüldüğünü belirterek şöyle devam etti:

"İşte bu medeniyetin birikimini ruhunu ruh köklerini bir kez daha tarihe gömen ikinci kez yok eden bir cinayet işleniyor memlekette. Bu topraklardaki tapu senedimizi elimizden alacak bizi bu topraklardan sürecek yapıları adım adım inşa ediyor birileri arkeolojik kazı numaralarıyla…

Türkiye'nin dört bir tarafı başta İstanbul olmak üzere Anadolu'nun her tarafı İslâmî köklerinden koparılarak bu toprakların bizden önceki Rum Ermeni Hıristiyan geçmişi pagan Yunan ve antik Ege ve Akdeniz uygarlıkları geçmişi kazınarak günyüzüne çıkarılmaya çalışılıyor harıl harıl…

Zihnen Bizans'ın çocukları olduklarını ispat edercesine Müslüman Anadolu kıtasının altını oyuyorlar her tarafı arkeolojik kazı çöplüğüne dönüştürmüş gece gündüz demeden Avrupa Birliği fonlarından fonlanarak başka şer şebekelerden beslenerek bu toprakların İslâmî tarihini geçmişini kazıyacak bu topraklarda bizim işgalci olduğumuzu göstermeye kalkışacak hummalı bir kazı çalışması yürütülüyor ülkenin dört bir tarafında. 600 küsur kazı yürütülüyor el'an ekiplerle Anadolu çapında!

Bu arkeolojik çalışmaların neredeyse hepsi antik İslâm öncesi ölü bize bir şey söylemeyecek antik uygarlıklarla ilgili kazalar. Önemli olan çapı değil miktarı. Şunu diyecekler yarın; 'Bu topraklar Hıristiyanlığın suladığı topraklar siz işgalcisiniz!'"

https://gazetemanifesto.com/2021/arnavutkoyde-samlar-golune-akan-dereye-kimyasal-atik-karisti-su-icen-hayvanlar-oldu-447481/

================================

KALP SAĞLIĞI YERİNE RUH SAĞLIĞI DEĞERLENDİRİLDİ: 83 YAŞINDAKİ AĞIR HASTA TUTUKLUYA 'CEZAEVİNDE KALABİLİR' RAPORU

Ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan'ın kalp sağlığı yerine ruh sağlığını değerlendiren sağlık kurulu "Cezaevinde kalabilir" raporu verdi.

25-06-2021 11:50

Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan 83 yaşındaki ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan sağlık sorunlarının kötüye gitmesi üzerine son bir ayda en az 7 kez hastaneye kaldırıldı. Elleri kelepçeli bir şekilde asker ablukasında hastaneye kaldırılan Özkan tekrar cezaevinde götürüldü. Son olarak sağlık raporu için ring aracıyla Elazığ'daki bir hastaneye sevk edilen Özkan yetkili hastanenin Diyarbakır olduğu gerekçesiyle tekrar cezaevine gönderildi. Özkan Elazığ'a götürülerek tekrar cezaevinde geri getirildiği bir gün boyunca aç bırakıldı.

SAĞLIK SORUNLARI DEĞERLENDİRİLMEDİ

Mezopotamya ajansı'ndaki habare göre hayati tehlikesi bulunan Özkan'ın aile ve avukatlarının başvuruları üzerine sağlık raporu için 23 Haziran'da Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Özkan'ın ağır sağlık sorunlarına rağmen sadece ruh sağlığının değerlendirildiği öğrenildi.

CEZAEVİNDE KALABİLİR!

Daha önce verilen yüzde 87 engel ve "Cezaevinde kalamaz" raporuna rağmen Özkan'ın kalp sorunları yerine ruh sağlığını değerlendiren hastanenin Sağlık Kurulu psikiyatrist tedavi önererek "Cezaevinde kalabilir" raporu verdi.

İSTANBUL ATK'YE GÖTÜRÜLECEK

Sağlık Kurulu 5 kez kalp krizi geçiren ve 4 kez de anjiyo olan Özkan'ın kalp sağlığını değerlendirilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) Üçüncü İhtisas Kurumu'na sevk edilmesine karar verdi. Pazartesi günü İstanbul'a götürülmesi beklenen Özkan'ın ATK'ye yapılacak kalp sağlığı değerlendirmesinin ardından tekrar Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ne geri getirileceği öğrenildi.

25 YILDIR CEZAEVİNDE

Mersin'de "örgüt üyesi olma" suçlaması ile 1996 yılında gözaltına alınan Özkan Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993'te Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ölümünden sorumlu tutularak müebbet cezasına çarptırıldı. 25 yıldır cezaevinde tutulan Özkan tutuklu bulunduğu günden bu yana 5 kez kalp krizi geçirdi 4 defa da anjiyo oldu. Özkan'ın kalp tansiyon zehirli guatr kemik erimesi böbrek ve bağırsak bozuklukları aşırı derecede kilo kaybı duyma-görme eksikliği ve hafıza kaybı gibi birçok sağlık sorunu bulunuyor.

https://gazetemanifesto.com/2021/kalp-sagligi-yerine-ruh-sagligi-degerlendirildi-83-yasindaki-agir-hasta-tutukluya-cezaevinde-kalabilir-raporu-447435/

================================

"DİYALİZ YOLSUZLUĞUNDA OLAY O KADAR BÜYÜK Kİ KAMUNUN NE KADAR ZARARA UĞRADIĞINI SÖYLEYEMİYORUM"

Gazeteci Murat Ağırel Sağlık Bakanlığı'nın diyaliz üzerinden çok büyük bir zarara uğradığını vurguladı.

25-06-2021 10:14

Diyaliz yolsuzluğuyla ilgili kaleme aldığı yazılarında Yeniçağ yazarı Murat Ağırel ABD Adalet Bakanlığı'nın raporunda Türkiye'de doktorlara rüşvet dağıttığını belirtilen FMC şirketiyle ilgili bu kez Rekabet Kurulu'nun raporundaki detayları aktardı.

"Okurken yüzünüz kızaracak olayları madde madde anlatayım" diyerek sözlerine başlayan Ağırel şu bilgileri aktardı:

"Ege ve Marmara Bölgeleri'nde diyaliz sarf malzemesi satışı yapan firmalar arasında anlaşma sağlanarak ihalelerin paylaşılmaya başlandığı kamu kurumlarının açmış olduğu ihalelerde normal satış fiyatlarının yüzde 50 oranında arttırılarak ihalelerin alındığı ve devletin büyük zarara uğratıldığı belirlenmiş.

Marmara'da yaklaşık 4-5 yıldır firmalar arası münasebetin var olması sebebiyle fiyatların hep üst düzeyde seyretmiş olduğu ifade edilerek gereğinin yapılması talep edilmekte.

Kurum kayıtlarına intikal eden ve gizlilik talebi bulunan e-postalarda ise Gambrotürk Tıbbi Ürünler ve Sağlık Ticaret A. Ş. ile piyasada diyaliz malzemeleri satan bazı firmaların ihalelerde anlaşma yaparak devleti zarara uğrattıkları ifade edilerek bazı hastane ihaleleri örnek olarak verilmekte ve gereğinin yapılması talep edilmekte. "

"Olay öyle organize ve büyük ki ne kadarlık bir kamu zararının oluştuğuna dair rakam bile verilemiyor. Fakat buna rağmen Rekabet Kurulu özellikle iş birliğine giden GAMBRO ve FRESENİUS yani FMC adlı firmaların üzerinde duruyor" diyen Ağırel yazısında raporda geçen söz konusu yazışmalardaki hastane isimlerini paylaştı.

Ağırel ayrıca yazısının sonunda "Yazı dizisinin son bölümünde ise çok daha çarpıcı bir hamleyi aktaracağım. İpucu vermek gerekirse bir özel hastanede anlaşmalı eczaneler için yazılan reçeteler o reçetelerden hastanın haberi yokken alınan ilaçlar ve hiç hasta görmeden reçete yazan doktorları anlatacağım…" notunu düştü.

https://gazetemanifesto.com/2021/diyaliz-yolsuzlugunda-olay-o-kadar-buyuk-ki-kamunun-ne-kadar-zarara-ugradigini-soyleyemiyorum-447407/

================================

ERDOĞAN FAKÜLTE AÇIP KAPATMAYA DEVAM EDİYOR: ESKİSİNİ KAPAT YENİSİNİ AÇ

Ayda bir yeni fakülte kuran ve daha sonra bunları kapatan Erdoğan üniversitelere bir kez daha el attı.

25-06-2021 08:22

AKP' Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla yayımlanan karara göre Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesine bağlı Diş Hekimliği Fakültesi Fenerbahçe Üniversitesine bağlı Eczacılık Fakültesi Bayburt Üniversitesine bağlı Spor Bilimleri Fakültesi Bingöl Üniversitesine bağlı Spor Bilimleri Fakültesi Işık Üniversitesine bağlı Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi ile İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi İstanbul Gelişim Üniversitesine bağlı Uygulamalı Bilimler Fakültesi İstinye Üniversitesine bağlı Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi ile İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesine bağlı Spor Bilimleri Fakültesi kuruldu.

İlgili haberErdoğan imzaladı: Boğaziçi'nin ardından Ege Üniversitesine de Hukuk fakültesi…

https://gazetemanifesto.com/2021/erdogan-imzaladi-bogazicinin-ardindan-ege-universitesine-de-hukuk-fakultesi-442683/

KAPATILAN FAKÜLTE VE YÜKSEKOKULLAR

Söz konusu kararla Bayburt Üniversitesine bağlı Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Bingöl Üniversitesine bağlı Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Işık Üniversitesine bağlı Mühendislik Fakültesi Fen-Edebiyat Fakültesi ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İstanbul Gelişim Üniversitesine bağlı Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu İstinye Üniversitesine bağlı Mühendislik Fakültesi ile Fen-Edebiyat Fakültesi ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesine bağlı Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu kapatıldı.

Işık Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi ile Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi adı altında birleştirildi.

Resmi Gazete'de yayımlandı: 9 üniversiteye yeni fakülte ve enstitü kuruldu

https://gazetemanifesto.com/2021/resmi-gazetede-yayimlandi-9-universiteye-yeni-fakulte-ve-enstitu-kuruldu-439953/

İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Arnavutluk Cumhuriyeti'nde akademik birim kurulacak.

Resmi Gazete'deki bir diğer Cumhurbaşkanı kararı ile Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu'nun adı İstanbul Sağlık ve Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu olarak değiştirildi.

https://gazetemanifesto.com/2021/erdogan-fakulte-acip-kapatmaya-devam-ediyor-eskisini-kapat-yenisini-ac-447377/

================================

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -
Bir insanin kendisinin yapabilecegi seyleri tanrilardan istemesi anlamsizdir.

EPIKUROS (MO 341-270) Yunan filozof.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 84 Intihara yonlendirme1

1) Baskasini intihara azmettiren tesvik eden baskasinin intihar kararini kuvvetlendiren ya da baskasinin intiharina herhangi bir sekilde yardim eden kisi iki yildan bes yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir.
2) Intiharin gerceklesmesi durumunda kisi dort yildan on yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir.
3) Baskalarini intihara alenen tesvik eden kisi uc yildan sekiz yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir. Mulga ikinci cumle 29 6 2005 – 5377 10 md. 4 Isledigi fiilin anlam ve sonuclarini algilama yetenegi gelismemis olan veya ortadan kaldirilan kisileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kisileri intihara mecbur edenler kasten oldurme sucundan sorumlu tutulurlar.


- - - - - - - - - - - - -
Asik Veysel

Olmayasin karaktersiz
Cok konusan yerli yersiz
Adin dogru kendin hirsiz
Karanlikta dolasirsin…
- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder