13 Haziran 2021 Pazar

ZÜBEYİR SALTUKLU * : ATATÜRK’ÜN TÜRKLÜK BİLİNCİ

 

ZÜBEYİR SALTUKLU * : ATATÜRK'ÜN TÜRKLÜK BİLİNCİ

*Prof.Dr.

zubeyirsaltuklu@hotmail.com

Bu yazımda hiç araya girmeden 14 Eylül 1931 günü Dolmabahçe Sarayı balkonunda bir sohbet sırasında 22 yıl vatan savunması için cepheden cepheye koşan 38 yaşında ordu ve devlet başkanı olan genç denilecek 57 yaşında vefat eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi ağzından çıkan ifadeleri sizlerle paylaşmak istedim.

"Bizim kuşağın gençlik yıllarında Osmanlılık telkin ve etkileri hâkimdi.

İmparatorluk halkını meydana getiren Türk'ten başka milletlere bu arada yanlış din anlayışıyla Araplar'a sarayın ordu ve devlet ileri gelenleri arasında bulunan ırkdaşlarının etkisiyle Arnavut'lara özel bir değer veriliyor onlardan söz edilirken 'kavm-i necib' 'soyu temiz kavim' deyimi ile sıfatlandırılarak bu duygunun belirtilmesine çalışılıyor memleketin sahibi ve devlet kurucusu olan Türk'ler ikinci planda gelen önemsiz halk yığını sayılıyordu.

Şair Mehmet Emin Yurdakul'un ilk defa Manastır Askeri İdadisi'nde öğrenci iken okuduğum 'Ben bir Türk'üm dinim cinsim uludur' mısraıyla başlayan şiirinde bana milli benliğimin gururunu tattıran ilk anlatımı bulmuştum.

Fakat ben asıl bunu orduya katıldığım ilk günlerde bir Anadolu çocuğunun gözyaşlarında gördüm ve kuvvetle duydum.

Ondan sonra Türklük benim en derin güven kaynağım en engin övünç dayanağım oldu.

Kendimi hiçbir zaman Osmanlılığın telkin ettiği başka milletleri öven ve Türklüğü aşağı gören eksiklik duygusuna kaptırmadım.

* * * *

Bakınız nasıl oldu?

Kurmaylık stajı için -3 Şubat 1905- verildiğim süvari alayı Hayfa'da bulunuyordu.

Kışla ile deniz arasında geniş bir talim alanı vardı ve piyade acemi eğitim dönemi yeni başlamıştı.

Erleri bölgeden toplanmış Arap gençlerinden öğretici kadro da deneyimli ve Anadolu'lu kıta çavuşlarından olan Türk delikanlılarından kurulu idi.

Katıldığım bölüğün alaydan yetişmiş Makedonya Türklerinden ileri yaşlı bir yüzbaşısı vardı.

Erler çavuşlar talim yaptırıyor biz subaylar arada dolaşarak çalışmaları izliyor ve denetliyorduk.

Yüzbaşı çavuşlarına karşı sert davranıyor yeni erlere karşı ise fazla sevgi ve ilgi gösterir görünüyordu.

Onların her hangi bir şekilde azarlanmasına hırpalanmasına gönlü razı olmadığını ısrarla söylüyordu.

Hâlbuki talimlerde Türkçe bilmedikleri için çavuşların söylediklerini iyi anlayamayan kimi erlerin yanlış hareketlerinin zaman zaman çavuşların sabırlarını tükettiği sertçe davranışlarına yol açtığı da oluyordu.

Bir gün yüzbaşı bu yolda hareketten kendini alıkoyamayan bir çavuşunu mimlemiş ve talimden döndükten sonra birlikte oturduğumuz bölük komutanlığı adasına çağırtmıştı.

Takım komutanıyla birlikte gelerek yüzbaşısını saygıyla ve askerce selamlayan çavuş yirmibeş yaşlarında dinç ve yakışıklı ince bıyıklı elmacık kemikleri fazla kabarık uyanık bir Türk çocuğu idi.

Yüzbaşı onu milli onurunu ağır şekilde hançerleyen "…….Türk!" sözleriyle azarlamaya başlamıştı.

"Sen nasıl olur da kavm-i necib-i Arab'a bağlı Peygamber Efendimiz'in mübarek soyundan olan bu çocuklara sert davranır ağır söz söyler onların kalbini kırarsın.

Kendini bil sen onların ayağına su bile dökmeye layık bile değilsin…" gibi gittikçe anlamsızlaşan fakat yaşlı yüzbaşının samimi inancından kuvvet alan sözlerle hakaret ediyor gittikçe asabileşiyordu.

Ben dikkatle çavuşun yüz ifadesini izliyordum.

Başlangıçta üstünde bir babaya duyulan saygının içtenliği okunan çizgiler sertleşmeye içten gelen haklı bir isyanın ateşleri gözlerinden okunmaya başlamıştı.

Fakat gerçekten emre uymanın simgesi olan her Türk askeri gibi bu da iç duygularını gemlemesi bildi.

Sessizce göz pınarlarından dökülmeye başlayan yaş damlaları yanaklarından birbirini kovalayarak bıyıkları üstünde toplanıyor ve kendini böylece yatıştırmaya çalışıyordu.

Ben bir taraftan üzgün ve sinirli bu sahneyi seyreder ve söylenenleri dinlerken bir yandan da içimde isyan duygusu şahlanıyor ve şöyle düşünüyordum: "O erin bağlı olduğu millet birçok bakımdan soyu temiz olabilirdi.

Fakat çavuşun yüzbaşının ve benim bağlı olduğumuz milletin de tarihleri şerefle dolduran büyük ve soylu bir millet olduğu da bir an şüphe götürmez bir gerçekti.

Türklük hakkında o günkü görüş ise doğrudan doğruya Türk aydınlarının kendi kendini bilmemesinden ve başka milletlerde şu veya bu sebeple üstünlük var sayarak kendini onlardan aşağı görüp nefsine olan güveni yitirmesindendir.

Artık bu yanlış görüşe son vermek Türklüğümüzü bütün soyluluğu ile tanımak ve tanıtmak gerekmektedir" dedim ve andan beri inandığım bu gerçeğe bütün Türklerin inanmasını bununla övünüp kendine güvenmesini ilke bildim."

Başımızı yer eğdirmeyen bizlere onurluca yaşamayı öğreten Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet anıyor saygılarımı arz ediyorum.

Ruhları şad olsun.

Ne mutlu Türküm diyebilene……

* * * *

Kaynak: Faik Reşit Unat Ne Mutlu Türküm Diyene.

Türk Dili Dergisi Sayı 146 Kasım 1963 s 77-78.

Utkan Kocatürk Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri 2005 s 305-307.



DOĞUTÜRK



- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Gerci bize milliyetci derler.
Ama biz oyle milliyetcileriz ki isbirligi eden butun milletlere hurmet ve riayet ederiz.
Onlarin milliyetlerinin butun icaplarini taniriz.
Bizim milliyetciligimiz herhalde hodbince ve magrurca bir milliyetcilik degildir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

52. ILAHIYATCI ALLAH'INI INSANLIGIN EKSIKLERINDEN KURTARMAYA BOSUNA CALISIYOR: YA ALLAH OZGUR DEGILDIR YA DA IYI OLMAKTAN COK KOTUDUR

Denecek ki, "Alem, mumkun olabilen butun olgunlasmaya sahiptir; dunyanin, yaraticisi olan Allah'in bizzat kendinden kaynaklanmayan nedenlerle buyuk erdemleri de, buyuk eksiklikleri da bulunmasi gerekmistir". Ancak biz cevap verir ve deriz ki, dunyanin buyuk kusurlari olmasi zorunluysa, insani mutlu edemeyecek bir alemi hic yaratmamanin, iyilikci yuce bir Allah'in yaratilisina daha uygun olmasi gerekirdi.

Sizin dediginize gore, alemi yaratmadan once Allah, ezeli ve ebedi olarak mutlu idiyse, alemi yaratmaksizin mutlu olmaya devam edebilirdi. Insanin aci ve sikinti cekmesi neden gereksin? Insanin varligi neden gereksin? Onun varliginin Allah icin ne onemi vardir? Hic onemi yok mudur? Ya da biraz onemi var midir? Eger insanin varligi Allah icin hic yararli ya da gerekli degilse, Allah onu neden yoklukta birakmadi?

Eger insanin varligi Allah'in san ve buyuklugu icin gerekliyse, Allah insana muhtacti; insan var olmadan once kendisi icin bir eksiklik vardi demektir!

Kusurlu bir is yaptigindan dolayi, acemi bir isci affedilebilir, cunku acliktan olmemek icin iyi kotu calismak "zorundadir". Bu isci hos gorulebilir. Ancak sizin Allah'iniz asla hos gorulmez, affedilmez. Iddianiza gore, o her seyden ve herkesten gozu toktur. O halde insanlari nicin yapiyor? Sizin iddianiza gore Allah insanlari mutlu etmek icin her seye sahiptir. Pekala, nicin insanlari mutlu etmiyor? Ya iyi olmaktan cok kotu oldugu sonucunu cikariniz ya da, baska turlu yapmayarak, yapmis oldugunu yapmaya zorunlu oldugunu kabul ediniz. Bununla birlikte Allah'inizin ozerk oldugunu ozgur oldugunu temin ediyorsunuz. Yine bu alemin diger cansiz varliklari gibi. zaman icinde kudretini uygulamaya baslamakla ve zaman icinde buna son vermekle birlikte, Allah'in degismez oldugunu da soyluyorsunuz. Ey ilahiyatcilar! Allah'inizi insanin eksiklerinden kurtarmak icin bosuna cabalar harcadiniz. Yine bu Allah'ta "insan kulagi"ndan bir parca kalmistir.
- - - - - - - - - - - - -
Yalniz bugunku hayatin aci ve yoksul oldugunu, ac kaldiklarini, soguktan usuduklerini, uyuduklari zamanin disinda boyuna calistiklarini biliyorlardi.
Fakat suphesiz gecmis gunler daha kotuydu.
Boyle olduguna inanmak onlari memnun ediyordu

George OrwellHayvan Ciftligi

- - - - - - - - - - - - -
Baslangicta Kelime vardi, bitisteyse yalnizca Klise.

LEC,STANISLAW JERZY (1909-1966) Leh yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 117 Is ve calisma hurriyetinin ihlali

1) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykiri baska bir davranisla is ve calisma hurriyetini ihlal eden kisiye magdurun sikayeti halinde alti aydan iki yila kadar hapis veya adli para cezasi verilir.
2) Caresizligini kimsesizligini ve bagliligini somurmek suretiyle kisi veya kisileri ucretsiz olarak veya sagladigi hizmet ile acik bir sekilde orantisiz dusuk bir ucretle calistiran veya bu durumda bulunan kisiyi insan onuru ile bagdasmayacak calisma ve konaklama kosullarina tabi kilan kimseye alti aydan uc yila kadar hapis veya yuz gunden az olmamak uzere adli para cezasi verilir.
3) Yukaridaki fikrada belirtilen durumlara dusurmek uzere bir kimseyi tedarik veya sevk veya bir yerden diger bir yere nakleden kisiye de ayni ceza verilir.
4) Cebir veya tehdit kullanarak isciyi veya isverenlerini ucretleri azaltip cogaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden baska kosullar altinda anlasmalar kabulune zorlayan ya da bir isin durmasina sona ermesine veya durmanin devamina neden olan kisiye alti aydan uc yila kadar hapis cezasi verilir.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder