27 Haziran 2021 Pazar

2021/06/27 Gündeminde dikkatimi çekenler 2

  1. YILMAZ ÖZDİL: KAPORA OLARAK AĞRI DAĞI'NI İSTEYENLERE TÜRKİYE'Yİ VERDİLER!
  2. MEHMET FARAÇ: DAĞITIN ŞU KARANLIK "BORSA"YI!. .
  3. HÜSNÜ MAHALLİ: İKİ YÜZLÜ
  4. RIFAT SERDAROĞLU: KALAN İSTANBUL
  5. CÜNEYT ŞAŞMAZ : BLACKROCK?!
  6. NACİKAPTAN : CIA SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE TÜRK SOL HAREKETİNİ NASIL ÇÖKERTTİ
  7. YILMAZ ÖZDİL: KABİL'İYET
  8. MEHMET FARAÇ: MEÇHUL "FAİL"DEN YÜZSÜZ FAİLE!. .
  9. MURAT MURATOĞLU: AKLADI PAKLADI EL ALEMİN DİLİNE DOLADI!
  10. RIFAT SERDAROĞLU: TRANSPARAN AKP
  11. ALEVLERİN EVİNE ULAŞMAMASI İÇİN EZAN OKUDU
  12. KANAL İSTANBUL TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK BİR HATA OLARAK GÖRÜLÜYOR
  13. BİZİMKİLER'İN CEMİL'İ UĞURTAN SAYINER YAŞAMINI YİTİRDİ
  14. 'KATAR ASKERLERİ VE SAVAŞ UÇAKLARI TÜRKİYE'YE GELİYOR'
  15. KRİPTO PARA BORSASINDA ŞOK GELİŞME! OPERASYONLARINI DURDURMA KARARI ALDILAR
  16. PUTİN'İN YENİ SAVAŞ MAKİNESİ "BELGOROD" DENİZE AÇILDI!
  17. EL KAİDE KOMUTANI VATANDAŞLIK MI ALDI?
  18. TUĞAMİRAL MEHMET SARI'NIN KIZAĞA ÇEKİLDİĞİ İDDİA EDİLDİ

 

================================

YILMAZ ÖZDİL: KAPORA OLARAK AĞRI DAĞI'NI İSTEYENLERE TÜRKİYE'Yİ VERDİLER!

Sezgin Baran Korkmaz'ın karapara ortağı Ermenistan doğumlu Amerikan vatandaşı diaspora mafyası Lev Aslan Dermen.

Lev Aslan Dermen'in avukatı Mark Geragos.

Kim bu Mark Geragos?

Türkiye'den peşinat olarak Ağrı Dağı'nı isteyen arkadaş!

Dedesinin ve babaannesinin soykırımdan kurtularak ABD'ye göçettiğini öne süren Ermeni kilisesini temsil eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı ABD'de açılan sözde soykırım davalarının diaspora avukatı.

"Türkiye akıllı bir devlet olsa topraklarının bir kısmını tazminat olarak Ermenistan'a verirdi Ağrı Dağı iyi bir peşinat olabilir" diyor!

Sözde soykırım tazminatı almak için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na Ziraat Bankası'na Türk Hava Yolları'na dava açtı.

1915'te Ermenilerin paralarına el konulduğunu ve bu paraların Merkez Bankası'na aktarıldığını iddia ediyor.

Yüzmilyonlarca dolar tazminat istiyor.

Adana İncirlik Üssü'nün arazisini istiyor.

İstanbul'da araziler istiyor.

Müzelerdeki eserlerimizi istiyor.

New York Life Insurance şirketi Osmanlı döneminde İstanbul'da şube açmıştı çok sayıda Osmanlı vatandaşı bu şirketten hayat sigortası yaptırmıştı.

Mark Geragos bu şirketten hayat sigortası bulunan ve 1915 olaylarında ölenler adına dava açtı 20 milyon dolar tazminat kazanılmasını sağladı.

Yine benzer şekilde Osmanlı döneminde Ermenilere hayat sigortası yapan Axa şirketine dava açtı 17 milyon dolar tazminat kazanılmasını sağladı.

Bu iki dava ABD'de emsal oldu 10 binden fazla hayat sigortası poliçesi için mirasçılar tarafından davalar açıldı duruşmalar devam ediyor.

Almanya'ya da el attı… Sözde soykırım sırasında öldürülen Ermenilerin mevduatlarına el konulduğu iddiasıyla Deutsche Bank'a Dresdner Bank'a dava açtı tazminat pazarlığı yapmak istedi Almanlar bunu kapıdan bile içeri sokmadı.

1982 yılında Los Angeles başkonsolosumuz Kemal Arıkan suikaste uğramış Ermeni terörist Hampig Sasunyan tarafından şehit edilmişti.

Sayın basınımızda Mark Geragos'un Hampig Sasunyan'ın avukatı olduğu yazılıyor.

Aslına bakarsanız Sasunyan'ın avukatı Mark Geragos değil babası!

1982'de suikast işlendiğinde Mark Geragos henüz hukuk fakültesini bile bitirmemişti.

Ermeni terörist Sasunyan'ın avukatlığını Mark Geragos'un babası Paul Geragos üstlenmişti.

Baba Geragos 2016 yılında öldü babasının yerine oğul Geragos bayrağı devraldı Sasunyan'ın avukatlığını üstlendi.

Yani…

Babadan oğula nesilden nesile diaspora avukatı bunlar.

(Asala'nın Türk diplomatlarını dünyanın her yerinde takır takır şehit ettiği dönemde New York'ta Türkevi'ne bombalı saldırı düzenlenmişti.

Bu saldırıyı Ermeni terörist Murad Topalyan gerçekleştirmişti yakalandı.

Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi'nin başkanıydı Türk hedeflerine saldırılarda kullanılan bombaları Cleveland'da kiralık bir depoda sakladığı ortaya çıktı Amerikan vatandaşı Ermeni gençlerini Lübnan'a götürdüğü ve suikast/sabotaj eğitimi almalarını sağladığı ortaya çıktı 37 aya mahkum edildi.

Bu terörist elebaşı Topalyan'ın avukatı da baba Geragos'tu. )

(Ermeni teröristlerin katillerin bombacıların avukatlığını yapmak Geragos sülalesinde babadan oğula aktarılan bir gelenek. )

(Bu arada sayın basınımızda Mark Geragos'un avukatlığını yaptığı Ermeni mafya lideri Lev Aslan Dermen'in Türk vatandaşı olduğu yazılıyor.

Pek öyle değil.

Levon Termendhzyan olan adını Lev Aslan Dermen olarak değiştirdi ama Türkiye'de değil ABD'de değiştirdi ABD mahkemesinin kararıyla değiştirdi.

Türk vatandaşlığına başvursaydı başka sorunlara yolaçardı deşifre olurdu çünkü Levon aynı zamanda Ermenistan vatandaşı… Türk vatandaşı olmak yerine adını Türkçeleştirmek kamuflaj için elbette daha pratikti.

Adını soyadını mahkeme kararıyla değiştirirken Türkçeleştirirken avukatı yine Mark Geragos'tu. )

E şimdi bakıyoruz…

Türkiye'den peşinat olarak Ağrı Dağı'nı isteyen diaspora bağlantılı şebekeye "hayırsever işadamı" Sezgin Baran Korkmaz'ın "itibarlı ortağı" diye Boğaz'da yalılar Bodrum'da beş yıldızlı oteller vermişiz.

Soykırım yaptığımız iddiasıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na Ziraat Bankası'na tazminat davası açan diasporanın mafya ayağına teknoloji şirketlerimizi ilaç şirketlerimizi vermişiz.

Ermeni kilisesi adına soykırım tazminatı olarak İstanbul'dan toprak talep eden Adana İncirlik üssü'nü filan isteyen diasporaya Kuruçeşme'de Ortaköy'de Beylerbeyi'nde kupon araziler vermişiz.

Sayın devletimizde hiç kimse "kim bu herif" dememiş "arkasında kim var" diye merak etmemiş.

Diaspora mafyasının ortağını "Robin Hood" ilan eden çantacı gazetecilerimiz de bu emeklerinin karşılığı olarak süperlüks suitlerde avantadan ağırlanmış hediye altın kalemler almış.

Bu ibretlik kepazelikler… Tarikat-cemaat-zırcahil koalisyonunun ulusal güvenliğimizi ne hale getirdiğinin milli istihbaratımızı ne hale getirdiğinin ezan susmaz bayrak inmez edebiyatı yapanların devletin bekasını ne hale getirdiğinin kanıtıdır maalesef.

Bu mübarek vatanın kimlere emanet edildiğinin kanıtıdır.

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/kapora-olarak-agri-dagini-isteyenlere-turkiyeyi-verdiler-6507760/

================================

MEHMET FARAÇ: DAĞITIN ŞU KARANLIK "BORSA"YI!. .

15 Temmuz 2016'daki "darbe" girişimi sonrası sadece Fethullahçılar darbe yemedi onlara "ne istediler de vermedik" yaklaşımıyla destek çıkan AKP'liler ve onların tetikçisi olan iki yüzlü medya müritleri de darbe aldı... Firari Aykan Aydemir gibileri vekil danışman belediye başkanı yapan CHP bile çok sarsıldı darbe sonrasında!. .

Peki o sarsıntı halen devam ederken cemaatin devasa yapısı nereye sürüklendi müritler üzerinden neler döndürülüyor acaba?. .

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın geçen yıl yaptığı açıklamaya göre Türk Silahlı Kuvvetleri'nden 20 binden fazla personel FETÖ operasyonlarında tasfiye edildi...

Bu rakamın çok daha fazlası da emniyet teşkilatından atıldı...

Bu arada diğer kamu kuruluşlarından da on binlerce cemaat müridi dışlandı en az 500 bini deşifre oldu 50 bin kadarı tutuklandı binlercesi de yurt dışına kaçtı...

Bir dönem AKP ile birlikte yürüyen cemaat hiç beklemediği dönemde aldığı darbenin ardından toparlanmak için halen çırpınırken devletin operasyonları da durmuyor arabulucu vurguncu "borsa"cıların sinsi operasyonları da!!!

DEVLETTEKİ CEMAAT!!!

Türkiye'de artık cemaate yönelik yapılan operasyonlar değil yakalananların kurtarılmasına yönelik iğrenç ilişkiler ve sinsi operasyonlar da tartışılıyor!. .

Çünkü 2016'daki darbenin hemen ardından yakalanan çok sayıda mürit iş adamı ilginç biçimde serbest bırakıldı!. .

Bu arada operasyona uğrayan binlerce kamu çalışanı işlerine iade edilirken bazılarının da üst düzey makamlara terfi ettirilmesi şaşkınlık yarattı...

İşte kuşkuları daha da derinleştiren atama haberlerinden bazıları gazetelere şöyle yansımıştı;

"- Lahey Büyükelçiliği'ne 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tutuklanan Tümgeneral Mehmet Dişli'nin ağabeyi Şaban Dişli atandı...

FETÖ'nün eski dernek yöneticisi Ali Erbaş Diyanet İşleri Başkanlığı'na atandı...

Zaman Gazetesi'nin eski ortağı olan FETÖ elebaşı ile Pensilvanya'da görüştüğü bilinen Fettah Tamince Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı'nın yönetim kurulu üyeliğine atandı.

Sermaye Piyasası Kurulu'na FETÖ'den el konulan ve TMSF'ye devredilen Bank Asya'da 16 sene görev yapan Ali Fuat Taşkesenlioğlu atandı.

2012 yılında Pensilvanya'da Fethullah Gülen ile görüşen eski AKP'li vekil Afif Demirkıran Turkcell'e atanırken 20 bin Euro maaş alacağı belirtildi..."

CEMAAT CİNAYET KUŞKU!. .

AKP eski milletvekili Mehmet Metiner'in geçen yıl bir televizyon programında FETÖ'cülerin göreve getirildiği iddialarına İçişleri Bakanı Soylu karşı çıksa da son dönemdeki iddialar "FETÖ borsası" tartışmalarını da yeniden gündeme getirdi...

Çünkü AKP milletvekili Şamil Tayyar'ın üç yıl önce "FETÖ borsası kurulduğu ve bazı FETÖ üyelerinin para karşılığı itirafçı adı altında serbest bırakıldığı" iddialarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade vermesinin ardından çok vahim olaylar da yaşandı...

Örneğin İzmir'deki "FETÖ Borsası" dosyasında itirafçı olduğu belirtilen eski AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş elektronik kelepçeyle ev hapsinde tutulurken 30 Mayıs 2019'da üzerinde polis yeleği ile eve gelen Yener Toga tarafından öldürüldü...

Sadece bu karanlık cinayet değil daha sonrasında yaşanan olaylar ve ilginç açıklamalar da "FETÖ Borsası" ve perde gerisindeki ilişkileri gündemde tuttu!. .

Peki; bu borsanın güvenlik yargı medya üçgeninde halen devam ettirildiğine ilişkin şoke edici son tartışmalara ne demeli?. .

ARABULUCU DOSYACILAR...

Fethullahçı "darbe" girişiminin ardından cemaate yönelik operasyonların yöntemi de büyük tartışma yarattı...

Cemaatle ilgisi olmayanların da operasyona uğradığı şeklindeki yorumlar "yaşla kuru aynı anda yanıyor" eleştirilerine de yol açtı...

Bu sırada masum olduklarından yakınan insanların çığlıkları sosyal medyada yankılanırken "FETÖ iftirası" atılan çok sayıda iş adamının mallarına el konulduğu iddiaları da tartışıldı... Bu konudaki son vaka da çok vahim;

Kara para operasyonu iddialarıyla firar eden ve Avusturya'da tutuklanan Sezgin Baran Korkmaz'ın 4 yıl önce hakkında FETÖ'cü dedikodusu çıkardığı iş adamına operasyon yapılmasına yolaçtığı ve Borajet'e el koyduğu iddiaları dünkü gazetelerin manşetindeydi...

Ancak bu olaydan çok daha iğrenç bir tezgah da medya ve siyaset arenasında tartışılmaya devam ediyor!. .

Çünkü Sedat Peker'in iddiaları ve ifşaatlarıyla bir yandan arabulucu faaliyetleri diğer yandan da CHP'li Maltepe ve Ataşehir belediye başkanlarınca finanse edildikleri altlarına makam aracı verildiği ortaya çıkan Özışık soyadlı gazeteci kardeşler üzerinden "FETÖ Borsası" tartışması daha da büyüdü...

Çünkü Süleyman Özışık'ın "KHK'lı binlerce kişinin dosyasını İçişleri Bakanlığı'na götürdüğünü ve görevlerine iade edildiklerini" açıklaması gündemi sarstı...

İYİ PARTİ'DEN SORULAR...

"Mafya ile siyaset arasında arabuluculuk yapmakla gündeme gelen gazetecilerin vahim açıklamalarının 'FETÖ Borsası'nın itirafı olduğuna" dikkat çeken İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi konuyu Meclis gündemine taşıyarak

Adalet Bakanı'na şu soruları yöneltti;

"Özışık KHK'lıların dosyalarını nasıl ele geçirdi Türk yargısı yerine kendisi mi adalet dağıtıyor bu yöntemle kaç kişiyi işe döndürdü bu şahıslara hangi suçlar isnat edilmişti yargıya güveni azaltan bu iddialarla ilgili soruşturma başlatıldı mı?"

Evet; darbe girişiminin dehşeti ve 4 yıldır süren operasyonlarda ortaya çıkan ürkütücü sonuçlar başlı başına vahim bir konuyken; cemaat müritleri üzerinden "borsa" kurarak rant elde edilmesi gibi utanç verici olaylar sadece devletin terörle mücadele azmini yıkmaz aynı zamanda toplumun yargıya güvenini de baltalar...

Kara paracıların cemaat mallarına çöreklenmesi arabulucu gazetecilerin yargıya müdahalesi gazeteci kılıklılar yargı güvenlik mensupları ve siyasilerin adının karıştığı "FETÖ Borsası" gibi rezaletler dinci ya da bölücü terörün devlete vurduğu darbeler kadar ağır sonuçlara yol açar...

O halde herkes ayağını denk alsın devlet devletliğini yapsın kimse adam kayırmacı akçeli-torpilli "borsa" rezaletlerine izin vermesin!. .

Cemaatçiler ve benzerleri için kurulan "borsa" rezaleti bir an önce dağıtılmazsa devletin çivisi tamamen çıkmış demektir!. .

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/dagitin-su-karanlik-borsayi-459783h.htm

================================

HÜSNÜ MAHALLİ: İKİ YÜZLÜ

Geçen çarşamba günü Kanada ve Ukrayna'nın başını çektiği 40 ülke BM'e bağlı İnsan Hakları Konseyi Çin'e çağırıda bulunarak Müslüman Uygurlular'ın durumunu incelemek için bağımsız gözlemcilerinin bölgeye gitmesine izin vermesi çağrısında bulundu.

Konumuz değil ama aynı Konsey ve Batı'nın tümü binlerce Uygurlu Müslüman'ın Suriye'ye giderek IŞİD ve NUSRA'ya katılmasına ve insanlık dışı katliamlar yapmasına ses çıkarmadı.

Konsey'in çağrısına kızan Pekin siparişi verilen 500 bin aşıyı Ukrayna'ya göndermeyeceğini söyledi. Koronanın yaygın olduğu Ukrayna attığı imzayı geri çekerek aşıların gönderilmesini sağladı.

İyi de ülkenin yarısını Rusya'ya kaptıran ve Batı'nın gazıyla Moskova ile savaşın eşiğine gelen Kiev neden aşıları Batılı ülkelerden almıyor?

Üstelik Batılı ülkeler Çin aşısıyla aşılananları "adam yerine" koymuyor ve girişlerine izin vermiyor.

Rus aşısıyla aşılananlar da.

Emperyalist ülkelerin tipik davranışı.

Aşı aşıdır ve insanların korona belasından kurtulması için üretilmiştir. Üstelik Batılı ülkelerde üretilen aşılardan farklı olarak Çin ve Rus aşılarının hiçbir yan etkisinin olmadığı kanıtlanmışken.

Bu da normal çünkü insanların sağlığı ya da genel olarak insan haklarıyla ilgili hiçbir şey Batı'nın umurunda değil.

Batı'ya göre özellikle bizim coğrafya ölen yaralanan ve sakat kalanlar birer sayının ötesinde hiçbir şey ifade etmiyor.

Son yirmi yılda Irak ve Afganistan işgali ve son on yılda hep birlikte sonuçlarını yaşamakta olduğumuz Arap Baharı'nda milyonlarca insanımız öldü yaralandı ve sakat kaldı.

En az iki katı da evinden yurdundan oldu ve başka yerlere kaçtı.

Batı'nın umurunda değil ve olmayacak.

Batı; satacağı silaha ve bizim coğrafyada egemen iktidar ve çevrelerle çevireceği dolaplara bakar.

Batı için önemli olan inanılması güç yolsuzluklarla ülkeleri talan etmektir.

Hep de başarır.

Irak Suriye Yemen Libya ve şimdi Afganistan.

20 yıl önce Afganistan'ı işgal eden Amerikalılar şimdi "işimiz bitti biz gidiyoruz" diyorlar.

Giderken de 50 bin kadar işbirlikçi Afgan vatandaşını beraberinde götürüyorlar.

Adamlar her yerde her alanda ve her düzeyde işbirlikçi buluyor ve tepe tepe kullanıyorlar.

Meğer bizim coğrafyada kendini satmaya ne kadar da meraklı insan varmış!

Politikacılar gazeteciler iş insanları ve her sektörden tipler.

Fiyatlar on bin dolar-10 milyon Avro aralığında.

Milyar dolarları hatırlatmak bizi aşar!

Tek kalemde 128 milyar dolar.

Ben muhalefet partisi olsam son yirmi yılın kayıp toplam dolar avro ve Türk Lirası'nı bulur toplar ve tek bir rakamla vatandaşlara açıklarım.

Allah bilir kaç yüz milyarlar!

Yolsuzluk parayla da sınırlı değil.

Toplumsal kültürel ahlaksal ve elbette dinsel yozlaşmanın sınırı yok.

Her şey çöküyor.

ÇÖKÜYOR.

Yalnızca Türkiye'de değil bu coğrafyanın diğer ülkelerinde de.

Batı bundan çok memnun.

Onun için Batı bizim coğrafyanın iktidarlarını çok seviyor.

Son AB zirvesinde Erdoğan düşmanı Macron'un ülkesi Fransa ve Almanya "İnsan hakları konusunda Ankara'nın önemli ilerlemeler kaydettiğini" söyleyerek Türkiye ile ilişkinin geliştirilmesi gereğinden söz etmiş.

Erdoğan'ın "Zihinsel noktada bir tedaviye ihtiyacı var" dediği Macron ve yine Erdoğan'ın "Sen şu anda Nazi uygulaması yapıyorsun" dediği Merkel!

Varın siz düşünün gerisini.

İyi düşünün.

Erdoğan'a tehdit ve hakaret dolu mektup göndererek Rahip Brunson'u alıp götüren Trump ve Erdoğan için "Bence ona çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz ve düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım çünkü bedel ödemeli" diyen Biden'ı hatırlayarak.

Bir telefonla gazeteci Deniz Yücel'i de serbest bıraktıran Merkel'i de.

https://www.korkusuz.com.tr/iki-yuzlu.html

================================

RIFAT SERDAROĞLU: KALAN İSTANBUL

13 Kasım 1918'den 6 Kasım 1923'e kadar beş yıl boyunca tek bir kurşun atmadan İstanbul'u işgal eden İngilizlere karşı 2 Ocak 1920'de toplanan Meclis-i Mebusan 17 Şubat'ta bir bildirge ile Misak-ı Milli kararını açıkladı.

Bu karar üzerine İngilizler 9 Mart'ta milliyetçilerin toplandığı Türk Ocağını basıp tüm devlet binalarını karakolları denetim altına alıp direnenleri öldürmeye başladı. Meclis-i Mebusan kapatılırken direniş için bir grup aydın Anadolu'ya kaçtı. Yakalananlar ise İngiliz donanmasının bir gemisiyle Malta'ya sürgüne gönderildiler.

Ziya Gökalp Hüseyin Cahit gibi fikir adamları asker ve devlet büyüklerinden Fahrettin Paşa Ali İhsan Sabis Paşa (Irak'ta Sabis denen yerde İngilizlere karşı büyük bir zafer kazandığı için bu ad verildi) gibi isimler sürgün edildi. Yakalanacaklar listesindeki Mustafa Kemal Paşa yakalanamadı.

Üç yıllık Malta sürgününde 145 vatanseverden 15'i orada can verdi. 20 kişi kaçmayı başardı. (AKP+FETÖ+CIA işbirliğiyle tezgahlanan ve Türk Ordusunun komuta heyetini biçen Ergenekon kumpasının kimleri örnek aldığı ne kadar belli)

Geri kalanlar ise Atatürk'ün gayretleriyle İngiliz esirlerle takas edilerek geri alındı. Tüm bunlar olurken İstanbul'un bir grup zengini İngilizlerle anlaşarak koşullar ne olursa olsun varlıklarını korumak için sadece seyrettiler. (Şimdi farklı bir duruş mu sergiliyorlar?)

Mustafa Kemal Paşa İtilaf Devletlerinin temsilcilerine tarafsız bütün devletlerin Dışişleri Bakanlarına şu telgrafı gönderdi;

"Biz hakkımızı ve istiklalimizi korumak için girdiğimiz kavganın kutsallığına ve hiçbir kuvvetin bir milleti yaşamak hakkından mahrum edemeyeceğine inanmış bulunuyoruz. İstanbul'un işgalinden doğacak büyük mesuliyete son bir defa olarak dünyanın dikkat nazarını çekeriz. Davamızın haklılığı ve kutsallığı bugünlerde Tanrı'dan sonra en büyük yardımcımızdır…"

Sonuçta İngilizler ve küresel çete ortakları "Geldikleri gibi gittiler!"

Sultan 2'nci Mehmet tarafından fethedilen Sultan 6'ncı Mehmet tarafından İngilizlere verilen İstanbul Mustafa Kemal Paşa tarafından tekrar fethedildi ve Türk Milletine armağan edildi…

Bugünün emperyal uşakları "Nasıl oluyor da İngilizler tek kurşun atmadan İstanbul'u bıraktı" diyerek bu zaferi küçümsemeye çalışırlar.

Her Türk evladının onlara şu soruyu sorması gerekir

"Nasıl oluyor da İngilizler tek kurşun atmadan İstanbul'u işgal edebildiler?"

AKP 1994 yılından beri İstanbul'u yönetti. İstanbul'u tarihiyle mimarisiyle havasıyla suyuyla bitki örtüsüyle perişan ettiler. İstanbul'u büyük bir rant kapısı olarak kullandılar.

Yetinmediler şimdi de tamamen ticari rant uğruna Kanal İstanbul denen ucubeyle hem Montrö Antlaşmasını hem de İstanbul'un geleceğini perişan edecekler.

Sayın Şevket Atalay araştıran ve haksızlık karşısında asla susmayan ve şimdiye kadar yanılmayan bir Türk Aydınıdır.

Bademlere şu soruyu sorup yanıt istemiş;

"Açıklandığına göre temeli atılan köprünün ana açıklığı 440 metre olacakmış. Yani ayakları arasındaki mesafe 440 metre imiş. İyi de Kanal projesinde o noktada su yüzeyi genişliği 650 metre. 21 metre aşağıda taban oturma eni ise 400 metre!

Şimdi size soruyorum; 440 metre ayak açıklığı olan bu köprü yapıldıktan sonra kanalın temelini nasıl kazacaksınız? 400 metre tabandan 650 metre su yüzeyine 21 metrede yükselirken kanal yan duvarlarını köprünün ayakları arasından nasıl inşa edeceksiniz? Tut ki inşaat dehası gösterip köprünün apış arasından yan duvarları geçirip kanalı yaptınız.

Geçecek gemiler suyun ortasındaki köprü ayaklarına çarparsa ne olacak?"

Yani Sayın Şevket Atalay diyor ki "Eyy Bademler siz bu köprüyü yapamazsınız!"

İstanbul'u yediniz bitirdiniz. Hiç olmazsa "Kalan İstanbul'u" "Kanal İstanbul" ile öldürmeyin!

Sizden bunun hesabını DOĞRU Parti olarak söke-söke sıka sıka soracağız…

Not;

Yarından itibaren yine yollardayız. Ne yaparsınız? Hem bu vatanı seveceksiniz koruyacaksınız hem de it-uğursuz-yobazlarla boğuşacaksınız! Kuvayı Millici olmak kolay mı? Yerinden kalkmadan bizi seyreden dostlara selam olsun!

Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Haziran 2021

https://rifatserdaroglu.net/

================================

CÜNEYT ŞAŞMAZ : BLACKROCK?!

Süreç'te "Enformasyon zehirlenmesi" işin bir boyut'u.

Diğer husus; "herkes çevresi ile tutsaktır!"

Nüans?!

Kimi zaman ne'yin söylendiği önemlidir kimi zaman kim'in söylediği kimi zaman da kimin neyi söylediği vb.

Beyan esas ne var ki her daim itimat da kontrol'e mani değil.

Kafası karışık okur'a düz en basit cümleler ile yazsan da anlamıyor birçok eklenti'den oluşan metin sunsan da okumuyor.

Kişi ne anlamak ister ise onu duyarmış.

Ezcümle:

Kaç değişken'e ne kadar süre ile hakim'sin sorusuna verilen 'nitelikli cevap'ın yüksek matematiği üzerinden kor'düğüm çözülür.

Gazeteci hakikat'lerin aynası'dır; bu sebep'ten ayna'ya kızılmaz!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu çerçeve'de "Gazeteciler gördüklerini düşündüklerini bildiklerini samimiyetle yazmalıdır" der.

Sanal ortamda duyduklarını bildiklerini yazan birkaç isimden biri de Con Sinov (@lordsinov)?!

Bu Twitter fenomeni aşağıda okuyacağınız iddiaların da sahibi...

"Beş "Şehir Hastanesi" işleten Rönesans İşletme Danimarkalı ISS'ye devrediliyor.

Hastaneleri "yabancılar yönetiyor" diye tepki gösteriyoruz.

Oysa ortada çok daha tuhaf bir durum var?!

Dikkatle okuyun.

Çok ilginç durumlar var.

Danimarkalı ISS 1901 yılında kurulmuş köklü bir şirket.

Şirketin hissedarlarına baktığınızda en büyük hissedarı yüzde 17 ile Lego şirketinin sahibi olduğu ortaya çıkıyor.

Ufak ortaklar arasında Longview Partners Vulcan Value Partners ve BlackRock var.

İşte o sonuncuya dikkat.

BlackRock grubunun Türkiye'de pek çok yatırımı var.

En popüler yatırımları Türpaş ve THY'ye olanlar...

https://www.hurriyet.com.tr/amp/ekonomi/son-dakika-blackrock-45-6-milyon-liraliktupras-hissesi-aldi-payi-yuzde-5i-asti-41694047

https://www.sozcu.com.tr/2019/ekonomi/son-dakika-abdli-sirket-thydeki-hissesini-yuzde-5in-uzerine-cikardi-5233720/amp/

Ee Tüpraş ve THY'de küçük hissesi olan bir grubun beş şehir hastanesinin işletmesini devralan Danimarkalı bir şirkette yüzde 5 hissesinin olması çok mu tuhaf diye soranlar olacaktır?!

Elbette tuhaf değil.

Tuhaf olan BlackRock grubunun bizzat kendisi.

BlackRock tüm dünyada 9 Trilyon Dolar yönetiyor!?

Bu Almanya GSYİH'nin iki katından fazla.

Ee "çok parası var ne olmuş" diyecekler olabilir.

Sadece çok paraları yok çok fazla siyasi güçleri var.

BlackRock CEO'su Larry Fink 2019'da Biden ile görüştü.

Bu görüşmeden sonra onun sıkı bir destekçisi oldu.

Biden seçimi kazandıktan sonra ekonomi yönetimine BlackRock'la bağları bulunan üç isim atadı.

FED'in kritik pozisyonunda bulunan bir başka ismin de BlackRock ile bağı bulunuyor.

FED ile bağları 2008'deki krize bulunan çözümden bu yana sürüyor.

FED 2019'da 750 milyar dolarlık tahvil ve ETF alımlarını yönetme işini BlackRock'a vermiş.

BlackRock dünyanın pek çok yerinde siyasi geleceği parlak isimleri destekliyor.

Geçmişte Almanya'da ön plana çıkan Avukat ve Politikacı Friedrich Merz'e de şirkette konum vermişti.

2016'da Hillary'ın kazanma ihtimaline karşılık yakın ekibinden C. Mills'i yönetim kuruluna almıştı.

İsrail'in eski Merkez Bankası Başkanı (aynı zamanda IMF eski Başkan Yardımcısı) Fischer de BlackRock'ta İsviçre eski Ulusal Banka Başkanı Kanada eski Merkez Bankası Başkanı da...

BlackRock 2012'deki Meksika seçimlerinde aday olan Pena Nieto'yu destekledi.

Nieto seçimi kazandı.

BlackRock Meksikalı zengin Carlos Slim'in oğlunu yönetim kuruluna aldı.

2015'te Wikileaks sızıntılarında Slim'in uyuşturucu ticareti bağları ortaya iddia olarak saçıldı.

Nieto göreve geldikten sonra ulusal petrol şirketi Pemex'i 1930'lardan sonra ilk kez özel yatırımcılara açtı ve kazanan tabii ki BlackRock oldu.

Pemex'in iki numaralı koltuğuna BlackRock Meksika'nın başkanı Volin getirildi.

BlackRock'un Meksika'da aldığı yol hastane boru hattı gibi alt yatırım işlerinden ayrıca bahsetmeye gerek yok?!

BlackRock Meksika'da siyasi yatırım yaptı ve kazandı.

Son olarak ABD'de siyasi yatırım yaptı ve onu da kazandı.

BlackRock Grubu'nun aynı zamanda Davos merkezli Dünya Ekonomik Forumu'yla da ilişkileri mevcut.

Grubun CEO'su Fink 2019'da forumun yönetim kuruluna katıldı.

BlackRock büyük bir yatırım grubu olmanın ötesinde siyasi nüfuzu yüksek bir grup.

2017'de New York Times'ın en büyük hissedarı oldular.

Bu gazetenin seçimlerde Trump'a acımasızca vurmasının nedenini daha iyi anlamak gerek.

Sonuç olarak özellikle son dönemde dünya üzerinde ekonomik ve siyasi etkisi artan bir grubun Türkiye'deki yatırımlarını dikkatle izlemek gerekiyor.

Çünkü bu grup ekonomik hedeflerin ötesinde siyasi yatırımlar da yapıyor.

Seçimlerle yakından ilgilene biliyor..."

https://twitter.com/lordsinov?s=11

Hasılı:

Unutturma ustaları bir ay sonra bugün konuşulanları yine unutturacaklar BlackRock da unutulacak ama "gerçek gündem" kırık plak gibi dönmeye devam edecek.

Ezcümle:

Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi kötü bir özelliği vardır.

Ülke olarak söz'ün bittiği yerdeyiz...

https://www.ngazete.com/blackrock-2775yy.htm

Cüneyt Şaşmaz

cesuryorum@gmail.com

================================

NACİKAPTAN : CIA SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE TÜRK SOL HAREKETİNİ NASIL ÇÖKERTTİ

Posted on June 25 2021

"Modernleşmenin Artan Sancıları" – T. J Coles – 28 Şubat 2021

T. J Coles'in belirgin bir takvim içerisinde ve ilgili kişilerin beyanlarına dayalı olarak anlattığı bu makalesini sayın Uğur Yüce'nin emeği ile tek başlık altında ÜÇ BÖLÜM olarak okumanıza sunuyorum. "

Büyük oyun emperyalizmin ana temsilcisi ABD tarafından uygulamaya kondu. Türkiye'yi sadece Marshall doktrini denilen yardımlar ve devşirilen siyasetçiler Nato içinde aldatılan subayların desteği ile ele geçirmek yetmezdi. Kuzeyden güneye inmeye çalışan bir dev daha vardı; Rusya'nın güneye doğru innmesi ve nüfus alanın genişlemesi önlenmeli idi. Bu nedenle Türk halkı komünizm ile korkutulmalı ve sol düşünce yok edilmeliydi.

Yakın siyasi tarihimiz içinde acılarla dolu sağcı ve solcu düşünceyi taşıyan gençlerimiz birbirlerine karşı düşman edilerek birbirlerini kırdılar öldürdüler. Sol düşünceli antiemperyalist gençleri kıracak olan sağcı bir yapılanma ABD/CIA eliyle kuruldu büyütüldü ve sahaya sürüldü. Yurtsever gençler öldürüldüler. Sonraları farkına varıldı ki; Sabah solcu genci vuran silah akşam sağcı genci vuruyordu.

Türk Milli Emniyet Hizmeti (MEH) üyeleri General Reinhard Gehlen ve Klaus Barbie'nin de aralarında bulunduğu savaş sonrası Alman Nazileri tarafından yönetilen ABD kamplarında eğitilmişti. Türkiye ABD liderliğindeki Kuzey Amerika Antlaşması Örgütü'ne (NATO) katıldı. NATO'nun gizli Gladyo operasyonunun Türkiye şubesinin adı Kontrgerilla idi.

Kendini Nazi olarak adlandıran Albay Alparslan Türkeş (nom de gerre 1917-97) bir NATO delegesiydi ve Kontrgerilla aracılığıyla faaliyet gösteren ve ABD tarafından eğitilmiş Seferberlik Taktik Kurulu'nun (STK) kurulmasındaki en önemli figürdü. Orgeneral Doğan Güreş (1926-2014) STK'nın Ankara'daki Amerikan Yardım Heyeti Binası'nda kurulduğunu doğruladı. Aşağılık CIA ajanı Frank Terpil (1939-2016) FBI'a Türkeş'in "finansman için CIA'ya gittiğini… aktif görevdeki bir CIA ajanının Bozkurtları eğitmek için yıllık iznindeyken kişisel olarak işe alındığını söyledi.

Naci Kaptan / 26 Haziran 2021

ÜÇ BÖLÜMLÜK YAZININ TAMAMI http://nacikaptan.com/?p=91012

================================

YILMAZ ÖZDİL: KABİL'İYET

1976 yılıydı.

Tee 45 yıl önceydi.

Sultanahmet Camisi'nin önünde insan seli vardı iğne atsan yere düşmezdi mahşeri kalabalık cuma namazına girmemiş cuma namazından çıkacak olan kişiyi bekliyordu.

Namaz bitti.

Öylesine coşkulu tezahürat yapılıyordu ki adeta yer gök yarılıyordu.

Ve beklenen kişi kapıda göründü.

Muhammed Ali'ydi.

Kelebek gibi uçan arı gibi sokan tüm zamanların gelmiş geçmiş en büyük boksorüydü.

Kolunda Erbakan vardı.

Milattı…

Tüm dünyada müslüman aleminin gururu olan Amerikalı efsane sporcunun Türkiye'de siyasal İslam'a alet edildiği gün işte o gündü.

Hepimizin kahramanı olan Muhammed Ali'nin hepimize ait olmadığını sadece kendilerine ait olduğunu ilan ediyorlardı.

Sultanahmet'teki cuma namazını adeta seçim mitingi haline getirerek Muhammed Ali'nin yumruğunu kendilerinin yumruğuymuş gibi sunuyorlardı.

Türkiye o zamanlar da bugünkü gibiydi merak etmeyi sevmiyordu.

Mesela…

O güne kadar Türkiye'yle alakalı bir tek cümlesi bile bulunmayan Muhammed Ali neden kalkıp 24 saatliğine İstanbul'a gelmişti?

Erbakan dahil Türkiye'den hiç kimseyi tanımıyordu.

Türkiye'de de Muhammed Ali'yi şahsen tanıyan bir kişi bile yoktu.

E hal böyleyken bir günlüğüne İstanbul'a gitmesini siyasal İslamcı partinin camideki şovuna katılmasını kim istemişti?

Madem Türkiye'yi bu kadar çok seviyordu madem o partiyi bu kadar destekliyordu peki neden ABD'ye döndükten sonra ömrünün sonuna kadar Türkiye'yle ve o partiyle alakalı tek cümle bile kurmadı?

Muhammed Ali'yi bu siyasi seyahate yönlendiren kimdi?

Türk halkının partilerüstü Muhammed Ali sevgisini siyasal İslamcıların partisine monte eden kimdi?

İrtibatı kim sağladı?

Niye?

Hiç merak edilmedi.

Erbakan Amerikan karşıtıydı.

Muhammed Ali Amerikan yönetimine posta koyan müslümandı.

Olsa olsa bu bağlantıyla gönüllü olarak gelmiştir denildi geçildi.

İki yıl sonra 1978'di.

Cemal Kamacı'yı Kasımpaşa'daki parti şenliğine davet ettiler.

Avrupa şampiyonu olan ilk Türk boksördü.

Yerli Muhammed Ali'ydi.

Yaşayan efsaneydi.

Tüm Türkiye işini gücünü bırakır ekran karşısına geçer tıpkı Muhammed Ali maçları gibi Cemal Kamacı'nın maçlarını seyrederdi.

Cemal Kamacı ringe çıktığında Türkiye'de adeta hayat dururdu.

Aslında siyasetle filan işi yoktu.

Israr ettiler Kasımpaşa'daki parti şenliğine getirdiler.

Otomobilden iner inmez de omuzlara aldılar "mücahit Kamacı mücahit Kamacı" diye tezahürat yaparak Kasımpaşa Kültür Merkezi'ne soktular.

Salon tıklım tıklım doluydu.

Kürsüde genç uzun boylu biri vardı.

Damardan şiirler okuyordu.

Milli selamet partisi gençlik kolları başkanıydı.

Tayyip Erdoğan'dı.

Cemal Kamacı omuzlarda salona sokulunca şiir okumaya ara verdi Cemal Kamacı'yı anons etti kürsüye davet etti.

Hemen peşinden Erbakan'ı anons etti kürsüye davet etti.

Erbakan kürsüye çıkar çıkmaz Cemal Kamacı'nın yumruğunu havaya kaldırdı "bu yumruk bundan böyle bizim için vuracak" dedi.

Cemal Kamacı ne olduğunu anlamadan emrivakiyle kendisini siyasetin göbeğinde buluverdi.

O güne kadar hiç tanışmadığı Tayyip Erdoğan'ın oldubitti organizasyonuyla aniden siyasal İslam'ın yumruğu olmuş oldu!

Yedi yıl geçti 1985 oldu.

İran'da şah devrilmiş Humeyni iktidara gelmişti.

Sovyetler Afganistan'ı işgal etmişti.

ABD yönetimi coğrafyamızdaki bu kritik iki gelişmeye karşı pozisyon almıştı CIA şefinin "bizim çocuklar" dediği Kenan Evren tayfası darbe yapmıştı Türkiye'yi ABD çıkarları doğrultusunda şekillendiriyorlardı.

Milli selamet partisi yerine refah partisi kurulmuştu.

İstanbul spor ve sergi sarayında Tayyip Erdoğan'ın top koşturduğu Erokspor tarafından boks maçı düzenlendi.

Cemal Kamacı'yla Yugoslav Popoviç dövüşecekti.

Pek matraktı…

Çünkü Cemal Kamacı tee dokuz yıl önce boksu bırakmıştı!

Popoviç denilen arkadaşı da aslında boks camiasında kimse tanımıyordu şöhretli boksör diye getirip ringe çıkarmışlardı.

Organizasyonun ev sahibi refah partisi il başkanlığıydı.

İl başkanı Tayyip Erdoğan'dı.

Bu dandik gösteri maçı sadece seçim şovundan ibaret değildi.

Maçın onur konuğu vardı.

CIA tarafından eğitilip donatılarak Afganistan'da Sovyetlere karşı kullanılan Gülbeddin Hikmetyar'dı!

CIA'yle teması Afganistan'ın işgal edilmesinden çoook önce 1973 yılında başlamıştı.

Sovyet işgalinden itibaren bugün Suriye'de yaşanan vekalet savaşı gibi tetikçi güç olarak kullanılıyordu.

Amerikan karşıtı olarak tanınan Erbakan'la CIA maşası Hikmetyar salona el ele girdiler.

Mehter marşı çalıyordu.

"Mücahit hikmetyar" sloganlarıyla alkışlanıyordu.

Emperyalizm ve siyonizm karşıtı şiirler okundu duygular coştu ağlayanlar oldu.

Hikmetyar'a mikrofon verdiler konuşma yaptı…

"Sizin gibi imanlı gençler adına söz veriyorum Sovyetleri yeneceğiz" dedi.

Ağlayanlar hıçkırıklara boğuldu.

Cemal Kamacı kim olduğu meçhul Popoviç'i sayıyla yendi.

Asrın liderimizi Gülbeddin Hikmetyar'ın dizinin dibinde otururken gösteren o meşhur fotoğraf var ya… İşte o gece çekildi.

Hikmetyar 36 yaşında asrın liderimiz 31 yaşındaydı.

Asrın liderimiz o gün Hikmetyar'ın dizinin dibinde oturup fotoğraf çektirirken ABD başkanı artist Reagan Hikmetyar'ın silahlı mücahitlerini Beyaz Saray'ın bahçesinde ağırlıyor birlikte fotoğraf çektiriyor "özgürlük savaşçıları" diyor öve öve bitiremiyordu.

Yıllar akıp geçti.

2021 oldu.

Asrın liderimiz NATO zirvesinde ABD başkanı Biden'le biraraya geldi.

Ne konuştuklarını bilmiyoruz ama asrın liderimiz "hamdolsun" dedi.

Bilahare ABD tarafından açıklandı…

Böylece Amerikan askerlerinin iki ay içinde Afganistan'dan tamamen çekileceği Kabil Hamid Karzai Havalimanı'nın bundan böyle altı yıl boyunca Türk askeri tarafından korunacağı ortaya çıktı.

Bu ölümcül risk taşıyan görevi hiç kimse kabul etmemişti.

Asrın liderimiz gönüllü olmuştu.

Bize yıkmışlardı.

Alavere dalavere Türk Memet nöbete olmuştu yani.

ABD dahil bütün NATO ülkeleri Afganistan'dan ayrılacak bölgedeki bütün terör örgütleriyle Türk askeri başbaşa kalacak.

Afganistan dağlık bir ülke deniz ulaşımı yok karayollarında tankla bile yolculuk yapsan güvenli değil o kadar tehlikeli dolayısıyla dünyayla bağ kurulan tek nokta Kabil Hamid Karzai Havalimanı.

Peki kimdi bu Hamid Karzai?

Sovyet işgalinden sonra Afganistan'ın devlet başkanıydı.

Devlet başkanı olmadan önce Amerikan petrol şirketinde çalışıyordu.

CIA müteahhittiydi.

Bir ara casusluktan tutuklanmış Hikmetyar tarafından cezaevinden kurtarılmış Kabil'den otomobille kaçırılmıştı.

Devlet başkanı olduktan sonra Afgan askerleri tarafından değil Amerikan özel operasyon güçleri tarafından korunuyordu.

Eşi güya Afganistan first leydisiydi ama Pakistan'da yaşıyordu.

Oğlu da.

Ailesinden Afganistan'da oturan yoktu.

Kardeşleri ABD'de yaşıyordu bir kardeşi Washington'da restoran işletiyor öbür kardeşi Chicago'da restoran işletiyordu.

Kayınbiraderinin Virginia'da mobilya mağazası vardı.

Yeğenleri desen hepsi California'daydı.

New York Times gazetesi şakır şakır manşet yapmıştı bir kardeşi CIA'dan maaş alıyordu öbür kardeşi uyuşturucu baronuydu.

Devlet memurlarının maaşını ödeyen Kabil Bankası'nda tarihi bir yolsuzluk ortaya çıkarıldı banka battı siyasilere bir milyar dolar rüşvet dağıtıldığı anlaşıldı işin altından Karzai'nin kardeşi çıktı kardeş Karzai'nin antin kuntin işlemlerle bankanın yüzde 7'sine ortak olduğu belirlendi herkes tutuklandı kardeşi yırttı Karzai'nin göreve getirdiği merkez bankası başkanı ABD'ye kaçtı.

Karzai'nin kızkardeşi de vardı.

Onun restoranı Massachusetts'teydi.

Bu Karzai denilen arkadaş hükümet kurdu…

Bir değil iki değil 12 bakanı Amerikan vatandaşıydı.

Adalet bakanının diploması Nebraska'dandı ekonomi bakanı Kanada'dan gelmişti ticaret bakanı Illinois'den eğitim bakanı Alabama'dan tarım bakanı Omaha'dan gelmişti.

Devlet başkanı maaşı sadece 525 dolardı.

Ama Daily Telegraph ampul gibi manşet yaptı… Dubai'de emlak kralıydı sırf Dubai'de 90 milyon sterlinlik gayrimenkulü vardı.

Tutumlu bir arkadaştı demek ki!

2014 yılında görevi devretti keyfine bakıyor.

Afganistan'ın Karzai'den sonra koltuğa oturan şimdiki devlet başkanı Afganistan işgal altındayken ABD'de yaşıyordu çocukları Amerikan vatandaşı kızı New York'ta yaşıyor oğlu Washington'da yaşıyor.

Ve işte bu Afganistan'ın Hamid Karzai adını taşıyan Kabil'deki havalimanını koruma görevini bizim evlatlarımıza yıktılar.

NATO terketti.

Amerikalılar terkediyor.

Türkiye gönüllü oldu.

Bizim evlatlarımız koruyacak.

(Sezgin Baran Korkmaz kepazeliğini filan yazacağız elbette… Ama Türkiye'yi işgal eden küresel karaparacıları çantacı gazetecileri karanlık oligarkları kokain baronlarını ithal mafyayı konuşurken Kabil meselesi gözden kaçmasın arada gargaraya gelmesin istedim. )

Çünkü…

ABD'ye posta koyuyormuş gibi görünmek Amerikan karşıtı dindar nesiller olarak bilinmek hakikaten büyük Kabil'iyet istiyor!

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/kabiliyet-6506171/

================================

MEHMET FARAÇ: MEÇHUL "FAİL"DEN YÜZSÜZ FAİLE!. .

1980 sonrası sadece terörle mücadele sırasında ya da PKK-Hizbullah çatışmasında değil...

"Yeşil" kod adlıların ve pek sık dillendirilen "beyaz Toroslar"ın cirit attığı Yüksekova çetesinden "Hizbulkontra"ya uyuşturucu ağalarından mafyaya kadar her grubun geride bıraktığı kanlı izin adı çok belliydi; "Faili meçhul!. . "

Türkiye; PKK-Hizbullah çatışmasında sadece iki örgütün militanlarının değil sıradan yurttaşların da katledildiği karanlık bir atmosferde ve kurbanın da tetikçinin de belli olduğu ortamlarda "meçhul" kalan "fail"leri çok tartıştı...

Kiminin "Hizbulkontra"ya kiminin PKK "milis"lerine bazılarının "Yeşil" kod adlı Jitem ajanına -Yüksekova Çetesi'ne- koruculara kimilerinin uyuşturucu kaçakçılarına siyaset ağalarıyla marabalarına yüklediği ürkütücü olaylardı "faili meçhuller!. . "

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde uğruna araştırma komisyonları kurulan "faili meçhul" olayların aydınlatılmasında ne yazık ki önemli bir sonuç alınamadı...

Adam kaçırmadan kundaklamaya yaralamadan cinayete haraç baskınlarından işkencelere varan olayların büyük bölümünün perde gerisi çok iyi bilinse de; terörle mücadelenin kanlı bir karambol yarattığı Güneydoğu'da olayların üzerine yeterince gidilemedi ve her şey ortadan kaybolan ya da kaybedilen "fail"lerle birlikte karanlığa karıştı!. .

YÖNTEM İÇERİK VE SUÇ DEĞİŞİMİ!. .

Türkiye 1980 sonrasının o karanlık ve kanlı günlerini geride bıraktı...

PKK; HDP üzerinden siyasallaşırken bir dönem bu örgütle çatışan Hizbullah'ın da "Hüda-Par" adı verilen bir partisi var...

Bir zamanlar satırlarla "Keleş"lerle Takarov'larla çatışan iki örgüt de artık siyasi arenada mücadele veriyor; Birinin adı "ayrılıkçı" diğerininki "şeriatçı!. . "

Türkiye'de ne mutlu ki "siyasi nitelikli faili meçhul" cinayetler de pek yaşanmıyor...

Bu nedenle "faili meçhul" deyimi de sadece sıradan olaylarla sınırlı kaldı...

Ancak "fail" ve "meçhul" ikilemindeki olayların sadece şiddet ve kan içeren sonu yaralamayla ölümle biten kundaklama ve işkenceyle sonlanan olaylar olmadığı da biliniyor...

Çünkü siyasetin yapısı toplumun tepkileri ve sosyo-ekonomik gidişattaki çarpıklıklar fail-olay ikileminde bambaşka karanlık suçları da beraberinde getirdi...

Artık sadece ortadan kaybedilen insanlar; kanlı girdapların ortasında yatan cansız bedenler kundaklanan iş yerleri işkenceye uğrayan canlar aramıyor faillerini!. .

Devletin özellikle cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte tek elden yönetildiği bir ülkede eli kolu bağlanan bürokrasi de meçhuller karanlığında!!!

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde vekiller parmak kaldırıp indiren bireylere dönüşmüş bakanlar talimatları yerine getiren görevliler haline gelmiş devlet sistemindeki keşmekeş de meçhulleri olabildiğince büyütmüş!. .

İşte böylesi bir ortamda "fail-meçhul" tartışmasındaki olaylar içerik ve yön değiştirerek hırsızlık yağma yolsuzluk rüşvet ve arabuluculuk çeteciliğine de dönüşüvermiş!. .

FAİLİ BELLİ VURGUNLAR!. .

Son yıllarda "faili belli mi değil mi" sorularının ortasındaki en büyük olaylardan biri Man Adası tartışmalarıydı...

Muhalefete göre "belli" olan fail iktidara göre yoktu!. .

Man Adası'na para kaçırılması tartışmalarında suçlanan failler iddia sahibi ana muhalefet liderini tazminata bile mahkûm ettiler...

"Fail"i belli ama "meçhul" bırakılan bir de "128 milyar dolar nerede" olayı var ki soruların sorgulamaların iddiaların belgelerin ortasında boş yere dolanıverdi; bırakın faili paranın gidişatı bile ortaya çıkarılamadı...

Ve son dönemde "bir milletvekilinin bir suç örgütü liderinden ayda 10 bin dolar maaş aldığı" iddiası da tartışılırken adı birçok kesimce dillendirilen "fail" yüzsüz davranarak ortaya çıkmıyor besbelli bir olay ısrarla "faili meçhul" bırakılıyor!!!

Bu ortamda kara paracı bir firariden "10 milyon Euro" avanta isteyen bir medya çetesinin varlığı ortaya çıktı ki; bir yandan ses kayıtları bir yandan Paramount otelde keyif çatan beleşçi medya kiralıklarının yarattığı keşmekeşin içinde failler gizlenmeye devam ediyor!. .

YÜZSÜZLERİN SUSKUNLUĞU!. .

Gelelim son günlerde tartışılan bir başka "fail-olay" tartışmasına...

Söyler misiniz; devletin kurumlarından müzelerinden kütüphanelerinden ve üniversitelerinden binlerce tarihî eseri kimler çaldı kimler ortadan kaybetti kimler bu rezaletler karşısında sustu ve kimler faillerin peşini bilerek-isteyerek bıraktı?. .

Evet; Türkiye'de 1980 sonrası insanlık dışı olaylarla gündeme gelen "faili meçhul" deyimi de AKP iktidarında kimlik kılıf yöntem ve sonuç değiştirerek iyice gizemli hale geldi!!!

1990-2000 arasında olduğu gibi bu ülkede aydınlar ve "siyasi"ler faili meçhullerin hedefi değil artık...

Düpedüz siyaset; her olayın gidişatı bariz olmasına rağmen her şeyi pervasızca meçhul bırakmaya devam ediyor!. .

Yani; failin de tetikçinin de vurguncunun da arabulucunun da (topyekûn hırsızın da) belli olduğu bir organize "fail" düzeni ısrarla egemenliğini koruyor olayları aydınlatmaya çalışanlar ise nafile çabalarda bocalayıp duruyor...

Velhasıl hiçbir şey "meçhul" değil bu düzende...

Baksanıza; her olayın failleri yüzsüzce ahlaksızca sırıtarak alay ederek ortada dolaşmaktan zerre kadar utanmıyor!!!

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mechul-failden-yuzsuz-faile-459575h.htm

================================

MURAT MURATOĞLU: AKLADI PAKLADI EL ALEMİN DİLİNE DOLADI!

Türkiye asansör gibi… Hangi katta duracağı belli değil… Zemin… Eksi bir… Eksi iki… Avrupa ve Amerika basınında kara para aklama haberleriyle yedi kat dibine gitmek için bastık düğmeye…

Sezgin Baran Korkmaz Amerikan devletini dolandırmak gibi bir hata yaptı. Türkiye'den kaçtığı Avusturya iade ederse fena… Toplamda 225 yıl istenen ceza…

Amerikan şirketi falan olsa hadi neyse de devlete 50 dolar az vergi ödesen yollarlar kodese… Birini öldür kurtarırsın bir yolla… Para saklayıp vergi kaçırırsan nefes aldırmazlar adama…

★★★

Dolandırdığı ortakları Kingston kardeşler… Ailelerinin kökeni Mormon kilisesi cemaati… İşin ilginci bu cemaate göre devletin dolandırılması caiz…

Tıpkı Türkiye'ye benziyor değil mi? Hıristiyan da olsa Müslüman da… İşin içerisine girince para… Cennet bu dünyada…

★★★

Kingston kardeşler elde edilen milyonlarca dolarlık parayı aklamak için Türkiye'yi seçti. Neden acaba?

Parayı aklamak için şirket gerek… Gelir göstermek için bolca fatura… Parayı yasal hale getiremezse harcama da yapılamıyor.

Dikkat çekmemek için parası olduğu halde pahalı hiçbir şey alamıyor. Tam bir paran mı var derdin var Amerika'da…

★★★

Oysa Türkiye'de böyle bir olay hayatın olağan akışına aykırı… Adamlar Türkiye'de olsa biri çıkıp "nereden buldun parayı?" diye sorsa abes kaçar ama cevap hazır nasıl olsa…

"Düğünde takılan altınları bozdurdum!" ya da "Oğlumun sünnetinde yapıştırdılar" der geçer. Ne kaydı ne kuydu var.

Bunlar da ayıp olmasın diye verilen cevaplar… "O arabayı nasıl aldın memur maaşıyla?" diye soruyorsun… Cevap bile vermiyor. Kimi ırgalar?

★★★

Nitekim "Varlık Barışı konusunda da gerek yurtdışı gerekse yurtiçinde yastık altı neyimiz varsa bunları kesinlikle herhangi bir sorguya tabi olmadan kayıt altına almamız inanıyorum ki ülkemiz için de bütün girişimcilerimiz yatırımcılarımız için de yeni bir ufuk sağlayacaktır" diye en üst düzeyden açıklama yapıldı. Yeni bir şey mi? Hayır! Yıllardır vardı.

★★★

Bu gelişmeler karşısında Avrupa Birliği Türkiye'yi vergiyle ilgili kara listesine soktu gibi… Şimdilik gri… Neden? Türkiye'yi vergi cenneti olarak görüyorlar!

Ankara'nın vergilendirme alanında şeffaflığı sağlama yönünde yeterince çaba sarf etmediğine inanıyorlar. Uyarıyorlar! İnsan neresiyle güleceğine şaşırıyor.

Güzel kardeşim bu ülkede neler dönüyor bizim haberimiz yok gidip de size açıklama mı yapacaklar? Yolsuzluklar ya "ticari sır" ya "devlet sırrı" kapsamında…

★★★

Sahi limonataya bile lüks vergisi konulan bir ülkenin cennetle ne alakası olabilir? Bu nasıl cennet ki aldığımız nefesten bile vergi kesilir!

Peki halk ağır vergiler altında ezilirken kime cennet bu ülke? Kime hizmet ediyor bunca huri? Yine yediğimiz hurmalar meselesi… Vatandaşla ilgisi yok yani! Ülke zenginlerin cenneti…

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/murat-muratoglu/akladi-pakladi-el-alemin-diline-doladi-6506148/

================================

RIFAT SERDAROĞLU: TRANSPARAN AKP

Transparan; (Arkasını gösteren-Saydam)

Halk Dilinde; (Ağzından bak dibini gör. O kadar temiz yani!)

Tarafsız CB ve AKP Gen. Bşk. Erdoğan AKP'li Belediye Başkanlarına seslendi;

"Şeffaf olun! İhaleleri mutlaka şeffaf gerçekleştirin hatta canlı yayınlayın!

Bizim siyasetteki varlık gayemiz birilerine imtiyaz sağlamak menfaat devşirmek birilerini makam mevki sahibi kılmak değildir!"

Tarafsız AKP Gen. Bşk ve CB Erdoğan'ın emrini aldık ve düşünmeye başladık!

Arkadaş böyle diyorsunuz güzel diyorsunuz da siz yaptığınız milyarlarca dolarlık ihalelerde neden dediğinizi uygulamadınız?

Hazine garantisi vererek yaptığınız Köprü-Tünel-Otoyolehir Hastanesi ihalelerinden bir tanesi bile şeffaf yapmadınız!

Türk Milleti olarak aldandık mı kazıklandık mı kazandık mı bilmiyoruz.

Gerekçe olarak "Ticari Sır" diyorsunuz! Türk Milletinin parasıyla yapılan ve önümüzdeki 20-25 yılımızı ipotek altına alan "Devlet İhaleleri" neden sır olsun?

Demirel'in yaptığı 250 Baraj ve 1000 Gölet'in hepsi açık ihale ile yapıldı!

Atatürk Barajının yapımı ticari sır değil de adamınız taşeron Cengiz'in yaptığı işler mi ticari sır?

Keban Barajının yapımı ticari sır değil de Sabah Grubunu satın almak için Paramount Binali'nin emri ile haram havuzu için 150 milyon dolar yardımda bulunan Limak'ın yaptığı işler mi ticari sır?

Tüpraş-Petkim-Seydişehir gibi dev tesislerin yapımı açık ihale ile yapılıyor da Aydın Doğan'ın mallarına çökmek için Torbeş Demirören'e Ziraat Bankasından verilen ve ÖDENMEYEN 750 Milyon dolar mı ticari sır?

Yapmayın be tarafsız Cumhurbaşkanımız!

Biz sizin ne kadar şeffaf olduğunuzu taa "Benim bütün servetim bu yüzüktür" dediğiniz günden beri çok iyi biliyoruz. Sizin çekinecek neyiniz var?

Önce siz şeffaf olacaksınız ki sonra Bakanlarınız AKP yöneticileri Milletvekilleriniz Belediye Başkanlarınız hem şeffaf hem transparan olacaklar!

Dilerseniz şeffaf olmaya Reza Zarrab'tan başlayabilirsiniz.

Bu kişiyi Damat Bey'in avanta televizyonuna çıkardınız. Adam Türkiye'nin Cari Açığının %15'ini ben kapatıyorum dedi. Siz de onu "Vatansever-Hayırsever" ilan ettiniz. Bakın adam bir kaçtı o günden beri iki yakamız bir araya gelmiyor. SABIKA denen SBK adlı hayırsever de kaçtı. Sedat Peker zaten önceden tüydü.

Soylu Süleyman'ın akıbeti meçhul!

Şeffaf olursanız böyle kıymetli elemanları kaçırmamış oluruz.

Bu yiğitler kolay yetişmiyor niçin ziyan olup gitsinler ki?

Tarafsız Cumhurbaşkanımız;

Size içinde para ihale çökme olmayan bir soru sorabilir miyim?

Suriyeli gençlere 5 Üniversitemize SINAVSIZ girme imkanı tanımıştınız.

Şimdi de Katar'lı gençlere SINAVSIZ olarak Üniversiteye girme hakkı tanıdınız!

Bir Katar'lı genç elini kolunu sallaya-sallaya Tıp Fakültelerimize girip DOKTOR-ECZACI-DİŞ DOKTORU olabilecek!

Peki bu haktan bir Türk Genci yararlanabilecek mi? Yararlanamaz değil mi?

Niye? Neden? Niçin? Why? Pourquoi? Warum? Limadha?

Katar'lı gibi zengin olmadığı için mi Arap olmadığı için mi? Selefi olmadığı için mi? Türkiye'de Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmak suç mu?

Bizler ikinci sınıf vatandaşlar mıyız?

Hele bir abdest alın ve Türk Milletine bunu anlatın!

Haa bir de Türk Gençlerinin Katar'da asker olarak niçin bulunduklarını kimi koruduklarını anlatın lütfen. Ya anlatın ya da şu soruya muhatap olacağınızı iyi bilin;

"Yahu arkadaş sizi Türk Milletinin başına bela olasınız diye mi gönderdiler?

Bi gidin be bi gidin artık!"

Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Haziran 2021

http://bandirmamanset.com/kose-yazilari/transparan_akp-14181.html

================================

ALEVLERİN EVİNE ULAŞMAMASI İÇİN EZAN OKUDU

18:37 27 Haziran 2021

Denizli'de ormanlık alanda başlayan ve giderek geniş bir alana yayılan yangını kontrol altına alma çalışmaları sırasında alevlerden korkan bir kişi yangının evine kadar ulaşamadan söndürülmesi niyetiyle yangına doğru dönerek ezan okudu.

Denizli'nin Merkezefendi ilçesi Göveçlik Mahallesi'nde ormanlık alanda yangın çıktı. Alevler rüzgarın etkisiyle büyüyerek kent merkezine yakın alana doğru yaklaşmaya başladı.

ALEVLERE KARŞI EZAN OKUDU

Vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye gelen ekipler arazinin engebeli ve dağlık olmasından dolayı yangına müdahalede güçlük çekti. O esnada alevlerin evlerine doğru yaklaştığını gören bir vatandaş yangının evine ulaşmaması için elini kulağına koyup ezan okudu.

https://www.ngazete.com/alevlerin-evine-ulasmamasi-icin-ezan-okudu-82390h.htm

================================

KANAL İSTANBUL TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK BİR HATA OLARAK GÖRÜLÜYOR

10 yıl önce çılgın proje olarak duyurulan Kanal İstanbul Türkiye için stratejik bir hata olarak görülüyor. Türkiye'nin kaynaklarıyla ekonomik ve ekolojik bir yıkımı beraberinde getireceği ısrarla söyleniyor. İstanbul'u dünyanın finans merkezi olacağı iddiaları da gerçeklektikten uzak görünüyor. Başka hangi ayrıntılar var? İşte tüm yönleriyle Kanal İstanbul'un yaratacağı olumsuz sonuçlar.

27.06.2021 20:27

15 milyar dolar yani 75 milyar liraya mal olacak çılgın proje Kanal İstanbul'a itirazlar sürüyor.

Tartışmaların başında Montrö Boğazlar Sözleşmesi yer alıyor. Ancak Kanal İstanbul'un Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilişkilendirilmesi doğru değil. Konu Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Yerhov'a da soruldu. Büyükelçinin yanıtı "Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi'nin yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz" oldu.

Finansman konusu öne çıkan ikinci başlık. 5 yılda tamamlanması öngörülen projenin "Ya Yapşlet-Devret'le ya da milli bütçeyle yapılacağı açıklandı. Yeterli kaynağın sağlanıp sağlanamadığı henüz netleşmiş değil. Ekonomik buhranın her hanede hissedildiği bir dönemde uzmanlara göre bu proje Türkiye için bir lüks.

Ülkeye her yıl 1 milyar dolar kazandıracağı ifade edilen kanalın ekonomimize katkısına ilişkin de soru işaretleri giderilemedi. Bu noktadaki en büyük itiraz ise Türkiye'nin kıt kaynaklarının beton ekonomisine değil üretim ekonomisine ayrılmasında.

Proje için ileri sürülen gerekçelerin ilk sırasında "İstanbul Boğazı'nın gemi yükünü taşıyamadığı kazaları tetiklediği" iddiası yer alıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'na göre kanal İstanbul Boğazına göre 10 kat daha güvenli olacak gemilerin bekleme süreleri azaltılarak ekonomik kayıplar önlenecek. Peki argümanlar ne kadar gerçekçi?

Tanker gemilerinin çoğunlukla petrol taşıdığına dikkat çeken uzmanlar bu noktada maliyeti daha düşük olan Samsun-Ceyhan boru hattının bir an önce devreye sokulması gerektiğini vurguluyor.

Üzerinde 6 köprü yapılacak olan Kanal İstanbul'un her iki tarafında da 250'şer bin kişinin yaşayacağı devasa iki şehir kurulması planlanıyor. 500 bin rakamının gerçekçi olmadığını söyleyen uzmanlar ise Kanal İstanbul'un 2 milyonun üzerinde bir nüfusu İstanbul'a çekeceğini belirtiyor. Kanal'ın geçtiği bölgede yaşayanlar da göç riskiyle karşı karşıya kalacak.

"İSTANBUL'A 2 MİLYON YENİ NÜFUS KILCAL FAY HATLARIYLA DEPREMİ TETİKLEYECEK"

Kanal İstanbul'un güzergâhı üzerinde aktif fay hattı bulunmasa da deprem uzmanları kılcal hatlar ile bu fayların tetiklenebileceğini ifade ediyor. Deprem veya bir savaş durumunda yeni oluşacak adadan tahliye sorunu yaşanacağına dair de çok sayıda itiraz var.

İstanbul'un su kaynakları da tehidt altında olacak. Aksi bir durumda Karadeniz'in tuzlu suyu yer altı sularıyla tatlı su göllerine kadar ulaşabilir. Küçükçemece'nin dibindeki çamur ise Marmara'ya akacak. Ayrıca 200 metrenin altında canlı yaşamın olmadığı ve azot ve fosfor oranı çok yüksek olan Karadeniz'in suyu da Marmara'yı zehirleyecek. Uzmanlara göre ekolojik denge tamamen bozulacak balık çeşitliliği yok olacak hatta Marmara çürük yumurta kokacak.

https://www.ulusal.com.tr/gundem/kanal-istanbul-turkiye-icin-stratejik-bir-hata-olarak-goruluyor-h286045.html

================================

BİZİMKİLER'İN CEMİL'İ UĞURTAN SAYINER YAŞAMINI YİTİRDİ

27.06.2021 19:37

1989-2002 yılları arasında yayınlanan ve Türk televizyon tarihinin en uzun soluklu dizilerinden biri olan Bizimkiler dizisinin 'Cemil' karakterini canlandıran Uğurtan Sayıner İzmir'de yaşlılığa bağlı sebeplerden dolayı geçen yıl ağustos ayında hastaneye yatırılmıştı.

77 yaşındaki usta oyuncunun ileri yaşla beraber yeme bozukluğu ve sıvı elektronik dengesizliği sebebiyle kilo kaybı yaşadığı ve bilincinin açık olduğu bildirilmişti. Tedavisinin ardından taburcu olan Sayıner İzmir'de oyuncular Şehmus Yığın ve Osman Cavcı ile birlikteydi YouTube'da skeç yapıyordu. Bizimkiler dizisinin efsaneleşen karakteri Sayıner bugün İzmir'de vefat etti. Vefatının ardından sosyal medyada mesaj yayımlayan Osman Cavcı "Duygularımı anlatmaya ne kelimeler ne de cümleler yeter babam. Şu üç günlük dünyada şöyle geçmişe baktığımda ne çok şey öğrenmişim meğer senden diyorum ne kadar şanslıymışım seni tanıma fırsatım olduğu için ustam. Bana öğrettiklerin bana babacan bakışların ve sözlerin ebediyen benimle kalacak. Çok üzgünüm çok mekanın cennet olsun büyük usta" yazdı.

Sayıner sağlık sorunları yaşamadan önce İzmir Karşıyaka'da Uğurtan Sayıner Gösteri ve Sanat Merkezinde tiyatro gösterimi sunuyordu.

Sayıner İHA'ya yaptığı röportajda "Bizimkiler'de oynayan 23 arkadaşım vefat etti. Neredeyse bir tek ben kaldım. Ben de sıramı bekliyorum" demişti. Sayıner'in cenazesinin salı günü defnedileceği öğrenildi.

UĞURTAN SAYINER KİMDİR?

Tiyatro sinema ve dizi oyuncusu Uğurtan Sayıner 1944 yılında Samsun'da doğdu. İktisat fakültesi mezunu olan Sayıner 1962 yılında sanat hayatına tiyatro ile başladı.

İttihat ve Terakki Tiyatrosu TÖS Tiyatrosu Arena Tiyatrosu Gen – Ar Tiyatrosu Üç Maymun Kabare ve Ercan Yazgan – Bülent Kayabaş topluluklarında çalıştı.

Sinema ve televizyon dizilerinde de rol alarak Bizimkiler dizisinde canlandırdığı "Sarhoş Cemil" karakteriyle zirveye çıktı. Sayıner "Sevim koş" repliğiyle hafızalara kazınmıştı. Bir dönem bir cafe-bar da işleten sanatçı İzmit depremini de yaşamıştı.

https://www.birgun.net/haber/bizimkiler-in-cemil-i-ugurtan-sayiner-yasamini-yitirdi-349854

================================

'KATAR ASKERLERİ VE SAVAŞ UÇAKLARI TÜRKİYE'YE GELİYOR'

27.06.2021 - 16:55

Türkiye ile Katar arasında yapılan anlaşma ve iş birliklerine yenisi eklendi. Yapılan anlaşmaya göre Katar savaş uçakları Türkiye'ye gelecek.

Türkiye ile Katar arasında yapılan anlaşma ve iş birliklerine yenisi eklendi. Yapılan anlaşmaya göre Katar savaş uçakları Türkiye'ye gelecek.

Katarlı öğrencilerin askeri sağlık alanında Türkiye'de üniversite eğitimi alması ve orduevlerinden yararlanmasıyla ilgili tartışmalar sürerken Türkiye ile Katar arasında yapılan anlaşma ve iş birliklerine yenisi eklendi.

Yapılan anlaşmaya göre; 36 Katar savaş uçağı ve 250 Katar askeri 5 yıl süreyle Türkiye'deki askeri üs ve bölgeler ile havaalanlarında konuşlanacak. "Harbe hazırlık ve eğitim" amacıyla Türk hava sahasını kullanacak.

DİPLOMATİK AYRICALIK

Sözcü'de yer alan habere göre anlaşmaya Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Güler ile Katar Genelkurmay Başkanı Al-Ghanım imza attı. Anlaşma TBMM Başkanı Mustafa Şentop imzası ile kanun teklifi olarak Meclis'e sunuldu. Anlaşmaya göre; Katar'a ait Fransız Mirage ve Rafale savaş uçakları ile ABD yapımı C-17 ve C-130 tipi nakliye uçaklarına Apache helikopterlerine diğer uçuşlardan ayırt edilebilmesi için "Daimi diplomatik uçuş izni ve numarası" verilecek. Katar uçakları havadan tehlikeli madde ve mühimmat da atabilecek.

Türkiye FIFA 2022 Dünya Kupası sırasında güvenliği sağlamak için Katar'a çevik kuvvet ekibi de gönderecek. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer anlaşmayı şöyle eleştirdi: "Niyet mektubu TBMM'ye geldi. Katar bu işi neden özel güvenlik şirketlerine değil de Türk çevik kuvvet polisine yaptırmak istiyor? Çevik kuvvet mobil acil müdahale özel harekat bomba imha ve duyarlı köpek göndereceğiz. Katar aşkı sınır tanımıyor. "

Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş ise "Dünyada 3 önemli hava savunma ve atış merkezi var. Bunlar ABD İsrail ve Türkiye- Konya'da bulunuyor. Katar uçak ve askerleri de Konya'da olacaktır" dedi. CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak da "Yabancı ülke askerlerinin Türkiye'de bulunması anayasamıza göre TBMM iznine tabidir böyle bir izin alınmadı. Caddelerimizi bile 'Katar' yaptılar. Hediye kılıfı ile 500 milyon dolarlık uçak aldılar nedir bu Katar aşkı?" diye sordu.

http://www.canakkaleninsesi.com/katar-askerleri-ve-savas-ucaklari-turkiyeye-geliyor-18987-haberi

================================

KRİPTO PARA BORSASINDA ŞOK GELİŞME! OPERASYONLARINI DURDURMA KARARI ALDILAR

FCA Binance'den İngiltere'deki operasyonlarını durdurmasını istedi Çarşamba gününe kadar süre verdi.

27 Haziran 2021 17:50

Binance geçen Haziran döneminde ülkede regüle bir kurumun satın alındığını açıklamıştı. Kuruluşun önden yazılı izin almadan İngiltere faaliyetlerine devam etmesi yasak olacak.

Kuruluşa Çarşamba akşamına kadar tüm tanıtım ve finansal amaçlı promosyonları kaldırması için süre tanındı. Binance ayrıca internet sitesinde ve sosyal medya kanallarında artık İngiltere'de faaliyette bulunmayacağını duyurmak zorunda olacak.

Binance FCA'dan onaylı bir şirketi geçtiğimiz Haziran ayında satın almış ve Binance UK'yi faaliyete geçirmeyi planladığını açıklamıştı. FCA ise Binance'nin önceden FCA'nın yazılı onayı olmadan herhangi bir regüle edilmiş aktiviteye girişmesine yüklenmesine onay verilmeyeceğini vurguladı.

FCA "Binance Group içindeki hiçbir şirket Birleşik Krallık'ta regüle edilmiş aktivitede bulunma lisansına veya kaydına sahip değil" denildi. İngiltere'nin kararı Binance'nin aralarında ABD ve Almanya'nın da olduğu regülatörlerin incelemesi altında olduğu bir dönemde geldi.

Bloomberg geçtiğimiz ay verdiği haberde ABD Adalet Bakanlığı ve Gelirİdaresi'nin (IRS) Binance'nin faaliyetlerini incelemekte olduğunu yazmıştı. Almanya'nın bankacılık denetim kurumu BaFin'de Nisan ayında Binance'yi yatırımcı prospektüsü bilgilendirmesi olmadan dijital tokenler sunması nedeniyle ceza alabileceği konusunda uyarmıştı.

Öte yandan İngiliz bankası TSB 5 milyon müşterisinin kripto borsalara para gönderimini yasaklamayı planlıyor. Yasağa gerekçe olarak ise 849 müşterinin bir ay içerisinde dolandırılması öne sürüldü. Dolandırıcılık işlemlerinde de Binance dikkatleri üzerine çekmişti.

Kripto para piyasalarında düşüş dalgası sürerken yeni gelişmeler de ortaya çıkmaya başladı. Türkiye'de Thodex VeBitcoin gibi dolandırıcılık yaptığı tespit edilen kripto para borsalarının yanında global kripto para borsalarında da İngiliz TSB şüpheli işlemler tespit etti.

The Times'ın haberine göre İngiltere'de bulunan TSB 5 milyon müşterisinin kripto para borsalarına para gönderimini yasaklamaya hazırlanıyor.

MÜŞTERİLER DOLANDIRILDI

Dev banka TSB'nin yaptığı araştırmalar sonucunda 14 Mart-15 Nisan tarihleri arasında 849 müşteri sahte cüzdanlar üzerinden dolandırıldı.

İşlemlerin bir çoğu ise Cayman Adaları'nda kayıtlı olan Binance üzerinden gerçekleştirildiği tespit edildi. Zayıf güvenlik kontrolleri nedeniyle de Binance üzerinde araştırmalar sıkılaştırıldı.

TSB tarafından Binance ile irtibat kurulmaya çalışılsa da sonuçsuz kaldı. Kripto para borsası Kraken'e de para gönderiminin yasaklanacağı duyurulmuştu.

İngiltere'de hızlı zengin olmaya yönelik yapılan reklamlar nedeniyle dolandırıcıların sayısında artış yaşandı. Geçen yıl bankacılık sistemi üzerinden 135.1 milyon sterlin dolandırılan İngilizler dolandırıcıların elinden kurtulamıyorlar.

BINANCE'DEN İDDİALARLA İLGİLİ ÖNEMLİ AÇIKLAM

TSB'nin iletişim kuramadığı Binance tarafında ise sözcü bir açıklamada bulundu. Binance Sözcüsü "Binance kullanıcılarını dolandırıcılıktan koruma konusunda çok ciddi.

Bu iddialardan haberdar olduğumuzda harekete geçiyor ve kolluk kuvvetleriyle çalışıyoruz. Bu konuda mükemmel sicilimiz var" ifadelerini kullanmıştı.

Kraken Küresel Uyumluluk Başkanı Steven Christie ise "Kraken'in dolandırıcılık olaylarına ilişkin yardım çağrılarına yanıt vermediği iddiasını kategorik olarak reddediyoruz. Kraken 2020 yılında kolluk kuvvetlerinden gelen 1000'den fazla farklı talebe yanıt verdi" açıklamasında bulunmuştu.

https://www.gercekgundem.com/ekonomi/283956/kripto-para-borsasinda-sok-gelisme-operasyonlarini-durdurma-karari-aldilar

================================

PUTİN'İN YENİ SAVAŞ MAKİNESİ "BELGOROD" DENİZE AÇILDI!

27 Haziran 2021 Pazar 17:30

Geçtiğimiz hafta Karadeniz'deki İngiliz savaş gemisine uyarı ateşi açarak dikkatleri üzerine çeken Rusya bu sefer yeni silahı ile gündemde.

NÜKLEER ATEŞ GÜCÜYLE DONATILAN BELGOROD DENİZE AÇILDI

İngiliz medyasında yer alan haberlere göre Rusya'nın nükleer ateş gücüyle donatılmış 'Belgorod' isimli denizaltısı denize açıldı. Aynı haberlere göre Belgorod Rusya'nın son 30 yılda inşa ettiği en büyük denizaltı olma özelliğini taşıyor.

KIYI ŞERİTLERİNDE TSUNAMİ ETKİSİ YARATABİLİR

Yaklaşık 185 metre uzunluğundaki denizaltı nükleer uçlu su altı drone torpidolarına ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık 15 bin tonluk savaş makinesinin torpidolarının kıyı şeritlerinde tsunami etkisi yaratabileceği belirtiliyor.

Denizaltının her biri iki milyon ton TNT'ye eşdeğer altı adet nükleer silahlı torpido ile donatıldığına inanılıyor. Başka bir deyişle denizaltı İkinci Dünya Savaşı sırasında Hiroşima'ya atılan atom bombasından 130 kat daha ölümcül silahlara ev sahipliği yapıyor.

SABOTAJ VE GİZLİ OPERASYON İÇİN KULLANILACAK

İngiliz basını söz konusu denizaltının Rus Donanması'nın bir parçası olmayacağını sabotaj ve gizli operasyonlar için geliştirildiğini yazdı.

https://www.haberhergun.com/dunya/putin-in-yeni-savas-makinesi-belgorod-denize-acildi-h16126.html

================================

EL KAİDE KOMUTANI VATANDAŞLIK MI ALDI?

16:1227 Haziran 2021

ABD'li Gazeteci Lindsey Snell eski El Kaide komutanı Manar Al-Shami'nin Türkiye vatandaşlığı aldığını iddia etti.

Snell Al-Shami adına düzenlendiğini belirttiği Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı'nın fotoğrafını da yayınladı.

ABD'li Gazeteci Lindsey Snell eski El Kaide komutanı Manar Al-Shami'nin Türkiye vatandaşlığı aldığını iddia etti. Snell Al-Shami adına düzenlendiğini belirttiği Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı'nın fotoğrafını da yayınladı.

ABD'li Gazeteci Snell sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Türk politikacılar Suriyeli mültecileri Suriye'ye geri göndermekten bahsetmeye devam ederken eski El Kaide komutanı Manar Al-Shami Türk vatandaşlığı alıyor" dedi.

Snell paylaşımında Manar Al-Shami adına düzenlendiğini belirttiği Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı'nın görüntüsünü de yayınladı. Al-Shami Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde görev yapmış; 2016 senesinde Suriye'den Türkiye'ye geçtikten sonra askeri bölgeyi ihlal suçlamasıyla tutuklandığını ve bu konuda Türk yetkililerle irtibatın sürdüğünü açıklamıştı.

Yayınlanan fotoğrafa göre; Al-Shami'nin Türkiye'deki yabancı uyruklulara verilen ve 97 98 99 ile başlayan kimlik numarasından farklı olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi 45 ile başlayan bir numaraya sahip olması dikkat çekti.

https://www.ngazete.com/el-kaide-komutani-vatandaslik-mi-aldi-82373h.htm

================================

TUĞAMİRAL MEHMET SARI'NIN KIZAĞA ÇEKİLDİĞİ İDDİA EDİLDİ

Kamuoyunda "Sarıklı Amiral" olarak bilinen Tuğamiral Mehmet Sarı'nın kızağa çekildiği iddia edildi. Tuğamiral Sarı'nın askeri üniforma üzerine giydiği sarık ve cübbeli fotoğrafları büyük tepki çekmişti.

27.06.2021 20:55

Bir tarikat evinde cübbe ve takkeli fotoğrafları ortaya çıkan Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın görevden alındığı iddia edildi.

İddiayı Milliyet Gazetesi yazarı Zafer Şahin "Sarıklı Amiral'e ne oldu?" başlıklı köşe yazısında dile getirdi.

Sarıklı Amiral hakkında o görüntüler ortaya çıktıktan sonra idari tahkikat başlatıldı soruşturma devam ediyor. Edindiğim bilgiye göre o Amiral hemen kızağa çekilmiş. Yani şu an görevinin başında değil.

Zafer Şahin yazısında konunun sürekli gündeme getirilerek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yurt içi ve dışında başarıyla yürüttüğü terör operasyonlarına gölge düşürülmek istendiğini dile getirdi.

Birileri niye ısrarla 'Sarıklı Amiral' meselesi üzerinde tepiniyor? (…) Elbette var bir amaçları. Türk Silahlı Kuvvetleri son yıllarda hem içeride hem sınırlarımızın ötesinde geçmiş yıllara kıyasla etkinliğini artırdı. Mehmetçik FETÖ'nün darbe girişiminden sonra gerçek gücünü ve kararlılığını sahaya yansıtmaya başladı. Bu durum birilerini doğal olarak rahatsız ediyor. Hatta uykularını kaçırıyor.

https://www.ulusal.com.tr/gundem/tugamiral-mehmet-sari-nin-kizaga-cekildigi-iddia-edildi-h286047.html

================================

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ozgurluk iki kere ikinin dort ettigini soyleyebilmektir.
Eger buna izin verilirse gerisi kendiliginden gelir.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Aslinda, dindar insanlar din hakkinda ya da ac insanlar yiyecek hakkinda dalastiklarinda, her iki taraf da sanki o seye sahip degil gibi gorunuyor.

FRANKLIN,BENJAMIN (1706-1790) ABD'li devlet adami, bilim insani ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 56 Cocuklara ozgu guvenlik tedbirleri

1) Cocuklara ozgu guvenlik tedbirlerinin neler oldugu ve ne suretle uygulanacaklari ilgili kanunda gosterilir.


- - - - - - - - - - - - -
Riza Tevfik

Fikrimi sarsmadi simdiye degin
Arsizca sozleri bilmem ne beyin
Bana cifte atan saskin esegin
Kendi ciftesiyle beli kirilir

- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder