27 Haziran 2021 Pazar

2021/06/27 Gündeminden 3




================================

ARKEOLOGLAR KAPLAN HAKKINDA SAVCILARA ÇAĞRIDA BULUNDU

Yusuf Yavuz -

June 27 2021

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Türkiye'deki arkeolojik kazıların İslam'ın altını oymayı amaçladığını öne süren Yeni Şafak Yazarı Yusuf Kaplan'a Arkeologlar Derneği'nden tepki geldi…

"Zihnen Bizans'ın çocukları olduklarını ispat edercesine Müslüman Anadolu kıtasının altını oyuyorlar" sözleriyle arkeolojik kazıları "arkeolojik emperyalizm" olduğunu öne süren Yeni Şafak Gazetesi yazarı Yusuf Kaplan'a Arkeologlar Derneği'nden tepki geldi. Ülke genelinde 600 civarında arkeolojik kazı yürütüldüğüne işaret ederek "bu toprakların İslâmî tarihini geçmişini kazıyacak bu topraklarda bizim işgalci olduğumuzu göstermeye kalkışacak hummalı bir kazı çalışması yürütülüyor" ifadelerini kullan Kaplan'ın yazısının ardından açıklama yapan Arkeologlar Derneği "Söz konusu yazınızla 2863 sayılı kanuna muhalefet ettiğinizden ötürü de yazınızı kınıyor ve bu yazınızı biran önce kaldırmanızı talep ediyor Devlet Kurumlarımızdan ve arkeologlardan özür dilemenizi bekliyoruz. Ayrıca Cumhuriyet Savcılarını 2863 sayılı kanuna muhalefet ettiğiniz için de göreve davet ediyoruz" ifadelerine yer verdi.

'BİZANS'IN ÇOCUKLARI MÜSLÜMAN ANADOLU'NUN ALTINI OYUYOR'

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Yusuf Kaplan arkeolojik kazıları hedefe aldığı 25 Haziran'da yayımlanan yazısında tepki çeken ifadeler kullandı. Akeolojik kazıların Anadolu'dan İslam'ın kökünü kazımayı hedeflediğini öne süren Kaplan "Türkiye'nin dört bir tarafı başta İstanbul olmak üzere Anadolu'nun her tarafı İslâmî köklerinden koparılarak bu toprakların bizden önceki Rum Ermeni Hıristiyan geçmişi pagan Yunan ve antik Ege ve Akdeniz uygarlıkları geçmişi kazınarak gün yüzüne çıkarılmaya çalışılıyor harıl harıl… Zihnen Bizans'ın çocukları olduklarını ispat edercesine Müslüman Anadolu kıtasının altını oyuyorlar her tarafı arkeolojik kazı çöplüğüne dönüştürmüş gece gündüz demeden Avrupa Birliği fonlarından fonlanarak başka şer şebekelerden beslenerek bu toprakların İslâmî tarihini geçmişini kazıyacak bu topraklarda bizim işgalci olduğumuzu göstermeye kalkışacak hummalı bir kazı çalışması yürütülüyor ülkenin dört bir tarafında. 600 küsur kazı yürütülüyor el'an ekiplerle Anadolu çapında!" iddiasını dile getirdi.

'GÖZ YUMARSAK BİZİ SÜRMELERİNİN ÖNÜNÜ AÇMIŞ OLURUZ'

Yazısının devamında "Bu arkeolojik çalışmaların neredeyse hepsi antik İslâm öncesi ölü bize bir şey söylemeyecek antik uygarlıklarla ilgili kazalar. Önemli olan çapı değil miktarı. Şunu diyecekler yarın: Bu topraklar Hıristiyanlığın suladığı topraklar siz işgalcisiniz!" ifadelerine yer veren Kaplan "İsrail'in Mescid-i Aksa'nın altını oyarak yaptığı arkeolojik katliamdan farksız bir arkeolojik katliam yapılıyor bu topraklarda! Bu topraklardan İslâm'ın izlerinin silinmesine göz yumarsak bu topraklardan bizi sürmelerinin önünü açmış oluruz" dedi: (https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/arkeolojik-emperyalizm-bu-topraklardan-islmin-izlerini-siliyor-ama-biz-uyuyoruz-yine-2058864 )

ARKEOLOGLAR DERNEĞİ: 'NEREDEN TUTSAN ELDE KALIYOR'

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı da zan altında bırakan iddiaları öne süren Yeni Şafak Gazetesi Yusuf Kaplan'ın değerlendirmelerine Arkeologlar Derneği'nden tepki geldi. Kaplan'ın söz konusu yazısının bilim insanlarının yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde görev yapan binlerce arkeoloğu hedef alarak mesnetsiz ithamlarda bulunduğu kaydedilen açıklamada "Asıl üzüntümüzün kaynağı Sayın Yusuf Kaplan'ın nereden tutsan elde kalan bu yazısına değil kendi okurları tarafından benimsenmiş 'İslami hassasiyeti' ile öne çıkan ve entelektüel bilgi birikimine sahip olduğunu her yazısında ima eden yüksek lisans ve doktora eğitimini İngiltere'de almış bir yazarın arkeoloji ile ilgili bu derece sığ düşüncelere sahip olabilmesidir" denildi.

'MÜZECİLİĞİN TEMELLERİ OSMANLI DÖNEMİNDE ATILDI'

Arkeologların oturdukları yerden tarih üretmedikleri bizzat arazide elde ettikleri verilerle bilgi ürettiklerinin altı çizilen açıklamaca şu görüşlere yer verildi: "Arkeoloji hurafe değil somut kalıntıların yorumlanmasıdır. Belirtmek gerekirse Osmanlı Devleti döneminde arkeoloji bilimi özelinde Osman Hamdi Bey'in de çabaları ile bu ülkede arkeolojinin ve müzeciliğin temelleri atılmış ama bu yeterli olmamış onun bu değerli çabaları ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla vücut bulmuş Cumhuriyetle yetişen genç arkeologlar 'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir' anlayışıyla arkeolojik çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir.

'YABANCI ARKEOLOJİ ENSTİTÜLERİ KARŞISINDA DİMDİK DURULDU'

Henüz daha İstiklal Savaşı yıllarında 1921'de Mustafa Kemal Atatürk Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ni kurmuş ve Cumhuriyetin ilk yıllarında genç insanlarımızı yurtdışına göndererek bu bilimi ülkemizde saygın hale getirmiştir. Türk Tarih Kurumu bu dönemde kurulmuş ve ülkemizde araştırma yapan yabancı arkeoloji enstitülerinin karşısında dimdik durulmuştur.

'HİÇ BİR KÜLTÜR DİĞERİNDEN ÜSTÜN DEĞİLDİR'

Türk arkeologları bu ülke topraklarında yaşamış ve yaşayan hiçbir kültürü hiçbir dini ötekileştirmemekle birlikte 'hiçbir kültür bir diğer kültürden üstün değildir' tedrisatından geçerek bilimsel araştırmalarını yapmaktadır. Arkeologların amacı belirli bir etnik kimlik ve dini topluluğu hedeflemek değil Anadolu'nun maddi kültür varlıklarını bilimsel bir yöntemle araştırmaktır. Biz arkeologlar tarihin her katmanına saygı duyuyor ve bizden önce yaşayan kültürlerin izlerini silmeden objektif araştırma yapıyoruz. "

'BU İŞİN SON DURAĞI IŞİD'E KADAR VARMAK OLUYOR'

"Bilimi inkâr ettiğinizde de bu işin son durağı ne yazık ki IŞİD'e kadar varmak oluyor ve oraya vardığınızda da ortada ne bir heykel ne bir eski eser kalıyor Irak'ta olduğu gibi" ifadelerine yer verilen Arkeologlar Derneği'nin açıklamasında "Bu düşünce yapısı ile de acaba asıl kim gizlice emperyalizme hizmet etmiş olmaktadır?" denildi.

'TALİBAN DAEŞ/IŞİD VANDALİZMİNİ GÖRMEZDEN GELİYOR'

Tartışmalı yazıyı kaleme alan Kaplan'ın batı toplumunun tarihi süreçte Avrupa'daki İslami unsurları sildiği tespitinin bir ölçüde doğru olmakla birlikte günümüzde Taliban ve DAEŞ/İŞİD gibi terör yapılanmalarının vandalizmine değinmeyerek görmezden geldiği dile getirilen açıklamada "bu durum karşısında Sayın Dr. Yusuf Kaplan'ın söz konusu radikal terör unsurlarıyla aynı düşünceyi paylaşmadığını açıkça beyan etmesini talep ediyoruz" ifadelerine yer verildi.

'SAVCILARI GÖREVE DAVET EDİYORUZ'

"Bu anlamsız korkunuz nedir Sayın Kaplan? Dik durduğumuz ve hiçbir emperyalist güçle işbirliği yapmadığımız sürece bu korkuya kapılmamızın da bir anlamı yoktur" denilen açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Söz konusu yazınızla 2863 sayılı kanuna muhalefet ettiğinizden ötürü de yazınızı kınıyor ve bu yazınızı biran önce kaldırmanızı talep ediyor Devlet Kurumlarımızdan ve arkeologlardan özür dilemenizi bekliyoruz. Ayrıca Cumhuriyet Savcılarını 2863 sayılı kanuna muhalefet ettiğiniz için de göreve davet ediyoruz"

Arkeologlar Derneği'nin açıklamasının tamamı okumak için: http://arkeologlardernegi.org/7877/arkeologlar-derneginden-yeni-safak-gazetesi-yazari-yusuf-kaplanin-arkeolojik-emperyalizm-bu-topraklardan-islamin-izlerini-siliyor-ama-biz-uyuyoruz-yine-b/

https://acikgazete.com/arkeologlar-kaplan-hakkinda-savcilara-cagrida-bulundu/

================================

CİHANGİR'DEKİ POLİS MÜDAHALESİNE İLİŞKİN GÖRÜNTÜLER TEPKİ ÇEKİYOR

Taksim'deki LGBT yürüyüşü nedeniyle polis çevredeki birçok sokakta olaylarla alakası bulunmayan kişilere de müdahale etti. Müdahale esnasında çekilen görüntüler Türkiye'yi ayağa kaldırdı.

İstanbul Taksim'de LGBT ve bağlı derneklerin "Onur Haftası" adı altında gerçekleştirdikleri yürüyüşe polis müdahale etti.

Polisin müdahalesi eylemcilerin dışına çıkarak ara sokaklarda konuyla alakası olmayan vatandaşlara da etki etti.

POLİS AMİRİ MEKANDA OTURAN VATANDAŞI GÖZALTINA ALDIRDI

Ortaya çıkan görüntülerde polislerin zaman zaman kontrolü yitirerek hak ihlaline neden olmaları dikkat çekti.

Eylemlerle alakası olmayan ve bir kafetarya da oturan vatandaş zorla kaldırılmak istendi. Şahsın tepki göstermesi üzerine polis amiri olduğu ifade edilen bir kişi zor kullandı.

O anlarda ortaya çıkan görüntüler:

Cihangir'de bir polis amiri mekanda kendi haline oturan vatandaşın üzerine yürüyor sonra önündeki sandalyeyi yere vurarak gözdağı veriyor ve kız arkadaşının yanında yere yatırıp gözaltına aldırıyor. Görüntü alana sataşıyor işletmeciye bağırıyor!

Bu ne çirkinlik! pic.twitter.com/eLSbuf41NR— Batuhan Çolak (@batuhancolak33) June 26 2021

Görüntü alınmasına da tepki gösteren polis amiri daha sonrasında işletmeciyi azarladı.

"ÇOCUĞUM UYANIYOR" DİYENİ EVİNDEN ALDILAR

Kafetaryadaki müdahale yöntemiyle tepki çeken polis amiri evinin balkonundan "Ses bombası kullanmayın çocuklar korkuyor" diye seslenen vatandaşı da zorla evinden aldırdı.

Vatandaşın tepkisi sonrasında bir polis memurunun "Ne bombası lan yavşak gel buraya" diye bağırdığı duyuldu. Polis amirinin "Gidin evinden alın" talimatı sonrasında vatandaş çocuklarının yanında zorla evinden alınarak Vatan Emniyet Müdürlüğüne götürüldü.

Bakın ne buldum. "Çocuk uyuyor" diye seslenen vatandaşa önce "Yavşak in lan aşağı" deniyor ve kafeteryayı karıştıran söz konusu amir yine ortaya çıkıyor "Çıkın alın. "

Gerçekten de çocuğunun uyanmasından huzursuz olan baba zorla evinden alınıyor! pic.twitter.com/cJ37BxR8JK— Batuhan Çolak (@batuhancolak33) June 26 2021

"AĞZINI AÇANI ALIYORSUNUZ"

Kaydedilen farklı bir görüntüde ise polisin "Ağzını açanı alıyorsunuz ağzını açanı" ifadelerini dikkat çekiyor.

Polisten ilginç talimat: "Ağzını açanı alıyorsunuz ağzını açanı..." pic.twitter.com/sbpose8cAw— Aykırı (@aykiricomtr) June 26 2021

https://www.aykiri.com.tr/cihangir-deki-polis-mudahalesine-iliskin-goruntuler-tepki-cekiyor/12540/

================================

ÇİN'DEKİ KAFATASI EVRİM TARİHİNİ DEĞİŞTİREBİLİR

Çin'de Harbin'teki kafatası modern insanlara Neandertallerden daha yakın yeni bir dal oluşturdu. Bilim insanları kafatasının yeni bir türü işaret edip etmediği konusunda kararsız.

İstanbul - BİA Haber Merkezi 27 Haziran 2021 Pazar 10:28

Yaklaşık 90 yıl önce Çin'in Harbin bölgesinde bir kuyuya sarılıp gizlenmiş devasa bir fosilleşmiş kafatasının keşfi bilim insanlarını insanlarının evrimi konusundaki bilgilerini zorluyor.

Çinli araştırmacılar bulunan kafatasına Homo longi veya "Ejderha Adamı" adını verdiler ancak diğer uzmanlar yeni bir tür adlandırma konusunda daha temkinli.

Kalıntıların analizi modern insanlarla Neandertallerden daha yakın akraba olan daha önce bilinmeyen bir kardeş gruba işaret eden insan soy ağacının yeni bir dalını ortaya çıkardı.

Londra'daki Doğa Tarihi Müzesi'nde araştırma lideri olan ve proje üzerinde çalışan Profesör Chris Stringer "Bunun son 50 yılın en önemli bulgularından biri olduğunu düşünüyorum" derken ekledi: "Muhteşem bir şekilde korunmuş bir fosil. "

Bulunma hikayesi uzun

Araştırmacılara göre kafatası ilk olarak 1933 yılında Çin'in en kuzeydeki eyaleti Heilongjiang'daki Harbin'de Songhua Nehri üzerinde bir köprü inşa eden Çinli işçiler tarafından Japon işgali sırasında bulundu.

Kafatasının Japonların eline geçmesini önlemek için terk edilmiş bir kuyuya sarılıp saklandı ancak 2018'de onu saklayan yerli kafatasını ölmeden önce torununa anlattı ve böylece kafatası tekrar ortaya çıktı.

Guardian gazetesinin haberine göre Çin'deki Hebei Geo Üniversitesi'nde Profesör Qiang Ji liderliğindeki uluslararası bir ekip kafatasının kökeni konusundaki belirsizlikleri daraltmak için jeokimyasal teknikler kullandı.

En az 146 bin yıl

Bilim insanları kemikleri en az 146 bin yıl öncesine tarihlendirdi. Kafatası özellikle Homo sapiens'e daha çok benzeyen yüzle ilkel ve daha modern özelliklerin benzersiz bir kombinasyonuna sahip. Kafatasında bir büyük azı dişi boşluğu da var.

23 santimetre uzunluğunda ve 15 santimetreden daha geniş olan kafatası modern bir insanınkinden önemli ölçüde daha büyük ve modern bir insan beyni için 1.420 ml geniş bir alana sahip.

Kalın kaş çıkıntısının altında büyük kare göz yuvaları var ancak kafatası boyutuna rağmen narin. Profesör Stringer "Bu adamın kocaman bir kafası varmış " diyor.

Araştırmacılar kafatasının etkileyici bir fiziksel örnek olabilecek yaklaşık 50 yaşında bir erkeğe ait olduğuna inanıyor.

Geniş şişkin burnu büyük miktarda hava solumasına izin vererek yüksek enerjili bir yaşam tarzına işaret ederken saf boyutu bölgedeki acımasız soğuk kışlara dayanmasına yardımcı olabilir diye düşünülüyor.

"Vücut yapısı sağlam"

Hebei'de paleoantropolog olan Prof Xijun Ni "Homo longi çok sağlam. Boyunu tahmin etmek zor ancak devasa kafa modern insanların ortalamasından daha yüksek bir uzunluğa işaret ediyor" diyor.

Bilim insanları bu bireyin insanlık tarihine nerede uyduğunu bulmak için fosilden ve diğer 95 kafatasından alınan ölçümleri en olası soy ağacını derleyen bir yazılıma eklediler.

"İnsana daha çok benziyor"

Bu yazılımın hesaplarına göre Harbin'teki kafatası modern insanlara Neandertallerden daha yakın yeni bir dal oluşturdu.

Çinli araştırmacılar Harbin kafatasının onu yeni bir tür yapacak kadar farklı olduğuna inanıyor ancak Profesör Stringer ikna olmuyor.

Stringer kafatasının 1978'de Çin'in Dali ilçesinde bulunan bir başka kafatasına benzer olduğuna inanıyor.

"Ben buna Homo daliensis demeyi tercih ederim ama bu çok da önemli değil" diyor ve ekliyor: "Önemli olan daha sonraki insanların Neandertallerden ve Homo sapiens'ten ayrı olan üçüncü neslidir. "

Kafatasıyla ilgili ayrıntılar The Innovation'da üç makalede yayınlandı.

Denisovan olabilir mi?

Makalelere göre adı Harbin kafatasıyla ilgili bir olasılık da büyük ölçüde Sibirya'dan elde edilen DNA ve kemik parçalarından bilinen soyu tükenmiş gizemli bir insan grubu olan Denisovan olması.

Wisconsin-Madison Üniversitesi'nde paleoantropolog olan Profesör John Hawks yeni bir insan soyu fikrinin "kışkırtıcı bir iddia" olduğunu çünkü kafataslarının uzak akrabalar arasında bile benzer görünebileceğini söyledi.

Profesör "Bence hepsi birbiriyle iç içe geçmiş bu büyük beyinli insanlar arasında yeni türler adlandırmanın bilimde kötü bir an olduğunu düşünüyorum" diyor.

(PT)

https://bianet.org/bianet/yasam/246347-cin-deki-kafatasi-evrim-tarihini-degistirebilir?bia_source=rss

================================

İLHAN ŞEŞEN: İNTİHAR ETMEM AMA SOKAK ÇALGICILIĞINA BAŞLAYACAĞIM AÇLIKTAN ÖLELİM Mİ?

İlhan Şeşen pandemi nedeniyle çalışamadıklarını ifade ederek birikimlerini kullandığını belirtti. Şeşen artık zor durumda olduğunu da sözlerine ekledi.

Pandemi nedeniyle zor günler geçirdiğini kaydeden İlhan Şeşen "Böyle giderse sokak çalgıcılığına başlayacağım. Üç ay bile dayanacak gücüm kalmadı" dedi.

Şarkıcı İlhan Şeşen Posta'dan Alev Gürsoy'un sorularını yanıtladı.

Şeşen dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Şeşen son dönemde geçim sıkıntısı çeken müzisyenlerden biri olduğunu söyleyerek pandemi sürecinde konser ve eğlencelerin yasaklanmasıyla düştüğü ekonomik darboğaza sadece 3 ay kadar dayanabileceğini bu durumun daha uzaması durumunda sokaklara inip müzik yapacağını ifade etti.

ŞEŞEN SORULARA ŞÖYLE YANIT VERDİ:

Cumhurbaşkanı Erdoğan "Müzik yasağını saat 00.00'a çekiyoruz; kusura bakmasınlar gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok" demişti. Kusura baktınız mı?

Vallahi duydum ve inanamadım. 00.00'a kadar müzik var ve sonrasında yok. Şaşırdım mı? Hayır! Bunlar ilk defa olmuyor. Kenan Evren zamanında Evren Bodrum'a tatile geldiğinde 00.00'dan sonra bütün müziği kapattırdı. O dönem küçük bir barda Mavi'de çalıyordum. Sonrasında Halikarnas'tan teklif geldi "Gidin gece 00.00'dan sonra müzik yapın" dediler yapmadık.

SİZCE BU DÜZENLEMEDE HAKLILIK PAYI VAR MI?

Meseleye objektif bakınca işin başka yönleri de var. Mesela yolda yürüyemiyorsunuz çünkü her mekan kendi müziğini sonuna kadar açmış büyük bir kakofoni halindeler korkunç bir gürültü kirliliği var. Müzikten başka her şeye benziyor. Müzik değil resmen gürültü.

SADECE BODRUM İÇİN GEÇERLİ DEĞİL BU KARAR AMA…

Ben bu kararı savunmak aklamak derdinde değilim. "Tayyip Erdoğan'ın verdiği kararın yanındayım" demiyorum. Ben müzikteki gürültü kirliliğinden bahsediyorum karar yanlış ama bazı yerlerin o kadar cılkı çıkmış ki… Herkes de bu gürültüyü kaldırmak zorunda değil.

Mesela ben Bodrum'a gittiğimde her yerden ayrı bir müzik sesi gelmesinden ve yolda o kakafoni eşliğinde yürüyememekten şikayetçiydim. Saçma sapan müzikler ve volümü açık! Alınan karar bir musibettir ama bir musibet bin nasihatten iyidir. Belki bu karar her iki tarafa da nasihat olur da müzikteki bu kirliliği en aza indirirler.

GENELDE ÇOK ELEŞTİRİ YAPAN BİRİ MİSİNİZ?

Ben yaratılan hiçbir korku ikliminden korkmam çünkü ben doğruları söylerim. Pandemi sürecinde ben hükümeti sizce neden eleştireyim? Sonuçta bir virüs söz konusu ve bu sadece bizim değil dünyanın sorunu. Virüsü bu iktidar yaratmadı. Virüsten bağımsız konuşursak; bu hükümetin onayladığım pek çok icraatı olduğu gibi onaylamadığım tarafları da çok.

ONAYLADIKLARINIZ NELER?

Sağlık sistemi çok kötüydü düzelttiler. Eskiden SSK hastanelerinde yılan gibi kuyruklar olurdu ve girmezdiniz hastaneye. Muayene olmak ölümden beterdi. Sağlık sistemi şimdi iyi. Yollar yaptılar. Bu yollar lazım mıydı bilemiyorum ama ben arabama atlayıp gittiğim zaman rahat ediyorum rahat ediyorsam doğru demektir. Ama pandemi süreci için eleştirmem çünkü çok zor bir dönem.

BU ZOR SÜREÇ SİZİ NE DENLİ ETKİLEDİ?

Vallahi çok ağır geçti. Ben yine az çok geçmişte para kazanan bir adam olarak onu yedim. Ama şimdi çok zor durumdayım. Bu durum üç-dört ay daha sürerse belki intihar etmem ama sokakta çalgıcılığına başlayacağım. Mecburum buna!

GERÇEKTEN Mİ?

Evet! Açlıktan ölelim mi? Konserler festivaller yok; müzik yapılan hiçbir mekan açılmazsa ne yapacağım? Benim yapabildiğim bir tek müzik var dolayısıyla çıkacağım sokağa ve çalgıcılık yapacağım. Benim öyle komplekslerim yoktur. Ev geçindirmek zorundayım.

Sokak çalgıcılığı müzisyenliğin son mertebesidir. Hırsızlık arsızlık yapmıyoruz müzik yapıyoruz. Sokak çalgıcılığı çok şerefli bir mertebe. Hiç yüksünmüyorum. Sağlığım elverirse sokağa ineceğim çalmaya.

18 Haziran 1948'de Manisa'da doğan İlhan Şeşen Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra 10 yıl serbest avukat olarak çalıştı.1968'de dans müziği orkestralarında şarkıcılık yaparak müziğe başladı ve aynı yıl gitar çalmayı öğrendi.

https://www.gercekgundem.com/kultur-sanat/283926/ilhan-sesen-intihar-etmem-ama-sokak-calgiciligina-baslayacagim-acliktan-olelim-mi

================================

POLİSTEN TEPKİ ÇEKEN PAYLAŞIM: CİNSEL ÖZÜRLÜ İNSANLARIN İZİNSİZ YÜRÜYÜŞÜNE MÜDAHALE EDİYORUZ

Onur Yürüyüşü'ne yönelik polis müdahalesi tartışma konusu olmaya devam ederken sosyal medyada polis üniformalı bir kişinin fotoğrafıyla yapılan paylaşım da tepkiye neden oldu.

Polisten tepki çeken paylaşım: Cinsel özürlü insanların izinsiz yürüyüşüne müdahale ediyoruz

İstanbul'da dün düzenlenen Onur Yürüyüşü için Taksim'de toplanan LGBTİ+'lara polis müdahale etmiş çok sayıda kişinin gözaltına alındığı müdahaleler sırasında uygulanan şiddetin görüntüleri büyük tepki almıştı.

Olayların yaşandığı Taksim'e yakın bir noktadan yapılan sosyal medya paylaşımı da dikkatlerden kaçmadı. Instagram hesabından polis üniformalı 'ottomanpolice' bir Instagram kullanıcısının LGBTİ+'lara dair nefret içerikli bir paylaşımda bulunduğu görüldü.

Paylaşımda "LGBT (cinsel özürlü)= insanların izinsiz gösteri yürüyüşüne müdahale ediyoruz. Güzel ülkemiz yüz karaları utanmadan ONURLUYUZ diyorlar. . Cinsiyetine saygısı olmayanın çevresine veya devletine saygısı olur mu??" ifadeleri kullanılıyor.

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen de sözkonusu paylaşımı ve hesabın sahibi olduğu iddia edilen polis üniformalı kişinin fotoğrafını Twitter hesabından paylaşarak "Kim bu nefret suçu işleyen ve vatandaşı hedef gösteren polis?" diye sordu.

Antmen "Onur Yürüyüşüne katılan insanlara (Cinsel Özürlü) diyebilecek kadar gözü dönmüş birine silah verilmesi halka tehdittir. Bir de ismine 'Ottomanpolice' yazmış. Nerenin polisi olduğundan haberi de yok. " diye tepki gösterdi.

Öte yandan sözkonusu paylaşımın tepki almasının ardından 'ottomanpolice' isimli Instagram hesabının kapatıldığı görüldü.

https://www.gercekgundem.com/images/posts/202106/309152_686x892.jpg

https://www.gercekgundem.com/guncel/283910/polisten-tepki-ceken-paylasim-cinsel-ozurlu-insanlarin-izinsiz-yuruyusune-mudahale-ediyoruz

================================

PORTEKİZ'DE CORONA PATLADI ALMAN TURİSTLER DÖNÜYOR

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Haz 27 2021 6:52

Alman Robert Koch Enstitüsü'nün Portekiz'i coronanın delta varyantında tehlikeli ilan etmesinin ardından bazı turizm şirketleri bölgeye giden Alman turistleri geri getirmeye başladı.

Olimar isimli Köln merkezli tur ve tatil şirketi Pazartesi akşamdan itibaren yolcuları geri getirmeye başlayacaklarını açıkladı. Uyarıya rağmen yolcuların yüzde 10'unun tatillerini uzattığı belirtildi.

MECBURİ İKİ HAFTA KARANTİN

Robert Koch Enstitüsü cuma akşamı Portekiz'i iki hafta boyunca "Virüsün delta varyantı nedeniyle risk bölgesi" ilan ettiğini açıklamıştı. Bu karar tüm tur şirketleri yolcu taşıyanlar için kapsamlı bir ulaşım yasağını beraberinde getiriyor.

Risk bölgesi kararının ardından Portekiz'den dönenler aşılarını yaptırmış corona atlatmış ve negatif test sonucu olsa bile 14 gün karantinada kalacak.

https://www.guncelmeydan.com/pano/portekiz-de-corona-patladi-alman-turistler-donuyor-t50164.html

================================

ÇORUM KATLİAMININ 41. YILINDA YAŞAMINI YİTİRENLER MEZARLARI BAŞINDA ANILDI

27 Haziran 2021 15:22

Çorum'da 41 yıl önce Mayıs'ın son günlerinde başlayıp Temmuz'a kadar devam eden katliamda yaşamını yitirenler mezarları başında anıldı.

Çorum katliamında yaşamını yitirenler mezarı başında anıldı

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından 1980 yılının 3 Temmuz'unda işkenceyle katledilerek öldürülen Tıp Fakültesi öğrencisi Süleyman Atlas ile işçi Raif Erden'in Büyük Palabıyık Köyü'nde bulunan mezarları ziyaret edildi.

Anma programında Çorum Emek ve Demokrasi Platformu adına bir konuşma yapan Eğitim-Sen Çorum Şube Başkanı Ali Ekber Beyaz egemen güçlerin sıkıştıklarında başvurdukları temel yöntemlerden birisinin baskı ve şiddetle halkı yıldırma ve sindirme politikaları uygulamak olduğunu belirterek "Bu politikaları sürdürürlerken halkı etnik yapı dinsel inanç ve felsefi düşüncelerine göre kutuplaştırarak halkları karşı karşıya getirirler. Zaman zaman bu baskı ve şiddeti katliamlara dönüştürmekten de kaçınmazlar. Tabi bunu yaparken kendi sorumluluklarını da kutuplaştırarak karşı karşıya getirdikleri yoksul halk kitlelerine yıkarlar. Tarihte bunun çok farklı örnekleri bulunmaktadır. Çorum katliamı da bunlardan yalnızca birisidir" dedi.

Beyaz dönemin egemenlerinin 1980 yılında yaşanan Çorum katliamını Alevi-Sünni çatışması biçiminde tanımlayarak sorumluluklarını üzerlerinden atmaya çalıştığını dile getirdi.

ÖRGÜTLÜLÜK VE BİRLİKTE MÜCADELE VURGUSU

Anmaya geldikleri Raif Erden ve Süleyman Atlas'ın yitirilen onlarca candan yalnızca ikisi olduğunu söyleyen Beyaz konuşmasına şu şekilde devam etti:

"Toplumbilimci ve tarihçilerin Çorum katliamı ile ilgili önemli bir tespiti vardır: Örgütlülük ve birlikte mücadele. O günlerde birleşik örgütlü bir

karşı duruş olmasaydı katliamın boyutlarının çok daha fazla derinleşeceğini ve Çorum'da ikinci bir Maraş'ın yaşanacağı ifade edilmektedir.

Geçmişi bilmek ve tanımak geleceğe yön vermekte kullanabilmek için en güzel deneyimleri içerisinde barındırır. Ancak geçmişin karanlık dehlizlerinde yaşananlar asla akıldan çıkarılmaması gerekirken kesinlikle de intikam duygularına da dönüştürülmemelidir. Eşit ve özgürce demokratik koşullarda barış içerisinde bir yaşamın mücadelesi sürdürülmelidir. Birlikte ve bir arada yaşamanın temel koşuludur barış.

Süleyman Atlas'ın da özlemini duyduğu yaşam biçimi bu değil miydi barış içerisinde bir arada insanca yaşayabilmek. Bu yüzden söylemişti eğer nasip olmazsa görmek o günü götürüp halkımın bağrına gömün beni sözünü.

Aslında tüm dünya halklarının ortak özlemidir barış içerisinde birlikte ve bir arada yaşayabilmek. Barış için duygularımı bizlerle benzer yaşam

biçimleri olan komşumuz Yunanistan'dan Yannis Ritsos'un şiirinden kısa bir bölümle ifade etmek istiyorum.

Çocuğun gördüğü düştür barış.

Ananın gördüğü düştür barış.

Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.

Barış

Işın demetleridir yaz tarlalarında

İyilik alfabesidir o dizlerinde şafağın

Herkesin kardeşim demesidir birbirine

Yarın yeni bir dünya kuracağız demesidir

Ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.

Çorum Emek ve Demokrasi platformu olarak her türlü baskı zulüm ve katliamı ayrıştırıcı ve ötekileştirici dili reddediyor tüm halkımızı

emek barış ve demokrasi mücadelesinde omuz omuza vermeye davet ediyoruz. " (Çorum/EVRENSEL)

https://www.evrensel.net/haber/436545/corum-katliaminin-41-yilinda-yasamini-yitirenler-mezarlari-basinda-anildi?utm_source=rss_feed&utm_medium=rss&utm_campaign=rss_syndication

================================


- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ozgurluk iki kere ikinin dort ettigini soyleyebilmektir.
Eger buna izin verilirse gerisi kendiliginden gelir.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Aslinda, dindar insanlar din hakkinda ya da ac insanlar yiyecek hakkinda dalastiklarinda, her iki taraf da sanki o seye sahip degil gibi gorunuyor.

FRANKLIN,BENJAMIN (1706-1790) ABD'li devlet adami, bilim insani ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 56 Cocuklara ozgu guvenlik tedbirleri

1) Cocuklara ozgu guvenlik tedbirlerinin neler oldugu ve ne suretle uygulanacaklari ilgili kanunda gosterilir.


- - - - - - - - - - - - -
Riza Tevfik

Fikrimi sarsmadi simdiye degin
Arsizca sozleri bilmem ne beyin
Bana cifte atan saskin esegin
Kendi ciftesiyle beli kirilir

- - - - - - - - - - - - -
0
- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder