26 Nisan 2011 Salı

Şu kobay asker skandalı hikayesini biraz açalım...

Kaç haftalardır ortalığı karıştıran kobay asker skandalı hikasinin aslı şudur.

Uyarılmış elektriksel potansiyel (İng. Evoked Potential) diye bir test vardır.

Bu test ülkemizdeki bütün üniversite hastanelerinde tanı için yapılır.

Hatta sadece üniversite hastanelerinde değil, gelişmiş nörolojik kliniği olan bütün özel hastanelerde de yapılır.

Nörologların kullandığı bir teşhis aracıdır.

  • EEG analizinde beynin elektriksel durumu tıpkı bir EKG gibi kaydedilir.
  • EMG analizinde kasların çalışırken ya da istirahattaki elektriksel durumu kaydedilir.
  • Evoked potansiyel testinde ise beyinde belirli bir bölgeye uyarı verilir ve uyarının hedef bölgede ölçümü EMG'ye benzer şekilde yapılır.

Bu oto sanayindeki elektrikçilerin lambalı kalemlerle devreyi çeşitli yerlerden test edip kesintinin nerede olduğuna tesbit etmesine benzetilebilir.

Uyarı vermek için düşük miktarda elektromanyetik alan üreten bir bobin uyarılacak noktaya hedelenir.

Verilen manyetik alanın şiddeti ortaboy bir sanayi tipi elektrikli motorun ürettiği kadardır.

Hasta bu sırada bir acı duymaz, ya da bilincini yitirmez.

Örneğin beyinden kaslara giden yollarda bir kesinti olup olmadığını anlamak için, beyinde motor alanlar uyarılır, ve bu uyarının kaslara kasılma uyarısı olarak gidip gitmediğine bakılır.

Kaslara ise tıpkı EMG testinde olduğu gibi elektriksel gerilimi ölçmek için iğneler batırılır.

Batırılan iğneler, enjeksiyonlarda kullanılan iğnelerden ince, ancak akapunktur iğneleri kadardır.

Bu testin (artık deney demeye çekiniyoruz) bir sürü türü vardır.

Fakat bunların hiç birinde hasta sakatlanmaz, acı duymaz, kalıcı ya da geçici bir hasar yaşamaz, kişiliğinde ya da bedeninde bir değişiklik ya da bilinç değişikliği yaşamaz, vücuda yabancı bir madde enjekte edilmez.

Nadiren test sırasında özel yatkınlığı olan hastalarda test epilepsi krizlerini tetikleyebilir, ancak bu test zaten nöroloji kliniği içinde yapıldığı için bu da kolayca kontrol altına alınır, ve hatta bu durumun kendisi de bir teşhis imkanı sağlar.

Bu testi yapmak için ulusal ya da üniversite etik kurullarından izin almaya gerek yoktur.

Bu testi yapmak için hem ülkemizde hem de başka ülkelerde hiçbir hastanede etik kurullara müracaat edilmez.

Tıpkı basitçe kan tahlili yapılıyormuş gibi, ya da ilaçlı film çekimi gibi hastaya yapılacak iş izah edilir ve test yapılır.

Bu test girişimsel bir test sayılmadığı için yazılı bir aydınlatılmış onam formuyla imza altına alınmaz.

Elbette yapılan her tıbbi iş gibi kayıtları tutulur.

Bu kadar efsane edildikten sonra muhtemelen bundan sonra hekimler bu teşhis aracını kullanmaktan geri duracaklardır, ya da hiç gerekmediği halde aydınlatılmış onam, etik kurullardan izin isteme bürokrasilerine işi bırakacaklardır.

Bu kent efsanesini yaratanların ve yayanların, hatta bunu TSK'yı yaralama fırsatı olarak görenlerin bir gün bu teste muhtaç olmalarını diliyorum.

O zaman bakalım sapla samanı karıştırmanın ne demek olduğunu anlayabilecekler mi?

Sonuç olarak incir çekirdeğinde fırtınalar yaratılmıştır.

TSK'da sanki Dr. Frankenstein'lar askerler üzerinde vahşi deneyler yapıyormuş gibi bir resim üretilmiştir.

Benim bildiğim evrende varolan adalet sistemi bu iftirayı üretenleri ve yayanları mutlaka vuracaktır.

Bu sadece zaman meselesidir.



Wed Mar 30, 2011 4:33 pm, zeki kentel (zkentel@hotmail.com) wrote:

"Kobay asker" skandalı büyüyor

GATA Nöroloji Anabilim Dalı'nda görevli 6 doktorun, hareket bozukluğu hastası 20 Mehmetçiği kobay gibi kullanması Türkiye gündemine oturdu. Skandalın bir benzerinin de aynı akademinin göz ve onkoloji servislerinde yaşandığı ortaya çıktı.
 
Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ndeki 'deney skandalı'nın boyutları büyüyor. Genelkurmay ve Prof. Dr. Zeki Odabaşı GATA Etik Kurulu onayı var" açıklamasının gerçeği yansıtmadığı ileri sürüldü. Etik Kurula deneye olur vermediği aksine Sağlık Bakanlığı'na başvurmasını istediği belirtildi.

Mehmetçik'in kobay olarak kullanıldığına yönelik Bugün'ün haberi ses getirdi. GATA'da askerler üzerinde uygulandığı belirtilen skandal deneyle ilgili dün çarpıcı gelişmeler yaşandı. Genelkurmay ve Sağlık Bakanlığı art arda açıklamalar yaptı.

TSK, GATA Etik Kurulu onayının olduğunu ve bakanlık iznine gerek olmadığını ileri sürdü. Sağlık Bakanlığı ise "Klinik çalışma için bakanlık izni şart" dedi. GATA Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Odabaşı da önceki gün yaptığı açıklamada GATA Etik Kurulundan onay alındığını iddia etmişti. Ancak skandal deneye GATA'nın olur vermediği, hatta söz konusu çalışma için Sağlık Bakanlığı'na başvurulması kararını verdiği ileri sürüldü.

Bakanlık GATA'dan bilgi istedi

Genelkurmay, bu çalışma için 27 Ocak 2009'da GATA Etik Kurulundan onay alındığını savundu. Sağlık Bakanlığı Klinik Araştırmalar Merkezi Etik Kurulu Yönetmeliğine atıfta bulunulan Genelkurmay açıklamasında "Haziran 2009 tarihine kadar eski yerel etik kurulların çalışmalarına devam edecekleri hususu yer almaktadır.

Bu nedenle Sağlık Bakanlığından Etik Kurul Onayı alınmasına gerek bulunmamaktadır" denildi. Ancak, Sağlık Bakanlığı Genelkurmayı yalanladı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Klinik araştırmalar hakkındaki mevzuata göre böyle bir klinik çalışma yapılabilmesi için bakanlığımızdan izin alınması gerek mektedir. Habere konu olan çalışmaya dair bakanlığımızdan alınmış bir izin ya da izin başvurusu bulunmamaktadır. Konuyla ilgili GATA Komutanlığından bilgi istenmiştir."

Genelkurmay açıklama yapmalı

Balyoz tutuklusu Korgeneral Nejat Bek'in oğlu Tabip Binbaşı Semai Bek'in de aralarında olduğu 6 kişilik doktor grubunun hareket bozukluğu hastası 20 Mehmetçik'i tanı koyma bahanesiyle kobay yerine kul landığ iddiaları gündeme bomba gibi düştü.

Hasta erlerin beyinlerine elektro manyetik alan uygulanan deneyde Sağlık Bakanlığı Etik Kurulu izni ile askerlerin 'yazılı onay formu' alınmadığı iddialarına hekimler tepki gösterdi.

Askeri bir hastanede personelin ast üst ilişkisi içerisin de davranabileceğini belirten uzmanlar, askerlerin korksalar bile kaçamayacağına dikkat çekti. Gerçeğin açığa çıkması için Genelkurmay'ın GATA Etik Kurulu'nun onay raporunu açıklaması gerektiği vurgulandı.

Rütbeli 'yap' deyince itiraz edilemiyor

■ Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan: GATA Etik Kurulu'nun kararı varsa yasa dışı olmaz. Kişinin rızasının alınması lazım. Ama askeri hekimlikte bir rütbeli yap deyince itiraz edemiyor. Yani öyle bir risk var. En azından korkuyor. Güven atışı gibi askerler korktukları halde kaçamıyorlar. Ama GATA Nöroloji Kliniği bilimsel kalitesi olan bir kliniktir.

■ Emekli Hakim Binbaşı Yusuf Çağlayan: Askeri personelin hür iradesi ile karar verip vermediği araştırılmalıdır. Mevzuata aykırı bir işlem söz konusu ise deneyi yapan komutanlar görev suçu işlemişlerdir.

■ Psikiyatrist Oğuz Tan: Tedavi epilepsi nöbetlerine yol açabilir. Sadece askeri sağlık kurumların- Uzmanlar; YASAK da değil bu hasta hakları kavramının iyileştirilmesi ile ilgili bi
rdurum. Hastaların tedavi öncesinde bilgilendirilmesi ve tedaviyi reddetme hakkının verilmesi lazım. Bu asker de olsa geçerlidir.

113 yıllık kurumu yıpratmayın

GA­TA­'da da­ha ön­ce de ben­zer va­ka­lar ya­şan­mış­tı. Ancak uzmanlar 113 yıllık geçmişe sahip kurumun bu tür sıkandallarla yıpratılmaması gerektiğine vurgu yaptı. Önceki yıllarda Hay­dar­pa­şa Has­ta­ne­si Göz Kli­ni­ği­'n­de gö­rev ya­pan Dr. Ali Ay­dı­n'­ın sah­te yol­lar­dan do­çent un­va­nı al­ma­ya ça­lış­tı­ğı ile­ri sü­rül­müş­tü.

Ay­dı­n'­ın Meh­met­çi­k'in göz­be­be­ği üze­rin­de etik ku­rul iz­ni al­ma­dan 'sik­los­po­ri­n' de­nen ve gö­ze cid­di za­rar ve­re­bi­le­cek bir ila­cı kul­la­na­rak de­ney yap­tı­ğı be­lir­til­miş­ti.

2008 ta­rih­li Hel­sin­ki Dek­la­ras­yo­nu­'na gö­re Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı'ndan izin alın­ma­dan de­ney­ler ya­pı­la­mı­yor. Bu çalışmalar Faz 3 ola­rak ni­te­len­di­ri­li­yor ve hay­van­lar üze­rin­de cid­di bir za­rar do­ğur­ma­dı­ğı­nın is­pat­lan­ma­sı du­ru­mun­da in­san­larda kul­la­nı­la­bi­li­yor.

Hay­van­la­ra uy­gu­la­nır­ken da­hi bir çok izin ve pro­se­dür ge­rek­ti­ren bu de­ne­yi as­ker­ler üze­rin­de uy­gu­landığı vur­gu­lan­mış­tı. Has­ta­la­ra her­han­gi bir uya­rı­da bu­lu­nul­ma­dı­ğı da di­le ge­ti­ril­miş­ti.

Üro­lo­ji Ser­vi­si­'n­den Dr. Cü­neyt Ada­ye­ner, Dr. İl­ker Ak­yol, Dr. Bü­lent Şe­n'­in im­za­la­rı­nın ol­du­ğu ya­yı­nın da Ulus­la­ra­ra­sı Ya­yın Ta­kip Ku­ru­lu­şu (ABC) ta­ra­fın­dan ta­ma­men in­ti­hal ol­du­ğu tes­pit edil­miş­ti. İn­ti­hal ya­yı­nın, Türk Üro­lo­ji Der­ne­ği­'ne bil­di­ril­di­ği öğ­re­ni­lir­ken her 3 dok­tor için her­han­gi bir iş­le­min ya­pıl­ma­dı­ğı ve GA­TA­'da gö­rev­le­ri­ne de­vam et­tik­le­ri öne sü­rül­müş­tü.
--------------------------------------------
Bugün

FARE  YERINE KOBAY OLARAK  ASKER KULLANAN YALANCI  BILIM ADAMLARI

Oraj POYRAZ

Evoked potential

From Wikipedia, the free encyclopedia

An evoked potential (or "evoked response") is an electrical potential recorded from the nervous system of a human or other animal following presentation of a stimulus, as distinct from spontaneous potentials as detected by electroencephalography (EEG) or electromyography (EMG).

Evoked potential amplitudes tend to be low, ranging from less than a microvolt to several microvolts, compared to tens of microvolts for EEG, millivolts for EMG, and often close to a volt for ECG. To resolve these low-amplitude potentials against the background of ongoing EEG, ECG, EMG and other biological signals and ambient noise, signal averaging is usually required. The signal is time-locked to the stimulus and most of the noise occurs randomly, allowing the noise to be averaged out with averaging of repeated responses.[1]

Signals can be recorded from cerebral cortex, brain stem, spinal cord and peripheral nerves. Usually the term "evoked potential" is reserved for responses involving either recording from, or stimulation of, central nervous system structures. Thus evoked compound motor action potentials (CMAP) or sensory nerve action potentials (SNAP) as used in nerve conduction studies (NCS) are generally not thought of as evoked potentials, though they do meet the above definition.


Elektroensefalografi

Vikipedi, özgür ansiklopedi
EEG çekimi sırasında elektrotlar takılmış bir kız
Bir EEG çekimi.
Taşınabilir EEG cihazı

Elektroensefalografi ya da EEG, beyin dalgaları aktivitesinin elektriksel yöntemle izlenmesini ölçen yöntemdir. Hastaya elektrik akımı verilmediğinden ağrı ya da acı hissedilmez.

Elektroensefalografla elde edilen kayıt da, elektroensefalogram (EEG) diye adlandırılır. Elektroensefalografi ya da halk arasında yaygın deyimle "beyin elektrosu çekme" diye adlandırılan bu teknik, 1929'da Alman ruh hekimi Hans Berger tarafından geliştirilmiştir.

EEG'de çekim küçük elektrotların saçlı deriye yerleştirilmesiyle yani "pasta" denilen iletken bir madde aracılığı ile yapıştırılmasıyla olur. Bu elektrotların ikisi arasındaki elektriksel potansiyel değişiklikleri bilgisayara kayıt edilir ve sonuç uzman tarafından yorumlanarak, hastaya gerekli bilgi verilir. Elde edilen kaydın incelenmesinde, normale oranla sapmalar bulunmasına dayanılarak, beynin birçok çalışma bozukluğu (sara vb.) teşhis edilebilir.

İnsanın sinir sistemi, yaklaşık 10 milyar sinir hücresi içerir. Bunların çoğu beyinde, geri kalanı omurgada ve bedenin öbür kesimlerinde, ilgili sinirlerde yer alır. Her beyin hücresi 5.000-50.000 sinir hücresiyle bağlantılıdır. Sinir akıları sinir lifleri boyunca taşınır ve beyinde elektrik dalgalarına yol açar. Bu elektrik dalgaları kafa derisinde ölçülebilir.

Klinik olarak nöbeti olan her hastada EEG anormalliği gösterilemeyebileceği gibi nöbet veya epilepsisi olmayan kişilerde de EEG anormalliği görülebilir. Nöbeti veya epilepsisi olan hastalarda nöbetler arasında EEG'lerde ortalama % 70 oranında anormallik gösterilebilir.

Yetişkinlerde çekime gelmeden önce saçın bir gün önceden temizlenmesi gereklidir. Uyku EEG`si çekimi için, hasta kişinin 24 saat uykusuz kalması gerekebilir. Çocuklarda çekim genellikle uykuda yapılmaktadır. Bunun için çekim öncesi ilaç verilebilir ve çekimin kolay olması için, çocuğun geç yatırılıp erken kaldırılması önerilir.

Çeşitleri

http://tr.wikipedia.org/wiki/Elektroensefalografi



--  Akıl gibi sermaye, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, ilim gibi şeref olmaz.   Ehl-i hikmet oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder