31 Ağustos 2020 Pazartesi

GİRİT ADASININ DÖRTTE ÜÇÜ TÜRKİYE'YE AİT BİLİYOR MUYDUNUZ ???




GİRİT ADASININ DÖRTTE ÜÇÜ TÜRKİYE'YE AİT BİLİYOR MUYDUNUZ ???

Sevgili Dostlar daha önce duymamış olanlar ile bilmeyenler için ilginç gelecek benim de yıllar önce öğrendiğim bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Halen Ege ve Akdeniz'in birleştiği noktada yer alan Akdeniz'in en büyük 5.nci Doğu Akdeniz de Kıbrıs'tan sonraki de en büyük 2.nci adası olan yüzölçümü 8 336 km²'lik Girit adasının dörtte üçü aslında halen Türkiye'ye aittir.

Adanın uzunluğu 260 km olup genişliği ise Diyon burnu ile Litinon burnu arasındaki 60 km'lik en geniş mesafeden doğu ucundaki Yerapetre kıstağında sadece 12 km'lik bir mesafe arasında değişmektedir. Girintili çıkıntılı sahil şeridinin toplam uzunluğu 1 000 km'ye ulaşmaktadır.

Yakın tarihimizde Girit Adasının Hukuki statüsünü belirleyen 4 antlaşma vardır. Bunlar;

  • 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması

  • 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması

  • 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması ve

  • 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasıdır.

Bahse konu bu antlaşmalara göre Girit Adası'nın yalnız dörtte biri Yunanistan'a aittir. Nedenine gelince;

30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ile Yunanistan'a Girit Adası'nın dörtte biri verilmiştir. Bu antlaşmada; Girit Adası'nın etrafındaki 14 adet ada adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti'nin egemenliğinde bırakılmıştır.

Birinci Balkan Savaşı'ndan sonra 30 Mayıs 1913 'te Osmanlı Devleti ile Yunanistan Bulgaristan Karadağ ve Sırbistan arasında imzalanan Londra Antlaşmasının 4. maddesi ile ada toprakları müttefik devletlere (Yunanistan Bulgaristan Karadağ Sırbistan) verilmiştir.

Yani diğer bir ifade ile; Londra Antlaşmasına göre Girit Adası üzerinde dört devletin paylı mülkiyeti vardır. Yunanistan'a Girit Adası üzerinde tek başına ferdi mülkiyet tanınmamıştır. 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması'nın hiçbir yerinde Girit Adası'nın Yunanistan'a verildiği veya terkedildiği veya bağlandığına dair bir ifade yoktur.

10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması ile Bulgaristan Girit adası üzerindeki dörtte birlik hakkından feragat etmiştir. 1913 Bükreş Antlaşması da Yunanistan'ın Girit adası üzerinde tek başına ferdi mülkiyetinin olmadığını başka devletlerle paylaşıldığını gösteren somut bir belgedir.

İkinci Balkan Savaşı'ndan sonra 10 Ağustos 1913'te Yunanistan Romanya Karadağ Sırbistan ve Bulgaristan arasında Bükreş Antlaşması imzalanmıştır. Bulgaristan 1913 Bükreş Antlaşması ile Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından feragat etmiştir. Bu da göstermektedir ki Yunanistan'ın Girit Adası üzerinde tek başına ferdi mülkiyeti yoktur başka devletlerin de payı vardır antlaşma onun bir kere daha somut belgesi mahiyetindedir. Zira Bulgaristan hakkından vazgeçerken herhangi diğer bir ülke lehine feragat ta bulunmamıştır. Üstelik bu antlaşma Yunan Başbakanı Venizelos tarafından da bizzat imzalanmıştır. Yunanistan lehine feragat (vazgeçme) yapılmadığı için Bulgaristan'ın Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payı aslına rücu olmuştur. Yani anılan pay Osmanlı Devleti'ne geri dönmüştür. Bu benim söylediğim husus tüm hukukçuların da tereddütsüz onaylayacağı hukukun temel kuralıdır.

14 Kasım 1913 tarihinde imzalanan Atina Antlaşması ile 1913 Londra Antlaşması hükümlerinin uygulanacağı kayıt altına alınmıştır. Yani böylelikle Atina Antlaşması ile Girit adasının dörtte birinin Yunanistan'a ait olduğu bir kez daha doğrulanmaktadır.

Bükreş Antlaşması'ndan sonra Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında 14 Kasım 1913'te Atina Antlaşması imzalanmıştır. 1913 Atina Antlaşması'nın 15. maddesi ile Osmanlı Devleti ve Yunanistan 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması hükümlerini 5. Maddesi de dâhil olmak üzere uygulayacakları konusunda anlaşmıştır.

Bu antlaşma ile Girit Adası'nın dörtte birinin Yunanistan'a ait olduğu üçüncü defa teyit edilmiştir.

14 Kasım 1913 Atina Antlaşması'nın hiçbir yerinde Girit Adası'nın Yunanistan'a verildiği veya terkedildiği veya bağlandığına dair bir ifade yoktur.

Gelelim 1923'e; 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile Girit adasının sadece dörtte birinin Yunanistan'a ait olduğu bir kez daha teyit edilmiştir. Bilindiği gibi; Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere Fransa İtalya Japonya Yunanistan Romanya ve Sırp – Hırvat-Sloven Devleti arasında 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanmıştır.

Bu Antlaşması'nın 12. maddesi ile antlaşmaya taraf olan toplam sekiz ülke tarafından 1-14 Kasım 1913 Atina Antlaşması'nın 15. maddesinin uygulanacağı teyit edilmiştir. Bahse konu bu teyit ile 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşmasının uygulanacağı da kayıt altına alınmış olmaktadır. Yani dördüncü defa ve sefer de Lozan ile; 1913 Londra Antlaşması ile Yunanistan'a Girit adasının dörtte birinin verildiği doğrulanmıştır.

Bu kadar açıklama ve dört kere aynı şeylerin vurgulanmasından sonra sonuca gelirsek;

1923 tarihli Lozan Antlaşması'nın 12. maddesi ile başta Türkiye Yunanistan ve İngiltere olmak üzere toplam sekiz devlet tarafından Girit adasının yalnızca dörtte birinin Yunanistan'a ait olduğu teyit edilmiştir. Girit adası üzerinde Sırbistan Karadağ Bulgaristan ve Yunanistan olmak üzere toplam dört devletin paylı mülkiyet hakkının olduğu bir kez daha kayıt altına alınmıştır.

1923 tarihli Lozan Antlaşması'nın 46. maddesi ile Osmanlı genel borçları paylaştırılmış ve antlaşmanın 12. ve 15. maddelerinde sözü edilen adaların payına düşen borçlarında adaların katıldığı devletler tarafından ödenmesi kararlaştırılmıştır. Anılan 46. madde ile Yunanistan Kuzey Ege Denizi'nde Taşoz – İkerya arasında bulunan toplam 9 ada ile Girit Adası'nın dörtte birinin payına düşen borcu ödemekle sorumlu tutulmuştur.

Yunanistan anılan borçları ödememiştir. Borçlarla ilgili 46. madde de Yunanistan'ın Girit Adası üzerinde sadece dörtte birlik mülkiyet hakkına sahip olduğunu açıkça görülmektedir.

Lozan Antlaşması'ndan Sonraki Dönem:

Sırbistan Lozan Antlaşmasından sonraki süreçte Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından fiili olarak feragat etmiştir.

Karadağ da Lozan Antlaşmasından sonraki süreçte Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından fiili olarak feragat etmiştir.

Bulgaristan Lozan Antlaşması'na taraf değildir. Ancak 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması ile Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından yazılı olarak feragat eden Bulgaristan Lozan Antlaşması sonrasında da Girit Adası üzerindeki hakkından fiili olarak feragat etmiştir.

Buraya kadar ki açıklamaları özetleyecek olursak;

Girit Adası'nın hukuki statüsünü belirleyen 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması'na göre Girit Adası'nın sadece dörtte biri Yunanistan'a aittir.

Bulgaristan Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından yazılı ve fiili olarak; Sırbistan Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından fiili olarak; Karadağ da Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından fiili olarak feragat etmiştir.

Bulgaristan Sırbistan ve Karadağ tarafından yapılan feragat (vazgeçme) Yunanistan lehine yapılmamıştır.

Yunanistan lehine feragat (vazgeçme) yapılmadığı için Bulgaristan Sırbistan ve Karadağ'ın Girit Adası üzerindeki toplam dörtte üçlük payı aslına rücu olmuştur. Yani anılan dörtte üçlük pay Osmanlı Devleti'ne geri dönmüştür.

Osmanlı Devleti'nin hak ve borçları küllî halefi yet yoluyla Türkiye Cumhuriyeti'ne geçmiştir. Girit Adasının hukuki statüsünü belirleyen uluslararası antlaşmalar ve uluslararası hukuka göre Girit Adası'nın dörtte üçü ve adanın etrafındaki ada adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti'nin küllî halefi olarak Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir. (Külli halefler miras bırakanın borçlarından dolayı kendi mal varlıkları ile sınırsız sorumludurlar. Cüzi halefler ise borçlardan sorumlu değildirler. Külli intikal asıl olduğu için hukukumuzda en az bir külli halef vardır. )

Yunanistan 1999 yılında adaya Türkiye'ye karşı kullanılmak üzere S-300 hava savunma Füze bataryası konuşlandırmıştır. Bu durumda yapılması gereken hukuki işlem şudur;

Yunanistan Girit adasının dörtte üçü ile hâlihazırda adanın etrafında işgal altında tuttuğu Gavdos Dionisades Gaidhouronisi Dhia ve Koufonisi olmak üzere toplam 5 Türk Adasını boşaltarak Türkiye'ye teslim etmeli Girit Adası'nın Türk bölgesinde kalan Heraklion Hava Üssü dahil olmak üzere bütün askeri birliklerini ve hava savunma füze bataryalarını tahliye etmelidir.

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Insan toplulugu kadin ve erkek denilen iki cins insandan murekkeptir.
Kabil midir ki bu kutlenin bir parcasini ilerletelim otekini ihmal edelim de kutlenin butunlugu ilerleyebilsin?
Mumkun mudur ki bir cismin yarisi topraga zincirlerle bagli kaldikca oteki kismi goklere yukselebilsin?

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

96. MATERYALIZMIN INSAN TURU ICIN ONUR BOZUCU OLDUGU DOGRU DEGILDIR

Bize yapilan itirazda, materyalizmin insandan tam bir makine yaptigi soylenir, bu da butun insan turu icin pek onur kirici sayilir. Ancak insan, bir ruhun ya da nasil oldugu bilinmeksizin, onun hayatta kalmasina yarayan "bilmem ne"nin gizli zorlamasiyla dusundugu, hareket ettigi soylendiginde, insan turu daha cok mu yuceltilmis olur?!

Anlasilmasi, gorulmesi kolaydir ki; maddeye ya da cisme karsilik ruha ya da cana atfedilen ustunluk, bu ruh hakkindaki cehalet uzerine kurulmustur. Oysa, bilindigi tasavvur edilen ve zembereklerinin ayirt edildigi seklinde abartilan madde ya da cisimle daha cok kaynasilmistir; ancak cisimlerimizin en sade hareketleri bile, bunlari dusunen her insan icin, sezilmesi, anlasilmasi ve cozulmesi zor muammalardir.

Ruhun cevheri hakkinda bunca kimsenin besledigi sayginin nedeni, ruhun cevherini anlasilir bir sekilde tanimlama olanaksizligi olsa gerektir. Metafizikcilerimizin maddeyi asagilamasi, ancak sundan ileri gelir ki; tanimak, mahrumiyet saygisizligi dogurur ve bize; "ruh, cisimden daha serefli, daha temizdir" dediklerinde, hakkinda hicbir fikir olmayan bir seyin, hakkinda bazi zayif fikirler bulunan seyden daha iyi ve daha guzel olmasi gerektigini soylemekten baska bir sey yapmazlar.

- - - - - - - - - - - - -
Konusan, adamin beyni degil, girtlagiydi.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Ateist, gerceklikle azicik irtibat kurarak komsularinin fantezi yasamlariyla irtibati epeyce koparmis olur.

HARRIS,SAM (1967) ABD'li yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 158 Nitelikli dolandiricilik

1) Dolandiricilik sucunun
a Dini inanc ve duygularin istismar edilmesi suretiyle
b Kisinin icinde bulundugu tehlikeli durum veya zor sartlardan yararlanmak suretiyle
c Kisinin algilama yeteneginin zayifligindan yararlanmak suretiyle
d Kamu kurum ve kuruluslarinin kamu meslek kuruluslarinin siyasi parti vakif veya dernek tuzel kisiliklerinin arac olarak kullanilmasi suretiyle
e Kamu kurum ve kuruluslarinin zararina olarak
f Bilisim sistemlerinin banka veya kredi kurumlarinin arac olarak kullanilmasi suretiyle
g Basin ve yayin araclarinin sagladigi kolayliktan yararlanmak suretiyle
h Tacir veya sirket yoneticisi olan ya da sirket adina hareket eden kisilerin ticari faaliyetleri sirasinda kooperatif yoneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsaminda
i Serbest meslek sahibi kisiler tarafindan mesleklerinden dolayi kendilerine duyulan guvenin kotuye kullanilmasi suretiyle
j Banka veya diger kredi kurumlarinca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin acilmasini saglamak maksadiyla
k Sigorta bedelini almak maksadiyla
l Ek 24 11 2016-6763 14 md. Kisinin kendisini kamu gorevlisi veya banka sigorta ya da kredi kurumlarinin calisani olarak tanitmasi veya bu kurum ve kuruluslarla iliskili oldugunu soylemesi suretiyle
Islenmesi halinde uc yildan on yila kadar hapis ve besbin gune kadar adli para cezasina hukmolunur. Ek cumle 29 6 2005 – 5377 19 md. Degisik 3 4 2013-6456 40 md. Ancak e f j k ve l bentlerinde sayilan hallerde hapis cezasinin alt siniri dort yildan
adli para cezasinin miktari suctan elde edilen menfaatin iki katindan az olamaz. 2 __________________ 1 Bu fikrada gecen Baskasina ait olup da ibaresinden sonra gelmek uzere 29 6 2005 tarihli ve 5377 sayili Kanunun 18 inci maddesiyle muhafaza etmek veya ibaresi eklenmis ve metne islenmistir.
2) 24 11 2016 tarihli ve 6763 sayili Kanunun 14 uncu maddesiyle bu fikrada yer alan "iki yildan yedi yila" ibaresi "uc yildan on yila" seklinde "j ve k" ibaresi "j k ve l" seklinde ve "uc yildan" ibaresi "dort yildan" seklinde degistirilmistir.9006
2) Kamu gorevlileriyle iliskisinin oldugundan onlar nezdinde hatiri sayildigindan bahisle ve belli bir isin gordurulecegi vaadiyle aldatarak baskasindan menfaat temin eden kisi yukaridaki fikra hukmune gore cezalandirilir.
3) Ek fikra 24 11 2016-6763 14 md. Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suclarin uc veya daha fazla kisi tarafindan birlikte islenmesi halinde verilecek ceza yari oraninda suc islemek icin teskil edilmis bir orgutun faaliyeti cercevesinde islenmesi halinde verilecek ceza bir kat artirilir.


- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder