Türkiye Cumhuriyeti MB'sı tıpkı diğer bütün merkez bankaları gibi sınırsız para basma yöntemine yöneldi.
Ama bir sorun var.
Türk lirası yalnızca Türkiye'de kullanılıyor, ve basıldıkça şişiyor.
Dolar ise öyle değil.
Euro da.
Bütün bunları şiddetli ve çift haneli enflasyonla sonuçlanmaması kaçınılmaz.
Çift haneli denildiğinde yanlış olmasın.
Enflasyon zaten çift haneli.
Burada çok daha fazla, fahiş enflasyondan bahsediyoruz.
Hani şu petrol şoku, Amerikan ambargosu yaptırımları zamanında olduğu gibi.
Belki üç haneye bile geçebiliriz.
Enflasyon kötü elbette.
Ama Türk halkı ve esnafı deneyimli.
Bir şekilde bu ortamda da ticaret yapmanın yollarını bulacaktır.
Esas sorun çift haneli işsizlik.
Genç işsizliği.
İşte bu tam bir toplumsal afet.
Eğer bu ülkede bölünme, parçalanma, sokak çatışmaları, darbe, ihtilal, devrim ve benzeri ne olacaksa, işte bundan olacak.
Halen ülkenin başında olan iktidar din, ve bağlantılı kavramları ülkeyi kutuplaştırmak için zaten çok yoğun şekilde kullandı.
Zaten ülkenin genlerinde, temellerinde olan bir de bölücülük fay hattı var.
Ülkede yabancı tahrikleri için çok fazla imkan var.
Bir de bunun üzerin CUMHURİYET TARİHİNİN EN AĞIR EKONOMİK BUHRANI ile buna eşlik eden İNSANLIK TARİHİN EN AĞIR KÜRESEL EKONOMİK BUHRANI geldiğinde çok ağır olacak.
Hiçbir emniyet rezervimiz, yedek kapasitemiz kalmadı.
Ekonomi yönetimi bütün mermilerini kullandı.
Halkın bütün birikimleri harcandı ve tüketildi.
Bundan sonrasında el elde, baş başta kalacağız.
Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
L2fSIJNoA0xfSNxA
================================
MERKEZ BANKASI FONLAMA FAİZİNİ ÇİFT HANEYE TAŞIDI
Döviz kurlarını dizginlemeye çalışan Merkez Bankası faiz oranı yüzde 11.25 olan geç likidite penceresi ile 1 milyar liralık fonlama sağladı. Uygulamanın devam etmesi bekleniyor.
26 Ağustos 2020 08:15 / Ekonomi
Merkez Bankası fonlama faizini çift haneye taşıdı
Merkez Bankası (MB) sıkılaştırma adımları çerçevesinde uzun süre sonra ilk kez geç likidite penceresi (GLP) ile piyasaya 1 milyar TL fonlama sağladı. Böylece MB örtülü faiz artırımını çift haneye taşımış oldu. 16 Temmuz'a kadar piyasaları politika faizinin 90 baz puan altında yani yüzde 7.34 faiz ile fonlayan MB fonlama faizini çift haneye taşıdı.
POLİTİKA FAİZİNİ BIRAKTI
Dövizdeki oynaklığın etkisiyle 8 Ağustos'ta faiz oranı yüzde 8.25 olan bir hafta vadeli repo ihalelerine ara veren MB daha sonra geleneksel yöntemle açığı ihalelerde gelen tekliflere göre faiz oranı belirlemeye başladı. Bu ihalelerde faiz oranı yüzde 11'in üzerine çıktı. Nitekim dün MB'nin açtığı 10 milyar TL'lik repo ihalesinde ortalama basit faiz yüzde 11.32 olarak gerçekleşti. Dövizdeki yükselişi sınırlamaya çalışan MB fonlama faizini yukarı taşımak için para piyasalarından likidite çekmeye de devam ediyor. Fonlama miktarını azaltan MB'nin önümüzdeki günlerde faiz oranı yüzde 11.25 olan geç likidite penceresini daha sık kullanabileceği vurgulanıyor.
Sözcü'nün haberine göre yaşanan sürecin henüz bir kur atağı olmadığına dikkat çeken Ekonomist Murat Kubilay "Üzücü olan şu ki; gerçek problemler TL'nin cazibesini kaybetmesi ve düşük faizin dolarizasyona yol açması değil. Çok daha önemli bir sorun döviz ve altının yerli yatırımcılarda yastık altına kayışıyla ve yabancı yatırımcılarda yılbaşından beri süregelen sermaye çıkışıyla yaşanıyor. Bu noktada faizin artırılmasının dahi netice veremeyebileceğini belirtmek gerekiyor" dedi.
Ünlü Menkul Değerler Araştırma Müdürü Murat Akyol ise kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in de kredi notu görünümünü aşağı yönlü revize ederken vurgu yaptığı gibi negatif reel faizin etkilerinin TL'ye olumsuz yansımaya devam etmesi durumunda faiz artırımı ihtimalinin de canlı kalmaya devam edebileceğini söyledi.
KREDİNİN VE MEVDUATIN FAİZİ HIZLA YÜKSELİYOR
Merkez Bankası'nın sıkılaştırma adımları ile ihtiyaç kredisi faizleri yüzde 16.93'e kadar tırmanırken 3 ay vadeli TL mevduat faizi yüzde 10'u aştı. 14 Ağustos haftasında TL ticari kredi faizleri de yıllık ortalama yüzde 13.58'e kadar çıktı.
Kamu bankalarının kampanyaları ile yıllık yüzde 11.20'ye kadar gerileyen taşıt kredisi faizleri de yüzde 14.14'e çıktı. Kamu bankalarının kampanyaları ile cazip hale gelen konut kredisinde de faizler artışa geçti. Yüzde 9.01 ile en düşük seviyesini 26 Haziran haftasında gören konut kredisi faiz oranı yıllık yüzde 9.99 ile çift hane sınırına dayandı.
https://www.gercekgundem.com/ekonomi/207714/merkez-bankasi-fonlama-faizini-cift-haneye-tasidi
================================
"ÖNCE AKTİF RASYOSU SONRA POLİTİKA FAİZİ!"
Merkez Bankası sıkılaştırma adımlarını sürdürüyor ama dolarda dengeli bir seyir yok. Dün yine 7.40 liraya gelen doların ateşinin alınması için analistler politika faizinin artırılması ve aktif rasyosunun kaldırılmasını öneriyor.
26 Ağustos 2020
ŞEBNEM TURHAN
Merkez Bankası'nın politika faizine dokunmadan yaptığı sıkılaştırma adımları sürerken dolar dün yine 7.4065 lira ile yeni tarihi zirvesini gördü. Doğu Akdeniz'de tırmanan gerilim de TL'deki değer kaybını hızlandırdı. Borsa İstanbul da kayıp yaşadı. Dolardaki ateş geleneksel yöntemli repo ihaleleriyle artırılan fonlama maliyeti Borsa İstanbul'daki repo miktarının azaltılmasının yanı sıra bankaların Geç Likidite Penceresi (GLP) yüzde 11 25 faize yönlendirilmesine rağmen sönmüyor. Merkez Bankası'nın önceki gün ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yüzde 9 61'e yükseldi. Merkez geleneksel yöntemli repo ihalesiyle yüzde 11 32 faizle 10 milyar TL fonlama sağladı.
Öte yandan 15 Nisan 2019'dan sonra ilk kez önceki gün yaptığı GLP fonlamayı dün devam ettirmedi. Türkiye piyasaları kapandıktan sonra düşük hacimli işlemlerde TL'deki değer kaybı ise sürdü.
Peki bundan sonra ne yapılmalı? Ekonomist Haluk Bürümcekçi miktar ayarlamalarıyla ve zorunlu karşılık adımlarıyla devam edilebileceğini söyledi. Fon Yöneticisi Işık Ökte ise TL mevduatındaki yüzde 15 stopajın kaldırılarak cazibesinin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Dünya Yazarı Tuğrul Belli ise Merkez Bankası'nın politika faizini acilen 300-500 baz puan arası yükseltmesi gerektiğine işaret etti.
Zorunlu karşılık hamlesi gelebilir
Ekonomist Haluk Bürümcekçi Merkez Bankası'nın her gün bütün fonlamayı vereceğini ancak bunun yollarını değiştirdiğini belirterek şunları söyledi: "Normalde BIST'teki sınırsızdı yani ihtiyaç kadardı şimdi miktar koymaya başladı. Dün de 90 milyar lira vermiş. Bunun üzerinde ihtiyaç varsa GLP kalıyor. Önceki gün de öyle oldu. 1 milyar oldu ne olacağını göreceğiz. Merkez Bankası ihtiyacı kendisi ayarlıyordur. Geleneksel yöntemli repo ihalelerindeki faiz 11 25'in altında olmadığı için maliyet 11 25'e çıkmış oluyor Politika faizi yüzde 8 25 iken 3 puan üzerinden yeni fonlama veriliyor. Güçlü bir sıkılık aslında bu durum. Değer kaybı devam ediyor. Likidite alanında yapacağı pek bir şey kalmadı. Geleneksel yöntemli repo ihalelerinin miktarını değiştirebilir. Zorunlu karşılıklarla devam edebilir. "
TL üzerindeki baskı unsurları
Dünya Yazarı Tuğrul Belli de TL üzerindeki baskı oluşturan unsurları şöyle sıraladı:
1- Açıklanan gaz rezervlerinin miktar maliyet ve geri dönüş süresi olarak beklentileri karşılamaması
2- Uluslararası ilişkilerde henüz bir yumuşama görülmemesi
3- MB rezervlerinin zayıf seyrinin yarattığı soru işaretleri
4- Cari açık üzerinden gelen baskılar
5- Döviz zorunlu karşılık oranlarının artırılması ve dövizli DİBS ihraçlarının yarattığı ek döviz talebi
6- MB'nin faiz artırımında gene dolaylı yollara başvurarak piyasanın önünde değil gerisinde kalıyor olması.
Belli "Yüksek oranlı bir politika faizi artırımı gündeme gelmediği sürece yapacak fazla bir şey yok. Sadece TL'nin değer kaybının "kontrollü" bir şekilde sürmesi sağlanabilir.
Bu değer kaybı sonucunda döviz arz-talebinin dengelenmesi de zaman alıyor çünkü TL tüm zamanların en düşük seviyesinde olsa da ihracat pazarlarımızdan gelen talep henüz çok güçlü değil azalmış olsa da kredi artışları ve yüksek oranlı varlık dolarizasyonu ithalat talebinin yeteri kadar törpülenmesini engelliyor ve devalüasyon yüksek miktarda döviz borcu olan firmaları bilanço açısından zora sokuyor" diye konuştu.
TL mevduata stopaj sıfırlanmalı
Fon Yöneticisi Işık Ökte ise şunları söyledi: "Bireysel ve kurumsal döviz talebinin TCMB sıkılaştırma hamleleri ortamında azalmaması hepimizin dikkatini çekmektedir. Güney Afrika Rand'ına (ZAR) karşı 2018 Ağustos-Eylül kur krizinden bu yana en düşük seviyeye satılan lirada gelişen ülke kurlarına karşı negatif ayrışma üçüncü gününe girmekte. TCMB'nin ağırlıklı ortalama fonlama faizinin dün yüzde 9 61 gerçekleşmesi ve ilk defa 1 milyar TL fonlama için GLP repo kotasyonunun (yüzde 11 25) kullanılması günlük fonlamanın yüzde 11 25'e kadar yükselebileceğini göstermektedir.
Her ne kadar yüzde 11 25 seviyesi bizlere reel faizin pozitife dönebileceği umudunu verse de 10 yıllık gösterge tahvil faizin yüzde 14 üzeri kalıcı olmaya başlamasını TCMB beklenti anketinde 2020 yıl sonu TÜFE beklentisinin yüzde 10 82 yabancı kurum raporlarında gördüğümüz en kötü seviyesine 12 00 yakınlaşabileceğinin ilk göstergesi olarak algılıyorum. Düşmeyen dolarizasyon seviyemiz ve enflasyon beklentilerinin çizdiği bu resim içinde hane halkının sıkılaştırma hamleleri devam ederken artan döviz talebi AOFM dışı başka temel konularda da harekete geçilmesinin kritik olduğunu göstermektedir. Bu temel konular içinde:
1) Lira yatırımın kısa vadeli cazibesinin artırılması için TL mevduatlara uygulanan %15 stopajın sıfırlanması;
2) Enflasyon beklentilerinin kötüleşmesiyle sonuçlanan pandemi sırası atılan kredi büyüme adımlarının geri çekilmesi : Aktif rasyonun yürürlükten kaldırılması;
3) Katar dışı bir merkez bankası ile kısa vadeli dolar fonlamasına yönelik swap hattı kurulması adımlarını sayabilirim. "
https://www.dunya.com/uploads/content/45646464jpg_pOgV8.jpg?v=1598381557
https://www.dunya.com/finans/haberler/once-aktif-rasyosu-sonra-politika-faizi-haberi-479231
================================
EVREN DEVRİM ZELYUT : ENFLASYON ŞOKUNA HAZIR OLUN!
26 Ağustos 2020
Önümüzdeki dönemde vatandaşın alım gücünü düşürecek refah seviyesini geriletecek oldukça tatsız bir gelişme yaşayacağız. Kuvvetli bir enflasyon dalgası Türk ekonomisine vuracak.
Hatırlarsanız 2018 yılı Ağustos ayında 'Brunson Krizi' ile kur 7 21'e vurduğunda takip eden aylarda enflasyonun yüzde 25 seviyesine tırmanarak ekonomide büyük bir durgunluk yarattığına şahit olmuştuk. Kur düşüşü ile birlikte enflasyonda gerilemiş ancak imalat sanayi yediği darbeyi atlatamamıştı.
Bu olumsuz tabloya 'kur geçişkenliği' neden oluyor. Yani dış girdiyi yüksek kurdan ithal ederek üretim yaptığınızda firma maliyetleri yükseliyor. Pahalı ürünler üretiyorsunuz. Bu ürünler de piyasada alıcı bulmuyor ve ekonomi durgunluğa giriyor.
Bunlar son iki yıldır yazılan çizilen konulardı. Bizim için yeni olan ise 7 40 seviyesine ulaşan dolar/TL seviyesinin şimdi 'kur geçişkenliği' ile yeni bir enflasyon süreci oluşturacak olması.
Aynı mekanizma imalat sanayimizde yine yavaş yavaş işlemeye başladı. Uzun süre 6 85 seviyesinde duran dolar/TL kurundan ithal edilen girdiler bitmeye başladı. Firmalar yarı mamulleri 7 20-7 40 aralığındaki kurdan almaya başladılar. Bu durum önümüzdeki üç ayda bahsettiğimiz 'enflasyon şokunu' gündeme getirecek.
Dışa bağlı üretim sisteminin enflasyon oluşturduğu bir gerçek. Enflasyon ise 'baskı altındaki faizler' nedeni ile Lira'dan dövize kaçış doğuruyor. Dövize talep ise kuru yükselterek yeni enflasyon dalgalarına olanak tanıyor. Bu kısır döngüyü kırmak için hükümet ise sadece 'müjdelere' güveniyor. Oysa 45-50 milyar dolarlık bir gaz kuyusu ancak Türkiye'nin bir yıllık cari açığına denk. O da bütün rezervi anında nakit olarak karşınıza koyarsa…
Yukarıda anlattığım enflasyon mekanizmasının önümüzdeki dönemde bizleri vuracağını sadece ben söylemiyorum. İmalat sanayimizden gelen raporlar da beni teyit ediyor.
Şöyle ki Merkez Bankamız imalat sanayinde faaliyet gösteren 1761 işyeri ile görüşerek 2020 yılı Ağustos ayına ait 'İktisadi Yönelim Anketi' sonuçlarını açıkladı.
Buna göre Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 5 8 puan artarak 105 2 seviyesinde gerçekleşti. Bu durum 'Virüs' tesiri oluşan yaraların sarılmaya başlandığını gösteriyor. Ancak rapordan nakledecek olursak; "Gelecek üç aya yönelik değerlendirmede üretim hacmi iç piyasa sipariş miktarı ve ihracat sipariş miktarında bir önceki ayda artış bekleyenler lehine olan seyrin zayıfladığı görülmektedir. "
"Ortalama birim maliyetlerde ise gelecek üç ayda artış olacağını bekleyenler lehine olan seyrin ise güçlendiği görülmektedir. Gelecek üç aydaki satış fiyatına ilişkin artış yönlü beklentilerin güçlenerek devam ettiği gözlenmektedir. "
Özetle firmalar önümüzdeki aylarda maliyetlerin ve buna bağlı fiyatların artacağını bekliyor. Peki bu iş dönüp kimi vuracak? Tabi ki zincirin son halkasını yani vatandaşı…
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/enflasyon-sokuna-hazir-olun-56656yy.htm
================================
İKTİDAR MÜJDE AÇIKLARKEN DEVLETİN KASASINDA PARA KALMADIĞININ KANITI BELGESİYLE ORTAYA ÇIKTI!
Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler kamu hastanelerinin tıbbi cihaz paralarını ödemeyip 400 gün sonrasına gün atmaya başladığını belirterek "Kritik sektör faaliyetlerini yerine getiremez hale geldi" dedi.
26 Ağustos 2020 09:19 / Ekonomi
İktidar müjde açıklarken devletin kasasında para kalmadığının kanıtı belgesiyle ortaya çıktı!
Hükümet ekonomideki sıkıntılar karşısında müjdeler açıklarken devletin kasasında para kalmadığını gözler önüne seren yeni bir belge ortaya çıktı.
Eskişehir Ticaret Odası (ETO) Başkanı Metin Güler Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile AKP Eskişehir milletvekilleri ve AKP il başkanına birer mektup gönderip kamu hastanelerinin medikal şirketlerine para ödeyemediğini bildirdi.
Kamu hastanelerine sattıkları tıbbi malzeme protez ortez laboratuvar ekipmanı gibi ürünlerin parasının sözleşme gereği en geç 120 ila 200 gün içinde ödenmesi gerektiğini hatırlatan Güler "Ancak son 6 aylık süreçte kamu hastanelerimiz ödemeleri ne yazık ki 400 günü aşan belirsiz sürelere uzatıyor. Son derece stratejik olan sektör faaliyetlerini sürdüremez noktaya geldi" dedi.
Sözcü'den Erdoğan Süzer'in haberine göre kamu hastaneleri tıbbi malzeme ve protez gibi ürünlerin parasını en geç 120-200 gün içinde ödemesi gerekirken 6 aydır 400 günü aşan belirsiz sürelere uzatıyorlar.
150 ŞİRKET ZORDA
Metin Güler Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'ya yazdığı mektubun aynısını AKP Eskişehir milletvekilleri Prof. Nabi Avcı ve Prof. Emine Nur Günay ile AKP Eskişehir İl Başkanı Zihni Çalışkan'a da gönderdi.
Mektubunda hastanelerin ihtiyaç duyduğu ilaç dışı tıbbi malzeme protez ortez laboratuvar ekipmanı gibi ürün ve hizmetleri Kamu İhale Kanunu kapsamında özel sektörden tedarik ettiğini hatırlatan Güler ancak uzun süredir ödemelerde yaşanan problemlerin 150'ye yakın ETO üyesi firmayı ve stratejik konumdaki sektörü faaliyetlerini sürdüremez noktaya getirdiğini anlattı.
TÜM İLLERDE SORUN YAŞANIYOR
Özel sektörün işlettiği şehir hastaneleri kamu kaynaklarını adeta tüketirken kamunun kendi işlettiği hastanelerde yaşanan nakit sıkıntısı daha önce de gündeme getirilmişti. Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler'in Eskişehir için hükümete ilettiği sıkıntıların aynı şekilde diğer illerde de yaşandığı belirtiliyor.
================================
SİZ OLSANIZ YAPAR MIYDINIZ? HAZİNE DÖVİZ CİNSİNDEN BORÇLANIYOR
Doları baskılamak için kullanılan kaynaklar şimdi halkın sırtına yıkılıyor. Hazine son 1 ayda 8 4 milyar dolar döviz cinsinden borçlandı. Döviz açığı olan kamu bankalarına verilen tahviller bilançolarını rahatlattı. Böylece kur riskini Hazine devraldı. Döviz cinsinden borçlanmayı tercih eden Hazine kur her arttığında daha fazla borca batıyor. Kurdaki yükselme yüzünden artık borçların yarısı döviz cinsinden.
Siz olsanız yapar mıydınız? Hazine döviz cinsinden borçlanıyor
Ekonomi Servisi
Salgın sürecinde tüm ekonomik aktörler yarın yokmuşçasına borçlandırıldı. Tüketiciler esnaflar KOBİ sahipleri artık dünden çok daha borçlu. Buna karşın gelecek beklentileri dünden daha karamsar. Borçluluk artık Türkiye ekonomisinin temellerini sarsıyor.
İçeride borçluluğu yaratan ana damar Ziraat Bankası Vakıf ve Halkbank gibi kamu bankaları. Bu bankalara özellikle salgın sürecinde iki önemli görev verildi. Bunlarda ilki mümkün olan en geniş biçimde kredi hacmini artırmak. Bu kapsamda her kesime borç dağıtıldı. Ancak dağıtılan borçların çoğu yeni yatırımları finanse etmedi. Bir kısmı geniş halk kesimlerinin zorunlu tüketim ihtiyacı için kullanıldı bir kısmı konut ve taşıt alımına yöneldi. Kullanılan ticari krediler ise eski borçların yapılandırılması için harcandı. Ancak günün sonunda pompalanan krediler birilerinin banka hesabında birikti ve dolar talebini artırdı.
Kamu bankalarına verilen ikinci görev ise piyasa yapıcı rolüyle piyasaya döviz satıp dolar kurunun baskılanmasıydı. Böylece dolar kuru yaklaşık 2 ay boyunca 6 85'te tutuldu. Bu sürede ithalatçılar stoklarını şişirdi özel kesimde döviz borcu olanlar fırsattan istifade bu borçlarını hafifletti. Ancak tüm bu ödemelerin maliyetleri Merkez Bankası ve kamu bankalarının sırtına yüklendi. Sonuçta Merkez Bankası'nın rezervleri eridi kamu bankalarının ise döviz açık pozisyonu arttı. Ortaya çıkan tüm maliyet bugünlerde Hazine eliyle halkın sırtına yükleniyor.
Kamu bankalarının bu süreçte verdiği döviz açık pozisyonunu rahatlatmak için 83 milyonun vergileriyle finanse edilen Hazine döviz cinsinden tahvil ihraç edip kamu bankalarına veriyor. Böylece kamu bankalarının döviz varlığı artmış gibi görünürken Hazine'nin döviz borçluluğu yükseliyor. Dolar kurundaki yukarı yönlü hareketlenme ise döviz borçlusu Hazine'nin yükünü artırıyor. Hazine son 40 günde 4'üncü kez döviz cinsinden iç borçlanmaya gitmiş durumda. Son olarak 24 Ağustos'ta dolar cinsi iç borçlanma gerçekleştireceğini duyurdu ancak bu duyuruda ne kadar borçlanılacağı öncekilerin aksine duyurulmadı. İşte son 40 gündeki o ihaleler ve Hazine'nin döviz cinsinden borçlanma miktarları;
♦ 14 Temmuz 2020: 2 milyar 358 milyon 962 bin dolar / devlet tahvili
♦ 28 Temmuz 2020: 2 milyar 500 milyon dolar / devlet tahvili
♦ 28 Temmuz 2020: 500 milyon dolar / kira sertifikası
♦ 11 Ağustos 2020: 3 milyar dolar / devlet tahvili
Böylece 24 Ağustos 2020 tarihinde duyurulan döviz cinsinden borçlanma ihalesi hariç tutulduğunda dahi Hazine sadece 1 ay gibi kısa bir süre içinde 8 milyar 358 milyon 962 bin dolar borçlandı. (8 4 milyar dolar) Bunun bir anlamı da dolar kurundaki her 1 kuruşluk yükselmenin Hazine'ye maliyetinin 83 6 milyon lira daha fazla yükselmesi. Başka bir ifadeyle aylardır dolar kurunu baskılamak için harcanan kaynakların bedeli şimdi 83 milyonun sırtına yüklenmek isteniyor.
Son 1 ayda ilaveten 8 4 milyar dolar borçlanan Hazine'nin toplam döviz cinsinden borcu ne kadar? Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre 30 Haziran 2020 tarihi itibariyle Hazine'nin 818 milyar lira değerinde döviz cinsinden borcu bulunuyordu. O günkü kurla hesaplandığında bu tutarın dolar karşılığı 119 5 milyar dolar.
Albayrak'ın göreve geldiği 2018 yazında bu tutar 89 6 milyar dolardı. Bu paranın lira karşılığı ise 409 5 milyar liraydı. Son iki yılda hem dolar kuru fırladı hem de Hazine dolarla borçlanmayı tercih etti. Dolarla borçlanmaya devam edildiği lira da değer kaybettiği sürece Hazine'nin borç yükü hızlı biçimde artmaya devam edecek.
***
Patron döviz borçlarını ödüyor
Hazine 83 milyon adına borçlanıyor ama bunu döviz cinsinden yapıyor. Bu yüzden risk sürekli artıyor. Yurttaş ise borç batağında. Faizler ise yükseliyor borcu döndürmek halk için artık çok daha zor. Buna karşılık patron döviz borcunu hafifletiyor lira buluyorsa bunu döviz cinsinden tutuyor. Süreç gelir ve servet dağılımının sert şekilde bozulmasına neden oluyor. Haziran sonu itibarıyle özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu gelişmeleri incelendiğinde 2019 yıl sonuna göre uzun vadeli kredi borcunun 17 9 milyar ABD doları azalarak 161 6 milyar ABD dolar kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 509 milyon ABD doları azalarak 8 5 milyar ABD dolar düzeyinde gerçekleştiği gözlendi. Başka bir ifadeyle özel sektör sadece bu yıl içinde 17 9 milyar doları uzun vadeli 509 milyon doları kısa vadeli olmak üzere toplam 18 4 milyar dolar borç ödedi.
https://www.birgun.net/haber/siz-olsaniz-yapar-miydiniz-hazine-doviz-cinsinden-borclaniyor-313328
================================
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Turk milleti guzel her seyi her medeni seyi her yuksek seyi sever takdir eder.
Fakat muhakkaktir ki her seyin ustunde taktir ettigi bir sey varsa o da kahramanliktir.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
97. AHIRET HAYATI INANISI ANCAK HALKIN SAFLIGI ARACILIGIYLA BUNU SOMURENLER ICIN YARARLIDIR
Ahiret hayati inanisinin yarari, bize surekli olarak ovulur; asilsiz bir kuruntu ve hayalden bile ibaret olsa, ahiret hayati inanisinin yararli oldugu, cunku insanlara bu inanisin hakim bulundugu ve kendilerini erdeme yonelttigi iddia edilir. Ancak bu inanisin insanlari daha olgun, daha erdemli kildigi dogru mudur? Bu efsanenin etkili oldugu uluslar gelenek ve gorenekleriyle, tabiatlariyla seckin midir? Gorunen alem, gorunmeyen aleme hep ustun gelmiyor mu? Insanlari egitmek ve yonetmekle gorevli kimseler, kendileri isiga ve erdeme sahip olsaydi, insanlari ham hayaller yerine, gerceklerle yonetmeleri daha iyi olurdu. Ancak, kurnaz, acgozlu ve bozuk ahlakli yasa koyucular, dunyanin her yerinde milletleri bos masallarla uyutmayi, onlara gercekleri ogretmekten, akil ve zihinlerini gelistirmekten, ozel ve gercek nedenlerle erdeme yoneltmekten, onlari dogru bir sekilde yonetmekten daha kolay buldular.
Ruhu madde disi yapmak icin, ilahiyatcilarin nedenleri vardi. Ahiret hayatinda kesfettikleri hayali ulkeleri yurtlandirmak icin, ruhlara ve ham hayallere ihtiyaclari vardi. Maddi ruhlar, butun cisimler gibi dagilip giderdi. Oysa, insanlar kendileriyle birlikte her seyin kotu olacagina, her seyin bitecegine inansalardi, oteki dunyanin cografyacilari, ruhlarini bu bilinmeyen meskene gonderme haklarini yitirirlerdi. Bu ruhlari otlattiklari umut ve hulya cayirindan ve onlari altinda ezmeye ozen gosterdikleri cehennem dehsederinden hicbir yarar saglayamazlardi. Yani ahiret aleminin insan turu icin gercek hicbir yarari olmasa da, insan turunu oraya gondermeyi ustlenenler (yani ilahiyatcilar) icin yarari buyuktur!
- - - - - - - - - - - - -
Biz olmusuz, dedi Winston.Biz olmusuz, diye yineledi Julia, gorev bilircesine.Siz olmussunuz, deyiverdi arkalarindan acimasiz bir ses.
George Orwell1984
- - - - - - - - - - - - -
Insanligin kaderi hakkinda ne biliyorum?
Size turplar hakkinda daha cok sey anlatabilirim.
BECKETT,SAMUEL (1906-1989) Irlandali oyun yazari ve romanci.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 159 Daha az cezayi gerektiren hal
1) Dolandiriciligin bir hukuki iliskiye dayanan alacagi tahsil amaciyla islenmesi halinde sikayet uzerine alti aydan bir yila kadar hapis veya adli para cezasina hukmolunur.
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder