26 Ağustos 2020 Çarşamba

SİNAN TAVUKCU : RUS YARDIMI DEĞİL BUHARA EMİRLİK HAZİNESİ ALTINLARI




SİNAN TAVUKCU : RUS YARDIMI DEĞİL BUHARA EMİRLİK HAZİNESİ ALTINLARI



24 Ocak 2019 11:50

İlk defa 13 Şubat 2009 tarihinde yayımlanan bu yazımızda Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasındaki önemi dolayısıyla "Rus Yardımları" olarak bilinen para ve silah yardımlarının gerçekte Özbek kardeşlerimizin Türkiye'ye gönderilmek üzere Lenin'e teslim ettiği Buhara Emirlik hazinesi olduğu anlatılmıştır. Özbekistan-Türkiye stratejik işbirliğinin hızla yükseldiği bu dönemde bu gerçeğin tekrar hatırlanması bir vefa borcudur.

Mustafa Kemal Paşa 26 Nisan 1920'de Meclis'in açılışından hemen üç gün sonra yazdığı mektupla Sovyetler Birliği'nden silah cephane ve malzeme yanında para da istemiş gönderdiği mektubuna cevap beklemeden 11 Mayıs'ta Rusya'ya bir de heyet yollamıştır.

Bu talep üzerine Sovyetler 1920 yılından itibaren belli aralıklarla Ankara Hükümeti'ne cephane savaş malzemesi ve para göndermiştir. Sovyetler Birliği'nin gönderdiği yardımın önemli kısmı 16 Mart 1921'de Moskova Antlaşması'nın imzalanmasından sonra gerçekleşmiştir. Sovyetlerden temin edilen nakdi yardımlar üç yıl itibariyle aşağıdaki gibidir.

1920 yılında; 3.066.800 adet Altın Ruble

100.000 adet Osmanlı Altını

1921 yılında; 9.800.000 adet Altın Ruble

1922 yılında; 4.600.000 adet Altın Ruble

Sovyet yardımı olarak bilinen bu paraların gerçekte Buhara halkı tarafından bağış yoluyla toplanan paralar olduğu anlatılagelmiştir. Ancak bu bilginin doğruluğu tartışmalıdır. 1868 yılından beri Çarlık Rusyası işgali altında sıkıntılı bir hayat sürmüş olan Buhara halkının bu dönemde yüz milyon altın ruble bağışlayacak bir maddi güce sahip olması pek akla uygun görünmemektedir. Son zamanlarda ortaya çıkan bilgilerden Anadolu'ya gönderilen altınların Bolşevikler tarafından yıkılan Buhara Emirliği'nin hazinesine ait altınlar olduğu ortaya çıkmıştır.

Buhara Cumhuriyeti'nin ilk ve son cumhurbaşkanı olan Osman Kocaoğlu Sovyet Yardımının Hikâyesini Anlatıyor

Buhara Cumhuriyeti'nin ilk ve son cumhurbaşkanı olan Osman Kocaoğlu 1972 yılında Yakın Tarihimiz Dergisi'ne yaptığı açıklamalarda yardım hadisesini aşağıdaki gibi anlatmıştır.

"1920 yılında Buhara Cumhuriyeti kurulduktan sonra ben ilk cumhurbaşkanı olarak yanıma başvekilimiz rahmetli Feyzullah Hoca'yı alarak Sovyet Rusya büyükleri ve bu arada Lenin ile temasta bulunmak üzere Moskova'ya gitmiştim. Bizden bir müddet önce temmuz ortalarında Türkiye'den de milli hareketi temsil eden ilk heyetin Bekir Sami Bey'in başkanlığında Moskova'ya gelerek Lenin Çiçerin ve Karahan ile bilhassa yardım temini konusunda müzakerelerde bulundukları anlaşılıyordu.

Nitekim Kremlin Sarayı'nda kendisi ile görüştüğümüz gün Lenin önem verdiğini hissettirdiği "Türkiye "den söz açarak bana

"- Ankara'dan bir Türk heyeti geldi. Vaziyetlerini anlatarak acele yardım istedi. Bu hususta sizin fikriniz nedir? " dedi.

Hiç tereddüt etmeden kendisine:

"- Elbette yardım etmek gerek… Ve vakit geçirmeden yapılmalıdır. " deyişim üzerine bu işte zaten kararlı olduklarını fakat bazı zorluklarla karşılaştıklarını belirten bir ifade ile

"-Yardım meselesi için bizi düşündüren iki zorluk var. " dedi ve devam etti.

"- Birincisi Türklerin istedikleri altın para bizde pek azdır. " deyince sözünü kestim.

"- Bizde altın para vardır! dedim. Verebiliriz de…"

Lenin memnun olduğunu belirten bir baş eğişiyle devam etti.

"- İkincisi yol meselesidir. Çünkü Türklere yalnız para değil her türlü harp malzemesi de vermemiz gerekiyor. Bunları emniyetle Ankara'ya ulaştıracak yol lâzım! Hâlbuki Kafkaslardaki durum dolayısıyla yollar kapalıdır. Ne zaman açılabileceği malum değildir. "

Biz bu hususta ayni kanaat ve fikirde olduğumuzu söyleyerek ilave ettim:

"- Kafkaslar 'da kurulan cumhuriyetlerle anlaşmak mümkündür. Bu bölgede Müslümanlar çoğunluktadır. Gürcüler de menfaatleri icabı Müslümanlara yakındır. Ermeniler de keza… Çalışılırsa müşterek bir yol bulmak imkânı vardır. " dedim.

Ayrıca paranın miktarını tespit etmek icap ediyordu. Bunu mütehassıslar tespit etsinler dedik ve bizim -aynı zamanda Hariciye Nazırı olan- Başvekil Feyzullah Hoca ile Rus mütehassıslardan mürekkep bir heyete havale ettik. Bu heyet uzun müzakereler sonunda yardım miktarını en az yüz milyon altın ruble olarak tespit etti. Tekrar Lenin'le buluştuk. Lenin bu sefer yaptığımız konuşmada sözü tekrar para konusuna getirerek ne kadar verebileceğimizi sordu.

"- Yüz milyon ruble…" dedim.

Lenin tekrar etti:

"-Yüz milyon mu?"

"-Evet… Derhal verebiliriz!"

Çarlık zamanından kalma altın rublelerimiz çoktu. Buhara hazinesindeki bu paraya Ruslar el sürmezler dokunmazlardı. Buhara bir Çar emâreti olduğu halde idari ve mali işlerde müstakildi. Bu sebeple bizde altın belegan mâbelâg (haddinden fazla) çoktu. " (Yakın Tarihimiz Cilt.1 shf.292-293)

Lenin'le bu şekilde mutabık kaldıktan sonra heyet Buhara'ya geri döner. Para yardımı meselesini meclise götürürler. O sırada Buhara'nın nüfusu dört buçuk milyondur. Buhara parlamentosu Türkiye'ye yüz milyon altın ruble yardımını tek itiraz sesi yükselmeden oy birliği ile alkış ve tezahüratlar altında kabul eder.

Parlamentonun bu kararının hemen ertesi günü gereken muameleleri tamamlayarak parayı Ankara'ya yetiştirilmek üzere Rus hazinesine teslim ederler.

Bu hadiseyi Türk subayı Raci Çakırgöz'de hatıralarında anlatmaktadır. 1. Dünya Savaşında esir düştüğü Ruslardan kaçarak Türkistan'a gelen ve Taşkent'te öğretmenlik yapmakta olan Raci Çakırgöz Çarlık ve Bolşevik Rusya'da 10 yıl adıyla yayımlanan hatıralarında Sovyet yardımları olarak bilinen yardım hakkında aşağıdaki hususları yazmaktadır.

"Ben Taşkent'teyken Buhara Geçici Hükümeti'nin İstiklal Savaşı vermekte olan Ankara Hükümeti'ne para yardımında bulunduğunu haber aldım. Maalesef bu yardım bizim gazetelerde Rus para yardımı şeklinde geçmiştir. Ancak son zamanlarda yetkili kimseler bu olayın içyüzünü aydınlatmışlardır. Türkiye'ye bu yardımın yapılmasında en büyük rolü oynayan kimse o sırada Maliye Nazırı olan Osman Hoca (Kocaoğlu) idi. Osman Hoca 1921 yılında ilan edilen Buhara Cumhuriyeti'nde Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunuyordu. Sonra 1923'te Afganistan'a ve oradan da Türkiye'ye geçti. 28 Temmuz 1968'de İstanbul'da vefat etti.

Sonradan öğrendiğime göre Buhara Hükümeti'nin Ruslar aracılığıyla Türk Hükümeti'ne yaptığı 100 milyon altın rublelik yardımdan Ankara Hükümeti'ne ancak 10 milyon altın ruble ulaşabilmiştir. Ruslar geri kalan 90 milyon altını herhalde aracılık ücreti olarak almış olacaktır!

Esasen Ruslar Buhara halkından ve saraydan topladıkları 12 vagon dolusu altın ki aralarında çok ağır bir altın avize vardır. Ziynet ve çok kıymetli kuzu derilerini Moskova'ya götürdüler. Bu kuzu derileri 'astragan'ı sağlayan Buhara'nın koyunları Karakul denen gölün civar mıntıkasında üretiliyordu. " (shf.68)

BUHARA EMİRİ ALİM HAN'IN TERKETTİĞİ HAZİNE

"Genç Buharalılar" hareketinin Bolşeviklerle birlikte yaptıkları darbe sırada Buhara Emiri Alim Han'dır. İktidarını kaybeden Alim Han 1 Eylül 1920'de Buhara'dan kaçıp Afganistan'a sığınmak zorunda kalır. Ardında ailesinin bir kısmını ve Buhara hazinesini bırakır. Özbek yazar Nabican Bakiyev Sovyet istihbarat arşivlerinden yararlanarak yazmış olduğu Enver Paşa'nın Vasiyeti adıyla yayımlanan kitabında Emir'in hazinesine el konulması olayını aşağıdaki gibi anlatır.

"Emir Alim Han Buhara'yı terkettiğinin ikinci günü Sitare-i Mahı (Saray) Ruslar tarafından işgal edilir. 2 Eylül 1920'de Buhara iç şehiri tamamen Bolşevikler tarafından ele geçirilerek kontrol altına Emirin aile fertleriyle yakınları gözaltına alınmıştır. Bu arada ihtilalcilerin bir kısmı Kuşbeği başta olmak üzere reisi kadıyı saray memurlarıyla Emirin aile fertlerinin öldürülmesini istemektedirler. 2 Eylül 1920'de Kızılordu askerleri tarafından esir alınıp sorgulanan Kuşbegi Osman Beg verdiği ifade de şunları söyleyecektir.

"Beni hayrete düşüren o ki Emir Alimhan hazineden bir tek lira (teng) dahi almamış olmasıdır. Bütün hazine altın ve gümüş paralar takılar mahzendeki özel yerlerinde duruyordu. Onları saymak mümkün değildi".

Sonradan Emir'in kendi ifadesine göre hazinede otuz iki çuval padişah sikkesi altın ziynetler inci ve yakut gibi kıymetli mücevherlerin sayısını kendi de bilmediği gibi ayrıca 20 bin adette tüfek bulunmaktadır.

Rus askerleriyle Kızıl Buharalılar işgali takiben üç gün boyunca Buhara'da müthiş bir yağmaya girişirler. Nihayet yağma bittikten sonra Türkistan işgal komutanı yağma edilen hazineyi askerlerden imza karşılığında toplamaya başlar. "(shf.86)

5 Eylül 1920'de Rus hükümet yetkilileriyle Rusya Bolşevik Partisi Merkez Komitesi temsilcileri ve Buhara İhtilal Komitesi rehberleri karma bir meclis kurulması konusunda anlaşarak M. Frunze başkanlığında Rusya hükümetini temsilen Kovrov Buhara komünistlerinin reisi Hüseyinov Buhara Bakanlar Kurulu reisi Feyzullah Hocayev Buhara İhtilal Komitesi sekreteri Aripov'un katılımıyla bir toplantı düzenlerler. Toplantıda yağmadan kurtulabilen Buhara hazinesinin muhafaza edilmesine ilişkin aşağıdaki karar alınır.

"Savaş devam derken Buhara cumhuriyetinin hazinesi yağma edilme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğundan ve onları korumak zor olduğu göz önünde tutularak Buhara Devrim Komitesi olarak hazinenin Semerkant veya Taşkent'teki bankalarından birinde geçici olarak muhafaza edilmesini Rusya hükümetinden rica edilmesi kararına varmıştır". (shf.88)

Bu kararın ardından Buhara hazinesi önce Sermerkant'a oradan da daha sonra Moskova'ya nakledilir. 100.000.000 altın ruble Buhara Cumhuriyeti'nin Başbakanı aynı zamanda Dış işleri Bakanı olan Feyzullah Hoca tarafından Moskova'ya bizzat teslim edilir. Kitapta anlatıldığına göre 1921 başlarında Kronştat'da çıkan Denizci isyanında isyancıları korumak amacıyla Buhara'dan götürülen bu altınlarla silah alınmış altınlar Bolşevik hükümetinin kurulmasında önemli bir rol oynamıştır.

Buhara Hükümeti tarafından gönderilen altının sadece 18.326.800 altın rublelik kısmı o da üç yıla yayılarak Türkiye'ye teslim edilmiştir. Türkiye'ye gönderilmesi gereken 81.673.200 altın ruble tutarındaki Özbek altını Lenin hükümeti tarafından açıkça gaspedilmiştir.

TÜRKİSTAN'DAN GÖNDERİLEN ÜÇ KILIÇ

İstiklal Savaşı devam ederken Buhara Halk Cumhuriyetinden bir heyet diplomatik temaslar yapmak üzere 17 Ocak 1921'de Ankara'ya gelir. Heyet beraberinde getirdiği üç adet altın işlemeli kılıç ile Timur'a ait bir Kuran-ı Kerim'i Mustafa Kemal'e hediye eder. Sakarya Zaferini tebrik amacıyla gönderilen bu hediyeler karşısında müteessir olan Mustafa Kemal Paşa meclis kürsüsünden aşağıda metni verilen duygu dolu konuşmayı yapar.

"Buhara ahalisinin Türkiye'deki Türk ve Müslüman kardeşlerine hediye olarak gönderdiği Kur'an-ı Kerim ile Türkiye Halk Ordusuna nişane-i takdir ve tebrik olarak irsal eylediği kılınç Hak din ile hayat-ı hidame-i kuvveti temsil eden fevkalade muazzam ve kıymetdar iki yadigardır. Bu emanetleri elinizden alır iken kalbim heyecan ile doldu. Halkımız ve ordumuz uzaklardaki kardeşlerimizden gelen teşebbüsat ve tebrikat nişanelerinden şüphesiz çok mütehassis ve mesrur olacaklardır. Dindaş ve karındaş Buhara halkının arzusunu yerine getirmek bu Kitab-ı Mukaddes'i millete seyf-i azizi de İzmir fatihine teslim edeceğim. Allah'ın inayeti ile İnönü ve Sakarya muzafferiyetlerini kazanan milli ordumuz İnşallah pek yakında bu kılıncı da kazanmış olacaktır. Heyet-i muhteremenize de Türkiye ahalisi ve ordusu Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti namına teşekkür ederim. " (Hakimiyeti Milliye 8 kanunusani (Ocak) 1922. )

Kılıçlardan biri Mustafa Kemal Paşa'ya diğeri Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa'ya üçüncü kılıç 9 Eylül sabahı İzmir'e girerek Hükümet Konağına Türk bayrağını çeken İkinci Süvari Tümeni 4. Alayında Bölük Komutanı olan Yüzbaşı Şerafettin Bey 'e verilmiştir. (*)

UTANÇ VERİCİ BİR OLAY

Türkistan'lı kardeşlerimizin bu unutulmaz destek ve yardımlarına karşılık İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı döneminde hatırlandıkça her Türk'ün utanç duyacağı bir iş yapılır. Buhara Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Osman Hoca ülkesi Sovyet işgali altına düşünce Afganistan üzerinden geçerek 1923 yılında Türkiye'ye sığınır. Atatürk Osman Hoca' yı sıcak bir ilgi ile kabul eder. Türk vatandaşlığına geçen Osman Hoca Kocaoğlu soyadını alır Osman Hoca'ya milletvekili maaşı bağlanır. Bu maaş Osman Hoca'nın vefatından sonra kesilmez eşi ölünceye kadar ödenmeye devam eder. Atatürk döneminde Sovyetler Osman Hoca'nın sınır dışı edilmesi için sürekli tazyikte bulunurlarsa da Atatürk buna direnir. Atatürk'ün ölümünden sonra Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü bu baskılara dayanamaz ve 1939 yılında Osman Hoca'dan 24 saat içerisinde Türkiye'yi terk etmesi istenir. Milli Mücadele'ye yardım etmek üzere 100 milyon rublelik altını Türkiye'ye nakletmek için seferber olan Buhara Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Osman Hoca (Kocaoğlu) 1923'ten beri vatandaşı olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni terk etmek zorunda kalır. Ancak İkinci Dünya Savasından sonra 1946'da Türkiye'ye geri dönebilir. 1968'de vefat eden Osman Hoca Üsküdar' ı n Sultantepe'sindeki Özbekler Tekkesi'ne defnedilir.

(*) Kahraman yüzbaşının hikayesini çüncü Kılıç" adıyla kitaplaştıran Yrd. Doç. Dr. Kemal Arı kitabın tanıtımı için yaptığı bir açıklamada Şerafettin (İzmir) Bey 1951´de vefat edince eşi Siret Hanım'ın "üçüncü kılıcı" İzmir´de açılması planlanan İnkılap Müzesi´ne verilmek üzere İstanbul Valiliği´ne teslim ettiğini fakat kılıcın kaybolduğunu bu büyük kahramanın adının maalesef hafızalardan silindiğini söylemektedir.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

Osman Kocaoğlu "Rus Yardımının İçyüzü" Yakın Tarihimiz Cilt.1 Sayı 10 (Mayıs 1972) shf.292-293 1972.

Raci Çakırgöz Çarlık ve Bolşevik Rusya'da 10 Yıl Belge Yayınları 1990.

Nabican Bakiyev Enver Paşa'nın Vasiyeti Doğu Kütüphanesi 2006.

*Bu yazı 13 Şubat 2009 tarihinde Haber10 sitesinde yayınlanmıştır

https://www.sde.org.tr/sinan-tavukcu/genel/rus-yardimi-degil-buhara-emirlik-hazinesi-altinlari-kose-yazisi-9316

- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Hicbir zafer amac degildir.
Zafer ancak kendisinden daha buyuk bir amaci elde etmek icin belli basli bir vasitadir.

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

5. DIN, SAFDILLIK UZERINE KURULMUSTUR

Bize, "Tanrinin sifati sinirli zekalar icin anlasilabilir icerikte degildir" deniliyor. Bu ilkenin dogal sonucunun su olmasi gerekir: Tanrinin sifati, sinirli zekalari ugrastirmak icin degildir. Oysa din, sinirli zekalarin, sifati insanlar tarafindan anlasilmayan bir zati (yani Allah'i) asla gozden kaybetmemeleri gerektigini belirtiyor. Dolayisiyla, pekala goruluyor ve anlasiliyor ki, din, insanlarin sinirli zekalarini, anlasilmasi kendileri icin olanaksiz olan bir seyle mesgul etme sanatidir.

- - - - - - - - - - - - -
Milliyetcilik, insanlari tipki bocekler gibi farkli siniflara ayirma ve bu siniflara dayanarak kimlerin iyi, kimlerin kotu olduguna karar verme aliskanligidir. milliyetciye gore , herhangi bir eylemin iyiligi ya da kotulugunu o eylemin niteligi degil, kimin tarafindan yapildigi belirler.
Bizim tarafimizdan yapildigi surece ahlaki acidan hos gorulmeyecek hicbir eylem yoktur.

George Orwell

- - - - - - - - - - - - -
Din ustune ne kadar cok calisirsam, insanligin taptigi seyin kendilerinden baska bir sey olmadigina daha cok ikna oluyorum.

BURTON,RICHARD FRANCIS (1821-1890) Ingiliz ksif ve yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 142 Nitelikli hirsizlik1

1) Hirsizlik sucunun
a Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluslarinda veya ibadete ayrilmis yerlerde bulunan ya da kamu yararina veya hizmetine tahsis edilen esya hakkinda
b Mulga 18 6 2014-6545 62 md. c Halkin yararlanmasina sunulmus ulasim araci icinde veya bunlarin belli varis veya kalkis yerlerinde bulunan esya hakkinda
d Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebilecegi zararlari onlemek veya hafifletmek maksadiyla hazirlanan esya hakkinda
e Adet veya tahsis veya kullanimlari geregi acikta birakilmis esya hakkinda
f Mulga 2 7 2012-6352 82 md. Islenmesi halinde uc yildan yedi yila kadar hapis cezasina hukmolunur.1 2 Sucun
a Kisinin malini koruyamayacak durumda olmasindan veya olmesinden yararlanarak
b Elde veya ustte tasinan esyayi cekip almak suretiyle ya da ozel beceriyle
c Dogal bir afetin veya sosyal olaylarin meydana getirdigi korku veya kargasadan yararlanarak
d Haksiz yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diger bir aletle kilit acmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle 1 e Bilisim sistemlerinin kullanilmasi suretiyle
f Taninmamak icin tedbir alarak veya yetkisi olmadigi halde resmi sifat takinarak
g … 1 buyuk veya kucuk bas hayvan hakkinda 1 ––––––––––– 1 18 6 2014 tarihli ve 6545 sayili Kanunun 62 nci maddesiyle bu maddenin birinci fikrasinda yer alan "iki yildan bes" ibaresi "uc yildan yedi" seklinde degistirilmis ikinci fikrasinin d bendine "kilit acmak" ibaresinden sonra gelmek uzere "veya kilitlenmesini engellemek" ibaresi eklenmis g bendinde yer alan "Barinak yerlerinde surude veya acik yerlerde bulunan" ibaresi madde metninden cikarilmis ayni fikrada yer alan "uc yildan yedi" ibaresi "bes yildan on" seklinde degistirilmistir.9002-1
h Ek 18 6 2014-6545 62 md. Herkesin girebilecegi bir yerde birakilmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri icinde muhafaza altina alinmis olan esya hakkinda
Islenmesi halinde bes yildan on yila kadar hapis cezasina hukmolunur. Sucun bu fikranin b bendinde belirtilen surette beden veya ruh bakimindan kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karsi islenmesi halinde verilecek ceza ucte biri oranina kadar artirilir.1 3 Sucun sivi veya gaz halindeki enerji hakkinda ve bunlarin nakline islenmesine veya depolanmasina ait tesislerde islenmesi halinde bes yildan oniki yila kadar hapis cezasina hukmolunur. Bu fiilin bir orgutun faaliyeti cercevesinde islenmesi halinde ceza yari oraninda artirilir ve onbin gune kadar adli para cezasina hukmolunur. 2 4 Ek 6 12 2006 – 5560 6 md. Hirsizlik sucunun islenmesi amaciyla konut dokunulmazliginin ihlali veya mala zarar verme sucunun islenmesi halinde bu suclardan dolayi sorusturma ve kovusturma yapilabilmesi icin sikayet aranmaz.
5) Ek 18 6 2014-6545 62 md. Hirsizlik sucunun islenmesi sonucunda haberlesme enerji ya da demiryolu veya havayolu ulasimi alaninda kamu hizmetinin gecici de olsa aksamasi halinde yukaridaki fikralar hukumlerine gore verilecek ceza yarisindan iki katina kadar artirilir.


- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder