Bu günleri öngörmüşler.
Zaten bu öngörüleri sebebiyle gadre uğradılar.
Türk vatandaşı Arap-Amerikan kırmalarının nefretini işte bu nedenle çekmişti bu askerler.
Geçen bir programın kurulumunda dikkatimi çekti.
Pek çok İngilizce kurulum seçeneği arasında BAE, Suudi İngilizcesi de vardı.
OR-ÇO'luk işte bu mertebede.
Arap-Amerikan kırmaları da bize Türk milliyetçiliği, vatanseverlik falan öğretiyor.
Hele hele bir de Amerika'da yaşayan Arap-Amerikan kırmaları var ki, onları anlamak ve anlatmak imkansız.
Onlar kendilerini bilirler.
Bekleyin, az sonra kendilerini ifşaa edecekler.
Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )
L2fSIJNoA0xfSNxA
V. MURAT TULGA"OLASILIĞI EN YÜKSEK TEHLİKELİ SENARYO"DAN ATEŞ ÇEMBERİNE…
(E) Kur. Alb. 06.08.2019 16:13
Biz askerler kararlarımızı durum muhakemesi denilen bir analiz sonucu veririz. Karara birçok faktörü değerlendirerek en kötü senaryoyu karşılayacak şekilde birkaç çözüm tarzı arasından ulaşırız. En kötü senaryo hep aklın bir yerinde durur çünkü seçilen çözüm tarzlarının hepsi en kötü durumu en iyi şekilde alt etme kıvraklığını sağlamalıdır.
Tüm lider eğitimlerinde çözüm tarzlarını üretmek ve çabuk karar verme yetisini geliştirmek maksatlı olarak birçok eğitim verilir. Bu eğitimlerden en önemlileri de çeşitli durumlar ve jenerik senaryolar vermek suretiyle liderlerin ne yapacaklarının ve kararlarının sorgulandığı plan semineri plan tatbikatı harp oyunu ve fiili tatbikatlar gibi durum değerlendirme ve analiz çalışmalarıdır. Bu çalışmalarda liderler kendilerine tevdi edilen senaryolara göre kararlar vererek kendi seviyelerinde ve üst komutanlık görevlerinde hazır hale getirilirler.
YIL 2003- BİR SEMİNER VE BİR SENARYO;
Mart 2003'dü. Dönemin 1'inci Ordu Komutanı Org. Çetin Doğan o seneki Ordu Harp Oyununda "Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo" olarak adlandırılan bir jenerik senaryonun oynanması emrini verdi. Jenerik senaryo günümüz gelişmeleri dikkate alınarak gelecek bir zamanda olası yaşanabilecekleri içeren hayal mahsulü bir senaryodur. Bazen uç bir konusu da olabilir. (ABD'de oynanan Türkiye'yi işgal senaryosu gibi!!!) Sonuçta bu senaryolar lider kadrolarca oynanır böyle bir olası durum için olası çözüm tarzları çıkartılır.
Peki senaryo neyi içeriyordu?
Dış tehdit kapsamında Irak'ta gelişmeler vardı. Irak'ın kuzeyinde bir Özerk Kürt Devletinin kurulması öngörülüyordu. Musul ve Kerkük Kürt Devleti sınırları içerisinde kalıyordu. ABD bu girişime sıcak bakarak sessiz kalıyor Türkiye tepkiyle yaklaşıyordu konuya.
Senaryo bu ya Kıbrıs'ta da önemli gelişmeler yaşanıyordu Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Avrupa Birliği'ne (AB) tam üye yapılıyor Türkiye'nin ucu açık bir biçimde AB'nin dışında bırakılıyor ve yine Türkiye'nin tepkileri oluşuyordu.
Yine senaryo gereği Yunanistan uslu durmuyor Ege'de karasularını Türkiye'ye rağmen tek taraflı olarak 12 mile çıkartıyordu. AB yine Yunanistan tarafını tutuyor Türkiye bu oldubittiye sert cevap veriyor Ege'de ve Türk-Yunan Hava sahasında çatışmalar başlıyor Kardak Kayalıklarına Yunan SAT'ları çıkıyor bir jetimiz Yunanistan tarafından düşürülüyordu. Türk-Yunan kara sınırında da karşılıklı çatışmalar başlıyordu.
Bu esnada içerisi de önemli olaylara gebeydi. Özerk Kürt Yönetimi sonrası PKK Terör Örgütünün eylemleri artmış şehitler ardı ardına gelir olmuş TİKKO Terör Örgütü şehirlerde eylemlere girişmiş irticai kesimler yurt içinde İslam Devleti kurma hayallerini fiilen harekete geçirmiş durumdadır. Türkiye'nin değişik illerinde irticai grupların toplu eylemleri sonucu iç karışıklıklar çıkmış devletin polisi jandarması bunları kontrol altına alma gayretindedir.
Sonuçta Bakanlar Kurulu tarafından Sıkıyönetim ilan edilmektedir.
Senaryo kabaca budur. Bu senaryoya göre Ordu Komutanı içerde ve dışarıda yaşanan tehlikeler doğrultusunda kendi karargâhı ve birliklerinden bir karar teklifi emretmektedir. Dış tehdide mi yönelmek gerekir yoksa iç cephenin mi öncelikli olarak kontrol altına alınması gerekir? Ordu ne yapmalıdır? KKK'lığına teklifi ne olmalıdır?
Senaryo daha önce hiç oynanmamış olması güncel bazı iç ve dış ilişkiler gelişmelerini de içerdiği için önemliydi bir o kadar da angaryaydı hem karargâh hem de birlikler için. Çünkü konuya ilişkin bir ön hazırlık ve arşiv yoktu.
Ben o zaman bir kurmay binbaşı olarak çok şey öğrenmiştim bu seminerden. Dış gelişmeleri değerlendirmek için birçok kaynak incelemiş ve bilgi birikimimi arttırmıştım. Ve tabii ki iç gelişmeler üzerinde de "Ne olacak bu ülkenin hali?" bağlamında fikir alışverişinde ve değerlendirmelerde bulunmuştum. Sonuçta bir çözüm tarzı ve karar teklifi de oluşturduk. Kararımızın ne olduğunu yazının sonuç bölümünde okuyacaksınız. Biraz sabır.
Sonra neler olduğunu anlatmaya gerek yok tam yedi sene sonra bu seminer ses kayıtlarının hainlerce sızdırılması başka bir hain tarafından bir bavul içerisinde başka bir haine teslim edilmesi Çok Gizli Hare Askeri Vesayet tartışmaları EMASYA Protokolünün iptal edilmesi soruşturmalar mahkemeler tutukluluklar ve sonuçta beraatla sonuçlanan sözde Balyoz süreci.
Bu süreç bu yazının konusu olmayacak. Bu yazının konusu "Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo" olacak.
Dedim ya biz askerler sürekli durum muhakemesi yaparız diye. Ülkedeki son yaşananlara bakınca Türkiye'nin içeride ve dışarıdaki açmazları bir bir kördüğüm haline gelmeye başlayınca bu senaryo geldi aklıma. Bu o zaman en kötü diye oynanmıştı ama içerisinde barındırdıkları öngörülerin bir bir gerçekleştiğini görmek beni gerçekten üzdü.
YIL 2019- ATEŞ ÇEMBERİ; DIŞ CEPHE;
2003 senaryosunu aklımız bir köşesinde tutalım ve güncel gelişmelere odaklanalım. Neler oluyor Nereye gidiyoruz?
Irak'ta yaşananlar malum. Irak diye bir ülke var mı bilmiyorum? Irak'ta etnik ve mezhepsel bölünme… Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devleti oluşumu. Sonrasında Barzani'nin bir referandum ile özerklik hamlesi şimdilik rafa kalktı. Ne zaman tekrar önümüze konacak Tanrı bilir. ABD'nin Irak'ta Kürt gruplara verdiği destek ve PKK'nın uzantısı durumunda olan PYD ile müttefik olmasını hep birlikte yaşadık gördük. Stratejik ortağımız bizi şu anda Kürtlerle gözümüzün önünde aldatıyor. Ortaklık falan kalmadı. Ayrıştık biz terörist diyoruz onlar müttefik.
Irak bitmedi Suriye sorunu da önümüze kondu. Suriye çok bilinmeyenli bir denklem. ABD Suriye'de de Kürt gruplar ile düşüp kalkıyor silah veriyor eğitim veriyor. Suriye'de başka bir güç de Rusya… Esad Yönetimini destekliyor biz desteklemiyoruz bizzat savaş uçaklarıyla eğitmenleriyle Suriye içinde fink atıyor. Düşürülen Rus Uçağı tüm bu olaylara tuz biber ekti. Sonra özür dilenerek ilişkiler biraz toparlandı ama denklem hala çözümsüz durumda. İran'ın konumu da başka âlem. Anlaşamıyoruz bir çözüm üretemiyoruz komşumuzla.
Tüm bunlara F-35 ve S-400 konusu da eklendi. Suriye'den sonra yine aynı anda iki "Büyük Ayı" ile dans etmeye başladık. Bu dans ne zaman nasıl sonuçlanacak bilmiyoruz. Ama onlar ne zaman isterlerse bu dansın biteceğini biliyoruz.
Suriye içerisine taktik harekât icra ettik sınırımızı biraz emniyete aldık ama Fırat'ın doğusuna harekât ABD'nin ültimatomu ile başka bir bahara bırakıldı. Güvenlik tam olarak sağlanamadı. Gün geçtikçe Suriye bataklığına giriyoruz.
Kıbrıs ve Yunanistan konusu tam senaryo gibi gelişiyor. Münhasır Ekonomik Bölge ilanı konusunda GKRY ile Doğu Akdeniz'de kafa kafaya geldik. GKRY'nin AB üyesi olması nedeniyle AB tarafını belli etti en son yaptırım kararlarıyla Türkiye'yi resmen hasım olarak aldı. Akdeniz'de şimdi AB ile de karşı karşıyayız. Yunanistan Ege'deki kayacıklarla ilgili çok yol aldı. Kayacıklar da askeri faaliyetlerde bulundu yetinmedi kuzu bile çevirdi. Bu kayacıklar Yunan Savunma Bakanlarının mutat ziyaret yerleri arasına girdi. AB desteğini arkasına almıştı şımarık Avrupalı. Karasularını 12 mile çıkarır mı senaryo da olduğu gibi? Gidişat öyle. Ne zaman olur? Biraz daha Türkiye'nin köşeye sıkışması ve bir zayıf anı bekleniyor.
Türkiye dış ilişkilerde hiç bu kadar yalnız kalmadı. NATO üyeliğimiz sorgulanıyor AB üyeliğimiz eli kulağında kopma noktasına geldi. ABD ile her konuda ve iş birliğinden uzaktayız. Ve Rusya ile bir ileri bir geri bir ilişki devam ediyor. Rusya S-400'lere tamam diyor Doğu Akdeniz'de aleyhimizde beyanatlar veriyor. Suriye'de ikircikli bir destekle ilişkinin nasıl ve nereye gideceği şüpheli?
YIL2019 -İÇ CEPHE;
Ya içeride neler oldu? Oluyor?
Siyasi irade tarafından İrticai faaliyetler tehdit olarak görülmekten çıktı.
15 Temmuzda FETÖ kaynaklı irticai bir kalkışma hareketine son dakika da karşı kondu. Devlet ve tabii ki TSK ağır yara ve tahribat aldı. Zaten kumpas davalar sürecinde TSK ağır yaralıydı. 15 Temmuzda yaşananlar
ağır yarayı komaya çevirdi. Bunun sonucunda tarikatlar devlet içerisinde FETÖ boşluğunu doldurmak için yarış halindeler.
PKK Terör Örgütüne karşı mevzi başarılar elde ediliyor ama stratejik terör sorunu yine öylece duruyor. Şehitler gelmeye devam ediyor.
Bir referandumla Başkanlık Sistemine geçildi. Birinci yılsonunda sistemin noksanlıkları ve yetersizlikleri tartışılıyor. Ülke siyah ile beyaz gibi kutuplaşmış durumda.
SONUÇ:
Tekrar başa dönelim 2003'te oynanan "Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo" 2019'da sanki gerçek olmuş da hatta olasılık falan kalmamış tehlikelere tehlikeler eklenerek ülkenin senaryosu olmuştur.
Peki ne tedbir alınıyor? Devlet aklı ve savunma refleksi nasıl işliyor?
Milli Güvenlik Sisteminin en üst ve akil kurumu Milli Güvenlik Kurumuydu.
Di"li geçmiş zaman kullanıyorum çünkü kurul yapısında en son yapılan değişikliklerle ve Başkanlık sistemine geçilmesiyle ne kurul kaldı ne de tavsiye. Milli Güvenlik Kurulu en son ne zaman toplandı? En son ne kararlar alındı? Ben cevap vereyim. Geçen hafta toplandı saman alevi gibi alınan kararlar dip not olarak medyada yer aldı. Unutuldu gitti. Zaten Milli Güvenlik Kurulu kime ne talimat verecek ne tavsiye edecektir? Karar ve gündem kurulun değil tek kişinin dudakları arasındadır.
Yüksek Askeri Şuralar (YAŞ) sivil asker fikir alışverişi için önemliydi. YAŞ'lar da artık bir formaliteden ibaret. TSK yeni emir komuta bağlantıları ve eski eğitim sağlık ve yargı kurumlarının yok edilmesinin sancılarını yaşıyor. Pilot yok emekli pilotlar göreve çağrılıyor. Tüm kuvvetlerin lider açığı çığ gibi büyüyor. Son YAŞ kararları Atatürkçü yaşamlarının önemli bir kısmını kumpas davalar sürecine feda etmiş general/amirallerin tasfiyesi ile sonuçlandı. En kısa YAŞ olma özelliğini taşıyordu. Çünkü kararların çoğu önceden alınmıştı bile.
Kuvvet ve Ordu Karargâhlarında eskisi gibi Harp Oyunu Plan
Tatbikatı yapılıyor mu? Oynayacak lider de kaldı mı? Ondan da şüpheliyim.
Geçen gün bir yakınıma şu anda Genelkurmay Başkanımız kim dedim?
Cevap;???
Genelkurmay Başkanının kayacıklar Doğu Akdeniz Kıbrıs veya Suriye üzerine açıklaması oldu mu? Son kez TV'lerde ne zaman gördünüz? Askeri Fabrika özelleştirildi mi? Yeni askerlik yasası? Böyle bir riskli ve tehdit dolu bir ortamda bu kadar askerin terhisi TSK'yi nasıl etkiledi gerçekten merak ediyorum.
Sorular sorunlar…
Güncel konular üzerinde konuşmayan konuşamayan kamuoyu ile görüşlerini paylaşmayan sessiz içine kapanık bir TSK.
Devletin savunma refleksini oluşturan Milli Güvenlik Kurulu YAŞ Genelkurmay Başkanlığı gibi kurumlar etkinliklerini kaybetmişlerdir. Tavsiye veren ve politika üreten yapılar bir bir devreden çıkmıştır.
Kısaca devlet aklı ve hafızası kurumları ile yok olmuş savunma refleksi sakatlanmıştır.
Sorunlar ve sorular büyük çünkü iş artık olasılıktan senaryodan falan çıkmış bekamızı ciddi olarak tehdit eden bir konuma gelmiştir. Gelinen nokta Milli Güvenliğimiz ile ilgilidir.
"Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo" falan değil en kötü senaryonun aslı oynanmaktadır.
Tekrar başa dönelim. Merakı sonlandıralım. 2003'te oynanan jenerik senaryoya ilişkin kararımız neydi? Kararımız Ulu önderin şu hitabında saklıydı:
" Efendiler…
… Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin bütün milletin meydana getirdiği bir cephedir. Görünürdeki cephe doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silâhlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir değişebilir yenilebilir.
Fakat bu durum hiçbir zaman bir memleketi bir milleti yok edemez. Önemli olan memleketi temelinden yıkan milleti esir ettiren iç cephenin çöküşüdür. Bu gerçeği bizden çok daha iyi bilen düşmanlar bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar
ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarı da sağlamışlardır.
Gerçekten «kaleyi içinden almak» dışından zorlamaktan çok kolaydır. Bu maksadı gerçekleştirmek için içimize kadar sokulabilen bozguncu mikropların ve ajanların varlığını iddia etmek yerindedir…"
Kısaca Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi düşünmek ve ondan feyz almak.
Sonuç olarak vakit iç cepheyi sağlamlaştırmak vaktidir. Siyasi iradenin tam da bu toplumsal uzlaşmayı ve beraberliği sağlama ve Milli Güç unsurlarını yeniden alarma geçirme zamanıdır.
Ümidim var mı?
Sadece siyasiler askerler sürekli istişare ederek gelişmelere karşı kararlarını oluşturuyorlardır diye umut ediyorum.
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Yeni kusak en buyuk cumhuriyetcilik dersini bugunku ogretmenler toplulugundan ve onlarin yetistirecekleri ogretmenlerden alacaktir.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
141. RUHBAN HEYETININ USTUN IHTIRASLARI VE CINAYETLERI
Ruhban heyeti, sozde Allahlarinin ve dinin yardimiyladir ki, ihtiraslarini tatmin etmisler ve cinayetlerini islemislerdir. Din imamlari, Allah'larindan, korkunc, kararsiz, degisken bir zorba yapmaya buyuk bir ozen gostermislerdir. Bu sekilde, degisebilecek cikarlarina Allah'in uygun olmasi, kendi cikarlari gibi, Allah'in da gerekli zaman ve duruma gore "degisken" olmasi gerekiyordu.
Hoppaliktan ve arabozuculuktan arinmis, adil ve iyi bir Allah, hep temiz bir adamin, ya da ilgisiz bir hukumdarin niteligine sahip olan bir Allah, din adamlarinin isine hic yaramazdi. Allah'larinin karsisinda herkesin titremesi, rahipler icin, hocalar icin, hahamlar icin yararlidir. Allah, korkunc olmalidir, ta ki, korkularindan kurtulmak ve rahatlamak icin, halk, kendilerinin araciliklarina, sefaatlerine basvursun. Eger Allah'a, kahhar (yok edici), sedidulikap (azap ve eziyet verici) sifatlari verilmemis olsaydi, kimse hocalardan dua istemezdi, kimse "Sefaat ya Resulallah!" diye bar bar bagirmazdi. Kimse dunyanin her yerinden "Kudusu Serif"e, "Mekkei Mukerreme"ye, "Medinei Munevvere"ye ve Papa'nin pabucunu opmek icin "Roma"ya gitmezdi.
Papazlar, hocalar, hahamlar, halkin sirtindan gecinerek semizlenmezdi. Kimse kendi "vale do sambr"inin gozunde bir kahraman degildir.
Rahipleri tarafindan, baskalarini fazlasiyla korkutacak bicimde giydirilen bir Allah'in, rahiplere ender olarak korku vermesine ya da bunlarin yaratilislari, hatta hareketleri uzerinde ancak cok az etkide bulunmasina sasilmaz. Dolayisiyla butun ulkelerde bunlarin cok duzenli olarak hareket ettiklerini goruruz. Allah'larinin san ve serefi bahanesiyle, her yerde milletlerinin kanlarini emerler, ruhlarini asagilarlar, sanayi ve ticareti gevseklige ugratirlar, nifak sacarlar. Acgozluluk ve cekememezlik, hep, ruhban heyetinin ustun ihtiraslari olmustur. Her yerde, rahipler, hukumdarlarin ve yasalarin ustune cikar. Her yerde, gururunu, acgozlulugunu, guc ve kudretini zorbaca ve oc alircasina kullanirlar. Cikarlarindan baska bir seyle ilgilenmedikleri gorulur. Her yerde, kefaretleri, kurbanlari, esrarengiz ibadet yerlerini ve hareketleri, sozun kisasi, kendisi icin kazancli olan uydurma ve yakistirma seyleri, yararli ve toplumsal erdemlerin yerine ikame ederler.
Ruhlari tasfiye etmek ve Allah'i milletlere uydurmak icin, her ulkede tanrilarin gostericilerinin icat ettigi gulunc ibadet yerleri ve "merhamet dagitan" araclari karsisinda zihin karisikliga ugramistir, dusunce yasaklanmistir.
Burada Allah'in iyiligini kazanmak icin, bir cocugun sunnet derisinin bir kismi kesilir. Orada, henuz yapmadigi gunahlardan temizlenmesi icin, cocugun basina su dokulur. Baska bir yerde, cocuga, sulari butun pislikleri yok etme kudretine sahip bir irmaga dalmasi soylenir. Baska bir yerde, kullanilmasi semavi gazabi kiskirtacak olan bazi besinler yasaklanir. Baska ulkelerde, gunah isleyen insana, kendisinden daha gunahkar olan bir rahibe zaman zaman gidip itirafta bulunmasi emredilir, vb. vb. vb.
- - - - - - - - - - - - -
Peki, bu durum, Doganin bir yasasi midir?
Ulkemiz, topraklarinda yasayanlara duzgun bir hayat sunamayacak kadar yoksul mudur?
Hayir, yoldaslar, asla!
Ingiltere topraklari bereketlidir, havasi suyu iyidir yurdumuz, bugun bu ulkede yasayan hayvanlardan cok daha fazla bol yiyecek saglayabilir.
George OrwellHayvan Ciftligi
- - - - - - - - - - - - -
HIRISTIYAN Yeni Ahit'in, komsusunun ruhsal ihtiyaclarina hayranlik uyandiracak bicimde uygun, kutsal ve ilham dolu bir kitap olduguna inanan kisidir.
BIERCE,AMBROSE (1842-1914) ABD'li yazar.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 282 Suctan kaynaklanan malvarligi degerlerini aklama 1
1) Degisik 26 6 2009 – 5918 5 md. Alt siniri alti ay veya daha fazla hapis cezasini gerektiren bir suctan kaynaklanan malvarligi degerlerini yurt disina cikaran veya bunlarin gayrimesru kaynagini gizlemek veya mesru bir yolla elde edildigi konusunda kanaat uyandirmak maksadiyla cesitli islemlere tabi tutan kisi uc yildan yedi yila kadar hapis ve yirmibin gune kadar adli para cezasi ile cezalandirilir.
2) Ek 26 6 2009 – 5918 5 md. Birinci fikradaki sucun islenmesine istirak etmeksizin bu sucun konusunu olusturan malvarligi degerini bu ozelligini bilerek satin alan kabul eden bulunduran veya kullanan kisi iki yildan bes yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir. 1 3 Bu sucun kamu gorevlisi tarafindan veya belli bir meslek sahibi kisi tarafindan bu meslegin icrasi sirasinda islenmesi halinde verilecek hapis cezasi yari oraninda artirilir.
4) Bu sucun suc islemek icin teskil edilmis bir orgutun faaliyeti cercevesinde islenmesi halinde verilecek ceza bir kat artirilir.
5) Bu sucun islenmesi dolayisiyla tuzel kisiler hakkinda bunlara ozgu guvenlik tedbirlerine hukmolunur.
6) Bu suc nedeniyle kovusturma baslamadan once suc konusu malvarligi degerlerinin ele gecirilmesini saglayan veya bulundugu yeri yetkili makamlara haber vererek ele gecirilmesini kolaylastiran kisi hakkinda bu maddede tanimlanan suc nedeniyle cezaya hukmolunmaz.
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder