Net dış borç stoğumuz 2010 yılı itibariyle 410 milyar dolardır.
Borç verenimiz ise önceleri Rothchild ağırlıklı olarak, Yahudi sermayesine dayanıyordu, fakat son dört yıldır, borç tabanı Püriten Hristiyan Rochefeller öncülüğündeki gurubuna yayıldı.
Aracı olan toptancı bankalar, sendikasyon kredilerinin üstünde yazan isimler, ya da borçun iç borçlanma üzerinden yapılması sizi aldatmasın.
Net sonuç budur.
Bu borç bu şekilde ortada durduğu sürece, kurulacak tek parti ya da bütün koalisyon iktidarları, darbeci yöneticiler, Türkiye de kim iktidara gelirse gelsin tıpış tıpış gidecek bu borcu taşımayı kabul edenlerle konuşmak zorundadır.
Hatta iktidara talip olan CHP yönetimi bile bütün bu olup bitenlerin arasında New York'a gidip çeşitli iş çevreleriyle(?) görüşmeler yapmak lüzumunu hissetmiştir.
Çünkü ülkemiz, küresel zenginlerin her türlü parasal operasyonlarına ardına kadar açık durumdadır.
Ulusal piyasaları koruma adına hiçbir devlet kurumu kalmamıştır.
Türkiye'de derin, gizli, aşikar bütün iktidar odakları bunun farkındadır, ve her genel kurmay başkanı, her parti lideri, her merkez bankası başkanı mutlaka New York'a gitmek zorundadır.
Aksi halde, isyankar iktidarı devirmek adına, tıpkı diğer ortadoğu ve uzakdoğu ülkelerinde olduğu gibi;
- Parasal operasyonlar; ani sıcak para çıkışları, döviz darboğazları, enflasyon-stagflasyon durumları, ki bunlar Türkiye de bir sürü kez yaşanmıştır.
- Gizli servis operasyonları, etnik, ideolojik çatışma ve kalkışmalar, politik ya da bürokratik karar vericilere şantajlar, suikastler, tehditler, ülkemizde alevi-sünni, solcu-sağcı, bölücü, kent ve kırsal çatışmalar ve kalkışmalar yine bir çok kez yaşandı.
- Özel harekat kuvvetlerinin operasyonları, Irak, Libya gibi ülkelerde güncel tecrübelerdendir, sanıyorum önümüzdeki yıllarda bölücü kalkışma konusunda bunu da yaşayacağız.
- Düzenli orduların işgal operasyonları yaşanır. BM kararlarıyla ya da münferiden ablukalar, taciz operasyonları, ya da basbayağı kara ordularının işgaller görülecektir.
Türkiye bütün bu aşamalardan ilk ikisinin her türlü kombinasyonunun en yoğun şekilde yaşamıştır.
Ufukta ise üçüncü ve dördüncü aşamalar görülmektedir.
Karar vericileri yıldıran budur.
Ergenekon, Balyoz vs. operasyonlar başeğmeyen kurumları dizleri üzerine düşürmek için işbirlikçi iktidarla birlikte kotarılan hukukunda alet edildiği siyasi operasyonlardır.
Ülkemizde işbirliği yapmayanlara verilmiş gözdağı, ve yıldırmanın en güzel örnekleridir.
Elbette TSK kadroları herşeyin farkındadır.
Fakat onlar da mevcut tabloya boyun eğmiş durumdadırlar.
İhanet eden kimdir?
Onu da söyleyeyim, ülkeyi onyıllar içinde bu ağır dış borcun altına sokan merkez sağ iktidarların tamamıdır.
Bu tam bir yattı balık yan gider oyunudur.
Borç verenimiz ise önceleri Rothchild ağırlıklı olarak, Yahudi sermayesine dayanıyordu, fakat son dört yıldır, borç tabanı Püriten Hristiyan Rochefeller öncülüğündeki gurubuna yayıldı.
Aracı olan toptancı bankalar, sendikasyon kredilerinin üstünde yazan isimler, ya da borçun iç borçlanma üzerinden yapılması sizi aldatmasın.
Net sonuç budur.
Bu borç bu şekilde ortada durduğu sürece, kurulacak tek parti ya da bütün koalisyon iktidarları, darbeci yöneticiler, Türkiye de kim iktidara gelirse gelsin tıpış tıpış gidecek bu borcu taşımayı kabul edenlerle konuşmak zorundadır.
Hatta iktidara talip olan CHP yönetimi bile bütün bu olup bitenlerin arasında New York'a gidip çeşitli iş çevreleriyle(?) görüşmeler yapmak lüzumunu hissetmiştir.
Çünkü ülkemiz, küresel zenginlerin her türlü parasal operasyonlarına ardına kadar açık durumdadır.
Ulusal piyasaları koruma adına hiçbir devlet kurumu kalmamıştır.
Türkiye'de derin, gizli, aşikar bütün iktidar odakları bunun farkındadır, ve her genel kurmay başkanı, her parti lideri, her merkez bankası başkanı mutlaka New York'a gitmek zorundadır.
Aksi halde, isyankar iktidarı devirmek adına, tıpkı diğer ortadoğu ve uzakdoğu ülkelerinde olduğu gibi;
- Parasal operasyonlar; ani sıcak para çıkışları, döviz darboğazları, enflasyon-stagflasyon durumları, ki bunlar Türkiye de bir sürü kez yaşanmıştır.
- Gizli servis operasyonları, etnik, ideolojik çatışma ve kalkışmalar, politik ya da bürokratik karar vericilere şantajlar, suikastler, tehditler, ülkemizde alevi-sünni, solcu-sağcı, bölücü, kent ve kırsal çatışmalar ve kalkışmalar yine bir çok kez yaşandı.
- Özel harekat kuvvetlerinin operasyonları, Irak, Libya gibi ülkelerde güncel tecrübelerdendir, sanıyorum önümüzdeki yıllarda bölücü kalkışma konusunda bunu da yaşayacağız.
- Düzenli orduların işgal operasyonları yaşanır. BM kararlarıyla ya da münferiden ablukalar, taciz operasyonları, ya da basbayağı kara ordularının işgaller görülecektir.
Ufukta ise üçüncü ve dördüncü aşamalar görülmektedir.
Karar vericileri yıldıran budur.
Ergenekon, Balyoz vs. operasyonlar başeğmeyen kurumları dizleri üzerine düşürmek için işbirlikçi iktidarla birlikte kotarılan hukukunda alet edildiği siyasi operasyonlardır.
Ülkemizde işbirliği yapmayanlara verilmiş gözdağı, ve yıldırmanın en güzel örnekleridir.
Elbette TSK kadroları herşeyin farkındadır.
Fakat onlar da mevcut tabloya boyun eğmiş durumdadırlar.
İhanet eden kimdir?
Onu da söyleyeyim, ülkeyi onyıllar içinde bu ağır dış borcun altına sokan merkez sağ iktidarların tamamıdır.
Bu tam bir yattı balık yan gider oyunudur.
Dış borç ödemelerinde zorlu 2 yıl Devlet, 2011 ve 2012 yıllarındaki 10'ar milyar dolarlık ödemenin ardından, dış borç ödemelerinde bir miktar rahatlayacak. Buna göre devlet 2011'de yaklaşık 10,5 milyar dolar ile önümüzdeki 6 yılın en yüksek dış borç ödemesini yapacak. A.A muhabirinin, Maliye Bakanlığının 2011 yılı Bütçe Gerekçesinde yer alan projeksiyonlarından derlediği bilgiye göre, Merkezi Yönetim Dış Borç ödemeleri kapsamında önümüzdeki yıl 6 milyar 725 milyon doları anapara, 3 milyar 747 milyon doları da faiz olmak üzere toplam 10 milyar 472 milyon dolar dış borç ödenecek. Dış borç ödemesi, 2012 yılında 6 milyar 567 milyon doları ana para 3 milyar 457 milyon doları faiz olmak üzere 10 milyar 25 milyon dolar olarak gerçekleşecek. Devletin bundan sonraki 4 yıldaki dış ödemesi ise kademeli olarak düşecek. 2013 yılında dış borç ödemeleri, 4 milyar 560 milyon doları ana para, 3 milyar 150 milyon doları faiz olmak üzere, 7 milyar 710 milyon dolara gerileyecek. Devlet, 2014 yılında 8 milyar 313 milyon dolar, 2015 yılında da 7 milyar 92 milyon dolar ödemede bulunacak. 2016 yılında ise dış borç ödemesinin 4 milyon 859 milyon doları ana para, 2 milyar 446 milyon doları da faiz olmak üzere 7 milyar 305 milyon dolara düşmesi öngörülüyor. Söz konusu ödeme, 2017 ve takip eden yıllarda ise 38 milyar 608 milyon doları ana para, 18 milyar 968 milyon doları faiz olmak üzere 57 milyar 576 milyon doları bulacak. Böylece 2010'u (8-12. ay arasındaki öngörüler dikkate alınarak) da kapsayan önümüzdeki dönemde ödenecek toplam dış borç, 112 milyar 113 milyon dolara ulaşacak. Bunun da 73 milyar 563 milyon dolarını ana para, 38 milyar 550 milyon dolarını da faiz oluşturacak. |
Türkiye nereden geldiği belli olmayan 'döviz' ile geçiniyor2011 yılının ocak ayında cari açık rakamı 5.8 milyar doları buldu. Aynı ay ülkeye toplamda 3 milyar dolarTürkiye'ye nereden girdiği belli olmayan 3.6 milyar dolar geldi döviz girdi. Açık kapanmayınca, | İşte Türkiye'nin dış borcu !Hazine, dış borç stoku rakamlarını ve borçlanma stratejisini açıkladı 01 Nisan 2011 / 10:48 Türkiye'nin brüt dış borç stoku 2010 yılı sonunda 290 milyar 350 milyon dolar olarak belirlendi. Net dış borç stokunun 169,5 milyar dolara yükseldiği bu dönemde, Hazine garantili dış borç stoku da 7,4 milyar dolar oldu. Hazine Müsteşarlığı, 2010 yılı sonu itibarıyla brüt, net ve Hazine garantili dış borç stoku verilerini açıkladı. Buna göre, Türkiye brüt dış borç stoku, 2010 yılı dördüncü çeyreği sonu itibarıyla 290 milyar 350 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2009 yılı sonunda 268 milyar 764 milyon dolar olan brüt dış borç stokunda böylece geçen yıl 21 milyar 586 milyon dolarlık bir artış meydana geldi. 2010 yılı sonunda 189,6 milyar dolar olarak belirlenen özel sektör borçlarının toplam dış borç stoku içerisindeki payı yüzde 65,3 olarak belirlendi. Kamu kesiminin 88,9 milyar dolarlık borcu da borç stokunun yüzde 30,6'sını oluşturdu. Merkez Bankasının 11,8 milyar dolarlık borcunun toplam borç stoku içerisindeki payı yüzde 4,1 oldu. Kamu kesimi dış borçlarının büyük çoğunluğu orta-uzun vadeli dış borçlardan meydana geldi. Merkezi Yönetim dış borç stoku da 2010 yılı dördüncü çeyrek sonu itibarıyla 78,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu miktarın 44,2 milyar doları uluslararası finansal piyasalarda gerçekleştirilen tahvil ihraçları stokundan oluştu. Merkezi yönetim dışında kalan mahalli idareler, fonlar, kamu bankaları, KİT'ler ve diğer finansal olmayan kamu kuruluşlarının toplam dış borçları da 2010 sonu itibarıyla 10,8 milyar dolar olarak hesaplandı. BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN KISA VADELİ DIŞ BORCU 47,8 MİLYAR DOLAR Özel sektörün 2010 yılı sonu itibarıyla orta ve uzun vadeli dış borcu da 116,9 milyar lira olarak gerçekleşti. Finansal olmayan kuruluşların 82,7 milyar dolarlık borç ile uzun vadeli özel sektör dış borç stoku içinde en büyük paya sahip olmaları dikkati çekti. Merkez Bankasının 2010 sonundaki uzun vadeli dış borçları 10,3, milyar dolar, kısa vadeli dış borçları da 1,6 milyar dolar oldu. Bu arada 2010 Eylül–2010 Aralık döneminde dış borç stoku, döviz kuru değişikliklerinden dolayı yaklaşık 4 milyar dolar azaldı. NET BORÇ STOKU Türkiye'nin 2009 yılı sonunda 6 milyar 618 milyon dolar olan Hazine garantili dış borç stoku da 2010 yılı sonunda 7 milyar 366 milyon dolar olarak gerçekleşti. HAZİNE, BU YILIN NİSAN-HAZİRAN DÖNEMİNDE 33,3 MİLYAR LİRA BORÇ ÖDEYECEK Hazine Müsteşarlığı'nın nisan-haziran 2011 dönemi İç Borçlanma Stratejisine göre, ödemelerin 29 milyar lirası iç borç servisinden, 4,4 milyar lirası da dış borç servisinden oluşacak. Hazine bu dönemde 22,3 milyar lira tutarında da iç borçlanmaya gidecek. Söz konusu dönemde 1,1 milyar lira da dış borçlanma yapacak. Hazine, nisan ayında 3, mayıs ayında 5 ve haziran ayında 2 Devlet İç Borçlanma Senedi ihalesi düzenleyecek. İÇ BORÇLANMA STRATEJİSİ Hazine Müsteşarlığının 2011 yılı nisan-mayıs-haziran dönemi İç Borçlanma Stratejisi açıklandı. Buna göre Hazine, nisanda 8,5, mayısta 14,6 ve haziranda da 5,9 milyar lira iç borç ödemesi yapacak. Nisan ayındaki 8,5 milyar liralık ödemeye karşılık 7,1 milyar lira, mayıstaki 14,6 milyar liralık ödemeye karşılık 10,8 milyar liralık, hazirandaki 5,9 milyar liralık ödemeye karşılık da 4,4 milyar liralık iç borçlanmaya gidilecek. Nisan ayındaki 8 milyar 450 milyon liralık iç borç ödemesinin 6 milyar 859 milyon lirası piyasaya, 1 milyar 591 milyon lirası da kamuya yapılacak. Mayıstaki 14 milyar 558 milyon liralık ödemenin ise 11 milyar 240 milyon lirası piyasa, 3 milyar 318 milyonu da kamu ödemelerinden oluşacak. Haziran ayındaki 5 milyar 906 milyon liralık iç borç ödemesinin de 4 milyar 453 milyon lirası piyasaya, 1 milyar 453 milyon lirası da kamuya yapılacak. FİNANSMAN PROGRAMI Nisanda 1,1 milyar lira, mayısta 1,1 milyar lira, haziranda da 2,2 milyar lira olmak üzere toplam 4,4 milyar liralık dış borç servisi yapılacak. Hazine bu dönemde toplam 22,3 milyar liralık iç borçlanma yapacak. Söz konusu dönemde 1,1 milyar lira dış borçlanmaya gidilecek. 22,3 milyarlık iç borçlanmanın 15,9 milyar lirası piyasadan ihaleler yoluyla, 6,4 milyar lirası kamuya satışlar yoluyla gerçekleştirilecek. KAMU NET BORÇ STOKU Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, 2009 yılı sonunda 309 milyar 808 milyon lira olan kamu net borç stokunda geçen yıl 7 milyar 617 milyon liralık artış gerçekleşti. Hazine, 2010 yılı sonu itibarıyla Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim nominal borç stokunu da 459,5 milyar lira olarak açıkladı. http://www.haber3.com/iste-turkiyenin-dis-borcu--742737h.htm?interstitial=true |
On 01.04.2011 11:22, Erol Güclü wrote:
Re: [akilcagi_1919] Hani Libya'da kara harekati yapilmayacakti. Yalan, KÜLLÜM YALAN!...... Degerli Arkadaslar
Asagidaki yazi;
"...TSK'nın dişini sökme, pençesini kırma operasyonu olduğuna bir kez daha dikkatinizi çekmek isterim." seklinde bitiyor. Bunu ben, sen, o, biz, siz ve onlar görüyor da disi sökülen neden göremiyor?
Benim bulabildigim yanit söyle:
"Ülkemiz isgal altindadir. Bu durum TSK icin de gecerlidir, yoksa SILIVRI ve HASDAL TOPLAMA KAMPLARI ve Tegmen Mehmet Ali Celebi'nin ve diger vatanseverlerin oralarda bulunmasi nasil aciklanabilir? Utancsiz bir sekilde ortaoyununa alet olan partiler oradaki bir kac kisiyi aday göstererek sözüm ona kurtaracaklar, bizler de bu durumu büyük bir umutla destekliyoruz. Tek kelime ile utanc duyuyorum bu durumdan.
Dis söken isgalcilerle PASLASAN TAVAN dir, disi sökülen ise TABAN. Bu durumdan kurtulusun tek cözümü TABANin AYAGA KALKMASIDIR. Isgal sadece TSK icin degil, tüm kurum ve kuruluslar icin gecerlidir. Bunu benim gibi sizlerinde bildigine hic bir süphem yok. Neden dile getiremediginizi ise ancak PSIKOLOJIK KABULLENEMEME olarak aciklayabiliyorum. Anlayamadigim ise devletin sinir merkezinde sayilari cok azalmis olsa da HALA var olduguna inandigim MILLI unsurlarin SUSKUNLUGU. Bildiklerini belgeleri ile neden halka aciklamazlar? ASIL IHANET BU degil midir?"
Bu nedenle; lütfen, ISGALCILERI ,GÖZDEN KACIRMAYA HALKIN SALAKLASTIRILMA ve MALLASTIRILMA sonucu UYUTULMA operasyonuna bilmeyerek de olsa yardimci olmayalim. Büyük bir PR calismasi seklinde yapilan IMAMIN ORDUSU ortaoyununa bir de bu acidan bakmak istemez misiniz? 2,5 MB dosyayi herkes bir birine gönderdi, bundan güzel OYALAMA, GÜNDEMI BELIRLEME olamaz. Birbirine gönderenler de hic bir süphe duymadigim IYI NIYETLERI ile üzerlerine düsen görevi yapmis olmanin rahatligini yani PSIKOLOJIK BOSALMAyi yasiyorlar.
Saygilarimla
Erol Güclü / Viyana
========================================
am Freitag, 01. April 2011 um 09:08 schrieben Sie:
ABD gemileri Libya limanlarına yanaşmış, açıkçası limanları işgal etmiş, köprü başı tutmuştur.
Bütün bunlar ufuktaki kara harekatının habercisidir.
ABD ve İngiliz gizli servisleri ve özel kuvvetleri zaten hep Libya'daydı.
Bunu basından öğrendik.
Yine uluslararası basından, kentler el değiştirirken çatışan tarafların birkaç yüz kişilik güçler oldukları anlaşılıyor.
Ve anlaşılıyor ki, isyancılar tarafında devreye giren ABD ve İngiliz özel kuvvetleri her çatışma bölgesinde birkaç on kişilik takviyeyle güçler dengesini kolayca bozabilmektedir.
Fakat anlaşılan bu yeterli olmamıştır.
Şimdi sıra çelme takmayla düşmeyen Kaddafi birliklerini dizinden vurmaya gelmiştir. Anlaşılıyor ki;
- Ufukta kapsamlı kara harekatı vardır.
- Özel kuvvetler nihai sonucu belirleyici önemdedir. TSK bünyesindeki SAS/SAT komandoları, Özel Harekat Birliklerinin önemi ortaya çıkmıştır. Ülkemizdeki siyasi operasyonların TSK'nın dişini sökme, pençesini kırma operasyonu olduğuna bir kez daha dikkatinizi çekmek isterim.
2,000 + Marines Sent to Libya http://www.youtube.com/watch?v=h9YzqK5pCXI
Oraj POYRAZ
--
-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~
Hoş geçinmek aklın yarısıdır.
Hz.Ali
.
__,_._,___
--
Mit freundlichen Grüßen
Erol Güclü
mailto:erol@guclu.at
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Hoş geçinmek aklın yarısıdır. Hz.Ali oO-------------------------------------------------------------------Oo http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder