'Dindar Gençlik' Nasıl Olacak?
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
B |
ilmem ki bu soruya gerek var mı, önümüzde "cihan şûmul" bir "ÖRNEK" durup dururken...
Bu örneğin kim olduğu anlaşıldı sanırım.
Afganlı "Gulbeddin Hikmetyar"ın ayaklarının dibine çökmüş oturan "dindar genç"ten başka "ÖRNEK" olabilir mi?
Bütün varlığıyla Gulbeddin'e "biat" etmiş ve bunun ne boyutta bir "kul"luk olduğunu bakışlarıyla anlatan bu "dindar genç" dışında bir "ÖRNEK" düşünülebilir mi?
Gulbeddin'in dizinin dibinde; çağımız "çömez"liğinin en "nadide" örneğini sunan bu "genç" ama sapına dek "dindar" delikanlıdan daha üstün bir "ÖRNEK" olabilir mi, "Laik Türkiye Cumhuriyeti"nin yetiştirilecek "Dindar Gençliği" için.
Ayrıca bu "çömezlik"; "dindar genç"e "katlanma" alışkanlığı kazandıracak; örneğin, kendisi için: "Deliğe süpürmeyin, kullanın kullanın!
" diye yalvarılmasına hiç alınmayacak, bunu kesinlikle "onur" konusu yapmayacaktır.
Peki bu iş nasıl olacak?
Kuşkusuz sözü edilen bu "ÖRNEK" nasıl yetişip oluşmuşsa, günümüzün "Dindar Gençliği" de öyle yetiştirilecek, öyle "oluşturulacak".
Bilindiği gibi bu "ÖRNEK"; temel eğitimini "İmam Hatip Lisesi"nde (İHL) yaptı; mezun olduğunda "dindar bir genç"ti artık.
Demek ki yapılması gereken ortadaydı, görünüp duruyordu.
Ama önce bu günlere varabilmek, "Bundan böyle 'Dindar Gençlik' yetiştireceğiz!
" diyebilmek için, bir "ön hazırlık" dönemi olmalıydı.
Bilmem anımsar mısınız?
"AKP" iktidarı için ortamın hazırlandığı "90"lı yılların sonuna doğru; gerek binlerce gizli Kuran kursunda gerekse tarikat yurt ve evlerinde çocuklara, genç öğrencilere ettirilen bir "yemin"den çokça söz edilirdi.
Şöyleydi: "Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma; Türkiye'yi bir 'din' ve 'şeriat devleti' haline getirmek için mücadele edeceğime; Mustafa Kemal zamanında çıkarılan 'dinsiz yasalar'ın tatbikini önleyeceğime, Allahım ve bütün mukaddesatım üzerine 'yemin' ederim!"
Bu "yemin", daha sonraları apartmanların posta kutularına da bırakılmaya başlandı ve 'AKP' iktidarıyla, çok daha rahat bir dağıtım sağlanacaktı.
Ne ki bununla yetinilemezdi.
"İnternet" ortamında da iletişim, dolaşım sağlanmalıydı.
Ve artık Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), "AKP" iktidarının elinde olduğundan, "MEB"e bağlı internet yayınlarında örneğin, "Ürgüp Çok Programlı Lisesi"nin internet yayınında olduğu gibi, "laikliğin' insanımıza dünyayı 'dar' ettiği"nden; "'laik' sistemin 'hortumcu', 'hırsız' yetiştirdiği"nden ve "'fuhuş'un bu nedenle 'ortaokul' çağlarına indiği"nden söz ediliyordu...
Dolayısıyla uzun süredir ortalarda dolaşan, dolaştırılan; "İmam Hatip Liseleri" dışındaki bütün okullarda "fuhuş" olduğu söylemi de bir bakıma onaylanmış oluyordu.
Böylece "Çamur at izi kalsın!
" yöntemiyle oluşturulan ortam, kıvamına gelince; "ortaöğretim"in de, tıpkı "İHL" gibi "tertemiz" olması için adım atıldı.
"KHK" ile (14.9.2011) de "MEB"in Teşkilat Yasası'ndan "Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı yurttaş yetiştirme amacı" kaldırılıverdi.
Bu "hareketli-bereketli" ortam içinde "Arapça dersleri" de yeniden konuluverdi.
Ama yine de "Dindar Gençlik" yetiştirmeyi kısıtlayabilecek bir kurum kalmıştı: "Özel Okullar!"
Bunları "temizlemek" de "
Bu yılın daha ilk ayında adım atıldı.
"MEB"in bu okullarla ilgili bölümü; bu eğitim kurumlarına özgü "yönetmelik"teki: "Atatürk inkılap ve ilkelerine bağlı öğrenciler yetiştirme amacı"nın üstünü çiziyordu.
Bununla da yetinilmiyor; yine yönetmelikte yer alan ve bu okullarda yıllardır düzenlenen "Atatürk Köşesi"nin temel anlamını oluşturan "Gençliğe Hitabe"ye yasak getiriliyor; bu köşelerden kaldırılıyordu yeni yönetmeliğe göre.
Bu durum, "
" çağrısına da pek uygun düşüyordu.
Bir bakıma "AB" ile birlikte yürütülen eğitimdeki bu "temizlik" işlemi böylece tamamlanırken, son noktanın konması için küçük bir düzenleme daha yapılması gerekmekteydi.
Okullarda okunan "ant"ın "yemin"e dönüştürülmesi.
Eğer yazının başında açıklanan "yemin" -belki biraz dokunduktan sonra- günümüz "ant"ının yerini alırsa, tıpkı "ÖRNEK" gibi sapına dek bir "Dindar Gençlik" yetişmiş olacak ve onun yaptığı gibi: "Elhamdülillah şeriatçıyım!", "Hem Müslüman hem laik olunamaz!
" diye rahatça haykırabilecekti.
Ayrıca "AB" Komiseri T.
Hammerberg'in "ant"ın sonundaki: "'Ne mutlu Türk'üm diyene!
' seslenişini kaldırın!" buyruğu da "toptan" yerine getirilmiş olacaktı.
Ne var ki yine de "eksik" kalan bir durum var; "oluşturulacak" bu "Dindar Gençlik"in "diz kırıp" ayağının dibinde "çöküp" oturabileceği bir "Gulbeddin" bulmak konusu.
Aslında bu "ciddi" bir "konu"; "Dindar Gençlik" yetişmesinde bu tutumun büyük "pay"ı var; "biat etmek" ve "kul" olarak yetişmek için en geçerli bir "yöntem" bu.
Tanrı'ya şükür ki, "Yerli Gulbeddin" hazır; "ÖRNEK"ten başkası olamaz; onun hakkı...
Kuşkusuz, bu "olup biten" karşısında hiçbir tedirginliğimiz olmayacaktır.
Çünkü bu bir "süreç"ti; bu "süreç"te ne yaptıksa şimdi de onu yapacağız.
Yazacağız; çizeceğiz; "AB"ye koşacağız; ama en çok da konuşacağız, konuşacağız...
Öyle değil mi?
-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Ancak simdiye hakimiz! Simdi durmak icin degil, Simdiden baslamak icin... Peyami Safa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder