Bak bak daha neler varmış. Başbakan ve hempaları(Atatürk rahmetlik kullanmıştı bu lafı, işbirlikçi demek) daha neler yumurtlamış. "1 Mayıs hadisesinin Sivas olaylarından, Menemen hadisesinin Danıştay saldırısından farkı, sadece zaman ve mekan farkıdır. Yoksa senaryo aynıdır…" "Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi Ayet mi?" "Atatürk'ü Kanunla Sevdiremezsiniz?" İşte bunlar şeriatçılık, cemaat totaliterizmi hastalığına yakalanmış beyinlerin ürünü olan cümleler. Bu kafayla bu memleket kesinlikle iç savaş yaşar. Hem de bütün eksenleriyle yaşar. Kürt-Türk, Sünni-Alevi çatışmaları yetmezmiş gibi bir de işgalciler/işbirlikçiler-vatanseverler artık aklınıza gelen bütün eksenler de çatışır dururuz. Zaten nüfusumuz da epeyce artmış, ekonomik anlamda bitimiz kanlanmıştı, böylece yeniden İstiklal Savaşı sonrası cılız günlere geri döneriz. Yeniden on yılda onbeş milyon genç yaratmaya çalışır, bununla gururlanırız. Belli ki, Türk milletinin gözünü kan bürümüş, kaşınıyor. O zaman hep beraber kaşınırız. |
KORKTUĞUM BUYDU
Başbakan Erdoğan'ın ameliyatı sonrası, kamuoyuna "Resmi Rapor" ile bilgi verilmesini ısrarla istemiştim.
Çünkü benim tıp dünyasından aldığım bilgiler ile, ilgisiz kişilerin(Bülent Arınç: Ben konuştum, Başbakanımız gayet iyi idi, gibi) yaptıkları açıklamalar, çelişiyordu.
Başbakan Erdoğan'ın "Hipoglisemi" hastası olduğunu dünya alem biliyor.
Bu yüzden makam otosunda kilitli kalmış, ancak "Balyoz" ile kurtarılmıştı.
Yeni geçirdiği ameliyat sonrası, vücudunun sürekli su kaybetmesi, aldığı ilaçlar ve gördüğü tedavi sonucu, korktuğum oldu.
Başbakan Erdoğan zaman-zaman sağlıklı düşünme yeteneğini kaybetmeye başladı.
Sinirlerine hakim olamama, ifade bozuklukları ve karşı düşüncedekilere ağır şekilde hakaret artık olağan hale geldi.
Aşağıya Başbakan Erdoğan'ın, aklı başında, düşünen her insanı hayretler içinde bırakan bazı beyanlarını yazacağım.
Yalnız bundan sonra herkes dikkatli olmalı, özellikle Başbakan'ın yanındakiler çok uyanık olmalılar.
Başbakanlık muhabiri arkadaşlarımı uyarıyorum; Bakanlar Kurulu toplantısından sonra, bir gözü morarmış bir Bülent Arınç veya kolu kırılmış bir Egemen Bağış görürseniz, hemen oradan olabildiğince uzağa kaçın ve en az 24 saat Başbakanlığa yaklaşmayın…
*Menemen'e Bak, Danıştay'ı Anlarsın: Kanlı Danıştay baskını sonrasında faturayı hükümete kesenlerin 150 yıllık çürümüş İttihat Terakkici zihniyetten beslendiğine işaret eden Başbakan Erdoğan;
"1 Mayıs hadisesinin Sivas olaylarından, Menemen hadisesinin Danıştay saldırısından farkı, sadece zaman ve mekan farkıdır.
Yoksa senaryo aynıdır…"
-Başbakan Erdoğan rahatsızlığı sebebiyle ağzından kaçırdığı bu sözleriyle, yıllardır "takiye" yoluyla gizlenilen "Mürteci Zihniyet"in gerçek yüzünün ortaya çıkmasına sebep oldu.
150 yıldır bu zihniyet, Hilafet ve Şeriat düzeninin devamı için mücadele verir.
Cumhuriyeti de, Büyük Atatürk'ü de bu yüzden sevmezler, nefret ederler.
Onlara göre; "Menemen olayında suçlu olan, kafası kör bıçakla kesilen Şehit Asteğmen Kubilay'dır.
Çünkü Kubilay, Hilafet ve Şeriata karşı bir düzenin günahkar mensubudur ve katli vaciptir, Kubilay'ın kafasını kesen Derviş Mehmet adlı katil ise Hilafet ve Şeriat yolunda bir mücahittir, suçsuzdur…"
Şeriat ve Hilafet isteyenler için, Danıştay baskınıyla şehit edilen Mustafa Yücel Özbilgin suçludur.
Çünkü o hem "Türban"a hem de "Şeriat"a karşı bir düzenin yani Cumhuriyetin adamıdır ve suçludur, Özbilgin'i öldüren sapık ise, kendini bu yola adamış bir mücahittir…
(Yargıtay Cumhuriyet Başsavcımız emekli mi oldu, yaşıyor mu, gören duyan var mı, yoksa o da Anayasa Mahkemesi Başkanı gibi İktisatçı mı acaba?..)
*Dindar Gençlik Yetiştirme Bizim İşimiz;
Bu ülkenin adı Suudi Arabistan değildir.
Burası Türkiye'dir.
Anayasasında "Lâiklik İlkesi" bulunan bir ülkenin Başbakanı bu sözü söyleyemez.
Söylerse suç işlemiş olur.
Hem Allah katında günah işlemiş olur, hem de Anayasa ve yasalar önünde suç işlemiş olur.
İslam inanışına göre Allah ile kul arasına "İnanç Temelinde" kimse giremez.
Hz. Peygamber dahi sadece "Dinimizi Tebliğ" ile görevlendirilmiştir.
O bile kimsenin inancına karışamaz.
Fakat kutsal dinimizi ticaret ve siyasette çıkar elde etme aracı olarak kullanan "Seccade Şeytanları" Allah'ın bu emrine tarih boyunca hep karşı çıkmışlar ve günah işlemişlerdir.
Bu açıklamalardan sonra gündeme, Başbakan Erdoğan'ın partide ki sol kolu, Van doğumlu fakat Gaziantep Milletvekili, Özer Çiller'in adamı Hüseyin Çelik'in söyledikleri düştü;
*Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi Ayet mi?
Atatürk'ü Kanunla Sevdiremezsiniz?
- Başbakan Erdoğan'ın sol kolu şunu çok iyi bilmeli;
Elbette ki Atatürk'ün Gençliğe hitabesi "ayet" değildir.
Fakat her milletin önderleri-kahramanları- ülkenin kurucuları vardır.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini kuran ve Türk Milletine armağan eden insandır.
Türkiye'de yaşayan büyük çoğunluk Atatürk'ü sever, sayar ona ve fikirlerine sahip çıkar.
Atatürk'ü sevmeyenler bellidir;
İslam Cumhuriyeti isteyenler- Hilafet ve Şeriat taraftarları- Kürtçü Bölücüler- Bölücü Ermeniler…
Mesela; BDP'liler Atatürk'ü sevmezler ama Barzani'nin önünde diz çökerler.
Cemaatçiler Atatürk'ü sevmezler ama CIA emrindeki adamın önünde secde ederler.
Tarikatçılar Atatürk'ü sevmezler ama tarikat önderlerine her şeylerini teslim ederler.
Atatürk'ü sevmek; İnsanı-çağdaşlığı-aklı-bilimi- barışı- dostluğu-aydınlanmayı- inancı-güzelliği sevmektir.
Bizler onun fikirlerini dünya durdukça yaşatacağız.
Kim ne derse desin "kervan yürüyecektir…"
Tek başına iktidar olan bir partinin Genel Başkanının ve onun sol kolunun söyledikleri kelimenin tam anlamıyla "Bölücülüktür."
Şunu herkesin iyice kafasına yerleştirmesi şarttır;
Her şeyin bir sınırı vardır.
Terbiyesizliğin de, Türk Milletinin sevdiklerine hakaretin de, Cumhuriyete küfretmenin de…
Türk Milletinin sabrını test etmeyin, çarpılırsınız…
Not; Türk Silahlı Kuvvetlerinin Genelkurmay Başkanı Özel Paşa;
Başbakan Erdoğan'ın ve onun sol kolunun yukarıda yazdığım düşünceleri hakkında sizin bir fikriniz var mı?
Menemen olayı ile Danıştay saldırısını siz de mi Başbakan gibi analiz ediyorsunuz?
Siz de "Atatürk'ün Ordusu" yerine "dindar" bir ordu, dindar bir gençlik istiyor musunuz?
Atatürk'ün, Gençliğe söylevini değiştirmek isteyenlere diyeceğiniz bir tane olsun lafınız yok mu?
Korkmayın Paşa, düşüncelerinizi Genelkurmay sitesine koyun.
En çok "Atatürk Andıcı" adıyla bir dava açarlar, sizde arkadaşlarınızın yanına gidersiniz.
Zaten böyle giderse içerisi daha kalabalık olacak.
Eğer suskun kalırsanız, Türk Milleti sizin, Başbakan ve sol kolu ile aynı şeyleri düşündüğünüzü zannedecek.
Siz bilirsiniz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Şubat 2012
RİFAT SERDAROĞLU
-- . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . SOL ELIM Sarhos oldum da Seni hatirladim yine; Sol elim, Acemi elim, Zavalli elim! Orhan Veli KANIK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur. Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder