Tayyip Bey'e karşı İsrail + Fethullah işbirliği
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat 11 Şubat 2011
Başbakan'ın yakın çevresi, MİT görevlilerinin ifadeye çağırılmasını şöyle yorumladı:
"Asıl ifadeye çağırılan Erdoğan. Cemaat Başbakan'ı hedef aldı"
Gelişme, Başbakan'ın yakın çevresi tarafından şöyle değerlendirildi:
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
(Parantez içleri benim eklediğim yorumlardır)
"Fethullahçılar, yasa dışı dinlemeleri tekkellerine almışlardı.
Öyle ki, AKP yöneticileri ve özellikle Tayyip Erdoğan ve yakınları hakkında da dinlemeler yapıyorlar, dosyalar hazırlıyorlardı.
Bu konuda Başbakan'a sürekli ihbarlar geliyordu."
"Erdoğan ile cemaat arasında en önemli kırılma 2009 yılında yaşandı.
Emniyet ve yargı içindeki Fethullahçılar, cemaat hiyerarşisine göre hareket ediyorlardı ve Erdoğan çoğu zaman bir oldubitti ile karşı karşıya kalıyordu.
Bu durumdan rahatsız olan Erdoğan, cemaati dizginlemek için harekete geçmeye karar verdi.
Cemaatle birlikte hareket eden Abdullah Gül'ü kastederek "Omuzumun üzerinden ateş ediyor" diye şikayet etmesi bu günlerdedir."
"Hakan Fidan'ın cemaat ile ilişkisi vardı. Amerika'da eğitim görmüştü.
Ama Fidan, Başbakan Erdoğan'a tam bağlı.
Fidan, cemaatin MİT'teki taleplerini karşılamadı. Bunun üzerine cemaat içinde "dönek" muamelesi gördü.
(Cemaat baskısı ile MİT'e doldurduğu yeni Fethullahçı elemanlar ile eski MİT kadrolarını uzlaştırmaya çalıştı.
Ama cemaat bundan memnun olmadı. Bütün eski kadrolar atılmalı veya pasifize edilmeli, MİT'in tüm işleyişi yeni alınan Fethullahçıların denetimine geçmeliydi."
Hakan Fidan buna yanaşmayınca canavar, kendisini yaratmış olan Dr. Frankenştayn'a karşı saldırıya geçti.)
"Erdoğan, 2011 seçimlerinden sonra, yasadışı dinlemelerdeki cemaat tekelini kırmak için bütün dinleme ve izlemelerin kontrolünü MİT'e verdi.
İşte, Fethullahçıların MİT'i denetimlerine almak istemelerinin en büyük nedeni bu idi."
"Başbakan'ı bu karara yönelten ana etken, cemaatin kendisi ve yakın çevresi ile ilgili dinleme yaptığı ve arşivlediği konusunda yapılan ihbarlardı.
Gerçekten de, cemaat zaman zaman Başbakan'a ve yakın çevresine şantaj imasında bulunuyordu.
Cemaatin elindeki bazı yasadışı dinleme aletlerine MİT denetimi getirilince, ipler koptu.
Fidan'ın savcılığa çağırılmasında Fethullah cemaati ile birlikte hareket eden Abdullah Gül'ün hem bilgisi, hem de etkisi var"
"Emniyet ve yargıya neşter şart oldu. Görevden almalar devam edecek.
Savcının yaptığı anlaşılmaz. Amirlerinden bile gizli işler yapıyorlar.
Olay engellenmesin diye gizlemişler. Yargıda başka yerlerden emir alarak Fidan ifadeye çağırıldı"
(Anlaşılmayacak ne var, onlar amir olarak cemaat içindeki üstlerini tanıyorlar, devlet organları içindeki amirleri onları ırgalamaz)
"Savcılar MİT'e darbe indirir"
"KCK içindeki 1000 MİT'çinin açığa çıkma tehlikesi var"
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
MİT'e yakın kaynaklardan elde edilen bilgi şöyle:
"Fidan'ın kurmayları, KCK ile ilgili bilgilerin açığa çıkmasından endişe ediyorlar.
En dikkati çeken konu ise, KCK içindeki MİT ile bağlantılı 1000 kişi.
Bu soruşturmada bu kişiler açığa çıkabilir.
MİT yöneticilerinin ifade vermesi durumunda, MİT'in faaliyetleri ortaya çıkar, bu da teşkilata darbe indirmek anlamına gelir."
(Yazımın buraya kadar olan kısmı 10 Şubat günlü Aydınlık'tan alıntıdır)
İsrail de devrede
+++++++++++++
Yabana atılamayacak kaynaklardan elde edilen bilgilere göre:
AKP Hükümeti-PKK arasındaki Oslo görüşmelerinin ses kaydını İsrail İstihbarat Örgütü MOSSAD sızdırdı.
Fethullah cemaati, İsrail ile ortaklaşa çalışıyor. Her iki güç de Hakan Fidan'dan rahatsız.
Esas hedef Erdoğan. İkilinin gönlünde yatan arslan Abdullah Gül.
Tayyip Erdoğan ile Cemaat + Gül ortaklığı arasındaki çelişmeler:
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Cemaat, Gül'ün 5 + 5 yıl Cumhurbaşkanı olmasını istiyor.
Tayyip Bey ise "Gül 7 sene sonunda gitsin, Çankaya'ya ben çıkayım" diyor
Cemaat bürokraside tüm kadroları ele geçirip Tayyip'in etrafını kuşatmak ve onu "tam bir kukla" haline getirmek istiyor.
Tayyip Bey ise inisiyatifi kaybetmek istemiyor.
Obama cemaati itekliyor, cemaat de "Katar'dan, Suudilerden paraları cukkaladınız, hadi bakalım Suriye üzerine marş marş, daha ne bekliyorsunuz" diye hükümeti sıkıştırıyor.
Güneş çarığı, çarık da ayağı sıkıyor.
Cemaat, yasadışı dinleme olaklarının Tayyip'in tam denetimine geçmesinden son derece rahatsız.
Doktor Frankenştayn, canavarı yaratmıştı. Canavar da doktora saldırdı.
Tayyip sayesinde cemaat devlet içinde güçlendi, şimdi hedefte Tayyip var.
Genel kural: Canavar her zaman yaratıcısına saldırır.
Bu defa sonuç romandaki gibi mi olacak, başka türlü mü, bekleyip göreceğiz.
Fethullahçı gaz tenekeleri ile AKP yandaşı gaz tenekelerinin Fidan başlıkları iki gurup arasındaki ayrılığı açıkça gösteriyor.
Arşiv için eski yazıları ekliyorum:
Fethullah - Tayyip Erdoğan zıtlaşması
++++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat 9 Şubat 2012
"MİT'in Fethullahçılaştırılması" operasyonunda frene basılması üzerine Taraf ve ZAMAN gaz tenekeleri MİT'e ve Tayyip Erdoğan'a karşı ateşe başlamışlardı.
(Konu ile ilgili 1 Ocak 2012 günlü yazımı aşağıda tekrar veriyorum.)
Fethullahçı ekip, bütün gövdesi ile MİT için abanıyordu.
Fethullah'ın "Akıllı ol" anlamındaki yazısı, Tayyip Bey'e ihtar olarak gaz tenekelerinde yayımlanıyordu.
Hatta, hani şu "Meçhul darbesavar subay"ın Ergenekon belgelerini bavulla getirip verdiği Taraf yazarı Mehmet Baransu bir adım daha ileri giderek, gazetedeki köşesinden "Avrupa'dan uçakla bavul içinde yüzbinlerce dolar getiren kim" diyerek Tayyip Erdoğan'ın İsviçre'deki gizli banka hesapları ve para trafiği hakkında bilgi sahibi olduklarını çıtlatmış, bu yolla Tayyip Bey'i tehdit bile etmişti.
Baransu, dün, kendisini takip eden 2 kişiyi polise haber vererek yakalattı. Twitter'de "İkisinin de MİT'ten olduğu kesinleşti. Üzerlerinden dinleme aletleri çıktı. MİT Daire başkanı'nın görüşme isteğini reddettim" diye cikcikledi.
KCK soruşturmasını yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı, eski Müsteşar Emre Taner'i ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'i ifadeye çağırdı.
Tayyip Erdoğan'ın bir kadrosu olmadığı için, yıllarca kadro yetiştirmiş olan Fethullah'a mahkum olmuştu.
Fethullahçı Savcı ve Hakimleri kullanmaktan başka bir seçeneği yoktu.
Yetkiyi ele geçiren Fethullahçı kadro, dişlerini Tayyip'e de göstermeye başlamıştı.
Canavarı yaratan Frankenştayn, her zaman tehdit altındadır.
"Bağımsız yargı var, biz karışamayız" diyerek canavarı her gün biraz daha azdıran AKP yöneticileri, ne yapacaklarını şaşırdılar.
"Şüpheli sıfatıyla KCK içerisinde bu 3 kişi nasıl yer alır, aklımla izah edemiyorum. Olsa olsa tanıklıklarına başvurulabilir diye düşünüyorum. "
diyerek bağımsız (!) yargıya müdahale eden Bülent Arınç'ın şaşkın yüz ifadesi ibretlikti.
Davutoğlu da NTV'ye "İstihbarat teşkilatlarının işi bu" anlamında konuşarak yargıya müdahale etti.
Kaşif Kozinoğlu ölmeden önce Aydınlık'a yazdığı mektupta "Hakan Fidan döneminde MİT'te Fethullahçı yapılanmanın arttığını" belirtmişti.
Mülakatlar bile laf olsun diye yapılıyordu, kimlerin mülakatı kazanacağı liste halinde önceden belirleniyordu.
MİT'e yakın kaynaklar, Hakan Fidan'ın yeni gelen Fethullahçılar ile uzun süredir MİT'te çalışmakta olan eski kadroları uzlaştırıcı bir rol üstlendiğini ifade ediyorlardı.
Ancak yeni gelenler (Fethulahçılar) bu uzlaştırıcılıktan memnun değillerdi.
Eski kadrolar atılmalı, sürülmeli, en azından etkisizleştirilmeli, MİT'te tüm yetki Fethullahçılara geçmeliydi.
Dananın kuyruğu bu noktada kopuyordu.
ZAMAN ve Taraf gaz tenekeleri, bu yüzden MİT'e ve Tayyip'e ateş püskürüyorlardı.
Fethullahçılar geçen gün ateş püskürme aşamasından operasyon aşamasına geçtiler.
Hakan Fidan ve 2 MİT'çinin ifadeye çağırılması operasyonuna Tayyip Erdoğan cenahından hemen yanıt verildi:
2 Fethullahçı polis (İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün) ışık hızıyla görevden alındılar.
Afet Güneş bir yakınına:
"Bizi ifadeye çağıran Başbakan'ı da çağırır"
diyerek savaşın taraflarını kamuoyuna açıkladı.
Çünkü Oslo'daki Hükümet-PKK görüşmesinde Hakan Fidan PKK heyetine: "Beni Başbakan görevlendirdi. Ben Başbakan'ın özel temsilcisiyim" diyordu.
Tayyip Erdoğan ise "Hakan Fidan'ı gönül rahatlığı içinde gönderdik. Hatası da olsa Hakan Bey'i böyle nedenlerle harcamayız." diyerek olaya açıklık kazandırmıştı.
Hakan Fidan ve Afet Güneş, kendilerine Başbakan tarafından verilen görevi yapmışlardır.
Ama, kanunsuz görevi kabul etmek gibi bir sorumlulukları var.
Afet Güneş'in "Biz suçlanırsak Başbakan da suçlanmalıdır" anlamındaki açıklaması doğrudur.
İki Amerikancı güç arasındaki bu kapışmayı merakla izlemeye devam ediyoruz.
Kapışmanın başlangıcı ile ilgili 1 Ocak günlü yazımı tekrar veriyorum:
********
Fethullahçılar tam kadro Tayyip Bey'e saldırıya geçti
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat 1 Ocak 2012
Taraf ve ZAMAN gaz tenekelerinde Tayyip Bey hedefte.
Abdullah Gül'ün bir daha seçilmesini isteyen Fethullahçılar, görev süresinin 5 sene olmasını istiyor.
Gözü Çankaya'da olan Tayyip Bey ise, Gül'ün görev süresinin 7 yıl olmasında ısrarlı.
Bu yüzden Fetocular ile Tayyip Bey'in arası uzun zamandır açıktı.
35 köylünün öldürülmesi üzerine bu çekişmede yeni bir sayfa açıldı.
Fetocular bu ölümlerden dolayı sert ifadelerle MİT'i eleştirdiler.
İstihbaratın Amerika'dan gelmiş olmasını gözardı eden bu Amerikan uydusu Fethullahçılar,
"Yanlış istihbarat PKK içindeki bir MİT ajanından geldi" diye yaygara koparıyorlar.
Fethullah'ın Türkiye Büyükelçisi ve ZAMAN yazarı Hüseyin Gülerce'ye göre,
nasıl TSK içinde vesayetçiler var ise, MİT içinde de var.
Onların lisanına göre, Fethullahçı olmayanlar, vesayetçi. Yani Ergenekoncu ve darbeci.
***********
MİT eleştirisi bahanesi ile Tayyip Bey'e açılan salvo ateşin nedeni şu:
--Gerek Oslo görüşmelerinin ortaya çıkması,
--gerekse Kozinoğlu'nun Aydınlık'ta yayımlanan mektuplarında
MİT Müsteşarı Hakan Fidan başta olmak üzere
MİT'te Fethullahçı kadrolaşma olduğu hakkında bilgiler ortaya çıkması
Tayyip Bey'i frenlemiş, MİT'in Fethullahçılaştırılması operasyonu hız kesmişti.
MİT aleyhine başlatılan kampanya,
MİT içindeki Fethullahçı (Amerikancı) olmayan,
Türkiye'nin bölünmesine karşı olan
görevlilerin tasfiyesine dönük çalışmaların devam etmesi için
Tayyip Bey'i tehdit etmeyi amaçlıyor.
***********
Mehmet Ali Güller, 31 Aralık günlü Aydınlık köşe yazısını özetle şöyle bitiriyor:
(Parantez içi maviler bana ait)
"5. Oslo görüşmesini kim sızdırdı?
Cemaatin (Fetocuların) MİT'ten rahatsızlığının kaynağı ne olabilir?
PKK, "Görüşmeleri biz sızdırmadık" dedi.
Tayyip Erdoğan, "hataya rağmen" Hakan Fidan'ı sahipleneceğini söyledi.
Demek ki, Hakan Fidan, MİT'e tamamen hakim olamamış. (Hala MİT içinde Türkiye'nin bölünmesine karşı olan elemanlar var.)
"Yeni Anayasa" çalışmalarına paralel ikinci bir "açılım" yapılacaksa,
yeni Oslo sızdırmalarının önüne geçilmesi gerekiyor.
(PKK ile görüşmelere devam etmeden önce, görüşmelerin sızdırılmaması için, MİT içinde tek bir ulusalcı bile bırakılmaması, MİT'in tamamen Fethullahçıların eline geçmesi gerekiyor)
***********
Taraf yazarı Mehmet Baransu, Twitter'de :
"Kasımpaşalı Erdoğan'dan korkacağımı zannediyorsanız yanılıyorsunuz"
diye cikcikledi.
Cikcikleyen o değildi. Onu cikcikleten Fethullah idi.
(Dini bilgisi kuvvetli olanlar bu sözü daha iyi anlar)
Baransu, 30 Aralık günlü Taraf'ta özetle şöyle yazıyor:
"PKK içindeki bir MİT ajanı, bombalanan bölgeden içinde Fehman Hüseyin'in de bulunduğu PKK'lilerin geçeceğini Ankara'ya bildiriyor.
Bölgeye gönderilen Heron'dan alınan görüntüleri gören yetkililerden biri, şüpheleniyor, gurubun sivil olma ihtimali olduğunu yetkililere söylüyor.
MİT ile iki kez temasa geçiliyor. MİT: "Gurup kesin PKK'li" diyor. Bunun üzerine gurup bombalanıyor"
Azılı ordu düşmanı Baransu, MİT'teki Fethullahçı operasyonun devam edebilmesi için, bu defa orduyu değil de, kırk yıllık canciğer kuzu sarması olduğu MİT'i suçluyor, orduyu suçsuz buluyor.
***********
Fethullah'ın Büyükelçisi Hüseyin Gülerce, 30 Aralık günlü ZAMAN'da özetle şöyle yazıyor:
"111 kişinin öldüğü Maraş katliamının hemen sonrasında İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş "Katliamdan MİT sorumludur" diyor.
Alevilerin evi tespit edilmiş, yakılacak evler işaretlenmiş.
Saldırı olacağı belli, ama MİT bilgi vermiyor. MİT bizzat katkı yapıyor.
Bu feryat üzerine yer yerinden oynamalı değil mi?
MİT hakkında derhsl soruşturma başlatılmalı değil mi?
AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar "PKK'yı MİT kurdu" diyor.
Vesayetin askeriyede, medyada, üniversitede, siyasette ayağı var da MİT'te yok mu?
MİT içinde suça bulaşanlar hesap vermeyecekse, Ergenekon davalarının sonucundan nasıl emin olabileceğiz?"
Bakan Güneş'in bu açıklaması yeni değil. Sanki Gülerce bu sözleri yeni duymuş.
30 senedir niye bu suçlamaları yapmamış?
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem, Maraş olaylarından sonra saldırıya uğrayanların avukatlığını yaptı, MİT'in suçlarını ortaya döktü.
O zamanlar Fethullahçı takımı kulaklarının üzerine yatmışlar, katliamı alkışlıyorlardı.
Nereden çıktı Alevi düşmanlarının bu sözde "MİT'in suçlarının peşine düşme" oyunu?
"PKK'yı MİT kurdu" tespiti de yeni değil.
Aydınlık dergisi / gazetesinin arşivlerinde, hem MİT'in Maraş olaylarındaki rolü, hem de PKK - MİT ilişkisi hakkında yığınla bilgi, belge ve inceleme mevcut.
Sırf MİT'i suçlayabilmek için, "PKK'yi Perinçek kurdu" palavralarını bile unutmayı göze aldılar.
Yeter ki MİT'teki tüm Fethullahçı olmayanlar ayıklansın, MİT tamamen -kılçıksız olarak- Amerika'nın hakimiyeti altına girsin.
***********
***********
***********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder