29 Ocak 2019 Salı

Bu gün öne çıkan bazı yorumlar... 2019-01-29 1

================================

ORHAN UĞUROĞLU: YSK'LI GÜVEN SIFIR GÜVEN

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven'e güvenmiyorum üyelere de güvenmiyorum... Bu güvensizliğim elbette oy kullanmama engel değil kimsenin de oy kullanmaması için gerekçe olamaz.

11 üyenin tamamı yüksek yargıdan seçilip gelen hâkim yani Anayasa ile yasalar ile özgür olmaları vicdanları ve yasalara dayalı karar vermeleri gereken hukukçular.

Hâkim ve savcı bakın Anayasa'da nasıl tanımlanıyor ve görevlendiriliyor:

Anayasanın 67. maddesi der ki; Seçimler ve halk oylaması serbest eşit gizli tek dereceli genel oy açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve denetimi altında yapılır.

ANAYASA VE ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YARGI - I. GENEL HÜKÜMLER -

A. MAHKEMELERİN BAĞIMSIZLIĞI

Madde 138 - Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.

Hiçbir organ makam merci ve kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

B. HÂKİMLİK VE SAVCILIK TEMİNATI

Madde 139 - Hâkimler ve savcılar azlolunamazlar kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa aylık ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.

C. HÂKİMLİK VE SAVCILIK MESLEĞİ

Madde 140 - Hâkimler ve savcılar adli ve idari yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar. Bu görevler meslekten hâkim ve savcılar eliyle yürütülür.

Hâkimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler.

Hâkimler ve savcılar altmış beş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler.

Hâkimler ve savcılar kanunda belirtilenlerden başka resmi ve özel hiç bir görev alamazlar.

Hâkimler ve savcılar idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığı'na bağlıdırlar.

Bir de özellikle Yüksek Seçim Kurulu'na Anayasada verilen göreve bakalım:

YÜKSEK SEÇİM KURULU VE ANAYASA

E. Seçimlerin genel yönetim ve denetimi

MADDE 79- Seçimler yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulu'nundur.

Yüksek Seçim Kurulu yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur. Üyelerin altısı Yargıtay beşi Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tam sayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir.

Mansur Yavaş'ın iddiası

Özetle YSK Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlerin seçimlerini düzenli ve dürüst bir şekilde yapmakla yükümlü ki bu gücünü de yine anayasadaki hâkim teminatı ile alıyor. Ancak gelin görün ki YSK 16 Nisan'da yasa hükümlerini çiğneyen ve Türkiye'de parlamenter rejimin yıkılarak başkanlık rejimine geçilmesine neden olan çok tartışmalı bir karara imza attı. İşte bugün görevde olan YSK'nın Başkanı Sadi Güven dahil toplam 6 üyesinin görev süresi doldu ve yerlerine Danıştay ile Yargıtay'da seçim yapılması gerekiyordu. AKP ve MHP bir yasa hükmü ile 11 üyenin de görev sürelerini bir yıl uzattı. Ancak Anayasa hükmü seçime 1 yıl kala yapılan yasa değişikliğinin o seçimde uygulanmayacağını da hükme bağlıyor.

Bu hükmü kim uygulayacak? Hâkimler.

YSK üyesi 6 hâkim "Bir yıllık bu uzatma anayasa ve yasalara aykırı biz istifa ediyoruz" demediler diyemediler hatta "yeniden seçime girip aday olacağız" da demediler. Diğer 5 hâkimin de süre uzatımı kararına karşı çıkmaları gerekliydi.

Ve siyasilerin hukuka uygun olmayan kararlarının esiri oldular.

31 Mart'ta Başkan Sadi Güven'e ve YSK üyelerine güvenmiyorum.

Ve bir örnek de vermek gerekirse CHP ve İYİ Parti'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş'ın 2014 yerel seçiminde ortaya belgeleri ile koyduğu "550 sandık sonucu yani 150 bin seçmenin oyu YSK'ya 2 ay geç geldi" açıklamasını hatırlatırım.

YSK bu açıklamaya tatmin edici bir yanıt maalesef veremedi.

Yavaş o gün YSK'da görev yapan bir hâkimin Ankara Büyükşehir Belediyesinin bir şirketinde işe girdiğini canlı yayında açıkladı.

YSK üyeleri için "Vicdan cüzdan ve Erdoğan" yazımı doğrulayacak bu açıklamayı araştırdım ve gördüm ki maalesef doğru.

2014 yerel seçiminde YSK üyesi olan ve Mansur Yavaş ile CHP'nin itirazlarını reddeden Hakkı Manav Ankara Büyükşehir Belediyesinin "Halk Ekmek" şirketinde halen "Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı" olarak görev yapıyor.

Ekmekçilik elbette ayıp değil ama bir YSK hâkiminin oy verdiği tartışmalı bir seçim kararından sonra bu görevi kabul etmesi akıllara ne getirir?

Acaba diğer emekli hâkimler de benzer belediye şirketlerinde veya belediyelerle iş yapan şirketlerde görev aldılar mı?

Şimdi gel de Sadi Güven başkanlığındaki YSK'ya güven...

================================

ÜMİT ZİLELİ: CHP YÖNETİMİ BU TABLOYU OKUYAMIYOR MU?!

Bunca yıllık gazeteciyim ben bu CHP'yi anlayabilmiş değilim eyy ahali!. .

Bakın tüm anketler iktidara yakın olanlar dahi AKP'nin oylarında büyük gerileme tespit etmiş durumda… Birçok büyük kent belediyesinde AKP'nin kaybedeceği şimdiden net olarak görünmeye başladı bile… Ankara'da Mansur Yavaş'ın ipi göğüsleyeceği neredeyse kesinleşti… İstanbul'da Ekrem İmamoğlu Binali Yıldırımile başa baş görünüyor…

Antalya'da CHP'nin Muhittin Böcek ile seçimi açık ara alacağı bir sürpriz olmaktan çıktı… Adana'da Mustafa Zeydan favori görünüyor… Aydın'da yine "Topuklu Efe" Özlem Çerçioğlu'nun alacağı belli… Bursa'da Mustafa Bozbey uzun yıllardır AKP'nin elinde olan Büyükşehir'i almaya çok yakın… Denizli'de CHP-AKP başa baş gidiyor…

Kısacası kamuoyunda "1989 SHP mucizesi" tekrarlanabilir deniyor… Böylesine bir yenilenme yıllar sonra "büyük zafere" ulaşma heyecanı yalnızca CHP tabanını değil iktidar politikalarından baskıdan yoksulluktan bıkmış geniş kitleleri de heyecanlandırıyor kamçılıyor şevkle çalışmalarının önünü açıyor…

Millet İttifakı'nın epey sancılı da olsa varmış olduğu mutabakat İYİ Parti'nin destekleneceği il ve ilçelerde de zafere yakın olunduğuna işaret ediyor…

Şimdiii "çok iyi işte daha ne olsun daha ne istiyorsun" diye mırıldandığınızı duyar gibi oluyorum!. . Evet görüntü iyi anketler iyi halkın morali iyi…

-Peki CHP ne yapıyor?. .

Demokrasi güzel ama kaos görüntüsü değil!. .

CHP hala birbirini yiyor!. .

Alın mesela İzmir'i… Madem Tunç Soyer'in oraya aday gösterileceği belliydi şunu kırıp dökmeden yapamazlar mıydı?. . Aziz Kocaoğlu'nun geçen hafta tam da İzmir Büyükşehir adayı açıklanacakken tekrar aday olduğunu açıklaması neydi söyler misiniz?. .

Alın Çiğli İlçesi'ni; İzmir İl Başkanı olduğu dönemde FETÖ'yü övüp "Hizmet Hareketi'ni kutluyorum" diyen "Türkçe olimpiyatlarına katıldım ve göğsüm kabardı" diyen Ali Engin'in belediye başkanlığına aday gösterilmesi acaba hangi aklın ürünü?. .

Örneğin Ataşehir'e tekrar Belediye Başkan adayı yapılan Battal İlgezdi… Bir yıl önce görevden alınmıştı. Hakkında iddialar davalar var. Seçilse bile yeniden görevden alınmayacağını kim garanti ediyor?. .

Mesela Rıza Akpolat niçin hayatını vakfettiği Bahçelievler'den değil de Beşiktaş'tan aday gösterildi?. . Nasuh Mahruki oraya yakışmaz mıydı?. .

Gelelim Şişli'ye… Mustafa Sarıgül adaylıktan istifa etti… Hayri İnönü yeniden aday gösterilmedi… Peki aday gösterilen Fidan Aslan Eroğlu kimdi? Geçmişi neydi böylesine önemli bir ilçeye aday olabilmesi için hangi özelliklere sahipti diye düşünürken şak adaylığı geri çekiliverdi!. . Niçin? Çünkü babası Mehmet Ali Aslan'ın Mustafa Sarıgül liderliğindeki Türkiye Değişim Hareketi'nin kurucularından biri olduğu ortaya çıktı!. . Peki onu oraya aday gösterenler o adayın özgeçmişinden bu denli habersiz miydi?. . Ayrıca sormak istiyorum:

-Niçin Şişli'de oranın evlatlarından geçmişiyle kendini ispatlamış bir isim tercih edilmiyor?. .

Epey önce yazmıştım; 7 yıl Şişli İlçe Başkanlığı yapmış Belediye Meclis Üyesi olarak görev almış ilçedeki yolsuzluk ve hırsızlıklara sonuna dek karşı çıkmış bu uğurda kurşunlara bile hedef olmuş Dursun Çaltı Şişli için hayal ettiği projelerle işli'de fabrika ayarlarına geri dönülecek" sloganıyla huzur barış güven sözüyle net duruşuyla niçin tercih edilmiyor acaba?. . İlle de birilerinin adamı olmak mı gerekiyor?. . Yalnızca Şişli değil tüm çekişmeli yerlerde aynı sorun kendini gösteriyor; oralarda başkanlık yapacak adam mı yok?. . O zaman niçin aday adayı olarak kabul ediliyorlar?!.

CHP yönetiminin bir an önce tüm adayları açıklayıp bütün ağırlığı ile yerel seçime kilitlenmesi yaşamsaldır…

-Artık kaybetmenin hiçbir özrü olmayacaktır!. .

Gülgün Feyman'a "Andımız" cezası!. .

Cumhuriyetimizin simgelerinden biri olan "Andımız" 2013 yılında liberal "yetmez ama evetçi" tayfasının bölücülerin gericilerin cansiperane desteğiyle yasaklanmıştı!. .

Yıllar sonra 2018'de Danıştay "Andımız" hakkında verilen "idam hükmünü" bozdu. İktidar yine de okullardaki yasağı sürdürdü!. . Bu arada aynı çevreler Andımız ile ilgili yasağın sürmesi için her türlü kampanyayı kumpanyayı serbestçe yapmaya devam ettiler. Öyle ki Özgür-Der üyesi bir grup Danıştay'ın önünde gösteri yaparak "Andımız'a" şu sözlerle saldırdı:

-Kemalist anlayışın amentüsü sayılabilecek bir metni çocuklarımıza okutmak dayatma ve zulümdür!. .

Sevgili arkadaşım Gülgün Feyman Ulusal Kanal'da "Nasıl Yani?" isimli programında değerli yazar Orhan Karaveli ile konuyu ele aldı ve bu duruma isyan etti… Asıl yobaz kafanın çağdaşlıktan korktuğunu küçücük çocukların kafalarını anlamadıkları Arapça'yla doldurduğunu söyledi.

Sonra ne oldu peki? Radyo Televizyon Üst Kurulu Gülgün Feyman'ın "bireyleri aşağılayan toplumda ayrımcılık yaratabilecek ve karşılıklı hoşgörü üslubunu zedeleyebilecek" sözler söylediği gerekçesiyle programı üç gün süreyle yasakladı yetmedi bir de para cezası verdi!. .

Nasıl bir düzene mahkum edilmek istendiğimizi anlamak için rehber niteliğinde bir örnektir bu…

-Sonra "Aaa bilmiyorduk" demeyin!. .

Eren Erdem açlık grevine başlıyor!. .

Gazeteci arkadaşım Barış Yarkadaş Halk TV'de duyurdu:

Eren Erdem bugünden itibaren açlık grevine başlıyor!. . Haksız yere cezaevinde tutulduğunu bir mektupla duyuran Eren Erdem şöyle diyor:

-Hiç ilgimin olmadığı bir örgütten FETÖ'den yargılanmak onurumu kırıyor. Bunu kaldıramıyorum ve bu haksızlığa karşı bir "Adalet orucuna başlıyorum!. . "

Biraz duyarlılık biraz destek diyor Barış Yarkadaş; sonuna dek katılıyorum!. . Özellikle CHP yönetimine çağrıda bulunuyorum:

-Biraz duyarlılık lütfen!. .

================================

MURAT MURATOĞLU: YERLİ VE MİLLİ SURİYELİ GERİ DÖNER Mİ?

Yine seçim yaklaştı. Cumhurbaşkanı; "Türkiye'de yaşayan 4 milyon Suriyeli mültecinin evlerine dönebileceği güvenli bölgeler oluşturmayı hedefliyoruz"demecini yapıştırdı. Suriyeliler evlerine dönecek mesajları verilmeye başlandı.

Dünyada bulunan 110 ülkenin nüfusu 5 milyonun altında… Hırvatistan Uruguay Moğolistan Yeni Zelanda İrlanda… Bütün bu ülkeleri boşalt taşı Türkiye'ye… Arsalarını kat karşılığı ver müteahhite… Hem aynı hesaba gelir hem de tam bize göre…

★★★

İki seçim önce yine; "Yakında Suriyeli kardeşlerimiz evine dönecek" demişti. Haziran seçiminde tekrar etmişti. Eskiler dönmedi üzerine yeni kardeşleri geldi. Ülkeyi metrobüse çevirdi. Kişi başına düşen milli gelir artacaktı kişi başına düşen Suriyeli sayısı katladı!

"Suriyeli kardeşlerimize bugüne kadar 35 milyar dolar kaynak aktardık" diyor Cumhurbaşkanı… İki yıl önce de açıklanan aynı miktardı. Yeni para harcanmadı mı?

★★★

Doğum ücretsiz. Hastane ücretsiz. İlaç ücretsiz. Tüp bebek yapan var. Ulaşım eğitimbedava… Başı ağrıyan Suriyeli özel hastanenin acil kapısından beleşe dalıyor içeri… Ben gittim geçen gün acile… Hastane 1.200 lira kilitledi… Ama burası acil SGK var bedava olmalı falan hiç dinlemedi. Merak edene faturası elimde…

★★★

Şirket kurmuşlar kaçak işçi çalıştırıyorlar. Hiçbiri vergi vermiyor. Ruhsat dahi istenmiyor. Haliyle bizim esnaf onlarla rekabet edemiyor. Dükkanı kapıyor gidiyor. Bilin bakalım işsizlik neden bu kadar hızlı artıyor?

Yine de 35 milyar dolar çok büyük para… Nereye gitti? Yok! Ortada ev yok bark yok! Nereden verdin? Yok! Nasıl verdin? Yok! Ne aldın da verdin? Yok! Kimden satın aldın? Yok! Kime sordun? Yok! Fatura fiş? O da yok! Zira Suriyelilerin 35 milyar dolar almış gibi bir hali de yok!

★★★

Hadi gönder! Nasıl göndereceksin? Gönderemeyeceksin! Türkiye'de 26 mülteci kampında yaşayan Suriyelilerin sayısı 260 bin kişi… Gerisi saldım çayıra mevlam kayıra… İşin yoksa ara…

Lakin anketler kötü geliyor. AKP düzenli kamuoyu araştırması yaptırdığından halkın en rahatsız olduğu konuların başında ekonomi ve Suriyeliler geliyor. Onun için "göndereceğiz" diyor.

★★★

Oysa İçişleri Bakanı Soylu; "Benim ülkemde 380 bin Suriyeli çocuk doğdu…… Keşke bu 380 bin çocuğu doğar doğmaz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapsak"demişti. Üstüne Suriyeli sayısının artığına değinen Hatay Belediye Başkanı'nasoruşturma açmıştı.

Gönderiyor muyuz? Göndermiyor muyuz? Boş tartışma… Suriyelilerin hiçbir yere gideceği yok! Bayramlarda ülkelerine gidip gezip akrabalarıyla bayramlaşıp tatil yapıp yeniden Türkiye'ye dönüyorlar. Git deyince giderler mi sence? Acelesi yok oy verecekler önce!

================================

AHMET TAKAN: OSETYA MODELİ Mİ?. .

Garip bir sessizlik!. . Çok tuhafıma gidiyor...

HDP sanki buhar olmuş gibi... Türkiye Fırat'ın doğusuna operasyona hazırlanıyor çıtları çıkmıyor. Güvenlikli bölge Adana Mutabakatı tartışılıyor çıtları çıkmıyor. 31 Mart mahalli seçimi kapıya dayandı ortalarda yoklar. Gelen haberlere göre HDP Adana İzmir ve İstanbul'da büyükşehir belediye başkan adayı göstermeyecek. İddialara göre "HDP aday göstermediği yerlerde CHP'yi destekleyecek". Hiç inanmıyorum!. . Nedenlerimi sıralayayım;

1- Bu Cumhur İttifakı'nın "zillet illet ittifakı" söylemlerine dolaylı bir algı ve propaganda desteği olabilir. Millet İttifakı'na destek verecek "ulusalcı" "milliyetçi" seçmen için kurulmuş gayet iyi bir tuzaktır.

2- Özellikle büyükşehirlerde yaşayan HDP seçmeni gayet bilinçlidir ve onlar için esas olan nihai hedeftir. HDP AKP'nin "çözüm süreci" ortağıdır. Konjonktür şu an değişmiş gibi görünse de bilinçli HDP seçmeni gayet iyi bilir ki nihai hedefe yürünebilecek tek parti AKP'dir. AKP'nin kaybetmesi demek onların da kaybetmesi demektir. Cumhur İttifakı'nın çökmesi ile bugüne kadar elde ettikleri tüm kazanımları kaybederler. Ayrıca Cumhur İttifakı'nın FETÖ ile boşanamadığının tüm belgeleri ortadayken diğer paydaş HDP ile gizli paslaşmaların ve uluslararası güçlerin talimatı ile sürdürülen derin sessizliğin ne manaya geldiğini bilinci ile hareket ederler.

ABD Rusya İsrail Fransa Almanya İngiltere gibi uluslararası güçlerin PKK/PYD'den vazgeçmeyeceği ve 31 Mart seçimleri sonrasında "çözüm süreci"ne yeni ad verilip format atılacağını belgeleriyle YENİÇAĞ'da çok kere ortaya koyduk. Şimdi sağlam kaynaklardan son ulaştığımız sıcak bilgilere gelelim;

31 Mart sonrasında yeni bir açılım gündeme gelecek. Bunun için görüşmeler yapıldı. İngiltere ve terör örgütü PKK ile bu görüşmeler gerçekleştirildi. Öte yandan ABD'nin binlerce TIR dolusu bölgeye getirdiği silahlar ve mühimmatların bir bölümü PKK tarafından başta Kandil ve Sincar olmak üzere bölgede PKK'nın bilinen/bilinmeyen lojistik üslerine depo edildi.

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü'nün internet sitesinde çok önemli bir çeviri haber okudum Şöyle;

"Suriye Demokratik Konseyi'nden (SDK) bir heyet Washington'un güçlerini çekme kararından sonra kaygıları aktarmak için Washington'da.

Suriye Demokratik Güçleri'nin siyasi vitrini Suriye Demokratik Konseyi'nden bir heyet Washington'un güçlerini çekme kararından sonra Fırat'ın doğu bölgelerinin kaderini görüşmek ve kaygıları aktarmak için iki günden bu yana ABD'nin başkenti Washington'u ziyaretini sürdürüyor.

Suriye Demokratik Konseyi Eş Başkanı İlham Ahmet'in başkanlığını yaptığı heyet Cuma günü Washington'da ABD Senatosunda bir toplantı yaptı. SDK'nın Washington'daki temsilcisi Dr. Bessam İshak bu ziyareti keşif olarak nitelendirdi. İshak heyetin ziyaretinin amacının Suriye'nin doğusu ve kuzeyinin geleceğini görüşmek için ABD'liler ve konsey arasında görüş alışverişi olduğunu belirtti. Heyetin ABD senatosunda üyeler ile bir araya geleceğini vurguladı. SDK heyetinin Washington'da bulunması ile eş zamanlı olarak SDG'nin Suriye hükümeti ile müzakereleri sürüyor. "

Bu durumda Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna askerî müdahaleden vazgeçirilip "güvenlikli bölge" tuzağına çekilirken HDP'den sessizliğini bozup Cumhur İttifakı'nı patırtı kütürtü çıkararak rahatsız etmesini beklemek herhalde safdillik olur!. .

Size bir kaç soru... Köprüyü geçerken her istediklerini Cumhur İttifakı'na kolaylıkla yaptırabilen PKK yandaşı olduğu belgelenen Papaz Brunson'u 2 tivit ile serbest bıraktırabilen uluslararası güçler Cumhur İttifakı'ndan vazgeçer mi?. . Bu durumda HDP'ye ne talimat verilir?. . "Köprüyü geçene kadar sessiz kalın" "desteğinizi çaktırmadan kime verin" denir?. .

Suriye'deki durumun bu süreç ile bağlantısı yok mu?. . Suriye ve Irak'ın kuzeyinden çok büyük bir proje kendi yolunda ilerliyor. Türkiye'nin elinde şu anda politik anlamda tek askerî anlamda tek enstrüman kaldı o da Esad hükümeti ile diyalog Fırat'ın doğusuna tam anlamıyla askerî temizlik. ABD Rusya İngiltere Fransa İsrail ne derseniz deyin o noktada anlaşmış durumdalar. Türkiye eğer bir adım atacaksa bölücü bir yapılanmanın önüne geçmek zorunda kalacaksa bunu gerçekleştirmenin yolları belli. Başka muhatap kalmadı. Esad hükümetiyle görüşerek bu sorunu çözebilirsiniz. Bu projenin hayata geçmesini Batılı devletler istiyor. Dolayısıyla bunun önüne geçebilmek için Suriye hükümeti dışında bir güç kalmadı. Ancak bunu yaparken bir taraftan Suriye'nin toprak bütünlüğü diyorsunuz diğer taraftan da güvenlikli bölge diyorsunuz o zaman karşı tarafa tam güven vermiyorsunuz. En azından BM nezdinde. Suriye konusunda biraz tutarlı olunması gerekmiyor mu?. .

AKP iktidarının içinde bulunduğu stratejik çukurda bizlerin "tutarsızlık" olarak tanımladığımız gelişmeler basit bir bilinçsizlik mi?. . Aynı ekonomimizin dibe vurdurulmasından sonra süper marketlere savaş açmak örneğinde olduğu gibi!. .

Israrla bir kez daha ifade ediyorum;

ABD ile Rusya anlaştı. 31 Mart sonrası Suriye'de karşımıza "Osetya modeli" çıkarılırsa... Ne yapacağız?. . Fikri olan var mı?. . Unutmayın ABD de Rusya da PKK/YPG'den vazgeçmiyor!. . Siz HDP'nin yerinde olsanız ne yaparsınız?. . 31 Mart seçimlerine mi asılırsınız yoksa 31 Mart sonrasına mı?. . Kimi desteklersiniz? Sizi bugünlere getiren Cumhur İttifakı'nı mı yoksa muhalefeti mi?. .

================================

TOKMAK: ALLAH İLE ALDATMAK!

Ülkede işler ters gidiyor.

Fiyatlar çıldırdı!

AKP mağdur edebiyatı yaparak marketlere çatıyor.

Ülkeyi sanki başkaları yönetiyor!

"Fiyatları bu hale getirenleri hesaba çekeceğiz!" diyorlar.

AKP'liler herkesi suçlamaktan vazgeçip olanlardan kendilerinin sorumlu olduğunu kabul etmelidir.

Fiyatlar azmışsa ekonomi kötüyse bu onların eseridir!

Ayrıca din ticareti de yapıyorlar.

Nedir şu "Berat belgesi" saçmalığı?

Allah'a olan bağlılık başka Allah adına karar verip insanları cennete cehenneme göndermek başka!

Milli Eğitim ve Milli Savunma gibi önemli bakanlıklar yapmış olan İsmet Yılmaz'ın "AKP adayı Hilmi Bey'e vereceğiniz destek yarın 'Ruz-i mahşerde' yine sizin berat belgelerinizden biri olacaktır" demesi halkı Allah ile aldatmaktır!

"Ruz-i mahşer" (Kıyamet günü) demektir. Kıyamet koptuktan sonra insanların dirilip hesap vermek için toplanacakları gündür.

İsmet Yılmaz'a göre AKP adayına verilecek oylar kıyamet günü "Berat belgesi" olacakmış! Saf insanların dini duygularını böyle sömürmeye "Kirli siyaset" denir!



--   a45UyF587661    Devrimin amacini kavramis olanlar surekli olarak onu koruma gucune sahip olacaklardir.  Gazi Mustafa Kemal ATATURK  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder