Akitçilerin Yılmaz ÖZDİL'e yönelik sonsuz bir nefreti olduğunu biliyorduk.
Ama ne kadar olduğunu bilmiyorduk.
Şimdi bir ölçü oldu öğrendik.
Akitçiler her zaman olduğu gibi kontrollü, bilinçli, eşgüdümlü bir medya kampanyası yürütüyor.
Bir medya linci.
Tuhaf olan Atatürkçü, ya da cumhuriyetçilerin de bu nifak korosunda saf tutmuş olması.
Atatürk taciri, baronu olmak kolay mı, kolaysa siz de bir kitap yazın, üzerine de 10 bin lira yazın, bakalım alan olacak mı?
En değerli kitabınız Kur'an değil mi, haydi onun özel baskısını yapın, özel cilt, kuşe kağıt, her şey birinci sınıf olsun, sayılı seri baskı yapın, bakalım ne olacak?
Kolay mı Atatürk ticareti yapmak, haydi er meydanı, siz de çıkın Atatürk ticareti yapın o kadar kolaysa.
Kaldı ki, size ne?
SAtan satmış, alan almış, size giren çıkan nedir?
Kitabı alamadığınız için mi bu kadar gerildiniz?
Kitabın ucuz olan baskısı da var.
Gidin onu alın.
Sizce herhangi bir kitap bu kadar etmez mi?
Etmezse neden etmez, ederse neden eder?
Sonra siz kimsiniz?
Bu kitaba neye, hangi ölçüye dayanarak değer biçiyorsunuz?
Kitap aslında o kalitede değilmiş, öyle diyorlar.
Almayın kardeşim, almak zorunlu mu?
Bu kitabı alanlar satanlar sizden ruhsat mı alacak?
Sonra ömründe üç satır mektup yazmamış, bir sayfa kompozisyon yazarken kıçı çıkmış insanlar kalkmış yazara ve kitaba değer biçiyor.
Kolay mı o iş o kadar, kolaysa siz de yapın.
Yılmaz Özdil çok para kazanıyormuş.
Haketmiyor mu, namussuzluk mu yapmış, cebinize elini mi atmış, vergi mi kaçırmış, hırsızlık mı yapmış?
Nedir?
Yılmaz Özdil'in kesesine ortak mısınız?
Onun yazdıklarına emeğiniz mi geçti?
Nedir bu samimiyet, bu laubaliyet.
Lütfen en azından cumhuriyetçiler ve Atatürkçüler Akitçilerin öncülük ettiği bu medya kampanyasına alet olmasın.
Bence bu kampanya ve katılım bir miyardır.
Herkesin safını öğrenmiş oluyoruz.
L2fSIJNoA0xfSNxA
YILMAZ ÖZDİL : DÜNYANIN EN BÜYÜK AİLESİNE YÜREKTEN TEŞEKKÜR EDERİM
24 Ocak 2019
Tarihin en aşağılık organize sosyal medya saldırısına, tarihin en namuslu cevabı verildi.
★
Gayret sarfettiğimiz mücadelenin fiyatla, parayla alakasının olmadığı bir kez daha kanıtlandı.
★
Tarikatçıların, cemaatçilerin, ikinci cumhuriyetçilerin, haysiyet cellatlarının, itibar tetikçilerinin topluca çullanmasına rağmen… Sözcü gazetesinin yazıişleri tarafından yalnız bırakılacağımı bilenlerin, lisans iptali tehdidiyle Halk tv'nin mecburen sessiz kalacağını bilenlerin, planlı linç zamanlamasına rağmen… Gazetelerinin manşetlerinden, köşelerinden, televizyonlarından, radyolarından, internet sitelerinden, trollerinden, dört gündür 24 saat kesintisiz hakaret etmelerine, küfür etmelerine, kusmalarına, ağzından köpükler saçan amok koşucuları gibi çığlık çığlığa nöbet geçirmelerine rağmen… Atatürkçü bilinen ve bir kelime olsun desteğini beklediğimiz isimlerin, aman bana da saldırmasınlar diyerek, ölü balık taklidi yapmalarına rağmen, her konuda fikir beyan edenlerin, dört gündür sanki telefonlarının şarjı bitmiş gibi kapsama alanı dışında gezmelerine rağmen… Maalesef, yalancıların iftiracıların cehennem çukuruna odun taşıyan Orhan Bursalı gibi hayal kırıklıklarına rağmen… Başaramadılar.
★
Mustafa Kemal kitabının 1881 adet basılan, bir daha asla basılmayacak olan, dünyada sadece 1881 kişinin sahip olacağı, seri numaralı prestij versiyonu, saat 9'u 5 geçe çıktı, 9'u 6 geçe bitti.
★
(Saat 9'u 5 geçe sistemi açtık, o an itibariyle telefon hatlarında ve Kırmızı Kedi'nin internet sayfasında 20 bine yakın talep yığıldı. Aşırı yoğunluk nedeniyle sistem çöktü. Düzelttik, bu defa siber saldırı nedeniyle çöktü. Savunduk, düzelttik, saat 10.35 itibariyle yeniden açıldı, bir daha çökertemediler. Öylesine arayan vardı ki, telefon hattında bekleme süresinin 40 dakikaya çıktığı bile oldu. 1881 talihli okurun formlarının doldurulması vesaire işlemlerinin tamamlanması saat 13.00 itibariyle sona erdi. Talihli diyorum, çünkü, telefonların hattan düşmesi, sistemin çökmesi, ekranın donması gibi sebeplerle, sırasıyla değil, şansı olanlar edinebildi. Son kitap tükendiğinde, internet sitesinde hâlâ binlerce kişi vardı.)
★
Türkiye'nin hemen her şehrinin yanısıra, ABD, İngiltere, Almanya, Avusturya, Danimarka, Fransa, İtalya, Hollanda, İsveç, İsviçre, Rusya, Ukrayna, Birleşik Arap Emirlikleri ve Tayland'tan alabilenler oldu.
★
Benim satın aldığım kitap, dünden itibaren Kırmızı Kedi'nin Beşiktaş mağazasında özel platformunda sergilenmeye başlandı. Bu satırların yazıldığı dakikalarda koleksiyon kitabını görmek ve birlikte fotoğraf çektirmek isteyenlerin kuyruğu oluşmuştu.
★
Böylece, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en yüksek tirajına ulaşan kitabı Mustafa Kemal, kendi rekorlarına bir yenisini eklemiş oldu.
★
Hayatımızın en onurlu günlerinden birini yaşadık.
Şahsım, yol arkadaşlarım Haluk Hepkon, Salih Yavuz ve çağdaş Kuvayi Milliye'nin yayınevi Kırmızı Kedi'nin tüm çalışanları adına, dünyanın en büyük ailesi Atatürkçülere yürekten teşekkür ederim.
★
Şimdi sıra geldi…
"Orda bir köy var uzakta" kampanyasına.
★
Mustafa Kemal kitabının koleksiyon versiyonundan elde edilen gelirle, Mustafa Kemal çocuk serisini, Anadolu'nun köy ilkokullarına ücretsiz dağıtmaya başlıyoruz. İlk kargolarımızı Muş'a gönderiyoruz.
★
Köy Enstitüleri ruhuyla, Anadolu'nun köy ilkokullarında görev yapan yurtsever Atatürkçü öğretmenlerimize çağrıda bulunuyorum… Lütfen bana isminizi, okulun adresini, irtibat telefonunuzu yazın. Kırmızı Kedi'de çizelge haline getirip, gücümüz elverdiğince postalayacağız.
★
Paraya taptıkları için, para için yapmadığımızı kavrayamıyorlar.
Mustafa Kemal aydınlanmasını bizden sonraki nesillere aktarma sorumluluğumuz var, kararlıyız.
============
CAN ATAKLI : ŞU REZALETE BAKAR MISINIZ YILMAZ ÖZDİL ÇUVAL DOLUSU PARA KAZANIYOR
23 Ocak 2019
Yılmaz Özdil bir kitap yazdı; "Mustafa Kemal"
Kitabın satışı bir milyonu geçti.
Ardından "Çocuklar için Atatürk Serisi" çıktı.
Minicik çocukların bir solukta okuyacağı akıcılıkta ve bilgi yüklü bu kitaplar da.
Şimdi de serinin son bölümü piyasaya çıkıyor.
Koleksiyonerler için büyük boy lüks kağıda basılı ciltli çok özel baskı internet üzerinden satılıyor.
Bu kitabın fiyatı 2 bin 500 lira.
Kıskançlık krizine giren kimi yazarlar ve sosyal medya azgınları son birkaç gündür Yılmaz Özdil'e sarmış durumdalar.
Kitap bir milyonun üzerinde sattı ya kıskançlar ve sosyal medya azgınları "Atatürk istismarı" yaygarasına başladı.
Sanki Yılmaz Özdil milletin alnına tabanca dayayıp kitap satıyormuş gibi.
Kitabı alıp okudular mı acaba?
De ki okudular zaten bu kıskanç ve azgın kesimin anlama yeteneği de olmaz.
Bir kere Mustafa Kemal çok güzel yazılmış ve anlatılmış.
Üslubu çok akıcı Yılmaz Özdil'in köşe yazılarının tadında.
Efendim bu olur muymuş? Köşe yazısı gibi kitap olur muymuş?
Köşe yazısı gibi ya da değil bilgiler doğru mu insanlara ışık tutuyor mu bir şeyler öğretiyor mu?
Ayrıca Yılmaz Özdil "edebi bir eser yazdığını" söylemiyor ki.
Ama üzerinde çok çalışılmış en tembel insana bile okuma zevki versin Atatürk'le ilgili tüm bilgilere bir çırpıda ulaşılsın istenmiş.
'Mustafa Kemal' bir ders kitabı değil bilimsel referans için de kullanılması zor.
Buna karşı Atatürk'le ilgili bilinmesi gereken her şey var kitapta.
Bildiklerimizle de bilmediklerimizle de ortaya müthiş bir "Atatürk" çıkmış.
Kıskançlar ve azgınlar koleksiyonlar için basılan son kitaba takmışlar kafayı.
1881 tane basılmış bugün saat 09.05'te internet üzerinden satılmaya başlanıyor. Alan alacak alamayan ise oturup bakacak.
Aklıevveller hesap da yapmışlar hesap makinaları var ya 1881 çarpı 2 bin 500 eder 4 milyon 702 bin 500 lira.
Ondan sonra yaygara başlıyor; "Yılmaz Özdil çuvalla parayı götürdü vallahi severim böyle Atatürkçülüğü. "
Birincisi ortaya bir eser koyduktan sonra bundan para kazanmanın neresi suç?
İkincisi Atatürk'le ilgili kitap yazmak ve bunu en geniş biçimde satabilmek için çaba harcamak neden istismar olsun?
Ama bana göre en önemlisi şu; Yılmaz Özdil daha bu kitap piyasaya çıkmadan önce "Bu kitabın çocuk versiyonu ile koleksiyon nitelikli pahalı olanı çıkacak" demişti.
Yani Özdil "Kitap bir milyon sattı bir de 2 bin 500 liralık olanı yapayım da turnayı gözünden vurayım" demedi ki. Koleksiyon kitabının çıkacağı başından belliydi.
Kitap 1 milyon yerine 100 bin satsa da çıkacaktı yani demek ki pahalı kitap çok satmanın verdiği sarhoşlukla kalkışılmış bir iş değil.
Tabii her gün yapılan zamlara geçmediğimiz köprünün parasının bize ödetilmesine yandaş müteahhitlere milyarlar akıtılmasına futbolculara milyonlarca dolar ödenmesine yurt dışına kaçırılan milyarlarca dolara ses etmeyenlerin "Kitap yazan bir gazetecinin çok para kazanıyor olmasına" neden bu kadar öfke duyar bunu da anlamam mümkün değil.
Hepsinin ötesinde Yılmaz Özdil yine ilk günden beri kitap gelirlerinin önemli bölümünün eğitime harcanacağını da yazıyor ki kıskanç azgınlar nedense bunu hiç dikkate bile almıyor.
BUNU YAZMAK GEREK
Özdil'i din istismarcıları ile karşılaştırmak ayıptır
Ahmet Hakan ve gibiler kendilerini adeta "Atatürk hayranları" gibi gösterip "Biz istismara karşıyız. Nasıl dinin istismarına karşıysak Atatürk'ün istismarına da karşıyız" diyorlar.
Yalanın ve ayıbın dik alası bu.
Yılmaz Özdil'in kitabı ile Cübbeli'nin "yanmayan kefen ve terlik" satışını bir tutmaya çalışıyorlar.
İkisi nasıl aynı olabilir ki?
Özdil bir kitap yazmış. Millet de kapış kapış alıyor.
Baskı yok zorlama yok.
İnsanlar Atatürk'ü daha iyi anlamak çocuklarına da öğretmek için alıyorlar.
Kitapla eş tutulan "yanmayan terlik ve kefen" tamamen insanların "saflığından" yararlanılarak satılıyor.
"Bu kefenle cehenneme bile girsen yanmayacaksın" sözüne inananlar sırf bu amaçla yüzlerce lirayı Cübbeli'ye veriyor.
Diyeceksiniz ki "Bunlar da baskı ile satılmıyor. Millet kendi iradesiyle alıyor. "
İyi de Özdil'in kitabı satılırken insanlara bir vaatte bulunulmuyor. Kimseye "Bu kitap sizi gerçek Atatürkçü yapacak" denmiyor.
Sadece "Okuyun Atatürk'ü her fırsatta okuyun" deniyor.
ÖNERİ
Ahmet Hakan da bir kitap yazsın bakalım
Yılmaz Özdil'in kitabının çok satmasına en "gıcık" olan isimlerin başında Hürriyet'te yazan Ahmet Hakan geliyor.
Hakan deli gibi saldırıyor Yılmaz Özdil'e.
Bir de aklınca dalga geçmeye çalışıyor.
Atatürk'ün ağzından uyarılarda bulunuyor.
Örneğin "Madem 1881 tane bastın bari fiyatını da 1881 lira yapsaydın a be çocuk" diyor.
"Kendi hayatımdan ben bile bu kadar prim yapmadım a be çocuk" diye söylüyor güya Atatürk.
En komiği de "Din üzerinden ticaret yapanlardan milletin çektiği yetmedi de benim üzerimden ticaret mi çıkardın başımıza a be çocuk" cümlesi.
Ahmet Hakan Yılmaz Özdil'e saldıran sözde Atatürkçülere de sahip çıkarak "Atatürk'e yapılan bu yanlışa sahip çıkmayanlara selam olsun" falan diyor.
Bu ne hazımsızlıktır böyle.
Bu ne kıskançlıktır böyle.
Ahmet Hakan'a önerim şu; Yazsın bir kitap. Milyonlar alsın okusun. O da milyonlar kazansın. İmza gününde önünde yüzlerce kişi saatlerce kuyruk beklesin. Kıskanan şerefsiz olsun.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Bahçeli'nin sorusu hâlâ havada
Trump'ın "Kürtlere dokunursa Türkiye'nin ekonomisini mahvederim" açıklamasından sonra yelkenleri hemen indirmiştik biliyorsunuz.
Amerika'ya efelenmeyi bir anda bitirip "biz zaten güvenli bölge için anlaştık" deyivermiştik.
AKP'nin ortağı Bahçeli de bazı haklı sorular sormuştu.
Örneğin "Güvenli bölge nasıl olacak?" demişti.
Ama bana göre en çarpıcı sorusu "Rusya bu işin neresinde?" sorusuydu.
Sahi dikkat ediyor musunuz Amerika ile yeniden canciğer kuzu sarması olduğumuzdan bu yana ne iktidardan ne yandaşlarından Rusya lafını hiç duymuyoruz.
Rusya gerçekten işin neresinde?
Ve hiç beklenmedik anda karşımıza Rusya çıkarsa ne olacak?
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Menbiç'in asıl sahibi kim?
Cumhurbaşkanı Erdoğan artık neredeyse gün aşırı Amerika Başkanı Trump ile telefonlaşıyor.
Erdoğan son konuşmasında Trump'tan lojistik destek istemiş ve "Biz hemen gireriz ve temizliği sağlarız" demiş.
Ardından da "Zaten biz Menbiç'i temizledikten sonra da sahibine teslim edeceğiz" diye konuşmuş.
İnsan ister istemez kuşkuya düşüyor.
Sahi Menbiç kimin?
Türkiye Menbiç'te temizlik yaptıktan sonra burayı kime teslim edecek?
Farkında mıyız bilmiyorum ama Menbiç Suriye topraklarında yer alıyor.
Yani gerçek sahip Suriye.
Bu durumda Menbiç'i temizledikten sonra Suriye'ye teslim etmemiz gerekiyor herhalde.
Bu kadarı da fazla olmuyor mu?
3 milyonun üzerinde Suriyeliye bakıyoruz.
Esad'ın ulaşamadığı ya da gücünün yetmediği yerlerde temizlik yapıyoruz.
Sonra da buraları sahibine vereceksek ne anladım ben bu işten?
-- a45UyF587661 Turk kuvvet ve zekasinin yenmedigi ve yenemeyecegi gucluk yoktur. Gazi Mustafa Kemal ATATURK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder